16 Nisan 2022 - Cumartesi

TAVŞANLI HAYIRLI HİZMETLER VAKFI

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 20 dk.
858 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

  TAVŞANLI  HAYIRLI HİZMETLER VAKFI 
 YILLIK MALİ  KONGRESİNDE KONUŞAN   VAKIF BAŞKANI  AHMET   CANATAN 
ÇALIŞMALARDAN   MEMNUN OLDUĞUNU 
    SÖYLEDİ   

         Tavşanlı’nın  saygın, çalışmalarıyla taktir toplayan,yardımsever, iyiliksever ,içinde Allah korkusu  olan  mütevelli heyet ve yönetim kurulu üyelerine sahip Tavşanlı Hayırlı Hizmetler Vakfı’mız   yıllık mali kongresini yapmış.Yıllık Mali Kongrede   yapılan çalışmalar değerlendirilmiş. Vakfın çalışkan  başkanı Ahmet Canatan   veciz bir konuşma yapmış ve  hem mütevelli heyet hem de yönetim kurulu üyelerine teşekkür etmiş.   Ahmet Canatan  benim de  taktir ettiğim,beğendiğim,dürüst ve yardımsever bir hemşehrimizdir. o da” Yap bir iyilik at denize, balık bilmez ise Halik bilir” diyenlerdendir.  Allah Onun çabalarını görüyor. Önemli  olan  bizlerin görmesi. Ben sevgili arkadaşım,emekli İş Bankası  Müdürleri’nden,efsane müftümüz  merhum Ali  Rıza  Eren’in oğlu, İbrahim Eren kardeşime, sürekli çalıştığı ,  Ulucami  karşısındaki  Vakıf binasına(altında Vakıf Hamamı vardı)zaman zaman uğrar,çayını içer, kendisiyle sohbet ederdim .Bana çalışmalar hakkında bilgi verirdi. . Ben de onları  yerel basında  haberleştirirdim. . Ben Onun  görevi başındayken ne derece hassas,kararlı, sabırlı  bir vakıf başkanı olduğunu  iyi bilenlerdenim. Bana , Zaman zaman geceleri  uyku tutmadığında  evde de çalıştığını, bir anlamda   ilçenin röntgenini çektiğini söylerdi.  Yoksul,fakir olup  bunu htirmeyenlerden, mağdur durumda olup ta  kimseden bir talepte bulunamayanlardan , mübarek üç ayları,özellikle Ramazan ayını dört gözle  bekleyenlerden,zekat ve fitreye   muhtaç olanlardan, evlerini geçindiremeyenlerden, evlerinin kapıları çalındığında   koşa koşa  kapı açmaya  gidenlerden, çoluğunun çocuğunun sevdiklerini  satın alamayanlardan söz ederdi.  Bazen  duygu seline kapılır, birlikte  hüzünlenirdik. Dünyada  en zor şeylerden birinin de  birinden yardım talep etmek  olduğunu ondan öğrenmiştim. Ama Allah’ın yardımını her zaman gördüğünü söyler,  görevi boyunca  asla  sıkıntı çekmediğini, uzattığı elinin kesinlikle  geri çevrilmediğini de anlatmıştı. Kimseyle küs değildi. Verilen selamları alırdı. Bir elin verdiğini diğer elin görmemesi gerektiğini söylerdi.  Ben Tavşanlı’da sadece iki kişide zekat defteri gördüm. Biri, merhum arkadaşım  Niyazi Tayşi’de ve diğeri de merhum İbrahim Eren  Başkan’daydı .Zekata muhtaç kişilerin adları bu defterlerde vardı. Ama her ikisi de asla bunların kimler olduklarını söylemediler. Bu isimle der onlarla beraber  gitti.
  Tavşanlı Hayırlı Hizmetler Vakfı Başkanı Ahmet Canatan ve arkadaşları.mali kongre sonrasında  kabir ziyaretlerinde bulunmuşlar. Tavşanlı’da 19 mahallede yaşayan yaşlıların hatırını  sormuşlar. Durum tespiti yapmışlar. Sadece bunlar mı? Tavşanlı dışında yaşayan Tavşanlı sevdalılarını da aramışlar. Sevgili Ahmet Canatan beni de ta İzmir’den aradı.  Hatırımı sordu. Bir arzumun olup olmadığını  söyledi. Yunus Emre ne güzel söylemiş.”Bir kez gönül yıktın ise kıldığın namaz değil/Yetmiş iki millet te  yüzünü yumaz değil/Yol odur doğru vara göz odur Hakk’ı göre/ Er odur  yerde dura üstten bakan  göz değİl”.BANA SORARSANIZ, Tavşanlı  Hayırlı Hizmetler Vakfı mütevelli heyeti ve yönetim kurulu üyeleri sevgili Ahmet Canatan ile birlikte  mukaddes bir yolda ilerliyorlar. B akın ,benim de gönlümü  aldılar.  Halimi hatırımı sordular. Bu jesti asla unutmam. Tavşanlı’da mutlaka birçok yaşlı,çaresiz,yoksul hemşehrilerimiz de kendilerinden memnun olmuşlardır. Allah ta onların  mutluluklarını arttırsın.Benim naçizane bir ricam olacaktır. Sakın ola bu vakfın kapısından girerken  birilerine küs olmayasınız. Bu vakıf gönül yapanların,gönül  kırmayanların kapısıdır. Her bir yetkilisi erdir. Nerede durduklarını bilirler. Kesinlikle üstten bakanlar değildirler. Hz. Ali Hazretleri’nin ifade ettikleri gibi ,tevazuda yer kadar alçaktırlar.Ben de Dede  Korkut msali kendilerine dua ediyorum:” Allah yollarını aydınlık kılsın. Yapacakları her  hayırlı faaliyet aslında onların zekatları olacaktır.  

          AV   AVCI   AVCILIK  
           Av;Karada .havada  yabani hayvanları,sularda(Okyanus,deniz,göl,gölet,akarsularda  su ürünleri( çeşitli balıkları; balina,yunus,köpek balığı,orkinos,kılıç balığı) tutma veya vurma işidir. Avcı;avlanmayı kendine meslek edinen veya spor amacıyla  avlanan kimsedir Avcılık; av avlama işi ve av faaliyetidir. Avc ıbaşı ;Osmanlı Sarayları’nda “şikar halkı” denilen avcıların başına  denirdi. Ayrıca Yeniçeri Ocağı’nın “sekban” adını  taşıyan otuz üçüncü  ortasının komutanına da  Avcıbaşı denilirdi. Avcı Kolu;Piyade mangasının  tek sıra halinde  derinliğine yürüyüşe  bir savaş düzenidir. Avcı Otu ;iki çenekliler sınıfının düğün çiçeğigiller  familyasından,kokusuz,parlak  sarı ve kırmızı çiçekli, kalbe kuvvet verici  ve idrar söktürücü  özelliklere sahip,bir veya çok yıllık otsu bitki(Adonis)’nin adıdır.Avcı bölüğü;Yükü hafifletilerek hareket yeteneği arttırılmış piyade bölüğüdür.Avcı Uçağı; Düşman uçaklarıyla  havada savaşmak üzere yapılmış,hareket yeteneği  yüksek bir savaş  uçağıdır.Avcı Botu;Daha çok sahil muhafazasında  ve denizaltılara karşı kullanılan,muhripten küçük,hareket yeteneği  ve hızı yüksek  ,vurucu silahlarla  donatılmış savaş gemisidir. Avcı Kuş; Hayatını avlanmak suretiyle  devam ettiren yırtıcı kuştur. Yıllardır özellikle  topraklarının büyük bölümü çöllerle kaplı ülkelerin  avcıları (BAE,Katar,Suudi Arabistan, Libya, Tunus,Cezayir,Afrika’nın diğer ülkeleri, Uzakdoğu ülkeleri  avcıları) tarafından  beslenir. Evcilleştirilmiş olanları  sahiplerinin  avcılık yaparken en büyük yardımcılarıdır. Ülkemizde, Karadeniz Bölgesi’nde de   büyük ilgi görmektedir.Bugün, Türkiye’de çok sayıda Avcıları bünyesinde barındıran derneğimiz var.
           . Tavşanlı’da da Avcılarımızı  bünyesinde barındıran,Avcılık ve Atıcılık Spor Derneğimiz  bulunuyor.Şanlı bir geçmişe sahip bu dernek bugüne kadar nice başkanlar,yönetimler gördü. Kimisi aramızda olmayan,kimisi henüz aramızda tüfeğini  duvara asmış,yaşlı,ihtiyar.Bazıları belki yürüyemiyor bile. O dağları aşan ayakları  kendilerini taşıyamıyor. Tavşanlı Avcılık ve Atıcılık Spor Derneği’nin gelmiş geçmiş başkanları bugün hep anılardadır.  Nihat Tırpan,Dr. Sami Nizamoğlu, ünlü güveç ustamız Mustafa Dursun(ÇETE) H.ibrahim Ovacıklı, Bekir Zeytinoğlu, İhsan Tandoğan( Taktak Hoca),Ünal Şirin, Alim Güngör,Ahmet Argun,İbrahim  Bayır,Salih Kaplan( Kabakçı’nın torunlarından),Nihat Şirin,Fethi Demirat, Ahmet Güder, Sabri Korkmaz  gönüllerdedir.Bu isimleri bulmak için göbeğim çatladı. Allah razı olsun sevgili dostlarım Bekir Zeytinoğlu, Alim Güngör, İhsan Tandoğan, Hüseyin Yumurtacı, Seliköylü Mustafa  Yılmaz ,Çukurköylü İrfan Toker,Kuruçaylı Mustafa Acar, Ergun Ekiz’den Allah razı olsun. Hızır gibi yetiştiler. Yoksa ben nereden bulayım?İstedim ki  gelecek kuşaklar unutmasın.Tarihe not düşmek istedim. Halen dernek başkanı ise ,  5 dönemdir,11 yıldır  derneğin başındaki isim,    Abdullah Şahin  . Çoğumuzun, “ Tavşanlı Avcılık ve Atıcılık Spor Kulübü “olarak bildiğimiz dernek,12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ardından kapatılıp yeniden hayata geçirilen  derneklerden. Keşke o zamanlar Tavşanlı Öğretmenleri de biraz daha cesur davranmış olsalardı  onlar da  alınteri paralarıyla yaptırdıkları Öğretmenevi olarak değerlendirdikleri  binayı( Avcılık ve Atıcılık Spor Derneği bitişiği)  tıpkı Avcılarımız gibi geri alabilirdi.Hazineye intikal eden bina,  bugün başka bir amaçla hizmet veriyor.  Ama Tavşanlılı Avcılar kendi inşa ettikleri binalarında mis gibi oturuyorlar. Binalarını  Darbe sonrasının  kargaşasında kurtardılar ve  kaptırmadılar. Bu mütevazi dernek binasında  Bekir Zeytinoğlu’nun, Dr. Sami Nizamoğlu’nun ve Taktak Hoca’nın emeği var. Tavşanlı  Avcıları’nın  Avcıbaşısı, piri, efsanesi,   merhum ,Tepecik Köylü( Halen beldedir)  Halil İbrahim  Güler( Çolak Efe)’dir.İlçe  tarihinin  en uçarcı(hareket halindeki av hayvanlarını vuran)avcısı dır.Kendisi aynı zamanda  Tavşanlı’nın işgal günlerinde çete faaliyetlerini yürütendir.Bugün hayatta  o işgal günlerinde Tavşanlı ve havalisinde görevli  bir Yunan askeri veya komutanı  kaldıysa  kendisini  mutlaka hatırlayacaktır.  
             Ben şahsen , yaşamım boyunca  Çolak gibi  bir avcı görmedim desem yalan olmaz. Merhum babam Avukat-Hakim Hüsamettin Alpagut işte  bu müthiş avcının arkadaşıydı.Babam da uçarcıydı. Ama O’nun  merhum  Çolak’ın yanında esamesi bile  okunmaz. Merhum Çolak,  hareket etmeyen yaban hayvanlarına asla ateş etmezdi. O’na göre  bu bir avcı için utanılacak bir yöntemdi. Merhum babam da öyle düşünürdü.Biz ailecek,avcı babamın  vurduğu  kınalı ve çil keklikler,bıldırcın ve üveyikler,çulluk, Yaban ördeği,Yaban Kazı, Tavşan ve diğerlerinin  etleriyle  büyüdük.  
            Gün geldi,  Tavşanlı’da  av bayilerinde  saçma bulamadığımız günler oldu. Kendi saçmamızı kendimiz üretmek zorunda kaldık. Merhum babam yarım kilo kadar kurşun alır eve getirirdi. Kurşunu önce eritirdik. Levha gibi yapar, inceltirdik. Sonra makasla bu kurşun levhayı küçük küçük doğrar bu parçacıkları  mermer üzerinde yuvarlar,saçmaya dönüştürürdük. Daha sonra  bu saçmaları,cam şişeler içinde sallayarak parlatırdık.   Çok zaman merhum babamla av öncesinde fişekleri evimizde beraber  doldurmuşuzdur.Bu daha da  ekonomik oluyordu.  Merhum babamın Avrupa menşeli 12’lik av tüfeğinin adı yıllarca Tavşanlı’da” Avukat” adıyla  anılmıştır.  Şimdi hala bir yerlerde midir  veya  artık yok mudur bilmiyorum. Unutamadığım tüfeklerden birisi de merhum Sabahattin Serdaroğlu’nun  altı fişek atarlı av tüfeğiydi. Mavzere benziyordu Mekanizması  vardı. Bu tüfek halen kimdedir bilmiyorum Bir fırsatını bulursam sevgili Mümtaz Serdaroğlu’na soracağım. Bu tüfeği birkaç kez Derecik Köyü’nde müdür yetkili öğretmenken ben de    duran hedeflere  karşı kullanmıştım. Merhum  babam acemi avcıları(kural tanımaz,avcı geçinen,kendine avcı süsü verenler) olarak ifade ederdi.Böyle avcıları  hiç sevmezdi. Onlara avcı gözüyle bakmazdı “ Bu avcı müsveddeleri   ya birbirini yaralar,mala mülke zarar verir veya avı kaçırır”  derdi .Bunların genelde,özellikle  telefon tellerine sıralanan  serçeleri,sığırcıkları ,güvercinleri  vuranlar olduğunu ifade ederdiBu avcı müsveddeleri ,zaman içinde  Tavşanlı’da değerli fiber telefon  kablolarına da büyük zararlar vermiştir.Çünkü  saçmalar  bu kabloları kullanılmaz kılardı. . Bu konuda en büyük şikayetçi, zamanın  eski PTT Müdürlerimizden Selahattin Baştopçu olmuştur. Sayın Baştopçu zamanında bakır tellere dadananlar çok görülmüştür. O da sürekli jandarma ile  irtibat halinde olmuştur.  Ama bugünlerde böyle bir şeylerin olduğunu sanmıyorum. .   
           Merhum avcı babama göre;  Avcıların en  acizi, avcılıkla  alakası olmayanı,avcılık yasalarını bilmeyen,saygısız,sorumsuz FAR AVCILARI’ydı.  Bunlar ;Özellikle karla kaplı alanlarda   geceleyin tavşan avına çıkar ,ellerindeki elektrik fenerleriyle   tavşanları  avlarlardı Yasaktı ama  aldıran yoktu. .
        Değerli kardeşimiz,Tavşanlı Avcılık ve Atıcılık Spor Derneği Başkanı ,  Abdullah Şahin   Tavşanlı Ekspres’e  konuşmuş.Yerel  Basından izledim;” Avcı arkadaşlarım benden memnunlar.Bu gidişle beni  kolay kolay bırakacağa da benzemiyorlar. Beş  dönemdir,11 yıldır bana teveccüh gösteriyorlar. Ben de gösterilen bu teveccüh nedeniyle  kendilerine minnettarım.  Nihayet Ben de insanım. Yoruldum ama  bana güvenen,inananlara sırtımı dönemem. Onlar benim yiğit,gözünü budaktan esirgemeyen,tertemiz,kocaman yürekli arkadaşlarım. Bana “başkan ölmedin ki neden görevini bırakacaksın?” diyorlar Bana söylenecek söz bırakmıyorlar. Onlarla beraber  sağlığım elverdiğince beraber olmak benim için şereftir. Kulübümüzün,derneğimizin   lokalini eşe dosta örnek duruma onlarla birlikte getirdik. Dış cephemizi korumaya aldık. Dernek binamıza  Doğalgaz getirdik.Oturma gruplarımızı yeniledik. Yıllar içinde tek kuruşu olmayan derneğimizin  kasasını tam takır kuru bakırken parayla  doldurduk. Artık paramız da var.  Son 11 yıldır  da  hiç  bir sıkıntımız olmadı,sorunumuz yok. Birikimimizi  hayırlı işlere  harcıyoruz. Çar çur etmiyoruz.  Ben aynı zamanda Kütahya  Avcılık ve Atıcılık Federasyonu’nun 2, Başkanıyım.Bu da Tavşanlı adına gurur verici bir husus. Bugüne kadar  yaptığımız  karınca kararınca  yardımlar  cüzi de  olsa bir yerlere merhem oldu.  Üzerimize düşen sosyal sorumluluk projelerine karınca kararınca   katılmaya gayret ettik. Sırf av hayvanları,yaban hayatının mensupları  yararlansın diyerek  Şahmelek’te ve  Gümüşgölcük’te muhtelif yerlere   çeşmeler yaptırdık. Bazı camilere  küçük te olsa katkılarımız oldu. Dernek üyelerimizin her birini  ailemizin birer parçası olarak görüyorum.Zamanı geldiğinde , onları hep gönülledik. İyi günde kötü günde yanlarında olduk. Hasta ve saygıdeğer  bireylerini ziyaret ettik.  Mutluluklarına   katıldık. Askerlerini uğurladık. Cenazelerine, düğünlerine  katıldık. Gün geldi  piknikçilerin doğaya verdikleri zararları asgariye indirdik. Kirlettikleri alanları temizledik.  Gücümüz oranında bir  Afad Ekibi oluşturduk. Allah muhtaç etmesin bir felaket anında hazır bir  kuvvet. Beni en çok üzen husus  bazı avcılarımızın  konulan kurallara riayet etmemeleridir. Av sezonunun başladığı ve bittiği tarihler bellidir.  Ne kendilerini,ne derneğimizi ne de ilgili  mercileri  zor durumlarda bırakmadık. Özellikle yaban hayvanlarının kuluçka dönemi,çiftleşme dönemi nde  hassasiyet içinde olduk. “ demiş.
             Sevgili başkan Abdullah  Şahin ve yönetim kurulu arkadaşlarına,dernek üyelerine  başarılar diliyorum.  Hiç unutmadım, dernek lokalinde bir “ Yalan çanı” vardı. Muhabbet anında yalan söyleyen avcı kardeşlerimiz  konuştuğunda   çalardı. Bugüne  kadar avcılık yapanlardan  ebediyete göçenlere Allah’tan rahmet, köşeye çekilenlere sağlık ve afiyet ,dernekte görev ifa edenlere hayırlı ,başarılı çalışmalar diliyorum. 
              özellikle 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi sonrasında birçok derneğin kapısına kilit vurulmuştu. Dernekler yeniden kurulmuşlardı. Bu Askeri dönem sonrası Tavşanlı Avcılık ve Atıcılık  Spor Kulübü de  kapanmış ve akabinde yeniden açılmıştı. Ama artık adında”dernek” ifadesi vardı.  Yani kulüp sözcüğü yerine dernek sözcüğü kullanılıyor Bir gerçek unutulmamalıdır; Derneğin . Kurucu başkanı  Bekir Zeytinoğlu’dur. Dernek binasının bir katını da bizzat sevgili Zeytinoğlu gerçekleştirmiştir.Çoğu Tavşanlılı,  Tavşanlılı Avcılar’ın adlarını bilmez. Doğrusunu söylersem bir çoğunu ben de yeni öğrendim.
               Tavşanlılı Linyitspor’un yıllar öncesindeki  sorumlusu ,Kürt Bedri( Bedri Öngören)  yaman  bir avcıydı.Zaman zaman memleketi Diyarbakır’ın Bismil İlçesi’ne avlanmaya giderdi Tepecikli Elagöz Ahmet ve arkadaşları da ilçe dışına avlanmaya gidenler arasındadır. Akkaş Çakır,Sabahattin Serdaroğlu,Güveçci Çete Abdullah,oğlu Abidin, Dönme Talat,Mehmet Çağatay( Mısırlı),Kaleci Eda, Aga Mehmet,  Kürt Kemal, Bekir Zeytinoğlu, İbrahim Ünal, Ahmet Taktak, İhsan Tandoğan( Taktak Hoca), Gümüş İbrahim, İbrahim Eser, Örenköylü İbrahim, Dr. Sami Nizamoğlu, Av. Hüsamettin Alpagut, Ethem Özkul( Sağır Ethem), Terzi Halit Atak, Halil İbrahim Burukoğlu, Darendeli Mustafa Sağlam, itfaiyeci-Tarha Ahmet, Tataroğlu İsmail, Halil Dolmacı,  Elagöz Ahmet, İbrahim Şirin ,Mehmet Şirin,  Çukurköylü Halil İbrahim Kahraman,Zeybek Ali Can,Mustafa Aslanalp,Kadir Tunç,hasan Tunç,Mustafa Tunç,Ali Tunç,Ahmet Aslanalp,Mesut Kahraman,Süleyman Kılıç,Ruhi Eroğul,Himmet Balbay,Mehmet Özer,Sait Arıkan,Trenci Ahmet Kenar,Halil Şahin,  Enver Nail Altın,Yüksel Dağdelen, Trenci Ruhi ,Postacı Şerif,Baba Ali, Bahar Ali,Fethi Demirat, Sahil Muhafaza Zeki,  Gagalar’ın Hüseyin,  Abeş Mustafa, Ahmet Ün( Karga Ahmet), Montör Hüsnü, Nazım Çavuş, Kuruçaylı Ömer Akan, Mustafa Acar, Sarıalilerin Seyit Ahmet, Tepecikli   Akif Dolma, Mustafa Özbay, Halil İbrahim Dolmacı, Alim Güngör, Kara Ali Şen, Nasuh Dinç,Fikret Kaynar, Zeki Dinç,  Çakıcı Yüksel, İsmail Akkuş, Tevfik Yurtlu,  Seliköylü Ali Uçar, Mehmet Uçar ,Yağmurlulu Mehmet Çağlar,  Kuruçaylı Hakkı  ,Nuri Tarı, genelde  kara avcılarıdır. Ama bazıları da  balık avcısıdır. Biraz da tebessüm edelim mi?
           Avcı arkadaşlarına anlatıyormuş:” Arkadaşlar tam köprüden geçiyorum .O da ne? karşımda bir ayı yok mu?  Hemen   geri döndüm. Baktım bir ayı da köprünün öte tarafında değil mi? Dinleyenler merakla sormuşlar.” E eee ne yaptın?” deyince  avcı biraz durmuş ve yutkunarak:” Arkadaşlar ayı beni yedi” diyebilmiş.İşte  yalan çanı böyle durumlarda çalar.Merhum babam  vurduğu kınalı keklikler sıcakta bozulmasınlar diye bir çatal  dal yardımıyla bağırsaklarını çıkarır atardı. Daha sonra bir kağıdı boru gibi yapar kuşun poposuna sokardı ki kuşun içi hava alsın,bozulmasın.Kendisine verdiğimiz kınalı kekliklerin poposunda  bu kağıttan boruları   gören  Hava  Uzkal  teyze bunları fişek zannedermiş:” Amanın çocuklar, bi gelin,Hüsamettin Bey kuşları hep aynı yerinden vuruyor”  diye bağırmış.    
             Ben milli bayramlarda ve Yerel bayramda  Avcılarımızı  hep anons etmişimdir. Çünkü Avcılarımız böyle günlerde,etkinliklerde gözbebeklerimizdi.  Genellikle şeref tribünü önünden geçerken,protokola mensup zevatı selamlarlarken gökyüzüne ateş ederler,kulakları tırmalarlardı.Toz duman ardından, protokola mensup zevat dahil çok kişi,  değirmenden çıkmışa  dönerdi. Üzerimize sinen barut kokusu da cabası.  Avcılar Allah göstermesin gerektiğinde milis gücümüzdür.  Gerekirse düşman ile  kahramanca  vuruşurlar.Bunun örneği Kurtuluş Savaşı yıllarında,direnişlerde bizzat gözlemlenmiştir.   Tavşanlı’da  Şu anda  kaç avcı olduğunu bilemem. 87 köyde onar avcı olsa 870  avcımız, bir o kadar tüfeğimiz  var demektir. Ama Tavşanlı’nın genel nüfusu 100 binin üzerinde . Öyleyse   epeyce avcımız ve ruhsatlı av tüfeğimizin olduğunu düşünebiliriz.   Ama son yıllarda av malzemeleri pahalı olduğundan  öyle her avcı kolay kolay ava gidemediği gibi ,keyif olsun diyerek  havaya kurşun sıkamaz hale geldi. . Bir zamanlar merhum babam ve arkadaşları Balıköy havalisine keklik avına giderlerken savaşa gider gibi  hazırlanırlardı.  Ben babamın torbasına 300 fişek doldurduğunu bilirim.Bugünün bu kadar fişeğin kaç lira olduğunu varın siz hesaplayın.   Hatta bir keresinde  mekanı cennet olsun  annem  bu fişeklerden 50-60 tanesini  torbadan alıp saklamış. Masraf olmasın diye düşünmüş olmalı.  Merhum Çolak ta  fişekleri babamdan aldığından  atar da atarmış. Bir gün  avlanırlarken,Balıköy havalisinde fişekler zamanından önce tükenivermiş. Merhum babam da  merhum Çolak’a:” çolak kusura bakma,yengen fişeklerin bir kısmını herhal  torbadan geri almış. Yoksa bitmezdi” deyince  ne mi olmuş?  Merhum Çolak merhum anneme kızmış.” Gidi gavurun gası gidi” deyivermiş. Gülüşmüştük. 
 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları