04 Şubat 2024 - Pazar

MİLLİ SINIRLARIMIZ İÇİNDE 5O BİN 500 KÖY VE MAHALLE MUHTARI

MİLLİ SINIRLARIMIZ İÇİNDE 5O BİN 500 KÖY VE MAHALLE MUHTARI VAR

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 8 dk.
89 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

 … 
 

    MİLLİ SINIRLARIMIZ İÇİNDE 5O BİN 500 KÖY
         VE MAHALLE  MUHTARI  VAR
                  Milli sınırlarımız içindeki 50 bin 500 Köy ve mahalle muhtarı arasında  yeniden görevini sürdürmek isteyenler mutlaka vardır.  Eğer;” Harç bitti yapı paydos” diyenler varsa mutlaka  muhtarlığa kapılarını kapatmışlardır. Öyleyse ülke genelinde muhtarlık koltuklarını yeniler dolduracaktır.  Son yıllarda artık muhtarlar maaş aldıkları için bu göreve talip olanların da sayısı bir hayli artmış görünüyor. Eskinin muhtarları  bu görevi  bir hatır uğruna yaparlardı. Genelde yerleşim birimlerinde hali vakti yerinde olanlar seçilirlerdi. Eskiden muhtar olanların neler çektiklerini ben de iyi bilirim. Köye bir bürokrat mı gelecek? Alarm durumuna geçen muhtar olurdu.  Bürokrat köyde kalacaksa  kalacağı yeri hazırlamak,kendisini doyurmak muhtarın göreviydi. O da ya kendisi bu işi yapar ya da köyde bazı ileri gelenlere bu görevi verirdi. Hiç unutmam ilçeye bağlı Derecik Köyü’nün ilkokulunda müdür yetkili öğretmenken  köyde Köy Kadastrosu çalışmaları  vardı.  Köy Kadastrosu görevlileri  köyde uzun süre kalmışlardı. Köy Konağı’nda  kendilerine tahsis edilen odada yiyor,içiyor,yatıyorlardı.  Köy muhtarı merhum kardeşim bu dört kişiyi ağırlamakta bayağı zorlanmıştı. Allah inandırsın köyde sürüler halinde olan tavuklar çalışmalar bittiğinde  erimiş bitmişti. Çünkü  sayın kadastro görevlisinden biri  Köy Konağı’na gelen köylü yurttaşları kasketleriyle gördüğünde hemen kendilerine  bir tavuk cezası kesiyordu. Yani yanlarına girerken köylü yurttaşlar mutlaka kasketlerini,şapkalarını çıkarmak zorundaydılar. Bu her gün asgari dört tavuk anlamına geliyordu. Tavuklar kesiliyor,  ceza alan köylü yurttaşın ilesi tarafından  tüyleri yolunarak  kaynatılıyor,akabinde tereyağında kızartılıp,yufkalara sarılıp  bir tepsiye konuluyordu. Yani akşam yemeğine hazır hale getiriliyordu.  Merhum Köy Korucusu da  bu tereyağında kızarmış tavuklardan birisini  bir kenara alıp,bir süre sonra okul lojmanına getiriyor bana veriyordu. Yani bu işten ben de nasibimi alıyordum. 
         Merhum Ayvalı Köyü Muhtarı Osman Şeker  dostumdu. Zaman zaman Derecik Köyü Muhtarı merhum Süleyman Dinsever( Perişanlardan) ile yanına giderdik.  O da anılarını anlatırdı.  Bir gece geç saatlerde köyde evinin kapısı çalınmış. Açmış bakmış iki at üzerinde Orman Muhafaza memuru. “ Muhtar ağır misafirlerin geldi2 deyip atlarından inmişler ve muhtarın evine yürümüşler. Ky muhtarı merhum Şeker ilk etapta atlarını gezdirmiş,sonra boyunlarına içi yem dol  heybeleri takmış. Ardından da  ağır  misafirlerinin   karnını doyurmuş.  Ama gidecek gibi görünmediklerini anlayınca  başına geleceğini iyi bildiğinden gecenin bir behrinde bir şeyler yiyip yemediklerini sorunca muhafaza memurlarından birisi.” Muhtar,biz garip kişileriz,bize iki taze böbrek,biraz karaciğer tavada, az da kavurma yeter de artar bile” demiş. Merhum muhtar Şeker,bize bunu söylerken ilave etmeyi unutmamıştı;” Ben gecenin bir behrinde bunları nereden bulayım? Hemen bir erkeç kesip hazırlattım. Ağır misafirlerimi  memnun ettim” demişti.  Köy muhtarlarının ağır misafirleri arasında sık sık köye gelen iki jandarma da vardır.  Genelde at üzerinde gelirlerdi. Soluğu muhtarın konağında alırlardı. Er de olsalar,muhtarlar onlara.”Komutanlar hoş geldiniz!” diyerek hep yağ yakmışlardır.Muhtarların ağır misafirleri sayın kaymakamlardır.Sayın ilköğretim müfettişleridir.Sayın köy seçim görevlileridir. 
          Merhum  Derecik Köyü Muhtarı Ayan Süleyman( Süleyman Dinsever) ne zaman evine davet etse  yer sofrası kral sofrası gibi olurdu. Merhum oğlu Mehmet  yemek yerken kulağıma yavaş bir sesle.”Hocam sen her zaman gel. Senin sayende biz de bayram ediyoruz” derdi.Muhtarların sofrasına oturmayan en büyüğünden en az yetkilisine kadar her memur  hep  mutlu ayrılmışlardır.  Hiç unutmam,halen mahalle,o zaman köydü; Çardaklı Köyü Muhtarı İsmal Efendi beni de  davet etmişti.  Ama biraz geç kaldığım için sofrada kalanlarla yetinmiştim.  Sayın kaymakam,ilçe ilköğretim müdürü,bazı birim müdürlerine bir kahvaltı hazırlamıştı. Sofrada kuş sütü eksikti.  Sayın kaymakam klaklrı çınlasın.” Bülent Hoca treni kaçırdın. Sana pek bir şey kalmadı” dediğinde kendisine;” Sayın kaymakamım kurtlardan artar tilkilere yeter” diyerek kendisini tebessüm ettirmiştim. Aslında sofrada bayağı bir şeyler  kalmıştı.
       Köy muhtarları arasında efsaneler vardır.  Hangi birinden söz edeyim k? Mahalle muhtarlarının  köy muhtarlarının yanında  esamesi okunmaz.  Çünkü gerçek muhtarlar köy muhtarlarıdır.  Halkımızın ifadesiyle onlar köyün tüm yetkilere sahip Cumhurbaşkanlarıdır.  Bir siyasi parti üyesi olmamalarına karşın tüm siyasi partilerin ortak paydalarıdır. Rengini belli etmeyenleri her halükarda işini çözer. Köy muhtarlarının her şeyi önemlidir.  Köy muhtarının aile bireyleri,akrabaları,hatta merkepleri bile önemlidir.  Bir zamanların bugün beldedir,Balıköy’ün efsane muhtarı merhum iş insanımız  Necati Ünal’ın babası,merhum Himmet Ünal’ın Eskişehir- Balıkesir arasında çalışan posta treninde özel kompartımanı vardı. Bu kompartımana kimse giremezdi. Eski köy,belde halen mahalle  Çukurköy’ün efsane valisi Ahmet Esen  birçok kişinin gözünde kaymakamdı,valiydi,bir siyasi partinin genel başkanı gibiydi.  Yıllar içinde Tavşanlılılar nice köy muhtarlarını tanımışlardır.  Bunların bir kısmı gerçekten tahsilli olmamasına karşın zeki,işini bilen,akıllı insanlardı. Merhum Ovacık Köyü Muhtarı  Emin Çavuş( Atay)  bir gün  eli,yüzü morluklarla evimize gelmişti. Karakolda zamanın Jandarma komutanı astsubay bir  konu üzerinde tartışırken kendisine:”Ulan sen komünist misin?” deyivermiş. O da “ Evet komünistim  “deyince de  epey bir tartaklanmış.Bakmış, sürekli darp ediliyor dayanamamış komutana.”Komutan ben öyle dedim ama Allah aşkına komünist de ne?” deyince bu kez komutan gülmüş. “ Haydi git  gözüme görünme” deyip muhtarı bırakmış. Merhum Emin Çavuş ben bu kelimeyi efe misin diye anlamıştım” dediğinde bu kez bizleri güldürmüştü. Hoş muhtarlar gördük. Ekmeğini yediklerimiz  oldu.  Dost olduklarımız var.  Hala birbirimizi arar sorarız.  Muhtarlık zor bir görev. Bunun farkındayım. Ama son yıllarda muhtarlık müessesesini  cazip hale getirenin de maaş olduğunu biliyorum.  Allah bereket versin. Eskiden bu da yoktu ya.  Eskilerde bekçilere bile kız vermek için aileler arasında yarış vardı. Bir kız annesinin  komşusunun neden kızını bir bekçiye vereceğini sorduğunda verdiği yanıtı hiç unutmam.” Amanın neden vemecem Hatçe,çat çatı va pat patı va” demişti. Bütün muhtar adaylarına başarılar diliyorum. Kardeşçe bir mücadele içinde olsunlar. Belden aşağıya vurmasınlar. Şurada kırk kişiyiz. Birbirimizi iyi tanıyoruz…..

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları