22 Nisan 2024 - Pazartesi

BİZİM TEMEL HÜCREMİZ

BİZİM TEMEL HÜCREMİZ

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 7 dk.
30 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

BÜYÜK YURTSEVER  1933 YILINDA MİLLİ EĞİTİM
     BAKANIMIZDI  ANDIMIZ’IN YAZARI DR. REŞİT GALİP 
   KÖYLÜMÜZ İÇİN” BİZİM TEMEL HÜCREMİZ” DEMİŞTİ                              
          Köylümüz için önce Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün:” Köylü milletimizin Efendisidir” sözleri,akabinde de zamanın 1933’lerde Milli Eğitim Bakanımızdı,merhum Dr. Reşit Galip Bey’in:” Bizim Temel Hücremiz  Köylüdür” sözleri geldi. Evet gerçek kesinlikle kapatılamaz,üzeri örtülemez.  Her iki anlamlı söz köylümüz için altından değerlidir. 
          Ama Cumhuriyet’in ilanından bu güne maalesef köylerimizin sayısı azaldığı gibi,köylü yurttaşlarımızın da sayısı bir o kadar azalmıştır.  Köylü yurttaşlar zaman içinde köylerini terk ederek,beldelere,şehirlere ve büyükşehirlere  yerleşmişlerdir. Bugün itibariyle son verileri bilmiyorum ama  2012 yılında  Büyükşehir Yasası  kabul edilmeden önce  Köy+Belde  sayımız 36  bindi.  Köylerde ikamet edenlerin sayısı ise  17 milyon200 bin kadardı. Ne zaman yasa kabul edildi,bunun doğal sonucu olarak  Köy+Belde sayısı birden  8 bin 600’e iniverdi. Köylerimizin nüfusu da  6 milyon 634’e düştü.  Yani hem Ulu Önderimizin  övgüsüne mazhar olan,hem de zamanın Milli Eğitim Bakanı’nın aynı şekilde övgüsünü kazanan köylümüz bugün artık 86 milyonun   neredeyse 13’te birine düşmüş durumdadır. 
          Bir yerde merhum zamanın Mill Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in Türk Köylüsü için söylediklerine ulaştım. O,Türk Köylüsü için aynen şunları ifade etmiş.” Organlar hücrelerden oluyor(oluşuyor). Bizim temel hücremiz köylüdür!...Kurtuluş Savaşı için köylerde Milli Mücadele’nin propagandasını yapan,Anadolu’nun kurtarılabilmesi ,milli birliğin sağlanması için temel sorunun köylüyü eğitmek,O’na  hizmet götürmek olduğunu savunmuştu.  Kütahya ‘da da bir süre  çalışmalarını sürdüren bu güzel insan gönüllü olarak ta Balkan Savaşı’na  ve 1. Dünya Savaşı’na katılmıştı. Okullarda uzun yıllar okutulan,benim de öğretmenliğim süresince yaklaşık 33 yıl öğrencilerime her sabah söylettiğim ANDIMIZ” bu müstesna insan tarafından  yazılmıştır.  Belki birçok kişi  yıllar içinde her gün okul avlularından,dersliklerinden,bahçelerinden etrafa yayılan,tıpkı  harman öncesinde  harmanyerinin özlemini çeken başak tanelerinin  ılgıt ılgıt esen rüzgarda çıkardığı  Kır ninnilerini anımsatan  bu  “ Andımız” ın merhum Dr. Galip tarafından kaleme alındığından bugün de haberdar değildir. Bir Cumhuriyet Öğretmeni olarak bugün de hala düşünürüm;” ANDIMIZ,her okunduğunda  yürükleri titreten,içimizi sıcacık kaplayan,bizi gururlandıran bugün neden artık okutulmaz olmuştur? Bu konuda Yüksek Mahkememiz Danıştay’ın dahi olumlu bir  kararı da vardır. 
          Ben bir öğretmen olarak çok mutluyum; çünkü meslek hayatımda 12 öğretim yılım köylerimizde geçti. Köy çocuklarını okuttum. Bir kısmı  çiftçi,işçi,esnaf,bir kısmı okuyup öğretmen,astsubay,başk dallarda memur oldular. Türk Köylüsü ile bir arada oldum.  Bugün de köy öğretmeni olarak görev yaptığım yerlerde hayatta olanlar beni anımsar. Bu da bana ayrı bir mutluluk veriyor.  
          Gerçekten Köylü milletin efendisidir.  Köylüye götürülen hizmet ibadetle eş değerdedir. Elimizin altında kalan bir avuç köylümüz bugün  bile elinden yeterince  tutulduğunda ne harikalar yarattığını herkes görecektir. Hayvancılığımız,her çeşit ürünün nasıl artacaktır görecektir.  Köylümüz sadece şu haliyle siyasette ağırlığını koyamaz durumdadır.   Eskiden  siyaseti köylümüz şekillendirirdi.  Bir siyasi partinin iktidar olup olmaması köylümüze  bağlıydı.  Hele hele seçimler öncesinde  mütevazi evlerinin ,kahvelerinin,sokaktaki  eğleşme yerlerinin  vazgeçilmezi köylülerimiz  ellerinin parmaklarını ayaklarının başparmağına götürdüğünde kesin karar veren durumunda olurdu. Gerçekten de öyle olurdu; Köylümüz neye,neyi işaret ediyorsa  o oluyordu. Siyasetin kazanı köylerimizde kaynardı.  Bugün  büyükşehirlerimizde,büyükşehirlerimize bağlı illerde,ilçelerde,beldelerde  köylümüz  yaşıyor.  Terkettikleri baba,anne evleri   boynu bükük geride kalmış durumda.  Siyaset artık  kademe kademe,beldelerde,şehirlerde,büyükşehirlerde   olgunlaşıyor. Dananın kuyruğu buralarda  kopuyor. Türk Siyaseti ‘ne şekil veren köylü artık o eski köylü değil. Çünkü o köylüler bugün beldelerin,şehirlerin,büyükşehirlerin sakini oldular. 
           Beni en çok üzen bir husus; hala köylü-şehirli  ayırımının yapılmasıdır.  Bir köylü belediye başkanı,bir il genel meclisi üyesi,bir belediye meclisi üyesi,bir muhtar  şehirli tarafından   bir türlü  kabul edilemiyor.  Hele hele mazallah bir siyasi partinin ilçe başkanı köylü olsun bu daha da  sıkıntı yaratıyor. Merhum değerli abim,bir zamanlar GLİ Müessesesi İdare Amirlerindendi Azmi Sirel  küçük ofisinin önünden geçtiğimde bana bugün kimlerin öldüğünü sorardı.  Ben de şu köyden bu,bu köyden şu on kadar hemşehrimiz var. “ dediğimde bana.” Sen şehirden kaç kişi var onu  bana  söyle”der beni güldürürdü. Ben de merhuma .”Azmi Abi köylüleri saymayalım mı?” diye  bu kez  O’nu tebessüm ettirirdim.
            Bugün daha yeni öğrendim; Türkiye’de  kadın  124 muhtarımız varmış. Bunların içinde mutlaka köy muhtarları da vardır.  Ama Kadın; belediye başkanı,belediye meclisi üyesi,il genel meclisi üyesi,muhtar ,İhtiyar Meclisi üyesi olmasın mı?1389 belediye başkanımız var. Kaçı kadın? Ama  birçok kişiye göre kadının yeri yok. Kocaman bir yalan!. “ Kadın işyerinde, evde;kadın yol kenarında çukurda; kadın dağ başında denizde,gölde,kadın; cezaevinde ,kadın;  spor sahalarında, Adliyede,askerde,araç başında vb yerlerde. Kadın; kahve köşelerinde gamsız erkeklerinin yapması gerekenleri yapan .Yaşamlarının  değil,hikayelerinin kahramanları değil mi?”   Kadının  erkekle eşit olduğunu kabul ettirmeden  bir yere kolay kolay varamayacaktır.  İşte bir yerel   seçim daha yapıyoruz. Göreceksiniz kadınlar yine bir avuç kalacaktır.

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları