23 Şubat 2024 - Cuma

ÜLKEMİZDE 129 SİYASİ PARTİ

ÜLKEMİZDE 129 SİYASİ PARTİ

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 15 dk.
106 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

  BENİM  BİLDİĞİM   KADARIYLA  
ÜLKEMİZDE  129  
   SİYASİ    PARTİ   BULUNUYOR

 
      Ülkemizde  sayıları her geçen gün artan bildiğim kadarıyle 129 siyasi parti var. Bu partilerin genel başkanları,Merkez Karar Yönetim Kurulları, Parti Meclisleri, Kadın Kolları, Gençlik Kolları var. En azından bir ofisleri,faaliyet gösterdikleri mekanları var.  Ama biliyor musunuz? Ülkemizde eksik olan nedir ? Siyaset adamı eksikliği….. Siyaset adamı olmak kolay değil. Bunun okulu da yok.    Çantadan yetişen siyaset adamları  gerçek siyasetçiler.  Sözcükleri arpanın kılçığın üzerine oturtabilenlerin sayısı az.Fıkra anlatmasını bileni  bir elin beş parmağı kadar az. Kitleleri peşine takanı,peşinden sürükleyeni  neredeyse birkaç tane. KOCA 85 MİLYON KÜSUR NÜFUSLU BİR ÜLKEDEDE   ARZULANAN  DEVLET ADAMININ AZ BULUNMASI NE KADAR ÜZÜCÜ  değil mi? Önce nezaket,sonra  iki susup bir konuşmak. Kırıcı olmamak.Cumhuriyetimizin banisi,büyük devlet adamı,başkomutan,devrimlerimizi gerçekleştiren,siyaset adımı,aziz Atatürk’ü   veciz ifadeleriyle tanıyoruz.   O’na söyleyecek tek bir sözüm olamaz.   
       Merhum  zamanın Başbakanlarından Hasan Saka ( 10.09.1947-10.06.1948,10.06.1947-10,06,1948,10.06.1948-16.011949) bir Trabzon ziyaretinde  karşısında bir grup Demokrat Parti sempatizanının  istifasını istemesi ve “ Çekil artık!..) demelerinin ardından neşeli ve esprili bir şekilde onlara:” Evet sevgili vatandaşlarım,sevgili hemşehrilerim  dün gece çekildim ve 90 okka geldim” diyerek yanıt vermişti. Merhum genel başkanlarımızdan  Osman Bölükbaşı Tavşanlı’yı ziyaret etmişti. Allah var Tavşanlılı kendisini  görkemli bir kalabalıkla karşılamıştı. Tavşanlı Cumhuriyet Meydanı’nda Tavşanlılılara hitabederken ben de oradaydım.  Çok güzel konuşuyordu. Aslında alkışlanacak ifadelerdi. Ama sadece  zurnacı  Ekiz’den” yaşa” diye bir ses çıkmıştı. Büyük bir sessizlik yaşanmıştı. Merhum genel başkan Bölükbaşı  Tavşanlılılara  dönerek:” Ekin güzel görünüyor.Ama dene az”yanıtını verince sessiz kalan topluluktan  büyük alkış almıştı. Merhum Bölükbaşı  bir yerde de.” Uzun siyaset yaşamım boyunca bütün sektörleri tetkik ettim. Kazanç getirenin, en karlı olanının din ticareti olduğunu gördüm” demiş karşısındakileri tebessüm ettirmişti.Aynı Bölükbaşı’nın şu sözlerine bir bakar mısınız?” Zengini hayırsız evlat,memuru süslü avrat,siyasetçiyi kuru inat batırır”Bu sözleri nasıl camlatıp,çerçeveletip bir duvara asmazsınız? Merhum Muhsin Yazıcıoğlu “ Bir saniyesi bile hakim olamadığınız bir dünya için,bu kadar fırıldak olmanın alemi yok” dememiş miydi?   Merhum Süleyman Demirel gittiği illerde  halka hitabederken.” Çarık ayağı sıkıyor mu?” diye seslenirdi. Yine  birkaç kez ,birkaç yerde halka hitabederken.” Rüzgarsız havada dönen fırıldağın elbette bir üfleyeni vardır” sözlerini O’ndan işitmiştik.Bazı yerlerde.” Ananı öpen,kadı ise; kime şikayet edeceksin?” diyen de O’ydu.  Cemil Çiçek:” Siyasette adama kirlettiği testiden su içirirler” diyerek lafı gediğine sokmuştu.Anonim bir ifadeyi de bazı genel başkanlardan işitmiştik:” Siyasette iyilik unutulur,nankörlük bakidir” sözü  bazen yerine cuk oturur. Eski Devlet Bakanlarından Yüksel Yalova.” Kamu yöneticileri şeytandan daha akıllı olmalıdır” demişti. Bir zamanlar Çeşme küçük bir yerleşim yeriydi.  O zamanlar bir gün  burası ilçe yapılıverdi. Bir Uşaklı siyasetçiye  bunu nasıl  karşıladığı sorulduğunda o  adını bilmediğim siyasetçi.”  Es kaza kaza oldu Çeşme kazası,koyun otlatmaktan gelir encümen azası”şeklinde yorum getirmişti. Bir ara Kayseri’de,Erkilet Beldesi’nin Emmiler Köyü’ndeydim.   Merhum dostum Memiş Karaca’nın odasına Kayseri CHP il Başkanı Yasin Çakmak gelmişti.   Çok sinirliydi. Nedenini sorduğumuzda anlatmıştı.” Köy girişinde bir tarlada çift süren yaşlı bir köylü yurttaş görmüş. Kendisine seslenmiş:” Dayı,bu çeşmenin suyu neden akmaz?” diyince  kendisinden uzaktaki,yeni sürülmüş tarladaki dayı dediği adamdan yanıt gelmiş.” Hemşehrim, İsmet Paşa kelleyi gösterdi,bu yıl sular hep kurudu”. Bu yanıta çok sinirlendiğinden söz etmişti.Bu köylü yurttaş da bir yerel siyasetçi. Tavşanlı’da da yerel ,çantadan yetişme siyasetçiler vardı.Merhum Tavşanlı’nın Ovacık Köyü’nden Emin  Çavuş,  Cumhuriyet aleyhtarlarına,Cumhuriyete sempati duymayanlara  sinirlenir ,Onlara.” Sizler, Cumhuriyet’in acı meyvalarısınız” derdi.  Merhum belediye başkanlarımızdan Enver Girgin’in :” Sorunların bazılarını karnınla,bazılarını kanunla çözeceksin”lafı boşa atılacak gibi değildir. Bir ara sayın Bekir Sıtkı Hanlıoğlu Tavşanlı Kaymakamı’ydı. Beraberce merkeze yakın Ayvalı Köyü’nde bir serayı gezmeye gitmiştik. Köy muhtarı  bize sera hakkında bilgi veriyordu.  Bir ara sayın kaymakam eline bir hıyar almış ve muhtara.” Muhtar, bu hıyar neden yumuşak?” diye sormuştu. Aldığımız yanıtı vereyim.”Sayın kaymakamım sabaha karşı sertleşiyor”olmuştu.   Ben yıllardır,mizah ve nükte yönünden  güçlü siyasetçilerin ne zaman geleceklerini bekleyenlerdenim.Bugüne kadar bekledim gelmediler. Ama Allah ömür verdiği sürece bekleyeceğim. 
         Başka ülkelerin de ünlü siyasetçileri var; Örneğin,Winston Churchill bir mesele hakkında konuşurken.”Belki daha dikkatli olmam gerekir. Ama bende,akıntıya kürek çekmek gibi bir eğilim var” demişti.  Fidel  Castro” Devletin imkanları kullanılarak yapılan hizmetler vatandaşa lütuf gibi sunulamaz” ifadesiyle  tanınır. Horace, ünlü Romalı  ozan,siyasetçi,mizahçı ve komutandı. Bir gün karşısındakilere” Sokaktaki  cahil adamdan nefret ederim. Yanıma  yaklaştırmam2 demişti. Her zaman derim, Bazen,en önemli meseleleri  ciddilikten uzak bir nükte ile çözebileceğimize inanırım. Abraham Lincoln,rakibi Douglas’ın sığ biri olduğunu anlatmak için şöyle demişti.” Bay Douglas’ın fikirleri; aç bırakılmış bir bıldırcının gölgesinin suyunu kaynatarak bir hastaya şifa niyetine verilmiş bir çorba gibidir…”. Nasıl ama?
         Siyaset adamlarımızdan  naçizane  bir  ricam olacak;  Bakara Suresi’nin 208.nci ayetini okusunlar.” Ey iman  sahipleri, hepiniz  toptan barış içine girin” .der. Yine Nisa Suresi’nin 58.nci ayeti:” Allah sizlere  emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında  hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor” şeklindedir. 


     
               BENİM KİŞİSEL DİLEĞİMDİR 
 


       TAVŞANLI’da   bazı merkeze yakın köylerin mahalle statüsüne kavuşturulması konusunda bugüne kadar ciddi hiçbir faaliyetin gösterilmediğini biliyorum. Sanki köy sayısı azalınca kıyametler kopacak! Bakın Tavşanlı Belediyesi sınırları içine mahalle olarak katılan bir zamanların ünlü Çukurköy Beldesi birkaç mahalle olup Tavşanlı Belediyesi’ne katılmışsa  dünyanın sonu mu geldi? DÜNÜN BELDE SAKİNLERİ MAHALLE SAKİNİ OLDULAR. Belediyenin nimetlerinden yararlanır duruma geldiler.  Modern Tavşanlı’nın altyapısını güçlendirdiler. 
        Her zaman derim;  Kayıköy hala neden köy statüsündedir? Tavşanlı- Kütahya ARASINDA,İLÇE MERKEZİNE  ÇOK YAKIN MESAFEDE OLAN BU KÖY BAL GİBİ MAHALLE OLABİLİRDİ.  Fena mı olurdu?Yine sevgili belediye başkanımız Mustafa Güler’in doğup büyüdüğü,benim 10 yıl okulunda müdür yetkili öğretmen olarak görev yaptığım Derecik Köyü bal gibi mahalle olabilirdi.  Diyeceksiniz:” Ayvalı Köyü’nün ne günahı var?” Evet Ayvalı Köyü ile Derecik Köyü arasında bir iki km uzaklık var. Ayvalı Köyü mükemmel bir mahalle namzedidir. 
       Nedense bugüne kadar kimse çıkıp ta Tepecik Beldesi’ni Tavşanlı Belediyesi’ne bağlı en azından iki mahalle veya üç mahalle olarak görmek istediğinden söz etmemiştir.  Bir belediye başkanımıza yıllar öncesinde henüz belde olduğu ilk yıldı:” Gelin Tepecik birkaç mahalle olarak Tavşanlı Belediyesi sınırları içine girsin” dediğimde bana :” Hocam derenin ötesine geçmeyelim” yanıtını vermişti. Bu belediye başkanımızı hatırlayablldiniz mi? Bugün Tepecik bir beldedir.  Bir zamanların köyü,belde statüsündedir.  Tepecikliler,  belde olarak halinden memnun mudur? Bunu Onlara sormak gerek. Ama memnun değillerse  bir referandum yeterlidir. Halk isterse önünde hiçbir engel yoktur.  Bakın bir zamanların Dedeler Köyü ve Beyköy artık mahalle satüsündedir. Bazılarına göre bu yeni mahalleler istedikleri nimetlere fazlasıyla kavuşamamışlardır. Ama bu ilanihaye böyle olacaktır anlamına gelmez.  Artık  eğer bir köyümüzde,hele hele bu köy şehir merkezine yakınsa,insanı ekip biçmiyorsa,hayvancılık ve benzerlerini yapmıyorsa,şehirden yiyor,şehirden ihtiyacını temin ediyorsa bence köy olarak kalmasına bir gerek yoktur.  Acilen mahalle statüsüne geçirilmelidir.  Öyleyse benim önerim; ilk etapta Kayıköy,Derecik ve Ayvalı Köyleri mahalle statüsüne geçirilmelidir.  Tavşanlı böyle olunca ve yeni yeni yakın köyler mahalle statüsüne geçtikçe  büyük bir şehir oluşturacaklardır.  Şimdi bakın Çobanköy,Ege Bölgesi ile İç Batı Anadol Eşiği’ndeki Tavşanlı’nin 7-8 bin işçi ye ekmek kapısı olan Organize Sanayi Bölgesi’ne teğet geçmektedir.  Öyleyse gelin Devekayası’nı, Çobanköy’ü ve Şahmelek’i de  mahalle statüsüne kavuşturalım derim.  İşte o zaman “ Büyük Tavşanlı” projesi  meyvasını verecektir.  Öyleyse ne yapalım? Tavşanlılı karar vermelidir. Sunduğum öneriler doğrultusunda  gereken girişimleri yapmalı bu işi çözmelidir.  Böylelikle istihdama da kapılar açılacaktır.  Mahallelinin sahip olduğu nimetleri  mahalle statüsüne geçmeleri halinde namzet köylerimiz halkı da   görecektir.   Nüfusu giderek azalan,sakinleri şehir merkezlerine,belde merkezlerine kayan  yerleşim birimlerinin  derli toplu bir şehir parçası olmaları  en büyük arzumdur. Ama pilot köylerimiz olacaksa( hayvancılık,tavukçulur,yağlı tohumlar vb)  bu köyleri  mahalleye dönüştürmek  olmaz.  Ama  dediğim gibi bir eli ve bir ayağı sürekli şehirde olan köylerimiz için gelecek mahalle olmaktan geçer. 


                              H A K A R E T 


      Hakaret’in Türkçe Sözlükteki  ifadesi; küçük düşürme,horlama,küçük düşürücü söz veya  davranıştır.Ömer Seyfettin,eserlerinden birinde bir yerde”halbuki elçimize,yapılacak hakaret  devletimize  demektir”derken  ,hakaret sözcüğünü bir cümle içinde  çok güzel şekilde kullanmıştır.  Peki   Tavşanlılı öğretmen;” Aylardır ,bize tahsis edilen,bugüne kadar  yılan hikayesine dönen, tadilatı bir türlü sonlandırılmayan, devletimizce,Öğretmenevi  olarak kullanılmak üzere  Tavşanlı Öğretmeni’ne  tahsis ettiği  eski dersane binasının kapısına asılan,uzun zamandıri:” Tadilat var”levhası  size göre  öğretmene apaçık bir hakaret değil midir? Öğretmen,bu hakarete   daha ne kadar  tahammül edecektir? Bakın bu levha Türk Öğretmeni’ni küçük düşürmektedir.  Bugün bir öğretmen kardeşim dava açsa inanın kazanır. Hakaret davası,bir kimsenin,kendisine söz veya yazı  ile şeref  ve haysiyetini  kıracak,halkın düşmanlığına maruz bırakacak  bir isnatta bulunulması  halinde,bu hakareti yapan kimse aleyhine  açtığı davadır. Bu dava kişilerce,topluluklarca,gruplarca,yönetimlerce de  açılabilir. Diyeceksiniz; bir dava söz konusu olursa bu hangi merciye açılacaktır.Milli Eğitim Bakanlığı geçtiğimiz aylarda zamanın Tavşanlı Milli Eğitim Müdürü  görevdeyken  Tavşanlı’ya bir milyon lira tahsisat çıkarmıştı. Bu tahsisatın yarısı harcandıktan sonra büyük bir işgüzarlık yapılmış  tahsis edilen meblağın yarısı Ankara’ya geri gönderilmişti.  Demek ki bir milyon lira bu dersane binası için yeterliymiş ki gönderilmiş. T.C Devleti güçlüdür.  500 bin lirayı bulamayacak mıdır ki bu eski dersane binası bugüne kadar bir türlü  tadilat görememiş ve açılamamıştır? Dediğim gibi; eğer  ortada gerçekten büyük bir mesele vardır ki bu  eski dersane binasıne  el atılamamaktadır? Neyse dürüstçe söylensin  ve Tavşanlılı öğretmen’in gururuyla daha fazla oynanılmasın. Öğretmen hakir görülmekten  bıkmıştır. Küçük görülmek,horlanmak içimizi acıtmaktadır. Kendimizi  bu durumlar karşısında değersiz,itibarsız  hissetmek,küçük görmek  biz öğretmenleri daha çok yaralamaktadır.  Lütfen sayın valimiz,il Milli Eğitim Müdürümüz,Kaymakamımız, İlçe Milli Eğitim Müdürümüz  bu soruna kalıcı bir çözüm getirsinler.  Bir bilirkişi tesbit edilmeli, bu tadilatın kaç liraya sonlandırılacağının  raporunu yetkililere sunmalıdır.  Bakın 2024 yılının ikinci ayı da bitmek üzere; 2024 yılının Öğretmenler gününü de  öğretmenevsiz  mi kutlayacağız? Tavşanlı bir köy,belde değildir. İlçe bazında 100 bini aşkın bir nüfusa sahip, orta ölçekli il büyüklüğünde, Kütahya’nın en büyük ilçesidir. Yaklaşık 2000’e yaklaşan bir öğretmen ,en az bu kadar öğretmen aile bireylerine sahiptir.  Ben yazmaktan bıktım desem doğrudur. Ama yazımı en azından bir yetkilinin okuyabileceğini düşünüyorum.  Tavşanlı’da   sorumlu  mevkilerde olan Öğretmen dostlarımızın harekete geçmesini bekliyorum. Tavşanlılı Öğretmen bugüne kadar mağdur olmuştur. Kendi harçlıklarıyla yaptırdığı Öğretmenevi binası Askeri Darbe sonunda  elinden çıkmış,daha sonra Türk Maden-İş Tunçbilek  Sendikası tarafından şimdiki Kaymakamlık Lojmanı yanında yaptırılan İşçi eğitim merkezi binası  bir süre Tavşanlı Öğretmeni’ne tahsis edilmiş,bu bina Kütahya İl Özel İdaresi’nce satın alındıktan sonra öğretmen buradan da çıkmak zorunda kalmıştı.  Yani Tavşanlılı Öğretmen uzun zamandır öğretmenevsizdir. Orada burada,kahve köşelerinde,özel sohbet odalarında, yazın serin ,kışın sıcak bir yer bulduğunda, park ve bahçelerdedir. Bu natamam,öğretmene tahsis edilen bina için sadece Kütahya Milletvekili sayın  Ahmet Erbaş’ın ciddi bir girişimi olmuştu. Yani Tavşanlılı öğretmen bu konuda yalnız bırakılmıştır.  Ben de Türk Milli Eğitimi’ne 30 yılı aşkın bir süre katkıda bulunan   bir sınıf ve branş  öğretmeni olarak   son derecede üzgünüm. Bugün Tavşanlı’da herhani bir kurum ve kuruluş dahi bu natamam öğretmenevi binasını,eski dersaneyi cüzi bir harcamayla  Tavşanlı Öğretmeni’ne  kazandırabilir. Ama  bunun için  birinin veya  birilerinin elini taşın altına sokması gerekiyor. 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları