12 Mart 2023 - Pazar

BİNALARDA KOLON KESENLERİN BAŞINI KESMEYE NE

BİNALARDA KOLON KESENLERİN BAŞINI KESMEYE NE DERSİNİZ

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 8 dk.
387 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

        BİNALARDA  KOLON  KESENLERİN BAŞINI 
                      KESMEYE NE DERSİNİZ       
            Şu gerçek artık iyice  anlaşılmalıdır; Halkımızın “direk” olarak  bildiği ,inşaat sektöründe ” kolon” olarak ifade edilen ,Fransızca’da ,İngilizce’de,Yunanca’da“colonne” olarak  yazılan  sözcük son yaşanan bölgesel  deprem felaketi nedeniyle gündeme oturmuş görünüyor. Şeriat;herkesin uyması için konan ,her çeşit kural,kanun,yasa,düzen ve nizamdır.Eğer  inşaatçılara kulak verirsek, kolon bir yapının ayaklarıdır. Ayakta kalmasını sağlayan başlıca unsurlardır. Nasıl bir insanın iki ayağını kestiğinizde o insan  yürüyemezse,ayakta kalamazsa,binalar,yapılar da aynen öyledir. Kolonlara yapılacak en küçük bir müdahale o dev cüsseli yapıları yerle bir etmeye yeter de artar bile. Türk insanı’nda  yıllar yılı  geçmeyen bir rahatsızlık ta kolon kesme hastalığıdır. Diyelim bir büyük bina inşa edildi; Bu binanın zemin katına  bir çarşı yapılacak, veya bir banka şubesi gelecek, veya bir süpermarket,bir anaokulu açılacak,bir Tıp Merkezi düşünülüyor, ilk etapta  bu binanın göze hoş gelmeyen ana kolonlarından bazıları kesiliveriyor. Üstelik bu işlem, hiçbir merciden izin falan alınmadan  yapılıyor.  İşlem bittikten sonra  kiracı da memnun ,mülk sahibi de.  Gerekli estetik açıdan güzellik sağlanıyor.  Ama bu defa,bu dev yapının bir şekilde zayıflatıldığı asla akla gelmiyor.  Bina üzerindeki katların ağırlığını bir süre çekiyor ama  bir deprem gelip çattığında ne oluyor? Bunu  anlatmaya gerek var mı? Faturayı mal/mülk sahibi de kiracı da ,günahsız insanlarımız da birlikte ödüyor.   
            Yasalarımızı tekrar gözden geçirme zamanıdır.  Kolon kesmenin cezasını herkes İslamın beş şartı gibi   bilmelidir. Hani anneler sobaya yaklaşan küçüklerini” cızzzz!” diye uyarırlar ya onun gibi  kolon kesenlere “ cızzzz!” diyecek  yaptırımlar gerekiyor. Bunları da bulmak zorundayız.  2023 Türkiye’sinde  kolon kesme diye bir ayıp yer almamalıdır. Sayısız hukukçumuz var; Bir araya gelip,tıpkı bir Anayasa yaparmışcasına yeni cezalar için kolları sıvamalıdır. Geç kalınmış değildir.  Önce ülkemizdeki Barolarımız harekete geçmelidir.  Hazırladıkları  metinleri,taslakları  ilgili mercilere ulaştırmalıdırlar.  Eğer Şeri hükümler uygulanmış olsaydı, kolon kesenlerin de başı mutlaka kesilirdi.  Fatih   Sultan Mehmet HAN  ne demişti?” Yaş kesenin başını keserim”demişti. İnsanları bir şekilde korkutmak gerekiyor.  Çünkü Allah korkusu diye bir şey maalesef kalmadı.  Öyleyse  Allah’tan korkmayanları kullar bari korkutsun. 
            İnsanlar o kadar şaşkın durumda ki, her felaketin ardından Allah’ı gündeme getiriyorlar.  Rabbimiz “ kolon kesin mi?” diyor. Diyeceksiniz;” Tedbir taktiri bozmazmış” Hayır efendim o öyle değil. Sen tedbirini alacaksın,sonra tevekkül edeceksin.  Öyle işin içinden kolayca kurtulmak yok.  Çölde yol alan ve bir  küçük ağaç topluluğu altında gecelemek zorunda kalan yüce Peygamberimiz,yanındakilere “ devenizi  bir kazığa bağlayın,öyle uyuyun” sözlerini boşuna mı söylemiştir?Önlem almazsanız her türlü felakete  hazır olmak zorundasınız. Bu sel,orman yangını,yer kayması, bulaşıcı hastalık, fırtına, dolu, tipi, don,çığ ve diğer  bütün olumsuzluklar için de   geçerlidir. Mikroplu suyu kaynatmadan içerseniz bulaşıcı hastalıklara(tifo,kolera),  küflü,paslı çivilere basarsanız,tetanoza, aşırı derecede sigara içerseniz kansere,yeterli gıdaları almazsanız  vereme , farelere karşı gerekli önlemi almazsanız  vebaya , çok alkol alırsanız siroza kapı aralarsınız. 
            Mal ve mülkünden  bile bile kolon kesilmesine izin verenleri ihbar etmek vatanseverliktir. Bu ihbar Allah katında da değerlidir.  Allah yarattığı kullarının kendi hataları yüzünden yok olmalarına üzülmez mi sanırsınız? Ama tekrar etmekte yarar  görüyorum; Şair güzel söylemiştir” İnsan tedbiri alır,sebeplere yapışır,taktiri bilmez/Allah’ın taktiri,kulun tedbiri ile değişmez” demiş. Ama Hacı Bayram-ı Veli de şöyle demiş:”Hakk,kulundan intikamını,kul eliyle alır/İlm_i Ledünü bilmeyen,bunu kul yaptı sanır? Cümle eşya Halık’ındır, kul  eli ile işlemez/ Emr-i  bari olmayınca,sanma  bir çöp yerinden  depreşir”.
             Son yaşadığımız,halen de yaşamaya devam ettiğimiz  deprem felaketi   muhakkak ki yüce bir gücün izni doğrultusunda gerçekleşmiştir. Gerçekleşmektedir.  Ama bundan hisse kapmayacak mıyız?Evet dünyada her şey Allah’a aittir. Bizler emanetçileriz. Ama Allah’ın bizlere emanet ettiklerine bile sahip olamıyoruz. Onları yeterince koruyamıyoruz.  Yitirdiklerimiz ne O’nun ve ne de  Bu’nundur. Zaman,yaşadığımız  her olumsuzlukta  başlarımızı iki ellerimizin arasına alıp  düşünme zamanıdır.   
TÜRKİYE’DE 81 İLİMİZDE  YENİ BİR İMAR PLANI
         MUTLAKA HAYATA GEÇİRİLMELİDİR    
       TÜRKİYE’de  81 ilimizde   sil baştan yapıp yeni bir İmar Palanı’nı hayata geçirme zamanı gelmiştir. Türkiye bir deprem ülkesidir.  Bu gerçeği kimse göz ardı edemez.  Öyleyse  tüm illerimizde artık çok katlı değil zemin üstü 3-4 katlı yapılar yapmalıyız.  Gökdelenler bize uygun yapılar değildir. Kendimize özgü bir imar planı çerçevesinde sil baştan deyip yeniden yolumuza devam etmek zorundayız. Yaşadığımız şu son bölgesel deprem sonrasında artık yeniden her şeyi unutup çok katlılara yönelmek  bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük olacaktır. 
        Çok katlı yapacaksanız  JAPONYA’yı örnek alacaksınız.  Çünkü Japonlar  her an sallanan topraklarda yaşıyorlar.  Siz hiç Japonya’DA MEYDANA GELEN DEPREMLERDE ONLARCA,YÜZLERCE,BİNLERCE Japon’un yaşamını yitirdiğine tanık oldunuz mu? Japonlar  sadece Dünya Savaşı sonrasında  bombardımanlarda , ( ABD tarafından  atılan Atom Bombaları) sonucu büyük can kayıpları yaşamışlardır. 
        Ölmek bizim kaderimiz olmamalıdır.  Biz tedbirimizi aldıktan sonra  tevekkül etmeliyiz. Ülkemizde  hangi ilimiz olursa olsun  taşınmazlarımızı kayalık alanlarda inşa etme yoluna gitmeliyiz.  Zemin etüdü yaptırmadan asla inşaat yapmamalıyız.  Kuracağımız yerleşim birimlerinin kesinlikle faylar üzerinde olmamalarına özen göstermeliyiz. Artık mümbit arazilerimizi  betona gömmemeliyiz. Tarım alanlarımız kesinlikle betonlaşmamalıdır. Devlete ait tüm taşınmazlar örnek yapılar olarak  inşa edilmelidir.   Devletin  hastanesi,hizmet binaları,okulları  yıkılacak en son yapılar olmalıdır.  450 bin müteahhiti  bulunan ülkemizde  müteahhitlik müessesesine de bir çeki-düzen verme zamanıdır.  İlkokul mezunu müteahhit olur mu?  Yapı denetim  birimleri kariyer sahibi,birikimi olan,deneyimli elemanlardan oluşmalıdır. Bu ülkede artık bir daha Yapılar için af gündeme gelmemelidir. Kaçak yapılara anında müdahale edilmelidir.  Yapılar belediyelerin eline bırakılmamalıdır. TOKİ Yaptığı   binaları  sağlam zeminler üzerine yapıyor.  Bu da doğru bir  uygulamadır.  Zemin sağlamsa  risk te o derecede azalıyor.  Bağlık,bahçelik yerlere,tarlalara,ovalara   yapı yapılmamalıdır. Yığma inşaatlara artık izin verilmemelidir. Karkas inşaatlar  dışında  bir inşaata izin verilmemelidir.  Devlet tüm inşaatlarda  şahin olmalıdır.  Müteahhitler,taşeronlar   kurallardan kesinlikle  ayrılmamalıdır.  Malzemeden  çalınmanın önüne geçilmelidir.  İnşaatlarda ihbar müessesesi hayata geçirilmelidir. Bir binada birileri tarafından yapılan bir yanlışı ihbar edenler ödüllendirilmelidir. Kolon kesme,vatan hainliği olarak ilan edilmelidir.Deniz kumu kullanmak kesinlikle yasaklanmalıdır.  İnşaatlarda  tırtıksız demir kullanımına izin verilmemelidir. 

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları