07 Ağustos 2022 - Pazar

İSKENDER’İN KILICI

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 13 dk.
321 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

            İSKENDER’İN   KILICI                                                                          
   İskender, kör düğümün çözülmemesi karşısında sinirlenmiş,kılıcını düğümün üzerine vurarak kör düğümü paramparça edip çözmüştü. Kristof Kolomp  bir yumurtayı düz bir yerde dikebilmek için uğraşanlara  ders verircesine yumurtayı alıp,hafifçe yere vurarak bir tarafını düzleyerek masanın üzerine oturtmuştu. “Bunu biz de yapardık” diyenlere” Yapsaydınız” demişti. Çeşme başında  eline aldığı sabunu elini yıkadıktan sonra ,çeşmenin  oyuğuna koymak isteyen adamın eli  yeniden sabun bulaşığı oluyordu.  Yanına yaklaşan biri,sabunu aldı,ortasını deldi. Bir ipi buradan geçirdi. Adama geri verdi. “ İpin ucundan tut,elin kirlenmez”dedi.    Her şeyin bir şekilde bir çözümü mümkündür. Ama maalesef Tavşanlı Öğretmenevi bugüne kadar bir türlü çözülememiştir. 
    Ne mi oluyor? Kanal Caddesi’nde eskiden dersane olarak kullanılan 15 Temmuz ardından  devletçe el konulan  bina  Tavşanlı Öğretmeni’ne tahsis edilmesine rağmen bir türlü hizmete açılamıyor. Öyle ki zamanın Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı bu bina için bir milyon lira  ödenek göndermesine rağmen. Bu ödeneğin yarısının kullanıldığı,yarısının Ankara’ya iade edildiği biliniyor. Neden iade edilmiştir?Paranın tamamı keşke değerlendirilseydi de bu Tavşanlı Öğretmeni’ne tahsis edilen binanın sorunları çözülebilseydi. Şimdi bu binanın önünde” Tadilat var”levhası var. Bu tadilat ne denli bir tadilattır ki bugüne kadar sonlandırılamamıştır?Gören de  birkaç katlı,görkemli bir bina zannedecek. Alt tarafı mütevazi bir bina. Efendim binanın altından su çıkıyormuş. Yahu hangi çağdayız? Su çimentosu diye bir şey var. Atarsınız binanın tabanına  her şey  yoluna girer. Ama binayı Tavşanlı Öğretmeni’ne değil de  bir başka amaç için kullanmayı düşünenler varsa yanlış yaparlar. Çünkü Tavşanlı Öğretmeni artık  bunları yutmaz.Hem bu 2000’i aşkın öğretmene hakarettir. Aylardır,hatta yıllardır  binası olmayan, tek bir binaya sahipken,binası 1980 Askeri Darbesi ardından kamulaştırılan  Tavşanlı Öğretmeni  bir ara, Tunçbilek’teki  Maden İşçilerine eğitim merkezi olarak Tavşanlı’da yaptırılan binada  kalmıştı. Bu bina sayın Kaymakamımızın lojmanına 20-25 matre mesafededir “. Sonra  ne mi oldu? Tapusunda   “ satılamaz “ şerhi bulunmasına rağmen  bu bina Kütahya Özel İdaresi’ne satıldı. Tavşanlı Öğretmeni  bu şekilde ikinci kez evinden ayrılmak zorunda kaldı.  Türk Maden-İş Batı Anadolu Şubesi eski başkanlarından Doğan Şahin hayattadır. Sevgili  Şahin  Tavşanlı Öğretmeni’ne tahsis ettikleri binanın kesinlikle satılamayacağını söylüyor. Ama satıldı.  Tavşanlı Öğretmeni yıllardır kahve köşelerinde,kıraathanelerde,pastanelerde,park ve bahçelerde,özel tutulan sohbet odalarında  ancak bir araya gelebiliyor. Kanal Caddesi’nde Tavşanlı Öğretmeni’ne lütfen tahsis edilen devlete ait eski dersane binasının  en azından önümüzdeki 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde    açılması  isteniliyor. Bu 2000’i mütecaviz Öğretmenin arzusudur. Öğretmenlerle birlikte 10 bini aşkın öğretmen ailesinin  isteğidir.  Kütahya’da iki üniversitemiz var. Bu üniversitelere bağlı MYO’lar bulunuyor. Bu MYO’ lar ile ilgili birçok öğretim görevlisi Tavşanlı’ya gidip geliyor. Bu öğretmenevi ne kadar çabuk açılırsa en azından bu öğretim görevlileri de derin bir nefes alacaklardır.  Darmadağınık bir görüntü arzeden Tavşanlı Öğretmenleri’ni artık bir yerde toplama zamanı gelip te geçmektedir. Kütahya’nın en gelişmiş,büyük ilçesi Tavşanlı bir Öğretmenevine kesinlikle layıktır. Bugün küçük yerleşim birimlerinde öğretmenevleri var. Tavşanlı bunu hak etmedi mi? Şimdi bir İskender bekliyorum. Kılıcın vursun ve düğümü çözsün. Bu çözümsüzlük te artık  çözüme kavuşturulsun. Sayın Kaymakamımızı  makamında ziyaret eden meslektaşım İngilizce öğretmeni Şevki Eser  konuyu bütün detaylarıyla sayın kaymakamımıza arzettiğini ifade etti. İyi de yapmış. Sayın kaymakamımız belki geriye dönük olarak konuyu bilmeyebilir.  Ama  şu andan itibaren konuya vakıf olduklarına inanıyorum. Sevgili meslektaşım Şevki Eser’e de teşekkür ediyorum.  Bürokratlarımıza da sitem ediyorum.  Lütfen şu Yılan hikayesine dönen  sorunu çözün ve Tavşanlılı öğretmeni sevindirin. Hiç olmazsa Tavşanlı Cumhuriyet’in 100 .yılında Öğretmenevine  kavuşsun. 
ORMANLAR   PİKNİK ALANLARI  DEĞİLDİR VE  OLMAMALIDIR 
     Gelin hep beraber şu konuya bir açıklık getirelim; Ormanlar  piknik alanları olmalı  mıdır? Yoksa  herkesin canı istediği zaman içine girip,ateş yaktığı, et ürünleri pişirdiği,gelişi  güzel orasına burasına  yemek artıkları dökülen,poşetler atılan, yine orasına burasına  abdest yapılan, işenen,  her türlü  ağacının dallarına salıncaklar kurulan  mahaller mi olmalıdır?Bana göre ise ,ormanlar kesinlikle  “Dingo’nun Ahırı” değildir. Ama  maalesef insanlar,özellikle Türkiye’de  ormanlık alanları  piknik alanları  olarak görmüşlerdir. Ormanları sahipsiz  sanmışlardır. Yasak olduğu halde ormanların yaşam kaynağı olan  çam kozalaklarını   çuvallara doldurup kışlık yakacak olarak evlerine taşımışlardır. Yılbaşı gelmeden ormanlardan  kestikleri nadide çam fidanlarını    “ Noel Baba” nın  yanında   renk renk lambalarla aydınlatmışlardır. Soba tutuşturmak için  düşünmeden canım çam ağaçlarından çıkardıkları çıraları  hem  kendileri için kullanmışlar, hem de satmışlardır.  Birçok kişi de   güzelim orman ürünleri nadide ağaçları  kesmiş,inşaatlarda kullanmıştır. 
     Şimdi birçok yerel gazetede,ulusal BASIN’ da  manşetler görüyorum: “ Ormanlara girişler yasaklandı” yazıyor. Bu belirli bir süre ormanlara girilemeyeceğini ifade ediyor. Ben de  ormanların bakir kalmasından yanayım. Ormanlara değil girmek,yanından geçmek bile  yasaklanmalıdır. Ormanlar  börtü böceğiyle,yaban hayatıyla   baş başa bırakılmalıdır. Ormanların en büyük düşmanı insanlardır.  Öyleyse insanın ormanlara girip çıkmalarına  izin verilmemelidir. İnsanlar artık piknik yapmak istediklerinde ormanı  düşünmemelidir. 
     Kütahya,orman açısından 56’lılık bir   varlığa sahip. Bu Tavşanlı’da, Domaniç’te 63-65lik bir orana çıkmaktadır. Kütahya’da  Kamu Ağaçlandırma Kurulu’nun başkanı sayın validir. Sayın vali bir başka ifadeyle  Orman yangınlarıyla mücadele komisyonunun da başkanıdır. Kütahya  il genelinde  31 Ekim 2022 tarihine kadar ormanlara giriş ve çıkışlar yasaklanmış.  Çok ta iyi olmuş.  Biz millet  olarak sefayı severiz.  Hele hele özellikle Pazar günleri  kendimizi sokağa atarız. Evlere sığmayız. Aklımıza ilk olarak ormanlar gelir. Buz gibi suların aktığı bir orman çeşmesinin yanında piknik yapmak  herkesin hayalidir.  Keşke orman alanlarında  yüzlerce  tabela olsa,üzerinde de :” Bulduğun gibi bırak”yazsa da insanımız bir nebze düşünüp ,piknik yaptığı alanı  ilk geldiği an gibi tertemiz bırakıp gidebilse. Öyle oluyor mu? Rakı,şarap,bira  ve başka içki ve meşrubat şişeleri önce bir yere dizilir,bu şişeler silahla vurulur.  Bir çoğu kırılıp oraya buraya atılır.Bunlar da sıcak günlerde güneş ışığında  ısınır ve  bir kibrite,çakmaka  dönüşür kuru otları tutuşturur,yangınlara neden olur. İnsanımız yaktığı  ateşi  genelde  söndürmez.Öylece bırakır.Yediği  Kuru yemiş kabuklarını  halı misali yemyeşil çimenlerin üzerine atar. Bulaşık  tabak ve çanaklarının  sularını  oraya buraya döker.. Aynı insanlar bir hafta sonra bulaşık sularını  döktükleri,büyük ve küçük ihtiyaç giderdikleri  yerlere tekrar oturur,hatta bir hafta önce  kirlettikleri  yerlerde  namaz bile kılar.     
       Eskiden ormanlarda askerler olurdu.” Orman Askerleri” bir şekilde ormanların  polisi,jandarması,bekçisiydi. Orman muhafaza memurları yıllardır ormanlardadır. Ama bir şeyi  silahla,sopayla  koruma yerine sevgiyle koruma yolunu bulmalıyız.  AĞACA SAYGI VE SEVGİ beyinlere işlenmelidir. Bu önce ailelerde,sonra eğitim kurumlarında başlar ve devam eder.” Bana öyle bir din bulunuz ki,ibadeti ağaç dikmek olsun” diyen bilge kişiye katılıyorum.”Yaş kesenin başını keserim”diyen bir hükümdar, Fatih Sultan Mehmet Han’ı  ;” Yarın kıyamet kopacağını bilseniz de elinizdeki fidanı toprakla buluşturun”diyen yüce peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’yı rahmetle anıyorum. .        
       Ormanlar hani küçük çocuklarımızı ikaz ederiz ya;” cızzzzz” deriz ya  insanımız  tarafından titizlikle korunacak yerler olmalıdır. Havaların beklenmedik şekilde  ısınması sayın valiliğimizi  harekete geçirmiş. Anız konusunda da büyük hassasiyet gösterilmiş. Ben yıllardır anız konusunda  titiz bir insanım. Anız yakmaya, anızların kontrolsüz  yok edilmesine karşıyım. Kütahya Ormanları’na girişler de   bir sürü izne bağlanmış. Ormancılık ve zirai  faaliyetler,Merkez Av Komisyonlarının kararları takip edilecekmiş. İl ve ilçelerde  Orman Müdürlükleri,şeflikleri   alarma geçirilmiş. Yani ormanlara giriş ve çıkışlar hem jandarma,hem Orman  birimlerince titizlikle  izlenecekmiş.  Bunlar istisnalar. Ama  şu gerçek göz ardı edilmemelidir; Ormanlara şu günlerde  girmek kesinlikle yasak.Bu yasak ,belirtilen tarihe kadar devam edecek. Ama benim gönlüm,ormanlara kesinlikle her mevsimde giriş ve çıkışın olmamasından  yana. Ormanları  artık piknik konusunda  gündemimizden çıkarma zamanıdır. Sayın valimizin hassasiyetlerine katılıyorum
       Resmi veriler, ülkemizde,milli sınırlarımız içinde 22 milyon 900 bin hektar bir orman varlığımız olduğunu gösteriyor. Nasıl “ damlaya damlaya göl olur” deniliyorsa” her gün bir şekilde orada burada meydana gelen yangınlarda ormanlarımızın nadide parçalarını yitiriyoruz. Her ne kadar bu kaybedilen alanlar yeniden kazanılsa bile bu zaman alıyor ve eski haline dönmesi yıllar alıyor. Ülkemizde bugün itibariyle yine resmi verilere göre,28 Orman Bölge Müdürlüğü var. İşte bu kadar müdürlük  koca bir Türkiye’nin ormanlarıyla ilgileniyor. Yine buna paralel olarak ülkemizde,bu bölge müdürlüklerine bağlı  artı-eksi  2140 Orman İşletme Şefliği bulunuyor.  Aldığım verilere göre ki bu rakamlar 2020 yılı sonu itibariyledir; 15 bir 334 orman memuru, 5564 orman sözleşmeli memuru, 9 bin o89 sürekli  orman işçisi, 8 bin 197 geçici orman işçisi kişi tamamı 38 bin 200’ü buluyor  hep ormanlarımızın  sorunlarıyla ilgileniyor. Orman Kanunu 1954 yılında çıkarılmıştır. O zamanlar Demokrat Parti   İktidardı. O günden bu güne  bu kanun 42 defa değiştirilmiştir. Öyle ki bu değişikliklerin   27’si 2003-2012 yılları arasındadır. Yılda 2.1 milyar ton karbondioksiti yok eden ormanlarımız  kanımca  en çok çok üzerinde titrememiz gereken  bir konudur. 
         Şu gerçek iyi biliniyor; ormanlarımızın  46.8’ i ihmal, 9.4’ü  kaza   11’i  doğal  koşullarda, 24.7’si bilinmeyen nedenlerle   çıkan yangınlarla yara almıştır. İhmal denilince aklımıza insan gelmektedir.  Öyleyse önce insanların ormanla  ilişkilerini düzenlemek   gerekiyor
         Kütahya Orman Bölge Müdürü Birol Dündar’ın verdiği bilgilere göre; 2022 yılının ilk 6 ayında  Kütahya’da 22 orman yangını olmuş.  Yangınların tamamına yakını  hava olayları sonucu meydana gelmiş. Bu arada 22 dönüm arazide de örtü yangını oluşmuş. Beni en sevindiren husus ise, Kütahya genelinde  957 orman gönüllüsünün olması. Bunların 90’ı ise orman köylüleri.Her biri araziyi iyi tanıyan insanlar. Yardımları büyük önem taşıyor. Bu arada Kütahya’da 40 Jandarma Komando eri  ormanlarda meydana gelebilecek bir yangına karşı  özel olarak yetiştirilmiş. Askeri birliklere verilen eğitimler semeresini vermiş. Kütahya’da 20 yılda toplam  996 orman yangını olmuş. Yıllık 50 orman yangını oluyor. Kütahya için en tehlikeli aylar orman yangını açısından Temmuz ve Ağustos aylarıymış.       

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları