09 Aralık 2015 - Çarşamba

KİM BABASINI MERAK ETMEZ Kİ

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 8 dk.
3430 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

 

                                                                                                                               

 

 

 

 

 

        03  Aralık 2015 günü babamın aramızdan ayrılmasının 34.Yıldönümüydü.Babam Tavşanlı’nın ilk avukatıydı.Değerli yeğenim Avukat A.Osman Türe’yi arayarak ilçemizde halen kaç avukatın bulunduğunu sordum. Aldığım yanıt beni heyecanlandırmıştı. Kütahya Barosu’nun değerli avukatlarından 57’si Tavşanlı’daymış.102 bin nüfuslu bir ilçede bu kadar adalet arayan,bir hukukçu ordusunun bulunması Kütahya için gurur kaynağıdır.

        Yazımın başlığını özellikle seçtim. Doğrudur. Hangi insan, hangimiz babamız hakkında yeterli bilgilere sahibiz diye de düşünmüşümdür. İnsan günü gelir babasını merak etmez mi?Benim merakım da 2001 yılının ağustos ayı başında  doğmuş ve gelişmiştir. Neden babam hakkında bir şeyleri öğrenmek ihtiyacı duymuş olabilirimdim? Hepimiz faniyiz. Yarın bir gün bu dünyadan göçüp gideceğiz. Peki çocuklarımız babaları, dedeleri,nineleri ve diğerleri hakkında bilgi sahibi olmasınlar mı?Siz bileceksiniz ki anlatacaksınız ve onlar da öğrenecekler.

        Adalet Bakanlığı’na yazdığım bir dilekçeyle babam hakkında bilgi istemiştim. Bilinir ki  bakanlıklar 1. derecede akrabalara ancak bilgi veriyor. Bilgi  2001 yılında gelmişti. Beni Adliyeye çağırdılar.Bir tesellüm belgesi ekinde rahmetli babamın hizmet cetvelini sundular. Bu belgede:”Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’nden alınan 17.08.2001 tarih ve 66572 sayılı  yazısı ekindeki Simav Hukuk Hakimiyken meslekten çekilen Hüsamettin Alpagut’a ait hizmet belgesi adı geçenin oğlu Bülent Alpagut’ teslim edilerek tutanak imza altına  alındı. C.Savcısı 34353 ve katip 57” yazılıydı. Bu belgeyi saklıyorum.

         İşte bu hizmet belgesinden ne öğrendiysem o kadarı aklımda.Ben de bu bilgileri bir gün sorarlarsa çocuklarıma ve torunlarıma vereceğim. Sormazlarsa bir fırsatını bulup anlatacağım.

         Babam Ankara Hukuk Fakültesi’nden 1933 yılında mezun olduğunda 30 kadarlarmış.Diplomalarını rahmetli İsmet İnönü bizzat verirken aynen:” Gençler bu diplomaların kıymetini bilin. Bu memleketin sizlere ihtiyacı var. Adalet dağıtacaksınız. Dürüst yürüyün,geç kalmaktan kesinlikle korkmayın. Kanunlar ahlakın olduğu yerlerde  geçerlidir.Ahlakın olmadığı yerde bir şey yapamayacaksınız.Yolu bilmekle, o yolda ilerlemek ayrı ayrı şeylerdir.Kuşlar saklanacakları yeri, insanlar da sığınacakları insanları bilir. Siz sizlere sığınan,hukuk arayanlara yardımcı olacaksınız. Yarım alim olmayın. Olacaksanız tam anlamıyla alim olun.Hocalarınızdan okulda öğrendiklerinizle yetinmeyin.Okuyun,araştırın,elinizi önce vicdanınıza koyun,sonra yasaları uygulayın” demiş.Ben yıllar yılı aldığım hiçbir notu atmamışımdır.Atamıyorum. Bu nedenle hanımla hep zaman içinde birbirimizin hatırını kırmışızdır. Bana her zaman:” At bunları ne olacak?” der.Atamıyorum ki…..

          01.12.1934 tarihinde  babam göreve başladığında o zamanın kuralları çerçevesinde  doğrudan hakim sıfatını kazanamamış.Katip namzedi ve katip ünvanlarını aldıktan sonra hakim olmuş.Sonra Çal,Acıpayam,Kozan,Kadirli,Ceyhan ve son olarak ta Simav’da görev almış.Belgeden anlaşılacağı üzere Simav Hukuk Hakimiyken 18.07.1946 tarihinde  meslekten çekilmiş.Yani hakim olarak 11 yıl,7 ay ve 17 günlük bir hizmeti görünüyor.Neden çekildiğini sormuştum. Simav’da hakimken bir kararnameyle yeniden Adana’ya vermişler.Babam Adana’ ve çevresinde ailecek çektiklerimizi anlatırdı. Yılanlar evin içinde dolaşırmış.Akrepler yüzünden her birimiz cibinliklerde yatarmışız. Sıtma kol geziyormuş. Bir keresinde zehirli sıtmadan babamı kaybediyormuşuz. Sağlıklı içme ve kullanma suyu yokmuş. Aydınlatma keza öyle.Şark çıbanı belası varmış.Benimvücudumda çeşitli yerlerimde şark çıbanının izleri bugün de vardır.Keza kardeşlerimin de.Böyle olumsuzlukların kol gezdiği bir ile yeniden şark tayini  çerçevesinde bir kez daha atanmayı içine sindirememiş.  Adalet Bakanlığı ile ters düşmüş. Ne yaptıysa tayini durduramamış. Sonuçta isteğiyle mesleğinden çekilmiş.Ben küçüktüm.Simav’a gelmek için Kara Tren’de bir vagon vermişlerdi. Bu vagona sığdırabildiğimiz eşyalarımızda Kütahya’ya kaç günde geldiğimizi düşünürüm de içim ürperir.Hiç bir hakim ve c.savcısının bugün bile doğru dürüst bir eşyası yoktur. Çünkü bu tayin furyası o zamandan  bugüne hız kesmeden devam etmektedir. Ama ne var ki bugünün koşullarında eşya nakletmek o günlere oranla daha güvenli,daha kolay  ve daha elverişli.Ben kamyona eşya yükleyen bir hakimin ve c.savcısının kamyona sığdıramadığı bazı eşyalarını kırıp,tekmeleyip bir kenara attığını hiç unutmam.

        Babam meslekten çekildiğinin birkaç gün sonrasında Tavşanlı’dan aranmış.Arayan da zamanın Orman İşletmesi Müdürlerinden  soyadını maalesef bulamadığım Orhan Bey .Orhan Bey babamın işletme için bir fırsat yarattığını belirterek babamı Tavşanlı’ya davet etmiş.Yani Orman İşletmesi Avukatlığı teklifinde bulunmuş.Eh bir eş ve iki çocuk. Para yok pul yok.Ev yok eşya yok. Bu davet sonrasında Tavşanlı’ya Bedfort marka bir kamyonla gelmiştik.Bir tren geçidine gelmiş olmalıydık.Bir buharlı lokomotif eşliğinde vagonların manevrasının sonunda geçitten geçebilmiş ve Tavşanlı’ya girmiştik. O zamanlar Orman İşletmesi Müdürlüğü’nün bugün Tavşanlı Eczanesiyle  Mahir Yörük’ün evi arasında,Bulgurlara,Hasmillere,Curamanlara komşu bir ev vardı.Rahmetli Ferit Us’un eviymiş. Bir odasında işletmenin santralı varmış. Bu odayı alelacele boşaltarak bize tahsis ettiler.Aylığı 15 liradan kiraladık.Bu evde uzun yıllar kaldık.Babam sonra Hazine Avukatlığı ve Belediye Avcukatlığı,sendika avukatlığı derken serbest avukatlık yapmaya başladı. Eğer bugünkü Adliye Sarayı gibi muhteşem bir bina olsaydı ölünceye kadar da avukatlığını sürdürebilirdi. Babam olumsiz koşullarda hiz met veren adliyelerde paltosunun üzerine  cübbesini geçirip öyle duruşmalara girerdi. Sigara dumanından göz gözü görmeyen adliyelerde aynı insana birkaç kez  yeni birisiymiş gibi selam verirdi. Rahmetli Hakim M.Emin Ayar bile sigara dumanından rahatsız olduğu için duruşmayı  bir süreliğine  keser  bir istasyon yapıp gelir tekrar kaldığı yerden devam ederdi.

          Babam rahmetli Kütahya Barosu’nun en eski üyelerindendir.Elimde Baro Kimlik cüzdanı var. 25 Aralık 1971 tarihi ve damganın üzerinde zamanın Baro Başkanı M.Şevket Gürcan’ın imzası  bulunuyor.Baro Sicil No :14,Bakanlık Sicil No:3392/5274,ruhsatname tarihi de 16 Kasım 1946 notları düşülmüş.

         Babam efsane sayın hakim ve c.savcılarıyla görev yapmış.Hepsi de değilse bile bir çoğunu bugün de anımsarız. Ünlü hakim Bodrum Hakimi olarak ünlenen aslen Balyalı olduğu  söylenen  Mefharet Tüzün  ile rahmetli babamın eski model jeeplerle keşfe gittiğini unutmadım.Babamın balık arkadaşı Hakim Ali Bey’i,M.Emin Bey’i, balıkçıların dostü Hakim Davut Bey’i unutabilir miyiz? Babamın duruşmada sinirlenip yanına kadar gidip neredeyse birbirlerine vuracak hale gelen Hakim Sümer Bey’i gel de unut.Hakim Ahmet Ateş, T.Fikret Eriş, Kemal Arıbaş,İbrahim Meral Yılmaz,Şükran Teletar, Sıbgatullah Gültekin,Şinasi Emiroğlu,Ağır Ceza Başkanları Nevzat ve Ali Beyler,C.Savcısı Nejat Bey  Tavşanlı Kubbesi’nde birer hoş sedadır.

         Babamın ölüm yıldönümü vesilesiyle rahmetli olan,yıllarca hukuk dağıtan,muhteşem insanlar Hakim ve C..savcılarımızı rahmetle anıyorum.Hayatta olanlara sağlıklı ve uzun ömürler diliyorum.Ülkemizin en saygın insanları arasında yer aldılar

                                                                                                                                 

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları