HAKAN ŞAHİN’İ DE KAYBETTİK
Bülent Alpagut
- 05062218413 GENÇ BİR MÜTEŞEBBİS İŞ İNSANIMIZ
HAKAN ŞAHİN’İ DE KAYBETTİK
Bir çok kişinin “ Bülent Hoca”sı,”Amcası” ve dedesiyim.Bazıları da”Abi” der. 6 Ocak günü yitirdiğimiz genç bir müteşebbis,iş insanımız Hakan Şahin de bana” Bülent Amca”diyenlerdendi.Meslektaşım,babası emekli önce Yedek subay öğretmen,sonra benim gibi öğretmenlik mesleğinde kalan Hakkı Şahin’e gözü gibi bakan ,güzel bir insandı.Birkaç yıldır özellikle hindi üreticiliği yapıyordu. Ada Köprüsü yakınında,eski Belediye Başkanlarımızdan M. Emin Cengizgil’in leblebi üretim tesisini bu amaçla kullanıyordu. Bir ara sanırım bir yıldırım düşmesi sonucu çok sayıda hindisini kaybetmişti. Mutlaka üzülmüştür. Ama kendisine.” Hakan,yerdekiler ve göktekiler ne varsa sahibi Allah’tır. Üzülme alan Allah sana yeniden verir”diyerek teselli etmiştim.Hani derler ya.” Mal canın yongasıdır” Üzülmemek elden gelmiyor.Ama sevgili “merhum”diyesim gelmiyor Hakan Şahin yeniden kolları sıvamış,sıfırdan yeniden hindi üretimine başlamıştı. Sanırım ürettiği hindiler büyük oteller,tesislerde usta ellerde nefis bir menü olarak taçlandırılıyordu.
Ölümünden iki gün önce beni telefonla aramış” “ Bülent Amca,babamı telefonla arayan bir sen bir de Mehmet Özkök Hoca kaldı. Sizlere yeni telefon numarasını veriyorum” demiş,babasının yeni telefon numarasını mesajlamıştı.
Ben merhum yeğenim Hakan Şahin’i çocukluğundan tanırım. Babası Hakkı Şahin Kayseri’de Yedek Subay öğretmenken ben de onunla beraberdim. Zaman zaman karşılaştığımızda merhum oğlu Hakan’ın minik fotoğrafını cüzdanından çıkarır,önce öper sonra bana gösterirdi. Bana kalırsa merhum Hakan babasına karşı gösterdiği saygı,sevgi ve ilgi nedeniyle dahi olsa cennetini kazanmıştır.Her sabah namaz öncesi nasıl herkese dua ediyorsam ona da bundan sonra dua edeceğim.
Merhum Hakan,değişik bir dalda(hindi üretimi) kendini kabul ettirmişti. Çevresi genişti. Bildiğim kadarıyla İzmir’de bile müşterileri vardı. Vefatından iki gün önce telefonda bana.”Bülent Amca,İzmir’e geldiğimde sana bir hindi getireceğim” dediğinde gönlümü almıştı.Kendisine teşekkür etmiş.” Hakancığım ben Tavşanlı’ya inşallah geldiğimde tesisin yakınında beraber oturur,hindini tadarız” demiştim. Ünlü bir söz vardır.” Vermeyince Mabud,neylesin Sultan Mahmud” derler.”Nasipse Hint’ten Yemen’den gelir” derler. Ama bu şartlarda artık bana göre bu bir hayaldir.Tatlı bir anı olarak kalacaktır.
Merhum Hakan,merhum kayınpederi Terzi Halil Öğretmen’in de her zaman övdüğü bir çocuğumuzdu. Merhum Halil Öğretmen’in iş yerine okul dönüşü her uğradığımda hazurun kendisinden sitayişle bahsederdi. Ben şahsen merhum Hakan’dan yanlış bir hareket görmedim.Nihayet O,TCDD’nın efsane çavuşları’ndan Abdullah Çavuş’un torunu,dört dörtlük bir öğretmen Hakkı Şahin’in oğluydu. Allah kendisine bu kadar ömür biçmiş. Kısa hayatı boyunca hep bir şeyler yapmanın çabasında oldu.Asla tembellik yapmadı. Geride gözü yaşlı insanlar,canı kadar sevdiği kanatlılar,çok sevdiği tesisi kaldı. Aslında bu kanatlı tesisi, mutlaka onun ruhunu şadetmek için birilerince ayakta tutulmaldır. Çünkü inanıyorum ki merhum Hakan’ın ruhu bu tesisten kesinlikle ayrılmayacaktır. Bu yiğit delikanlı,bir kalp krizine yenik düşmüş. Kalp krizi O’nu bu fani dünyadan koparmak için vesile olmuş. Sevgili Hakan,Bülent Amcan Allah ömür verdiği sürece seni her vakit rahmetle anacaktır. Sevgili arkadaşım Hakkı Şahin’e sabır ve tahammül diliyorum.Tavşanlı Halkı’nın da başı sağ olsun.
1885 YILINDA KURULAN 1886 YILINDA HİZMET
VERMEYE BAŞLAYAN TAVŞANLI BELEDİYESİ’NİN
REVİZE EDİLEN 2022 BÜTÇESİ 150 MİLYON TL
Tavşanlı Belediyesi 1885 yılında kuruldu.Tam randımanla faaliyete geçişi ise 1886 yılında gerçekleşti. Merhum Hacı Ahmet Hamdi Efendi Tavşanlı Belediyesi’nin ilk başkanıdır. O’nun görev yaptığı sırada Tavşanlı Belediye Bütçesi’nin kaç lira kaç kuruş olduğunu sanırım hiç kimse bilemeyecektir. Çünkü bu konuda elde tek bir veri bulunmamaktadır.Ama yıllar sonra Tavşanlı’da hayatta olanlar halen Tavşanlı Belediye Başkanı Mustafa Güler’in 2022 yılı revize edilmiş bütçesinin 150 milyon TL olduğunu bileceklerdir.
Ben Tavşanlı Belediyesi’nde ilk milyonla ifade edilen belediye bütçesinin eski milletvekilimiz sayın Hüsnü Ordu döneminde olduğunu biliyorum. Diyeceksiniz;” Kaç liraydı?” Hatırladığım kadarıyla 10 milyonun üzerindeydi. Bu bütçe belediyenin 46.Başkanı Hüsnü Ordu’nun görev yaptığı (1994-1999 ve 1999-2002) dönemlerinde görülmüştür.
İnşallah yukarıda ifade ettiğim 150 milyon TL tutarındaki dev bütçe açık vermez ve Tavşanlı’ya olumlu olarak yansır.Aslında bu bütçe Tavşanlı’ya yakışmıştır. Son TÜİK verilerine göre bu bütçe,merkez nüfusu,artı-eksi 72 bin 723 olan Tavşanlı merkez nüfusunun beklentilerini karşılayacak büyüklüktedir.
Tavşanlı uzun vadede inşallah merkezde 100 bin nüfusa doğru ilerlemektedir. Tavşanlı Merkezi’nin sınırları,19 mahallesiyle dört yöne bir yelpaze gibi yayılmış durumdadır.Tavşanlı 100 bini aşmış ilçe genelindeki nüfusuyla idari olarak 1.sınıf ilçe olma yolunda önemli adımlar atmaktadır. Halen Kütahya’nın en büyük,hem de sosyal,ekonomik ve kültürel alanlarda gelişmiş ilçesi durumundadır. Mevcut Organize Sanayi Bölgesi ile gücüne güç katmıştır.Tavşanlı Merkezde bugün itibariyle çok sayıda banka şubesi,büyük alışveriş mağazaları ilçenin ekonomik gücünün başlıca göstergesidir. Türkiye’nin İstanbul,Ankara ve İzmir gibi mega kentlerine aynı uzaklıktadır. Karayolu ve demiryolu bağlantıları sağlıklıdır.
Tavşanlı Belediyesi 1885 -1986 yıllarından bugüne aradan geçen 137 yılda bugün en güçlü dönemini yaşamaktadır. “ At binenin,kılıç kuşananındır”Atasözü doğrulanmıştır.2009 yılından bugüne görev başında olan sayın Mustafa Güler,ekip çalışması yaparak hayal edilemeyecek başarılara imzasını atmış durumdadır. Ben yıllar öncesinde merhum Belediye Başkanı Enver Girgin döneminde bugünkü İstasyon caddesi(Recep Peker Bulvarı) üzerinde yapılan refüjü anımsıyorum. Cadde ikiye ayrılmıştı. Refüj gece yanan ateşböceği aydınlatmalarıyla herkesi adeta büyülüyordu. Ama ne oldu? O zamanlar büyük sığır sürüleri merkezden Karakova’ya, Karakova’dan merkeze gidip gelirken İstasyon Caddesi’den( ZB şubesi-İstiklal İlköğretim Okulu boyunca) geçer,geçerken de bu refüje büyük zarar verirdi.Bu verilen zarara rağmen bozulan yerler onarılır,dizayn edilen yeni İstasyon Caddesi bile bizleri mutlu ederdi. Yine aynı başkan Ada Mesireliği’nde bugünkü düğün salonu karşısına ,akarsu kıyısına büyük bir duvar ördürmüş,duvarın içine renkli aplikler koydurmuştu. Bu görüntü bile bizleri mesireliğe çekerdi. Yani Tavşanlılı tam anlamıyla Polyanna’yı oynardı. Tavşanlı Belediyesi bugün altın çağını yaşamaktadır. Tavşanlı Belediyesi bu bütçeyi, mutlaka Tavşanlılılar için yeni vizyon projelere yansıtacaktır. Bir zamanlar çalışanlarına maaş ödeyemediği için taşınmazlarını satmak zorunda kalan bir belediye yerine bugün güçlü bir belediye vardır.
2022 Belediye Bütçesi’nin Tavşanlılılar’a hayırlı olmasını diliyor,sayın başkanın şahsında değerli yardımcılarını,belediye meclisi üyelerini ,belediye çalışanlarını saygıyla selamlıyorum.
DOMANİÇ BELEDİYESİ’NDEN BİR VEFA ÖRNEĞİ
Vefa sözcüğü;sözünde durma,verilen sözü yerine getirmedir. Vefa etmek;sevgi ve dostluk göstermektir.Komşumuz,Domaniç’in Belediye Meclisi geçtiğimiz yılın Kasım Ayında yaptığı bir toplantıda belediye başkanı Sahvet Ertürk’ün teklifini oybirliğiyle kabul etmiş. Sayın belediye başkanının teklifi net ve açık. ” Arkadaşlar,geçmiş dönemlerde belediyemize başkan olarak hizmet verenlerin, llçemize değer katanların adlarını,caddelere,parklara veya uygun alanlara vermeye ne dersiniz?” Böyle güzel bir isteğe hangi belediye meclisi üyesi “hayır” der. Hem de öyle olmuş. Başkanın önerisi alkışlarla karşılanmış. İşte size bir ahde vefa örneği.
Domaniç bir zamanların Tavşanlı’nın arka bahçesiydi.Tavşanlı’dan ayrıldıktan sonra genç bir ilçe oldu. En büyük talihsizliği ise Tavşanlı ve İnegöl gibi iki büyük ilçe arasında kalması. Ama tarihine bakarsanız dünyaya hükmeden bir imparatorluğun tohumunun ekildiği topraklar üzerinde olması.
Sonra oturulmuş. Domaniç’in eski belediye başkanları,ilçeye katkı verenler tek tek belirlenmiş. Ortaya birçok değer çıkmış. Bu değerlerin adlarının nerelere verilmesinin uygun olacağına karar verilmiş.Bir hukukçu çocuğu olarak beni mutlu eden isim,ilçeye açık cezaevi kazandırılmasında emeği olan c. savcısı Abdullah Çıtlak’ın da adının verilen yerler arasında yer alması . Merhum Belediye Başkanı Rasim Karakoç’un adı Kapalı ı Halı Sahaya verilmiş. Belediye Başkanları,Yahya Yiğit,İbrahim Alper,Necati Kılıçkardeşler, İbrahim Önder,Kadir Yaşar,Yakup Yardımcı’nın adları da yerlerini almış.Yani bu isimler ölümsüzleştrilmiş. Ama beni üzen bir hususu burada ifade etmek isterim. Her belediye yerine göre bazı isimleri ölümsüzleştriyor. Ama bakıyorsunuz belediyeler el değiştiriyor. Bakıyorsunuz A Partisi başkan ve meclisi,B Partisi başkan ve meclisinin kararlarını kaldırıyor. Asılan tabelalar indiriliyor yerlerine yenileri asılıyor. Bakın size bir örnek; Tavşanlı’ya 1946 yılında merhum babam ,eski Simav Hakimiydi Av. Hüsamettin Alpagut ,Tavşanlı’ya bizi getirdiği günlerde bugünkü İstasyon caddesi tabelasının yerinde” Recep Peker Bulvarı” tabelası vardı.. Bu tabelanın ne günahı vardı? Çünkü tabela CHP’liydi.. DP İktidar olduktan sonra yerinden sökülüp çıkarıldı. Bir hurdacıya gitti.Yerine asılan” İstasyon Caddesi”artık Demokrat Partili olmuştu. Hiçbir şekilde belediyeler hangi iktidar döneminde bir yerleri isimlendirmişse bu isimler değiştirilmemelidir. Bu etik olmuyor. Ben Domaniç’te asılan yeni tabelaların kesinlikle değiştirilmemesini istirham ediyorum.Böyle bir durum söz konusu olduğunda da Domaniç Halkı buna tavrını koymalıdır. Yoksa böyle yapıldığında bu asla bir ahde vefa olmuyor. Sayın Domaniç Belediye Başkanı.2 Hizmetin sağı solu olmaz2 demiş. DOĞRUDUR. Bir beldede,bir köyde,bir şehirde bir yere bir kaldırım taşı döşeyen de değerlidir. Hizmetin büyüğü,küçüğü olmaz. Domaniç Domaniçlilerindir. Tavşanlı da Tavşanlılıların. Bu gerçeği herkes iyi bilmelidir.
Tavşanlı Adalet Sarayı’nın temelinden çatısına her karışında,adımında olmuş bir C. başsavcısı,halen İzmir’de Bölge İdare Mahkemesi’nde C. Savcısıdır, adını Tavşanlı’da bir caddeye veremedik. Bu da beni derecesiz üzüyor. Tavşanlılı da bir vefa örneği göstermeli ve bu değerli insanın adını bir yerlerde ölümsüzleştirmelidir diye düşünüyorum.
SOKAK HAYVANLARINI BARINAKLARA TERKETMEK GÜNAHTIR
Allah hayvanları yaratmadan önce bitkileri yaratmıştır .Böylece yaratacağı hayvanların rızıklarını da hazırlamıştır.Hayvanlar,böylelikle yiyeceklerini karşılarında bulmuşlardır.Bitkilerden ve hayvanlardan sonra insan yaratılmıştır. İnsan da karşısında bitkileri ve hayvanları bulmuştur. Önemli olan yaratılan gerek insanın gerekse hayvanın milyonlarca yılı içinde özgür biçimde yaşamış olmalarıdır. Ne zaman ki insanoğlu bazı hayvanları(köpek,kedi,büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar,tek tırnaklılar,bazı kanatlılar ve diğerlerini)ehlileştirmişler,işte bundan sonra birçok hayvan hürriyetini kaybetmiş,insanoğlunun emrine girmiştir.Ehlileştirilen her hayvan ne zamandır insanın insafındadır. At bile uzun yıllar insanı üzerinden atmıştır. Köpek insanı ısırmış,kedi tırmalamıştır.Ay boynuzlu büyükbaşlar insanı yanına yaklaştırmamıştır.
Bugün insanoğlu birçok hayvandan bir şekilde yararlanıyor. Uçan kazı evcilleştirdikten sonra bekçi olarak bile kullanıyor.Köpeğe emirler yağdırıyor ve istediğini yaptırıyor. Papağan’ı konuşturuyor.Filler’e tomruk taşıtıyor. Maymunlar’a cambazlık yaptırıyor. Arılar’ı kovanlara koyup ürettiği balı tüketiyor. En acınacak durumda olanlardan biri de kafes tavukları. İdam mahkumları gibi daracık yerlere alınıyor,burada yumurtluyor ve ekonomik olmadığı anda kesime veriliyor.İnsanoğlu köpekleri çeşitli alanlarda kullanıyor. Bekçi köpekleri,savaş köpekleri,süs köpekleri, söyleneni yapan köpekler, çoban köpekleri,av köpekleri ,kurtarıcı köpekler, bunlardan.Ama doğada başıboş dolaşan,kaderine terk edilmiş o kadar çok sokak hayvanı var ki.
Büyükbaşları,küçükbaşları yeri geldiğinde aşılayan, kaliteli vitaminli yemlerle besleyen insan,yıllardır sokak köpeklerine aynı ihtimamı maalesef göstermemiştir ve hala da istisnalar dışında aynı tavrını sürdürmektedir. Sokak hayvanlarına ,özellikle köpeklere ilgi son yıllarda artmıştır.Nasılsa insanların vicdanları sızlamış olmalı. Bugün ülkelerin gündeminde sokak hayvanları da var. Benim gençliğimde sokak hayvanlarına zehirli et,ekmek ve yemek verilir,itlaf edilirlerdi. Gün geldi,bir garibe üç beş kuruş vererek köpekleri av tüfeğiyle vurarak öldürttüleri. Ben bunlara tanığım.Ölmek üzere çırpınan bir köpeğe sarımsaklı yoğurt yedirdiğimi hiç unutmadım. Köpekler ve kediler öldürülürken büyüklerimizin yapabilecekleri bir şey de olmazdı. Sadece .”Yapanların eller kırılsın”derler ve Allah’a havale ederlerdi. Gün geldi insanların bir kısmı köpeklerini aşılatmaya,onları beslemeye,çeşitli tehlikelerden korumayı başardılar. Kulaklarına küpe taktırıp,kimlik bile çıkarttılar. Son yıllarda ülkemizde bulunan 1389 Belediye’den sadece 10’nunun hayvan barınağı(kedi-köpek) olduğunu biliyoruz. Son günlerde sayın Cumhurbaşkanımızın da bu konu üzerinde ağırlığını koymasının ardından yakın bir gelecekte tüm belediyelerimizin hayvan barınakları olacak. Ama sayıları milyonla ifade edilen sokak köpeği ve kedilerin tamamını barınaklara kapatmak çözüm olmayacaktır. Kütahya’da merkezde ve Tavşanlı’da köpek ve kedi barınakları olduğunu biliyorum. Bu barınaklara ne kadar sokak hayvanı alabilirsiniz? Öylece yapılacak tek şey bu sokak hayvanları köpek ve kedileri kısa sürede kısırlaştırmak, aşılarını periyodik şekilde yaptıktan,kulaklarına küpe takıp,kemliklerini hazırladıktan sonra doğaya, serbest ortama geri bırakmak olmalıdır. Köpeklerin,kedilerin doğal vatanı dağlar,tepeler,ovalar,vadiler,ormanlardır. Şunu demeye getiriyorum; dediğim gibi önce barınak ama bu yetersiz. Gerekeni yapıp onları doğaya bırakmak vazifemizdir. Hayvanlara eziyet edenlere insana olduğu gibi en ağır cezalar verilmelidir. Onlar da can taşıyorlar. Hayvanseverler tarafından kurulan derneklere devlet baba ilgi göstermelidir.Bir zamanlar TRT’ye kesilen sembolik katkı gibi bir şeylerden tüm ülke insanı bu sokak hayvanları için bir fon oluşturulmasına katkı verilmelidir.Son yıllarda bazı hayvanseverler yemekhanelerden,lokantalardan,tavuk tesislerinden,okul ve asker yemekhanelerinden artan yemek artıklarını toplamaya başladı. Sayısını bilmediğim kadar hayvan dernekleri var. Bunların bazıları iyi niyetli. Bazıları da hayvanların sırtında kurban kesiyor. Hayvan hakkını yiyenlerin dahi oldukları söyleniyor. Bu arada Allah rızası için sokak sokak,cadde cadde dolaşarak,hatta ev kapılarına giderek temin ettikleri ekmek artıklarını,dilimlerini araziye götürerek,sokak hayvanlarına verenler var. Bunlardan ,Necdet Demirat ‘ı yakinen tanıyorum.
Birçok hayvan derneklerinin kimliklerini taşıyor. Amacı sokak hayvanlarının sorunlarına eğilmek. Zaman oluyor,cebinden harcıyor. Bir dostum var, Saatçı Nejdet Bandırma’ya yakınlarını ziyarete gittiğinde yanına mutlaka çok sayıda bayat ekmek alır ve bunları Tavşanlı- Bandırma arasında gördüğü köpeklere dağıtır. Yine birini tanırım,gariban bir kardeşimiz, Veysel Efendi sabahın kör saatlerinde sokaklardaki çöp kaplarından,konteynerlerden topladığı ekmek artıklarını araziye çıkar sokak hayvanlarına yedirir.
Devlet Bütçesi’nden istenildiği taktirde Türkiye’deki sokak hayvanları için bir miktar pay ayrılabilir. Nelere ayrılmıyor ki?İnşallah Kütahya’nın merkez ve ilçelerinde hatta beldelerinde küçük te olsa hayvan barınaklarının yapımına devam edilir. Ben bunun yakın takipçisi olacağım. Gerekirse gerekenlere duyururum. Bu arada Kütahya Barosu’nun bir çağrı yaptığını Kütahya Ekspres’te sevgili Cansu Aydemir’in haberinden öğrendim. Baromuz,halkımızdan sokak hayvanlarının yaşadıkları yakın ve uzak çevrelere mama ve su kapları koymalarını istemiş. Çok güzel bir çağrı. Kütahya Barosu’nun Hayvan Hakları Komisyonu sokak hayvanları konusunda üzerine düşeni yapıyor.Günlerdir aç kalmış,bir deri bir kemik bir köpek dahi bu komisyonun gündemine girmiş. Ama sokak köpeğinin cansız bedenine ulaşılmış.Yapılacak bir şey kalmamış. Soğuk kış koşullarında yapılacak tek şey sokak hayvanları için ilk etapta komisyonun öngördüğü mama ve su kablarının bu hayvanların yoğun bulunduğu alanlara bırakılmasıdır. Bazı olumsuzlukların bir daha yaşanmaması için Kütahya Barosu Hayvan Hakları Komisyonunun konunun takipçisi olacağı anlaşılıyor.
Geçtiğimiz yılın son günlerinde Kütahya Valiliği koordinesinde ,tüm ilçe belediyeleri ile il Özel İdaresi’nin işbirliği içinde çalışacağı,birliğin amacı, faaliyet alanları,üyelere düşen sorumluluklar ile yapılacak çalışmalar,sayın valimiz Ali Çelik Bey’in başkanlığında düzenlenen bir toplantıda istişare edilmişti. Birlik üyelerinin tüm belediyelerle İl Özel İdaresi’nden oluşacağ ı ifade edilmişti .Sokak hayvanlarının kontrolsüz bir şekilde üremelerinin önüne geçilmesi amacıyla kısırlaştırma çalışmalarının artırılacağı,ilçelerde bakımevlerinin kurulmasına yönelik çalışma başlatılacağı söylenmişti. Bana göre de ilk etapta kısırlaştırma ile işe başlanılmalıdır.Sayın valimizin de görüşü bu yöndedir. Bugüne kadar 11 ayda İl Özel İdaresi mobil kısırlaştırma aracında 619 sahipsiz sokak hayvanının kısırlaştırılması öyle sanıyorum sevindiricidir. Bu da 4 mobil aracın daha hizmete sokulmasını hızlandıracaktır. Aslında sahipsiz bu sokak hayvanları da sayın valimizin ifadeleriyle sahipli hayvanlar gibi mutlu bir yaşamı hak etmektedirler. Bunlara doğal yaşam alanları sağlamak görevimizdir. Nedir bunlar? Barınaklar, rehabilitasyon merkezleri, hayvan klinikleri, hastaneleridir. Bunlar da peyderpey yapıldıkça öyle inanıyorum ki sokak hayvanları konusu bir daha gündemde olmayacaktır. Kütahya Valiliği’nde başlatılan çalışmalar bugün itibariyle bir ayını dolduruyor. Ama bir yerden başlamak gerekiyordu. Bu yapılmıştır. Sayın valimize en kalbi teşekkürlerimi sunuyorum.