02 Ekim 2016 - Pazar

PROTOKOL MÜDÜRLÜĞÜ

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 12 dk.
3136 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

                 


                      BAŞYAZI
                                                  
                               
                     PROTOKOL MÜDÜRLÜĞÜ PROTOKOL AMİRLİĞİ SUNUCULUK VE TÖREN
                                                           KOMUTANLIĞI                        
                                                                                                                                               
                                                                                                                              Bülent Alpagut
                                                                                                                     Gazeteci Araştırmacı Yazar
                                                                                                                                   Kütahya
                                                                                                                 Gazeteciler Cemiyeti Üyesi
        Ne protokol Müdürlüğü ve Protokol Amirliği ne de sunuculuk ve tören komutanlığı gibi bir birim yoktur.Bu birimler fahri olup birilerine tevdi edilen görevlerdir.Protokol Müdürleri,amirleri,tören komutanları ve sunucular için bir maaş veya ödeme de söz konusu değildir.Hangi meslek mensubuysa bağlı olduğu kurumdan aldığı aylığı vardır.
        Bir zamanlar Tavşanlı Kaymakamı olan sayın Hacı Osman Ebiloğlu bir gün beni makamına çağırmış ve  bana bir kimlik hazırlatacağını söylemiş,benden fotoğraf ve bazı belgeler istemişti..Bu kimlik Protokol Amirliği kimliği imiş.İtiraz etmiştim.Sayın kaymakama söylediklerimi bugün gibi hatırlıyorum:” Sayın kaymakamım ben 657’ye tabi bir memurum.Bir öğretmenim. Bugüne kadar ilçede tüm sosyal etkinlikleri yönettim. Sizden önce görev yapmış sayın kaymakamlarımızın direktifleri doğrultusunda yeri geldi sınıfta öğrencilerimi bir arkadaşıma  veya okul müdürüne bırakarak verilen görev için söylenileni yaptım,işimi  bitirdikten sonra yeniden sınıfıma veya evime geri döndüm.Böyle bir kimliğe gerek olmadığını sanıyorum. Bu bana  yaptığınız   nazik bir tekliftir. Bırakınız ben yine I978 Nisan ayından bu yana yaptığım gibi yine milli bayramları,devlet büyüklerimizin açılış ve temel atma törenlerini,Verilen diğer görevleri yapmaya devam edeyim. Ama bu fahri olarak sürsün” dediğimde tebessüm etmişti.
       “ Emir demiri keser” diye bir anlamlı söz vardır.Benim yaşamımda,meslek hayatım boyunca hep bu anlamlı söz ağırlığını korumuştur. Örnek mi istiyorsunuz?” Zamanın Kütahya Valisi Kemal  Esensoy  görev yaptığım Tavşanlı Atatürk İlkokulu’nu arattırıyor.Okul müdürümüz ise rahmetli Kazım Girgin. Sayın vali ile bizzat konuşuyor. Konu şu: Sayın Başbakan Turgut Özal Kütahya’ya bir dizi açılış için geleceklermiş.Törenler  için beni m görevlendirildiğimi haber vermiş. Sayın Kalemli’nin de ısrarla beni istediğini belirtmiş. Ben de o sırada dersteyim. Sınıfın kapısı aralandı ve rahmetli nazik bir şekilde  beni dışarıya çağırmıştı.İlk sözü:” Bülentciğim anan oğlan doğurdu” olmuştu. Bu sözün kritik zamanlarda söylendiğini bildiğimden merakla kendisine bakmıştım. Sonra uzatmamış:” Sayın valimiz ile bizzat görüştüm. Sayın Kalemli sayın valiyi aramış seni teklif etmiş” demişti.
       Öğrencilerim,öğrenci velileri haklarını helal etsinler. Zaman zaman öğrencilerimi bu nedenle  bir süre başka bir arkadaşıma bırakmak zorunda kaldım.Kulakları çınlasın eski kaymakamlarımızdan İdris Kurtkaya bir milli bayram ardından:” Bülent Hoca kusura bakma sana bir mendil bile veremedik” dediğinde gülüşmüştük.Ama en gücüme gideni de şuydu:” Bir sayın kaymakamımız bir tören öncesinde bana aynen:” Bülent Hoca senin giydiğin şu siyah takımdan başka bir takımın yok mu?” sorusu olmuştu.İçime oturmuştu. Ne söyleyebilirdim ki?Hani biraz cesaretim olsaydı şunu söyleyebilirdim:” Sayın kaymakamım ben bir garip öğretmenim. Maaşım belli. Benim öyle takım takım giysilerim hiç olmadı” diyebilirdim. Ama bu hiç te uygun olmazdı.
        Bir milli bayramı yönetmek,bir devlet büyüğünü karşılamak ve uğurlamak,bir açılışı yapmak,bir konferansta,panelde, açık oturumda,genel kurulda,mitingde,bir spor kuruluşunun sezon açılışında,bir güreş turnuvasında ve bir düğün esnasında irticalen,yanlış yapmadan,pot kırmadan bir sunuş her babayiğitin işi değildir.Hep canlı yayındasınızdır. Bütün gözler hep size bakmaktadır. Sizi takip etmektedir. Kırılacak bir pot yeri gelir sonunuzu hazırlar.
        Bir bayram. Çelenkler Atatürk’ün Anıtı’na konuluyordu. Her anons ettiğimde bir birim müdürü,bir kuruluş temsilcisi ve diğerleri çelenklerini gelip koyuyor ve saygı duruşunda bulunduktan sonra ayrılıyordu. Hiç unutmam Doğru Yol Partisi çelengi diye bir anans yapmıştım. Siyasi partilerin çelenkleri konuluyordu. Çelenk vardı. Başında kimse yoktu. Yeniden anons ettim. Yine tık yok. Çelenk orada kaldı. Bütün çelenkler konulduktan sonra birileri yavaşcacık çelengi anıta koyup gitmişler.Birkaç gün sonra Doğru Yol Partisi ilçe yönetiminden bir dostum:”Hocam bizi iki kez anons ettin. Görevli arkadaş duymamış. Ama bizi iki kez anons ettiğin için üzüldük.” Demesin mi?Hiç bir art niyetim olmadığı belli. Ama beni asıl rencide eden bu değil. Aynı dostum:” Hocam meslekte  kaç yıllıksın?” dediğinde sarsılmıştım.” Ne o beni sürgüne mi göndereceksiniz?” demiştim.Bakın bunu şunun için söylüyorum. Yaptığınız her davranış bazılarınca yanlış anlaşılabilir. Nihayet siz bir görevlisiniz. Elinizdeki programa göre hareket etmek zorundasınız
       Bir Cumhuriyet Bayramı için Hükümet Konağı’ndayız. Protokola mensup zevat sayın kaymakam,garnizon  komutanı ve belediye başkanı tarafından sayın kaymakamın makam odasına girip çıkıyorlardı. Anons ettikçe  giriş kapısı açılıyor kutlama sonrası diğer kapıdan aynı kişi odayı terkediyordu.Sıra sayın Ağırceza Mahkemesi Başkanındaydı. Anons ettim. Hiçbir hareket olmadı. Bir kez daha anons ettim. Yine bir hareket olmadı. Ardından sayın Ağırceza Mahkemesi Başkanı yanıma gelerek:” Bülent Bey beni sunarken Adli Yargı ve Adalet Komisyonu Başkanı ifadesini de ekleyiniz” demişti. İfadeyi tam kullandıktan sonra tebrikata girmişti.
      İ98O Askeri Darbesi ardından Tavşanlı’da Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk Anıtı açılıyordu.Yüksek rütbeli subaylar,sayın Kütahya Protokolu ve Tavşanlı ileri gelenleri kaymakam ve diğer zevat tören alanındaydı.Mikrofonu elime aldıktan sonra bir asker gibi topuk vuruşu yapmış,hazırolda sunuş yapıyordum. Törendeki paşa Eskişehir-Afyon- Kütahya  İlleri Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı Hava Er Eğitim Tugay Komutanıydı.Öyle sunmuştum ki tek bir eksik yoktu. Garnizon komutanımız  rahmetli Hv. Plt. Kd. Alb. Remzi Diren de sayın paşanın hemen yanında. Rahmetli Diren anlatmıştı:” Kulağıma eğildi. Bu arkadaş asker mi? Hiç eksik gedik bir tarafımızı bırakmadı. Ünvanımızı tam söyledi” demiş. Rahmetli de:” Paşam o bizim sunucumuz. Deneyimlidir. İsterse askeri kıtaya ve askeri bandoya bile komut verebilir” deyince gülüşmüşler.
     Protokol  Müdürleri, Protokol Amirleri,sunucular ve tören komutanları kanımca en zor görevi yapanlar arasındadır.Aslında valilikler ve Kaymakamlıklar ,komutanlıklar bünyesinde bir birim oluşturulabilir.Gerekirse bu arkadaşlara bir şekilde ödeme de yapılabilir. Ama bu görevler  ita amirleri tarafından dün olduğu gibi bugün de bir devlet memuru görevlendirme suretiyle devam ediyor.Peki bununriskli bir görev olduğunun kim bilincindedir?Yapılacak bir hata bazen insanın hayatını Cehenneme çevirebilir. Çünkü hatanın telafisi mümkün olmayan sonuçları hep gözardı edilmiştir.
     Bakın bir örnek daha. Sayın Özal Kütahya’da Gümüş Tesisleri’nin açılışında.Ben yine tören sunucusuyum. Birkaç metre önümde tesislerin yakınında bir şeref tribünü kurulmuş. Bir ara yanıma zamanın Etibank Genel Müdürü Süha Nizamoğlu gelmişti. Kulağıma eğilerek benden bir ricası olduğunu belirtmişti. Sayın başbakanımızın eşleri Semra Hanım’ı ilk kez anons etmemi  istiyordu.Hiç yapmadığım bir şeydi. İtiraz etmiştim. O da tüm sorumluluğu üstlendiğini belirtmişti. Şimdi soracaksınız:” Bülent Hoca ne yaptın?” Allah var yalana gerek yok. Yaptım. Sayın başbakandan önce  ilk olarak sayın eşlerini anons etmiştim.:” Muhterem Hanımefendi” der demez sayın rahmetli Özal eşine doğru dönmüş  o da kafasıyla “ Ne haber?” der gibi  ona bakmıştı Böyle bir şeyi  bugün tekrar yapar mıyım? Bilmiyorum ama sanıyorum yapamam.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları