26 Ekim 2016 - Çarşamba

TARİHTEN BİR YAPRAK AÇMAYA NE DERSİNİZ

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 8 dk.
3307 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

                                            HERKESİN MUTLAKA ANILARI VARDIR AMA  EN ÇOK ANI  BENDE

                                            TARİHTEN  BİR YAPRAK AÇMAYA NE DERSİNİZ

 

 

 

           Anısız insan var mıdır? Hayır yoktur. İyi-kötü,Az-çok  herkesin zaman zaman anımsayacağı anıları vardır.Bun-lar ha deyince ortaya çıkmazlar. Bir vesile olması gerekir Ya bir fotoğraf,bir şarkı ya bir manzara ve  bir gülüş.,ya bir yemek veya bir yolculuk sizi alır bir yerlere,birilerine götürür.Alın işte size birkaç örnek Geçtiğimiz birkaç gün öncesinde Polis Teşkilatı’nın  1845 yılından bu yana  kaç kez  kutlandığını bilenimiz var mı?Ama bilinen tek şey Polisin 171 yaşında olduğudur.Ama insanın aklına gelmiyor değil. 171 yıldır bu polis günü kutlanmış mıdır?. Peki bu teşkilat kurulduğu günden bu yana   yaş günlerini nasıl kutlamıştır dersiniz?Mütevazı bir şekilde olduğunu iddia edebilirim.Çünkü biz yıllar yılı polisten hep korktuk. Çocuklarımızı bile uyuturken:” Bak polis  geliyor “diye korkutmadık mı?Kaçımız bırakın yıldönümünde haftanın  bir gününde polis amcalarla bir araya gelip çay yudumladı mı?Onlar hep pis işlerle uğraşırken,hırsızı,uğursuzu,katili,hapishane kaçkınını,asker kaçağını,esrar satanı,birilerini darp edenleri,araç yakan,ev ve işyeri kundaklayanı,gürültü çıkararak halkımızı rahatsız edeni,gelişi güzel oraya buraya silah atanı, birbirini yaralayanı,işyeri,ev soyanı,statlarda taşkınlık yapan seyirciyi,sahte banknotu piyasaya süreni ve kısacası hep  kuralsızları takip ederken,haklarında işlem yaparken zaten bizlere ayıracak zamanları olmadıYeri geldi insanlar görev icabı çeşitli davranışlar sergileyen polise hep saydı,sövdü.İnsanımız bir nebze kurallara bağlı kalsa zaten polise görev düşmeyecek.Onlar,. mutluluğumuz,refahımız,geleceğimiz için önümüzde kalkan oldular. Onlar uyumazken biz rahat yataklarımızda horul horul uyumadık mı?  polisi bize sevdirmeyenler utansın.Onlar da nihayet emirleri büyüklerinden alıyor. Emir her zaman demiri keser.Çünkü bir emir-komuta zinciri söz konusudur.Her zaman ip çarığı,çarık ayağı sıkmıştır.Ben yıllarca protokol Amirliği,tören komutanlığı,sunuculuk yaptığımdan mıdır nedir polisle birlikte çalıştığım için polisi severim.

   13 Temmuz 1937 günü  Bursa/Tophane’de Billurcu Cemal Efendi’nin evinde doğmuşum.Şimdiki gibi o zamanlar hastanelerde doğum yapanlar mı vardı?Babam bugünün hakim ve C. Savcıları gibi yoğun bir çalışmanın içindeyken.üstüne üstlük rahmetli dedem de İstanbul’da, Tuğbay rütbesinde bir Türk Subayı  ve emekli olmaya  ha-zırlanmaktadır Ben doğarken emeklilik haberi gelmiş.  Rahmetli bana her zaman:” Kerata,sen doğdun. Beni aynı gün emekli ettiler”derdi.Rahmetli babamın iş yoğunluğundan söz etmiştim ya; Rahmetli annem doğum yaparken  babam da Denizli/ Çal Adliyesi’nde  Sorgu Hakimi.Haber kendisine nasıl ulaşmış bilemem. Apar topar Bursa’ya gelmiş.Bu arada beni nüfusa kaydetmeyi unutmuşlar. Ne zamana kadar? Dedem rahmetlinin emekli olduğu ,benim doğduğum tarihten 45 gün sonra,  30 Ağustos Zafer Bayramı’nın ertesi gününe  kadar..Ertesi gün tarih 31 Ağustos olmasına rağmen  Bursa Nüfus Müdürlüğü asker dedemin yüzü suyu hürmetine  doğum tarihimi Büyük Zafer’in yıldönümü onuruna o günde doğmuş göstermiş.Ama ben her yıl  yaş günümü gerçek tarihte yani 13 Temmuz günü kutlarım.Yaşım ilerledikçe pastanın üzerine yerleştirdiğim mumlar artık pastanın dışına taşar oldu..Alın size bir tarih öyküsü.Babam rahmetlinin Adalet Bakanlığı Personel Genel  Müdürlüğü Personel Hizmet Belgesinde rahmetli babamın doğum yeri ve doğum tarihi: 01.01.1326(1910) Balıkesir olarak yazılmış Halbuki rahmetli babamın doğum yeri Üsküp’tür. Bunları şunun için yazdımNe tarihler ne doğum yerleri genellikle doğru yazılmıyor...

             ANAP  iktidarı  ülkeyi yönetiyor. 1980’li yıllar. Tavşanlı’da Polisin en rütbelisi Emniyet Amiri. İlk kez ilçelerde Emniyet Müdürlükleri’nin ihdası bu siyasi partinin iktidar olduğu dönemlerdedir. Bu  kararın ardından Tavşanlı genç bir Emniyet Müdürü ile tanışma fırsatı bulmuştu. Bir ara TBMM Koruma  Müdürlüğü ve sonra da bazı illerde Emniyet Müdürlüğü yapan Şuayip Doğanç’tan söz ediyorum Sayın Doğanç’ın kulakları çınlasın. Polisin bana göre en güzeli,en efendisi,en liyakatlısı O’dur.O’nun ilçede görev yaptığı dönemde Polis Teşkilatı’nın yıldönümlerinde görkemli törenler yapılırdı.Bu törenleri bizzat ben sunmuşumdur.Bu törenler benim anılarımın arasında pırıl pırıl parlayan gökyüzündeki yıldızlar gibidir.Polise yerine göre müdür,yerine göre baba ve ağabey olmuş,bayramlarda,mitinglerde,devlet büyüklerinin karşılanışı ve uğurlanışında,tüm etkinliklerde mükemmel bir performans sergileyerek anılara yerleşmiştir.En sıkıntılı olduğu bir günü hiç unutmam. Zamanın  Başbakanlarından Mesut Yılmaz Tavşanlı Cumhuriyet Meydanı’nda kalabalık bir topluluğa hitabediyordu. Güneş battı batacak. Seçim Yasaklarını hatırlarsınız.Güneş battıktan sonra açık alanlarda miting yapamazsınız. Güneş battı. Gözüm bir ara sayın Doğanç’a ulaştı.:” Ne haber?” der gibiydim. Bana tebessüm ederek.” Siyasetin dini imanı olmaz hocam.Sen benim yerime olsan ne yaparsın Kimi kime şikayet edeceksin?. “ der gibiydi. O zamanlar da ANAP tek  başına iktidardı.Ben ise  Şair Orhan Veli’nin şiirindeki  : “Bir Garip Orhan Veli’ydim”Devletin büyükleri “ Gel” deyince gidiyor,” Tamam” dediklerinde okuluma dönüyordum.22 Nisan 2015 günü kaybettiğimiz Atatürk İlkokulu Müdürü Kazım Hoca( Girgin) örneğin Kütahya valisi’nin bizzat okula açtığı telefonla yanıma gelir.” Haydi anan oğlan doğurdu” diyerek bana yeni bir görev verildiğini söylerdi.

            Ankara’dan  üç görevli  gelmiş. Biz de arkadaşlarla Stattayız. Linyitspor’un bir maçını izliyoruz. Kaymakamımız halen emekli Vali Yardımcılarından Cevdet Ekmekçi. Bir ara  şeref tribününe bir polis memuru girmiş ve sayın kaymakamın kulağına eğilip bir şeyler söylemişti. Akabinde sayın kaymakam eliyle beni işaret etmişti. Polis memuru Basın Locasına gelmiş bana :” Bülent Hocam bu anahtar  Kaymakam Bey’in makam odasının anahtarı. Ankara’dan gelen misafirlerle buluşacaksınız” demiş gitmişti. Stadın dışında kaymakamlık makam aracı jeep vardı. Rahmetli Ahmet Uzun makam şoförüydü. Beni alıp Hükümet Konağı’na getirmişti.Hükümet Konağı’nda sayın kaymakamın makam odasını açarak kendilerini içeri buyur etmiştim.İçlerinden iri kıyımlı,siyah gözlüklüsü:” Sesinizin gür ve davudi olduğunu haber aldık.Ankara’dan tavsiye ettiler. Geldik.” Demişti. Tavsiye edeni biliyordum.Hemen bir kamera kuruldu. Elime bir mikrofon verildi. Küçük bir ekranda devletin Kütahya’ya yaptığı hizmetler vardı. Okuldan,sağlık evine,göletten,köy konağına aklınıza ne gelirse. Ne yapacağımı sorunca da:” Her fotoğraf geldiğinde bu fotoğrafla ilgili açıklamayı okuyacaksın” denilmişti.Yani sinema filmlerini seslendirenler var ya onların yaptıklarını yapacaktım. Fotoğraflar sonlanınca teşekkür etmişler,elimi sıkarak ayrılmışlardı.Kaymakam Bey maç bitiminde doğruca Hükümet Konağı’na gelmişti.O da merak etmiş.. Yaptığımı anlattığımda gülüşmüştük.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları