31 Aralık 2023 - Pazar

Bu haftaki köşe yazılarım

Bu haftaki yazılar

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 20 dk.
109 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

           GELECEK KUŞAKLARA ALLAH RIZASI İÇİN BİR ESKİ BİNA
            BIRAKMAYACAK MIYIZ?

                                                                                                                                     

        Birçok ülkeye ait TV programlarında ,dizilerinde,belgesellerinde   sürekli   eski   yapıları,şatoları ,sarayları  kütüphaneleri, köprüleri, dinlenceleri, eski binaları,sarayları,hanları,kiliseleri görüyoruz.Şimdi  bakıyorum örneğin Tavşanlı’da gelecek kuşaklara hangi  yapıları,binaları  bırakacağız?  Allah korusun,söylememiş olayım ; İstiklal İlkokulu eski binası bugün ilköğretim okulunun bir parçası olarak hala ayaktadır.  1938 yılından beri de  Türk Milli Eğitimi’ne  hizmet vermektedir. Ya birilerinin gözüne batarsa,kedinin yavrusunu yemek için sıçana benzettiği misali   yıktırılırsa ne yaparız? Bakın  bu okul binasının bir bacasında yıllardır bir leylek yuvası vardı.  Her yıl leylekler Tavşanlı’ ilkbahar aylarında  geldiklerinde bir leylek ailesi bu bacadaki  daha önceki gelenlerce yapılan leylek yuvasına  yerleşirler,yumurtlarlar,yavrularını çıkarır,uçurur ve sonbaharda sıcak ülkelere göç ederlerdi. Bir akıllı okul binasının tamir ve bakımı yapıldığı sırada bu leylek yuvasını  bozup attı.  Ne oldu biliyor musunuz? Bir daha hiçbir leylek ailesi Tavşanlı Belediye Sınırları içine girmedi. İyi mi oldu?
         Gözlere hoş görünen,estetik açıdan ayrı bir güzelliğe sahip yılların Ziraat Bankası Binası  yine birilerinin gözüne batmış olmalı yıktırıldı.  Yerine şimdiki ucube ZB Tavşanlı Şube binası yaptırıldı.  Bu yapıyı kaç kişi beğeniyorsa Allah için bana mesaj atsın. 
         Yılların Tavşanlı Askerlik Şubesi binası da keza öyle oldu. Bu bina nice kahraman  Türk subay ve astsubaylarının,erlerinin  eviydi. Hele hele merhum Hv. Plt.Kd. Alb. Remzi Diren zamanında giriş kapısına 500 kg ağırlığında bir kartal heykeli( bu heykel halen Moymul’da Moymulspor’un korumasındadır) dikilmişti. Şube adeta taçlandırılmıştı.  Her milli bayram sonrasında genelde 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları ardından protokola  mensup zevat bu binanın arka bahçesine gelir,ağırlanırlardı. Vallahi! Nasıl olmuş bilmiyorum; Bu bina artık yok. Askerlik Şubesi de yeni Hükümet Konağı bünyesindeymiş.  Size göre oldu mu?  Bana göre olmadı. Yazık edilmiştir….
          Merhum Tavşanlı Kaymakamı idi,sonra valilik yaptı,Ali Akseven döneminde çok az bir zaman içinde temeli atılan,tamamlanan,eğitime açılan Tarihi Ortaokul  binamız( Cumhuriyet Meydanı’na bakıyor ve bu okulda ben de okudum)  ahşap-kagir bir hizmet abidesidir.  İddia ediyorum birçok kişinin  de karnını ağrıtmaktadır. Ama cesaret edememektedirler.İçlerinden; “yıkılsa da meydan genişlese” diyorlar. Aman ha! Yazık edersiniz beyler. Bu bina kesinlikle gelecek kuşaklara bırakılmalıdır.
          Tavşanlı’nın Rüştüye binası,sonra Adliye olarak ve belediye olarak hizmet verdi,halen belediye müzesi olarak görev yapan tarihi ahşap bina ki Cumhuriyet Meydanı’na bakar, görkemli bina da gelecek kuşaklarındır. Bizim değildir.  Bu binayı  bir şekilde kaybedebiliriz; Ya bir beklenmedik yangınla,ya bir depremle. Ama bu binayı da namusumuz gibi korumakla görevliyiz. Kimselerin gözüne batmasın. 
          Birkaç tarihi eski yapıyı,evi  iyileştirdik.  Bazıları başka amaçlarla hizmet te veriyor. Fena mı oldu?  Canımı sıkn bir diğer husus  Tavşanlı Gar Müdürlüğü alanında yıktırılan buharlı lokomotif deposu’dur.  Kimin veya kimlerin gözüne battı da bu tarihi depoyu yıktık? Şimdiki depo daha mı güzel? Bu buharlı lokomotif deposu dursaydı,içinde de eski birkaç buharlı lokomotif bulunsaydı ve bir anlamda bir DDY Müzesi olsaydı fena mı olurdu?
          Moymul’daki tarihi ilkokul binası keşke yıktırılmasaydı. Keşke Moymulspor Kulübü’nün binası  yeni bir okul için feda edilmeseydi.  Keşke bu efsane spor kulübülüz eski binasında mutlu ,huzurlu olsaydı.  Moymulspor Kulübü7ne üç-beş kuruş verdik. Şimdi bu efsane spor kuruluşumuza arsa bile gösteremiyoruz. Adamlar dımdızlak ortalarda kaldılar.  Bu mudur vefa?
         Allah’tan köklü aile Zeytinoğl Ailesi’nin  gelecek kuşaklara bıraktığı tarihi evlerine  yan bakan yok. Belki de farkında değiller.  İnanın farkında olsalar bu tarihi yapıyı da bir şekilde  yokederler. Ama bunu yapacak olanın alnını karışlarım.
         Beyler, yıkmak marifet  değil. Yapmak marifet.  Gelecek kuşaklar bize hesap soracaklar. Yemin ediyorum,mezartaşlarımızı dahi kıranlar çıkabilir.  Eskiden kalma değerlerimizi gözümüz gibi korumak zorundayız.   Bakın tarihi Tavşanlı Atatürk Lisesi  binası kaşla göz arasında yıktırıldı. Kimsenin kılı kıpırdamadı.  Bina giyotinle infaz edildi.  Okulun 16 yıllık müdürü kahroldu.  Arslan Ergüç ‘ün bu binanın yıktırılmaması  için nasıl çabaladığını,yerinde ağladığını biliyorum.  Merhum Lise müdürü Arslan Ergüç’ü kaybettiği eşi, çocukları olarak nitelendirdiği kitaplarını Karşıyaka Belediyesi Kütüphanesi’ne vermesi, Tavşanlı Atatürk Lisesi binası’nın yıktırılması  sonucu derin acılar içinde  bu fani alemden göç ettiğini biliyor musunuz? Bu üç büyük üzüntü bu efsane insanı bu dünyadan ve hepimizden kopardı. Mekanı cennet olsun. 
          Ben tarihi binaları,yapıları yıkanlardan davacılyım. Allah huzurunda  buna sebebiyet verenleri  affetmiyorum.  Sebep olanların elleri kırılsın!.... Yeni yıkımlara “dur” diyecek Tavşanlılılar lütfen susmayın. Tavşanlı’nın aleyhinde bir hususta hareket edecek olanlar varsa onları Allah’a havale ediyorum……
               
         KİMSE  KENDİ BİLDİĞİNCE MANTAR  TOPLAMAYA
         GİTMESİN VE BİLENLERE SORMADAN DA YEMESİN 

 
      Son birkaç haftadır  mantar haberleri yeniden ön plana çıkmış bulunuyor.  İlk haberi Tavşanlı’dan almıştım. Bir hemşehrimiz mantar toplamak için ormanlarda kaybolmuş zar-zor bulunmuştu. Ardından eşimin Kütahyalı akrabalarından birkaçı Tavşanlı’ya çocuklarının yanına geldiğinde mantar toplamak için Yaylacık’a çıkmıştı. Samimi söylüyorum; mantarı bedava verseler yemem. Mantar diye de aş ermem.  MANTAR;PEK ÇOK ÇEŞİTİ OLAN,BAZILARI ZEHİRLİ,YAPRAKSIZ,ÇİÇEKSİZ BİR BİTKİDİR. “ Ak mantar”,”Kızıl mantar”,”Çayır mantarı”,” yerel adıyle” Melki” başta olmak üzere onlarca çeşiti bulunuyor.Bazı mantar çeşitleri gerek hayvan gerekse insanlar açısından  çok zararlıdır. Ama ne gariptir ki hayvanların çoğu zehirli mantarı tanır da insan tanıyamaz.  Merhum meslektaşım,belediye başkanlığı yapmıştı,Halk Eğitim  ve Kurslar Müdürüydü Fevzi Coşgun bir gün bir sohbette bana aynen.”Bülentciğim ,koyunun yemediği otu sen de yeme”demişti. Koyunun zihirli otlara karşı olan büyük hassasiyetnden söz etmişti. 
         Mantarın  besin değerinin olmadığını işitmiştim. Hem,sindirilmesi de gayet zormuş.  Mide suları onu yumuşatıncaya kadar neler çekermiş. Bazılarına göre mantar ızgara olarak yenildiğinde eti aratmıyormuş. O lezzeti veriyormuş.  Onun için olmalı ki insanlar zaman içinde korkmadan yenilmesi için”Kültür mantarı” üretmeye başladılar. “ Kültür mahntarı”nı gözü kapalı  olarak ta yiyebilirsiniz. Ama anlayamadığım şey;  Her tehlikeyi  göze alarak, mantar  satın alıp bunu tüketenlere hem kızıyor hem de  acıyorum. Onlarca yurttaşımız son bir ayda ülkemizin dört bir yanında hastanelik olmadı mı? Ölenler olmadı mı? Kardeşim mantardan gelecek hayır başkasından gelsin. Ama  insanoğlu hiçbir şeyden ders almıyor.  Şairin dediği gibi.” Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir/Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir”diyerek  mantar yiyenleri dövelim mi? Hiç kimsenin on paralık (aslında pahalı)  mantar yiyerek  ailesini de çevresini de üzmeye hakkı olmamalıdır. Nasıl  bir şeylere  bir şekilde yasaklar getiriyorsak mantarı da yasaklar listesine alamaz mıyız? İstenilirse bal gibi olur. Ama şu nefis yok mu? İnsanın başına ne geliyorsa ondan geliyor.  Bu işin meraklıları,damak tadı oluşturanları,ticaretini yapanları var.  Bir arkadaşım telefonda.” Hocam bizim hanım  bir yörük hemşehrimize sattığı mantarın  fiyatını  sormuş. O da 150 gayma demiş” deyince  bir hayli güldüm.
        Tavşanlı’da,benim yaşadığım güzel ilçede de  bildiğim kadarıyle çok  mantar  müptelası var. Ama hiç biri  bu sevdadan vazgeçmedi.Haydi geçtim mantardan  bir de kendi bildiğince dağlara tepelere çıkıp mantar topluyor ya işte canımı sıkan da bu. HALEN İzmir7de Menderes’in Özdere’sinde kızımın yazlığında zoraki oturuyorum. Çünkü son yaşanan depremde dairemiz diğerleriyle birlikte  zarar gördü ve yıktırıldı. Yenisi yapılıncaya kadar buradayız.  Birkaç gün önce mantar toplamak için yakınımızdaki Gümüldür Ormanları’na çıkan 28 yşında bir delikanlı  kayboldu. Jandarması,Afatı,halk,ailesi kendisini saatlerce aradılar. Yerini tespit ettiler. Bir uçuruma yuvarlanmış. Bir helikopter gelip kendisini çıkarmış. Ama kırıklar içinde. Hastaneye kaldırılmış., Oldu mu şimdi? Hem kendisine,hem ailesine,hem devletimizin  jandarması ve Afat ekiplerine,hem onu aramak için gökyüzünde dolaşan helikopter  pilotuna,harcanan benzine mi yanarsın? Yoksa   çekilen sıkıntılara mı?Topladığı birkaç mantara değer miydi? Kimselere mantar yemelerini tavsiye etmem. Yiyeceklerse kültür mantarı yesinler……Hem bildiğim kadarıyle Tavşanlı’da yenilebilecek kalitede mantar üretimi olduğunu da iyi biliyorum.  Merhum Göbel Köyü7nden Hasan Hüseyin Efendi evinin bir bölümünü kültür mantarı üretimine açmıştı. Zamanın merhum İlçe Tarım Müdürü Ayper Toper ile  evine gitmiştik. Bayağı da güzel bir verim elde etmişti. Poşete koyup bize hediye ettikleri kültür mantarlarını  afiyetle,çekinmeden tüketmiştik.  Merhum dostum   Tepecik Beldesi’nden İsmail Hakkı ‘nın torunu da Karides Mantarı üretiyordu.  Hala üretiyor mu bilmiyorum ama ürettiği mantar kaliteli bir mantar türüydü.Üstelik kaliteli mantarları en çok talep edenler de turistik tesisler oluyor. 
                             SON  YILLARDA YAZILMIŞ EN GÜZEL  KİTAP
                                            ŞAFİİ  REHBER İLMİHALİ 
        İzmir’de değerli bir dostum,Makine mühendisi,aynı zamanda  Sosyal Bilimler Fakültesi  pedagoji mezunu  Menaf Günaydın  bana “ iki cihan saadeti “ dileğiyle imzalayıp gönderdiği  Şafii Rehber İlmihali adlı eseri  elime geçti. Bana uzun zamandır  ciddi bir çalışma içinde olduğundan söz ederdi. Gerçekten bue eser   sevgili dostumun el emeği,göz nuru eseri olmuş. Prof. Dr. Ramazan Ayvallı’nın kontrolünde yayına hazırlanan bu değerli eser2023 yılı Mart Ayı   içinde çıkmış. 
        Kitap hakkında  emekli din görevlisi Mehmed Said Arvas merhumun   ifade ettikleri  de aynen şöyle:” Memleketimizde, Şafii mezhebine dair kaynaklar, Türkçe’ye çevrilen birkaç eserden ve yazılmış olan birkaç teliften başka,hemen hemen yok denecek kadar azdır. Şafii mezhebindeki müslüman kardeşlerimizin ,bu eserleri temin konusunda çektikleri sıkıntıları biliyorum. Bu yüzden,yazılmış olan bu Şafii Rehber İlmihali kitabının,büyük bir boşluğu dolduracağına inanıyorum.  Burada maksat,mukaddes  dinimizin itikadi,fıkhi ve ahlaki hükümlerine uyarak,acaba bir insan daha Cehennem ateşinden nasıl kurtulabilir konusunda vesile olmaktır.  Bu kitabı hazırlayan kardeşimize, Allahü Teala’dan iki cihan saadeti dilerim. Kitabı okuyanlara da faydalı olmasını temenni ederim”.
       Sevgili Menaf Günaydın  en güzel yıllarını bu eseri tamamlamak üzere  geçirdiğini ifade ediyor. Allah  Mizanı’na koysun derim.  Benim en büyük üzüntüm, Yaşamım boyunca binlerce  makale yazmama karşın bunları kitaplaştıramamak. Bu arada aklıma geliverdi; sevgili öğrencim mühendis Kamil Yumurtacı da iki güzel eser için büyük mesai vermişti.  Böyle eserlerin  mühendis kişilerce ele alınması,bitirilmesi ve okuyuclara sunulması ayrı bir şey olsa gerek.  Çünkü bu  tür eserler ciddi bir araştırma,inceleme,canlı kaynak ve yazılı kaynak gerektiriyor. 
      Eserde merhum Hüseyin Hilmi Işık Efendinin   güzel  ifadelerine de yer  verilmiş.. Bu eseri tamamlamak için sevgili Günaydın 21  kaynaktan yararlanmış.  Pedegog,Makine Mühendisi sayın Menaf Günaydın’ı kutluyorum.  Sevgili  mühendis-pedegog yazar Menaf Günaydın’ın.” Her müslümanın dinini doğru bir şekilde yaşayabilmesi için,mezhebini doğru  bir şekilde bilmesi lazımdır. Bu da ancak muteber kitaplardan öğrenilebilir. Çünkü her zaman,her yerde hoca bulmak ve sual sormak zordur”ifadelerine saygı duyarım. 
                 TAVŞANLILI   1885’TEN  BU YANA  51.NCİ  BELEDİYE
                                          BAŞKANINI  SEÇMEYE  HAZIRLANIYOR 
                    Kütahya’da   yıllardır  ister genel ister yerel seçim olsun siyasetin nabzi hep Tavşanlı’da atmıştır.  Öyle ki Tavşanlı’da alınan sonuçlar  genelde ülke sonuçlarını doğrulamıştır. Bu gelenek bugün de değişmemiştir.  Ama birçok kişi bunun farkında değildir.  Tavşanlı’da ister genel ister yerel seçim olsun sonuçlarını en iyli tahmin edenler  olmuştur. Merhum,milletvekili,avukat ve bakan hemşehrimiz H. Cavit Erdemir,merhum yılların ilçe başkanlarından Mustafa Ayaşlı,  merhum eczacı milletvekili hemşehrimiz Haşim Benli,  merhum  gazeteler Başbayii Mehmet Gülseren, merhum iş insanımız Mehmet Boyacı   bunlardandı.  Hatta öyle zamanlar olurdu ki,merhum Mehmet Gülseren’in cami altındaki gazeteler başbayii olarak  kiralık iş yerinde  birkaç kişi bir araya gelir,hükümet kurar,hükümet devirirdi. Kendilerince  bir siyasi partiyi iktidara getirirlerdi. Hatta bakanları bile üç aşağı beş yukarı belirlerlerdi.   
                   Bugün Tavşanlı’da  böyle  ileriyi iyi gören,değerlendirenlerin olup olmadığını bilmiyorum. Sanmıyorum da. Nerede o fanatik partililer? İddia ediyorum Tavşanlı’ya bir daha merhum Karga Ahmet, Kuruçaylı Ahmet Çavuş, Çukurköylü Ahmet Esen,  Moymullu Sait Demirçeken,  Mustafa Ayaşlı,  terzi Talip,   Derecik Köylü Ayan Süleyman,Orhan Ekiz, Şapçılı Hoca, Halit Destanoğlu, Enver Girgin , Cemil Kalfa ve halen hayattalar; İkiz terziler ,  gelmeyecektir. Ama fala inanmadıkları halde fala baktıranlar hala var.  Şu anda  her kafadan bir sesin  çıktığı Tavşanlı’da aslında büyük bir sessizliğin hakim  olduğunu görüyorum.  Bazı  hemşehrilerimizin dereyi görmeden paçalarını sıvadıklarını,Bazılarının  hadlerini aştıklarını da  işitiyorum. Bakın henüz siyaseten daha çok erken. Daha köprülerin altından ne sular geçecektir hep birlikte göreceğiz.  Gün doğmadan ne sultanlar doğacaktır.  Bana göre erken yola çıkan yol alacaktır  ama  geç davranan da akıllılık edip bence en iyisini yapacaktır. Hem  kimse seçmene  güvenmesin. Seçmen kapalı kutudur. Bazen  sağ gösterir,sol vurur. Seçmenlerin bir gecede görüş değiştirdiklerini çok iyi bilirim.  Allah hayırlısını versin. Önümüzde bir yerel seçim var.  Önemli olan Ankara’nın  ne düşündüğüdür.  Çünkü bilindiği gibi  adayların adları dört bir yerden  yağmur gibi yağıyor.  Harmanyeri Ankara’dır. Tahıl burada  sapından ayrılacaktır.  Memnuniyet   sonuçları, siyasi partllerin Ankara dışındaki yetkili organlarınca yapılan araştırmalar,incelemeler,değerlendirmeler  sadece malzemedir. Bunlardan yemek yapmak siyasi partilerin üst katındakilere düşmektedir.    Hangi tarlanın ne kadar dene vereceği burada   belirlenecektir.  Ülkemizin ücra bir köşesinde yıllar önce bir yerel seçim arefesinde  bir köy muhtarının neler yaptığını bilenler mutlaka kalmıştır. Köyün mevcut muhtarı   yerel seçimler arefesinde  Köye  gelen her siyasi parti  mensuplarını  ağırlamış,onlara güven vermiş ,siyasetçileri tatmin etmiş  her gelen siyasi ekipten koparabildiğini koparmış yine yapacağını yapmıştı.  Muhtarı kendilerinden bilenler Vehbi’nin kerrakesini seçim bittikten sonra görmüşlerdi.  Hani derler ya; Paranın dini imanı,milliyeti yoktur.  Vallahi inanın seçmene de  kimse  kanmasın.  O karanlık oda var ya,her şey orada bitiyor.     Ben yıllar öncesinde sandık kurulu başkanıyken Tavşanlı’da  bir hemşehrimize karanlık odaya kadar refakat etmiştim. Çünkü görme özürlüydü.  Bana karanlık odada.” Başkanım,istediğim yere mühürü vuracağına yemin eder misin? “ demişti. Bana yemin ettirmişti. Ben de kendisine:” Nereye vuracağız dayı?” dediğimde bana:” Kıratın üstüne vuruve” demişti.  Bu adamın fikrini değiştirebilir misiniz?  Yani anlayacağınız bakmayın siz  gelip boynunuza sarılanlara,her şey karanlık odada bitiyor.  Hesabın kesildiği yer orası. Çünkü orada sadece siz ve Allah var.Ama siz yine de eğer bir ziyafet varsa gidin. Bir hediye sözkonusu ise çekinmeyin alın. Çünkü genel ve yerel seçimler hesap ve kitabın olmadığı dönemlerdir.  Yolcu sarhoş hancı sarhoştur. 
                   51.nci Belediye Başkanının Tavşanlı’ya   hayırlı olmasını diliyorum. Tavşanlı bu güne kadar  nice belediye başkanları gördü. Her kaybedene güle güle,her yeni gelene de hoş geldin denildi.  Kral öldü yaşasın kral diye bağıranları hiç duymadınız mı?Ben de belediye başkanlığı koltuğuna kimin oturacağını merak ediyorum.  Çünkü Tavşanlı7dan uzağım. Cadı kazanının kaynağı yerden kilometrelerce uzakta olmam aslında beni üzüyor. Çünkü bu heyecanı yıllarca yaşayan biriyim. Eğer büyük bir sürpriz olmaz da mevcut başkana “ devam”denilirse  konuşulacak bir husus ta kalmayacaktır.  Hani Trabzonsporlu bir   amigo maçtan önce çıkıp  bağırmış;” Bakın  bir gol atarsak şöyle,iki gol atarsak böyle,üç gol atarsak böyle slogan atacaksınız  deyince  bir seyirci dayanamamış,  “Hey amigo ya yenilursak?”  deyivermiş.  Amigo da  o zaman “ sessizluk sessizluk2”yanıtını vermiş ya  bizde öyle yapacağız.  Her yiğitin bir yoğurt yiyişi olduğunu kimse unutmamalıdır.Eğer  gerçekten yeni bir isim belediye başkanı seçilirse  onun da bir yoğurt yiyişi mutlaka olacaktır.  Artık “ bekle gör” politikası” geçerlidir. 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları