MUM DİBİNE IŞIK VERMEZMİŞ
MUM DİBİNE IŞIK VERMEZMİŞ
Bülent Alpagut
- 05062218413
Tavşanlılı kendi öz evlatlarından gereğince yararlanmış mıdır? Yararlanmakta mıdır? Yoksa yararlanmayı düşünmemekte midir? Bu sorulara ilginç yanıtlar alabiliriz. Öyleyse ise ilk soruyu kendime sorayım ve yanıtını da kendim vereym;Bana göre Tavşanlılı öz evlatlarından gereğince yararlanamamıştır. Buna birçok örnek verebilirim.
Bakın; 19 Mahalleye sahip Tavşanlı Belediyesi’nin okuma-yazma oranı bir hayli yüksek Moymul Mahallesi var. Her ne kadar Tavşanlı Belediye Sınırları içinde bir mahalleyse de kendine özgü gelenek ve görenekleriyle,yaşam tarzıyle, hatta şivesiyle sanırsınız Tavşanlı’ya komşu bir başka yerleşim birimidir. Bugün bile Tavşanlı ‘da işyeri bulunan,çeşitli birimlerde,kurum ve kuruluşlarda görev yapmış olanlar,halen de yapanlar mesai bitiminde Moymul Mahallesi’ndeki evlerine dönerlerken,hele bir kendilerine sorun ve nereye gittiklerini sorun bakalım, size ne diyecektir? :” Moymul’a gidiyorum” yanıtını verecektir. Sanırsınız bir başka yerleşim birimine gitmektedir.
Bu mahalle ne yiğitler,ne kocaman yürekliler,ne yeri kolay kolay doldurulamaz evlatlar yetiştirmiştir. Bazen düşünürüm de Moymul Mahallesi’nde doğan,büyüyen,başarılara imza atmış niceleri acaba manda kaymağından ve tereyağından mı,yoksa leziz büyükbaş hayvan sütünden mi,tadına doyum olmayan yoğurttan mıdır bilinmez böyle akıllı ve çalışkandırlar.
Çünkü bu mahalle sakinlerinin büyük bölümünün uzun yıllar evlerinde,bahçelerinde,tarlalarında en azından birkaç büyükbaş yetiştirdiklerini herkes bilir. Öyle ki Tavşanlı-Tunçbilek eski yolunda bazen bu mahallenin bini mütecaviz büyükbaş hayvanları yolun bir tarafından diğer tarafına geçtiği sıralarda trafik 8-10 aksardı. Gün geldi bu büyükbaşların bu yolun altından açılan bir yer altı geçiti sayesinde doğal Mera Moymul Ovası’na gitmelerine olanak sağlanmıştı.Diyeceksiniz o Moymul nerede? O Moymul yok ama Moymullu hala var.
Ben merhum Cemal ile İzmir’e yerleştikten sonra daha çok beraber olanlardanım. Bornova Merkez’de Büyükpark’ta ikamet ettiği dairenin alt katında ofisi vardı. Burada çeşit çeşit ziraat ilaçları bulunurdu.Merhum Cemal Sarıcan uzun yıllar Türkiye ile Almanya arasında köprü olmuştur. Çeşitli uluslar arası toplantıları kaçırmazdı. Mesleğinin gereğini yapardı. Fikirlerini sunar,tartışmaya açardı. O kadar çok tespitleri,teşhisleri vardı ki bunları kitaplaştırmasını istediğimde bir gün geldiğinde bunu yapacağını söylerdi. O gün gelmedi ve ömrü de vefa etmedi. Kendisiyle İzmir yakın ve uzak çevresinde besi tesislerini,fabrikaları,çeşitli tesisleri sık sık ziyarete giderdik. Birçok büyük besi tesisi sahibi kendisinden çok istifade etmiş,kazanmış,kazandırmıştır. Ülke ekonomisine katkıda bulunmuştur. Bir dişi büyükbaşın hangi besinlerle,takviye ürünlerle yetiştirileceğini bilirdi. Süt veriminin artması için değişik formüller hazırlar ve bunları besi tesisi sahiplerine verir ve takip ederdi. En son olarak” ET” Başlıklı mükemmel bir kitabı çıkmıştı. İnanın ilgi alanım olmamasına karşın bu eseri birkaç kez okumak fırsatı bulmuşumdur. Bir okulda ders kitabı olarak ta okutulabilecek nitelikte bir eserdi.Bir ara ‘büyük sitelerde,apartmanlarda haşaratla ilgili olumlu çalışmaları olmuştu. Kimyasal ilaçlamanın bilincindeydi. Gerekeni en iyi şekilde yapanlardandı. Prof. Dr. Cemal Sarıcan’dan çok uzağa gitmeye gerek yok; Kütahya bile yararlanamamıştır. Hani ünlü bir Atasözü vardır.” Mum dibine ışık vermez” derler,öyle olmuştur,mum dibine ışık vermemiştir. Keşke verebilseydi. Eğer sevgili kardeşim,merhum Sarıcan’dan gerekli yardımı alabilseydik Tavşanlı bugün büyükbaş tesisleriyle taçlanabilirdi. Sevgili dostum Süleyman Yılmaz gibi nice Süleymanlar Tavşanlı’nın ekonomik yapısının değişmez köşe taşlarını oluşturabilirlerdi. “ Bilmiyorsan,bir bilene sor” diyen Atalarımız doğru söylemişlerdir. Ama biz ne yapmışız? Hem bilmemişiz hem de sormamışız. Bırakın Kütahya’yı sadece Tavşanlı bu evladının elinden tutabilseydi bugün manzara bir başka olabilirdi. Vefatından önce okul arkadaşlarıyle birlikte Bornova’da toplandığımızda bir gün Tavşanlı için en idealinin , bol süt veren yabancı ırk keçi üretiminde yattığını ifade etmişti. Ama bizim insanımız yıllar içinde keçiyi düşman olarak görmüş,keçi insanlarımıza düşman olarak gösterilmiştir. Kılkeçisinden söz ediyorum. Ama sadece keçi ırkı kılkeçisinden mi ibarettir? Bugün komşu Emet’te Kaymakamlık- Belediye –üretici işbirliğiyle keçi sütü üretiminde rekorlar kırılıyor. Bu keçi sütlerinden ünlü Emet Keçi peyniri üretimi gerçekleştiriliyor. Biz hali hazırda kocaman bir ova,Moymul Ovası ki doğal bir meramızdır,bir türlü ekonomimize katkısını sağlayamadık. İşte merhum Prof. Dr. Cemal Sarıcan gibi bir bilim adamımızdan,bir danışmandan yararlanabilseydik böyle mi olurdu? Bakın yeni bir Belediye Başkanı görevde. Yeniden Refah Partili,vefalı insan,güzel insan merhum milletvekilimiz Ahmet Derin’in oğlu Ali Kemal Derin’in halen bir danışmanı yok. Danışmanlık müessesesi gereklidir. Bunu yapmak zorundayız. Belediye başkanı her şeyi göremez,düşünemez,yapamaz. Projeleri hazırlayamaz, Proje hazırlasa bile icraata geçiremez. Keşke merhum arkadaşım Prof. Dr. Cemal Sarıcan sağ olsaydı da en azından Tavşanlı Belediye Başkanı sevgili Derin’in başdanışmanı bari olabilseydi. Tren kaçmıştır. Yeni trenleri kaçırmamak zorundayız. Yoksa kendimizi dımdızlak bir yerde bulabiliriz. Sevgili arkadaşımın mekanı cennet olsun. Kendisinden yararlanmayan,yararlanamayan, yararlanmayı aklının ucuna getirmeyenleri de burada kınıyorum.