07 Aralık 2019 - Cumartesi

BOR

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 18 dk.
1918 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

    KÜTAHYA  SAĞLIK  BİLİMLERİ 
  ÜNİVERSİTESİ’NDEN YAPILAN BASIN AÇIKLAMASINA MI YOKSA  YAZILAN  ÇİZİLENLERE Mİ İTİBAR EDELİM   
                 Yüksek  tirajlı bir gazetemizin  birkaç gün önce  ilk sayfadan verdiği  bir haber dikkatimi çekmişti.”Koskoca rektöre bu yaptığı yakıştı mı?” başlığı atılmış,altına da “ AKP’li eski vekil olan Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Vural  Kavuncu’nun Atatürk’ü Anma  törenindeki lakayıt dav ranışları  tepki çekti” notu düşülmüş.  Bir de  fotoğraf . Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Bu fotoğraftaki sayın Vural Kavuncu olamazdı. Fotomontajdır demiştim. Ama sayın Vural Kavuncu’ydu.Protokolün en önündeydi.Ama kıyafeti gerçekten  garipti.Hem de böyle bir günde böyle bir kıyafet te  neyin nesiydi?İddia ediyorum ben de  katıldığım tüm etkinliklerde   sayın Kavuncu’yu böyle bir kıyafette değil bir anma töreninde hiçbirinde  görmedim  Çünkü kendisinin ne denli titiz ,nerede ne giyeceğini bilen ,kurallara sıkı  sıkıya bağlı bir insan olduğunu yakinen bilenlerdenim.. 
             Kendisini birçok etkinlikte anons etmiş biri olarak  böyle söylüyorum..Sayın eski milletvekili, halen rektör olan sayın Kavuncu gerçekten   giyimine kuşamına dikkat eden,nazik ve kibar biridir. Sayın eski milletvekili,yeni rektör,  üstelik yüreği Atatürk sevgisiyle dolu dolu olduğunu  bildiğim, rahmetli Tunçbilek  Termik Santralı’nın değerli çalışanlarındandı   Salih Kavuncu’nun da  yüksek öğrenim görmüş  bir evladıdır.
          Bakınız,sayın prof. dr. Vural Kavuncu  her şeyden öte bir Tıp adamıdır. 2O yılını üniversite çatısı altında  geçirmiş,zamanını  yararlı çalışmalara  harcamış bir hemşehrimizdir.  İstiklal Marşı söylenirken,saygı duruşu yapılırken  nasıl hareket edileceğini,bu tür etkinliklerde nasıl giyinileceğini bilen bir insandır. Tanık olduğum  tüm etkinliklerde  kendisini hep böyle görmüşümdür..
           İki değişik dalda uzmanlık almış bir hemşehrimizdir. . Yurt içi ve yurt dışı yüzlerce toplantıya katılmıştır.Çok sayıda bilimsel makalesi vardır. Kongrelere,panellere,açık oturumlara,konferanslara katılmıştır. Projeler  üretmiştir. Tıp doktoru ve uzman doktorların yetişmesine katkıları vardır. Mesleki derneklerde yöneticilik yapmıştır. Vizyonu ve misyonu belli biridir. Her zaman halkla bütünleşmiştir. Toplumun her kesimiyle kucaklaşmıştır. Yenilikçi,etik  değerleri  gelişmiş,çağdaş anlamda toplumsal dönüşüm sürecinde  önderlik rolü üstlenmiştir. Tüm STK’larıyla  koordineli  ve tam uyum içinde olmuştur. Çalışmalarını evrensel standartlarda yürütmüş,ülkemizin , ilçeleriyle birlikte  ilimizin  toplumsal ,kültürel,ekonomik,bilimsel ve teknolojik gelişimine  katkı sağlamış, halka hizmeti  kendine görev bilmiş,pırıl pırıl bir Kütahyalı’dır. Bir dostum telefonla uyarmıştı.  Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nden  bir  Basın Açıklaması  yapılmış.. Açıklamanın altında da  üniversitenin sayın  rektörü,eski milletvekilimiz Prof. Dr. Vural Kavuncu’nun adı varmış Hemen ilgili hesabıma girerek bu basın bildirisini ben de okudum... 
                     Bu açıklamayı birçok hemşehrimizin benim gibi  bir şekilde bir yerlerde okuduğunu  düşünüyorum.  Sadece bir gazetemizde yayımlanan bir habere,bir kare  fotoğrafa bakarak  hemşehrimiz  Prof. Dr. Vural Kavuncu’yu  ipe götürüp  idam edersek Amerikan filmlerindeki Kovboy filmlerinde gördüğümüz  yargısız ınfazların bir benzerini de bizler yapmış olmaz mıyız? Birileri yanlış düşünüyor olabilir. Hatta bu son haber ve fotoğraf çerçevesinde  sayın Kavuncu’yu Atatürk düşmanı  olarak  ilan edebilenler bile çıkmıştır  
       Unutulmamalıdır ki toplum çıkarlarının  en etkin güvencesi,adalettir. İnsanı insan yapan niteliklerin başında hak,onur,kişilik saygısıyle  adalete,hukuka bağlılık gelir. Erdem,toplum çıkarlarını kişisel çıkarın üstünde tutmaktır. Hukuk , gerçek kanıt,sağlam belge,defosuz tanık,tarafsız bilirkişi,adalet amaçlı iddianame ararsa  insanlar da  işin doğrusunu bilmek zorundadır. Bakın avukatlar,suçlu gösterilen birçok kişiyi   aklamaya çalışıyorlar ve karşılığında da üç beş , neyse  avukatlık parası(vekalet ücreti) alıyorlar. Ama hiçbir avukatın adalet dağıttığını gördünüz mü?  Avukat sadece bir tarafın hakkını savunur. Ben de  yıllardır özellikle Tavşanlılı’nın ,dolayısıyle Kütahyalı’nın fahri  avukatıyım..Değerli hemşehrim,eski milletvekilimiz,rektörümüz  sayın  Prof. Dr. Vural Kavuncu ‘nun altında adı yazılı basın bildirisini  ben de okudum.
         Elimizde bir tek fotoğraf var. Bu tek fotoğrafa bakarak sayın Kavuncu’yu  mahkum mu edeceğiz? Peki bir de sayın Kavuncu’nun ifade ettiklerine bir bakalım mı? Ne diyor ?” Devleti,vatanı,milleti,bayrağı en üstte  bir değer olarak tutan bir Türkiye Cumhuriyeti  vatandaşı olarak  başta Cumhuriyetimizin kurucusu  Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere devlet büyüklerimize saygı ve sevgimizin sorgulanmasına  izin vermemiz mümkün değildir.Nitekim geçtiğimiz 1O Kasım  Atatürk’ün Anma Günü törenlerine hem üniversite olarak hem de  kişi bazında daha geniş kapsamda katılım sağlamayı planladık. İlimizde düzenlenen resmi törenlere  Rektör Yardımcımız prof.dr. Duygu Perçin Renders katılırken  üniversitemizde de personellerimiz tarafından anma töreni gerçekleştirildi. Ben de ilimizde faaliyette bulunan “ Pusula Arama Kurtarma ve Doğa Sporları Gençlik Spor Kulübü Derneği(PADOK)” nin ,Emet –Eğrigöz Dağı zirvesine “ Ata’ya Saygı Tırmanışı” adı altındaki etkinliğine katılarak bu güne özel bir anlam katmayı uygun gördüm.Bu kapsamda,24 kişilik bir tırmanış grubuyla ,dağ yürüyüş kıyafetlerimizi giymiş şekilde buluştuk( İşte  herkesin tepkisini çeken fotoğrafta sayın Kavuncu’nun  üzerindeki giysi de bu  giysidir)Yaklaşık 7 saat sürecek dağ yürüyüşü ve yol için geçecek zamanı hesaba kattığımızda  zaman kısıtlığı, anma törenlerinde resmi olarak bulunmamıza fırsat vermiyordu. Bu özel günde saygı ve minnettarlığımızı  göstermek amacı ve istekliliği içersinde biz de grup olarak Tavşanlı İlçemizdeki törenlere katılma kararı aldık. Tavşanlı’daki törenlere resmi kurum temsiliyeti ile değil,sade bir vatandaş olarak katılım sağlamayı amaçlamış ve törene gelenlerin yan tarafta pozisyon almış iken o anda beni tanıyan ve hürmet eden hemşehrilerimizin telkinleri ile birlikte acaba arkada durduğumda da başka türlü eleştiri alır mıyım  şeklinde düşünerek,spontane olarak öndeki protokolün yanına geçtim. Bu tören esnasında mevzuat açısından kesin bir tanımlaması olmasa da  protokol usulü açısından kıyafetimin uygun olmadığının farkındaydım.Bu nedenle tören akabinde protokolden özür diledim ve açıklama yaptım. Gazilerimiz ise benimle fotoğraf çektirerek o güne ait ortak değerimizi vurgulamış oldular.Yapılan eleştirilerde ,resmi olmayan kıyafet ile protokolde yer almış olmamı kabul ediyor ve özür diliyorum.  Ancak,bunun Atatürk’e saygısızlık olarak yapılan değerlendirmelere daha ötesi yapılan siyasi yorumlara katılmam mümkün değildir.Aksine o gün sade bir vatandaş olarak saygımızı göstermek niyetiyle törene  ekip olarak katıldık. Sonrasında meşakkatli bir tırmanışla  2O72 m. Zirveye tırmanarak  şanlı Türk Bayrağımızı ve bu özel gün nedeniyle Atatürk Posteri’ni dalgalandırmanın mutluluğunu ve gururunu  yaşadık.Kasıtlı ve önyargılı değerlendirme yapanları,istismar peşinde olanları bir kenara bırakarak,bir üniversiteyi temsil etmenin sorumluluğu ve bilinciyle ilimize,ülkemize,milletimize  en yararlı şekilde çalışmaya devam edeceğimizi ,öğrencilerimize milli ve manevi değerlerimizle birlikte ülkemizin değerlerine sahip çıkmayı öğretmeye devam edeceğimizden kimsenin kuşkusu  olmaması gerekir. Üniversitemizi  siyasi polemiklerle  meşgul etme ve enerjisini başka yönlere çekme çabalarına da prim vermeyecek,hedeflerimiz doğrultusunda ilerlemeye devam edeceğiz Kamuoyuna saygıyla duyururum. Prof. Dr. Vural Kavuncu”    Bir bardak suda fırtına koparmak isteyenlere seslenmek istiyorum. Kütahyalı çocuklarını  yememeli ve yedirmemelidir..Çünkü biz okumuş,yükselmiş ve önemli konumlara sahip hemşehrilerimizi her zaman  korumak ve kollamak zorundayız. İşin doğrusu da budur. Birbirimize sahip çıkacağız. Bir kusurumuz varsa birbirimizin üzerini hafifçe örtmesini de bilmeliyiz .Ki, yaşanan olayda  ortada bir kusur olmadığı gibi aksine kocaman da    bir özür vardır.Bu yaşanan olay , sonrasında yapılan basın açıklamasını  Kütahyalı başta olmak üzere tüm milletimizin  taktirine sunuyorum. Kafasında Kütahya  için güzel duygu ve düşünceler .bulunan .Kütahyamız için projeler üreten,”Kütahya benim kara sevdamdır” diyen hemşehrilerimizi bir kalemde bir hiç uğruna bir kalemde çizip bir kenara  atamayız.Yargılamadan infaza da karşıyım.      .   
         BOR    ELEMENTİ   ALLAH’IN  KÜTAHYALI’YA 
                                        BİR LUTFUDUR 
    Önce yazımın başlığındaki lutuf sözcüğüne bir nebze değinmek isterim. Aslında lutuf,lütuf,lutf sözcükleri aynı anlama gelir. İyilik ve güzellik demektir. Abdülhak Hamit der ki.”Ya Rab,bu lutf için ne sevap işledim acep?” .Evet diyeceksiniz Kütahyalı  ne sevap işledi de Allah Emet İlçesi ve havalisine” Bor “denilen,stratejik madeni (ticari adı sodyum borat) verdi?
                En azından Kütahya, bana göre, Allah’ın  saklı bahçeleri’nden birisidir. Bunu Kütahyalı  bilemez Belki farkında da değildir.. Çünkü “ Mum dibine ışık vermez” diyen Atalarımız doğru söylemişlerdir.Yine bilge kişiler durup dururken.” Ol mahiler ki derya içre yüzerler ,deryayı bilmezler” demişlerdir,    Bugün yeryüzündeki Bor madenlerinin 77’si  ülkemizdedir. Kemalpaşa’dadır,Eskişehir yakınlarındadır ve Kütahya’nın Emet İlçesi ve havalisindedir. Peki bu Allah’ın lutfu değil de nedir?Sevgili arkadaşım,GLİ Müessesesi’nin(halen işletme) 15,nci  müdürü Kemal Penbe ile sık telefonlaşırız. Ben sorarım o da yanıt verir sağ olsun. Kendisi emekli olduktan sonra bir ara boştaydı. İstanbul Yıldız Üniversitesi mezunu,inşaat mühendisi  Penbe  geçtiğimiz yıllarda Emet’ten davet almıştı. Emet İlçesi’nde birkaç müteahhit  deneyimli eleman arayışındaydı.O sıralarda, Emet İlçesi’nde Bor Yatakları üzerinde  zehirli atıklar için havuzlar gündemdeydi. Kemal Penbe bu konuda bulunmaz bir insan ve fırsattı. Tam da  bu işin adamıydı.Ama hemşehrimiz,kendi bilgi ve becerilerini yeterli bulmamış olmalı ki , İstanbul Boğaziçi Üniversitesi ile dialoga girmiş, çalışmalarını  değerli bir hoca ile  taçlandırmayı uygun görmüştü.  Çünkü yapılacak zehirli atık havuzlarının  doğaya,insan ve hayvana,bitki örtüsüne zarar vermemesi gerekiyordu.Bugüne kadar, Emet’te  Bor Sahalarında mevcut zehirli atık havuzlarının tabanında  naylon döşelidir. Binlerce metre kare naylon havuzların tabanındadır. Amaç  zehirli atıkların yeraltına sızmaması,olumsuzluk yaratmamasıdır ve güzel bir uygulamadır. Keşke bir çok su kaybı yaşanan göletlerimizde de aynı yöntem uygulanabilseydi.. Hatta bununla da yetinilmemiş, zehirli atıkların yer altı sularına olumsuz bir etki yapmaması için,kontrol amaçlı ,havuzların dört köşesine derin kuyular kazdırılmış,bu kuyuların suları sürekli kontrol altında tutulmuştur. Bu bugün de böyledir. Bor madenlerinin çıkarılmasında yetkili kuruluş ETİ  MADEN’dir.Yani devlettir.Bor madeni “ dokunulmaz” sınıfındadır ve  sanırım bir önlem olarak özelleştirilmesinin önü kesilmiştir. Çünkü stratejik önemi haizdir. 
                Kemal Penbe bugün İstanbul’da çocuklarına yardımcı oluyor. Müsterihtir. 4-5 yıl içinde Emet ilçesi’nde değerli çalışmalarda  yerinde  şantiye şefi  olmuş, yerinde kontrolörlük  yapmıştır.Bana en büyük üzüntüsünün Bor Enstitüsünün  Emet İlçesi’nde kurulması gerekirken maalesef Ankara’da kurulması olduğunu  anlatırdı. Konuyu dağıtmadan Emetliler’den bir istirhamım olacaktır. Ne işi var Bor Enstitüsü’nün Ankara’da? Emetliler bu enstitüyü  Ankara’dan almalıdırlar.Nasıl bir zamanlar direttik te Orman Bölge Başmüdürlüğünü Kütahya’ya almıştık ve de doğru bir iş yapmıştık.
                 Hani derler ya” Allah ağzımızın tadını almasın,bozmasın” Tuz da ağzımızın tadı değil mi? Bor da tıp ki yemeğe kattığımız tuz gibidir. Bugün için ,bundan ötürüdür ki  vazgeçilmezler arasındadır. Amerika,ürettiğimiz Bor’u gemilerle sürekli taşıyor.Taşımayı da sürdürüyor.Şu bir çok yerdeki kiremit ve tuğla fabrikalarımızın uygun toprağı taşıdığı gibi. Duyduğum kadarıyla  Türkiye’den taşınan Bor bir denizlerde stoklanıyormuş.Denizin tuzlu sularında emniyet altındaymış. İhtiyaç duyulduğunda  stoklandığı  yerlerden  alınıp  yan sanayide değerlendiriliyormuş.
                  Kütahya şimdilik  Bor adlı tavuğun suyundan çorba yapıyor.Etini yiyemiyor.Çünkü Bor için bir yan sanayimiz  yok. Biz Türkiye olarak Bor’un hamallığını yapıyoruz. Bor, Fransızca’da” Bore-borax”İtalyanca ve Yunanca’da  “Bora “ olarak anılır. Aslında trilyon değerlerdedir ve geleceğimiz açısından çok önemlidir. Sadece birleşik  halde bulunan,birleşikleri sabun, cam,porselen,sır yapımı  ve çeşitli  yerlerde kullanılan,yoğunluğu 2.45,atom ağırlığı 1O.82, atom numarası 5 ve sembolü B olan, kahverengi,şekilsiz bir toz veya çok parlak kristaller halindeki  stratejik  element ,halk diliyle “ Boraks” Doğada  beyaz tuz billurları halinde bulunur. Lehimlemeyi  kolaylaştırıcı tozların,cam,sır,suni elmas,sabun gibi bir çok maddenin ve antiseptiklerin yapımında  kullanılan önemli bir madendir.
                    Bugün son rakamları bilemem ama sadece Emet ve havalisinde  4OO’ün üzerinde insanımıza,hemşehrimize ekmek kapısı olan Bor madeninin  keşke  Emet’te yan sanayinini de  kurarak  işleyebilseydik.Rahmetli Tavşanlılı,  milletvekilimizdi Ahmet Derin de Bor konusunda hassas bir kardeşimizdi. O, zehirli atıkların Emet Çayı’na verildiği dönemlerde bundan derecesiz  üzüntü duyan biriydi.Bugünkü  kurulan  Konsantre tesislerde O’nun alınteri ve emeği vardır Bu da doğru dürüst bilinmez.. Siyanür birçok yerde olduğu gibi Emet’te de  her zaman gündemi meşgul etmiştir. Çünkü bu maden ile siyanür bir çok madende olduğu gibi( gümüş,altın v.b)  ayrılmaz ikilidir. Siyanür canlılar açısından en büyük düşmanlardan birisidir.Kanser denilen illetin de ağababasıdır. Bu nedenle  bugün nerede  siyanürle bir çalışma varsa  orada mutlaka çevrecileri görürsünüz. Çevrecilerin  sürekli gözetim altında tuttuğu ,hassasiyet  gösterdiği yerlerden birisi de Emet ve havalisidir., Bu nedenle Emet’te yapılacak bir yanlış anında  fark edilebilecektir.  
                    Emet ve havalisindeki  zehirli atık havuzları her şeyden öte Emet Çayı’nı kurtarmıştır. Bu havuzların sayısı da giderek artmaktadır. Bazıları da daha şimdiden kapasitesinin üzerinde bir durumdadır ve  zehirli atıklara kapatılmıştır Doğaya emanet edilmiştir. Yıllar sonra tedavi görecek ve tehlike arzetmeyecektir.. 
                     Bor madeni çeşitli aşamalardan geçtikten sonra  işe yarıyor.İlk etapta keşke Emet merkez olmak üzere Emet ve havalisinde gübre,ilaç,temizlik ünitelerini hayata geçirebilsek. Hem istihdam sağlayabilsek hem de Bor’dan yeterince yararlanabilsek. Çünkü bilinmelidir ki Bor  madeni  mineral çeşitliliği ve cevher tenörü açısından  da doğal bir zenginliğe sahip bulunmaktadır. Rahmetli milletvekillerimizden Tavşanlılı Ahmet Derin’in bir hayali de gerçekleşebilir. Neydi o?  Bir demiryolu bağlantısıyla Emet’i Dünyaya açmak fikriydiYani Bor demiryoluyla bazı merkezlere ulaştırabilirdi. .Bugün güçlü devletimiz isterse bu demiryolu bağlantısını Tavşanlı Emirler İstasyonu ile Emet arasında demiryolu döşeyerek  sağlayabilir.
                      Nükleer Endüstride de  Bor büyük önem arzediyor. Bütün demir esaslı malzemeler(yapı çelikleri,sementasyon çelikleri,ıslah çelikleri,takım çelikleri  çelik döküm,  gri dökme demir, sinterlenmiş demir ve çelikler) uzaktan yakından Bor ile ilgilidir. Bor sadece Emet ve havalisine değil,istenilirse tüm Kütahya’ya hayat verebilir. Sadece demir esaslı  malzemeler değil başka element ve bileşikleri  de borlanabiliyor. Çelik ve dökme  demir alaşımları yanında  demir dışı  metal ve alaşımlarına(Ni,Co, Ti) başarıyla uygulanarak  Bor  tabakaları   elde ekmek mümkün. Titanyum vce titanyum alaşımlarında  borlama sonucu  aşınmaya dayanıklı  TİB2  tabakası bile  elde edildi. Borlama işlemi bugün bakır ve alaşımlarına da uygulanıyor. Bor elementinin  ve borlama işleminin endüstrinin değişik alanlarında yaygın olarak kullanım alanları da artmaktadır. Büyük kuruluşlarımızı Kütahya’ya davet ediyorum. Kütahya’da sadece çini,porselen,leblebi yok. Neler var neler. Kütahya ve ile bağlı ilçelerde organize sanayi bölgeleri sizleri bekliyor. Gübre,ilaç,cam,seramik,temizlik maddeleri,plastik üretmeye Kütahya’ya niçin gelmiyorsunuz?Bor ve  borlamanın sahip olduğu  belirtilen üstün özelliklerinden  ötürü,tribolojik,mekanik,fiziksel ve kimyasal özellikleri  ve kullanım  alanlarını niçin belirlemiyorsunuz?     
                                                 

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları