24 Eylül 2023 - Pazar

MUTAHHAR TEMEL

MUTAHHAR TEMEL

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 10 dk.
769 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

 
          TUNÇBİLEKLİ  VEFALIDIR  MERHUM BELEDİYE
          BAŞKANLARI MUTAHHAR TEMEL'İ KESİNLİKLE
                                    UNUTMAMIŞTIR.           
    Her 10 Eylül günü geldiğinde aklıma geliverir; merhum Tunçbilek Belediye Başkanı ,öğretmen,okul müdürü,güzel insan Mutahhar Temel’den bahsediyorum. Tunçbilek, Tavşanlı’nın ekonomik gücüne güç katan bir beldemizdir. Tavşanlı merkeziyle,belde merkezi arasında sadece 12-13  km kadar bir uzaklık söz konusudur.  Tunçbilek,belde statüsüne kavuştuktan sonra gerçekten küçük ölçekli bir ilçe haline gelmiştir. Beldenin nüfusu  ağırlıklı olarak  madencilerden,ailelerinden, yakın çevreden belde merkezine göç edenlerden oluşmaktadır. 1964 yılında belediyelik olan Tunçbilek halen sayın belediye başkanı Mustafa Düzgün ile birlikte  kurucu  başkan dahil  tam 7 Belediye başkanı görmüştür. Merhum Mutahhar Temel  Tunçbilek’in 5.nci Belediye başkanıdır.  Kurucu başkan  Mustafa Şahin,Ahmet Özkara, Ali İhsan Kırmızı hayatta değiller. Çetin Arslançelik, Agah Aşkın hayattalar.  Sevgili Mustafa Düzgün önümüzdeki 31 Mart 2024 yerel seçimleriyle birlikte ya “ tamam” diyecek ya da” devam”diyecektir.
       Tunçbilek’te görev yapan belediyebaşkanlarının tüm hedefi her zaman Tunçbilek’i layık olduğu yere getirmek olmuştur.Her sayın başkanın karınca kararınca bir hizmeti söz konusudur. 
       Tunçbilek birk ara ilçe adayları arasındaydı. Anap Dönemi’nde  Balıköy ve Tunçbilek yeni küçük ölçekli ilçeler haline gelecekti.  Bu arada Tavşanlı da il olma peşindeydi.  Ama olmadı.   
       Ben sık sık Tunçbilek7e çeşitli vesilelerle  gidip gelenlerdenim. Bütün sayın başkanlarla samimi bir dialogum olmuştur.  Hepsinin de ekmeğini yedim,çayını içtim.  Çalışmalarını hasbelkader yerel Basın’da haber yaptım. Sadece sevgili Mustafa Düzgün ile çalışmak mümkün olmadı. Çünkü aramızda 450 km mesafe var. 
       Tunçbilek,Domaniç ile Tavşanlı arasında sıkışmış durumdadır.   Daha fazla büyümesi veya küçülmesi de söz konusu değildir.  Tunçbilek bugün olduğu gibi yarın da yaşayacaktır.  Daha nice sevgili insanlar Tunçbilek’e  hizmet vereceklerdir. Tavşanlı, Tunçbilek’e sahip çıktığı sürece Tunçbilek her zaman  olacaktır.  Mehmet Tunçbilek’in  ruhu şad olsun. O kendisine teklif edilenleri elinin tersiyle itmiş,sadece kendisine soyadı olarak Tunçbilek verilmesini kabul etmişti.  Bu kadar tevazu olur mu? Ama olmuş…..
        Tunçbilekli vefalıdır. Başkanlarını kesinlikle unutmaz,unutturmaz. Öyleyse merhum Mutahhar Temel’e gelin birer Yasin hediye edelim ne dersiniz? 


İNSANOĞLUNDAN KORKULUR HER HAYVANIN ETİNİ 
BİR BİÇİME GETİRİP HALA YİYEBİLİYOR
      Müslüman’ın domuz eti yemesi haramdır. Haram olmasının nedeni de bu hayvanın bünyesinde bazı olumsuzluklar yaratan  başka canlıların olduğudur. Yine tek tırnaklı  hayvanlar da(at,katır,merkep)  İslam menülerinde  yer almaz. Atalarımız Müslüman olmadan önce tek tırnaklı hayvanları yermiş. Fakat   bugün dünyada çeşitli milletler yaşıyor. Ayrı dili konuşan,ayrı inançlarda, siyah,kırmızı,esmer,sarı renkte  yaklaşık 7 milyar insan  neler neler yemiyor ki? Köpek balığı,maymun,beyni,yılan,kurbağa,kaplumbağa, çeşitli böcekler, yenilmemesi gereken kanatlılar, köpek ve kedi gibi  evcil hayvanlar,köstebek(ilaç sanılarak), karınca,solucan,bazı yaban hayvanları pekala yeniliyor. 
       Günahı boyunlarına olsun; zaman içinde bazı kasapların  yenilmemesi gereken hayvanların etlerini insanlara bal gibi yedirdiklerini duymadık mı? İzmir’de Hatay’da bir kasap ile sohbetteyim; Bu kadar pahalı bir iş yerinde nasıl olup ta  kazanabildiğini sormuştum. Kasap çevrede seviliyormuş. Bana kesinlikle müşterisine  yenilmemesi gereken bir hayvan etini yedirmediğini söylemiş, en azından  özellikle kıymada yaptığı küçük bir operasyondan söz etmişti.  700 gram dana etini bir kenara koyuyormuş.Sonra 100 gram soya fasülyesini  haşlayıp  bir kenara,100 gram kırmızı mercimeği haşlayıp onu da bir kenara,daha sonra da  100 gram haşlanmış nohutu  yine  bir kenara koyduğunu,akabinde üç kaynamış  ürünü bir arada çekip,700 gram kıymayla  karıştırdığını,yeniden çekip sattığını anlatmıştı. Böylece bu 300 gramlık pay sayesinde kira fiyatını aşağıya çekebiliyormuş.  Adamın yaptığında bir yanlış yok. Hiç olmazsa ne yaptığını biliyoruz. Ama siz kalkıp ta  merdivenaltı bir merkebi keseceksiniz,bir atı keseceksiniz,bir katırı keseceksiniz ve bunları parca et veya kıyma olarak  sunacaksınız.İzmir’in Basmane’sinde  trene bineceğim; Karanlık bir yoldan ilerliyorken bir ses işitmiştim; Biri”Mehmet,kedilerin irisini,toplusunu bul getir” diyordu. Yine Tunçbilek’te yer altı mekanizasyon çalışmaları sırasında bir ara Çinliler ‘i görmüştük.  Ne olmuştu?  Çok sayıda köpek kısa sürede ortadan kaybolmuşlardı.  Demek ki adamlar bir yolunu bulup köpeklerimizi afiyetle yemişler.
          Ben Kayseri’de iki yıl kaldım. Biliyorsunuz Kayseri ülkemizde pastırma üretimi yapılan bir ilimizdir. Şaka yollu veya ima yoluyla  bu pastırmaların bazılarının merkep etinden olduğunu  anlatırlar. Ben böyle bir şeye inanmam. Bunu yapacak bir esnaf Kayseri’de yoktur. Ama memleketime,Tavşanlı’ya döndüğümde  bazı hususlarda inatlaştığım olmuştur. İşte bu yüzden aile bireylerim benim Kayseri’de mutlaka   merkep etinden yediğimi  ihsas etmişlerdir. Yani kısacası  inadımı eşek eti yememe bağlamışlardır. Sen eşek eti yediğin için böyle inat ediyorsun “demeye getirmişlerdir. Deve eti yenilir. Ama devenin de itirazı vardır; Yarabbi  beni yarattın!  Ama önüme bir eşek koydular. Mecburen O’nun ardından yürüyorum” dermiş. 
           Şimdi gelelim lafın özüne; son günlerde  bir çoğumuzun tanıdığı  ekonomistlerden Prof. Dr. Özgür  Demirtaş’ın dediklerine…. Sayın Demirtaş demiş ki.” 1991 yılında 943 bin 751 eşeğe ne oldu da  2022 yılı sonu itibariyle eşek sayısı birden 86 bin 455’e düştü? Mantıklı bir soru değil mi? Bazılarına göre   bu ifade kuşku duyanları daha da kuşkulu hale getirmiştir. 
            Zaman zaman Medya’da ulusal Basın ve Yerel Basın’da  kaçak kesilen at ve eşeklerden söz edilir.  Bu kaçak yolla kesilen tek tırnaklı hayvanlar sağlıklı olsalar  bari. Bakıyorsunuz,zayıflıktan kemikleri dışarı çıkmış,çoğu yaşlı ve hasta hayvanlar. Bu işi yapanlar satabildikleri kadarını mutlaka satıyor olmalılar. Yakalananlar ise  buzulun görünen bölümüdür.  Ama ne olur? Allah göstermesin; bir savaş olur,bir kıtlık olur, bir olumsuzluk olur çaresiz kalırsınız eşek te,at ta,katır da keser etinden yersiniz. Buna din alimleri bile  olumlu bakıyor. 
             Eşek deyince aklıma Tavşanlı’nın uzun yıllar muhtarlık yapmış,Kuruçaylı Ahmet Çavuş’u geldi. Merhum Ahmet Çavuş’un eşeği  ünlü bir eşekti.   Yine Tavşanlı Köyleri’nden ismini hatırlayamadım; birinin kırsalında  bir yabancı avcı  avlanırken, yanlışlıkla bir eşeği vurur. Köylerde  çok sıkı bir oto  kontrol düzeni vardır. Haber çabuk yayılır. Köylüler yabancı avcının yanına gelirler. Avcı,istemediği halde böyle bir şey olduğunu gerekirse  eşeğin bedelini ödeyebileceğini söyler.Köylü yurttaşlardan biri  dayanamaz ve yabancı avcıya.” Bak kardeşim  bu bildiğin eşeklerden değil. Bu muhtarın eşeğiydi” der. 
             Bugün itibariyle Tavşanlı’da,ilçe sınırları içinde merkezde,beldelerde ve köylerde,mahallelerde kaç eşek olduğunu bilmiyorum. Ama şunu iyi biliyorum, Tavşanlı’da uzun süredir anıran bir eşek olmamıştır. Tıpkı sabahın kör vaktinde  öten bir horoz olmadığı gibi…..
            Tavşanlı’da uzun yıllarım geçti. Mutluyum; çünkü  bugün hayatta olmayan,olup ta mesleğini icra etmeyen ve halen hizmet veren kasaplarımızın hiç biri  insanımıza  tek tırnaklı hayvan eti yedirmemiştir. 
            Laf lafı açıyor; Son hafta içinde  sevgili dostum,Tavşanlı’nın sevilen bireylerinden kasap Muzaffer vefat etmiş.  Kardeşi merhum Kasap Orhan da  yıllar içinde Tavşanlı’nın bir anlamda sosyete kasabıydı. Bütün  kalburüstü hemşehrilerimiz eti ve kıymayı O’ndan alırlardı.  Kasap Yılmazel kardeşler derinin değerlendirilmesi hususunda ekonomik yaşamımıza büyük değer katmışlardır. Derinin ekonomiye sağlıklı biçimde kazandırılmasına emek vermişlerdir. Her ikisinin de mekanı cennet olsun….

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları