Bu haftaki köşe yazılarım
Bu haftaki yazılar
Bülent Alpagut
- 05062218413 GELECEK KUŞAKLARA ALLAH RIZASI İÇİN BİR ESKİ BİNA
BIRAKMAYACAK MIYIZ?
Birçok ülkeye ait TV programlarında ,dizilerinde,belgesellerinde sürekli eski yapıları,şatoları ,sarayları kütüphaneleri, köprüleri, dinlenceleri, eski binaları,sarayları,hanları,kiliseleri görüyoruz.Şimdi bakıyorum örneğin Tavşanlı’da gelecek kuşaklara hangi yapıları,binaları bırakacağız? Allah korusun,söylememiş olayım ; İstiklal İlkokulu eski binası bugün ilköğretim okulunun bir parçası olarak hala ayaktadır. 1938 yılından beri de Türk Milli Eğitimi’ne hizmet vermektedir. Ya birilerinin gözüne batarsa,kedinin yavrusunu yemek için sıçana benzettiği misali yıktırılırsa ne yaparız? Bakın bu okul binasının bir bacasında yıllardır bir leylek yuvası vardı. Her yıl leylekler Tavşanlı’ ilkbahar aylarında geldiklerinde bir leylek ailesi bu bacadaki daha önceki gelenlerce yapılan leylek yuvasına yerleşirler,yumurtlarlar,yavrularını çıkarır,uçurur ve sonbaharda sıcak ülkelere göç ederlerdi. Bir akıllı okul binasının tamir ve bakımı yapıldığı sırada bu leylek yuvasını bozup attı. Ne oldu biliyor musunuz? Bir daha hiçbir leylek ailesi Tavşanlı Belediye Sınırları içine girmedi. İyi mi oldu?
Gözlere hoş görünen,estetik açıdan ayrı bir güzelliğe sahip yılların Ziraat Bankası Binası yine birilerinin gözüne batmış olmalı yıktırıldı. Yerine şimdiki ucube ZB Tavşanlı Şube binası yaptırıldı. Bu yapıyı kaç kişi beğeniyorsa Allah için bana mesaj atsın.
Yılların Tavşanlı Askerlik Şubesi binası da keza öyle oldu. Bu bina nice kahraman Türk subay ve astsubaylarının,erlerinin eviydi. Hele hele merhum Hv. Plt.Kd. Alb. Remzi Diren zamanında giriş kapısına 500 kg ağırlığında bir kartal heykeli( bu heykel halen Moymul’da Moymulspor’un korumasındadır) dikilmişti. Şube adeta taçlandırılmıştı. Her milli bayram sonrasında genelde 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları ardından protokola mensup zevat bu binanın arka bahçesine gelir,ağırlanırlardı. Vallahi! Nasıl olmuş bilmiyorum; Bu bina artık yok. Askerlik Şubesi de yeni Hükümet Konağı bünyesindeymiş. Size göre oldu mu? Bana göre olmadı. Yazık edilmiştir….
Merhum Tavşanlı Kaymakamı idi,sonra valilik yaptı,Ali Akseven döneminde çok az bir zaman içinde temeli atılan,tamamlanan,eğitime açılan Tarihi Ortaokul binamız( Cumhuriyet Meydanı’na bakıyor ve bu okulda ben de okudum) ahşap-kagir bir hizmet abidesidir. İddia ediyorum birçok kişinin de karnını ağrıtmaktadır. Ama cesaret edememektedirler.İçlerinden; “yıkılsa da meydan genişlese” diyorlar. Aman ha! Yazık edersiniz beyler. Bu bina kesinlikle gelecek kuşaklara bırakılmalıdır.
Tavşanlı’nın Rüştüye binası,sonra Adliye olarak ve belediye olarak hizmet verdi,halen belediye müzesi olarak görev yapan tarihi ahşap bina ki Cumhuriyet Meydanı’na bakar, görkemli bina da gelecek kuşaklarındır. Bizim değildir. Bu binayı bir şekilde kaybedebiliriz; Ya bir beklenmedik yangınla,ya bir depremle. Ama bu binayı da namusumuz gibi korumakla görevliyiz. Kimselerin gözüne batmasın.
Birkaç tarihi eski yapıyı,evi iyileştirdik. Bazıları başka amaçlarla hizmet te veriyor. Fena mı oldu? Canımı sıkn bir diğer husus Tavşanlı Gar Müdürlüğü alanında yıktırılan buharlı lokomotif deposu’dur. Kimin veya kimlerin gözüne battı da bu tarihi depoyu yıktık? Şimdiki depo daha mı güzel? Bu buharlı lokomotif deposu dursaydı,içinde de eski birkaç buharlı lokomotif bulunsaydı ve bir anlamda bir DDY Müzesi olsaydı fena mı olurdu?
Moymul’daki tarihi ilkokul binası keşke yıktırılmasaydı. Keşke Moymulspor Kulübü’nün binası yeni bir okul için feda edilmeseydi. Keşke bu efsane spor kulübülüz eski binasında mutlu ,huzurlu olsaydı. Moymulspor Kulübü7ne üç-beş kuruş verdik. Şimdi bu efsane spor kuruluşumuza arsa bile gösteremiyoruz. Adamlar dımdızlak ortalarda kaldılar. Bu mudur vefa?
Allah’tan köklü aile Zeytinoğl Ailesi’nin gelecek kuşaklara bıraktığı tarihi evlerine yan bakan yok. Belki de farkında değiller. İnanın farkında olsalar bu tarihi yapıyı da bir şekilde yokederler. Ama bunu yapacak olanın alnını karışlarım.
Beyler, yıkmak marifet değil. Yapmak marifet. Gelecek kuşaklar bize hesap soracaklar. Yemin ediyorum,mezartaşlarımızı dahi kıranlar çıkabilir. Eskiden kalma değerlerimizi gözümüz gibi korumak zorundayız. Bakın tarihi Tavşanlı Atatürk Lisesi binası kaşla göz arasında yıktırıldı. Kimsenin kılı kıpırdamadı. Bina giyotinle infaz edildi. Okulun 16 yıllık müdürü kahroldu. Arslan Ergüç ‘ün bu binanın yıktırılmaması için nasıl çabaladığını,yerinde ağladığını biliyorum. Merhum Lise müdürü Arslan Ergüç’ü kaybettiği eşi, çocukları olarak nitelendirdiği kitaplarını Karşıyaka Belediyesi Kütüphanesi’ne vermesi, Tavşanlı Atatürk Lisesi binası’nın yıktırılması sonucu derin acılar içinde bu fani alemden göç ettiğini biliyor musunuz? Bu üç büyük üzüntü bu efsane insanı bu dünyadan ve hepimizden kopardı. Mekanı cennet olsun.
Ben tarihi binaları,yapıları yıkanlardan davacılyım. Allah huzurunda buna sebebiyet verenleri affetmiyorum. Sebep olanların elleri kırılsın!.... Yeni yıkımlara “dur” diyecek Tavşanlılılar lütfen susmayın. Tavşanlı’nın aleyhinde bir hususta hareket edecek olanlar varsa onları Allah’a havale ediyorum……
KİMSE KENDİ BİLDİĞİNCE MANTAR TOPLAMAYA
GİTMESİN VE BİLENLERE SORMADAN DA YEMESİN
Son birkaç haftadır mantar haberleri yeniden ön plana çıkmış bulunuyor. İlk haberi Tavşanlı’dan almıştım. Bir hemşehrimiz mantar toplamak için ormanlarda kaybolmuş zar-zor bulunmuştu. Ardından eşimin Kütahyalı akrabalarından birkaçı Tavşanlı’ya çocuklarının yanına geldiğinde mantar toplamak için Yaylacık’a çıkmıştı. Samimi söylüyorum; mantarı bedava verseler yemem. Mantar diye de aş ermem. MANTAR;PEK ÇOK ÇEŞİTİ OLAN,BAZILARI ZEHİRLİ,YAPRAKSIZ,ÇİÇEKSİZ BİR BİTKİDİR. “ Ak mantar”,”Kızıl mantar”,”Çayır mantarı”,” yerel adıyle” Melki” başta olmak üzere onlarca çeşiti bulunuyor.Bazı mantar çeşitleri gerek hayvan gerekse insanlar açısından çok zararlıdır. Ama ne gariptir ki hayvanların çoğu zehirli mantarı tanır da insan tanıyamaz. Merhum meslektaşım,belediye başkanlığı yapmıştı,Halk Eğitim ve Kurslar Müdürüydü Fevzi Coşgun bir gün bir sohbette bana aynen.”Bülentciğim ,koyunun yemediği otu sen de yeme”demişti. Koyunun zihirli otlara karşı olan büyük hassasiyetnden söz etmişti.
Mantarın besin değerinin olmadığını işitmiştim. Hem,sindirilmesi de gayet zormuş. Mide suları onu yumuşatıncaya kadar neler çekermiş. Bazılarına göre mantar ızgara olarak yenildiğinde eti aratmıyormuş. O lezzeti veriyormuş. Onun için olmalı ki insanlar zaman içinde korkmadan yenilmesi için”Kültür mantarı” üretmeye başladılar. “ Kültür mahntarı”nı gözü kapalı olarak ta yiyebilirsiniz. Ama anlayamadığım şey; Her tehlikeyi göze alarak, mantar satın alıp bunu tüketenlere hem kızıyor hem de acıyorum. Onlarca yurttaşımız son bir ayda ülkemizin dört bir yanında hastanelik olmadı mı? Ölenler olmadı mı? Kardeşim mantardan gelecek hayır başkasından gelsin. Ama insanoğlu hiçbir şeyden ders almıyor. Şairin dediği gibi.” Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir/Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir”diyerek mantar yiyenleri dövelim mi? Hiç kimsenin on paralık (aslında pahalı) mantar yiyerek ailesini de çevresini de üzmeye hakkı olmamalıdır. Nasıl bir şeylere bir şekilde yasaklar getiriyorsak mantarı da yasaklar listesine alamaz mıyız? İstenilirse bal gibi olur. Ama şu nefis yok mu? İnsanın başına ne geliyorsa ondan geliyor. Bu işin meraklıları,damak tadı oluşturanları,ticaretini yapanları var. Bir arkadaşım telefonda.” Hocam bizim hanım bir yörük hemşehrimize sattığı mantarın fiyatını sormuş. O da 150 gayma demiş” deyince bir hayli güldüm.
Tavşanlı’da,benim yaşadığım güzel ilçede de bildiğim kadarıyle çok mantar müptelası var. Ama hiç biri bu sevdadan vazgeçmedi.Haydi geçtim mantardan bir de kendi bildiğince dağlara tepelere çıkıp mantar topluyor ya işte canımı sıkan da bu. HALEN İzmir7de Menderes’in Özdere’sinde kızımın yazlığında zoraki oturuyorum. Çünkü son yaşanan depremde dairemiz diğerleriyle birlikte zarar gördü ve yıktırıldı. Yenisi yapılıncaya kadar buradayız. Birkaç gün önce mantar toplamak için yakınımızdaki Gümüldür Ormanları’na çıkan 28 yşında bir delikanlı kayboldu. Jandarması,Afatı,halk,ailesi kendisini saatlerce aradılar. Yerini tespit ettiler. Bir uçuruma yuvarlanmış. Bir helikopter gelip kendisini çıkarmış. Ama kırıklar içinde. Hastaneye kaldırılmış., Oldu mu şimdi? Hem kendisine,hem ailesine,hem devletimizin jandarması ve Afat ekiplerine,hem onu aramak için gökyüzünde dolaşan helikopter pilotuna,harcanan benzine mi yanarsın? Yoksa çekilen sıkıntılara mı?Topladığı birkaç mantara değer miydi? Kimselere mantar yemelerini tavsiye etmem. Yiyeceklerse kültür mantarı yesinler……Hem bildiğim kadarıyle Tavşanlı’da yenilebilecek kalitede mantar üretimi olduğunu da iyi biliyorum. Merhum Göbel Köyü7nden Hasan Hüseyin Efendi evinin bir bölümünü kültür mantarı üretimine açmıştı. Zamanın merhum İlçe Tarım Müdürü Ayper Toper ile evine gitmiştik. Bayağı da güzel bir verim elde etmişti. Poşete koyup bize hediye ettikleri kültür mantarlarını afiyetle,çekinmeden tüketmiştik. Merhum dostum Tepecik Beldesi’nden İsmail Hakkı ‘nın torunu da Karides Mantarı üretiyordu. Hala üretiyor mu bilmiyorum ama ürettiği mantar kaliteli bir mantar türüydü.Üstelik kaliteli mantarları en çok talep edenler de turistik tesisler oluyor.
SON YILLARDA YAZILMIŞ EN GÜZEL KİTAP
ŞAFİİ REHBER İLMİHALİ
İzmir’de değerli bir dostum,Makine mühendisi,aynı zamanda Sosyal Bilimler Fakültesi pedagoji mezunu Menaf Günaydın bana “ iki cihan saadeti “ dileğiyle imzalayıp gönderdiği Şafii Rehber İlmihali adlı eseri elime geçti. Bana uzun zamandır ciddi bir çalışma içinde olduğundan söz ederdi. Gerçekten bue eser sevgili dostumun el emeği,göz nuru eseri olmuş. Prof. Dr. Ramazan Ayvallı’nın kontrolünde yayına hazırlanan bu değerli eser2023 yılı Mart Ayı içinde çıkmış.
Kitap hakkında emekli din görevlisi Mehmed Said Arvas merhumun ifade ettikleri de aynen şöyle:” Memleketimizde, Şafii mezhebine dair kaynaklar, Türkçe’ye çevrilen birkaç eserden ve yazılmış olan birkaç teliften başka,hemen hemen yok denecek kadar azdır. Şafii mezhebindeki müslüman kardeşlerimizin ,bu eserleri temin konusunda çektikleri sıkıntıları biliyorum. Bu yüzden,yazılmış olan bu Şafii Rehber İlmihali kitabının,büyük bir boşluğu dolduracağına inanıyorum. Burada maksat,mukaddes dinimizin itikadi,fıkhi ve ahlaki hükümlerine uyarak,acaba bir insan daha Cehennem ateşinden nasıl kurtulabilir konusunda vesile olmaktır. Bu kitabı hazırlayan kardeşimize, Allahü Teala’dan iki cihan saadeti dilerim. Kitabı okuyanlara da faydalı olmasını temenni ederim”.
Sevgili Menaf Günaydın en güzel yıllarını bu eseri tamamlamak üzere geçirdiğini ifade ediyor. Allah Mizanı’na koysun derim. Benim en büyük üzüntüm, Yaşamım boyunca binlerce makale yazmama karşın bunları kitaplaştıramamak. Bu arada aklıma geliverdi; sevgili öğrencim mühendis Kamil Yumurtacı da iki güzel eser için büyük mesai vermişti. Böyle eserlerin mühendis kişilerce ele alınması,bitirilmesi ve okuyuclara sunulması ayrı bir şey olsa gerek. Çünkü bu tür eserler ciddi bir araştırma,inceleme,canlı kaynak ve yazılı kaynak gerektiriyor.
Eserde merhum Hüseyin Hilmi Işık Efendinin güzel ifadelerine de yer verilmiş.. Bu eseri tamamlamak için sevgili Günaydın 21 kaynaktan yararlanmış. Pedegog,Makine Mühendisi sayın Menaf Günaydın’ı kutluyorum. Sevgili mühendis-pedegog yazar Menaf Günaydın’ın.” Her müslümanın dinini doğru bir şekilde yaşayabilmesi için,mezhebini doğru bir şekilde bilmesi lazımdır. Bu da ancak muteber kitaplardan öğrenilebilir. Çünkü her zaman,her yerde hoca bulmak ve sual sormak zordur”ifadelerine saygı duyarım.
TAVŞANLILI 1885’TEN BU YANA 51.NCİ BELEDİYE
BAŞKANINI SEÇMEYE HAZIRLANIYOR
Kütahya’da yıllardır ister genel ister yerel seçim olsun siyasetin nabzi hep Tavşanlı’da atmıştır. Öyle ki Tavşanlı’da alınan sonuçlar genelde ülke sonuçlarını doğrulamıştır. Bu gelenek bugün de değişmemiştir. Ama birçok kişi bunun farkında değildir. Tavşanlı’da ister genel ister yerel seçim olsun sonuçlarını en iyli tahmin edenler olmuştur. Merhum,milletvekili,avukat ve bakan hemşehrimiz H. Cavit Erdemir,merhum yılların ilçe başkanlarından Mustafa Ayaşlı, merhum eczacı milletvekili hemşehrimiz Haşim Benli, merhum gazeteler Başbayii Mehmet Gülseren, merhum iş insanımız Mehmet Boyacı bunlardandı. Hatta öyle zamanlar olurdu ki,merhum Mehmet Gülseren’in cami altındaki gazeteler başbayii olarak kiralık iş yerinde birkaç kişi bir araya gelir,hükümet kurar,hükümet devirirdi. Kendilerince bir siyasi partiyi iktidara getirirlerdi. Hatta bakanları bile üç aşağı beş yukarı belirlerlerdi.
Bugün Tavşanlı’da böyle ileriyi iyi gören,değerlendirenlerin olup olmadığını bilmiyorum. Sanmıyorum da. Nerede o fanatik partililer? İddia ediyorum Tavşanlı’ya bir daha merhum Karga Ahmet, Kuruçaylı Ahmet Çavuş, Çukurköylü Ahmet Esen, Moymullu Sait Demirçeken, Mustafa Ayaşlı, terzi Talip, Derecik Köylü Ayan Süleyman,Orhan Ekiz, Şapçılı Hoca, Halit Destanoğlu, Enver Girgin , Cemil Kalfa ve halen hayattalar; İkiz terziler , gelmeyecektir. Ama fala inanmadıkları halde fala baktıranlar hala var. Şu anda her kafadan bir sesin çıktığı Tavşanlı’da aslında büyük bir sessizliğin hakim olduğunu görüyorum. Bazı hemşehrilerimizin dereyi görmeden paçalarını sıvadıklarını,Bazılarının hadlerini aştıklarını da işitiyorum. Bakın henüz siyaseten daha çok erken. Daha köprülerin altından ne sular geçecektir hep birlikte göreceğiz. Gün doğmadan ne sultanlar doğacaktır. Bana göre erken yola çıkan yol alacaktır ama geç davranan da akıllılık edip bence en iyisini yapacaktır. Hem kimse seçmene güvenmesin. Seçmen kapalı kutudur. Bazen sağ gösterir,sol vurur. Seçmenlerin bir gecede görüş değiştirdiklerini çok iyi bilirim. Allah hayırlısını versin. Önümüzde bir yerel seçim var. Önemli olan Ankara’nın ne düşündüğüdür. Çünkü bilindiği gibi adayların adları dört bir yerden yağmur gibi yağıyor. Harmanyeri Ankara’dır. Tahıl burada sapından ayrılacaktır. Memnuniyet sonuçları, siyasi partllerin Ankara dışındaki yetkili organlarınca yapılan araştırmalar,incelemeler,değerlendirmeler sadece malzemedir. Bunlardan yemek yapmak siyasi partilerin üst katındakilere düşmektedir. Hangi tarlanın ne kadar dene vereceği burada belirlenecektir. Ülkemizin ücra bir köşesinde yıllar önce bir yerel seçim arefesinde bir köy muhtarının neler yaptığını bilenler mutlaka kalmıştır. Köyün mevcut muhtarı yerel seçimler arefesinde Köye gelen her siyasi parti mensuplarını ağırlamış,onlara güven vermiş ,siyasetçileri tatmin etmiş her gelen siyasi ekipten koparabildiğini koparmış yine yapacağını yapmıştı. Muhtarı kendilerinden bilenler Vehbi’nin kerrakesini seçim bittikten sonra görmüşlerdi. Hani derler ya; Paranın dini imanı,milliyeti yoktur. Vallahi inanın seçmene de kimse kanmasın. O karanlık oda var ya,her şey orada bitiyor. Ben yıllar öncesinde sandık kurulu başkanıyken Tavşanlı’da bir hemşehrimize karanlık odaya kadar refakat etmiştim. Çünkü görme özürlüydü. Bana karanlık odada.” Başkanım,istediğim yere mühürü vuracağına yemin eder misin? “ demişti. Bana yemin ettirmişti. Ben de kendisine:” Nereye vuracağız dayı?” dediğimde bana:” Kıratın üstüne vuruve” demişti. Bu adamın fikrini değiştirebilir misiniz? Yani anlayacağınız bakmayın siz gelip boynunuza sarılanlara,her şey karanlık odada bitiyor. Hesabın kesildiği yer orası. Çünkü orada sadece siz ve Allah var.Ama siz yine de eğer bir ziyafet varsa gidin. Bir hediye sözkonusu ise çekinmeyin alın. Çünkü genel ve yerel seçimler hesap ve kitabın olmadığı dönemlerdir. Yolcu sarhoş hancı sarhoştur.
51.nci Belediye Başkanının Tavşanlı’ya hayırlı olmasını diliyorum. Tavşanlı bu güne kadar nice belediye başkanları gördü. Her kaybedene güle güle,her yeni gelene de hoş geldin denildi. Kral öldü yaşasın kral diye bağıranları hiç duymadınız mı?Ben de belediye başkanlığı koltuğuna kimin oturacağını merak ediyorum. Çünkü Tavşanlı7dan uzağım. Cadı kazanının kaynağı yerden kilometrelerce uzakta olmam aslında beni üzüyor. Çünkü bu heyecanı yıllarca yaşayan biriyim. Eğer büyük bir sürpriz olmaz da mevcut başkana “ devam”denilirse konuşulacak bir husus ta kalmayacaktır. Hani Trabzonsporlu bir amigo maçtan önce çıkıp bağırmış;” Bakın bir gol atarsak şöyle,iki gol atarsak böyle,üç gol atarsak böyle slogan atacaksınız deyince bir seyirci dayanamamış, “Hey amigo ya yenilursak?” deyivermiş. Amigo da o zaman “ sessizluk sessizluk2”yanıtını vermiş ya bizde öyle yapacağız. Her yiğitin bir yoğurt yiyişi olduğunu kimse unutmamalıdır.Eğer gerçekten yeni bir isim belediye başkanı seçilirse onun da bir yoğurt yiyişi mutlaka olacaktır. Artık “ bekle gör” politikası” geçerlidir.