ÜLKEMİZDE 129 SİYASİ PARTİ
ÜLKEMİZDE 129 SİYASİ PARTİ
Bülent Alpagut
- 05062218413 BENİM BİLDİĞİM KADARIYLA
ÜLKEMİZDE 129
SİYASİ PARTİ BULUNUYOR
Ülkemizde sayıları her geçen gün artan bildiğim kadarıyle 129 siyasi parti var. Bu partilerin genel başkanları,Merkez Karar Yönetim Kurulları, Parti Meclisleri, Kadın Kolları, Gençlik Kolları var. En azından bir ofisleri,faaliyet gösterdikleri mekanları var. Ama biliyor musunuz? Ülkemizde eksik olan nedir ? Siyaset adamı eksikliği….. Siyaset adamı olmak kolay değil. Bunun okulu da yok. Çantadan yetişen siyaset adamları gerçek siyasetçiler. Sözcükleri arpanın kılçığın üzerine oturtabilenlerin sayısı az.Fıkra anlatmasını bileni bir elin beş parmağı kadar az. Kitleleri peşine takanı,peşinden sürükleyeni neredeyse birkaç tane. KOCA 85 MİLYON KÜSUR NÜFUSLU BİR ÜLKEDEDE ARZULANAN DEVLET ADAMININ AZ BULUNMASI NE KADAR ÜZÜCÜ değil mi? Önce nezaket,sonra iki susup bir konuşmak. Kırıcı olmamak.Cumhuriyetimizin banisi,büyük devlet adamı,başkomutan,devrimlerimizi gerçekleştiren,siyaset adımı,aziz Atatürk’ü veciz ifadeleriyle tanıyoruz. O’na söyleyecek tek bir sözüm olamaz.
Merhum zamanın Başbakanlarından Hasan Saka ( 10.09.1947-10.06.1948,10.06.1947-10,06,1948,10.06.1948-16.011949) bir Trabzon ziyaretinde karşısında bir grup Demokrat Parti sempatizanının istifasını istemesi ve “ Çekil artık!..) demelerinin ardından neşeli ve esprili bir şekilde onlara:” Evet sevgili vatandaşlarım,sevgili hemşehrilerim dün gece çekildim ve 90 okka geldim” diyerek yanıt vermişti. Merhum genel başkanlarımızdan Osman Bölükbaşı Tavşanlı’yı ziyaret etmişti. Allah var Tavşanlılı kendisini görkemli bir kalabalıkla karşılamıştı. Tavşanlı Cumhuriyet Meydanı’nda Tavşanlılılara hitabederken ben de oradaydım. Çok güzel konuşuyordu. Aslında alkışlanacak ifadelerdi. Ama sadece zurnacı Ekiz’den” yaşa” diye bir ses çıkmıştı. Büyük bir sessizlik yaşanmıştı. Merhum genel başkan Bölükbaşı Tavşanlılılara dönerek:” Ekin güzel görünüyor.Ama dene az”yanıtını verince sessiz kalan topluluktan büyük alkış almıştı. Merhum Bölükbaşı bir yerde de.” Uzun siyaset yaşamım boyunca bütün sektörleri tetkik ettim. Kazanç getirenin, en karlı olanının din ticareti olduğunu gördüm” demiş karşısındakileri tebessüm ettirmişti.Aynı Bölükbaşı’nın şu sözlerine bir bakar mısınız?” Zengini hayırsız evlat,memuru süslü avrat,siyasetçiyi kuru inat batırır”Bu sözleri nasıl camlatıp,çerçeveletip bir duvara asmazsınız? Merhum Muhsin Yazıcıoğlu “ Bir saniyesi bile hakim olamadığınız bir dünya için,bu kadar fırıldak olmanın alemi yok” dememiş miydi? Merhum Süleyman Demirel gittiği illerde halka hitabederken.” Çarık ayağı sıkıyor mu?” diye seslenirdi. Yine birkaç kez ,birkaç yerde halka hitabederken.” Rüzgarsız havada dönen fırıldağın elbette bir üfleyeni vardır” sözlerini O’ndan işitmiştik.Bazı yerlerde.” Ananı öpen,kadı ise; kime şikayet edeceksin?” diyen de O’ydu. Cemil Çiçek:” Siyasette adama kirlettiği testiden su içirirler” diyerek lafı gediğine sokmuştu.Anonim bir ifadeyi de bazı genel başkanlardan işitmiştik:” Siyasette iyilik unutulur,nankörlük bakidir” sözü bazen yerine cuk oturur. Eski Devlet Bakanlarından Yüksel Yalova.” Kamu yöneticileri şeytandan daha akıllı olmalıdır” demişti. Bir zamanlar Çeşme küçük bir yerleşim yeriydi. O zamanlar bir gün burası ilçe yapılıverdi. Bir Uşaklı siyasetçiye bunu nasıl karşıladığı sorulduğunda o adını bilmediğim siyasetçi.” Es kaza kaza oldu Çeşme kazası,koyun otlatmaktan gelir encümen azası”şeklinde yorum getirmişti. Bir ara Kayseri’de,Erkilet Beldesi’nin Emmiler Köyü’ndeydim. Merhum dostum Memiş Karaca’nın odasına Kayseri CHP il Başkanı Yasin Çakmak gelmişti. Çok sinirliydi. Nedenini sorduğumuzda anlatmıştı.” Köy girişinde bir tarlada çift süren yaşlı bir köylü yurttaş görmüş. Kendisine seslenmiş:” Dayı,bu çeşmenin suyu neden akmaz?” diyince kendisinden uzaktaki,yeni sürülmüş tarladaki dayı dediği adamdan yanıt gelmiş.” Hemşehrim, İsmet Paşa kelleyi gösterdi,bu yıl sular hep kurudu”. Bu yanıta çok sinirlendiğinden söz etmişti.Bu köylü yurttaş da bir yerel siyasetçi. Tavşanlı’da da yerel ,çantadan yetişme siyasetçiler vardı.Merhum Tavşanlı’nın Ovacık Köyü’nden Emin Çavuş, Cumhuriyet aleyhtarlarına,Cumhuriyete sempati duymayanlara sinirlenir ,Onlara.” Sizler, Cumhuriyet’in acı meyvalarısınız” derdi. Merhum belediye başkanlarımızdan Enver Girgin’in :” Sorunların bazılarını karnınla,bazılarını kanunla çözeceksin”lafı boşa atılacak gibi değildir. Bir ara sayın Bekir Sıtkı Hanlıoğlu Tavşanlı Kaymakamı’ydı. Beraberce merkeze yakın Ayvalı Köyü’nde bir serayı gezmeye gitmiştik. Köy muhtarı bize sera hakkında bilgi veriyordu. Bir ara sayın kaymakam eline bir hıyar almış ve muhtara.” Muhtar, bu hıyar neden yumuşak?” diye sormuştu. Aldığımız yanıtı vereyim.”Sayın kaymakamım sabaha karşı sertleşiyor”olmuştu. Ben yıllardır,mizah ve nükte yönünden güçlü siyasetçilerin ne zaman geleceklerini bekleyenlerdenim.Bugüne kadar bekledim gelmediler. Ama Allah ömür verdiği sürece bekleyeceğim.
Başka ülkelerin de ünlü siyasetçileri var; Örneğin,Winston Churchill bir mesele hakkında konuşurken.”Belki daha dikkatli olmam gerekir. Ama bende,akıntıya kürek çekmek gibi bir eğilim var” demişti. Fidel Castro” Devletin imkanları kullanılarak yapılan hizmetler vatandaşa lütuf gibi sunulamaz” ifadesiyle tanınır. Horace, ünlü Romalı ozan,siyasetçi,mizahçı ve komutandı. Bir gün karşısındakilere” Sokaktaki cahil adamdan nefret ederim. Yanıma yaklaştırmam2 demişti. Her zaman derim, Bazen,en önemli meseleleri ciddilikten uzak bir nükte ile çözebileceğimize inanırım. Abraham Lincoln,rakibi Douglas’ın sığ biri olduğunu anlatmak için şöyle demişti.” Bay Douglas’ın fikirleri; aç bırakılmış bir bıldırcının gölgesinin suyunu kaynatarak bir hastaya şifa niyetine verilmiş bir çorba gibidir…”. Nasıl ama?
Siyaset adamlarımızdan naçizane bir ricam olacak; Bakara Suresi’nin 208.nci ayetini okusunlar.” Ey iman sahipleri, hepiniz toptan barış içine girin” .der. Yine Nisa Suresi’nin 58.nci ayeti:” Allah sizlere emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor” şeklindedir.
BENİM KİŞİSEL DİLEĞİMDİR
TAVŞANLI’da bazı merkeze yakın köylerin mahalle statüsüne kavuşturulması konusunda bugüne kadar ciddi hiçbir faaliyetin gösterilmediğini biliyorum. Sanki köy sayısı azalınca kıyametler kopacak! Bakın Tavşanlı Belediyesi sınırları içine mahalle olarak katılan bir zamanların ünlü Çukurköy Beldesi birkaç mahalle olup Tavşanlı Belediyesi’ne katılmışsa dünyanın sonu mu geldi? DÜNÜN BELDE SAKİNLERİ MAHALLE SAKİNİ OLDULAR. Belediyenin nimetlerinden yararlanır duruma geldiler. Modern Tavşanlı’nın altyapısını güçlendirdiler.
Her zaman derim; Kayıköy hala neden köy statüsündedir? Tavşanlı- Kütahya ARASINDA,İLÇE MERKEZİNE ÇOK YAKIN MESAFEDE OLAN BU KÖY BAL GİBİ MAHALLE OLABİLİRDİ. Fena mı olurdu?Yine sevgili belediye başkanımız Mustafa Güler’in doğup büyüdüğü,benim 10 yıl okulunda müdür yetkili öğretmen olarak görev yaptığım Derecik Köyü bal gibi mahalle olabilirdi. Diyeceksiniz:” Ayvalı Köyü’nün ne günahı var?” Evet Ayvalı Köyü ile Derecik Köyü arasında bir iki km uzaklık var. Ayvalı Köyü mükemmel bir mahalle namzedidir.
Nedense bugüne kadar kimse çıkıp ta Tepecik Beldesi’ni Tavşanlı Belediyesi’ne bağlı en azından iki mahalle veya üç mahalle olarak görmek istediğinden söz etmemiştir. Bir belediye başkanımıza yıllar öncesinde henüz belde olduğu ilk yıldı:” Gelin Tepecik birkaç mahalle olarak Tavşanlı Belediyesi sınırları içine girsin” dediğimde bana :” Hocam derenin ötesine geçmeyelim” yanıtını vermişti. Bu belediye başkanımızı hatırlayablldiniz mi? Bugün Tepecik bir beldedir. Bir zamanların köyü,belde statüsündedir. Tepecikliler, belde olarak halinden memnun mudur? Bunu Onlara sormak gerek. Ama memnun değillerse bir referandum yeterlidir. Halk isterse önünde hiçbir engel yoktur. Bakın bir zamanların Dedeler Köyü ve Beyköy artık mahalle satüsündedir. Bazılarına göre bu yeni mahalleler istedikleri nimetlere fazlasıyla kavuşamamışlardır. Ama bu ilanihaye böyle olacaktır anlamına gelmez. Artık eğer bir köyümüzde,hele hele bu köy şehir merkezine yakınsa,insanı ekip biçmiyorsa,hayvancılık ve benzerlerini yapmıyorsa,şehirden yiyor,şehirden ihtiyacını temin ediyorsa bence köy olarak kalmasına bir gerek yoktur. Acilen mahalle statüsüne geçirilmelidir. Öyleyse benim önerim; ilk etapta Kayıköy,Derecik ve Ayvalı Köyleri mahalle statüsüne geçirilmelidir. Tavşanlı böyle olunca ve yeni yeni yakın köyler mahalle statüsüne geçtikçe büyük bir şehir oluşturacaklardır. Şimdi bakın Çobanköy,Ege Bölgesi ile İç Batı Anadol Eşiği’ndeki Tavşanlı’nin 7-8 bin işçi ye ekmek kapısı olan Organize Sanayi Bölgesi’ne teğet geçmektedir. Öyleyse gelin Devekayası’nı, Çobanköy’ü ve Şahmelek’i de mahalle statüsüne kavuşturalım derim. İşte o zaman “ Büyük Tavşanlı” projesi meyvasını verecektir. Öyleyse ne yapalım? Tavşanlılı karar vermelidir. Sunduğum öneriler doğrultusunda gereken girişimleri yapmalı bu işi çözmelidir. Böylelikle istihdama da kapılar açılacaktır. Mahallelinin sahip olduğu nimetleri mahalle statüsüne geçmeleri halinde namzet köylerimiz halkı da görecektir. Nüfusu giderek azalan,sakinleri şehir merkezlerine,belde merkezlerine kayan yerleşim birimlerinin derli toplu bir şehir parçası olmaları en büyük arzumdur. Ama pilot köylerimiz olacaksa( hayvancılık,tavukçulur,yağlı tohumlar vb) bu köyleri mahalleye dönüştürmek olmaz. Ama dediğim gibi bir eli ve bir ayağı sürekli şehirde olan köylerimiz için gelecek mahalle olmaktan geçer.
H A K A R E T
Hakaret’in Türkçe Sözlükteki ifadesi; küçük düşürme,horlama,küçük düşürücü söz veya davranıştır.Ömer Seyfettin,eserlerinden birinde bir yerde”halbuki elçimize,yapılacak hakaret devletimize demektir”derken ,hakaret sözcüğünü bir cümle içinde çok güzel şekilde kullanmıştır. Peki Tavşanlılı öğretmen;” Aylardır ,bize tahsis edilen,bugüne kadar yılan hikayesine dönen, tadilatı bir türlü sonlandırılmayan, devletimizce,Öğretmenevi olarak kullanılmak üzere Tavşanlı Öğretmeni’ne tahsis ettiği eski dersane binasının kapısına asılan,uzun zamandıri:” Tadilat var”levhası size göre öğretmene apaçık bir hakaret değil midir? Öğretmen,bu hakarete daha ne kadar tahammül edecektir? Bakın bu levha Türk Öğretmeni’ni küçük düşürmektedir. Bugün bir öğretmen kardeşim dava açsa inanın kazanır. Hakaret davası,bir kimsenin,kendisine söz veya yazı ile şeref ve haysiyetini kıracak,halkın düşmanlığına maruz bırakacak bir isnatta bulunulması halinde,bu hakareti yapan kimse aleyhine açtığı davadır. Bu dava kişilerce,topluluklarca,gruplarca,yönetimlerce de açılabilir. Diyeceksiniz; bir dava söz konusu olursa bu hangi merciye açılacaktır.Milli Eğitim Bakanlığı geçtiğimiz aylarda zamanın Tavşanlı Milli Eğitim Müdürü görevdeyken Tavşanlı’ya bir milyon lira tahsisat çıkarmıştı. Bu tahsisatın yarısı harcandıktan sonra büyük bir işgüzarlık yapılmış tahsis edilen meblağın yarısı Ankara’ya geri gönderilmişti. Demek ki bir milyon lira bu dersane binası için yeterliymiş ki gönderilmiş. T.C Devleti güçlüdür. 500 bin lirayı bulamayacak mıdır ki bu eski dersane binası bugüne kadar bir türlü tadilat görememiş ve açılamamıştır? Dediğim gibi; eğer ortada gerçekten büyük bir mesele vardır ki bu eski dersane binasıne el atılamamaktadır? Neyse dürüstçe söylensin ve Tavşanlılı öğretmen’in gururuyla daha fazla oynanılmasın. Öğretmen hakir görülmekten bıkmıştır. Küçük görülmek,horlanmak içimizi acıtmaktadır. Kendimizi bu durumlar karşısında değersiz,itibarsız hissetmek,küçük görmek biz öğretmenleri daha çok yaralamaktadır. Lütfen sayın valimiz,il Milli Eğitim Müdürümüz,Kaymakamımız, İlçe Milli Eğitim Müdürümüz bu soruna kalıcı bir çözüm getirsinler. Bir bilirkişi tesbit edilmeli, bu tadilatın kaç liraya sonlandırılacağının raporunu yetkililere sunmalıdır. Bakın 2024 yılının ikinci ayı da bitmek üzere; 2024 yılının Öğretmenler gününü de öğretmenevsiz mi kutlayacağız? Tavşanlı bir köy,belde değildir. İlçe bazında 100 bini aşkın bir nüfusa sahip, orta ölçekli il büyüklüğünde, Kütahya’nın en büyük ilçesidir. Yaklaşık 2000’e yaklaşan bir öğretmen ,en az bu kadar öğretmen aile bireylerine sahiptir. Ben yazmaktan bıktım desem doğrudur. Ama yazımı en azından bir yetkilinin okuyabileceğini düşünüyorum. Tavşanlı’da sorumlu mevkilerde olan Öğretmen dostlarımızın harekete geçmesini bekliyorum. Tavşanlılı Öğretmen bugüne kadar mağdur olmuştur. Kendi harçlıklarıyla yaptırdığı Öğretmenevi binası Askeri Darbe sonunda elinden çıkmış,daha sonra Türk Maden-İş Tunçbilek Sendikası tarafından şimdiki Kaymakamlık Lojmanı yanında yaptırılan İşçi eğitim merkezi binası bir süre Tavşanlı Öğretmeni’ne tahsis edilmiş,bu bina Kütahya İl Özel İdaresi’nce satın alındıktan sonra öğretmen buradan da çıkmak zorunda kalmıştı. Yani Tavşanlılı Öğretmen uzun zamandır öğretmenevsizdir. Orada burada,kahve köşelerinde,özel sohbet odalarında, yazın serin ,kışın sıcak bir yer bulduğunda, park ve bahçelerdedir. Bu natamam,öğretmene tahsis edilen bina için sadece Kütahya Milletvekili sayın Ahmet Erbaş’ın ciddi bir girişimi olmuştu. Yani Tavşanlılı öğretmen bu konuda yalnız bırakılmıştır. Ben de Türk Milli Eğitimi’ne 30 yılı aşkın bir süre katkıda bulunan bir sınıf ve branş öğretmeni olarak son derecede üzgünüm. Bugün Tavşanlı’da herhani bir kurum ve kuruluş dahi bu natamam öğretmenevi binasını,eski dersaneyi cüzi bir harcamayla Tavşanlı Öğretmeni’ne kazandırabilir. Ama bunun için birinin veya birilerinin elini taşın altına sokması gerekiyor.