20 Mart 2019 - Çarşamba
TAVŞANLI’NIN KAZANCIDIR
Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 15 dk.
3292 okunma
Bülent Alpagut
- 05062218413 BU ENTEGRE TESİS TAVŞANLI’NIN KAZANCIDIR
TAVŞANLI’NIN GURURUDUR
Değerli aile mensuplarımızdan sevgili gelinim Özlem’in annesi İçten Hanım’ın vefatı münasebetiyle birkaç günlüğüne gittiğim Tavşanlı’da oğlum Sinan ve torunum Erman ile birlikte Ege Bölgesi’nde nadir birkaç yerde ancak bulunan entegre tesislerden birini ziyaret ediyoruz..Müteşebbis işadamı,mekanı Cennet olsun eski belediye başkanlarımızdan İhsan Şirin’in oğullarından Abdurrahman Şirin tesislerin kapısında bizleri karşılarken kendisiyle bir nebze olsun hasret gideriyoruz.Birbirimize sarılıyoruz.Ben Beyköy Mahallesi altında, Tavşanlı-Tunçbilek Karayolu üzerindeki ,S.S.Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi Hizmet binasının hemen yakınındaki bu dev tesisi ilk kez görüyorum.Ama bir köşe yazımda başta zamanın sayın valisi Ahmet Hamdi Nayir Beyefendi ve beraberindekilerin bu tesisi görmelerini bir anlamda rica etmiştim. Gelmişler,görmüşler ve gitmişler.Ama hepsi o kadar…
Sevgili Abdurrahman unutmadıysam 14 bin 5OO metre kare bir alanda yükselen bu dev tesisin bizlere yarım saat içinde ancak üçte birini kabataslak gezdirebilmişti.Tamamını gezme şansımız yoktu. Çünkü zamanımız kısıtlıydı. Bu kadar süre içinde tesisin can alıcı bölümlerini ancak gezebilmiştik. İnşallah bir gün dört dörtlük devreye girdiğinde tamamını gezme imkanı bulurum..Bu tesisin birkaç bölümünde halen sadece Tavşanlı’nın ünlü Şirin Sucuğu üretiliyor.Tesis tam anlamıyla hizmete girdiğinde bir noktadan giren canlı hayvan diğer bir noktadan sucuk,pastırma,sosis,salam vb olarak çıkacak.Yüzlerce büyükbaş ve duruma göre küçükbaş bu tesislerde ülke ekonomisine kazandırılacak.Kesimler modern bir şekilde yapılacak.En az kayıpla değerlendirilecek. Her Tavşanlılı hemşehrimin,her Kütahya’ya bağlı ilçeler halkının bir vesileyle bu muhteşem ertegre tesisi mutlaka görmesini arzularımAma öncelikle sayın ilçe kaymakamları,TSO’ları ,iş çevreleri ,yatırımcılar görmelidir..Hatta ve hatta ilimizin yeni valisi sayın Ömer Toraman,sayın milletvekillerimiz ,Kütahya Gazeteciler Cemiyeti sayın Başkanı Erkan Sağlam ve yönetim kurulu üyeleri,hatta ve hatta bir fırsat yaratarak sayın ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan,Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’nın da ziyaretleri olumlu sonuçları da beraberinde getirecektir. . Böyle müteşebbislerin elleri öpülmeli,sırtları sıvazlanmalıdır.Her insan gibi tesis ve fabrika sahiplerinin de zaman içinde sıkıntıları olabilmektedir.” Bir elin nesi var,iki elin sesi var”diyen atalarımız çok güzel söylemişlerdir. İş adamları da bunalır. Sıkıntıda kalır. Bazen işleri ters gider. Çaresiz kalabilirler. Ülkemize çeşitli alanlarda tesisler,fabrikalar kazandıranlara zamanında uzatılan bir el yerinde önemlidir.Kim bugüne kadar Tavşanlılı bu çalışkan,inançlı,sadece Allah’a güvenen iş adamıyla yakindan ilgilenmiştir? Bu entegre tesis dört dörtlük hizmete girememişse mutlaka bir yerlerde bir sıkıntı var demektir.. Ama “ El elin merkebini ıslak çağırarak arar” misali , bir çoğumuz bu tesise yabancıyız. Kütahya İli’nde böyle bir tesis sadece Tavşanlı’da vardır. Ben gururlandım.Keşke gücüm olsa da bu kahraman ,müteşebbis iş adamına,sevgili Abdurrahman Şirin’e destek olabilsem,yardım edebilsem. Kendisine sadece dua edebiliyorum.
Bu entegre tesis Tavşanlılının ortak paydasıdır. Asgari müşterekidir. İşin en zoru başarılmıştır. Bu entegre tesis taze kan istemektedir.İlgi istemekte,kendisine sevgiyle yaklaşılmasını beklemektedir.
TAVŞANLI’NIN SİLAHŞORLARI
İyi silah kullanan ,savaşmakta usta olan kimseye ,savaşçı anlamına gelen” silahşor” denir..Ama benim silahşorlarım yaban hayatıyla ilgili olan silahşorlar. Yani avcılar.Şu zaman zaman sürek avına çıkan,genelde birkaç kişi veya yalnız avlananlar. Domuz, ayı, kurt,tilki,çakal,tavşan,keklik,üveyik,çulluk,bıldırcın,yaban ördeği,yaban kazı v.b avlayanlar.Bunların silahları genelde 12 veya 16 kalibrelik av çiftesidirAma nadiren otomatik silahları kullananları da vadır.Avcılar birkaç sınıfta değerlendirilebilirler. Uçarcılar. Yani avını uçarken yere indirenler,vuranlar.Sabit hedefe ateş ederek avlananlar ki bunlar elektrik ve telefon tellerinin ağaçların,kayaların üzerlerindeki kuşları avlayanlardır... Far avı ile özellikle karda kışta tavşan avlayan avcılar ki bunlar “ kalleş avcı” sınıfındadırlar. Çaresiz kalan av hayvanını vurarak hem avcı arkadaşlarının hem de halkın tepkisini çekerler, nefret kazanırlar.. Bir yırtıcı kuş sayesinde avlananlar da vardır.Ülkemizde meraklısı genelde Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’ndedir.Sürek avı yapanlar ise kalabalık gruplar halinde avlanırlar..Avcılar,hiçbir zaman saçmasız,kurşunsuz kalmamışlardır. Yeri geldiğinde kurşundan saçma yapmışlar,kurşun dökmüşlerdir.,.Fişeklerini kendileri hazırlamışlardır Ama normal şartlarda fişeklerini av bayilerinden satın alırlar...Ben çocukken rahmetli babamla birlikte fişekleri kendimiz hazırlardık.Kurşun döker,ürettiğimiz minik kurşun tanelerini şişede çalkalar parlatır,saçma haline getirirdik..Özel fişek ağzı kıvıran aygıtımız vardı. Fişeği doldurduktan sonra bu aygıtla ağzını kapatırdık. Rahmetli babam avukat Hüsamettin Alpagut bildim bileli avcıydı. Hem de uçarcıydı. Uçan hedeflere ateş ederdi Ustasının ünlü avcı Tepecikli H. İbrahim Özbay( Çolak) olduğunu söylememe gerek var mı?.Bu arada ava tek başına çıktığı gibi arkadaşlarıyla da giderdi Hem de savaşa gider gibi. Balıköy Yöresi’nde bir haftalık av için giderken yanında 3OO’den fazla fişek götürdüğünü iyi bilirim.Rahmetli annem av öncesinde çantalarını karıştırıp bu fişeklerden en az 5O-6O kadarını alırmış Hatta bir av sırasında rahmetli babam bol fişek olduğunu bildiğinden rahmetli Çolak’a.” At,at Çolak. Malzeme bol” dermiş.O da güvenerek atarmış. Bakmışlar bir av sırasında fişek sayısı umdukları gibi olmamış.Babam rahmetli annemin fişekleri çantadan aldığını bilmez mi? Hatta bu yüzden rahmetli Çolak’ın anama sövdüğünü bile anlatırdı ve bizleri tebessüm ettirirdi Babam av oldu mu masraftan kaçınmazdı. Eh ne de olsa ilçenin tek avukatıydı. Dokunulmazlığı vardı....Kullandığı tüfeği bile yıllar içinde el değiştirmiş ,ama adı hep” Avukat” olarak kalmıştır.Şimdi kimlerdedir,ne durumdadır bilemem. .Balıköy yöresinde bir hafta süren keklik avlarında 7-8 kişi olurlardı ve geceyi rahmetli Kadıköylü Halil Kamil Ağa’nın evlerinden birinde geçirirlerdi. Dönüşleri ise muhteşem olur,yanlarında en az 15O keklik olurdu. Hasmillerin yanındaki kiralık evimizin girişi getirilen kekliklerin dağıtım alanı gibiydi. Keklikler kimlere verilecek ise özenle ayrılır., sonra da bunlar ev ev sahiplerini bulurdu.Tavşanlı’da .,kaymakamından hakim ve c.savcısına,daire müdüründen,bankacısına,eşraftan komşularımıza kadar keklik eti tatmayan kimse hemen hemen yok gibidir..Rahmetli babamın can dostları,avcı arkadaşları arasında aslında bir bölük sayısınca avcı vardı.Kimler yoktu ki? 1946 yılından bu yana bir çoğu rahmetli olmuş bu ünlü büyük çoğunluğu,istisnalar dışında hepsi de Tavşanlılıdır.Bugün bile çoğunu hayal ederim,hatırlarım.Anılarıyla yaşarım.. Tepecik köylü(bugün belde) Halil İbrahim Özbay yani ünlü “ Çolak” ve Hasan Hüseyin Dolmacı en kıdemlilerdendir.Bir zamanların GLİ Müessesesi memurlarından ünlü sinema eleştirmeni Vasıf’ın babası Bedri Öngören( Kürt Bedri) 1953-1956 yılları arasında müessese müdürü rahmetli Abdurrahman Aydın’ı memleketi Diyarbakır/Bismil’e avlanmaya götürürken Çolak’ı da götürmüş .Çolak ta rahmetliyi bir çalı arkasında ihtiyaç giderirken domuz sanmış , poposundan vurmuş.Şirin Ali,Mehmet Dursun(Hacı Abidin’in Mehmet çvş),Seferoğlu,Şirin İbrahim,Mehmet Şirin( Çete),Dr. Sami Nizamoğlu,Kargılılı Kel Ali, Tüfekçi Süleyman tüfekçi Ahmet Efendi,Kuruçaylı Hakkı , Niyazi Serdaroğlu( Otomatik av tüfeği vardı).,Ömer Belli,Sabri Belli,Çubuk Efe( Hasan Hüseyin),Ahmet Madan,İsmail Dolma,Ali Bayraktar,Durmuş Yel,Ahmet Elagöz(ilçe dışı avlarıyla ünlü),Helim Hasan,Celal Karaca,Karaköylü Halil Karaca,Mehmet Karaduman, Zekeriya Karaduman ve İsmail KaradumanGüveççi İsmail’in babası İsmail,berber Kamil,
:Mustafa Dursun( Çete),Talat Demirbüken( Dönme Talat),Halil İbrahim Kahraman,Sıtkı Ekiz,İhsan Koyuncu( Ellezlerin),Abidin Dursun( Çete’nin oğlu),Ali Öney,Ethem Özkul,Mustafa Aga,Terzi Halit Atak,Talat Aktakka,Hüsnü Koyuncu( Ellezlerin), Veyislerin İbrahim Serter,Em. öğrt. Enver Nail Altın,Mustafa Acar,tv tamircisi , Mazhar Usta’nın oğlu Şahin Biricik,Halil İbrahim Burukoğlu,Fethi Demirat ,Gümüş İbrahim,Kemal Kaçmaz,Talip Özdemir,Alim Güngör,Bekir Zeytinoğlu,İsmail Tataroğlu,Veyislerin Erdoğan, Tavşanlı’nın av tarihinde yerlerini almış avcılardır.
Tavşanlı Avcılık ve Atıcılık Kulübü Tavşanlılı Avcılar’ın evidir.Avcılar muhtelif yerlerde kirada kalmışlardır. Genelde avcılar dernek lokalinde unutulmaz anlar yaşamışlardır. Hiç unutmam Şoförler ve Nakliyeciler Odası yanındaki dernek lokalinde büyükçe bir çan bulunurdu. Ne zaman çizgiyi aşan bir avcı olursa,mantık dışı bir şeyler anlatırsa bu çan çalınır ve avcı uyarılırdı.
Tavşanlı merkez ve köylerinde bir çok avcı vardır. Ama Tavşanlılı Avcı dürüst,saygılı ve kurallara uyan avcıdır.Adam gibi avcıdır.Her avcının çocuğu av etiyle büyümüştür.Av öyküleriyle yaşamıştır.Ben rahmetli Çolak sayesinde geyik eti yiyenlerdenim. Önümde 18 Şubat 1979 tarihli bir kağıt parçası var.Avcılar bir genel kurul yapmışlar. Başkan İhsan Tandoğan( Taktak Hoca),Sekreter Mehmet Çağatay,Muhasip ve veznedar Abidin Dursun, Kulüp Amiri Fethi Demirat,Avcıbaşı Ali Öney ve üye Kemal Kaçmaz ‘ın adlarını okuyorum.Yani neredeyse 4O yıllık bir kağıt parçası. Kimbilir bu genel kurula kaç avcı üye katılmış? Bugün kemikleri bile toprak olmuş kimbilir niceleri vardı o toplantıda.? Genel kurul zabıtlarında bazı notlar da var. Faaliyet raporunda Gümüşgölcük,şenlik köylerindeki sürek avında 11 domuzun öldürüldüğü yazılı.Ayrıca 8 domuz yaralanmış. Sonra bunlardan üçü ölü bulunmuş.
Avcılar sürek avında çeşitli görevleri de paylaşmışlar. Her biri 12 ve 16 kalibrelik çifte kullanan,birkaçının da yivsiz otomatik silah kullandığı ekiplerde Bağ yapanlar( sürücüler) domuzları kovalamakla görevli.Önezeciler(Atıcılar) karşılarına çıkanı vurmak zorundalar.
Arkadaşım Ayakkabı üreticisi avcılardan Fethi Demirat’a göre avcılık zor ve masraflı bir hobi,bazılarına göre meslek..Her babayiğitin bugün tüfeğini sırtlayıp küçük bir av partisi düzenlemesinin faturası bile çok ağır. Bu nedenle yaşadığımız ekonomik nedenler çerçevesinde avcılık yapanların sayısı giderek azaldı.Buna paralel olarak . av hayvanının ve yaban hayatta yaşayanların da sayısı giderek azalıyor.( Domuz dışında) Örneğin yaban domuzları bu gidişle bir tehdit oluşturabilir. Devlet,avcılık ve atıcılık kulüplerine destek verirse yaban domuzlarının çoğalması en azından dizginlenebilir. Yoksa yakın bir gelecekte çiftçimiz,üreticimiz domuzdan büyük zarar görecektir.
ZEYTİNOĞLU EVİ İÇİN ARTIK KARAR
VERME ZAMANIDIR
Rahmetli,şehit hemşehrimiz Kemal Zeytinoğlu 1912 yılında Tavşanlı’da doğmuştur Neden şehit diyorum? Çünkü ülkemizin yüce menfaatları doğrultusunda zamanın Başbakanı rahmetli Adnan Menderes ile birlikte 17 Şubat 1959 tarihinde Londra’ya giderken uçağın düşmesi sonucu kaybettiğimiz bir vatan evladı,bir hemşehrimizdir. De onun için şehit sözcüğünü kullanıyorum. Yüce amaçlar doğrultusunda ölenler şehit olmuyorlar mı? Bayındırlık Bakanlığı da yapmış bu hemşehrimiz.halis bir Tavşanlılıdır.Ağabeyi Aziz Zeytinoğlu ve aynı ailenin bireylerinden Erol Zeytinoğlu,Yavuz Zeytinoğlu ve diğerleri de Tavşanlılıların saydığı sevdikleri arasındadır. Tavşanlı’da Zeytinler diye adlandırılan aile bireylerinin bu büyük aile ile uzaktan yakından ilgili oldukları da bilinmektedir..
Bu değerli ve büyük ailenin Tavşanlı’da Ulucami karşısında Ata yadigarı çok odalı tarihi Zeytinoğlu Evi yıllardır boş olarak bekletilmektedir. Hiç kimseye ne bu ailenin bireylerine ne de Tavşanlı’ya bir faydası da olmamaktadır. Bana göre bu görkemli ev, aile bireylerinden birkaç kişinin gayretleriyle zaman zaman kontrol ettirilmekte ,bakım ve onarımı yapılmakta ve yıkılmamasına çalışılmaktadır. Kısacası kaderine terkedilmiştir. Peki bu nereye kadar devam edecektir? Bu tarihi ev,birilerinin ifadesiyle şatonun bir amaç doğrultusunda kullanılması düşünülemez mi? En azından binanın giriş kapısının üzerine:” Şehit siyasetçi devlet adamı Kemal Zeytinoğlu Müzesi” adı yazılıp ta bu görkemli bina Tavşanlı’da müze olarak değerlendirilemez mi?Bu nasıl olacak? İlçemizin çalışkan,değerli kaymakamı Yüksel Kara Bey’e bu konuda büyük bir görev düşüyor. Bu binanın varisleriyle ancak o temasa geçebilir ve mutlu sona ulaşmamıza o da bulunabilir diye düşünüyorum. Bu konu çözümlenebilirse Zeytinoğlu Ailesi’nin adı bu kez bir müzede yaşatılmış olacaktır. Bakınız bu ailenin bir katkısı da Üç Eylül Parkı’ndaki Zeytinoğlu Halk Kütüphanesi’dir. Fena mı oldu? Binlerce kitap bir kültür hazinemiz olarak güvenli ve sağlıklı bir biçimde hizmet vermeyi sürdürüyor.Bir zamanlar çocukluğumdan hatırlarım Zeytinoğlu Çeşmesi vardı.Çevre yolu geçti bu çeşme kayboldu.Zeytinlerin bir diğer çeşmesi ise bugün Zeytinoğlu Evi duvarının dibindedir. Bu sudan abdest alanlar,bu suyu değerlendirenlerin duası bile bu aileye yeter de artar bile.
Zeytinoğlu Evi bugün ayaktadır. Ama bu görkemli yapının ruhu yoktur. Bana göre kocaman bir mezarlıktır. İçinde ibadet edilmeyen bir cami,öğrencisi olmayan bir okul,askeri bulunmayan bir kışladır. İnşallah düşündüğüm gerçekleşir de bu aile yeni bir hizmete vesile olur. .
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları