20 Kasım 2022 - Pazar

BÖYLE ÖĞRETMENDEN KAÇ TANE VAR DERSİNİZ

Sevgili Mustafa Başköy sadece bir sınıf öğretmeni değildir.

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 7 dk.
382 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

 
    BÖYLE  ÖĞRETMENDEN  KAÇ TANE VAR DERSİNİZ
            Sevgili Mustafa Başköy  sadece  bir sınıf öğretmeni değildir.  Önce bir köy öğretmeni ve müdür yetkili öğretmen,sonra  bir Yedek Subay Öğretmen,sonra  bir bobinaj ustası, sonra bir ara Etüd İdaresi çalışanı,sonra Tunçbilek Termik Santralı’nda bir Tablocu, becerikli bir civciv üreticisi,güzel bir futbol izleyicisi,bir Linyitsporlu,bir yedek parça satıcısı,iyi bir motosiklet tamircisidir. Güzel çıraklar bulmuş,onları usta yapmış bir  iş insanımızdır. Her alanda hep başarılara imza atmış biridir.İlkokul öğretmeniyken, Yedek Subay  öğretmenken  teftişlerde hep Pekiyi almıştır. Özellikle  şu malum fiş döneminde  öğrencilerini birkaç ayda okuma ve yazma öğretir duruma getirmiştir.  Bu başarısını gören müfettişlerin ortak  kararıyla görev yaptığı Tavşanlı’nın Örenköy  İlkokulu stajyer öğretmenlerin merkezi konumuna gelmiştir. Öyle ki sevgili Başköy elektriğin olmadığı ortamda öğrencilerine  güneşten gelen ışınları değerlendirerek  dersleri filmle   renklendirmiştir. Bu buluşu  döneminde taktirle karşılanmıştır. Aynı şekilde güneş enerjisinden yararlanarak Rüzgar Gülü yapmış,rüzgarları bu Rüzgar gülünde  günün 24 saatinde  gösterme başarısı göstermiştir.  Kastamonu Endüstri Meslek Lisesi’ni başarıyla bitirdikten  bu güne aradan geçen 79 yıl içinde  tabiri caizse  doğru dürüst dinlenmemiş,adeta yaşamını ayakta geçirmiş bir hemşehrimizdir.Hala da ayaktadır.Bir süredir eczacı kızının ricasını kırmadığı için kendi eczanelerinde  çalışmaktadır.Hatta kendisini eczacı sananlar bile vardır.Bu sayede ilaç kültürü de  gelişmiştir. Eczacı kızının ricasını kırmamış,bugün bir de kendilerine ait eczanede  kızına yardım etmektedir.Hatta kendisini eczacı sananların olduğunu bile duyuyorum. Bana  kendisini kastederek“ Eczacı Mustafa Bey” dediklerinde çaktırmıyorum,tebessüm ediyorum.Ufak tefek rahatsızlıklara meydan okuduğu için hala ayaktadır.  Kimse bir bakışta kendisinin 79 yaşında olduğunu söyleyemez. Dededir ama  dede gibi değildir.  

             Sevgili eşi Açkarınların kızı  Mürüvvet Başköy’ü  2 Şubat 2020’de  kaybettiğinden bugüne hala bunun şokunu yaşıyor. Acısını küllendiremedi.    Ben kendisinin eşinin rahatsız olduğu günlerde ne denli  büyük  arayışlar içinde olduğu yakinen bilenlerdenim.Yurt dışından parasına bakmadan ne ilaçlar getirmedi ki?  Ama tedbirleri,çabaları  taktiri bozamamıştır. O artık  üç kızı, erkek evladı,üç damadı,bir gelini,9 torunuyla  yaşamını sürdürüyor. Aile bireyleri babalarına,dedelerine  gözleri gibi bakıyorlar.  Hayırlı evlatlar yetiştirmiş.  Şu anda tam anlamıyla bir emekli de değildir.. Ama kahve köşelerinde,odalarda,orada burada  oturan emeklilerden de değildir.  Bir ara evinin  bir bölümündeki kuluçka makinesiyle özellikle hindi  üretimi yapıyordu.Başarılı da olmuştu. Ne oldu bilmem  bundan vazgeçti. Yedek parça iş yeri varken,her türlü araç ve gereç parçalarını  herkes ondan temin ederdi. İyi bir motorsiklet sürücüsü,motorsiklet tamircisiydi.  Özellikle  Tavşanlı’da daha sinema kültürü yerleşmediği günlerde  temin ettiği film makinesiyle Okul Koruma Derneğine   gelir sağlamak için  özveriyle çalışmıştır. Halkımıza, şehirde ve köy kahvelerinde çocuklarımıza,cezaevindeki  mahkum ve tutuklulara   birbirinden güzel filmleri izlettirmiştir. Ki o sıralarda bunu merhum Ortaokul Müzik öğretmeni Fethi Akuz ve GLİ Sinemasını  çalıştıran  merhum Zeki Sezek’ten başkası da yapmıyordu.    Geceleri en azından birkaç kez  telefonlaşırız.  Konuşurken rahatladığını hissederim.  Benim izlediğim dizileri o da izlediği için  bazı durumlarda diziler devam ederken de konuşuruz. Anlamadığımız yerleri birbirimize sorarız. Eşine olan saygısı ve sevgisi nedeniyle bir daha bir evlilik düşüneceğini sanmıyorum. Ununu eleyip  eleği duvara astığını düşünüyorum.   Zaten  yaşı 80’e dayandı.Böyle bir düşüncesi olursa önüne yatar önlerim.  Zaten ihtiyacı da yok. Çoluğu-çocuğu ona yeter de artar bile.Zaten çevresi zengin, Üç mükemmel,tahsilli kızları ve keza  dört dörtlük bir erkek evladı , 9 tane de Allah bağışlasın öğrenimine devam eden,meslek sahibi olmuş  torunları var. 
        Mustafa Başköy,Kastamonu Endüstri Meslek Lisesi Mezunu. Merhum babası Ahmet Amcam,o tarihlerde Kastamonu’daymış.Ben sevgili Başköy’ün Yedek Subay Öğretmen  bile bilmiyormuşum. Yıllar sonra bir vesileyle öğrendim. Çünkü benim ajandamda  Yd.Sb. Öğretmenler arasında ismi yoktu. Onu da   bu listeye  ilave ettim. 
         Sevgili Başköy’ün Ankara’da kısa süre de olsa  Etüd İdaresi’nde çalışması var. Yd. Sb. Öğretmenlik yaptıktan sonra benim gibi Öğretmenlik Mesleğini seçmiş ve Öğretmen olarak  kalmış. Bu arada kendisinin ayak izlerini Tunçbilek Termik Santralı’nda  da buldum.   Mesleği gereği  Atölyede çalışması gerekirken kendisini Tablocu yapmışlar.
  O da bir süre sonra ayrılmış. 
          Mustafa Başköy’ün en uzun öğretmenlik dönemi Tavşanlı İstiklal İlkokulu’ndadır. 17 yıl hizmeti söz konusudur.  En ilginç görev yerleri arasında merkeze bağlı Gümüşgölcük Köyü İlkokulu ve Tavşanlı- Kütahya Karayolu üzerindeki  ,Organize Sanayi Bölgesi’ne ’komşu Örenköy İlkokulu’dur. Bu okulun bir özelliği ise  Mustafa Başköy döneminde bu okulun stajyer öğretmenler için bir merkez olmasıdır. Bayan ve erkek çok sayıda stajyer öğretmenin başarılı olmalarında  Mustafa Hoca’n büyük  emeği vardır.  Tavşanlı’da ilk  sinema makinesini  kullananlardan birisidir. Okul Koruma Dernekleri yararına  yıllar öncesinde   mini salonlarda,dersliklerde,cezaevinde, halka açık alanlarda  hatta kahve köşelerinde   filmler getirtip oynattığı bugün de anımsanıyor.  
           Mustafa Başköy’ün ve mahdumu Murat Ahmet Başköy’ün bugün Çukurköy altında Küçük Sanayi Sitesi’nde modern bir iş yerleri var. Bu iş yerinin patronu da artık  oğlu Murat Ahmet Başköy. Keşke her öğretmenin iki koltuğunda Mustafa Hoca gibi 4-5 karpuz olabilse. Bu arada antı parantez bir konuya değinmek isterim; Yedek Subay Öğretmenler en az bu mesleğin okul mezunları kadar başarılı olmuşlardır. Doğrusunu söylemek  gerekirse, meslekten gelenlerle yarışmışlardır. Hep te çatıyı yüksek tutmuşlardır. Bu yazımı tüm Yedek Subay Öğretmenlere ithaf ediyorum. 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları