TAVŞANLI HAYIRLI HİZMETLER VAKFI
Bülent Alpagut
- 05062218413 TAVŞANLI HAYIRLI HİZMETLER VAKFI
YILLIK MALİ KONGRESİNDE KONUŞAN VAKIF BAŞKANI AHMET CANATAN
ÇALIŞMALARDAN MEMNUN OLDUĞUNU
SÖYLEDİ
Tavşanlı’nın saygın, çalışmalarıyla taktir toplayan,yardımsever, iyiliksever ,içinde Allah korkusu olan mütevelli heyet ve yönetim kurulu üyelerine sahip Tavşanlı Hayırlı Hizmetler Vakfı’mız yıllık mali kongresini yapmış.Yıllık Mali Kongrede yapılan çalışmalar değerlendirilmiş. Vakfın çalışkan başkanı Ahmet Canatan veciz bir konuşma yapmış ve hem mütevelli heyet hem de yönetim kurulu üyelerine teşekkür etmiş. Ahmet Canatan benim de taktir ettiğim,beğendiğim,dürüst ve yardımsever bir hemşehrimizdir. o da” Yap bir iyilik at denize, balık bilmez ise Halik bilir” diyenlerdendir. Allah Onun çabalarını görüyor. Önemli olan bizlerin görmesi. Ben sevgili arkadaşım,emekli İş Bankası Müdürleri’nden,efsane müftümüz merhum Ali Rıza Eren’in oğlu, İbrahim Eren kardeşime, sürekli çalıştığı , Ulucami karşısındaki Vakıf binasına(altında Vakıf Hamamı vardı)zaman zaman uğrar,çayını içer, kendisiyle sohbet ederdim .Bana çalışmalar hakkında bilgi verirdi. . Ben de onları yerel basında haberleştirirdim. . Ben Onun görevi başındayken ne derece hassas,kararlı, sabırlı bir vakıf başkanı olduğunu iyi bilenlerdenim. Bana , Zaman zaman geceleri uyku tutmadığında evde de çalıştığını, bir anlamda ilçenin röntgenini çektiğini söylerdi. Yoksul,fakir olup bunu htirmeyenlerden, mağdur durumda olup ta kimseden bir talepte bulunamayanlardan , mübarek üç ayları,özellikle Ramazan ayını dört gözle bekleyenlerden,zekat ve fitreye muhtaç olanlardan, evlerini geçindiremeyenlerden, evlerinin kapıları çalındığında koşa koşa kapı açmaya gidenlerden, çoluğunun çocuğunun sevdiklerini satın alamayanlardan söz ederdi. Bazen duygu seline kapılır, birlikte hüzünlenirdik. Dünyada en zor şeylerden birinin de birinden yardım talep etmek olduğunu ondan öğrenmiştim. Ama Allah’ın yardımını her zaman gördüğünü söyler, görevi boyunca asla sıkıntı çekmediğini, uzattığı elinin kesinlikle geri çevrilmediğini de anlatmıştı. Kimseyle küs değildi. Verilen selamları alırdı. Bir elin verdiğini diğer elin görmemesi gerektiğini söylerdi. Ben Tavşanlı’da sadece iki kişide zekat defteri gördüm. Biri, merhum arkadaşım Niyazi Tayşi’de ve diğeri de merhum İbrahim Eren Başkan’daydı .Zekata muhtaç kişilerin adları bu defterlerde vardı. Ama her ikisi de asla bunların kimler olduklarını söylemediler. Bu isimle der onlarla beraber gitti.
Tavşanlı Hayırlı Hizmetler Vakfı Başkanı Ahmet Canatan ve arkadaşları.mali kongre sonrasında kabir ziyaretlerinde bulunmuşlar. Tavşanlı’da 19 mahallede yaşayan yaşlıların hatırını sormuşlar. Durum tespiti yapmışlar. Sadece bunlar mı? Tavşanlı dışında yaşayan Tavşanlı sevdalılarını da aramışlar. Sevgili Ahmet Canatan beni de ta İzmir’den aradı. Hatırımı sordu. Bir arzumun olup olmadığını söyledi. Yunus Emre ne güzel söylemiş.”Bir kez gönül yıktın ise kıldığın namaz değil/Yetmiş iki millet te yüzünü yumaz değil/Yol odur doğru vara göz odur Hakk’ı göre/ Er odur yerde dura üstten bakan göz değİl”.BANA SORARSANIZ, Tavşanlı Hayırlı Hizmetler Vakfı mütevelli heyeti ve yönetim kurulu üyeleri sevgili Ahmet Canatan ile birlikte mukaddes bir yolda ilerliyorlar. B akın ,benim de gönlümü aldılar. Halimi hatırımı sordular. Bu jesti asla unutmam. Tavşanlı’da mutlaka birçok yaşlı,çaresiz,yoksul hemşehrilerimiz de kendilerinden memnun olmuşlardır. Allah ta onların mutluluklarını arttırsın.Benim naçizane bir ricam olacaktır. Sakın ola bu vakfın kapısından girerken birilerine küs olmayasınız. Bu vakıf gönül yapanların,gönül kırmayanların kapısıdır. Her bir yetkilisi erdir. Nerede durduklarını bilirler. Kesinlikle üstten bakanlar değildirler. Hz. Ali Hazretleri’nin ifade ettikleri gibi ,tevazuda yer kadar alçaktırlar.Ben de Dede Korkut msali kendilerine dua ediyorum:” Allah yollarını aydınlık kılsın. Yapacakları her hayırlı faaliyet aslında onların zekatları olacaktır.
AV AVCI AVCILIK
Av;Karada .havada yabani hayvanları,sularda(Okyanus,deniz,göl,gölet,akarsularda su ürünleri( çeşitli balıkları; balina,yunus,köpek balığı,orkinos,kılıç balığı) tutma veya vurma işidir. Avcı;avlanmayı kendine meslek edinen veya spor amacıyla avlanan kimsedir Avcılık; av avlama işi ve av faaliyetidir. Avc ıbaşı ;Osmanlı Sarayları’nda “şikar halkı” denilen avcıların başına denirdi. Ayrıca Yeniçeri Ocağı’nın “sekban” adını taşıyan otuz üçüncü ortasının komutanına da Avcıbaşı denilirdi. Avcı Kolu;Piyade mangasının tek sıra halinde derinliğine yürüyüşe bir savaş düzenidir. Avcı Otu ;iki çenekliler sınıfının düğün çiçeğigiller familyasından,kokusuz,parlak sarı ve kırmızı çiçekli, kalbe kuvvet verici ve idrar söktürücü özelliklere sahip,bir veya çok yıllık otsu bitki(Adonis)’nin adıdır.Avcı bölüğü;Yükü hafifletilerek hareket yeteneği arttırılmış piyade bölüğüdür.Avcı Uçağı; Düşman uçaklarıyla havada savaşmak üzere yapılmış,hareket yeteneği yüksek bir savaş uçağıdır.Avcı Botu;Daha çok sahil muhafazasında ve denizaltılara karşı kullanılan,muhripten küçük,hareket yeteneği ve hızı yüksek ,vurucu silahlarla donatılmış savaş gemisidir. Avcı Kuş; Hayatını avlanmak suretiyle devam ettiren yırtıcı kuştur. Yıllardır özellikle topraklarının büyük bölümü çöllerle kaplı ülkelerin avcıları (BAE,Katar,Suudi Arabistan, Libya, Tunus,Cezayir,Afrika’nın diğer ülkeleri, Uzakdoğu ülkeleri avcıları) tarafından beslenir. Evcilleştirilmiş olanları sahiplerinin avcılık yaparken en büyük yardımcılarıdır. Ülkemizde, Karadeniz Bölgesi’nde de büyük ilgi görmektedir.Bugün, Türkiye’de çok sayıda Avcıları bünyesinde barındıran derneğimiz var.
. Tavşanlı’da da Avcılarımızı bünyesinde barındıran,Avcılık ve Atıcılık Spor Derneğimiz bulunuyor.Şanlı bir geçmişe sahip bu dernek bugüne kadar nice başkanlar,yönetimler gördü. Kimisi aramızda olmayan,kimisi henüz aramızda tüfeğini duvara asmış,yaşlı,ihtiyar.Bazıları belki yürüyemiyor bile. O dağları aşan ayakları kendilerini taşıyamıyor. Tavşanlı Avcılık ve Atıcılık Spor Derneği’nin gelmiş geçmiş başkanları bugün hep anılardadır. Nihat Tırpan,Dr. Sami Nizamoğlu, ünlü güveç ustamız Mustafa Dursun(ÇETE) H.ibrahim Ovacıklı, Bekir Zeytinoğlu, İhsan Tandoğan( Taktak Hoca),Ünal Şirin, Alim Güngör,Ahmet Argun,İbrahim Bayır,Salih Kaplan( Kabakçı’nın torunlarından),Nihat Şirin,Fethi Demirat, Ahmet Güder, Sabri Korkmaz gönüllerdedir.Bu isimleri bulmak için göbeğim çatladı. Allah razı olsun sevgili dostlarım Bekir Zeytinoğlu, Alim Güngör, İhsan Tandoğan, Hüseyin Yumurtacı, Seliköylü Mustafa Yılmaz ,Çukurköylü İrfan Toker,Kuruçaylı Mustafa Acar, Ergun Ekiz’den Allah razı olsun. Hızır gibi yetiştiler. Yoksa ben nereden bulayım?İstedim ki gelecek kuşaklar unutmasın.Tarihe not düşmek istedim. Halen dernek başkanı ise , 5 dönemdir,11 yıldır derneğin başındaki isim, Abdullah Şahin . Çoğumuzun, “ Tavşanlı Avcılık ve Atıcılık Spor Kulübü “olarak bildiğimiz dernek,12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ardından kapatılıp yeniden hayata geçirilen derneklerden. Keşke o zamanlar Tavşanlı Öğretmenleri de biraz daha cesur davranmış olsalardı onlar da alınteri paralarıyla yaptırdıkları Öğretmenevi olarak değerlendirdikleri binayı( Avcılık ve Atıcılık Spor Derneği bitişiği) tıpkı Avcılarımız gibi geri alabilirdi.Hazineye intikal eden bina, bugün başka bir amaçla hizmet veriyor. Ama Tavşanlılı Avcılar kendi inşa ettikleri binalarında mis gibi oturuyorlar. Binalarını Darbe sonrasının kargaşasında kurtardılar ve kaptırmadılar. Bu mütevazi dernek binasında Bekir Zeytinoğlu’nun, Dr. Sami Nizamoğlu’nun ve Taktak Hoca’nın emeği var. Tavşanlı Avcıları’nın Avcıbaşısı, piri, efsanesi, merhum ,Tepecik Köylü( Halen beldedir) Halil İbrahim Güler( Çolak Efe)’dir.İlçe tarihinin en uçarcı(hareket halindeki av hayvanlarını vuran)avcısı dır.Kendisi aynı zamanda Tavşanlı’nın işgal günlerinde çete faaliyetlerini yürütendir.Bugün hayatta o işgal günlerinde Tavşanlı ve havalisinde görevli bir Yunan askeri veya komutanı kaldıysa kendisini mutlaka hatırlayacaktır.
Ben şahsen , yaşamım boyunca Çolak gibi bir avcı görmedim desem yalan olmaz. Merhum babam Avukat-Hakim Hüsamettin Alpagut işte bu müthiş avcının arkadaşıydı.Babam da uçarcıydı. Ama O’nun merhum Çolak’ın yanında esamesi bile okunmaz. Merhum Çolak, hareket etmeyen yaban hayvanlarına asla ateş etmezdi. O’na göre bu bir avcı için utanılacak bir yöntemdi. Merhum babam da öyle düşünürdü.Biz ailecek,avcı babamın vurduğu kınalı ve çil keklikler,bıldırcın ve üveyikler,çulluk, Yaban ördeği,Yaban Kazı, Tavşan ve diğerlerinin etleriyle büyüdük.
Gün geldi, Tavşanlı’da av bayilerinde saçma bulamadığımız günler oldu. Kendi saçmamızı kendimiz üretmek zorunda kaldık. Merhum babam yarım kilo kadar kurşun alır eve getirirdi. Kurşunu önce eritirdik. Levha gibi yapar, inceltirdik. Sonra makasla bu kurşun levhayı küçük küçük doğrar bu parçacıkları mermer üzerinde yuvarlar,saçmaya dönüştürürdük. Daha sonra bu saçmaları,cam şişeler içinde sallayarak parlatırdık. Çok zaman merhum babamla av öncesinde fişekleri evimizde beraber doldurmuşuzdur.Bu daha da ekonomik oluyordu. Merhum babamın Avrupa menşeli 12’lik av tüfeğinin adı yıllarca Tavşanlı’da” Avukat” adıyla anılmıştır. Şimdi hala bir yerlerde midir veya artık yok mudur bilmiyorum. Unutamadığım tüfeklerden birisi de merhum Sabahattin Serdaroğlu’nun altı fişek atarlı av tüfeğiydi. Mavzere benziyordu Mekanizması vardı. Bu tüfek halen kimdedir bilmiyorum Bir fırsatını bulursam sevgili Mümtaz Serdaroğlu’na soracağım. Bu tüfeği birkaç kez Derecik Köyü’nde müdür yetkili öğretmenken ben de duran hedeflere karşı kullanmıştım. Merhum babam acemi avcıları(kural tanımaz,avcı geçinen,kendine avcı süsü verenler) olarak ifade ederdi.Böyle avcıları hiç sevmezdi. Onlara avcı gözüyle bakmazdı “ Bu avcı müsveddeleri ya birbirini yaralar,mala mülke zarar verir veya avı kaçırır” derdi .Bunların genelde,özellikle telefon tellerine sıralanan serçeleri,sığırcıkları ,güvercinleri vuranlar olduğunu ifade ederdiBu avcı müsveddeleri ,zaman içinde Tavşanlı’da değerli fiber telefon kablolarına da büyük zararlar vermiştir.Çünkü saçmalar bu kabloları kullanılmaz kılardı. . Bu konuda en büyük şikayetçi, zamanın eski PTT Müdürlerimizden Selahattin Baştopçu olmuştur. Sayın Baştopçu zamanında bakır tellere dadananlar çok görülmüştür. O da sürekli jandarma ile irtibat halinde olmuştur. Ama bugünlerde böyle bir şeylerin olduğunu sanmıyorum. .
Merhum avcı babama göre; Avcıların en acizi, avcılıkla alakası olmayanı,avcılık yasalarını bilmeyen,saygısız,sorumsuz FAR AVCILARI’ydı. Bunlar ;Özellikle karla kaplı alanlarda geceleyin tavşan avına çıkar ,ellerindeki elektrik fenerleriyle tavşanları avlarlardı Yasaktı ama aldıran yoktu. .
Değerli kardeşimiz,Tavşanlı Avcılık ve Atıcılık Spor Derneği Başkanı , Abdullah Şahin Tavşanlı Ekspres’e konuşmuş.Yerel Basından izledim;” Avcı arkadaşlarım benden memnunlar.Bu gidişle beni kolay kolay bırakacağa da benzemiyorlar. Beş dönemdir,11 yıldır bana teveccüh gösteriyorlar. Ben de gösterilen bu teveccüh nedeniyle kendilerine minnettarım. Nihayet Ben de insanım. Yoruldum ama bana güvenen,inananlara sırtımı dönemem. Onlar benim yiğit,gözünü budaktan esirgemeyen,tertemiz,kocaman yürekli arkadaşlarım. Bana “başkan ölmedin ki neden görevini bırakacaksın?” diyorlar Bana söylenecek söz bırakmıyorlar. Onlarla beraber sağlığım elverdiğince beraber olmak benim için şereftir. Kulübümüzün,derneğimizin lokalini eşe dosta örnek duruma onlarla birlikte getirdik. Dış cephemizi korumaya aldık. Dernek binamıza Doğalgaz getirdik.Oturma gruplarımızı yeniledik. Yıllar içinde tek kuruşu olmayan derneğimizin kasasını tam takır kuru bakırken parayla doldurduk. Artık paramız da var. Son 11 yıldır da hiç bir sıkıntımız olmadı,sorunumuz yok. Birikimimizi hayırlı işlere harcıyoruz. Çar çur etmiyoruz. Ben aynı zamanda Kütahya Avcılık ve Atıcılık Federasyonu’nun 2, Başkanıyım.Bu da Tavşanlı adına gurur verici bir husus. Bugüne kadar yaptığımız karınca kararınca yardımlar cüzi de olsa bir yerlere merhem oldu. Üzerimize düşen sosyal sorumluluk projelerine karınca kararınca katılmaya gayret ettik. Sırf av hayvanları,yaban hayatının mensupları yararlansın diyerek Şahmelek’te ve Gümüşgölcük’te muhtelif yerlere çeşmeler yaptırdık. Bazı camilere küçük te olsa katkılarımız oldu. Dernek üyelerimizin her birini ailemizin birer parçası olarak görüyorum.Zamanı geldiğinde , onları hep gönülledik. İyi günde kötü günde yanlarında olduk. Hasta ve saygıdeğer bireylerini ziyaret ettik. Mutluluklarına katıldık. Askerlerini uğurladık. Cenazelerine, düğünlerine katıldık. Gün geldi piknikçilerin doğaya verdikleri zararları asgariye indirdik. Kirlettikleri alanları temizledik. Gücümüz oranında bir Afad Ekibi oluşturduk. Allah muhtaç etmesin bir felaket anında hazır bir kuvvet. Beni en çok üzen husus bazı avcılarımızın konulan kurallara riayet etmemeleridir. Av sezonunun başladığı ve bittiği tarihler bellidir. Ne kendilerini,ne derneğimizi ne de ilgili mercileri zor durumlarda bırakmadık. Özellikle yaban hayvanlarının kuluçka dönemi,çiftleşme dönemi nde hassasiyet içinde olduk. “ demiş.
Sevgili başkan Abdullah Şahin ve yönetim kurulu arkadaşlarına,dernek üyelerine başarılar diliyorum. Hiç unutmadım, dernek lokalinde bir “ Yalan çanı” vardı. Muhabbet anında yalan söyleyen avcı kardeşlerimiz konuştuğunda çalardı. Bugüne kadar avcılık yapanlardan ebediyete göçenlere Allah’tan rahmet, köşeye çekilenlere sağlık ve afiyet ,dernekte görev ifa edenlere hayırlı ,başarılı çalışmalar diliyorum.
özellikle 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi sonrasında birçok derneğin kapısına kilit vurulmuştu. Dernekler yeniden kurulmuşlardı. Bu Askeri dönem sonrası Tavşanlı Avcılık ve Atıcılık Spor Kulübü de kapanmış ve akabinde yeniden açılmıştı. Ama artık adında”dernek” ifadesi vardı. Yani kulüp sözcüğü yerine dernek sözcüğü kullanılıyor Bir gerçek unutulmamalıdır; Derneğin . Kurucu başkanı Bekir Zeytinoğlu’dur. Dernek binasının bir katını da bizzat sevgili Zeytinoğlu gerçekleştirmiştir.Çoğu Tavşanlılı, Tavşanlılı Avcılar’ın adlarını bilmez. Doğrusunu söylersem bir çoğunu ben de yeni öğrendim.
Tavşanlılı Linyitspor’un yıllar öncesindeki sorumlusu ,Kürt Bedri( Bedri Öngören) yaman bir avcıydı.Zaman zaman memleketi Diyarbakır’ın Bismil İlçesi’ne avlanmaya giderdi Tepecikli Elagöz Ahmet ve arkadaşları da ilçe dışına avlanmaya gidenler arasındadır. Akkaş Çakır,Sabahattin Serdaroğlu,Güveçci Çete Abdullah,oğlu Abidin, Dönme Talat,Mehmet Çağatay( Mısırlı),Kaleci Eda, Aga Mehmet, Kürt Kemal, Bekir Zeytinoğlu, İbrahim Ünal, Ahmet Taktak, İhsan Tandoğan( Taktak Hoca), Gümüş İbrahim, İbrahim Eser, Örenköylü İbrahim, Dr. Sami Nizamoğlu, Av. Hüsamettin Alpagut, Ethem Özkul( Sağır Ethem), Terzi Halit Atak, Halil İbrahim Burukoğlu, Darendeli Mustafa Sağlam, itfaiyeci-Tarha Ahmet, Tataroğlu İsmail, Halil Dolmacı, Elagöz Ahmet, İbrahim Şirin ,Mehmet Şirin, Çukurköylü Halil İbrahim Kahraman,Zeybek Ali Can,Mustafa Aslanalp,Kadir Tunç,hasan Tunç,Mustafa Tunç,Ali Tunç,Ahmet Aslanalp,Mesut Kahraman,Süleyman Kılıç,Ruhi Eroğul,Himmet Balbay,Mehmet Özer,Sait Arıkan,Trenci Ahmet Kenar,Halil Şahin, Enver Nail Altın,Yüksel Dağdelen, Trenci Ruhi ,Postacı Şerif,Baba Ali, Bahar Ali,Fethi Demirat, Sahil Muhafaza Zeki, Gagalar’ın Hüseyin, Abeş Mustafa, Ahmet Ün( Karga Ahmet), Montör Hüsnü, Nazım Çavuş, Kuruçaylı Ömer Akan, Mustafa Acar, Sarıalilerin Seyit Ahmet, Tepecikli Akif Dolma, Mustafa Özbay, Halil İbrahim Dolmacı, Alim Güngör, Kara Ali Şen, Nasuh Dinç,Fikret Kaynar, Zeki Dinç, Çakıcı Yüksel, İsmail Akkuş, Tevfik Yurtlu, Seliköylü Ali Uçar, Mehmet Uçar ,Yağmurlulu Mehmet Çağlar, Kuruçaylı Hakkı ,Nuri Tarı, genelde kara avcılarıdır. Ama bazıları da balık avcısıdır. Biraz da tebessüm edelim mi?
Avcı arkadaşlarına anlatıyormuş:” Arkadaşlar tam köprüden geçiyorum .O da ne? karşımda bir ayı yok mu? Hemen geri döndüm. Baktım bir ayı da köprünün öte tarafında değil mi? Dinleyenler merakla sormuşlar.” E eee ne yaptın?” deyince avcı biraz durmuş ve yutkunarak:” Arkadaşlar ayı beni yedi” diyebilmiş.İşte yalan çanı böyle durumlarda çalar.Merhum babam vurduğu kınalı keklikler sıcakta bozulmasınlar diye bir çatal dal yardımıyla bağırsaklarını çıkarır atardı. Daha sonra bir kağıdı boru gibi yapar kuşun poposuna sokardı ki kuşun içi hava alsın,bozulmasın.Kendisine verdiğimiz kınalı kekliklerin poposunda bu kağıttan boruları gören Hava Uzkal teyze bunları fişek zannedermiş:” Amanın çocuklar, bi gelin,Hüsamettin Bey kuşları hep aynı yerinden vuruyor” diye bağırmış.
Ben milli bayramlarda ve Yerel bayramda Avcılarımızı hep anons etmişimdir. Çünkü Avcılarımız böyle günlerde,etkinliklerde gözbebeklerimizdi. Genellikle şeref tribünü önünden geçerken,protokola mensup zevatı selamlarlarken gökyüzüne ateş ederler,kulakları tırmalarlardı.Toz duman ardından, protokola mensup zevat dahil çok kişi, değirmenden çıkmışa dönerdi. Üzerimize sinen barut kokusu da cabası. Avcılar Allah göstermesin gerektiğinde milis gücümüzdür. Gerekirse düşman ile kahramanca vuruşurlar.Bunun örneği Kurtuluş Savaşı yıllarında,direnişlerde bizzat gözlemlenmiştir. Tavşanlı’da Şu anda kaç avcı olduğunu bilemem. 87 köyde onar avcı olsa 870 avcımız, bir o kadar tüfeğimiz var demektir. Ama Tavşanlı’nın genel nüfusu 100 binin üzerinde . Öyleyse epeyce avcımız ve ruhsatlı av tüfeğimizin olduğunu düşünebiliriz. Ama son yıllarda av malzemeleri pahalı olduğundan öyle her avcı kolay kolay ava gidemediği gibi ,keyif olsun diyerek havaya kurşun sıkamaz hale geldi. . Bir zamanlar merhum babam ve arkadaşları Balıköy havalisine keklik avına giderlerken savaşa gider gibi hazırlanırlardı. Ben babamın torbasına 300 fişek doldurduğunu bilirim.Bugünün bu kadar fişeğin kaç lira olduğunu varın siz hesaplayın. Hatta bir keresinde mekanı cennet olsun annem bu fişeklerden 50-60 tanesini torbadan alıp saklamış. Masraf olmasın diye düşünmüş olmalı. Merhum Çolak ta fişekleri babamdan aldığından atar da atarmış. Bir gün avlanırlarken,Balıköy havalisinde fişekler zamanından önce tükenivermiş. Merhum babam da merhum Çolak’a:” çolak kusura bakma,yengen fişeklerin bir kısmını herhal torbadan geri almış. Yoksa bitmezdi” deyince ne mi olmuş? Merhum Çolak merhum anneme kızmış.” Gidi gavurun gası gidi” deyivermiş. Gülüşmüştük.