28 Temmuz 2016 - Perşembe

İKİ ASKERİ DARBE VE ANILAR

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 9 dk.
3819 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

Ben  79  yaşındayım. İki askeri darbeyi yaşadım.İlki 27 Mayıs I96O Askeri Darbesi, ötekisi de  I2 Eylül ı98o Askeri  Darbesi.İstanbul Üniversitesi Iktısat Fakültesi’nde öğrenciydim.Bazı dersleri vermem gerekiyordu. Sınıf atlamak için gerekliydi.I959 yılıydı.Bir ara büyük tatil içinde GLİ Müessesesi Tunçbilek Bölge Müdürlüğü’nde birkaç aylığına işe başlamıştım.Tahakkuk Servisinde rahmetli Ömer Keşkekçi’nin yanına vermişlerdi. Ünvanım ‘ Hesap Kalkilatörüydü’Elimizde Facit marka hesap makineleri harıl harıl çalışıyorduk.İlk erzakı bu kuruluşun Tunçbilek’teki  Ekonoma  denilen biriminden almıştım. Birkaç ay da olsa anama babama erzak katkısında bulunmuştum.Her gün müessese otobüsüyle Meydan sokaktan kalkar Bölge Müdürlüğü hizmet binasına gelir,aynı şekilde mesai bitiminde kalktığımız yere geri dönerdim.Bazılarına göre fikir işçisi kontenjanından işe alınmıştık.
     I959  yılı  Eylül ayında Tunçbilek’te Köprübaşı İlkokulu’nda öğretmen vekili olarak çalıştım.Rahmetli Tunçbilek Belediyesi’nin kurucu başkanı öğretmen Mustafa Beyle,Hatice Öğretmenle,arkadaşlarım M.Ali Özel ve Kadir ile  çalıştım.Cüzi bir ücret alıyordum. Amacım hem borçlu olduğum dersleri vermek hem de harçlığımı çıkarmaktı.
    O zamanlar Tavşanlı’da Milli Eğitim Müdürlüğü diye bir kurum yoktu.Maarif Memurluğu vardı.Maarif memuru rahmetli duayen eğitimcilerimizden Hüseyin Tarhan’dı.Makamı İstiklal İlkokulu’nun girişinde,zemin katta bir odaydı.Rahmetli Tarhan tek başına işleri çözmeye çalışırdı. Bu birimde bir de Mehmet Bal adlı  bir müstahdem vardı.İstiklal İlkokulu yıllarca bugünkü ifadesiyle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ‘ne ev sahipliği yapmıştır.
    Günlerden 27 Mayıs I96o Cuma.Meydan Sokak’taki kiralık evmizden çıkıp GLİ Müessesesi otobüslerinin kalkış ve geliş noktası olan  rahmetli Molla Mustafa’nın bakkal dükkanı,Azmi Sirel’in evi,Altan ve H.Hüseyin Dönmez’in evi,Kombakçı Halil’in evi,Keçiler’in,Bulgurlar’ın, Curamanlar’ın,Sa-raçlar’ın evlerini gören durağa doğru geliyorum. Saat O7-O8  arası  bir havacı asker elinde silahıyla  bir ileri bir geri turluyor.Tam da bugün yerinde yeller esen Ayşe Hanım Çeşmesi’nin önünde. İster bana saf deyin ister bir başka şey. Etraf sessiz.Askere yaklaşıp sormuştum:” Askera,bir olay mı var?” dediğimde asker:” Kardeş haberin yok mu? Darbe oldu. Haydi evine dön” demez mi? Saflığım devam etmeli ki:” Ben Tunçbilek’te öğretmen vekiliyim. Okuluma gitmem gerek” dediğimde ilk yumuşak tavrı yoktu bana:” Biraz daha konuşursan seni arkadaşlara teslim ederim” demişti.Vallahi arkadaş filan da yoktu. Koca meydan ve çevresinde bir asker vardı o kadar.O zamanlar televizyon yok. Evlerde elektrikli ve pilli,bataryalı radyolar bulunuyordu. Öyle zırt zırt radyo açılmazdı. Haber saatleri ne zaman gelir radyonun düğmesi çevrilir,akabinde de tekrar kapatılırdı.
     Eve gidiyormuş gibi yapıp bugün hala adı Tayyare  Sokak  olan sokağa çaktırmadanİstiklal İlkokulu’na geçmiştim. Rahmetli Hüseyin Tarhan erken saatlerde görevine geldiği için kesinlikle  makam odasında olmalıydı. .Kapısını tıklatıp içeri girdiğimde bana aynen:” Senin burada ne işin var? Görevine gitmiyor musun?” diye sorduğunda alel acele:” Hocam,darbe olmuş. Her tarafta askerler var. Ben arka sokaktan gizlice geldim. Bu şartlarda okuluma falan gidemem” demiştim. Sonra ne mi oldu ?Rahmetli bana aynen :” Bana bak çocuk darbe kelimesi güzel bir kelime değil. Samimi mi söylüyorsun?” demişti. Kendisini inandırmak için:” Hocam yanınızda transistorlu radyonuz var. Çevirin düğmeyi doğru söylediğimi  göreceksiniz” dediğimde hemen radyoyu açmıştı. Marşlar çalıyordu. Bildiriler okunuyordu. Sokağa çıkılmaması isteniliyordu.Paltosunu giyip  makam odasının kapısı kilitledikten sonra okulun yakınındaki bugün Tahsin Buruk Caddesi’ne çıkan Şıhlar Sokak’taki evine  giderken bana da .” Çabuk evine dön”diyordu.Rahmetli Abdurrahim Börekoğlu’nun çömezlerindendim.Müstakil Tavşanlı’ya yazılar yazmaya başlamıştım. İlk köşe yazım olan:’ Beyaz İhtilal ve Cemiyetler’ başlıklı yazımı da o gün kaleme almıştım.
       Bugün hala ayakta olan eski Tavşanlı Halkevi’nin bina sıkıntısı göz önünde bulundurularak sonradan yıkılsın denilerek bırakılan,halen Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün içinde görev yaptığı bina Kaymakamlık binasıydı. Burası bulunduğum İstiklal İlkokulu’nun hemen arkasındaydı.Sayın kaymakam( Bugün hayatta değil,kabri Cennet olsun)  Sabri Yorulmaz’dı.Askeri darbeden birkaç ay sonra da rahmetli Saip Nalbantoğlu göreve gelmişti. Hatta Belediye Başkanlığı görevini de üstlenmişti.
       Kaymakam  Bey’in yanında rahmetli Hv. P. Yrb. Sedat Uyanıker de vardı.Benim sokağa çıkma yasağına rağmen nasıl Hükümet Konağı’na kadar gelebildiğime şaşırmışlardı.27 Mayıs I96O günü Tavşanlı’da olağanüstü bir durum yaşanmadı. Cuma namazına gidilemedi.Herkes olayları evlerindeki radyolardan takip etti.Hiç bir şeyin sıkıntısı yaşanmadı. Hayat kısa sürede normale döndü.O günlerde  nazik,efendi,dürüst insan Sadık Penbe DP İlçe Başkanıydı. Önce üç gün evinde gözaltında kaldı. Sonra bir tğm tarafından alınıp götürüldü. Ardından da DP ‘ nin tasfiyesi çerçevesinde DP’ye ait tüm  belgeleri önünde  incelediler Rahmetli üstelik bin küsur lira da alacaklı çıkmıştı.Bu yazdıklarım o günlerden birkaç  ayrıntıdır.27 Mayıs Askeri Darbesi sırasında ben23 yaşındaydım.Bu darbe sonrasında üniversite  hayallerim de sona ermişti. Yıllanmışlar listesindeydim. Öğrencilik nedeniyle askerliğim hep erteleniyordu. Nereye kadar? OI Kasım ı96o tarihinde askere alındım. Darbe Hükümetinin aldığı bir kararla Yedeksubay öğretmenlik müessesesi hayata geçirilmişti.Bizi de bir çok arkadaşımla (Hepsi de üniversite öğrencisi) Kayseri İli Milli Eğitim Müdürlüğü emrine verdiler.Köylere dağıttılar.İle  bağlı Erkilet Bucağı Emmiler Köyü’nde  yd. Sb  öğretmen olarak iki öğretim yılı görev yaptım.Özel bir kanunla da öğretmen olarak camiaya katıldım.27 Mayıs Askeri Darbesi benim yaşamımda bir milattır.Çünkü hiç aklımda olmayan bir mesleğe beni razı etmiştir..Giriş o giriş. Öğretmen olarak  emekli oldum.
