10 Mart 2025 - Pazartesi

TAVŞANLI BU SORUNU MUTLAKA ÇÖZMELİDİR

TAVŞANLI

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 20 dk.
74 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News
      
 
       Artık bir Molla Abdullah yok.  Mekanı cennet olsun,ilçemizde ,özellikle belediye sınırları içinde hangi hemşehrimiz aramızdan ayrılsa aileler koşarak kendisini bulur,yardımını talep ederlerdi. Merhum mezaryerinin tesbitinden tutun da,mezar için gerekli ne varsa temin ederdi. Mezarda dağıtılacak paraları bile o  hazırlardı. Mezar tahtası,vefat edene kefen, gasilhanede ihtiyaç duyulan ve başka birçok hususta o vardı. Tavşanlılı uzun yıllar cenazeleri Ulucami Avlusundan alarak Asri Mezarlığa   kadar götürmüştür. Cenaze namazına müteakip bazı hemşehrilerimiz  camiden ayrılmışlarsa birçoğu çeşitli araçlarla cenazeyi toprağa vermek için Asri Mzarlığa kadar gitmişler,cenazeyi toprağa vermişler, kabirlere toprak atmışlar ve duaya katılmışlardır. Ama son yıllarda ne oldu? Özellikle Yaylacık Mevkii’ndeki yeni mezarlık devreye girince  bakıyoruz cemaatın büyük bölümü cenazeyi terkediyor. Bunu beni arayanlardan öğreniyorum.   Yahu koca Tavşanlı’da başta belediyemiz olmak üzere, güçlü kuruluşlarımızın araçları yok mu? Ne olur birkaç aracı,cenaze vukuunda  Allah rızası için cenazeye tahsis edemez miyiz? İnsanlık,dinkardeşliği,yardımlaşma da mı öldü? Ben sevgili Belediye Başkanımız Ali Kemal Derin’den hassaten rica ediyorum. Belediyeler sadece yol,tretuvar, bahçe,gezi yolları ve diğerlerini yapmazlar.  Cenaze işleri de bir nebze belediyelerimizin ilgi alanındadır. Anonslar yapılıyor. Ama iş cemaatı taşımaya gelince herkes bir kenara çekiliyormuş.  Yaylacık Mezarığı uzak. Buraya gitmek için  araç gerek.  Bunu birilerinin finanse etmesi gerek.  Hatta öyle bir kuralı getirmek zorundayız.  Zenginimiz var,fakirimiz var. Zengin atını dağdan aşırabiliyor. Ama yoksul,fakir düz ovada şaşırabiliyor.  Bu konu sevgili müftümüzü de ilgilendiriyor.   Son günlerde vefat eden bir hemşehrimizin cenazesi Ulucami’de kılınan cenaze namazına müteakip 15-20  kişi tarafından Yaylacık Mezarlığı’na götürülüyormuş.  kuruluşlarımız, iş çevreleri ve diğerleri bir cenaze vukuunda bu cemaatın taşınması için lütfen gerekeni yapsınlar derim.   Bundan güzel görev olur mu?  Bakın yüce Yaradan yarattığı kullarını  vefatları halinde yerde bıraktırmıyor. İnsanlar tabutları  yerden yükseklere koyuyorlar. Cenazaler sırtta  taşınıyor. Bir cenaze geçerken nerede olurlarsa olsun insanlarımız   ayağa kalkıyorlar. En azından mevtaya bir Fatiha okuyorlar.   Evet bir hemşehrimizin vefatı halinde cenaze namazına katılanlar çok oluyormuş. Ama o cenazeyi toprağa vermek için  kabre gidenlerin sayısı gülünç denilecek kadar az oluyormuş.  Belediye Meclisimiz en kısa zamanda  sayın başkanın başkanlığında toplanarak buna bir çözüm getirmelidir. Bunu bekliyorum.Bu arada belediyemizin uzaklarda( 500 km mesafe içinde)  vefat edenler için cenaze aracı tahsis ettiğini de öğrendim.  Bu konudaki hassasiyetlerine teşekkür ediyorum.  Varlıklı, işi düzgün ailelerin mezarlıklarımız için belirli miktarda yardımda bulunduklarını da öğrendim. Bu da güzel. Mezarlıklar bizim ebedi mekanlarımızdır.  Evlerimizin misafir odaları ne kadar önemliyse mezarlıklar da öyle olmalıdır.  Bir cenazi anonsu ardından hemen cenaze kılınacak mahalle  birkaç araç gönderilmesi alışkanlık haline gelmelidir.  GLİ  dahi böyle bir hizmete hayır demez.  Filiz Kooperatifi de ve diğerleri de…. Zenginin cenazesine  kalabalıklar,fakirin cenazesine  üç-beş kişi Allah’a güç gelir.  Artık mezarlıklarımızda bir defter tutma zamanıdır. Kimler burada yatıyor? Bunu herkesin bilmesi kadar doğal bir şey olamaz.  Yine her Cuma günü mezarlıklarımızda “ Yasin”okunuyor mu?Alt tarafı bir kaset ve bir mini cihaz.  Yapılmıyorsa üzülürüm.  Yılın belirli zamanlarında mezarlıklarımızda temizlik faaliyetleri yapılıyor mu?  Yapılmıyorsa bu bizim ayıbımızdır.  Mezarlıklarımızdaki otlar temizleniyor mu? Ağaçlar budanıp gençleştiriliyor mu? Mezarlıklarımızda su var mı?  Önemli olan mezarlıklardaki çeşmeler ve havuzlar değildir. Bunlarda suyun bulunması ve akmasıdır.  Tavşanlı mezarlıklarında bekçi bulunduruyor mu? Her yerde birilerini istihdam ediyorsak mezarlıklarımız da bu konuda düşünülmelidir.                                                 
                
                     
  TAVŞANLI ÇEVRE YOLU ÜZERİNDEKİ ESKİ CEZAEVİ 
     ARSASI  ÜZERİNDE  JANDARMAMIZ İÇİN  LOJMAN
                                        YAPTIRILAMAZ  MI        ?                  
       Bir zamanlar Tavşanlı’da F Tipi kapalı cezaevi Çevre yolu üzerinde şimdiki Adalet Sarayı yakınındaydı.Bu cezaevi  zaman içinde yıktırıldı. Şimdi Tavşanlı’nın yeni bir E Tipi cezaevi var. Bu cezaevi de yine Tavşanlı- Kütahya Karayolu yakınında, Kayıköy’e komşu ,merhum iş insanımız Remzi Özerdem’in Mermer Fabrikası’na komşu  bir alandadır.  
                 Eski cezaevi arsası uzun yıllardır öylesine hiçbir amaca hizmet etmeden boş olarak beklemektedir. Ben ilk etapta bu eski cezaevi arsasına bir ek bina inşa edilmesinden,bu binanın bir tünelle mevcut Adalet Sarayı’na bağlanmasından yanaydım. Bu düşüncemden vazgeçtim. Ama bu eski cezaevi arsasının jandarmamıza  tahsisiyle,bu arsada jandarmamız için en azından bir lojman yapılması fikri daha  güzel olacak diye de düşünüyorum.  Bunun mümkün olacağına inanıyorum. Bu lojmanı devlet baba yapmazsa bile Tavşanlı kendi  imkanlarıyla bunu pek ala gerçekleştirebilir. Tavşanlı’nın  kendi iç dinamikleriyle hizmete sokacabileceğine inandığım bu lojmanda jandarmamızın çeşitli rütbelerdeki personeli bal gibi kalabilir.  Bu konuda Kütahya İl Jandarma Alay komutanımın da  oluru önemlidir.Ayrıca  Adalet Bakanlığı veya Hazine Bakanlığı  yetkililerinin de bunu olumlu karşılaması gerekiyor.Tavşanlılı olarak bizlere de bunu  sonlandırmak düşüyor. Kütahya’da devlet baba modern bir adalet sarayı inşa ediyor. Sayın müteahhit firma isterse bu Tavşanlı’daki mevcut atıl durumdaki eski cezaevi arsasına bir ek bina yapamaz mı? Ama aksi durumda,Tavşanlı’da un,yağ,şeker var. Helva yapabilecek güçteyiz.  Bunu Tavşanlı bile  başarabilir.  
                     Jandarma deyince aklıma  bir ara gündemde olan Tavşanlı’nın yeni Jandarma kompleksi geliverdi.  Aklımda kaldığı kadarıyla; Tavşanlı’ya modern bir jandarma hizmet binası,ekleri,bir jandarma atış pisti ve diğerleri yaptırılacaktı.  Bu konu acaba gündemden düştü mü? Kütahya’nın en gelişmiş tek ilçesi Tavşanlı  dört dörtlük bir Jandarma kompleksini hak etmektedir. Sevgili milletvekilimiz Mehmet Demir bir ara Ankara’da bu konuyu gündeme getirebilir. Ama tekrar ifade etmek istiyorum, Adalet Bakanlığı :” Hayır bu arsa bize gerekli. Biz buraya mevcut Adalet Sarayı’na ek bir hizmet binası düşünüyoruz” derse buna bir diyeceğim olmaz. Ama böyle bir düşünce söz konusu değilse yukarıda ifade ettiğim gibi gelin bu arsayı jandarmamıza tahsis edelim derim. Teklifim helal bir tekliftir.  Israrcı olmam da söz konusu değil. 
  ŞUBAT AYI İÇİNDE MUHTELİF YILLARDA YİTİRDİKLERİMİZ 
          Şubat ayı da gelip çattı.  Ajandamı karıştırırken muhtelif yıllarda aramızdan bir yıldız gibi kayıp kaybolanları gördüm. Kimler yok k? Ne griptir ki ailemden sevgili annemi,kayınvalidemi,kayınpederimi  bu ayda kaybetmişim. Sevgili büyüğüm,uzun yıllar komşuluk ettiğim, merhum milletvekillerimizden Ahmet Kavuncu’nun en sevdiği damadı Polat Onat  12 Şubat 2011 tarihinde Hakk’a ulaşmış.Akseven Sokak’ta 21 no’lu iki katlı evin zemin katında o,üstünde de ben oturuyordum.  Akrabadan öteydik. Kapılarımız açık dururdu. Yediğimiz içtiğimiz birdi. Pişirdiklerimizi paylaşırdık.  Merhum  Fikriye yenge yaptığı ilk tarhanayı getirir önce bize verirdi.  Bamya alır birlikte difrize hazırlardık.  Merhum Polat Abi  her yıl yörük peynirlerimizi  sipariş eder  bizi gönüllerdi. Şu anda keçi peynirini bırakın bulmayı, kokusunu dahi duyamıyoruz.   Benim sevgili ,eskimeyen dostum,arkadaşım Yüksel Kavuncu’yu 25 Şubat 2017 tarihinde kaybetmiştik.  Merhum Yüksel ortaokul,lise,Üniversite, Yedeksubay ğretmen ve asker arkadaşımdı. Oğlu sevgili cami imamlarımızdan Emre ile zaman zaman konuşuyorum. Yengemi de arıyorum.   Duayen belediye başkanlarımızdan,gururumuz ,TBMM Başkanı, çeşitli bakanlıklarda bulunan,büyük siyasetçimiz  Doç. Dr. Mustafa Kalemli’nin kocabaşkanlarındandı, Nazmi Sarı’yı, Çukurköy’ün yetiştirdiği güzel insanı  10 Şubat 2018 tarihinde kaybetmiştik.  Kendisiyle derin bir dostluğumuz vardı. Anılarım o kadar çok ki.  Aynı zamanda bir emekli Adliye çalışanıydı.  Eşi merhum yengem Emine  Sarı’yı da  28 Şubat 2023 tarihinde yitirmiştik.  Sevgili meslektaşım merhum Yücel Uğurlu’nun eşi öğretmen  Perihan Aktakka Uğurluya da   11 Şubat 2024  tarihinde veda etmişiz.  Sevgili meslektaşım öğretmen  Mustafa Demirayaklı  15 Şubat 2024 tarihinde bu fani aleme veda edip aramızdan ayrılanlardan.  Sevgili meslektaşım,aziz kardeşim Moymullu öğretmen M.Ali Özel’in dünürü, merhum elektrik mühendisi oğlu Sedat’ın eşi maden mühendisi Gülsen’in eşi Sedat’ın kayınpederi Ali Takır da  6 Şubat 2023 tarihinde vefat etmiş. Efsane Tavşanlılı, Moymullu Cemil Sarıfedai( cemil KALFA) sessiz sedasız  2 Şubat 2022 tarihinde   aramızdan ayrılmış ve bizleri derinden üzmüştü.  Tavşanlı’nın efendi evlatlarından,güzel insan, sevgili kardeşim  merhum iş insanımızdı Hıfzı Girgin’in damadı Ahmet  Turan Yılmazer  8 Şubat  2022 tarihinde bizlere veda etmişti. Sevgili öğrencim Nilüfer ile  her ölüm yıldönümünde ve ara ara  konuşuruz. “ Tavşanlı’ya,Tavşanlılıra her vesileyle  dua ederdi,Ali Çakır Usta’nın eşi merhume Hanım Çakır da  12 Şubat 2022 tarihinde vefat etmişti.  Merhum Ali Usta’nın mezarı bizim mezarlarımızın hemen karşısındadır.  Mürüvvet Başköy,sevgili meslektaşım Mustafa Başköy’ün sevgili eşiydi.  9 torun sahibi olmuştu.  Açkarınlardandı.  O da 2 Şubat  2020 tarhinde bu fani dünyadan göçüp gitti. Sevgili meslektaşım Moymullu merhum  Ali Çakıroğlu’nun eşi yengem  Güler Çakıroğlu’nu  20 Şubat 2024 tarihinde kaybettik.  Sevgili kardeşlerim Moymullu saatçı Necdet ve Nedim’in sevgili babaları merhum Hulusi  Yücel bir Sevgililier  Günü  aramızdan ayrılmıştı.  Tonton kardeşim benim. Güzel anılarımız var. Ayvalı Köyü’nden,maden işçisi, yıllarını yerin derinliklerinde Linyit üreterek harcayan inançlı,güzel insan Abdullah Vurmaz4 Şubat 2011 tarihinde ebediyete göçmüştü. Yine kızı  Emine  Erdemir de  4 Şubat 2008 tarihinde vefat etmişti. Pideci Hasan’ın eşi,  sevgili Yasin Erdemir’in annesiydi. Bilirkişi, Esnaf ve Sanatkarlar Kooperatifi çalışanlarından İsmail  Vurmaz’ın kardeşiydi. Bu kadar üzüntünün ardından sevgili eski belediye başknımız,sevgili öğrencim Mustafa Güler  4 Şubat 1966  yılında doğdu. Kendisine sağlıklı bir ömür diliyorum.          
      TAVŞANLI  GEDİZ  EMET VE SİMAV’A  NAZARAN
                 DEPREMDE DAHA AZ RİSKLİ BİR YERDE                 
   Son günlerde  özellikle Ege Denizi’nde devam eden deprem fırtınası  Tavşanlılı tarafınhdan da ilgiyle takip ediliyor. Ne de olsa Tavşanlı Ege Bölgesi’nde sayılmazsa da İç Batı Anadolu Eşiği’ndeyer alıyor.  Kütahya İli genelde Deprem kuşağı üzerindedir.  Kütahya’nın Emet, Gediz ve Simav İlçeleri altında veya yanlarında faylar bulunmaktadır.  Bu faylardaki en büyük kırılma 1970  yılında  olmuştur. 28 Mart 1970 Depremi’nde  7.1 şiddetinde ve 21 saniye süren depremde en çok Gediz ilçesi zarar görmüştü.  Bu deprem aynı günde ilin tüm ilçelerinde de hissedilmişti.  Allah’a şükürler olsun Tavşanlı bu depremden en az hasarlı kurtulan ilçe olmuştu. 
     Ben de  zaman zaman Yazılı basından  yorumları izliyorum. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı( AFAD) ve Kandilli Rasathanesi verileri insanımızı ürkütüyor.  Ege Denizi ve Ege Denizi’nde çok sayıda deprem Şubat Ayının başı tibariyle  ülkemizde ciddi bir hasar oluşturmamasına karşın  halkımızı tedirgin etmiştir. İrili ufaklı şiddette( 3.6,3.2, 4,4.8 ) arasında hissedilen  depremler  Allah’tan   Ege Adaları’nda , şans eseri  yerin derinliklerinde meydana geliyor. 
       Jeofizik Odası  İzmir  Şube Başkanı Sinancan Öziçer İzmir’in deprem açısından  İstanbul’dan daha riskli  olduğunu açıklıyor. Kendisi bir bilim adamımız,verdiği bilgiler önemsenmelidir.  Çünkü İzmir’de zeminin  büyük bölümü( Karşıyaka, Çiğli, Bayraklı, Bornova, Konak, Balçova, Narlıdara ve Güzelbahçe İlçelerinin zemini  alüvyon tabakadan oluşuyor.  Benim kızımın bile yıllarca borcunu ödediği,içinde çok az oturduğumuz 30 yaşındaki apartmandaki dairesi dahil 40 daire yeni bir depreme dayanamayacağı düşüncesiyle yıktırılmıştır.Yeni baştan bir apartman inşaatına başlanılmıştır.   Şimdi  her daire sahibi 2040 yılının sonuna kadar en az ayda 23 bin lira ödeyerek aldığı krediyi ödeyecektir. Yani ölünceye kadar borç ödemesi yapılacaktır. 
        Adı üzerinde Bornova bir ovadaymış. Bu ovada binlerce meyve ağacı,sebze bahçeleri varmış. Sonra mantar gibi yapılaşma başlamış ve binlerce bina bu alüvyon tabakaya baskı yapmaya başlamış, Diğer ilçelerin de durumu hemen hemen aynı. 
        Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan Bey’in fikirlerine saygı duyuyorum;Santorini Yanardağı ile ilişkilendirdiği bu son yaşanan depremlerin( 400’ü aşkın deprem yaşandı)   deprem üretimini tetiklediğini belirtiyor. Süpürtü dalgalarının oluşabileceğini  ifade ediyor.  Büyük bir olasılıkla bizi ilgilendiren bölümü; Ege Kıyılarının bundan olumsuz etkilenebileceği.
         Gelelim Kütahya’ya; Kütahya İli’nin genelde  altında sıcaksu kaynakları var. Bu sıcak sular Kütahya’nın Yoncalı, Ilıcalar mevkilerinde, Emet’in, Gediz’in ve Simav’ın altındadır.  Her üç ilçede de termal kaplıcalar bunu doğrulamaktadır.  Buna paralel olarak Kütahya İl Sınırları içinde onlarca yerde sıcak su bulunmaktadır. Ama ilginçtir; Tavşanlı İlçesi sınırları içinde  sadece Göbel Kaplıcaları’nda sıcakla soğuk arası,ılık bir kaynak söz konusudur. Ayrıca daha önce Tavşanlı ve havalisinde yapılan tetkik ve aramalarda  Tavşanlı İlçesi sınırları içinde merkeze doğru iki ters yönde akan yer altı suları tespit edilmiştir.  Bu yer altı suları Karakova’dan Moymul Ovası’na kadar olan mesafe içinde akmaktadır.  Ada Mesireliği’ne yakın , Hacıağasoğlu köprüsü yakınında, belediyemizin  bir önlem olarak yıllar önce açtırdığı   derin kuyunun derinliği 108m’dir. Bu suyu merhum belediye başkanımız Enver Girgin döneminde  kullanmıştık. Bu kuyudan aldığımız suyu ana depoya kadar  ulaştırmıştık. Bir kuyu da Ada Mesireliği’nde, Tavşanlı Ada Stadı yanındaki derin su kuyusudur.  Bu kuyu da yerin 108m derinliğindedir.  Bu kuyunun suyu da Göktepe boruları yardımıyla ana depoya yine merhum belediye başkanı döneminde ulaştırılmıştır.  Halen her iki kuyu  tedbiren el altında tutulmaktadır. Allah göstermesin bir susuzluk vukuunda  tekrar kullanılabilecektir.  Moymul Ovası’nda ve Karakova’da köreltilmiş  yer altı   kuyuları bulunmaktadır.  Bu kuyular da ileride kullanılabilecektir.  Bu  kuyuların derinliği de 108m’dir. Yani görülmektedir ki   Tavşanlı sert veya kövke geniş bir ada üzerindedir. Altımız dolayısıyla sudur. Bir deprem anında Tavşanlı Merkezi’nin hasar görmemesi bu yer altı su tabakasının varlığıyla izah edilmektedir.  Yoksa bugüne kadar yaşanan irili ufaklı depremlerde Tavşanlı’da ayakta kalalan bina olmazdı.   Tavşanlı Kütahya ilinde en risksiz bölgededir diyebiliriz. Ama buna güvenerek Tavşanlı Belediyesi sınırları içinde çok katlı yapılara kesinlikle izin vermemeliyiz.  Depremler Kütahya’da üç  ilçemize ciddi sıkıntılar yaşatmıştır.  Kütahya’nın bir deprem kuşağı üzerind e olduğunu ,diri fayların hala altımızdan geçtiğini bilmek zorundayız. 
       Tavşanlı İlçesi son yaşadığı 28 Mart 1970 Depremi  sonrasında sadece iki binasını ytirmiştir. Onlar da çatlamıştır.  Yerle bir olmamıştır.  Birisi DDY Gar Binası, diğeri de PTT Hizmet binasıdır. Allah’a şükürler olsun;  Tavşanlılı olarak bu depremde  kötüyü yaşamadık. Hem de yaşamayalım.  Bir ara  Tavşanlı’da çok katlı olarak Palazoğlu Yıldız Sitesi inşa edildiğinde herkes bunun karşısında olmuştu. Çünkü çok katlıların Tavşanlı için risk oluşturabileceğini düşünmüşlerdi.  Ne kadar sağlam yapı inşa edersek edelim  yine de Tavşanlı’da en fazla 4-5 katlı binalara izin verilmesi gerekmektedir.  TOKİ İnşaatlarıyla bunu bozduk sayabiliriz.  Kulakları çınlasın zamanın C. Başsavcısı   Cevat  Barutçu ‘nun görev yaptığı dönemde bugünkü  Adalet Sarayı hizmet binası  büyük bir özenle inşa edilmişse de  bu bir istisnadır.  Sevgili başsavcımız o zamanlar Tavşanlı’da şiddetli bir deprem yaşanması halinde ayakta kalabilecek tek yapının bugünkü Adalet Sarayı olacağını ifade etmişlerdi.   Bu bina dört dörtlük bir çalışma ve malzeme ve işçilikle gerçekleşmiştir. 
          Tekrar söylemem gerekirse;Her halükarda Tavşanlı da  deprem riskiyle karşı karşıyadır.  Önlemlerimizi  almayı sürdürmeliyiz.   Baki kalan Allah’tır.  Doğal felaketler tüm önlemlere rağmen her zaman yapacağını yapıyor.   Yani doğal felaketler için ne kadar önlem alınırsa alınsın doğa bundan galip çıkabiliyor.  Yani ne yaparsak yapalım ,kader mi diyeceğiz? Hayır insanlar bazen kaderlerini kendi  yazarlar ama farkında olamazlar.  Yani insan kaderinden aslında korkmamlıdır.  Hz. Ömer  Efendimiz bir gün çölde ilerlerken  bir köyün yakınından geçiyorlardı.  O gün günlerden Cuma idi. Cuma namazını bu köyde kılmaya niyetliydiler ki köyden birisi koşarak gelip  tanıdığı Hz. Ömer’e  seslenmiş,bu köyde bulaşıcıbir hastalığın olduğunu,köye girerlerse zarar görebileceklerini ifade etmişti. Hz. Ömer bu uyarıyı dikkate alıp   uzaklaşırken bir  sahabi Hz. Ömer’e .” Ya Ömer kaderinden mi kaçıyorsun?”deyince Hz. Ömer kendisine.” Hayır kaderimden kaçmıyorum,önlem alıyorum” diye yanıt vermişti. Bizler de kaderimizden kaçamayız ama  depremden değil,inşa ettiğimiz yapılardan kaçmayı düşünmeliyiz. 
 
 
                                                        

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları