08 Kasım 2021 - Pazartesi

CUMHURİYET BAYRAMI

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 18 dk.
846 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

   CUMHURİYET   BAYRAMI       
     Cumhuriyet,millet  hakimiyetine dayanan,ve bu  hakimiyetin  milletin  temsilcisi olarak  seçilen milletvekilleri  ve başlarındaki  cumhurbaşkanı tarafından  yürütüldüğü  devlet idaresi şeklidir. Şair Ömer Bedri Uşaklıgil  bir şiirinin iki mısraında cumhuriyet sözcüğünü şöyle anlatır.” Eğilmez başımıza  taç yaptık hürriyeti/Zaferle kalbimize  yazdık cumhuriyeti” der. Cumhuriyete   verdiği  değeri,sevgi  ve saygıyı bu iki mısrada özetler.  
      Cumhur ise halk topluluğu,halktır.Ünlü şairimiz Yahya Kemal de  bu sözcüğü şiirinde şöyle ölümsüzleştirmiştir,” Ulu mabed seni ancak  su sabah anlıyorum/Kubben altında bu cumhura bakarken şimdi/ Senelerden beri  rüyada görüp özlediğim/Cedlerin mağfiret  iklimine girmiş  gibiyim” demiştir. Cumhur  sözcüğü bir başka ifadeyle, topluluk,heyet  sınıftır. Ünlü şair şiirinde cumhur sözcüğünü  bir mısraında:”  Erbab-ı  kalemin umumuna  Cumhur-i  üdeba  tesmiye olunmuştur” diye   kısa ve  öz bir biçimde anlatır. Cumhurbaşkanı da,  Cumhuriyetle yönetilen  ülkelerin  devlet başkanı ,cumhurreisi ,reisicumhurdur. 
        Cumhuriyet taraftarı kimselere” Cumhuriyet-perver” deriz.  Biz millet olarak cumhuriyet-perveriz. Birkaç gün sonra  Cumhuriyet’imizin  98.yıldönümünü kutlayacağız.  Yani 29 Ekim 1923 tarihinde  ilan edilen cumhuriyet 99 yaşına basacaktır. Cumhuriyet söztir.  Hepimiz iyi biliyoruz ki,Cumhuriyet Savcıları, vatandaşımızı her türlü haksızlıktan ,devletimizi de  her türlü  tehlike  ve saldırıdan korumakla yükümlüdürler. Asli görevleri budur. Cumhuriyet savcıları,  gerek  gördükler i her olayda,kendi özgür iradeleriyle  soruşturma başlatma, dava açma yetkisine  sahiptirler. Devleti ve Cumhuriyeti korurlar. Bugün itibariyle  öyle biliyorum; 4500 C.Savcımız  var.” Her Cumhuriyet Bayramı kutlanırken  mutlaka en mutlu olanlar ,gururlananlar, Ulu Önder Aziz Atatürk’ün anıtına çelenk koyan  Cumhuriyetin   sayın c. savcılarıdır.” desek doğru olur.  
        Cumhuriyet,temelinde Laiklik olan  özgür düşünme,özgür ifade, ve özgür yaşama  biçimini anlatır. Cumhuriyet özel  isimdir. Türkiye,1975’lerden beri,Avrupalı bir devlet olmayı  kendisine stratejik bir hedef olarak seçmiştir. Türkiye,bir İslam Devleti de değildir.Ama halkının 99’u Laik  Müslüman’dır.  Laiklik, Türkiye ile  Avrupa arasında  bir ortak paydadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin  yapacağı tek şey,en önemli  iş, Türkler’in  Avrupa Uluslarıyla benzeşmesini sağlamak olmalıdır. 
          Osmanlı Devleti bile, 250 yıl önce,1765’ten   itibaren askeri olarak  güçlü ve  iktisadi olarak  müreffeh olmak için “Batılılaşma”ya  karar vermişti. Batılılaşmada en büyük adımı  bizden çok önce Atalarımız atmıştır. 
          Cumhuriyetimiz, 29 Ekim 2023 tarihinde  yani iki yıl sonra 100  yaşında bir cumhuriyet olacaktır. Ne kadar gururlansak azdır. Allah o günü görmeyi  hepimize nasip etsin. 
          Türkiye Cumhuriyeti’nin 100.yıldönümü  bugüne kadar görülmemiş etkinliklerle kutlanmalıdır. Bu kutlamalara  tüm dünya ülkeleri de  sembolik katılımlarla katkı vermelidirler. Mutlaka bunu yüce Atatürk te isterdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100.yılı  tüm dünyada “ Türk Yılı” ilan edilmelidir. 
           Ben Cumhuriyet Çocuğuyum.  Eşim de çocuklarım da ,torunlarım da öyle.  Ama merhum büyüklerim  babam 1910 yılında Üsküp’te doğmuş. Annem 1917 yılında Trabzon’da doğmuş.Dikkat edilirse bu tarihlerde Osmanlı Devleti  vardı. Merhum büyüklerim,  Laf açıldığında bizlere:” sizler Cumhuriyet çocuklarısınız” derlerdi. Merhum Tavşanlı’nın Ovacık Köyü  eski muhtarlarından aile dostumuz Emin Atay( Emin Çavuş) ki bizlere her zaman” Ben Atatürk’ün sıhhıye çavuşuydum” derdi;  evimize geldiği bir gün bizlere:” sizler Cumhuriyet’in tatlı meyvelerisiniz” demişti.  Bunu asla unutmadım.  Evet,bizler,Cumhuriyetimizin her bireyi(istisnalar dışında) Cumhuriyet’in tatlı meyveleridir.  Ben meslek yaşamım boyunca  Tavşanlı Kaymakamlığı Protokol    Amiri ve Törenler Komutanı olarak  nice Cumhuriyet Bayramları’nı bizzat yönettim.  Bunun için de  gururluyum. 
         Tavşanlı’da bir kez Cumhuriyet Bayramı törenleri ,Kütahya’nın Tavşanlılı Demokrat Parti Milletvekili   Ahmet  Kavuncu’nun  vefatı   nedeniyle    29 Ekim 1994 ‘te kısa  tutulmuş,sadece geçit töreni yapılmıştı.Bu Cumhuriyet sevdalısı bir milletvekiline gösterilen saygının bir tezahürüydü.  
          Cumhuriyet Bayramı,milli bayramlarımızın babasıdır. Allah bu aziz  millete  nice yıllar bu büyük bayramı   gururla,huzurla,mutlulukla kutlamayı nasip etsin. Türk Milleti ,Cumhuriyet’in 100.yıldönümü için bayraklarını şimdiden hazırlamalıdır. O gün tüm Türkiye ,bir gelincik tarlasını andırmalıdır.  

      İKNA  ETMEK   MAHARET    İSTER  

    ikna sözcüğü,inandırma, inanmasını sağlama  demektir. İnsanı ikna etmekle,halkı ikna etme arasında fark vardır. İnsan bir kişidir. Halk ise kozmopolittir. Değişik inançta,duygu ve düşüncededir. Halkın  içinde  fanatik sporseverler, çeşitli siyasi  sempatizanları, çeşitli cemaat üyeleri, çeşitli  mezhep ten ,okumuş,okumamış  ,zengin-fakir ,çeşitli meslek gruplarından bireyler  vardır. Bir insanı yerine göre ikna edebilirsiniz. Ama kitleleri,grupları, toplulukları ,kalabalıkları  ikna etmek zordur. Bireyleri razı etme,gönlünü etme,alma  kolaydır. Ama  bunu topluluklarda,gruplarda,kitlelerde  yapmanız zordur . Bizim insanımız , görmek ister. Görmediği şeye  de kolay kolay inanmaz. Ben 1962-1972 yılları arasında, Tavşanlı’nın Derecik Köyü İlkokulu’nda  müdür yetkili ,birleştirilmiş sınıf öğretmeniydim.Birleştirilmiş sınıfın   ne olduğunu bilir misiniz?Beş sınıfın  öğrencisi aynı  sınıfta,dersliktedir.Öğrenciler  5 dizi halindedir.  Benim 90 öğrencim vardı. 1.sınıflar,2.sınıflar,3.sınıflar,4.sınıflar ve 5.sınıflar ayrı ayrı  sıralardadır. 1.sınıf özelliği nedeniyle öğretmenin sınıfıdır. 2 ve 3.sınıflar için en akıllı öğrencilerimden birini,4 ve 5.sınıflar için de bir başka akıllı öğrencimi görevlendirirdim.  Bu sınıftan size göre kaç öğrenci   başarılı olur da  örneğin ortaokula gider? Bir elin beş parmağı kadar. Ki hep böyle olmuştur. Benim köy öğrencilerimden bu koşullarda   çok azı   okuyabilmiştir.Aklımda  kalan tek isim bir ara Halk Eğitim Merkezi ve Kurslar Müdürü,bir ara lise öğretmeniydi. Halen emekli İbrahim Esen’dir. Ben Derecik Köyü’ne atandığımda bekardım; Okulun çatısı altında,okul binasının bir bölümündeki lojmanda kalırdım. Zaman zaman da  Tavşanlı’ya evime bisikletle gider gelirdim. Köyde kaldığım gecelerde ,köy odalarına giderdim.  Köy odaları  7-8 kişiden az olmamak  üzere köylü yurttaşların  gelip oturdukları,zaman geçirdikleri  sohbet odalarıdır. 
      En güzeli,köylü yurttaşların bu odalarda  öğretmene olan saygısıdır. Köy odalarının baş köşesinde öğretmen için hep bir minder olmuştur. Sohbetlerde  sözü asla  kesilmemiştir. Anlattıkları  hep  dinlenmiştir.  Bazen köylü yurttaşlar öğretmenini  imtihan da eder.  Öğretmen bunun farkına bile varmaz.  Öğretmenin anlattıklarını dinler ama   aklına yatmayanları da   anlamış gibi  yapar.  Bir gün hiç unutmam benden Ta’dil-i erkana   bir örnek göstermemi istemişlerdi.  Neydi bu? Örneğin;Namazın kıyam,rüku ve sücud gibi rükünlerini  acele etmeksizin  adap ve usulüne  göre yerine getirmedir.Bazı uyulması gereken kurallardır. Onlara  1960-1962 yılları arasında  Kayseri’nin Erkilet Bucağı Emmiler Köyü İlkokulu’nda Yedek   subay öğretmenken  yaşadığım bir olayı anlatmıştım.Beni dikkatle  dinlemişlerdi.  O anlattığım olay aynen şöyleydi;  Gecenin bir vaktinde  o görev yaptığım köyde,elimde gaz feneri  bir köy odasına giderken birinin  bir evin duvarına su dökerken(işerken)  görmüştüm.Ne alaka ? diyebilirsiniz.  İşte tam ta’dil-i erkana  uygun bir durum söz konusuydu.  Meraklı bakışlar açıklama  bekliyordu. Hemen odanın ortasındaki kilimi kaldırtmıştım. Sonra  elime bir bardak su alıp yarım metre mesafeden yavaşca odanın zeminine dökmüştüm. Su etrafa sıçramıştı. Bunu hemen  o geceleyin bir evin duvarına su döken(işeyen) kişiye getirmiştim.  O  kişinin  farkına varmadan idrar zerreciklerinin pantolonunun paçasına sıçradığını  anlatmak istemiştim.. Bunun  kılınacak namazı  bozacağına getirmiştim.  Ben bu olayı anlattıktan sonra  birçoğunun bundan ders aldığını  düşünürüm.   
     Siz çıkıp ta  seçim meydanlarında   merhum Cumhurbaşkanımızın bir zamanlar  TSK’lerinde  general olduğunu  anlatırsanız. Bu asla inandırıcı olmaz. Ama bir bardak zeytinyağının içine  bir kaşık Por-Çöz döküp  zeytinyağını kıpkırmızı  yaparsanız zeytinyağının karışık,hileli olduğunu  anlatabilirsiniz. Veya, bir bardak zeytinyağını bir buzdolabında  bir süre tutup çıkardığınızda donduğunu  göstererek  bunun gerçek zeytinyağı   olduğunu ispatlayabilirsiniz.Çünkü, karışık zeytinyağı donmaz. Koyunların önüne koyduğunuz ot zehirliyse koyun bunu asla yemez. Size  zürafaların nehrin bir yakasından öte yakasına geçtiğini söyleyenlere inanmayacaksınız. Çünkü züfaralar yüzme bilmezler. Fabrikalarda çalışan  işçileri iş bitiminde demir trabzanlı merdivenlerden çıkarırlar. Böylece  vücutlarında  biriken  elektrik yükleri  vücutlarından  demir trabzana geçer. Kömür galerilerinde   büyük fareler  galerilerin sağlıklı olduğunun işaretidir. Oksijen azaldığında  galerileri önce fareler terk eder. Sağlıklı meyveler kurtlu meyvelerdir. Sağlıksız olsaydı içinde canlı yaşayamazdı. Kavunun ağırı tatlıdır.Yine her şeyin başı eğitimdir. Çok okuyan,çok gezen her şeyin  doğrusunu bilir. Siyasetçiler de  çoğu zaman irticalen konuşurlar. Yalan yanlış konuştukları  çok olur. Kim ikna edici konuşma yaparsa   kazanır. Beceremeyenler ise kaybeder.       

                                        
       KÜTAHYA’DA  SOKAK HAYVANLARI İÇİN  KEDİ EVİ KÖPEK
 KULÜBESİ VE KUŞ EVİ  ÜRETİMİ İÇİN BİR ATÖLYE  KURULSUN           

      4 EKİM HAYVANLARI  KORUMA GÜNÜ  münasebetiyle il bazında merkezde ve ilçelerde bazı etkinlikler yapıldı. Örneğin;Kütahya 80.Yıl Özel İdare  İlkokulu  bu etkinliklerden birini yaptı. Öğretmen Handan Şahan Kurtulmuş ‘un  önderliğinde sürdürülen çalışmalar  taktire şayan. Sevimli hayvan dostlarımızı unutmayan bu değerli öğretmene ve okul öğrencilerine bir öğretmen olarak teşekkür ediyorum. Bu faaliyetin okulun sosyal sorumluluk projelerinden birisi olduğunu öğrendim. 
     Muhakkak sokak hayvanlarının da bir evi olmalı. Bir köpeğin,kedinin, kendi yuvasını hazırlaması  mümkün değil.Bu sevimli dostlarımızın bize ihtiyaçları var. Gerçi kuşlar kendi yuvalarını yapıyorlarsa da  onlara da  bu konuda yardımcı olmak görevimiz olmalıdır. Kütahya kabaca  60’ı ormanlarla kaplı bir il.Üstelik  Kütahya’da bir Orman Bölge Müdürlüğü var.  Aa maalesef bu bölge müdürlüğünün  sokak hayvanları  için kedi evi ve köpek kulübesi ile kuş evi üreten bir atölyesi yok.  Böyle bir atölye kurulduğu taktirde  Kütahya sadece Türkiye’,dünya da  da  ünlenecektir. Belki de örnek olacaktır. Sayın valimizin direktifleri doğrultusunda kurulacak bir atölye sadece Kütahya merkezde değil,ilçelerde de  sokak hayvanlarına(kedi-köpek) ve kuşlara  yeterli sayıda kedi evi,köpek kulübesi ve kuş evi üretebilecektir. 
     Orman  ürünlerimiz   bu atölyede   pekala  kedi evi,köpek kulübesi ve kuş evi  yapacak  potansiyele sahip. Konu açılmışken   Tavşanlı’da  özellikle  köpek kulübesi konusunda   yaşanan drama  değinmek isterim.  İlçeye   bağlı Tepecik Beldesi maalesef  sokak köpek popülasyonun   en yoğun olduğu  bir belde. Bu belde adeta,  yol geçen hanına dönmüş  durumda.  Beldeye Emet  ,Tavşanlı ,Kaplıcalar  ve Balıkesir  Köprüsü yönünden getirildiği düşünülen yüzlerce köpek ,bugün itibariyle 4-5 bini bulmuş durumda. Bu sahipsiz,başıboş köpekler   giderek büyük bir tehlike arzediyor.Üstelik  bu hayvanların başlarını içine sokacak barınakları da yok. Ağaç diplerinde,kaya kovuklarında,orada burada sabahlıyorlar.Bugüne kadar bu zavallı hayvanlara barınak yapamamışız.  Eskilerde bu köpekleri bir şekilde itlaf ediyorlardı. Yiyeceklerine zehir katılırdı. Hatta elinde av çiftesi olan bir görevli bu hayvanları acımasızca öldürürdü. Ama artık Hayvan Hakları var. Böyle bir harekette bulunanlar cezalandırılıyor.  Öyleyse ne yapılabilir? Bu hayvanlar kısırlaştırılır.Ama kısırlaştırma için önce temiz,hijyen ortamda bir tesis gerekir.Çünkü  kısırlaştırma  operasyonu ardından bir köpek en az iki gün gözetim altında tutuluyor. Bu hayvanların yaralarının mikrop kapmaması önemli. Bu operasyonu yetkililer,veteriner hekimler keçi-koyun ağıllarında,ahırlarda, pislik,mezbelelik yerlerde mi yapacak?Bursa’da Nuhun Gemisi Derneği’nin fedakar  yetkilisi  Zafer Sicimoğlu, Veterinerler  Odası yetkilisi Halil Kuyucak,Tavşanlılı hayvan sever,çeşitli derneklerin temsilcisi-yetkilisi  Necdet Demirat  ne yapsın? Siz malzemeleri hazırlayacaksınız ki onlar da helvayı yapsınlar. Bu şartlarda Tavşanlıda kısırlaştırma operasyonu yapılamaz. Kimseden de bunu isteyemeyiz.Önce uygun bir bina ki bu prefabrik te olabilir bunu yapacaksınız. Bunun ötesinde bu binanın konulacağı araziyi tahsis edeceksiniz.  Böyle bir tesis Tavşanlı’da maalesef yok.  Tepecik Beldesi  bütçesi zayıf bir belediye.  Belediye başkanı aylardır bitkisel hayat yaşıyor. Belediyenin doğru dürüst bir gelir kapısı da yok.  Böyle bir belediyeden sokak hayvanları konusunda yardım isteyemezsiniz.  Tepecik Beldesi’nde kimse evinin bahçesini,evinin altını, yanını,tavuk tesislerinin civarını, böyle bir tesis için vermiyor.Zorlayamazsınız. Öyleyse ne yapılabilir? Sayın belediye başkan vekili İsmail Bal  ile görüştüm.  Çamaşırlık Mevkiinde  Hazine’ye ait bir arazi varmış. Bu arazide  bir sokak hayvanları   rehabilitasyon merkezi kurulabilirmiş. Tepecik Beldesi Belediyesi sanırım bu konuda gerekli başvuruyu yapmış. Bürokratik engeller aşılabilir,bu Hazine arazısı tahsis edilebilirse ve bir prefabrik tesis  gerek devlet tarafından,gerek yardım sever kurum ve kuruluşlarca,kişilerce  kurulabilirse  işte ancak bu tesiste hijyen koşullarında sokak hayvanlarının kısırlaştırılması operasyonları yapılabilir.Öyleyse sayın ilçe kaymakamı Erdoğan Kanyılmaz Bey,sayın valimiz Ali Çelik Bey’e durumu acilen  anlatmalıdır. Sayın valimizin direktifleri doğrultusunda bu  sorun  kesinlikle çözülebilir Sayın valimiz bu konuyu çözebilir. .  Eğer gerekli önlemler alınmazsa bir gün bu sokak hayvanları şehir merkezini dahi tehdit edecektir.İnsanlarımız cadde ve sokaklarda gezemez duruma gelebilecektir. Halen  Belde yakınlarındaki hasta,bakımsız, birçok köpeğin en azından  sokak hayvanı için kurulan tesislerde tedavi edilmeleri gerekiyor.Ne yazıktır ki kış arefesinde bugün de hala belirsiz saatlerde bu belde sınırları içine adeta  köpek yağmaktadır.  Bu köpeklerin bir bölümü bugünlerde,kışa çeyrek kala doğum yapacaktır. Geçtiğimiz yıl bu köpek yavrularının bir bölümü açlıktan,bakımsızlıktan ölmüş,bir kısmı ,diğer köpekler tarafından parçalanmış hatta yenilmiş. Köpek yavrusunu yer mi? Aç kalınca yer,Bir  kısmı da sığınabileceği bir  ağaç dibini,köprü-menfez altını, tavuk  çiftlikleri civarlarını kendilerine mesken tutmuşlar. Tepecik Beldesi Belediyesi ‘nin  kontrolünde kısırlaştırma faaliyetinin başlaması gerçekleşirse  en azından köpek popülasyonunun  artması önlenebilecektir.   Şu anda  bu binlerle ifade edilen köpeklerin kışa girmeden  barınacakları  kulübelere  acilen ihtiyaç vardır.Önce bu  barınak konusunu çözelim.  Ama bunu  bugüne kadar gerçekleştiremedik.. Bursa’da  değerli bir hemşehrimiz, hayvan sever   Nuh’un Gemisi Derneği Başkanı  Zafer Sicimoğlu,Tavşanlılı hayvan sever Necdet Demirat   ve Veterinerler Odası Başkanı Halil Kuyucak’ın  Tepecik Beldesi Belediye Başkan vekili İsmail  Dolma    ile   birkaç gün evvel bir araya gelmesi  bana göre sorunu çözemeyecektir. Çünkü bu kişilerin talepleri  kabul görmemiştir.Bu kısırlaştırma faaliyetinin bir de ekonomik yönü var. Bir köpeğin kısırlaştırma operasyonunun da bir faturası  var. Bu para  Tepecik Belediyesi’nde yok. Sonra bunu bu belde belediyesinden istemek te haksızlık olur. Bu faaliyetlere kimlerin ne kadar katkıda bulunabileceği  de belirlenmelidir. 
      Ama  yukarıda ifade ettiğim gibi  ilk etapta bu sokak hayvanları özellikle köpeklerin  kulübeleri yapılarak ,uygun görülecek bir araziye konuşlandırılmalıdır.İşte bunu da yazımın başında ifade ettiğim gibi ancak Orman Teşkilatımız  çözebilir. Bu durumu özellikle sayın Tarım ve Orman Bakanımız Dr. Bekir Pakdemir Bey’e de arzedeceğim. Sayın bakanımızın direktifleri doğrultusunda sokak hayvanları köpeklerin kulübelerinin,kedi evlerinin,kuş evlerinin de   Orman Teşkilatlarımızca   yaptırılması da mümkün olabilir.   Bu hizmeti Türkiye genelinde,Orman Bölge Müdürlükleri  üstlenebilir.  Yoksa birkaç hayvan severin,bazı kurum e kuruluşun bu konu için merhem olacağına inanmıyorum.  Hizmet kalıcı olmalı, oto kontrol yöntemiyle çalışmalar izlenmelidir.ÖYLE DÜŞÜNÜYORUM; Ülkemizde  bu sokak hayvanlarının sırtında kurban kesenler var.Bunu istismar edenler mevcut.Halkın duygularıyla oynanarak bu zavallı hayvanların  hakkını yiyenler bulunuyor. Bu benim kişisel  düşüncemdir. 
      Nasıl   Hayvan Hakları ile ilgili  bir dizi karar,yönetmelik,yasa varsa  bunların amir hükümlerinin  mutlaka hayata geçirilmesi gerekmektedir.Ben her gece yatağıma  uzanırken bu sokak hayvanlarını düşünmeden edemiyorum. Yüce Peygamberimizin Hadis-i şeriflerini düşünüyorum.” Yerdekilere merhamet ediniz ki,göktekiler de sizlere merhamet etsin”mealindeki uyarı  beni  derinden etkiliyor.    

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları