12 Ağustos 2020 - Çarşamba

Bülent Alpagut Gündemi

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 21 dk.
1415 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

  ARTIK  KURBAN DERİLERİNİN YA THK YA DA  
 KIZILAY   TARAFINDAN TOPLANABİLECEĞİ  KARARINI VERME  ZAMANIDIR                                                            
               Mevcut iktidar  daha çok beklemeden  kurban derisi konusuna  kalıcı bir çözüm getirmelidir. Yıllar yılı  kurban derisini ,bağırsak,kelle ve ayaklarını THK toplardı. Ben de bugün kayyumda olan bu kuruluşun fahri bir üyesi olarak çalıştım ve halen de TAVŞANLI Şubesi’nin üyelerindenim. Tavşanlı’da Fevzipaşa İlkokulu’na başladığımdan İzmir’e geldiğim ana kadar sürekli  bu kuruluşun sorunlarıyla hasbelkader uğraşmış biriyim. Gün geldi kurban bayramlarında millet evinde kutlama yaparken,dost ağırlayıp kabul ederken ben de toplanan derilerin önünde nöbet tutanlardandım. Kuruluşun Tavşanlı’da görev yapmış başkanları ki bugün hayatta sadece Hüsnü Başkan var bu konuda özveriyle hizmet vermişlerdir.
               Zamanın Kaymakamları, Jandarma Komutanları, Belediye Başkanları,okul müdürleri, ilçedeki kurum ve kuruluşlar,muhtarlar Emniyet görevlileri,kurban derisinin Türk Ekonomisi’ne kazandırılması hususunda özverili davranmışlardır. Toplanan derilerin  zamanında tuzlanması  ve depolanması, araç konusunda   duyarlı olmuşlardır. Yüce Atatürk’ün bizlere armağanı bu kurumu yüceltmek için ne gerekiyorsa yapmışlardır.   Yapılması gereken bu kurumun vakit geçirmeden eskiden olduğu gibi  yeniden çeşitli kollarda hizmet vermesini sağlamak olmalıdır. Böyle bir kurumun kayyum elinde olması bizim ayıbımızdır. Halkımız kurban bayramları geldiğinde kestiği kurbanın dersini ilk ben vereyim diye THK Şubeleri’ne koşardı. Tavşanlı’da Benli Ailesi,Boyacı Ailesi  ilk teslim eden aileler  olmuşlardır.   Zaman zaman şubede tertiplenen ödül törenlerinde zamanın kaymakamları en fazla çaba gösteren,en çok deri getiren muhtarlaımıza ödüller vermiştir. Bunlara kendim  bizzat tanık olmuşumdur.Öyle ki Tavşanlı THK Şubesi kuruma  eğitim ve öğretim babında  uçak bile armağan etmiştir. THK Genel Merkezi çalışmaları taktirle karşılamış,buna karşın Tavşanlı’ya bir iş hanı kazandırmıştır. Ne olmuştur? Bu iş hanı maalesef  yanlış bir kararla satılmış,efsane THK Tavşanlı Şubesi kendi binasının bir köşesinde kiracı konumuna düşürülmüştürZaman zaman teftişler olmuştur. Tavşanlı THK Şubesi hepsinden de yüzünün akıyla çıkmıştır. Bugün şubenin çalışkan,fedakar ,özverili muhasibi Nuri Duğan gibi bir çocuğumuz bile “ Harç bitti yapı paydos”  diyerek yıllarını verdiği şubeden ayrılabilir. Önemli olan bu elemanın elinden tutmak, Sırtını sıvazlamak,alnından öpmek olmalıdır.   Gelelim  işin püf noktasına; Onu bilir onu söylerim  bir THK ÜYESİ OLARAK DERİM Kİ  KURBAN DERİLERİ YİNE THK VEYA KIZILAY TARAFINDAN TOPLANMALIDIR. Bu şarttır. Bu derilerde saçı bitmedik yetimin hakkı bulunmaktadır. Bu deriler öyle sıradan bir deri değildir. Her biri kutsaldır. Sokağa,dağa,bayıra atamazsınız. Çöplüklere bırakamazsınız. Bugün ülkemizde yine milyonla ifade edilecek kadar büyükbaş ve küçükbaş kurban edilecek. Bunların derileri,postları yine birileri tarafından yok pahasına toplanacaktır.Bu toplanan derilerin ve postların büyük bölümü yi biliyorum gereğince tuzlanmadığı için kokacak ve değerlendirilemeyecektir.  Karşılığında kazanılan paralar  yine birilerinin cebine girecek.Devletimiz bundan yararlanamayacaktır.  Girmesin kardeşim! Mehmetçik Vakfına,Kızılay’a, Çocuk Esirgeme Kurumu’na,başka bir kuruluşumuzun cebine girsin.

DEVLET  HAZİNESİ BUNDAN YARARLANSIN.

Ben kurban derilerinin yıllar içinde  çeşitli cemaatlarca,spor kuruluşları,okul derneklerince,aş evlerince  toplandığını iyi  bilirim.                     Deri devlet için bulunmaz bir fırsattır. Ama nasıl? Devletin gücü vardır. Yeterli elemanı,aracı,tesisi vardır. Deri bu bayram dahil  Cumhurbaşkanlığı  Kararnamesiyle  bir elden toplanmalı,bir yerde stoklanmalı,bir yerden elden çıkarılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyüktür. Güçlüdür,her güçlüğün üstesinden gelir. Artık bu duyarsızlığa bir son verme zamanıdır diyorum. Birçok şeyde nasıl ki ortak akılla iyi bir şeyler yaptık deri konusunda da aynısını yapalım. Ben bugüne kadar hep yazdım. Hani derler ya:” Dilimde tüy bitti”  Benim de dilimde tüy bitti.  Bugün birçok kuruluşumuzun birçok aracı,personeli var. Birçok tesisimiz,müsait depolarımız var. Tuzumuz var. Türkiye isterse kurban derisinden iyi bir gelir sağlayabilir. Bu geliri de helal-ı hoş her yerde harcayabilir. Deriden elde edilecek geliri kimse küçümsememelidir. Deri bugün milli servettir. Bu Kurban Bayramı’nda daha çok kurban kesileceğini düşünüyorum.Devletimiz bu fırsatı  kaçırmamalıdır. Bütün aklımı birilerine mi vereyim?
 RAUF  DENKTAŞ’IN 8 YILDIR BİR TÜRLÜ YAPTIRILAMAYAN
                ANIT MEZARINI ANAVATAN  YAPTIRSIN 
                 KKTC’NİN ,Kıbrıs Türkü’nün büyük liderİ,kardeşimiz Rauf Denktaş’ın Anıt Mezarının  8 yıldır bir türlü yaptırılamadığı haberi beni de üzdü. KKTC,Yavru vatandır. 1570 yılında Osmanlı İmparatorluğu Orduları bu adayı alırken 70 bin  şehit  verdiğini kaçımız biliyoruz? Eğer 1974 Harekatı gerçekleşmemiş olsaydı bugün bu ada  güneyimizde bir hançer gibi bağrımızı delecekti. KKTC,Türkiye için önemlidir. Bu ülkede yaşayan( Maalesef sadece Türkiye  bu insanlarımızın sahibidir) KKTC Vatandaşları nın dün olduğu gibi bundan sonra da yanında olmayı sürdüreceğiz. KKTC, Anavatanın parçası yavru vatandır. Stratejik konumu itibariyle KKTC ,Türkiye’nin yumuşak karnıdır.    Hiçbir şeyimiz kalmasa bir dilim ekmeğimizi bölüşerek yiyeceğimiz bu kardeşlerimizin sorunları bizim sorunlarımızdır. En basiti birkaç yıl evvel yitirdiğimiz efsane lder Denktaş’ın Anıt Mezarı da bizim sorunumuzdur. Madem ki bu Anıt Mezar 8 yıldır bir türlü yaptırılamamıştır,Dünyanın dört bir yanında çeşitli  eserlere imzasını atan Türk Milleti  bu Anıt Mezarı da yapar. 
                  Bir kampanyanın açılması yeterli olacaktır. Nihayet Anıt Mezar da bir mezardır. Üst tarafı bir atla deve de değildir. Bu Anıt  mezarı yaptırarak ibret-i alem tüm dünyaya göstermek  bizim görevimiz olmalıdır. 2020 yılı içinde bu Anıt mezar mutlaka bitirilmeli ve Rauf Denktaş ebediyete kadar bu Anıt mezarda kalmalıdır. Halkımız bu işi üstlenebilir. 
  DEVLET VARSA BİZ DE VARIZ   HALKIMIZ ALTININI VE DEĞERLİ 
                TAŞLARINI VB’LARINI  DEVLETE TESLİM ETMELİDİR
               Akıllı olanlar ellerindeki altını,değerli taşları ve diğerlerini devletin bankalarına teslim ediyor. Son yıllarda altınını,parasını,değerli taşlarını kuyumcu ve diğerlerine daha çok para kazanmak için teslim edip dolandırılanlara acımıyorum. “Kardeşim aklınızı kullanın. Hiç kimse devletten daha güvenli,güçlü olamaz. Devlet batarsa hepimizi batarız. Devlet yaşarsa hepimiz yaşarız. Son yıllrda birçok vatandaşın  dolandırıldığını hepimiz  biliyoruz. Bir yerlerde okuyoruz. TV ekranlarında seyrediyoruz. Bugün 81 ilimizde bu tür olaylar olmuştur,olmaktadır ve böyle giderse de olmaya devam edecektir. İnsanımızda güven duygusu azaldı. Ama devlete güvenmemek te neyin nesidir?Banka kasaları en güvenli yerler. Devletin güvencesi altında.En güvencesiz para yastık altında saklanan paradır. Kime nasip olacağını kimse bilmez. Bu nedenle söylüyorum; Vatandaş elindeki altın ve diğer değerlerini devlete emanet etmelidir. En doğrusu da budur. Devlet kişilerle  bağımlı değildir. Devlet hepimizindir. Bugün hala birileri “soyuldum” diye bağırıyorsa  uyarılarıma kulak versin. 
                TAVŞANLI’NIN YENİ KAYMAKAMI ERDOĞAN KANYILMAZ
                                 BEYLE İLGİLİ GÜZEL HABERLERİM VAR
                  Biz gazeteciler  meraklı insanlarızdır. Şu soru sorma huyumuz yok mu? Gazetecilikte  kuraldır: 5N+1K  formülü  önemlidir. Ne,nerede,ne zaman,niçin,nasıl,kim sorularına hep yanıt ararız. Bunu da niçin yaparız? İnsanımız bilsin,okusun,birbirine anlatsın,duymayan ,bilmeyen,anlamayan kalmasın isteriz
                  Sevgili Tavşanlı Kaymakamı( bir ara Kütahya Vali Yardımcısıydı) Yüksel Kara Bey’i  İzmir’den telefonla arayıp, kendisine yeni görevinde başarılar diledikten ve hakkını helal etmesini istedikten sonra  bir dostumun mesajladığı 03584171161 nolu telefonu arayarak  yeni Tavşanlı Kaymakamı sayın Erdoğan Kanyılmaz Bey ile ilgili bilgiler aldım. Bu telefon” Suluova’nın Sesi Gazetesi” nin numarası. Karşıma çıkan Fahri Bey adlı kardeşimizle konuşuyorum. Üç beş sohbetin ardından bana kaymakamlarından ayrıldıkları için üzgün olduklarını belirtti. Kendisinin dürüst,namuslu,saygı değer,sevecen, efendi,çalışkan,deneyimli bir mülki idare amiri olduğundan bahsetti. Tavşanlılılar’ın da şanslı olduklarını söyledi. Bu kadar bilgi bana yetmişti.  Rahmetli babam ne zaman okul karnemi alıp kendisine getirdiysem hep önce “ Ahlak” notuna  bakar,gerisinin teferruat olduğunu söylerdi.    Tavşanlı’nın da öncelikle görevine bağlı,dürüst,efendi,çalışkan,sevecen,sosyal yönü geniş kaymakamlara  ihtiyacı olduğunu bildiğim için  aldığım bilgiler beni son derecede mütehassis  etti.  Tavşanlılı  belki sayın Yüksel Kara’nın atanmasından mutlu olmamıştır.  Ama bu bir bayrak yarışıdır. Bir yere bir sayın kaymakam gelir,bir diğeri gider. Bir ile bir sayın vali gelir ve diğeri gider. Devlet çarkı dönmeye devam eder. Ne var ki sayın Erdoğan Kanyılmaz sanırım  Tavşanlı’nın yarısı nüfusa sahip bir şirin ilçemizden  teşrif ediyorlar. Bu da kendilerinin biraz daha yorulacaklarını gösterir. Ama yaşı genç. Ümit vadeden bir yönetim görevlisi .Tavşanlı’ya hayırlar getirmesini dilerim. 
      BELEDİYECİLİKTE BİR KURAL VARDIR:
 EN ALTTA BAŞKAN    EN  ÜSTTE   HALK VARDIR
                Başarılı belediyeler,akıllı ,çalışkan,sorun çözücü,sevecen başkanlarla,belediye meclisi üyeleriyle  dikkat çeker. Bilinir ki belediye binalarındaki başkan odaları aslında halkın misafir odalarıdır. Bu odaya girerken kesinlikle bir engel olmamalıdır. Yani bu odaların kapıları açık olmalıdır. Belediye başkanına oy veren ve vermeyen herkes bu odaya  rahatça girebilmelidir. Halk beklemeyi hiç sevmez. Bazı belediye başkanlarının ülkemizde göreve geldiklerinde öncelikle makam odalarının kapılarını söktürdüklerini bilirim. Halk dilediği zaman sayın başkanların odalarına girebilmelidir. Belediyeler şeffaf ve denetlenebilir olmalıdır. Kapısız makam odaları da şeffaflığın en  belirgin göstergesidir. Makam odası ve makam koltuğu  halkın gözünde her zaman  bir sorundur. Ben birçok belediye başkanının artık makam koltuğunda oturduğunu görmüyorum. Makam odaları da zaten sıradan bir oda haline dönüşmüştür. Randevu sistemi halk ile başkanı birbirinden uzaklaştırmaktadır. Hayatta en kızdığım sorulardan birisi.”Randevunuz var mı?” sorusudur. Halk her istediğinde belediye başkanına ulaşabiliyor ve belediye çalışmalarını sorgulayabiliyorsa bu çok önemlidir. Belediye başkanlarının kapıları halka asla kapalı olmamalıdır. Halkın yönetimlere katılması  gereklidir. Belediye başkanları genelde bir siyasi parti mensubudur. Ama başkan seçildikten sonra mensup olduğu,sempati duyduğu siyasi partinin rozetini çıkarıp yerine Türk bayraklı bir rozet takmak zorundadır. Artık herkesin başkanı olmuştur.  Belediyeler burs vermelidir. Kent konseyini oluşturmalıdır.Meclislerde esnaf,genç,engelli,çocuk temsil edilmelidir. Belediyelerde  STK’ların temsilcileri mutlaka yer almalıdır. Çalışmalar  bireylere değil  topluma  yapılmalıdır. Halk belediyeyi  sık sık denetlemelidir. Kreş açmak, gündüz bakımevi açmak,huzur evi açmak,belediyelerin asli görevleridir. Kullanılmayan ne kadar alan varsa belediyelerce değerlenmelidir. Dil atölyeleri hayata geçirilmelidir.Belediyelerin kesinlikle hayvan barınağı olmalıdır. 
 TAVŞANLI ZEYTİNOĞLU EVİ  “ZEYTİNOĞLU MÜZESİ”                                                                                           OLMALIDIR
       Daha ne kadar  direnebilecektir bilinmez  Tavşanlı Ulucami karşısındaki ünlü Zeytinoğlu Ailesi’nin Ata yadigarı  halkın gözüyle” şato bina “ Zeytinoğlu  Müzesi” olarak halkımızın hizmetine sunulmalıdır. Böyle olursa daha iyi bir korunma  söz konusudur. Bunu ailenin hayatta olan büyüklerinin çözebileceğini düşünüyorum.  Çok daları,ahşap ağırlıklı  bu emsalsiz yapı halen Tavşanlı’daki en değerli kültür varlıkları içinde görülmektedir. Ama bir işe yaramamaktadır. Bir sihirli elin buna bir çözüm getireceğine ben de inanıyorum. Netice itibariyle bu bina  bu haliyle zamana meydan okumayı sürdürebilir. Ama bir işe yaramalıdır,Halkımız çatır çatır gerçekleri söylerken yetkililerin bunları duymaları şarttır.Ben sadece Allah rızası için konuyu gündeme taşıdım. Bundan sonrası yetkilerle düşer. 
    TAVŞANLI’DA YABANİ HAYVANLAR İÇİN”EKOLOJİK KÖPRÜ”
                               KONUSUNDA  BİR ÇALIŞMA VAR MI  
 Tavşanlı,Kütahya’nın en çok ormanlık alana sahip ilçesi sayılabilir. Yüzde 65’lik bir orman varlığı bunu gösteriyor  Tavşanlı Ormanları’nda az da olsa ayı,kurt,çakal,tilki,karaca,domuz  yaşamaktadır. Bunların içinde en dikkat edilecek olanları geyiklerdir. Balıköy mıntıkasında 30’a yakın var. Kütahya’dan Tavşanlı’ya gelirken devlet yolu boyunca zaman zaman parçalanan, yaban hayvanlarına rastlanıyor. Bu da bu güzergahta en azından birkaç “Ekolojik Köprü2 ihtiyacı doğuruyor. Böyle bir veya birkaç köprü olup olmadığını bilmiyorum. Varsa mesele yoktur. Ama yoksa  mutlaka programa alınması gerekmektedir. Bu gerçekleştiğinde  yaban hayvanları su kaynaklarına da rahatça ulaşabileceklerdir. En azından ölmeyeceklerdir. Sesimi duyan bir yetkili olursa sevinirim. 
    TAVŞANLI’NIN  EN ESKİ “ANIT ESERİ” 
                  Tavşanlı’nın en eski anıt eseri kanımca yıllarca Cumhuriyet Meydanı’nda olan,yıllarca milli bayramlarımızı,etkinliklerimizi yaptığımız sırada çelenk koyduğumuz  Atatürk Büstü’dür.Bu büst şimdi  nerededir? Bilmiyorum.  Bu büstten sonra meydana At üzerinde  Atatürk Anıtı dikilmişti. İnsanlar hep eskileri ve ilkleri araştırırlar. Bunlar aslında  tescilli,arkeolojik –tarihi sanat değeri olan anıt eserler olarak ta lanse edilebilir. Tavşanlı’da sayın kaymakamımızın başkanlığında bir komisyon oluşturularak  mevcut  tarihi eserlerin koruma grupları muhakkak belirlenmelidir.Bakımsız eserlerin iyileştirilmesi ele alınmalıdır. Örneğin Cumhuriyet Meydanı’ndaki at üzerinde Atatürk Anıtı bildiğim ve hatırladığım kadarıyle rahmetl eski belediye başkanlarından Enver Girgin zamanında itfaiye arazözüyle yıkatılırdı. Hatta bir keresinde itfaiye tarafından anıt yıkatılırken anıt sallanmış,yıkılma tehlkesi bile atlatmıştı. Önlem olarak fiberglas anıtın içine sıvı beton zerkedilmişti.    
     TAVŞANLI ADA MESİRELİĞİ’NDE  ÇEKİRDEK YEMEK  YASAKLANSIN MI  
                 Kuru yemiş, Ayçiçeği,kabak çekirdeği,tuzlu fıstık,kabuklu fıstık,kabuklu fındık ve ceviz   her yerde tüketilebilir. Ama bir şartla; kabukları yere atılmamak kaydıyle. İstanbul7da Üsküdar Sahili7nde çekirdek yemek yasaklanmış. Çünkü belediye bu işin hakkından gelememiş. Ne yaptıysa insanımız yediği kuru yemiş kabuklarını yerlere atmış. Bu bizim  kangren olmuş bir alışkanlığımızdır. Tavşanlı’da sinemanın bol olduğu günlerde halk sinemaya gitmeden önce kuru yemiş alırdı. Hiç unutmam rahmetli iş insanımız İbrahim Gültekin,İstasyon Caddesi’nde,Tavşanlı’nın ilk mazotlu elektrik santralının bulunduğu alana bir  karkas sinema salonu açmıştı. (rahmetli Barış Manço da bu sinemada konser vermişti) Bu  sinemada  film bitiminde,seyirciler ayrıldıklarında arkalarında bir çöp yığını bırakırlardı. Rahmetli İbrahim Abi .” Hiçbir şeye kızmıyorum, seyircinin  sinema izlerken ayçiçeği ve kabak çekirdeği yemesine   kızıyorum” derdi.  Film  izlenirken   çekirdek sesleri bazen  insanları rahatsız eder boyutlara ulaşırdı. Kimse kimseye bir şey söylemiyor. Ama madem ki çekirdek tüketiliyor. Kardeşim alacaksın boş bir kese kağıdı,bir naylon poşet içine kabuklarını atacaksın. Sinema bitiminde de çöp kutusuna atıp geçeceksin. Ben Üsküdar Belediyesi’nin yerine olsam  insanların çekirdek kabuklarını bir poşete veya kaba atmalarını  özendirirdim. Çünkü yasaklar insanı tetikliyor. Yapmayacağı şeyi yapmalarını sağlıyor. 
   TAVŞANLI’DA BEKLENMEDİK VE OLASI BİR DEPREMDE  
          MOYMUL  OVASI EN   BÜYÜK TOPLAM ALANIDIR 
               Artık yaşadığımız çağda bir de toplanma alanları konusu   öne çıktı.  Ama önemli bir husus. Çünkü ülkemizde binlerce sağlıksız yapı var. Beklenmedik,ansızın gelebilecek ,şiddetli bir depremde halkın nerelere  gideceği,nerelerde kalacağı  hesaplanıyor. Örneğin Allah göstermesin ama böyle bir deprem sonrasında Tavşanlı Halkı’nın sığınabileceği en müsait alan Moymul Ovası’dır. Bu ova rahat rahat on bin kişiyi barındırabilir.  Zaman zaman söylüyoruz ya aman Moymul Ovası’na sahip çıkalım,ovayı imara açmayalım diyoruz ya. sebebi var. Çünkü bu ova Tavşanlı için çok önemli de onun için.Birçok ilde ve ilçede toplanma alanı olarak belirtilen yerler bana göre yeterli alanlar değil. Alan dediğin Moymul Ovası gibi olmalıdır. Karakova bile bakın iskana açıldı ne hale geldi? Burası da önemli bir toplanma alanı olabilirdi. Ama artık mümkün değil. Bu nedenle dileğim odur ki ilgili,yetkili merciler acilen Moymul Alanı için” Toplanma Alanı” kararı almalıdır. Böylece ova ile ilgili  sapık düşüncelere dur denilmiş olacaktır.          
               SELAMLAŞMA TÜRKÇE Mİ  ARAPÇA MI YAPILSIN?
Bunun yanıtını ben veremem. Ama Allah  her dilin sahibidir. Bugün insanoğlu kendisini yaratan bir Allah’ın olduğunu biliyor. Biz Türkler Müslüman olmadan önce de selamlaşırdık. Müslüman olduktan sonra da Arapça selamlaşma yayıldı. “ Selamünaleyküm”  dediğiniz kişiden gelecek yanıt  “Aleykümselam” dır. Ama Türk insanı  bugüne kadar başka türlü de selamlaşmıştır.Birbirine “ Merhaba”,” Sabah şerifleriniz hayrolsun”” Günaydın”” Ne var ne yok?”” n’aptın?” “ Hayrola?” iyi miyiz?” gibi seslenmelerde bulunmuştur.   Biz önce Türk’üz. Sonra Müslümanız. Öyleyse Türkçe selamlaşmakta bir sakınca olmamalıdır. Fransız’a Fransça,İngiliz’e İngilizce,Rus’a Rusça,İtalyan’a İtalyanca selam veriyoruz. Mısırlı’ya, Suriyeli’ye, Iranlı’ya  selam verirken Arapça selam verebiliriz. Ama  rastladığımız bir dostumuza “Merhaba”dersek kıyamet mi kopar?İzmir’de apartman komşumuz birileriyle sohbet halindeyken karşıdan kendilerini” Esselam-i Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berakatühü” diye selamladığım anda dört kişilerdi çil yavrusu gibi dağılıvermişlerdi.Aralarında Mehmet adlı komşuma” Hayrola? Ne oldu?” dediğimde bana :” Hocam adamlar anlamadılar kaçıştılar” demiş beni güldürmüştü. Keşke “ Merhaba arkadaşlar” diyebilseydim. Peygamberimiz” selamlaşınız”demişlerdir.Arap kardeşlerim varsın Arapça selamlaşsınlar. Ama biz Türk’üz Türkçe selamlaşmada bir sakınca olmamalıdır.                                                    

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları