TAVŞANLI’DA KİTAPLARIN SAYISI ARTIYOR
Bülent Alpagut
- 05062218413 Kütahya genelinde değil ama Tavşanlı’da kitaplıların sayısında artış gözlüyorum. Ama maalesef yıllardır birikimimi kitaplaştıramadığım için üzgünüm.Kitap sahibi olmak için maddi gücünüzün olması gerekiyor. Benim sadece maaşım oldu. Kitabı düşünmedim.
Ama kitap sahibi olanlara karşı ayrı bir sempati duyuyorum. Çünkü kitap sahibi olmak bir anlamda yürek ister.Gazetesinde köşe yazarı olarak hizmet verdiğim sevgili Tuna İşleyen de yeni kitabıyla bugünlerde ilgi odağı olmuş durumda. Kitabın adı:”Sülyebala’dan Sülye’ye,Sülye’den Günlüce’ye” İlginç bir başlığı var.Tuna’dan ilk etapta İzmir’e bir adet imzalayarak göndermesini istedim.Tuna, 1998 yılında köy hakkında çalışmalar yapmış.Milli Mücadele’de Sülyebala ( daha sonra Sülye ve Günlüce) oldu önemli bir yer tutuyor. Kitap Sülyebala’nın yerini ve kültürel dokusunu işlemiş.
Kitabın Kitap Kulübü Yayınları tarafından yayına hazırlandığını duydum.Kitap için Muhammed Deniz yayın koordinatörü olarak düşünülmüş.Deniz Karaalioğlu da editörlüğünü üstlenmiş.Tuna İşleyen iyi bir Tarih Öğretmenidir. Bakmayın siz onun gazetecilik yaptığına kökeni öğretmendir. Yazar, eserini tüm Günlüce halkına ithaf ediyor.Çünkü Günlüce tarihsel bir görev yapan yerleşim birimidir.Kurtuluş Savaşı’nda kırılma noktaları vardır. Bunlardan birisi de Emet İlçesi ve civarıdır.Onun içindir ki her fırsatını bulduğumda “ Gazi Emet derim. Aslında “ Gazi Günlüce” de bir kırılma noktasındadır.
Emet ve civarı,Günlüce dahil Kütahya’nın bir parçasıdır .
Nasıl Romalılar Kartaca’yı yakıp taş üstünde taş bırakmamışlardı Yunanlılar da aynı şeyi yapmışlar belirttiğim bölgede taş üstünde taş bırakmamışlardır.Yüzlerce masum insanı katletmişlerdir. Neticede kendileri de bunun faturasını ağır biçimde ödemişlerdir.Ege Bölgesi’nin bu küçük parçasında olup bitenlerden bir çoğumuzun haberdar olduğunu söyleyemem. Çünkü geçmişteki olaylara ışık tutanlarımız bu küçük coğrafya parçasında olup bitenleri anlatmamışlardır. Bu nedenle Tuna’yı kutluyorum.En önemli olan Günlüce’nin kültürel yapısının bozulmadan bu günlere kadar gelmiş olmasıdır.Tuna üniversite bitirme tezi olarak aslında bu eseri çok önceleri kafasında şekillendirmiş bir arkadaşımızdır.O köyünün ve hemşehrilerinin bir anı ve somut bir kültürel obje olarak ortaya çıkmasını düşünmüştür Günlüce’de yeni nesil bu kitabı mutlaka okuyacaktır. Hem de okumalıdır.
CAHİLİYYE DEVRİ GERİ Mİ GELDİ
Veda Hutbesi okunduğu sıralarda Peygamber Efendimiz’in ölümüne çok az bir süre kalmıştı ki bu hutbe gerçekten yüce peygamberin son hutbesidir..Allah’ın yüce elçisi Hz. Muhammet Mustafa kendisini dinleyen 6O bini mütecaviz müslümana son kez hitabediyordu.Kim bilirdi ki bu hutbe yüce peygamberin son hutbesidir ve veda niteliği taşımaktadır..Ben bu hutbeden sadece küçük alıntılar yaptım..” Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim.Siz kadınları,Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emriyle helal kıldınız.Sizin kadınlar üzerinde hakkınız,kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır.Sizin kadınlar üzerindeki hakkınızı ;yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri,hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Kadınların da sizin üzerinizde hakları vardır.
“Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir””Allah’ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı,haksız yere öldürmeyeceksiniz” Zina etmeyeceksiniz”Yüce peygmber Allah’ın elçiliğini ifa etmiş,vazifesini hakkıyla yerine getirmiş bize vasiyet ve nasihatte bulunmuştur.Yüce Yaradan da buna şahittir.
Bugün de Cahiliyye devrinde güdülen kan davaları devam ediyor.Faizin her çeşidi de öyle.Yaklaşık 1456 yıldan beri.Ama Yüce Peygamber Veda Hutbesi’nde ne diyordu?”Cahiliyyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır.Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalip’in torunu İyas bin Rabia’nın kan davasıdır.Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız!Bu vasiyetimi burada bulunanlar ,bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki,burada bulunan kimse bundan daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur”Peki bizler bu vasiyeti yerine getirebildik mi?
Şimdi herkes elini vicdanın üzerine koysun ve kendisine sorsun:” Cennet annelerin ayakları altındadır” söz leri lanettayin bir söz müdür??Kan davası var mı yok mu?Hemen hemen her gün birkaç kadın bir şekilde öldürülmüyor mu? Faiz , hala vazgeçilmezimiz değil midir?Zina yapanlar yok mu?Hırsızlığın bin türlüsüne tanık olmuyor muyuz? Kadınlarımız,kızlarımız sapıkların hedefi halinde değil midir?Toplum olarak kadınlarımıza gereken hassasiyeti gösterebiliyor muyuz?
Yıllar öncesinde bırakın uzaklara gitmeyi yaşadığım Tavşanlı’da kadınlarımız ellerinde çay sepetleri,çantaları,fileleri Ada Mesireliği’ne gider akşamüstü yanlarına gelen dede,baba,dayı,amca,erkek çocukları yeğenlerle evlerine huzur içinde piknik alanından ayrılırlarken bayan arkadaşıyla veya çocuklarıyla gidip dönenler de olurdu.. Kadınlarımız,kızlarımız kapı eşiklerine oturur sohbet ederlerdi.Evlerinin bahçelerinde,balkonlarında gülüşür,çığrışırlardı. Kadınlar ve kızlar bacılarımızdı. Onların şeref ve namusları sokağımızın,mahallemizin namusuydu.Toplantılarda özel sohbetlerde kadın ve kız konuşulmazdı.Herkes gözü gibi koruduğu kadın ve kızlarımızın bir yanlışını gördüğünde hemen müdahale ederdi.Orada burada tacize uğramaları halinde birileri çıkar duruma el koyabilirdi. Duyuyorum,cadde ve sokaklarda meydana gelen bir olumsuzlukta hemen ev ve işyerlerinin perdeleri iniveriyormuş. Bir apartman dairesinde bir kadın çığlığı duyulduğunda kimse “ Ne oluyor?” demiyormuş.Eğri oturup doğru düşünelim yüce peygamberin Veda hutbesinde buyurdukları öğütlere ne kadar uyuyoruz? Biz öğüt tutmayan bir toplum haline gelmişsek bunun faturasını da bir şekilde ödeyeceğiz ve ödüyoruz da….
Kadınlara kalkan eller kırılsın.Kadın cinayetleri son bulsun.Çocuklarımızın,yeğenlerimizin anneleri mutlu olsunlar.Gazeteleri okumaktan korkar olduk. TV Yayınlarını izlemekten çekinir olduk. Yetsin artık beyler. Allah’tan korkmuyor,peygamberden utanmıyor muyuz? Şu bilinmelidir ki artık bir peygamber gelmeyecek.Öğütlere mi kulak verelim yoksa cahiliyye devrine geri mi dönelim?