SİYASETÇİLERDEN İNCİLER
BU HAFTA YAZILARIM
Bülent Alpagut
- 05062218413 SİYASETÇİLERDEN İNCİLER
Siyasetçinin karnının gayet geniş olması ve tolerans sahibi bulunması gerekir. Netice itibariyle siyasetçciyi seçen de seçmen olduğuna göre,yeri geldiğinde seçmenin siyasetçiyi eleştirmesi kadar doğal bir şey düşünülemez. Yeter ki hakaret olmasın,seçen seçtiğini belden aşağı vurmasın. Nezaket ile sitemle ve art niyetli olmayan sözcüklerle seçenin seçtiğini eleştirmesi kadar doğal başka bir şey olabilir mi?
Zaman içinde siyasetçiler de ilginç sözler sarfetmişlerdir. Bu vesileyle bunlardan bazı örnekler vermek istedim.
Demokrat Partili muhalifler,dönemin merhum CHP’li Başbakanı Hasan Saka’nın istifasını isterlerken,siyaset diliyle Çekil!...” diye bağırdılar.Neşeli ve esprili konuşan Başbakan bağıranlara.” Evet beyler çekildim. Tam 90 okka geldim” yanıtını vermişti.
Merhum Cumhurbaşkanımız ve Başbakanlarımızdan Süleyman Demirel:” Rüzgarsız havada dönen fırıldağın elbette bir üfleyeni vardır” demişti. Eski merhum Devlet Bakanlarımızdan Yüksel Yalova:” Kamu Yöneticileri şeytandan daha akıllı olmalıdır” derken bu söz ilgiyle karşılanmıştı. Abraham Lincoln,rakibi Douglas’ın sığ biri olduğunu anlatmak için şöyle demişti:” Douglas’ın fikirleri aç bırakılmış bir bıldırcının gölgesinin suyunu kaynatarak bir hastaya şifa niyetine verilmiş bir çorba gibidir” şeklinde görüş bildirmişti. Şu bir gerçek;bazen en önemli meseleleri ,ciddilikten uzak bir nükte ile çözebiliriz. Ben de buna yürekten inanıyorum. Merhum Demirel zaman zaman gittiği yurt gezilerinde halka.” Çarık ayağı sıkıyor mu?” diye seslenirdi.Merhum ünlü siyasetçilerimizden Osman Bölükbaşı.”Uzun siyaset yaşamım boyunca bütün sektörleri tetkik ettim. En büyük sektör,en büyük kazanç getirenin ve en karlı l olanın din ticareti olduğunu gördüm” demişti. Aynı merhum Bölükbaşı bir ara Tavşanlı’da Cumhuriyet Meydanı’nda halka hitabederken alkış gelmeyince susmuş ve ardından”Ekin güzel görünüyor,fakat herhal dene az”diyerek suskun topluluğu kahkahaya boğmuştu. Eski meclis başkanlarımızdan Cemil Çiçek.” Siyasette adama kirlettiği testiden su içirirler” diyerek manidar konuşmuştu. Tavşanlılı merhum ,Atatürk’ün sıhhıye çavuşlarından ,Ovacık Köyü eski muhtarlarından Emin Çavuş( Atay) her vesileyle bir yerde konuşanları dinler ,lafa karışır,kendisine ters gelen ifadeleri duyunca da karşısındakilere.”Sizler Cumhuriyetin acı meyvalarısınız” derdi. Yine Tavşanlı’nın eski il genel meclisi üyelerinden ve uzun yıllar Şahmelek Köyü Muhtarlığı yapmış merhum Emin Çavuş zamanın devlet bakanlarından birinin .”Emin Çavuş,sence Siyaset nedir?” sorusunu,” sayın bakanım siyaset iki gidip bir kıç atmaktır” şeklinde yanıtlamıştı. Fidel Castro:” Devletin imkanları kullanılarak yapılan hizmetler vatandaşa lütuf olarak sunulamaz” demişti. Ah ah! Diyorum,ülkemiz bana göre nükte yönünden yetersiz politikacılara sahip bir ülkeye dönüştü. Aslında nükte yaşamımızın bir parçası değil midir?Merhum Bölükbaşı.” Zengini hayırsız evlat, memuru süslü avrat, siyasetçiyi ise kuru inat batırır” derken ne kadar güzel söylemiştir. Merhum siyasetçilerimizden mekanı cennet olsun Muhsin Yazıcı.” Bir saniyesine bile hakim olamadığımız bir dünya için ,bu kadar fırıldak olmanın alemi yok” diyerek ilgi odağı olmuştu. Merhum Demirel:” Ananı öpen,kadı ise; kime şikayet edeceksin” sözüyle bir gerçeğe parmak basıyordu. Aynı Demirel.” Ahlaksızlığın kurumsallaştığı bir yerde doğru siyaset olmaz” diyordu. CHP’nin dayen genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu.” Siyasetin giriş kapısı vardır. Çıkış kapısı yoktur” demişti. Yine anlatılır; Merhum Süleyman Demirel siyasi yasağı kalktıktan sonra bir davette merhum asker kökenli Cumhurbaşkanımız Kenan Evren ile tokalaşmıştı. Bunu duyan bir gazeteci kardeşimiz ilk fırsatta merhum Demirel’i arayarak “ Sayın Demirel, duydum ki Kenan Evren’in elini sıkmışsınız. Bu nasıl olur?” dediğinde merhum Demirel’in kendisine ilginç bir yanıt vermiş :” Sayın gazeteci kardeşim, Ya neresinden sıkacaktım?” demiş.Siyasetçi olmadığı halde siyasetçi gibi konuşan merhum Moymullu Koca Şorşor inanılmaz vaadlerde bulunan bir siyasetçiye Tavşanlı’daki bir etkinlik sonrasında bir ahbabına :” Osuruktan tayyare, selam verdim o yare”sözleriyle yanıt vermişti. Aynı merhum Şorşor bir düğünde oturduğu odada sohbet ederken biri pantolonunun düğmelerini açılmış gördüğünde uyarmış.Merhum Şorşor altında kalır mı? Kendisini uyarana.” Oğlumuz Ölü evinin kapısı hep açık olur”demiş. Siyaset her zaman seviyeli olmalıdır. Güzel siyasetçi her halükarda her zaman gittiği her yerde saygı ve sevgi görür. Siyaset adamlarının buna özen göstermesi gerekir. Siyasetçilerin anlamlı sözlerinden de hisse çıkarmak daha da güzeldir. Kimse kimsenin sözlerinden alınmamalıdır. Ünlü bir futbol hakemimize bir sporsever:2 Hocam size maç boyunca hep sövdüler. Açık yanınızı bırakmadılar”deyince hakem yanıt vermiş.” Üzülme kardeşim ben eve gittiğimde hepsine iade ediyorum”demiş. Hiç kimse üzülmesin. İşine gelmezse herkes evine gittiğinde kendisini eleştirenlere iade etsin derim.
İNSANLARIN BİR ŞEYLERDEN KORKMASI LAZIM
Her alanda bir korkusuzluk hakim. İnsanlar uyuşturucu kullanmanın yasak olduğunu bile bile bunu kullanıyor, kullanmayı bırakın başkalarına da kullandırıyorlar. Ama bu suçu işleyenler gereken cezaları alsalardı bunu yaparlar mıydı?” Sütten ağzı yananlar yoğurdu üfleyerek yerler” sözü doğrudur. Uyuşturucunun her türlüsünü kullanan ve bunları kullandıranlar,eğer ibret verici bir şekilde cezalandırılabilselerdi bugünkü acı tablo olur muydu?
Fabrikalar,tesisler,imalathaneler vb.ları atıklarını ya akarsulara,derelere,ya boş araziye,ya da bir şekilde denizlere bırakıyorlar. Sanıyorlar ki şırıl şırıl akan dereler,nehirler(akarsular),göller ve denizler,ucu bucağı görünmeyen araziler kendilerine aittir. Atık sularını buralara bırakanlara öyle bir ceza vereceksiniz ki bir daha böyle bir davranışta bulunmasınlar.
Özellikle akarsularda yaşayan balıklar için fabrika,tesis,imalathane vb. çeşitli olumsuzlukları da beraberinde getiriyor. Binlerce,on binlerce,yüz binlerce balık yeri geldiğinde ölebiliyor. Buna hakları var mı? Öyle cezalar olmalıdır ki bu haddini bilmeyenler bunları yapamamalıdır.
Canım ormanlarımızda piknik yapılıyor. Ne yapılıyor? Piknik bitiminde yanan ateşi söndürmüyoruz. Cam kavanoz,şişe vb.larını pikhik alanlarında bırakıp gidiyoruz. Piknik alanlarına bulaşık sularımızı boca ediyoruz. Özellikle yıllarca yok olmayan naylon torbaları oraya buraya bırakıyoruz. Söndürülmeyen ateş,kırık camlar,yangınlara neden oluyor. Oraya buraya atılan poşetler çevre kirliliği yaratıyor. Bunları otlarken yiyen büyük ve küçükbaşlar hastalanıyor.” Merhum Tavşanlı’nın eski Belediye Başkanlarından Fevzi Coşgun piknik alanlarına :” Nasıl bulduysan öyle bırak” yazılı pankartlar astırırdı. Doğanın bir gün gelip insanlardan intikam alacağını söylerdi. Ama maalesef bugüne kadar caydırıcı bir yasa çıkaramadık. Küçücük bebelere bile anneleri,ateşe yaklaştıklarında .” üf üf!” diye en azından tepki gösterirler.
Birçok ahlaksız üretici ürettiği gıda maddelerine hile karıştırıyor. Yani bir ürüne çeşitli maddeler katıyor ve insanları olumsuz etkiliyorlar. Yani bunları bulup ta ellerini mi keselim? Öyle cezalar verelim ki böyle bir yola bir daha gitmeye cesaret etmesinler. Toplumun önemli bireyleri yöneticilerimize saldıranlar,onlara zarar verenlerin yaptıkları yanlarına kar mı kalsın? Eskiden biz öyle yetiştik; bir askerin,bir polisin düğmesini koparanlara bile ceza verilirdi.
Gecenin bir saatinden sonra gürültü yapmanın bir bedeli olmalıdır. Biz kuralsız bir toplum olduk gitti. Geçen gün Bolu Belediye Başkanı Tanju Bey’in cadde ve sokakları kirletenlere ağır para cezaları verdiğini okuduğumda mutlu olmuştum. Belediye başkanları da görev alanları içinde kendi inisiyatifleriyle kararlar alabilmelidirler.
Yıllar önce memleketim Tavşanlı merkezinde çok az bir nüfus vardı. 8-10 bin kadardık. Bazı bayanlar evlerinin kapılarının önlerinde tavuk,hindi yolarlardı. Bunu yaparken onlarca tavuk,hindi vb kanatlının tüyleri etrafa saçılırdı. Bunu bugün yapabilir misiniz? Caddeler ve sokaklar,meydanlar bizim ortak kullanım alanlarımızdır. Buralara tükürmek doğru mudur? Yapıyor muyuz? Evet yapıyoruz. Peki bunun cezai müeyyidesi nedir?
Egsoz boruları yırtılmış,çatlamış araçların şehir içinde veya dışında kulakları rahatsız eden tiz bir ses çıkararak hareket etmeleri sizce normal midir?
Bakın insanımız yıllarca yaşadıkları çevrelerde yatır,türbe ve mezarlara karşı aşırı bir hassasiyet içinde olmuşlardır. Ben:” Filanca yatırın etrafındaki ağaçları kesenler çarpılır,bundan zarar görür” diyerek uyarılan insanların gerçekten böyle bir davranış içinde olmadıklarını görenlerdenim. Bakın nerede bir küçük te olsa yeşillik,bir koruluk,bir küçük bitki örtüsü varsa orada mutlaka bir yatır ve türbe vardır. İnsanların bir şeylerden gerçekten korkmaları gerekiyor. Size .” Geceleyin filanca sokaktan geçmeyin. Şöyle şöyle şeyler oluyor” deseler o sokaktan geçer misiniz? Öyle yasalar çıkaralım ki insanımız kendine çeki düzen versin. Yaptığı bir hatayı bir daha tekrarlamasın. Bazen inanın kendi kendime idamın yeniden geri gelmesini istiyorum. Bu fikrimi ilkel bulanlar olabilir. Beni bunun için kınayabilirler. Ama hırsızlık yapan birinin elinin kesildiğini bildiğimiz bazı ülkelerde hırsızlığın neredeyse sıfır mesabesinde olduğunu görüyoruz. Cihan Padişahı Fatih Sultan Mehmet Han’ın.” Yaş kesenin başını keserim” demesi bana göre yeşil düşmanlarını hizaya getirmeye yetmiştir. Her konuda,alanda getirilecek müeyyideler mutlaka faydalı olacaktır. TBMM’de 600 Milletvekilimiz isterlerse bu vurdumduymazlığa karşı önemli yasaları çıkarabilecektir. Ama maalesef bunu yapamadılar. En azından bir konuda bütün milletvekilleri caydırıcılık konusunda elele versinler isteriz. “ Bir defadan bir şey çıkmaz”diyerek meseleleri hafife almayı sürdürürsek yarın hiçbir şeyin üstesinden gelemez duruma düşeriz. Bana sorarsanız Tavşanlı’da da bazı konularda işi ciddiye alma zamanı gelip te geçmektedir. Bunu açıklamama gerek yok. Aklı selim sahibi insanlarımız bunları görmektedir. Bir zamanların pembe bölgesinde olduğu söylenen Tavşanlı bugün gerçekten hala pembe bölgede midir? Ben 33 yıl eğitim ve öğretim faaliyetleri çerçevesinde onlarca öğrenci yetiştirdim. Bu öğrencilerimden kaçı benden aldıklarını muhafaza etmişlerdir? İnşallah hepsi de benim küçük Mehmetlerim,Ayşelerim olarak yaşıyorlardır. Nasıl Allah’tan korkuyorsak,Onun kulları olarak ta bizlerin de bir şeylerden korkmamız gerekmiyor mu?
TAVŞANLI’NIN TAVŞANLILI OLMAYAN GELİNLERİ
Bugün itibariyle Tavşanlı Kütahya’nın sosyal,ekonomik ve kültürel alanlarda en gelişmiş,en çok nüfuslu ilçesi. Genel nüfusu bugün itibariyle yani 01 Kasım 2024’ü kastediyorum; 100 bin 651 Merkez nüfusu ise 72 bin 645’tir.Benim evlendiğim gün yani 01 Kasım 1964 tarihinde ise sanırım belediye sınırları içinde yaşayan nüfus bugünkü nüfusun dörtte biri kadardı. Sevgili nüfus müdürüm Ali Yurduseven Bey özel çabalarıyle 1980 yılındaki nüfusu bir yerlere not etmiş. Kendisiyle konuşurken bu bilgiyi de aldım. 1980 yılında Tavşanlı’nın genel nüfusu 55 bin 923,merkez nüfusu ise 23 bin 847 olarak görülüyor. Benim asıl merak ettiğim Tavşanlı’da 01 Kasım 1964 tarihinde Gençlikspor Kulübü salonunda YAPILAN DÜĞÜN TÖRENİM SIRASINDA Tavşanlı’nın merkez nüfusuydu. Ama maalesef bu nüfusu yani 60 yıl önceki Tavşanlı ile ilgili genel ve merkez nüfuslarını öğrenemeyeceğiz.
Diyelim ki ben evlendiğim gün Tavşanlı’nın nüfusu 17-18 bin kadardı. İşte eşim bu kadar nüfusu olan bir ilçeye gelin gelmişti. Ben bu tarihte ilçeye bağlı Derecik Köyü’nde müdür yetkili öğretmendim. Eşim benimle birlikte Derecik Köyü’ndeki okul lojmanında bir süre kaldı. Ama çocuklarım doğduktan sonra Tavşanlı’da kalmaya başladık.Merhum babam ve merhum annemle, merhum kardeşlerim Ülkü, Emel ve halen hayatta olan kızkardeşimle bir arada olduk. Aynı evde aynı sofradaydık. Ne zaman merhum anneannem merhum babama ve anneme.” Ev ev içinde olmaz çocukların da iyi-kötü bir evi olsun” demiş eşimle birlikte bizim ana-baba evinden uzaklaşmamıza yardımcı olmuştu. Artık evin reisi bendim. İkinci adamlıktan birinci adamlığa terfi etmiştim. Ben de merhum anne ve babam gibi yılarca Tavşanlı’da kira evlerinde kaldım. Merhum Kasım Abdullah’ın Numune Sokak’taki apartmanının bodrum katında( bir yanımda merhum milletvekillerimizden Ahmet Kavuncu,öte yanımda merhum Avukat Hüsnü Davutoğlu vardı)bir süre kaldım. Ardından merhum Ahmet Karatürk’ün şimdiki İş Bankası Şubesi karşısındaki kagir-ahşap evine taşındım. Bu evin bugün yerinde yeller esiyor. Merhum gözlükçü Halil Palabıyık,merhum Sarıadamların Hüseyin Efendi,merhum Bilal efendi, Gökmehmetlerin Ahmet Efendi, Kemal Çakar merhumun anne ve babası, Destanlar, Kirazlar, Curamanlar, Bulgurlar, Göcenler, Hasmiller, Gagalar, Noter İbrahim Efendi,Sütçü Seniye Yenge, Niyazi Serdaroğlu, Tahsin Buruk, Halil Çulha, Ali Osman Kavuncu, Mustafa Korkut, İsmail Cezayerli, komşularımız oluverdi.
Uzun bir süre merhum Karamalakların Ahmet Efendi’nin evinde kaldıktan sonra Akseven Sokak no 21’deki merhum Yılmaz Onat’ın abisinin dairesinin üzerindeki daireye taşındık. Bu daire daha sonra Ayvalı Köyü sakinlerinden Uçmuş Ailesi’ne satıldı. Hala benim ikinci adresim bu merhum Polat Onat ve Fikriye Onat’ın dairesinin üzerindeki dairedir.
Benim eşim kimbilir Tavşanlı’ya ilçe dışından gelen kaçıncı gelindir.Tavşanlı’nın öz nüfusu aslında bugünkü nüfusun onda biri kadar ya kalmıştır ya kalmamıştır. Çünkü yerli nüfus genelde lakaplı ailelerden oluşmaktadır. Benim lakabım yok. Tek lakabım lakap kabul edilirse “Bülent Hoca”dır.Bana yıllar içinde “ Avukatın oğlu” da demişlerdir .Kütahya Lisesi’nde ise her öğrencinin ayrı bir ismi vardı. Merhum Malmüdürü Raşit Bey’in oğlu Ertan’a:” Drakula”, halen emekli Şaphaneli Hulusi Gündüz’e:”Kraliçe”, merhum Moymullu M. Ali Özel’e:” Doktor” dediğimiz gibi.
Benim eşim uzun yıllar Tavşanlı’da benimle birlikte yaşadı. Birçok ahbabı oldu. Daha çok:”Mediha Hanım’ın gelini” olarak bilindi. Çünkü merhum annem 1946 yılından itibaren Tavşanlılı olmuştu da ondan.
Bir süredir gurbetteyiz. Ama gönlümüz hep Tavşanlı’dadır. Evliliğimizin 60.yıldönümünde ilk kutlamayı sevgili meslektaşım,arkadaşım İhsan Hoca( Taktak Hoca)’dan aldım. Merhum Azmi Sirel Ağabeyim hayatta olsaydı ben de O2 Kasım günü Onun evlilik yıldönümünü kutlayacaktım. Mekanı cennet olsun.
Demek istiyorum ki; Tavşanlı’da birçok yabancı gelin var. Yoksa bu kadar nüfusa ulaşabilir miydik? Tavşanlı’ya gelin gelenler zaman içinde Tavşanlılı olmuşlardır. Tıpkı benim eşim gibi.
Allah ömür verdiği sürece de Tavşanlılı olarak kalacağız. Evlilik yıldönümümüzü kutlayan tüm dostlara kucak dolusu selam ve sevgiler…..