        I2 Eylül I98O  Askeri Darbesi’nde  Tavşanlı Atatürk İlkokulu’nda  sınıf öğretmeniydim.Aynı zamanda Kaymakamlık Protokol Amirliği görevini üstlenmiştim.Bütün etkinliklerde vardım.Darbe günü yine ilk darbede olduğu gibi Hükümet Konağı aynı binaydı.Kaymakam rahmetli Ahmet Ülkü Onursal( Aktuğ),garnizon komutanı ise  rahmetli Tavşanlı sevdalısı,centilmen subaylarımızdan nazik insan Hv.Plt. Kd. Alb. Remzi Diren’di.Günlerden yine Cuma idi. Yine sayın kaymakamın makamındayız. Yine sokağa çıkma yasağı vardı. Bir ara kapı çalındı. Anımsayamadığım bir cami imamı içeriye girdi.” Kaymakam Beyim bugün Cuma namazı kılabilecek miyiz?” diye sorunca  odadakiler birbirlerinin yüzüne bakmıştı. Kaymakam Bey kibar bir dille  durumu izah ederek sayın imamı göndermişti.I98O Askeri Darbesi sırasında da Tavşanlı’da önemli bir şey olmamıştır. Tavşanlı Halkı olayı soğukkanlılıkla karşılamıştır.Ama ben rahmetli albay Diren’in darbenin ilçede hissedilmemesinde en büyük faktör olduğuna bugün de inanırım.
     Darbe sırasında rahmetli Cemal Ünsal ve kulakları çınlasın Mustafa Gürsoy Subaşı belediyenin başındaki isimlerdir.Eğri oturup doğru konuş hoca derseniz rahmetli Senatör Nuri( Nuri Korkmaz) Özellikle  Kütahya Hava Er Eğitim Tugay Komutanlığı’ndan. Kütahya- Afyon Eskişehir Sıkıyönetim Komutan  Yardımcılığı bünyesinde hizmet veren çeşitli rütbelerdeki subayı ilçede ağırlayan isimdir.Tavşanlı’nın hiçbir şekilde bir olumsuzluk yaşamamasını sevgili dostum rahmetli Nuri’ye borçluyuz dersek abartmış olmayız.Ben Nuri’nin haftada birkaç kez Tavşanlı  Güveci’ni askerlerimize sunduğunun yakın tanığıyım.Kısacası Nuri iyi bir ev sahipliği yapmıştır.Kabri Cennet olsun.I98O Askeri Darbesi’nde ben  43 yaşındaydım. Her iki darbede de  Tavşanlı Halkı’ndan bir tepki gelmemiş,her şey soğukkanlılıkla izlenmiştir.Sadece ilçe bazında halkın ellerindeki silahların toplanması sırasında bazı tatsız durumlar yaşandığını işitmiştik.Bir de tüm derneklerin yetkililerince Kütahya’ya götürülen dernek evraklarının incelenmesi sırasında üzücü olayların olduğu söylenmişti.. Ama son yaşanılan darbe girişiminde halkımız tek vücut,tek yürek olarak darbecilere “ dur” demiştir. Türk insanı iyi bilmektedir ki en kötü yönetim askeri darbeden iyidir.Türk Halkı  demokrasiden yana taraf olmuştur. Allah bu millete  başka bir darbe veya darbe girişimi yaşatmasın.Haydi biz çeşitli darbe ve darbe girişimlerini yaşadık. Ama torunlarımız bari yaşamasın. Bu son olsun diyorum.Geçmiş olsun.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları