27 Haziran 2021                        -  Pazar                        
                                        ÇAĞIMIZIN SORUNLARINDAN BİRİ DE MÜLTECİ SORUNU
                                                                            Yazar - Bülent Alpagut
                                        
                                
                                
                                    Okuma Süresi: 5 dk.                                
                                
Bülent Alpagut
- 05062218413      ÇAĞIMIZIN    SORUNLARINDAN BİRİ DE MÜLTECİ  SORUNU                          
     20 Haziran günü dünyanın dört bir yanında,büyük bir olasılıkla içinde Türkiye’nin de bulunduğu çok sayıda ülkede “ Dünya Mülteci Günü” olarak kutlanacak. Birleşmiş Milletler(BM)’de bu sözcüğün tam karşılığı; vatandaşı olduğu ülkede veya sürekli yaşadığı yerde ırk,din,milliyet,bağlı olduğu sosyal ve siyasi grup nedeniyle zulüm göreceğinden korku duyan kişi olarak tanımlanır.
     İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi “ Herkes zulümden kaçmak amacıyla  bir başka ülkeye  sığınma  talebinde bulunma ve sığınmacı olarak kabul görme hakkına sahiptir” der.BM,yaklaşık 50 milyon insanı,hukuki açıdan ,zorunlu göç kurbanı olarak tanımlıyor. Genel kanının aksine,gelişmekte olan ülkeler sınırlı kaynaklarına rağmen daha fazla sayıda mülteciye evsahipliği yapmaktadır.
     Türkiye de zulümden kaçan milyonları barındırıyor. Bir başka ifadeyle ekmeğimizi,suyumuzu onlarla bölüşüyoruz. Türkiye’de sadece Suriyeliler değil, Afganlar, Iraklılar,İranlılar, Bangladeşliler,Çeçenler,Türkmenler,Özbekler,Tatarlar, Kırgızlar, Moğollar Afrika Kıtası’ndaki birçok ülkeden  insan var  .İnsanın içi acıyor. Allah kimseyi vatanından uzaklaştırmasın Bir insan durup dururken aziz vatanından nasıl kaçar? Doğup büyüdüğü toprakları nasıl terk eder? Ünlü şair, bugün mezarı Rusya’da olan Nazım Hikmet’in “ Memleketimi Seviyorum” başlıklı şiirini okuduğumda  içim bir hoş oldu. Hiç okuyanınız oldu mu?Bakın   neler diyor Nazım?
     “ Memleketimi seviyorum: Çınarlarında kolon vurdum,hapishanelerinde yattım.Hiçbir şey gideremez iç sıkıntımı,memleketimin şarkıları tütünü gibi/Memleketim: Bedrettin,Sinan,Yunus Emre ve Sakarya,Kurşun kubbeler ve fabrika bacaları,benim o kendinden bile gizleyerek,sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir/Memleketim. Memleketim ne kadar geniş:Dolaşmakla bitmez,tükenmez gibi geliyor insana.Edirne,İzmir,Ulukışla,Maraş,Trabzon, Erzurum.Erzurum Yaylası’nı  yalnız türkülerinden tanıyorum ve  güneye pamuk işleyenlere gitmek için,Toroslar’dan bir kere olsun geçmedim diye utanıyorum/Memleketim: develer,tren,Ford arabaları ve hasta eşekler,kavak,söğüt ve kırmızı  toprak.Memleketim. Çam ormanlarını,en tatlı suları ve dağbaşı göllerini seven alabalık ve onun yarım kiloluğu,pulsuz gümüş derisinde kızıltılarla, Bolu’nun Abant Gölü’nde yüzer/ Memleketim: Ankara Ovası’nda keçiler: Kumral,ipekli ,uzun kürklerin parıldaması,yağlı ağır fındığı Giresun’un.Al yanakları mis gibi kokan Amasya Elması,Zeytin,incir,kavun ve renk renk salkım salkım üzümler ve sonra kara saban ve sonra kara sığır ve sonra: ileri,güzel,iyi her şeyi,hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır. Çalışkan,namuslu,yiğit insanlarım. Yarı aç,yarı tok…/Sizce Nazım vatanını  gerçekten sevmiyor mu? Sevmeseydi ,bu şiiri yazar mıydı? Gurbetteki her Türk Türkiye’ye geldiği zaman  mutludur. Kimisi  aracından iner,yere çöker,aziz vatan toprağını öper. Kimisi  yerden aldığı bir avuç vatan toprağını cebine koyar.  Bugün , 4-5 milyon Suriyeli  malını,mülkünü,sevdiklerini arkada bırakıp boşuna mı Türkiye’ye sığındıTürkiye sığınmacılara kapılarını açmakla  Allah katında  yapılan sınavı kazanmıştır. Evet,ekonomik açıdan,sosyal açıdan  kayıplarımız var. Ne yapalım yani? Kapımıza dayanan bu insanları  almayalım da ölsünler mi,yaralansınlar mı?. Onlar da Allah’ın kulları . Onların da rızkını Allah veriyor ve bizi  vesile  kılıyor.. Hiçbir vicdana sahip kimse kapısına geleni kovmadığı gibi,hiçbir ülke de kapısına dayananları istisnalar dışında kovamaz. Biz asla  başta ,Yunanlılar olmak üzere,başka AB Ülkelerinin   mülteci konusunda aldıkları tavrı gösteremeyiz. Bu bize yakışmaz.  
Her ülke  karınca kararı mağdur insanlara elini uzatmalıdır.Nasıl Çinliler gibi  :” Herkese balık dağıtmak yerine onlara balık tutmalarını öğretme”  yoluna gidersek inanıyorum ki dünyada mülteci sorunu diye bir şey kalmaz. Bugün İslam Ülkeleleri insanlarının zekatları ve fitreleri bile  dünyada   mülteci sorunu için bir potansiyeldir. Önemli olan bu potansiyeli  usulüne uygun değerlendirmektir. 
                            
                                    Yorumlar (0)
                                
                            
                                    Tüm Yazıları