BEN ŞAHSEN SEVİNENLERDENİM
BEN ŞAHSEN SEVİNENLERDENİM
Bülent Alpagut
- 05062218413
İnsan yaşlanmaya başladığında,yaşlılığında bir anlamda Polyanna gibi oluyor. Hani şu öykü kahramanı Polyanna’dan söz ediyorum.Öykülerinden anladığımız kadarıyla; en küçük bir güzellik,iyilik,ikram ,olay karşısında O hep mutlu olmuştur.Bu nedenle diyorum ki zaman zaman tıpkı Polyanna gibi olmak güzel şey…
“ Bunu da nereden çıkardın? “diyenler mutlaka olacaktır. Olmuştur da. 14 Mayıs günü,Allah nasip ederse,işler yolunda giderse,bir sıkıntı olmazsa ,hem Cumhurbaşkanını, hem de milletvekillerini seçeceğiz ya o nedenle böyle bir yazı kaleme almayı düşündüm. Bakıyorum,birçok sayın aday adayı şimdiden kolları sıvamış bile. Hepsi de umutlu olmalı. Ne zamana kadar” Takke düşüp kel görününceye”kadar. Zaten umut olmazsa yaşanmaz. Ama hiç biri kusuruma bakmasın, benim bir “ Koca Mehmet” im vardı. Görev yaptığım Tavşanlı’nın Derecik Köyü’ndeki ‘dostlarımdandı. “ Cirkler’dendi” Mekanı Cennet olsun. Bana her vesileyle bir konu açılsa :” Bak bi Bülent Hoca, İslamın şartını herkes 5 bilir ya,bana kalırsa 6’dır Altıncısı da haddini bilmektir” derdi. Yani diyeceğim; birçok yerde bu yola düşenler( Milletvekili aday adayları için söylüyorum) bana kalırsa hayal alemindedirler. Renkli rüyalar görmektedirler. Netice itibariyle birer komisyonun masasında(teamül yoklamasından geçecekler) A’dan Z’ye İncelenecekler,tartılacaklar, enine-boyuna ölçülecekler ve mensup oldukları siyasi partinin daha üst yetkililerinin de görüşleri alındıktan sonra aday olabileceklerdir. Hatta belki genel başkanların bile onayı gerekebilecektir. Aday olabilirlerse bu sefer ,yaşadıkları yerleşim birimlerindeki “ Zır, Zırzır ve hınzır seçmenler” tarafından bir kez daha değerlendirileceklerdir. Kim fazla oy alırsa o da milletvekili olacaktır.Yani Karıncanın Hac yolculuğuna hazırlanması gibi bir şey. Karıncaya da çok demişler.”Bak önünde şu kadar engeller var,bunları nasıl aşacaksın?”dediklerinde karınca.” Olsun ben bir kere niyet ettim “ demiş ya onun gibi. Bana kalırsa işin başında her aday adayı seçmene kendisini iyi tanıtmalıdır. Seçmene güven aşılamalıdır. Yanlış yapmamalıdır. Çünkü yanlışlar yeri geldiğinde fotoğraflarla,ses kayıtlarıyla,beyanatlarla ortaya çıkabiliyor. Aday adayları şimdiden aday olmasalar bile, mal varlığını açıklamalıdır. Neler yapabileceğini anlatmalıdır. Birçok yerde nice adaylar var; Öyle adaylar ki, bana göre doğup büyüdükleri topraklara yıllar sonra gelmişlerdir. Bugüne kadar bir hemşehrisinin cenaze namazına katılmamıştır. Bir yardımı söz konusu değildir. Doğup büyüdükleri yerlerin insanlarına,hemşehrilerine tek bir hizmetleri olmamıştır. Selam bile verip almamışlardır. Hemşehrilerine bir telefon dahi açmamış ve bir mesaj dahi atmamıştır. Doğup büyüdükleri yerlerdeki mülahazat hanelerinde dişe dokunur bir şey bulunmamaktadır. Böyle muhteremler seçmenden oy talep edecekler öyle mi? Bir de madalyonun öteki yüzü var; doğup büyüdükleri ilçelere,bu ilçelerin bağlı olduğu ile iyi-kötü hizmeti olmuştur. Lobi faaliyetleri yürütmüştür. Reklamını yapmıştır.Sosyal,ekonomik ve kültürel başarılarda emekleri,izleri,faaliyetleri olmuştur. Böyleleri gelsinler ciğerimi yesinler. Bana göre eskiler yenilerden bir metre öndedirler. Çünkü ne yaptıklarını neyi yapamadıklarını herkes iyi –kötü bilmektedir. Allah gönüllerine göre versin. Benim bu yaşa kadar böyle bir niyetim ve de hevesim olmadığından gerek genel gerekse yerel seçimler pek ilgimi çekmiyor. Sadece vatandaşlık görevim gereği oyumu kullanıyorum. 2009 yılından bu yana,yani sevgili Belediye Başkanımız Ali İhsan Çakır’ın görevini sonlandırdığı tarihten bu güne halkımızın hür iradeleriyle seçtiği ve bugün itibariyle 3.dönemini yaşayan Belediye Başkanımız, Şehir Planlamacısı sevgili Mustafa Güler ile birkaç gün önce bir telefon konuşması yaptım yazmazsam olmazdı.Anladığım kadarıyla sayın Cumhurbaşkanımız, sayın Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan birçok belediye başkanımıza dediklerini kendisine de ifade etmişler. Yani ” Yola devam “ demişler. İşte sayın belediye başkanımız da bunu saygıyla karşılayıp “ göreve devam” demiş. Milletvekili Aday Adayı olmamış.Şimdi düşündüğüm gibi; “ Nerede kalmıştık?” diyerek vizyon projelerini bir bir hayata geçirmeye devam edecektir. Ama diyeceksiniz; Milletvekili olsaydı fena mı olurdu? İyi olurdu.
Ben ve Tavşanlılı arkadaşlarım 1960 Askeri Darbesi ardından gözümüzü Kayseri’de açmıştık. Örneğin merhum arkadaşım Yüksel Kavuncu Hukuk Fakültesi’ndeydi, Ben, merhum arkadaşım Moymullu Mehmet Ali Özel İktisat Fakültesi’ndeydik. Kuruçaylı Şerafettin Yılmaz,Ahmet Kasımoğlu( Sepet),Hakkı Şahin,Esmerler’in Tekin Özdoğan da keza bizimle beraberdi. Kayseri’de Osman kavuncu adında bir Belediye başkanından söz ediliyordu. Merhum Menderes 1950’de DP İktidar olduğunda bu belediye başkanını Kayserililer’in tüm itirazlarına rağmen alıp milletvekili seçtirmiş. Ama ne olmuş? Kayseri bir adım geriye gitmiş. Hizmet yarışı yara almış. Olan Kayseri’ye. Kayserililere olmuş. Mükemmel bir belediye başkanından yoksun kalınmış. Sevgili Mustafa Güler işte bu nedenle yazımın konusudur. Mustafa Güler de mesleğinin en verimli çağındadır. 56 yaşındadır. Önünde daha nice güzel yıllar var. Kafasında birçok Vizyon projeler var. Tavşanlı O’nun sayesinde çağ atladı desem yanlış olmaz. Bugün Tavşanlı’yı görüp te birçok ille kıyaslayanlar haklıdır. Özellikle Balıkesir yönünden gecenin bir vakti Tavşanlı’ya gelen yolcu treninin kompartımanında yanımda oturanların Eskişehir’e geldiklerini sanarak hazırlık yaptıklarını bilirim. Ki Tavşanlı o zaman bugünkü Tavşanlı değildi. Bunu Tavşanlı’nın içindekiler,belediye sınırları içinde ,köylerde yaşayanlar fark edemez. Tavşanlı’ya dışarıdan gelenler söylüyor. Yiğidi öldüreceksen hakkın vereceksin. Evet,herkes gibi belki sevgili Mustafa Güler de bazılarına göre sempatik olmayabilir Demokrasiyle idare edilen ülkelerin insanlarının ağzını bantlayamazsınız. Atasözleri doğru söyler:” Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır”. Mustafa Güler de öyledir. O,Tavşanlılıların helal oylarıyle kazanmıştır Öyle,Belediye Başkanı olmuştur. Kendisine sağlıklı nice yıllar diliyorum. Mülk Allah’ındır. Kimse sırtına bir şeyler sarıp ta götürmüyor.” At ölür meydan kalır,yiğit ölür şan kalır”. Mustafa Güler de bir gün elbette “ Harç bitti yapı paydos ” diyecektir. Ama bırakalım bunu kendisi söylesin…. Hazreti Mevlana bile ne güzel söylemiştir” Eğer yüce dağlara kar yağıyorsa her yer ,bembeyaz oluyorsa, bunu dağ ile kara bırakınız” Herkes sevgili Güler’i eleştirebilir. Ama eleştirirken bile elimizi vicdanımıza koyarak öyle eleştirelim.
Bağdat fethedildiğinde Osmanlı Ordusu ‘nun başındaki paşa” Sinan Paşa”şehit düşmüştü. İstanbul’a fetih haberi ulaştığında başta padişah ve saray ve halk derecesiz memnundu. Yalnız bir sıkıntı vardı. Padişaha nasıl söyleyeceklerdi? “ Sinan Paşa şehit oldu” nasıl diyeceklerdi. Padişahın Sinan Paşa’nın şehadet haberi üzerine.” Ben Sinan’ımı bin Bağdat’a değişmem” dediği dillendirilir. Ben de söylüyorum.” Ben de sevgili Mustafa Güler’i onlarca milletvekiline değişmem.