24 Mart 2024 - Pazar

SEÇMENİN BİR ALLAH DEDİĞİNE İNANIN

SEÇMENİN BİR ALLAH DEDİĞİNE İNANIN

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 10 dk.
98 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

SEÇMENİN BİR ALLAH DEDİĞİNE İNANIN 
    SEÇMEN; seçimlerde oy verme hakkına  sahip olan kimsedir.Kadındır,erkektir,genç kızdır,delikanlı-dır.Türkiye’de  Cumhuriyet’in ilanından bu güne çok partili dönemden itibaren   birçok genel ve yerel seçimler olmuştur. Bu seçimlerde seçme hakkına sahip olanlar oy kullanmışlardır. Kütükte kayıtlı bir seçmene verilen ve seçimlerde  kimliğini ispat etmesine  yarayan belgeye “seçmen kartı” diyoruz. Seçmen kütüğü ise; ilçe seçim kurullarında  seçmenlerin kimliklerini ,oylarını  nerede kullanacaklarını ve seçimlerde  oy kullanıp kullanmadıklarını  belirtecek şekilde hazırlanmış liste, seçmen listesinin adıdır. 
    Seçmen olma durumu özellikle ilçe seçim ve il seçim kurullarınca  belirlenir. İtirazlar ilçeden ile,ilden YSK’na gider. Seçme işini başkasına yaptırmak kural dışı bir olaydır,yasaya aykırıdır. Her seçmen kendi hür iradesini kullanarak oyunu,yine kimsenin  ve  sadece Allah’ın görebildiği bir yerde  kullanır.  Oy verme işi kul ile Allah arasındadır. Bir sendika,bir kooperatif,dernek,vakıf,cemiyet,kulüp başkanını ve yönetim kurul u üyelerini  seçerek iş başına getiririz. Bunları oylarıyla belirleyenler  yine o dernek, kooperatif,cemiyet,vakıf,sendika  ve kulüplerin, üyeleri,mensuplarıdır. 
     Seçme işi,intihap,tercihtir. Seçme hakkı hukuk dilinde; seçimlere katılıp oy verebilme hakkıdır. Seçme hakkı Türkiye dahil dünyadaki birçok ülkede  tanınmıştır. Ama sadece bir ayrıntı; Türkiye’de  kadınlara seçme ve seçilme hakkı  birçok Avrupa ülkesinden daha önce tanınmıştır. Bu konuda bugün eğer kadınlarımız bir sandığın başına giderek hür iradesiyle seçebiliyorlar ve seçilebiliyorlarsa bunu Cumhuriyete borçludurlar.  Burada Ulu  önder Aziz Atatürk’ü rahmetle anmak görevimizdir. 
      Bir kişiyi yetkili bir mevkiye,makama taşıma işi asla bir borçlunun borcunu ödemek üzere birden fazla şekil içinden birini seçerek ödeme yapma  hakkıyle, bir alışverişte  ortaya çıkan yeni şartlar karşısında  bir sözleşmeyi  bozma, anlaşmadan vazgeçme hakkıyle ,bir eğitim kurumuna başvuran istekliler arasından alınacak sayıya göre bir tercih yapabilmek için yapılan sınavla karıştırılmamalıdır. 
      Bakın her zaman söylenir; “ asil ve vekil” sözcükleri  içinde   seçmenin asil olduğu,seçilenin de vekil olacağı hep göz ardı edilmiştir. Seçmen gerek genel gerekse yerel seçimlerde   tıpkı temininde güçlük çekilen eleman gibidir. Gidip oyunu kullanan seçmen,gerektiğinde gitmeyerek oyunu kullanmaz.  Ama bunun bir vatandaşlık görevi olduğunu bilmiyorsa bu daha vahimdir. Seçilenler,kendisini oy vererek seçenlere karşı minnet borçludur.Söylediklerini asla unutmamalıdırlar. Çünkü fotoğraflar,mesajlar,arşivler yalan söylemez .Bir seçmen  eğer seçmenin helal oylarıyla  seçilmiyorsa işleri asla rast gitmeyecektir. Seçilenler,  sözlerinin arkasında durmayacaklarsa  bunun vebali de üzerlerinde  olacaktır.  Sırtlarında kocaman bir kamburu ömür boyu taşıyacaklardır. Bunun hesabını da dünya hayatında ödeyemezlerse Öteki dünyada ise durum daha da vahim olacaktır.. 
       SEÇMENLER ÜÇ KATEGORİDE  DEĞERLENDİRİLİR; zır,zır zır ve hınzır seçmenler. Bunlar içinde Zır olan seçmen  zır fırt,zırt pırt ,zırt zırt,ikide birde,ummadığınız yerlerde, sık sık,uygun olmayan zamanlarda karşınıza çıkarak  kendi doğrularında konuşurlar. Size tek bir yanıt verecek zaman bırakmazlar ve içlerini döktükten sonra çekip giderler. Zır zır seçmenler;Bıktırırlar. Sabır taşınızı çatlatırlar, sizi sıkıntıda koyup çeker giderler. Hınzır seçmenler;hain,gaddar ve inatçıdır. Haindir,çünkü  emanete kesinlikle riayet etmezler.  sadakat göstermezler. Güveni kötüye kullanırlar.Ceketlerinin yakalarının birinde bir siyasi partinin,öteki yakasında bir başka siyasi partinin rozetini taşırlar. Sana elma,başkasına ayva derler. Müraidirler. Gaddardırlar,Karşılarındakine aşırı  derecede haksız davranırlar.kıyıcıdırlar. merhametsizdirler.İnsafsızdırlar.İnat ederler,direnirler.Ayak direrler. İkna olmazlar. Asıl bu kategorideki seçmene dikkat etmek gerekir.  Önümüzdeki yerel seçimlerde de bu hınzır seçmenlerden çok göreceğiz.  Asıl” NİSAN BİR “ yapacak,yaptıracak  olanlar bu hınzır seçmenler olacaktır. Tavşanlı'da ilçe bazında  bu üç seçmen gurubundan da rahatlıkla söz edebiliriz.  Bir defasında Allah şahittir;  bisikletimle   Moymul Ovası’nda balık avlamaya gittiğimde ovanın ortasından geçen su kanalında oturan bir rahmetlinin ceketinin bir yakasında CHP,diğer yakasında DP Rozeti görmüştüm.  Bana da sırıtmıştı. Asla unutmuyorum. Bir de gözleri görmeyen bir seçmeni karanlık odaya götürdüğümde  bana.” Elimden tut dediğim yere mühürü bas” diyen bir seçmeni unutmam; Vur dediği “Doğru Yol Partisi”nin   amblemiydi.                      
   
     DELİ DOLU İNSANLARA YERİNDE YIRTTIRAN DOSTLARA
                                   İHTİYACIMIZ VAR     
       Gençliğimde; misafir olduğum evlerin yaşlıları  torunlarına:” Söv  len dedene” der kendilerine ana-avrat sövdürürlerdi. Torunlar sövdükçe keyf  alırlardı. Hiç unutmam bir gün merhum Naylon Ahmet’in küçücük,birkaç metrekarelik ayakkabı tamir dükkanına   girmiştim. Bir ara yanımıza efsane ilkokul öğretmeni  Rıza Kaynak Hoca da gelmişti. Laf lafı açmış,sohbet koyulaşmıştı . Bir ara bana  :” Bana istediğin bir kişiyi göster,.bir sigara paketine dövdürüvereyim” demişti.  Merhum Deli Ahmet,Uzunçarşı’nın başı,merhum Abbas Ağa’nın  dükkanı önüne geldiğinde  birkaç esnaf kendisini kışkırtır,  O’nu,merhum Çamçar Ahmet’in,merhum Ordu Ahmet’in ve merhum Tarhan Ahmet’in anasına avradına  sövdürürlerdi. O sövdükçe sövdürtenler keyf olurlardı.Merhum  Tepecikköylü Çolak merhum babamla genelde Balıköy havalisine keklik  avına giderdi.  Fişekler babamdan,atması ondandı. Balıkesir- Eskişehir posta treni  ile Tavşanlı’ya döndüklerinde bize gelirdi.  Merhum annem MERHUM Çolak’ın iştihasını bildiğinden  hemen 7-8 yumurtayı  biraz peynir ile tereyağında çevirir merhum Çolak’ın önüne koyardı. Çolak bu; kolay doyar mı?  Yumurtaları yedikten sonra  sofradan kalkar,evden ayrılırken   merhum babama:” A…… koduğum gası beni aç kodu Nizamettin”,der,anama söver  giderdi. Sevgili büyüğüm,Tavşanlı’nın yaşayan hafızalarından Ali Üftadeoğlu’nun  merhum Turan Altay’a komşu boya dükkanı vardı. Sonra bu dükkanı merhum Mehmet Madan da kullanmıştı. Mehmet Madan’ın amacı para kazanmak değildi.Burası, Belediyeden emekli olunca boşta kalmamak için kendisi için bir mekandan ibaretti.  Genelde işi gücü olmayanlar,sohbet etmek isteyenler buraya gelirlerdi. Ben de onlardandım.  Merhum Ferit Akyol, merhum terzi Tarzan Ahmet,merhum Moymullu Soğancı Turgut, merhum testici Emin, merhum iş insanımız Zeynel Korkmaz’ın  babası, merhum İbrahim Başköy,merhum  Fen İşleri  memuru  Makatların İbrahim Abi, merhum Sucu Ali Ağa7nın merhum damadı Hamdi Efendi  bu dükkandan ayrılmazdık. Ara sıra Madan Hüseyin ve Madan Himmet köyden,çiftlikten yumurta,peynir,yoğurt,süt,kaymak  ve sebze getirirdi. Dükkan küçük bir manav dükkanına dönerdi.  Bir okul bitiminde  MMehmet Madan merhuma uğradığımda içerisi ful doluydu.  Merhum Mehmet Abi bana eliyle işaret ederek gidip merhum Hamdi Abi’nin kucağına oturmamı   istemişti. Ne bileyim? Gidip merhum Hamdi Efendi’nin ki gözleri görmüyordu,dizlerine oturduğumda elimle saçlarını karıştırmış,sırtını da sıvazlamıştım. Ne mi oldu? Ağzından şu sözler çıkmıştı ,” Kim bu O…. Çocuğu?”Böyle bir sözü sıkıysa şimdi birilerine bir söyleyin de görün akıbetinizi.İnsanlarda bir hoşgörü vardı. Samimiyet,dostluk vardı. Şaka  yapardık. Bazen o  günleri düşündükçe  keşke aramızda hala deli dolu kimseler olsa,yırtan insanlar olsa derim.  Merhum Halit Destanoğlu’nun bir cumartesi pazarında eşimle birlikte merhum Cemil Kalfa’nın kırtasiye dükkanı önünden 100 metre uzaktan  bana.” Alo!.. Alt takımlar çalışıyor mu?” şeklindeki  laflarını asla unutamam.  .Eşim de merak etmiş olmalı.” Nedir bu alt takımlar?” deyince lafı dolaştırıp arabaya getirmiştim.” Benim araba aldığımı duymuş,onu soruyor” diye yanıt vermiştim.  Cumartesi pazarında yine eşimin yanında karşıma çıkan bir yaşlı dostumun  beni görünce.” Amanin hocam sen b.ku yemişsin” dediğini de asla unutmadım. Bakın bugün böyle konuşan tek bir insan bulamazsInız. Ama insanımız tolerans,hoşgörü sahibiydi. Bugün  birbirinden kopan insanların  neden psikolojik bir rahatsızlık içinde olduklarını   öğrendiniz mi? Boşalamayan insan,kendine zarar veriyor. Şaka yapmak,yerinde sövmek,saymak ta ihtiyaçtır.  Maç yöneten hakeme her karşılaşma sırasında binlerce kişinin” İ.ne hakem “ diye bağırması sonrasında biri dayanamamış ve hakeme bunu söylemiş. Hakem de.” Kendine dert etme be kardeş,ben eve gittiğimde hepsine iade ediyorum” demiş ya. Zamanın başbakanlarından Hasan Saka bile binlerce kişinin kendisine bir mitingde.” Çekil artık çekil!” diye bağırması ardından ne demişti?” Evet sevgili hemşehrilerim,dün akşam çekildim 65 kilo geldim” ….
i

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları