SON KOMANÇİLERDEN
Bülent Alpagut
- 05062218413 SON KOMANÇİLERDEN
ARKADAŞIM
YÜCEL UĞURLU DA
GÖÇ KERVANINA KATILDI
Sevgili meslektaşım, Öğretmen Yücel Uğurlu’nun vefatını derin bir teessürle öğrendim. Uzun bir süredir rahatsızdı. Neler çektiğini bir kendisi bir de ailesi biliyordu.Değerli eşi ,Tavşanlı’mızın yakinen tanıdığı Aktakka Ailesi’nin bireylerinden öğretmen emeklisi Perihan Uğurlu ve üç çocuğu ellerinden geleni yaptılar. Sağlık durumunu genelde eniştesi emekli öğretmen Osman Aktakka’dan öğrenirdim. Son bir-iki ay öncesinde eşi meslektaşım Perihan Uğurlu’dan aldığım haberler içi açıcı değildi. Sevgili Yücel benim gibi Yedek Subay Öğretmendi. Yedek Subay öğretmenlik Müessesesi 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi sonrasında MBK’nin aldığı bir kararla kurulmuştu. 13 bin 500 lise ve muadili mezunu,askerliğini ertelemiş,üniversite ve yüksekokullarda okurken yıllanmış öğrencilerin askerliğini öğretmen olarak yapmalarını içeren bir özel yasa yurdun dört bir yanına atanmalarına olanak sağlıyordu. Bu öğretmenler iki yıl içinde kısa dönem eğitim görüyorlar,Harp Okulu Öğrencilerinin yediği yemekleri yiyor,derli-toplu koğuşlarda yatıyorlar,sadece er elbisesi giyiyorlardı. Yakalarında da birer numaraları oluyordu. Terhis olurken de nüfus cüzdanlarına “ bilmem şu sicil numaralı Yedek Piyade Teğmen” notu düşülüyordu. Örneğin benim nüfus cüzdanımda aynen:” Kayseri Milli Eğitim Müdürlüğü Emmiler Köyü Okulu – Kayseri,duhul tarihi.1. 11. 1960 tarihi ve 12038 sicil no’lu Yedek Piyade Teğmen 1.11. 1962 53. dönem Bülent Alpagut” yazılıdır.
Tavşanlılı Yedek subay öğretmenlerden ben dahil hayatta kalanların sayısı bir elin beş parmağı kadardır. Ömer Tekin,Mustafa Gürer, Mehmet Sever, Ahmet Yılmazer, Gültekin Kesin, Talip Fidan, Sabri Belli, Hakkı Şahin, Şerafettin Yılmaz, Ahmet Sepet( Kasımoğlu), Ali Yörük, Mahir Yörük, Mehmet Kır, İbrahim Ödemiş önce yedek subay öğretmendiler. Sonra sınıf öğretmeni ve bazıları da okul müdürü oldular.
Yedek subay öğretmenler gittikleri yerlerde sağlıksız koşullarda yaşadılar. Sinemaya,tiyatroya,bir eğlence merkezine gidemediler. Az bir maaşla yurdun dört bir yanında öğrenci yetiştirdiler. Yarı asker yarı sivil bir durumları vardı. Sivil yönden il milli eğitim müdürlüklerine,askeri yönden Askerlik şubelerine karşı sorumluydular. Sadece görev yaparlarken sivil giyinirlerdi. İki yıllık görevleri boyunca bir kez yaz ayı içinde Er Eğitim Tümen veya Tugay Komutanlıkları’nda askeri eğitim gördüler. Eğitim yaparlarken silah kullandılar,el bombası attılar. Her gün sabahleyin İstiklal Marşı söylediler. Gece yürüyüşlerine katıldılar. Bayramlarda geçit törenine katıldılar. Kısa ama dört dörtlük bir eğitimden geçirildiler. Yedek subaylık müessesesi sayesinde ülkemizin en ihtiyaç duyduğu zamanda en azından lise ve üzeri tahsil gören askerleri eğitim hizmetinde değerlendirme fırsatı yaratmıştır. Meslekte kalmayı isteyenler ile öğretmen ihtiyacının bir bölümü karşılanmıştır.
Merhum Yücel Uğurlu Yedek Subay Öğretmenlere” Komançiler” derdi. Komançiler Amerika’da Kızılderililer’in en cesur,korkusuz ,savaşçı kabilelerine denir. Gerçekten Yedek subay öğretmenler elektriksiz ortamlarda,ulaşımın yapılamadığı yerlerde,sobasız odalarda,üzeri toprak tavanlı ilkel binalarda kalmışlardır. Kendi yemeklerini kendileri yapardı. Robenson gibi tek başlarına yaşamayı öğrenmişlerdi. Sevgili meslektaşım merhum Yücel Uğurlu çok güzel bir yakıştırmada bulunmuş. Mekanı cennet olsun. Yücel Hoca geride gözü yaşlı bir öğretmen eş ve üç yüksek tahsilli çöcuk bıraktı. Tavşanlı’da Arslanbey İlkokulu’nda müdürlük,İstiklal İlkokulu’nda sınıf öğretmenliği yapmıştı. Yeşili çok severdi. Ağaçları gözü gibi korurdu. Bir gün okulunda kendisini teftişe gelen bir ilköğretim müfettişine okul avlusundaki ağaçlardan o kadar çok söz etmiş ki anlatılır; sayın müfettiş dayanamamış” Hocam sizin yeriniz burası değil,Orman İşletmesi olmalıymış” demek zorunda kalmış. Benim gibi çok konuşanlardandı. Merhum iş insanı Ahmet Dağıstanlı, merhum şoför Şapcılı Hoca, merhum Termik Santral ustabaşılarından zeytinler’in Kemal, ünlü siyasetçi,eski TBMM Başkanlarımızdan,bakanımız Doç. Dr Mustafa Kalemli, belediye zabıta memurlarından merhum Nazım Çavuş,merhum gazeteci-yazar-eğitimci Ahmet Körhasan ve bendenizi ilçenin en çok konuşanlarından sayardı Halbuki merhum benden daha çok konuşurdu. Bir gün hiç unutmam sokakta bir yerde sohbet ederken öğle ezanı okunmuştu. Sohbet bittiğinde ikindi ezanı okunuyordu. Allah mekanını cennet eylesin. öğretmen Camiası’nın başı sağ olsun. Artık Yücel Uğurlu da bir hoş sedadır.