BİNALARDA KOLON KESENLERİN BAŞINI KESMEYE NE
BİNALARDA KOLON KESENLERİN BAŞINI KESMEYE NE DERSİNİZ
Bülent Alpagut
- 05062218413 BİNALARDA KOLON KESENLERİN BAŞINI
KESMEYE NE DERSİNİZ
Şu gerçek artık iyice anlaşılmalıdır; Halkımızın “direk” olarak bildiği ,inşaat sektöründe ” kolon” olarak ifade edilen ,Fransızca’da ,İngilizce’de,Yunanca’da“colonne” olarak yazılan sözcük son yaşanan bölgesel deprem felaketi nedeniyle gündeme oturmuş görünüyor. Şeriat;herkesin uyması için konan ,her çeşit kural,kanun,yasa,düzen ve nizamdır.Eğer inşaatçılara kulak verirsek, kolon bir yapının ayaklarıdır. Ayakta kalmasını sağlayan başlıca unsurlardır. Nasıl bir insanın iki ayağını kestiğinizde o insan yürüyemezse,ayakta kalamazsa,binalar,yapılar da aynen öyledir. Kolonlara yapılacak en küçük bir müdahale o dev cüsseli yapıları yerle bir etmeye yeter de artar bile. Türk insanı’nda yıllar yılı geçmeyen bir rahatsızlık ta kolon kesme hastalığıdır. Diyelim bir büyük bina inşa edildi; Bu binanın zemin katına bir çarşı yapılacak, veya bir banka şubesi gelecek, veya bir süpermarket,bir anaokulu açılacak,bir Tıp Merkezi düşünülüyor, ilk etapta bu binanın göze hoş gelmeyen ana kolonlarından bazıları kesiliveriyor. Üstelik bu işlem, hiçbir merciden izin falan alınmadan yapılıyor. İşlem bittikten sonra kiracı da memnun ,mülk sahibi de. Gerekli estetik açıdan güzellik sağlanıyor. Ama bu defa,bu dev yapının bir şekilde zayıflatıldığı asla akla gelmiyor. Bina üzerindeki katların ağırlığını bir süre çekiyor ama bir deprem gelip çattığında ne oluyor? Bunu anlatmaya gerek var mı? Faturayı mal/mülk sahibi de kiracı da ,günahsız insanlarımız da birlikte ödüyor.
Yasalarımızı tekrar gözden geçirme zamanıdır. Kolon kesmenin cezasını herkes İslamın beş şartı gibi bilmelidir. Hani anneler sobaya yaklaşan küçüklerini” cızzzz!” diye uyarırlar ya onun gibi kolon kesenlere “ cızzzz!” diyecek yaptırımlar gerekiyor. Bunları da bulmak zorundayız. 2023 Türkiye’sinde kolon kesme diye bir ayıp yer almamalıdır. Sayısız hukukçumuz var; Bir araya gelip,tıpkı bir Anayasa yaparmışcasına yeni cezalar için kolları sıvamalıdır. Geç kalınmış değildir. Önce ülkemizdeki Barolarımız harekete geçmelidir. Hazırladıkları metinleri,taslakları ilgili mercilere ulaştırmalıdırlar. Eğer Şeri hükümler uygulanmış olsaydı, kolon kesenlerin de başı mutlaka kesilirdi. Fatih Sultan Mehmet HAN ne demişti?” Yaş kesenin başını keserim”demişti. İnsanları bir şekilde korkutmak gerekiyor. Çünkü Allah korkusu diye bir şey maalesef kalmadı. Öyleyse Allah’tan korkmayanları kullar bari korkutsun.
İnsanlar o kadar şaşkın durumda ki, her felaketin ardından Allah’ı gündeme getiriyorlar. Rabbimiz “ kolon kesin mi?” diyor. Diyeceksiniz;” Tedbir taktiri bozmazmış” Hayır efendim o öyle değil. Sen tedbirini alacaksın,sonra tevekkül edeceksin. Öyle işin içinden kolayca kurtulmak yok. Çölde yol alan ve bir küçük ağaç topluluğu altında gecelemek zorunda kalan yüce Peygamberimiz,yanındakilere “ devenizi bir kazığa bağlayın,öyle uyuyun” sözlerini boşuna mı söylemiştir?Önlem almazsanız her türlü felakete hazır olmak zorundasınız. Bu sel,orman yangını,yer kayması, bulaşıcı hastalık, fırtına, dolu, tipi, don,çığ ve diğer bütün olumsuzluklar için de geçerlidir. Mikroplu suyu kaynatmadan içerseniz bulaşıcı hastalıklara(tifo,kolera), küflü,paslı çivilere basarsanız,tetanoza, aşırı derecede sigara içerseniz kansere,yeterli gıdaları almazsanız vereme , farelere karşı gerekli önlemi almazsanız vebaya , çok alkol alırsanız siroza kapı aralarsınız.
Mal ve mülkünden bile bile kolon kesilmesine izin verenleri ihbar etmek vatanseverliktir. Bu ihbar Allah katında da değerlidir. Allah yarattığı kullarının kendi hataları yüzünden yok olmalarına üzülmez mi sanırsınız? Ama tekrar etmekte yarar görüyorum; Şair güzel söylemiştir” İnsan tedbiri alır,sebeplere yapışır,taktiri bilmez/Allah’ın taktiri,kulun tedbiri ile değişmez” demiş. Ama Hacı Bayram-ı Veli de şöyle demiş:”Hakk,kulundan intikamını,kul eliyle alır/İlm_i Ledünü bilmeyen,bunu kul yaptı sanır? Cümle eşya Halık’ındır, kul eli ile işlemez/ Emr-i bari olmayınca,sanma bir çöp yerinden depreşir”.
Son yaşadığımız,halen de yaşamaya devam ettiğimiz deprem felaketi muhakkak ki yüce bir gücün izni doğrultusunda gerçekleşmiştir. Gerçekleşmektedir. Ama bundan hisse kapmayacak mıyız?Evet dünyada her şey Allah’a aittir. Bizler emanetçileriz. Ama Allah’ın bizlere emanet ettiklerine bile sahip olamıyoruz. Onları yeterince koruyamıyoruz. Yitirdiklerimiz ne O’nun ve ne de Bu’nundur. Zaman,yaşadığımız her olumsuzlukta başlarımızı iki ellerimizin arasına alıp düşünme zamanıdır.
TÜRKİYE’DE 81 İLİMİZDE YENİ BİR İMAR PLANI
MUTLAKA HAYATA GEÇİRİLMELİDİR
TÜRKİYE’de 81 ilimizde sil baştan yapıp yeni bir İmar Palanı’nı hayata geçirme zamanı gelmiştir. Türkiye bir deprem ülkesidir. Bu gerçeği kimse göz ardı edemez. Öyleyse tüm illerimizde artık çok katlı değil zemin üstü 3-4 katlı yapılar yapmalıyız. Gökdelenler bize uygun yapılar değildir. Kendimize özgü bir imar planı çerçevesinde sil baştan deyip yeniden yolumuza devam etmek zorundayız. Yaşadığımız şu son bölgesel deprem sonrasında artık yeniden her şeyi unutup çok katlılara yönelmek bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük olacaktır.
Çok katlı yapacaksanız JAPONYA’yı örnek alacaksınız. Çünkü Japonlar her an sallanan topraklarda yaşıyorlar. Siz hiç Japonya’DA MEYDANA GELEN DEPREMLERDE ONLARCA,YÜZLERCE,BİNLERCE Japon’un yaşamını yitirdiğine tanık oldunuz mu? Japonlar sadece Dünya Savaşı sonrasında bombardımanlarda , ( ABD tarafından atılan Atom Bombaları) sonucu büyük can kayıpları yaşamışlardır.
Ölmek bizim kaderimiz olmamalıdır. Biz tedbirimizi aldıktan sonra tevekkül etmeliyiz. Ülkemizde hangi ilimiz olursa olsun taşınmazlarımızı kayalık alanlarda inşa etme yoluna gitmeliyiz. Zemin etüdü yaptırmadan asla inşaat yapmamalıyız. Kuracağımız yerleşim birimlerinin kesinlikle faylar üzerinde olmamalarına özen göstermeliyiz. Artık mümbit arazilerimizi betona gömmemeliyiz. Tarım alanlarımız kesinlikle betonlaşmamalıdır. Devlete ait tüm taşınmazlar örnek yapılar olarak inşa edilmelidir. Devletin hastanesi,hizmet binaları,okulları yıkılacak en son yapılar olmalıdır. 450 bin müteahhiti bulunan ülkemizde müteahhitlik müessesesine de bir çeki-düzen verme zamanıdır. İlkokul mezunu müteahhit olur mu? Yapı denetim birimleri kariyer sahibi,birikimi olan,deneyimli elemanlardan oluşmalıdır. Bu ülkede artık bir daha Yapılar için af gündeme gelmemelidir. Kaçak yapılara anında müdahale edilmelidir. Yapılar belediyelerin eline bırakılmamalıdır. TOKİ Yaptığı binaları sağlam zeminler üzerine yapıyor. Bu da doğru bir uygulamadır. Zemin sağlamsa risk te o derecede azalıyor. Bağlık,bahçelik yerlere,tarlalara,ovalara yapı yapılmamalıdır. Yığma inşaatlara artık izin verilmemelidir. Karkas inşaatlar dışında bir inşaata izin verilmemelidir. Devlet tüm inşaatlarda şahin olmalıdır. Müteahhitler,taşeronlar kurallardan kesinlikle ayrılmamalıdır. Malzemeden çalınmanın önüne geçilmelidir. İnşaatlarda ihbar müessesesi hayata geçirilmelidir. Bir binada birileri tarafından yapılan bir yanlışı ihbar edenler ödüllendirilmelidir. Kolon kesme,vatan hainliği olarak ilan edilmelidir.Deniz kumu kullanmak kesinlikle yasaklanmalıdır. İnşaatlarda tırtıksız demir kullanımına izin verilmemelidir.