21 Şubat 2021 - Pazar

NİCELERİ UNUTULDU

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 10 dk.
1407 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

  ZAMAN İÇİNDE  NİCELERİ UNUTULDU VE DAHA 
                                      NİCELERİ  UNUTULACAK 
               Ben Tavşanlı’da,Tavşanlı benim içimde. Yıllarımı  geçirdiğim,ekmeğini yediğim,suyunu içtiğim,havasını teneffüs ettiğim Tavşanlı’da  o kadar çok renkli sima ile tanıştım ki,o kadar çoğunu  tanıyorum ki bazen .”Yarabbi bana bildiklerimi unutturma” diyorum. Eğer tanıdıklarım hakkında  bir şeyler söylememi isteseler “ Binbir Gece masalları” gibi  ne biter,ne tükenir.
              Bakın elimi Tavşanlı Dağarcığı’na sokup elime ilk gelen birkaç  küçük kağıtı çekip çıkardım. KAĞITIN ÜZERİNDE “ Makaralar’ın  Mehmet Efendi” yazılı. Bu zatı muhterem dört  bisiklet tekeri üzerine monte edilmiş küçük aracıyle  sokak sokak gezer  Tavşanlılı bayanlara  renk renek ipliklerin sarıldığı makaraları satardı. Bizim insanımız bir ismin yanına hemen bir başkasını yerleştirmede  ustadır. Oldu mu Mehmet Efendi’nin adı “ Makaralar’ın Mehmet”? Mekanı Cennet olsun. Dört tekerlekli mini aracında yok yoktu. Yumağın her çeşiti,iğneden ipliğe her şeyi  bulunurdu. 
              Karak Hasan ,Uzunçarşı’daki mütevazi işyerinde  A’dan Z’ye her şeyi satardı. Beni asıl düşündüren  örneğin bir gaz lambası  camı  istediğimde “ Oğlumuz,Yerli mi olsun, Avrupa mı?” şeklinde sormasıydı. Aslında ikisi de  aynı camdı. Ama  dedim ya  bu işyerinde ölümden hariç her derde deva aradığınızı bulabilirdiniz. İnsanlar gibi   dükkanları da  ünlüydü. “ Karak Hasan’ın dükkanı” bunlardandı. 
              Uzunçarşı’da şimdiki Boyacılar’ın eczanesinin bulunduğu yerde  rahmetli  Ahmet Babir’in  bugünkü marketlerin babası sayılabilir  sebze ve meyva  dükkanı vardı. Burada her şey,meyva ve sebze kaliteydi.  Biraz pahalı  olmasına karşın müşterisi  vardı. Hiç unutmam Tunçbilek’te faaliyet gösteren Fransız Taviş   Şirketi  bile sebze ve meyvasını buradan alır götürürdü. Landrower marka ilk gelişmiş  jeepleri bu firma Tavşanlı’ya getirmiş  iş bitiminde Tavşanlı’dan ayrılırken bu jeepleri Tavşanlılılar satın almıştır. 
              Macar İsmail( Acar)  Uzunçarşı’daki ayakkabı tamir  dükkanında   işe başlamadan önce öncelikle Cumhuriyet Gazetesi’ne bir göz atardı. Belki de zamanında en pahalı ayakabı  tamir eden ustalardandı.  Bir gün hiç unutmam bir köylü  kardeşimizin ayakkabısına  burun demiri çakmıştı. “ Borcumuz ustam?”  diyen   adama:”  10 kuruş” dediğinde  köylü hemşehrim itiraz etmiş:” İsmeyila  bu demiri satsan üç kuruş etmez” dediğinde o da.” Bak bi hemşehrim,demir  5 kuruş. öteki beş kuruş  çakma ücreti” yanıtı vermişti. Yani herkesin bu burun demirini ayakkabının burnuna  dört dörtlük yerleştiremediğini söylemeye getirmişti.
              Naylon Ahmet te  Uzunçarşı’nın vazgeçilmezlerindendi. Birkaç metre kare büyüklüğünde bu ayakkabı tamir dükkanına( Ekiz Sarrafiye yanında) gelenlerin sadece ikisi kendisine oturacak bir yer bulursa geri kalanlar ayakta kalırdı.Buranın müdavimleri arasında Tavşanlı’nın efsane öğretmenlerinden   Rıza Kaynak Hoca da  vardı. Bir gün ben de  hocanın yanında  bir yer bulup oturmuştum. Laf lafı açmıştı. Bana dönüp te: Bülent oğlumuz,bana küçük bir rakı al istediğin adamı sana dövdüreyim” demez mi? Hiç unutmadım. Ne demek istediğini,espriyi anlamıştım. Naylon Ahmet koyu bir Gençlikspor  (Gençyurdu spor) sempatizanıydı. Ne zaman Gençlikspor’un bir maçı olsa  daha maçın ilk 10 dakikası dolmamıştır, bakardık polisin  kontrolünde stad dışına atılırdı.  Çünkü   hem hakeme hem de rakip takımın oyuncularına ağza gelmeyecek küfürleri sallardı. Mekanı cennet olsun. 
               Hantala( Celalettin Mercan) Gençlikspor’un unutulmazlarındandı.DDY Gar Müdür Yardımcısı öğrencim Yurdakul Mercan’ın  rahmetli babası) topa aşık bir insandı. Nerede  top koşturanlar görse o da aralarına karışırdı. Çocuklarla birlikte oynamayı severdi. Bir gün Ada Stadı7ndayız. Yan yana oturuyorduk.  Bir ara  hiç alakası yok bana” Oğlum,Yurdakul sana emanet hocam.  Sen Onun hem öğretmeni hem babası sayılırsın” demiş ve 5-10 saniye sonra hafifçe ayağa kalkıp   açık tribünün  oturağından yere kaymış,kafasını  betona vurmuş,beyin kanaması geçirmişti. Sonra vefat ettiğini duyduğumda çok üzülmüştüm. Bu nedenle Yurdakul Mercan O’nun bana emanetidir.                
               Camcı Yaşar,hem camcı hem de hayra koşturan bir Tavşanlılı’dır. Bir gün hiç unutmam bana o zaman Tavşanlı’da yaşayan ,fakat altına bez bağlananlar olduğunu,bu insanlara yardım edecek insanlar bulduğundan söz etmişti.Kızılbaş Niyazi sevgili arkadaşımdı.  Bir çıkmazda dükkanı vardı. Önünde kalın bir defter olurdu. Merak bu ya,bu defterin alacak-verecek defteri olup olmadığını sorduğumda tebessüm etmiş.” Bülentciğim bu defter zekat defteri. Sağdan soldan zekat vermek isteyenler benden zekatlarını,uygun kişilere vermemi rica ediyorlar. Ben de bu görevi Allah rızası için yerine getiriyorum” dediğinde kalkıp yanaklarından öpmüştüm. Allah rahmetini üzerinden eksik etmesin.                 
                 Rahmetli  Madan Mehmet,Tavşanlı Belediyesi emeklilerindendi. Bugünkü eski belediye binası( Belediye Müzesi ) altında  mütevazi bir iş yeri  vardı( burası ölümünden sonra ekmek satış yeri oldu) Masasının üzerinde içinde bozuk para dolu bir bardak dururdu.  Kapıya gelen:” Allah rızası için” diyen herkese bu bardaktan birkaç kuruş alıp verirdi.Bana da  ”Bülenti’m,bu verdiklerim sadaka sayılmaz,sadece dilenciyi kapıdan uzak tutar” yanıtı verirdi.  Rahmetlinin işyerine  her cumartesi günü Madan Hüseyin ve oğlu Madan Himmet(her ikisi de rahmetli)  çiftlikten, köy yumurtası,kaymak,çiğ süt,keçi  ve inek peyniri getirirdi. Rahmetli terzi Tarzan,Üftadeler’in Ali, rahmetli Makatlar’ın İbrahim Ergun,rahmetli  İbrahim Başköy, rahmetli Ecevit Mehmet, rahmetli  belediye zabıta memurları  Nazım ve Ethem Çavuşlar ,TV  tamircisi Ekrem, Testici Emin ve bendeniz  aramızda taksim eder satın alırdık.
               Moymullu   Cemil   Kalfa( Sarıfedai) nın Cumhuriyet Meydanı’na hakim bir yerde( Rahmetli Cezayerli İsmail’in eski dükkanı) işyeri vardı. Cuma günleri Tekke Camii’nde yer bulamayan başta rahmetli devlet sanatçımızdı  ressam  Abdullah Taktak eski merhum parlamenter  eski bakanlardan Av. Hüseyin Cahit Erdemir eski belediye başkanlarından,eski parlamenter Hüsnü Ordu,Eski CHP İlçe başkanlarından iş insanı Ahmet Mutlu,Eski ANAP İlçe Başkanlarından İsmail Yaman, Eski CHP İlçe Başkanlarından  emekli öğretmen Ahmet Erkmen ve birçok kişi Tekke Camii’nde yer buladığı zaman   Cuma namazını  Cemil Kalfa’nın işyerinde kılarlardı. Resmi bayramlar sona erdiğinde zamanın kaymakamları Cemil Kalfa’nın   mütevazi iş yerine  hep uğramışlar, Kalfa’nın çayını içmişlerdir. Gün olmuş Kalfa 50-60 çayın parasını cebinden ödemiştir. Bir milli bayram sonrasında zamanın kaymakamı sayın Bekir Sıtkı Hanlıoğlu’na, takılmış,” Sayın kaymakamım  bundan sonra çaylarımızı belediye binasında içelim. Belediye,Kalfa’dan daha zengin” dediğimi bugün gibi anımsıyorum. Sağ olsun sözlerime tebessüm etmiş ,” Doğrusun,öyle yapalım Bülent Hoca’m” diyerek  Cemil Kalfa’yı büyük bir yükten kurtarmıştı. Cemil Kalfa ilçe dışından gelenlerin  de uğrak noktasıydı. Ne gariptir ki gelenler hep öğle vaktini  tercih etmişlerdir. Çünkü bilirler ki Kalfa konukseverdir. Karınlarını da doyurur diye düşünmüş olabilirler.  Cemil Kalfa  gelenleri her defasında ya İnegöl Köftecisi İbrahim’e,ya lokantacı Halit rahmetliye götürmüştür. Pamuk eller cebe  misali  elleri hep cebinde olmuştur.” Helal olsun. Allah baha fazlasıyla verir”demiştir.Cemil Kalfa’nın işyerine  halen belediye başkanımız sayın Mustafa Güler de sık sık uğrardı. Kısacası Cemil Kalfa’nın iş yeri Tavşanlı’da siyasetin  tüm yüzlerini bir araya toplamıştır.Cemil Kalfa Tavşanlı’da benim gibi birkaç Anonim insandan biridir. 
                Tavşanlı’da bugün de eskisi gibi olmasa da  cenaze çıkan evlere  yemek götürme geleneği sürmektedir. Bu belki Pandemi  nedeniyle aksamış olabilir. Ama  bundan böyle de devam edecektir. Örneğin Moymullu Cemil Sarıfedai( Kalfa) yıllar yılı ne zaman bir cenaze zuhur etse Moymul’da o  aileye mutlaka yemek gönderir. Bunu şimdi oğlu Ali Han Sarıfedai ve eşi de yapıyor. Tavşanlı’nın diğer mahallelerinde de  böyle  örnek aileler bulunuyor.
 

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları