BOR
Bülent Alpagut
- 05062218413 KÜTAHYA SAĞLIK BİLİMLERİ
ÜNİVERSİTESİ’NDEN YAPILAN BASIN AÇIKLAMASINA MI YOKSA YAZILAN ÇİZİLENLERE Mİ İTİBAR EDELİM
Yüksek tirajlı bir gazetemizin birkaç gün önce ilk sayfadan verdiği bir haber dikkatimi çekmişti.”Koskoca rektöre bu yaptığı yakıştı mı?” başlığı atılmış,altına da “ AKP’li eski vekil olan Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Vural Kavuncu’nun Atatürk’ü Anma törenindeki lakayıt dav ranışları tepki çekti” notu düşülmüş. Bir de fotoğraf . Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Bu fotoğraftaki sayın Vural Kavuncu olamazdı. Fotomontajdır demiştim. Ama sayın Vural Kavuncu’ydu.Protokolün en önündeydi.Ama kıyafeti gerçekten garipti.Hem de böyle bir günde böyle bir kıyafet te neyin nesiydi?İddia ediyorum ben de katıldığım tüm etkinliklerde sayın Kavuncu’yu böyle bir kıyafette değil bir anma töreninde hiçbirinde görmedim Çünkü kendisinin ne denli titiz ,nerede ne giyeceğini bilen ,kurallara sıkı sıkıya bağlı bir insan olduğunu yakinen bilenlerdenim..
Kendisini birçok etkinlikte anons etmiş biri olarak böyle söylüyorum..Sayın eski milletvekili, halen rektör olan sayın Kavuncu gerçekten giyimine kuşamına dikkat eden,nazik ve kibar biridir. Sayın eski milletvekili,yeni rektör, üstelik yüreği Atatürk sevgisiyle dolu dolu olduğunu bildiğim, rahmetli Tunçbilek Termik Santralı’nın değerli çalışanlarındandı Salih Kavuncu’nun da yüksek öğrenim görmüş bir evladıdır.
Bakınız,sayın prof. dr. Vural Kavuncu her şeyden öte bir Tıp adamıdır. 2O yılını üniversite çatısı altında geçirmiş,zamanını yararlı çalışmalara harcamış bir hemşehrimizdir. İstiklal Marşı söylenirken,saygı duruşu yapılırken nasıl hareket edileceğini,bu tür etkinliklerde nasıl giyinileceğini bilen bir insandır. Tanık olduğum tüm etkinliklerde kendisini hep böyle görmüşümdür..
İki değişik dalda uzmanlık almış bir hemşehrimizdir. . Yurt içi ve yurt dışı yüzlerce toplantıya katılmıştır.Çok sayıda bilimsel makalesi vardır. Kongrelere,panellere,açık oturumlara,konferanslara katılmıştır. Projeler üretmiştir. Tıp doktoru ve uzman doktorların yetişmesine katkıları vardır. Mesleki derneklerde yöneticilik yapmıştır. Vizyonu ve misyonu belli biridir. Her zaman halkla bütünleşmiştir. Toplumun her kesimiyle kucaklaşmıştır. Yenilikçi,etik değerleri gelişmiş,çağdaş anlamda toplumsal dönüşüm sürecinde önderlik rolü üstlenmiştir. Tüm STK’larıyla koordineli ve tam uyum içinde olmuştur. Çalışmalarını evrensel standartlarda yürütmüş,ülkemizin , ilçeleriyle birlikte ilimizin toplumsal ,kültürel,ekonomik,bilimsel ve teknolojik gelişimine katkı sağlamış, halka hizmeti kendine görev bilmiş,pırıl pırıl bir Kütahyalı’dır. Bir dostum telefonla uyarmıştı. Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nden bir Basın Açıklaması yapılmış.. Açıklamanın altında da üniversitenin sayın rektörü,eski milletvekilimiz Prof. Dr. Vural Kavuncu’nun adı varmış Hemen ilgili hesabıma girerek bu basın bildirisini ben de okudum...
Bu açıklamayı birçok hemşehrimizin benim gibi bir şekilde bir yerlerde okuduğunu düşünüyorum. Sadece bir gazetemizde yayımlanan bir habere,bir kare fotoğrafa bakarak hemşehrimiz Prof. Dr. Vural Kavuncu’yu ipe götürüp idam edersek Amerikan filmlerindeki Kovboy filmlerinde gördüğümüz yargısız ınfazların bir benzerini de bizler yapmış olmaz mıyız? Birileri yanlış düşünüyor olabilir. Hatta bu son haber ve fotoğraf çerçevesinde sayın Kavuncu’yu Atatürk düşmanı olarak ilan edebilenler bile çıkmıştır
Unutulmamalıdır ki toplum çıkarlarının en etkin güvencesi,adalettir. İnsanı insan yapan niteliklerin başında hak,onur,kişilik saygısıyle adalete,hukuka bağlılık gelir. Erdem,toplum çıkarlarını kişisel çıkarın üstünde tutmaktır. Hukuk , gerçek kanıt,sağlam belge,defosuz tanık,tarafsız bilirkişi,adalet amaçlı iddianame ararsa insanlar da işin doğrusunu bilmek zorundadır. Bakın avukatlar,suçlu gösterilen birçok kişiyi aklamaya çalışıyorlar ve karşılığında da üç beş , neyse avukatlık parası(vekalet ücreti) alıyorlar. Ama hiçbir avukatın adalet dağıttığını gördünüz mü? Avukat sadece bir tarafın hakkını savunur. Ben de yıllardır özellikle Tavşanlılı’nın ,dolayısıyle Kütahyalı’nın fahri avukatıyım..Değerli hemşehrim,eski milletvekilimiz,rektörümüz sayın Prof. Dr. Vural Kavuncu ‘nun altında adı yazılı basın bildirisini ben de okudum.
Elimizde bir tek fotoğraf var. Bu tek fotoğrafa bakarak sayın Kavuncu’yu mahkum mu edeceğiz? Peki bir de sayın Kavuncu’nun ifade ettiklerine bir bakalım mı? Ne diyor ?” Devleti,vatanı,milleti,bayrağı en üstte bir değer olarak tutan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere devlet büyüklerimize saygı ve sevgimizin sorgulanmasına izin vermemiz mümkün değildir.Nitekim geçtiğimiz 1O Kasım Atatürk’ün Anma Günü törenlerine hem üniversite olarak hem de kişi bazında daha geniş kapsamda katılım sağlamayı planladık. İlimizde düzenlenen resmi törenlere Rektör Yardımcımız prof.dr. Duygu Perçin Renders katılırken üniversitemizde de personellerimiz tarafından anma töreni gerçekleştirildi. Ben de ilimizde faaliyette bulunan “ Pusula Arama Kurtarma ve Doğa Sporları Gençlik Spor Kulübü Derneği(PADOK)” nin ,Emet –Eğrigöz Dağı zirvesine “ Ata’ya Saygı Tırmanışı” adı altındaki etkinliğine katılarak bu güne özel bir anlam katmayı uygun gördüm.Bu kapsamda,24 kişilik bir tırmanış grubuyla ,dağ yürüyüş kıyafetlerimizi giymiş şekilde buluştuk( İşte herkesin tepkisini çeken fotoğrafta sayın Kavuncu’nun üzerindeki giysi de bu giysidir)Yaklaşık 7 saat sürecek dağ yürüyüşü ve yol için geçecek zamanı hesaba kattığımızda zaman kısıtlığı, anma törenlerinde resmi olarak bulunmamıza fırsat vermiyordu. Bu özel günde saygı ve minnettarlığımızı göstermek amacı ve istekliliği içersinde biz de grup olarak Tavşanlı İlçemizdeki törenlere katılma kararı aldık. Tavşanlı’daki törenlere resmi kurum temsiliyeti ile değil,sade bir vatandaş olarak katılım sağlamayı amaçlamış ve törene gelenlerin yan tarafta pozisyon almış iken o anda beni tanıyan ve hürmet eden hemşehrilerimizin telkinleri ile birlikte acaba arkada durduğumda da başka türlü eleştiri alır mıyım şeklinde düşünerek,spontane olarak öndeki protokolün yanına geçtim. Bu tören esnasında mevzuat açısından kesin bir tanımlaması olmasa da protokol usulü açısından kıyafetimin uygun olmadığının farkındaydım.Bu nedenle tören akabinde protokolden özür diledim ve açıklama yaptım. Gazilerimiz ise benimle fotoğraf çektirerek o güne ait ortak değerimizi vurgulamış oldular.Yapılan eleştirilerde ,resmi olmayan kıyafet ile protokolde yer almış olmamı kabul ediyor ve özür diliyorum. Ancak,bunun Atatürk’e saygısızlık olarak yapılan değerlendirmelere daha ötesi yapılan siyasi yorumlara katılmam mümkün değildir.Aksine o gün sade bir vatandaş olarak saygımızı göstermek niyetiyle törene ekip olarak katıldık. Sonrasında meşakkatli bir tırmanışla 2O72 m. Zirveye tırmanarak şanlı Türk Bayrağımızı ve bu özel gün nedeniyle Atatürk Posteri’ni dalgalandırmanın mutluluğunu ve gururunu yaşadık.Kasıtlı ve önyargılı değerlendirme yapanları,istismar peşinde olanları bir kenara bırakarak,bir üniversiteyi temsil etmenin sorumluluğu ve bilinciyle ilimize,ülkemize,milletimize en yararlı şekilde çalışmaya devam edeceğimizi ,öğrencilerimize milli ve manevi değerlerimizle birlikte ülkemizin değerlerine sahip çıkmayı öğretmeye devam edeceğimizden kimsenin kuşkusu olmaması gerekir. Üniversitemizi siyasi polemiklerle meşgul etme ve enerjisini başka yönlere çekme çabalarına da prim vermeyecek,hedeflerimiz doğrultusunda ilerlemeye devam edeceğiz Kamuoyuna saygıyla duyururum. Prof. Dr. Vural Kavuncu” Bir bardak suda fırtına koparmak isteyenlere seslenmek istiyorum. Kütahyalı çocuklarını yememeli ve yedirmemelidir..Çünkü biz okumuş,yükselmiş ve önemli konumlara sahip hemşehrilerimizi her zaman korumak ve kollamak zorundayız. İşin doğrusu da budur. Birbirimize sahip çıkacağız. Bir kusurumuz varsa birbirimizin üzerini hafifçe örtmesini de bilmeliyiz .Ki, yaşanan olayda ortada bir kusur olmadığı gibi aksine kocaman da bir özür vardır.Bu yaşanan olay , sonrasında yapılan basın açıklamasını Kütahyalı başta olmak üzere tüm milletimizin taktirine sunuyorum. Kafasında Kütahya için güzel duygu ve düşünceler .bulunan .Kütahyamız için projeler üreten,”Kütahya benim kara sevdamdır” diyen hemşehrilerimizi bir kalemde bir hiç uğruna bir kalemde çizip bir kenara atamayız.Yargılamadan infaza da karşıyım. .
BOR ELEMENTİ ALLAH’IN KÜTAHYALI’YA
BİR LUTFUDUR
Önce yazımın başlığındaki lutuf sözcüğüne bir nebze değinmek isterim. Aslında lutuf,lütuf,lutf sözcükleri aynı anlama gelir. İyilik ve güzellik demektir. Abdülhak Hamit der ki.”Ya Rab,bu lutf için ne sevap işledim acep?” .Evet diyeceksiniz Kütahyalı ne sevap işledi de Allah Emet İlçesi ve havalisine” Bor “denilen,stratejik madeni (ticari adı sodyum borat) verdi?
En azından Kütahya, bana göre, Allah’ın saklı bahçeleri’nden birisidir. Bunu Kütahyalı bilemez Belki farkında da değildir.. Çünkü “ Mum dibine ışık vermez” diyen Atalarımız doğru söylemişlerdir.Yine bilge kişiler durup dururken.” Ol mahiler ki derya içre yüzerler ,deryayı bilmezler” demişlerdir, Bugün yeryüzündeki Bor madenlerinin 77’si ülkemizdedir. Kemalpaşa’dadır,Eskişehir yakınlarındadır ve Kütahya’nın Emet İlçesi ve havalisindedir. Peki bu Allah’ın lutfu değil de nedir?Sevgili arkadaşım,GLİ Müessesesi’nin(halen işletme) 15,nci müdürü Kemal Penbe ile sık telefonlaşırız. Ben sorarım o da yanıt verir sağ olsun. Kendisi emekli olduktan sonra bir ara boştaydı. İstanbul Yıldız Üniversitesi mezunu,inşaat mühendisi Penbe geçtiğimiz yıllarda Emet’ten davet almıştı. Emet İlçesi’nde birkaç müteahhit deneyimli eleman arayışındaydı.O sıralarda, Emet İlçesi’nde Bor Yatakları üzerinde zehirli atıklar için havuzlar gündemdeydi. Kemal Penbe bu konuda bulunmaz bir insan ve fırsattı. Tam da bu işin adamıydı.Ama hemşehrimiz,kendi bilgi ve becerilerini yeterli bulmamış olmalı ki , İstanbul Boğaziçi Üniversitesi ile dialoga girmiş, çalışmalarını değerli bir hoca ile taçlandırmayı uygun görmüştü. Çünkü yapılacak zehirli atık havuzlarının doğaya,insan ve hayvana,bitki örtüsüne zarar vermemesi gerekiyordu.Bugüne kadar, Emet’te Bor Sahalarında mevcut zehirli atık havuzlarının tabanında naylon döşelidir. Binlerce metre kare naylon havuzların tabanındadır. Amaç zehirli atıkların yeraltına sızmaması,olumsuzluk yaratmamasıdır ve güzel bir uygulamadır. Keşke bir çok su kaybı yaşanan göletlerimizde de aynı yöntem uygulanabilseydi.. Hatta bununla da yetinilmemiş, zehirli atıkların yer altı sularına olumsuz bir etki yapmaması için,kontrol amaçlı ,havuzların dört köşesine derin kuyular kazdırılmış,bu kuyuların suları sürekli kontrol altında tutulmuştur. Bu bugün de böyledir. Bor madenlerinin çıkarılmasında yetkili kuruluş ETİ MADEN’dir.Yani devlettir.Bor madeni “ dokunulmaz” sınıfındadır ve sanırım bir önlem olarak özelleştirilmesinin önü kesilmiştir. Çünkü stratejik önemi haizdir.
Kemal Penbe bugün İstanbul’da çocuklarına yardımcı oluyor. Müsterihtir. 4-5 yıl içinde Emet ilçesi’nde değerli çalışmalarda yerinde şantiye şefi olmuş, yerinde kontrolörlük yapmıştır.Bana en büyük üzüntüsünün Bor Enstitüsünün Emet İlçesi’nde kurulması gerekirken maalesef Ankara’da kurulması olduğunu anlatırdı. Konuyu dağıtmadan Emetliler’den bir istirhamım olacaktır. Ne işi var Bor Enstitüsü’nün Ankara’da? Emetliler bu enstitüyü Ankara’dan almalıdırlar.Nasıl bir zamanlar direttik te Orman Bölge Başmüdürlüğünü Kütahya’ya almıştık ve de doğru bir iş yapmıştık.
Hani derler ya” Allah ağzımızın tadını almasın,bozmasın” Tuz da ağzımızın tadı değil mi? Bor da tıp ki yemeğe kattığımız tuz gibidir. Bugün için ,bundan ötürüdür ki vazgeçilmezler arasındadır. Amerika,ürettiğimiz Bor’u gemilerle sürekli taşıyor.Taşımayı da sürdürüyor.Şu bir çok yerdeki kiremit ve tuğla fabrikalarımızın uygun toprağı taşıdığı gibi. Duyduğum kadarıyla Türkiye’den taşınan Bor bir denizlerde stoklanıyormuş.Denizin tuzlu sularında emniyet altındaymış. İhtiyaç duyulduğunda stoklandığı yerlerden alınıp yan sanayide değerlendiriliyormuş.
Kütahya şimdilik Bor adlı tavuğun suyundan çorba yapıyor.Etini yiyemiyor.Çünkü Bor için bir yan sanayimiz yok. Biz Türkiye olarak Bor’un hamallığını yapıyoruz. Bor, Fransızca’da” Bore-borax”İtalyanca ve Yunanca’da “Bora “ olarak anılır. Aslında trilyon değerlerdedir ve geleceğimiz açısından çok önemlidir. Sadece birleşik halde bulunan,birleşikleri sabun, cam,porselen,sır yapımı ve çeşitli yerlerde kullanılan,yoğunluğu 2.45,atom ağırlığı 1O.82, atom numarası 5 ve sembolü B olan, kahverengi,şekilsiz bir toz veya çok parlak kristaller halindeki stratejik element ,halk diliyle “ Boraks” Doğada beyaz tuz billurları halinde bulunur. Lehimlemeyi kolaylaştırıcı tozların,cam,sır,suni elmas,sabun gibi bir çok maddenin ve antiseptiklerin yapımında kullanılan önemli bir madendir.
Bugün son rakamları bilemem ama sadece Emet ve havalisinde 4OO’ün üzerinde insanımıza,hemşehrimize ekmek kapısı olan Bor madeninin keşke Emet’te yan sanayinini de kurarak işleyebilseydik.Rahmetli Tavşanlılı, milletvekilimizdi Ahmet Derin de Bor konusunda hassas bir kardeşimizdi. O, zehirli atıkların Emet Çayı’na verildiği dönemlerde bundan derecesiz üzüntü duyan biriydi.Bugünkü kurulan Konsantre tesislerde O’nun alınteri ve emeği vardır Bu da doğru dürüst bilinmez.. Siyanür birçok yerde olduğu gibi Emet’te de her zaman gündemi meşgul etmiştir. Çünkü bu maden ile siyanür bir çok madende olduğu gibi( gümüş,altın v.b) ayrılmaz ikilidir. Siyanür canlılar açısından en büyük düşmanlardan birisidir.Kanser denilen illetin de ağababasıdır. Bu nedenle bugün nerede siyanürle bir çalışma varsa orada mutlaka çevrecileri görürsünüz. Çevrecilerin sürekli gözetim altında tuttuğu ,hassasiyet gösterdiği yerlerden birisi de Emet ve havalisidir., Bu nedenle Emet’te yapılacak bir yanlış anında fark edilebilecektir.
Emet ve havalisindeki zehirli atık havuzları her şeyden öte Emet Çayı’nı kurtarmıştır. Bu havuzların sayısı da giderek artmaktadır. Bazıları da daha şimdiden kapasitesinin üzerinde bir durumdadır ve zehirli atıklara kapatılmıştır Doğaya emanet edilmiştir. Yıllar sonra tedavi görecek ve tehlike arzetmeyecektir..
Bor madeni çeşitli aşamalardan geçtikten sonra işe yarıyor.İlk etapta keşke Emet merkez olmak üzere Emet ve havalisinde gübre,ilaç,temizlik ünitelerini hayata geçirebilsek. Hem istihdam sağlayabilsek hem de Bor’dan yeterince yararlanabilsek. Çünkü bilinmelidir ki Bor madeni mineral çeşitliliği ve cevher tenörü açısından da doğal bir zenginliğe sahip bulunmaktadır. Rahmetli milletvekillerimizden Tavşanlılı Ahmet Derin’in bir hayali de gerçekleşebilir. Neydi o? Bir demiryolu bağlantısıyla Emet’i Dünyaya açmak fikriydiYani Bor demiryoluyla bazı merkezlere ulaştırabilirdi. .Bugün güçlü devletimiz isterse bu demiryolu bağlantısını Tavşanlı Emirler İstasyonu ile Emet arasında demiryolu döşeyerek sağlayabilir.
Nükleer Endüstride de Bor büyük önem arzediyor. Bütün demir esaslı malzemeler(yapı çelikleri,sementasyon çelikleri,ıslah çelikleri,takım çelikleri çelik döküm, gri dökme demir, sinterlenmiş demir ve çelikler) uzaktan yakından Bor ile ilgilidir. Bor sadece Emet ve havalisine değil,istenilirse tüm Kütahya’ya hayat verebilir. Sadece demir esaslı malzemeler değil başka element ve bileşikleri de borlanabiliyor. Çelik ve dökme demir alaşımları yanında demir dışı metal ve alaşımlarına(Ni,Co, Ti) başarıyla uygulanarak Bor tabakaları elde ekmek mümkün. Titanyum vce titanyum alaşımlarında borlama sonucu aşınmaya dayanıklı TİB2 tabakası bile elde edildi. Borlama işlemi bugün bakır ve alaşımlarına da uygulanıyor. Bor elementinin ve borlama işleminin endüstrinin değişik alanlarında yaygın olarak kullanım alanları da artmaktadır. Büyük kuruluşlarımızı Kütahya’ya davet ediyorum. Kütahya’da sadece çini,porselen,leblebi yok. Neler var neler. Kütahya ve ile bağlı ilçelerde organize sanayi bölgeleri sizleri bekliyor. Gübre,ilaç,cam,seramik,temizlik maddeleri,plastik üretmeye Kütahya’ya niçin gelmiyorsunuz?Bor ve borlamanın sahip olduğu belirtilen üstün özelliklerinden ötürü,tribolojik,mekanik,fiziksel ve kimyasal özellikleri ve kullanım alanlarını niçin belirlemiyorsunuz?