BÖYLE ÖĞRETMENDEN KAÇ TANE VAR DERSİNİZ
Sevgili Mustafa Başköy sadece bir sınıf öğretmeni değildir.
Bülent Alpagut
- 05062218413
BÖYLE ÖĞRETMENDEN KAÇ TANE VAR DERSİNİZ
Sevgili Mustafa Başköy sadece bir sınıf öğretmeni değildir. Önce bir köy öğretmeni ve müdür yetkili öğretmen,sonra bir Yedek Subay Öğretmen,sonra bir bobinaj ustası, sonra bir ara Etüd İdaresi çalışanı,sonra Tunçbilek Termik Santralı’nda bir Tablocu, becerikli bir civciv üreticisi,güzel bir futbol izleyicisi,bir Linyitsporlu,bir yedek parça satıcısı,iyi bir motosiklet tamircisidir. Güzel çıraklar bulmuş,onları usta yapmış bir iş insanımızdır. Her alanda hep başarılara imza atmış biridir.İlkokul öğretmeniyken, Yedek Subay öğretmenken teftişlerde hep Pekiyi almıştır. Özellikle şu malum fiş döneminde öğrencilerini birkaç ayda okuma ve yazma öğretir duruma getirmiştir. Bu başarısını gören müfettişlerin ortak kararıyla görev yaptığı Tavşanlı’nın Örenköy İlkokulu stajyer öğretmenlerin merkezi konumuna gelmiştir. Öyle ki sevgili Başköy elektriğin olmadığı ortamda öğrencilerine güneşten gelen ışınları değerlendirerek dersleri filmle renklendirmiştir. Bu buluşu döneminde taktirle karşılanmıştır. Aynı şekilde güneş enerjisinden yararlanarak Rüzgar Gülü yapmış,rüzgarları bu Rüzgar gülünde günün 24 saatinde gösterme başarısı göstermiştir. Kastamonu Endüstri Meslek Lisesi’ni başarıyla bitirdikten bu güne aradan geçen 79 yıl içinde tabiri caizse doğru dürüst dinlenmemiş,adeta yaşamını ayakta geçirmiş bir hemşehrimizdir.Hala da ayaktadır.Bir süredir eczacı kızının ricasını kırmadığı için kendi eczanelerinde çalışmaktadır.Hatta kendisini eczacı sananlar bile vardır.Bu sayede ilaç kültürü de gelişmiştir. Eczacı kızının ricasını kırmamış,bugün bir de kendilerine ait eczanede kızına yardım etmektedir.Hatta kendisini eczacı sananların olduğunu bile duyuyorum. Bana kendisini kastederek“ Eczacı Mustafa Bey” dediklerinde çaktırmıyorum,tebessüm ediyorum.Ufak tefek rahatsızlıklara meydan okuduğu için hala ayaktadır. Kimse bir bakışta kendisinin 79 yaşında olduğunu söyleyemez. Dededir ama dede gibi değildir.
Sevgili eşi Açkarınların kızı Mürüvvet Başköy’ü 2 Şubat 2020’de kaybettiğinden bugüne hala bunun şokunu yaşıyor. Acısını küllendiremedi. Ben kendisinin eşinin rahatsız olduğu günlerde ne denli büyük arayışlar içinde olduğu yakinen bilenlerdenim.Yurt dışından parasına bakmadan ne ilaçlar getirmedi ki? Ama tedbirleri,çabaları taktiri bozamamıştır. O artık üç kızı, erkek evladı,üç damadı,bir gelini,9 torunuyla yaşamını sürdürüyor. Aile bireyleri babalarına,dedelerine gözleri gibi bakıyorlar. Hayırlı evlatlar yetiştirmiş. Şu anda tam anlamıyla bir emekli de değildir.. Ama kahve köşelerinde,odalarda,orada burada oturan emeklilerden de değildir. Bir ara evinin bir bölümündeki kuluçka makinesiyle özellikle hindi üretimi yapıyordu.Başarılı da olmuştu. Ne oldu bilmem bundan vazgeçti. Yedek parça iş yeri varken,her türlü araç ve gereç parçalarını herkes ondan temin ederdi. İyi bir motorsiklet sürücüsü,motorsiklet tamircisiydi. Özellikle Tavşanlı’da daha sinema kültürü yerleşmediği günlerde temin ettiği film makinesiyle Okul Koruma Derneğine gelir sağlamak için özveriyle çalışmıştır. Halkımıza, şehirde ve köy kahvelerinde çocuklarımıza,cezaevindeki mahkum ve tutuklulara birbirinden güzel filmleri izlettirmiştir. Ki o sıralarda bunu merhum Ortaokul Müzik öğretmeni Fethi Akuz ve GLİ Sinemasını çalıştıran merhum Zeki Sezek’ten başkası da yapmıyordu. Geceleri en azından birkaç kez telefonlaşırız. Konuşurken rahatladığını hissederim. Benim izlediğim dizileri o da izlediği için bazı durumlarda diziler devam ederken de konuşuruz. Anlamadığımız yerleri birbirimize sorarız. Eşine olan saygısı ve sevgisi nedeniyle bir daha bir evlilik düşüneceğini sanmıyorum. Ununu eleyip eleği duvara astığını düşünüyorum. Zaten yaşı 80’e dayandı.Böyle bir düşüncesi olursa önüne yatar önlerim. Zaten ihtiyacı da yok. Çoluğu-çocuğu ona yeter de artar bile.Zaten çevresi zengin, Üç mükemmel,tahsilli kızları ve keza dört dörtlük bir erkek evladı , 9 tane de Allah bağışlasın öğrenimine devam eden,meslek sahibi olmuş torunları var.
Mustafa Başköy,Kastamonu Endüstri Meslek Lisesi Mezunu. Merhum babası Ahmet Amcam,o tarihlerde Kastamonu’daymış.Ben sevgili Başköy’ün Yedek Subay Öğretmen bile bilmiyormuşum. Yıllar sonra bir vesileyle öğrendim. Çünkü benim ajandamda Yd.Sb. Öğretmenler arasında ismi yoktu. Onu da bu listeye ilave ettim.
Sevgili Başköy’ün Ankara’da kısa süre de olsa Etüd İdaresi’nde çalışması var. Yd. Sb. Öğretmenlik yaptıktan sonra benim gibi Öğretmenlik Mesleğini seçmiş ve Öğretmen olarak kalmış. Bu arada kendisinin ayak izlerini Tunçbilek Termik Santralı’nda da buldum. Mesleği gereği Atölyede çalışması gerekirken kendisini Tablocu yapmışlar.
O da bir süre sonra ayrılmış.
Mustafa Başköy’ün en uzun öğretmenlik dönemi Tavşanlı İstiklal İlkokulu’ndadır. 17 yıl hizmeti söz konusudur. En ilginç görev yerleri arasında merkeze bağlı Gümüşgölcük Köyü İlkokulu ve Tavşanlı- Kütahya Karayolu üzerindeki ,Organize Sanayi Bölgesi’ne ’komşu Örenköy İlkokulu’dur. Bu okulun bir özelliği ise Mustafa Başköy döneminde bu okulun stajyer öğretmenler için bir merkez olmasıdır. Bayan ve erkek çok sayıda stajyer öğretmenin başarılı olmalarında Mustafa Hoca’n büyük emeği vardır. Tavşanlı’da ilk sinema makinesini kullananlardan birisidir. Okul Koruma Dernekleri yararına yıllar öncesinde mini salonlarda,dersliklerde,cezaevinde, halka açık alanlarda hatta kahve köşelerinde filmler getirtip oynattığı bugün de anımsanıyor.
Mustafa Başköy’ün ve mahdumu Murat Ahmet Başköy’ün bugün Çukurköy altında Küçük Sanayi Sitesi’nde modern bir iş yerleri var. Bu iş yerinin patronu da artık oğlu Murat Ahmet Başköy. Keşke her öğretmenin iki koltuğunda Mustafa Hoca gibi 4-5 karpuz olabilse. Bu arada antı parantez bir konuya değinmek isterim; Yedek Subay Öğretmenler en az bu mesleğin okul mezunları kadar başarılı olmuşlardır. Doğrusunu söylemek gerekirse, meslekten gelenlerle yarışmışlardır. Hep te çatıyı yüksek tutmuşlardır. Bu yazımı tüm Yedek Subay Öğretmenlere ithaf ediyorum.