MİLLİ SINIRLARIMIZ İÇİNDE 5O BİN 500 KÖY VE MAHALLE MUHTARI
MİLLİ SINIRLARIMIZ İÇİNDE 5O BİN 500 KÖY VE MAHALLE MUHTARI VAR
Bülent Alpagut
- 05062218413 …
MİLLİ SINIRLARIMIZ İÇİNDE 5O BİN 500 KÖY
VE MAHALLE MUHTARI VAR
Milli sınırlarımız içindeki 50 bin 500 Köy ve mahalle muhtarı arasında yeniden görevini sürdürmek isteyenler mutlaka vardır. Eğer;” Harç bitti yapı paydos” diyenler varsa mutlaka muhtarlığa kapılarını kapatmışlardır. Öyleyse ülke genelinde muhtarlık koltuklarını yeniler dolduracaktır. Son yıllarda artık muhtarlar maaş aldıkları için bu göreve talip olanların da sayısı bir hayli artmış görünüyor. Eskinin muhtarları bu görevi bir hatır uğruna yaparlardı. Genelde yerleşim birimlerinde hali vakti yerinde olanlar seçilirlerdi. Eskiden muhtar olanların neler çektiklerini ben de iyi bilirim. Köye bir bürokrat mı gelecek? Alarm durumuna geçen muhtar olurdu. Bürokrat köyde kalacaksa kalacağı yeri hazırlamak,kendisini doyurmak muhtarın göreviydi. O da ya kendisi bu işi yapar ya da köyde bazı ileri gelenlere bu görevi verirdi. Hiç unutmam ilçeye bağlı Derecik Köyü’nün ilkokulunda müdür yetkili öğretmenken köyde Köy Kadastrosu çalışmaları vardı. Köy Kadastrosu görevlileri köyde uzun süre kalmışlardı. Köy Konağı’nda kendilerine tahsis edilen odada yiyor,içiyor,yatıyorlardı. Köy muhtarı merhum kardeşim bu dört kişiyi ağırlamakta bayağı zorlanmıştı. Allah inandırsın köyde sürüler halinde olan tavuklar çalışmalar bittiğinde erimiş bitmişti. Çünkü sayın kadastro görevlisinden biri Köy Konağı’na gelen köylü yurttaşları kasketleriyle gördüğünde hemen kendilerine bir tavuk cezası kesiyordu. Yani yanlarına girerken köylü yurttaşlar mutlaka kasketlerini,şapkalarını çıkarmak zorundaydılar. Bu her gün asgari dört tavuk anlamına geliyordu. Tavuklar kesiliyor, ceza alan köylü yurttaşın ilesi tarafından tüyleri yolunarak kaynatılıyor,akabinde tereyağında kızartılıp,yufkalara sarılıp bir tepsiye konuluyordu. Yani akşam yemeğine hazır hale getiriliyordu. Merhum Köy Korucusu da bu tereyağında kızarmış tavuklardan birisini bir kenara alıp,bir süre sonra okul lojmanına getiriyor bana veriyordu. Yani bu işten ben de nasibimi alıyordum.
Merhum Ayvalı Köyü Muhtarı Osman Şeker dostumdu. Zaman zaman Derecik Köyü Muhtarı merhum Süleyman Dinsever( Perişanlardan) ile yanına giderdik. O da anılarını anlatırdı. Bir gece geç saatlerde köyde evinin kapısı çalınmış. Açmış bakmış iki at üzerinde Orman Muhafaza memuru. “ Muhtar ağır misafirlerin geldi2 deyip atlarından inmişler ve muhtarın evine yürümüşler. Ky muhtarı merhum Şeker ilk etapta atlarını gezdirmiş,sonra boyunlarına içi yem dol heybeleri takmış. Ardından da ağır misafirlerinin karnını doyurmuş. Ama gidecek gibi görünmediklerini anlayınca başına geleceğini iyi bildiğinden gecenin bir behrinde bir şeyler yiyip yemediklerini sorunca muhafaza memurlarından birisi.” Muhtar,biz garip kişileriz,bize iki taze böbrek,biraz karaciğer tavada, az da kavurma yeter de artar bile” demiş. Merhum muhtar Şeker,bize bunu söylerken ilave etmeyi unutmamıştı;” Ben gecenin bir behrinde bunları nereden bulayım? Hemen bir erkeç kesip hazırlattım. Ağır misafirlerimi memnun ettim” demişti. Köy muhtarlarının ağır misafirleri arasında sık sık köye gelen iki jandarma da vardır. Genelde at üzerinde gelirlerdi. Soluğu muhtarın konağında alırlardı. Er de olsalar,muhtarlar onlara.”Komutanlar hoş geldiniz!” diyerek hep yağ yakmışlardır.Muhtarların ağır misafirleri sayın kaymakamlardır.Sayın ilköğretim müfettişleridir.Sayın köy seçim görevlileridir.
Merhum Derecik Köyü Muhtarı Ayan Süleyman( Süleyman Dinsever) ne zaman evine davet etse yer sofrası kral sofrası gibi olurdu. Merhum oğlu Mehmet yemek yerken kulağıma yavaş bir sesle.”Hocam sen her zaman gel. Senin sayende biz de bayram ediyoruz” derdi.Muhtarların sofrasına oturmayan en büyüğünden en az yetkilisine kadar her memur hep mutlu ayrılmışlardır. Hiç unutmam,halen mahalle,o zaman köydü; Çardaklı Köyü Muhtarı İsmal Efendi beni de davet etmişti. Ama biraz geç kaldığım için sofrada kalanlarla yetinmiştim. Sayın kaymakam,ilçe ilköğretim müdürü,bazı birim müdürlerine bir kahvaltı hazırlamıştı. Sofrada kuş sütü eksikti. Sayın kaymakam klaklrı çınlasın.” Bülent Hoca treni kaçırdın. Sana pek bir şey kalmadı” dediğinde kendisine;” Sayın kaymakamım kurtlardan artar tilkilere yeter” diyerek kendisini tebessüm ettirmiştim. Aslında sofrada bayağı bir şeyler kalmıştı.
Köy muhtarları arasında efsaneler vardır. Hangi birinden söz edeyim k? Mahalle muhtarlarının köy muhtarlarının yanında esamesi okunmaz. Çünkü gerçek muhtarlar köy muhtarlarıdır. Halkımızın ifadesiyle onlar köyün tüm yetkilere sahip Cumhurbaşkanlarıdır. Bir siyasi parti üyesi olmamalarına karşın tüm siyasi partilerin ortak paydalarıdır. Rengini belli etmeyenleri her halükarda işini çözer. Köy muhtarlarının her şeyi önemlidir. Köy muhtarının aile bireyleri,akrabaları,hatta merkepleri bile önemlidir. Bir zamanların bugün beldedir,Balıköy’ün efsane muhtarı merhum iş insanımız Necati Ünal’ın babası,merhum Himmet Ünal’ın Eskişehir- Balıkesir arasında çalışan posta treninde özel kompartımanı vardı. Bu kompartımana kimse giremezdi. Eski köy,belde halen mahalle Çukurköy’ün efsane valisi Ahmet Esen birçok kişinin gözünde kaymakamdı,valiydi,bir siyasi partinin genel başkanı gibiydi. Yıllar içinde Tavşanlılılar nice köy muhtarlarını tanımışlardır. Bunların bir kısmı gerçekten tahsilli olmamasına karşın zeki,işini bilen,akıllı insanlardı. Merhum Ovacık Köyü Muhtarı Emin Çavuş( Atay) bir gün eli,yüzü morluklarla evimize gelmişti. Karakolda zamanın Jandarma komutanı astsubay bir konu üzerinde tartışırken kendisine:”Ulan sen komünist misin?” deyivermiş. O da “ Evet komünistim “deyince de epey bir tartaklanmış.Bakmış, sürekli darp ediliyor dayanamamış komutana.”Komutan ben öyle dedim ama Allah aşkına komünist de ne?” deyince bu kez komutan gülmüş. “ Haydi git gözüme görünme” deyip muhtarı bırakmış. Merhum Emin Çavuş ben bu kelimeyi efe misin diye anlamıştım” dediğinde bu kez bizleri güldürmüştü. Hoş muhtarlar gördük. Ekmeğini yediklerimiz oldu. Dost olduklarımız var. Hala birbirimizi arar sorarız. Muhtarlık zor bir görev. Bunun farkındayım. Ama son yıllarda muhtarlık müessesesini cazip hale getirenin de maaş olduğunu biliyorum. Allah bereket versin. Eskiden bu da yoktu ya. Eskilerde bekçilere bile kız vermek için aileler arasında yarış vardı. Bir kız annesinin komşusunun neden kızını bir bekçiye vereceğini sorduğunda verdiği yanıtı hiç unutmam.” Amanın neden vemecem Hatçe,çat çatı va pat patı va” demişti. Bütün muhtar adaylarına başarılar diliyorum. Kardeşçe bir mücadele içinde olsunlar. Belden aşağıya vurmasınlar. Şurada kırk kişiyiz. Birbirimizi iyi tanıyoruz…..