ÇALIŞAN EMEKLİ OLAN ÖĞRETMENLER
ÇALIŞAN EMEKLİ OLAN ÖĞRETMENLER
Bülent Alpagut
- 05062218413 ÇALIŞAN EMEKLİ OLAN ÖĞRETMENLER CUMHURİYET’İN 100.YILI MÜNASEBETİYLE
24 KASIM GÜNÜ İKRAMİYE BEKLİYORLARDI
Devlet; Belli bir toprakta bir hükümet idaresi altında teşkilatlanmış bulunan bağımsız siyasi topluluk, milletin hukuki şahsiyet kazanmış şeklidir. Böyle bir topluluğu yöneten organ,hükümettir. Ululuk,büyüklük,büyük rütbe,büyük mevki ve makamdır. Ayrıca devlet; mutluluktur.Saadettir. Talihtir.bahttır. Kanuni Sultan Süleyman’ın dediği gibi.” Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi/Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” muteber bir nesnedir. Devlet adamı; Devlet İdaresinin inceliklerini bilen ve ülke yönetiminde söz sahibi olan kimsedir. Devlet baba; Koruyucu sıfatından dolayı devlet için kullanılan bir söyleyiştir. Devlet çarkı, devlet düzeni devlet idaresidir.
Bizler, T.C. Devleti’nin birer ferdiyiz,bireyiyiz. Kimimiz memur,kimimiz işçi,kimimiz esnaf,kimimiz zanaatkar, kimimiz sanatkar, kimimiz asker( Yüksek rütbeli subay,subay,astsubay,er,erbaşız) Kimimiz özel bir kuruluşun mensubuyuz. Kimimiz sporcu,kimimiz bankacı,kimimiz işvereniz. Bunu daha da örnekleyebiliriz.
Ama bir de Öğretmenler var; Bu bütün saydıklarımı yetiştirenler. Yetiştirdiklerinin yerine göre babası,annesi,ağabeyi,ablası olanlar. Bugün herkes öğretmen olamaz. Koca Türkiye’de topu topu bir milyonu aşkın öğretmenden söz ediyoruz. Bunların üzerine birkaç yüz bin emeklisini de katın. Haydi diyelim ki aktif-pasif bir buçuk milyon öğretmenimiz var.
Her meslek mensubunun bir günü var. Doktorların,eczacıların,veterinerlerin,mali müşavirlerin,hemşirelerin,Basın mensuplarının, avukatların. Ayrıca spor kuruluşlarının da kuruluş tarihleri ,annelerin ve babaların da günleri var. Birçok etkinlik de söz konusu; Haftalar mevcut. Ama her halükarda bunların en önemlisi “ Öğretmenler Günü”dür. Cumhuriyet’imizin kurucusu ATATÜRK’ün, bakanlarımızın,milletvekillerimizin, daire başkanlarımızın,genel müdürlerimizin,komutanlarımızın, iş insanlarımızın,çeşitli meslek mensuplarının, hemen hemen herkesin öğretmenleri var. Bu arada Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın,siyasi partilerimizin genel başkanlarının da öğretmenleri var.
İşte bir emekli öğretmen olarak devletimizin en büyüğü,sorumlusu,Cumhurbaşkanımızın da öğretmenleri vardı. Halen TBMM Çatısı altında 600 Milletvekilimizin de vardı. Acaba Cumhuriyet’imizin 100.yılı onuruna önümüzdeki günlerde milletçe kutlayacağımız” Öğretmenler Günü” için öğretmene bir maaş ikramiye gündemde midir? Ama ayırım yapmadan çalışan ve çalışmayan(emekli) öğretmene bir maaş ikramiye vermek hiç akla geldi mi? Haüydi geçtik birer maaştan her öğretmene aynı miktarda örneğin birkaç bin lira bu gün onuruna verilemez mi? Türkiye Cumhuriyeti Devleti güçlüdür. Bu kadarcık öğretmenine bir ikramiyeyi vermek için bir oturumda karar verebilir diye düşünüyorum.
Böyle bir jest Türk Öğretmeni’ni gururlandıracaktır. Hiç olmazsa bir yerde hatırlandığı için mutluluk duyacaktır. TÜRK- EĞİTİM SEN de bu konuda bir öneride bulunmuş. Sayın Milli Eğitim Bakanımızın bu konuda bilgilendirildiğini düşünüyorum. Türk- Eğitim Sen Eskişehir Şube Başkanı sayın Kamuran Arıkan da aynı konuda Basına açıklamada bulunmuş; Eğitim çalışanlarının acil çözüm bekleyen sorunlarının yanı sıra devlet Baba’nın Türk Öğretmeni’ne 24 Kasım münasebetiyle,Cumhuriyet’imizin 100.yılı onuruna bir maaş ikramiye ile ödüllendirilmesini istemiş. Yukarıda ifade ettiğim gibi ben bir maaş demiyorum; En azından çalışan ve emekli öğretmenlerimize bir defalığına örneğin 5000 Türk Lirası verilebilir. Buna karar verecek olan merciler biliniyor. Devletimizin başı,değerli Cumhurbaşkanımız, sayın Milli Eğitim Bakanımız,sayın İktidar ve muhalefet partisi milletvekillerimiz.
Bugüne kadar böyle bir şey olmadı. Ben 33 yılı aşkın bir süre hem sınıf öğretmeni hem branş öğretmeni olarak çalıştım. İkramiye diye bir şey hatırlamıyorum. Sadece halen çalışmakta olan öğretmenler için değil emekli öğretmenler de düşünülerek bu ikramiye 100.yıla yakışır şekilde verilmelidir. 24 Kasım Günü verilmese de gecikmiş olarak ta verilebilir. En azından Cumhuriyet’in 100.yılı onuruna yakışır. Taktir siyasi iradenindir. Güçlü devletimizin bir buçuk milyonluk bir camia için tereddüt etmeyeceğine inanıyorum. Ben geldim gidiyorum. Hiç olmazsa böyle bir ikramiyeyi görmek isterim. 87 yaşına basmış bir emekli öğretmenin ikramiye konusundaki dileğine yanıt verilir mi verilmez mi? Ama olmadı verilmedi; Verilmeyebilir de.Ama, Allah Devletimize ve milletimize zeval vermesin diyor, en kalbi selam ve sevgilerimi sunuyorum.
TAVŞANLILI ÖĞRETMENLERİN MEZARLARI VAR AMA BİR
SÜREDİR MAALESEF ÖĞRETMENEVLERİ YOK
Bir 24 Kasım’ı daha yaşayacağız. 24 Kasım tarihi alelade bir tarih değildir. Bu günü, ülkemizdeki yaklaşık bir milyonu aşkın öğretmen(lise,ortaokul,ilkokul,anaokulu,dersane,hazırlık kursu vb ) emeklisi, aileleri dost ve arkadaşlarıyla birlikte kutluyor.Bu gelenek sürüyor ve kıyamete kadar sürecektir. Bildiğim kadarıyle okutan.yazdıran,eğiten, bu toplumun temeltaşları olan öğretmenlerimiz günlerini belli bir süredir çeşitli etkinliklerle kutluyorlar.Bu günde neler mi oluyor? Bu günde; yaşadığım kadarıyle biliyorum,okullarımızda çeşitli etkinlikler yapılıyor.Ülkemizin dört bir yanında, Cumhuriyet Meydanları’nda protokola mensup zevatın,halkın,kurum ve kuruluş temsilcilerinin katılmalarıyle “ En büyük öğretmen ATATÜRK) anıtları(heykelleri,büstleri) önünde törenler yapılıyor.Ata’nın manevi huzurunda, saygıyle,minnetle,gururla,heyecanla eğilen kalabalıklar, Milli Marşımız’ı söylüyorlar. Bazı yerlerde sayın Valiler,Kaymakamlar,bazı yerlerde ilçe Milli Eğitim Müdürleri ,görevlendirilenler konuşmalar Yapıyorlar. Öğrenciler,şiirler okuyorlar.Bazı yerlerde başarılı öğrencilere ödüller de veriliyor.Bazı yerlerde geçit törenleri de yapıldığına tanık oluyoruz. Eğer iyi bir organizasyon yapılmış ise ilin ve ilçenin en büyük yönetim görevlisi,sayın valilerimiz ve kaymakamlarımızca ,Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından özelliklere emekli öğretmenlere, emekli, cama mensuplarına yemek te verildiği oluyor. Bu törenleri yıllar içinde yönetmiş, bir protokol amiri,bir tören komutanı ve sunucu olarak şunu görmüşümdür; bu günde hep öğretmenlerin sırtı sıvanmış,yanaklarından ve ellerinden öpülmüştür.Öğretmenler övülmüştür. Bunların hepsi de manevi birer ödüldür.Ama Hepsi o kadar…. Tavşanlı’da yıllar içinde bu törenleri hep istisnalar dışında hep ben yönetmişimdir.Her etkinlikte olduğu gibi,en güzel giysilerimi bu gün için hazırlamışımdır. Tavşanlı’da en çok kravatı olan merhum Belediye Başkanlarımızdan Enver Girgin,en değerli ağabeylerimden Azmi Sirel bu gün gelmeden önce en sevdikleri ,gözalıcı ,kendi kullandıkları kravatlarından birisini hep bana bu günde takmam için hediye ederlerdi.Bu nedenle ,yani dostlarım tarafından hediye edilen kravatlar gün gelmiş,sığdıracak yer buladığım için ben de başka dostlarıma hediye etmişimdir. Birçok etkinlikten sonra eve döndüğümde beni tebessüm ettiren bir olay da ceketimin iç ceplerinde birçok not etmek için kullandığım kalemler,kullandığım mikrofonların çıkmasıdır. Kalemleri değil ama mikrofonları hemen ilgililere geri vermiş olmamdır. Kutlanan en güzel,en renkli ,unutamadığım Öğretmenler Günü etkinliklerinin en güzel karesi ünlü Tavşanlı Garp Linyitleri Müessesesi Bandosu’dur. Sağ olsun gelmiş geçmiş tüm GLİ Müessesesi Müdürleri bu günde müessese bandosunu öğretmene sunmuşlardır. Bugün artık ne bu müessese ,ne bu bando var. Çünkü , TKİ’nin Amiral Gemisi Tavşanlı GLİ Müessesesi bugün işletme statüsündedir.Ama ahdim var! bu işletmenin tekrar müesseseye dönüştürülmesi için elimden geleni yapacağım. Sayın yeni genel müdür Abdullah Çiftçi’nin dikkatlerine sunacağım. Her 24 Kasım arefesinde, ayakkabılarımı(zaten bir çift ayakkabım olurdu) Cumhuriyet Meydanı’nın bir köşesini kendilerine mesken edinmiş,çoğu Roman kardeşlerimizden oluşan boyacılara bir güzel boyatırdım.Günün şerefine benden para almazlardı. Çünkü ben yıllarca Roman çocuklarını da okutan öğretmenlerdenim. Bazı boyacı çocukları da öğrencilerimdi. Öğretmenler Günü traşımı bir gün öncesinde ya sevgili Ergun Ekiz ya merhum Orhan Şentürk yapardı. Yine cebimden para çıkmazdı. Halen hayattadır; sevgili eski kaymakamlarımızdan Hasan Hüseyin Yazlık(halen Mersin’de ikamet ediyor) bana bir Öğretmenler günü:” Bülent Bey,hep bu takımı giyiyorsun,başka takımın yok mu?” dediklerinde ,kendisine:” Sayın kaymakamım, bir takım ele güne karşı bu elbisem var. O’nu da Almanya’dan yeğenim getirdi. Bir garip öğretmenin beş kat elbisesi olacak değil ya!” der kendisini güldürürdüm. Ben her etkinlik sonrasında sırtı sıvazlanan,eli sıkılan,yanağından öpülen en başta gelen öğretmenim. Allah bana zenginlik vermedi ama sayısız dost verdi. Onların varlığı benim en büyük zenginliğimdir. Zaman içinde Tavşanlılı Öğretmenler özellikle öğle yemeklerini bu günde okullarında yemeğe başlamışlardır. Yani etkinliklerin son halkası okullarda noktalanmıştır. Günün menüsü de genelde hep ünlü Tavşanlı Güveci ve yanında okulda bayan öğretmenlerce pişirilen pilav ve salata olmuştur. Birkaç kez,zamanın sayın kaymakamları emekli öğretmenleri bir lokantada ağırlamışlardır. Öğretmenlerin bu önemli günde toplu olarak ağırlandıklarına tanık olmadım. Yani bir atla deve midir ki bu yapılmamıştır? Ama şu bir gerçektir; Öğretmenler Günü’nde sevgili öğretmenler hep kendileri çalmış,kendileri oynamışlardır. Etkinlikleri genelde kendi hazırladıkları programlar çerçevesinde kutlamışlardır. Cumhuriyet’in 100.yılında her öğretmen Devlet Baba’dan en azından bir ikramiye bekliyordu. Olur muydu dersiniz? Neden olmasın ki? Ama şu ana kadar olmadı. Gündeme dahi gelmedi. Çok sayıda ikramiye alan yetişkinleri yetiştiren öğretmenler ikramiye alamadılar. “ Yarım elma gönül alma” misali önümüzdeki günlerde,haftalarda böyle bir durum gündeme gelebilir mi bilmiyorum. Ama gönlüm en azından Kütahya Milletvekillerinin toplu olarak bunu gündeme getirmeleridir. En azından bizi mutlu etmiş olurlar. Yani gürleyip yağmur yağdırmasalar bile….
Tavşanlılı Öğretmen,Cumhuriyet’in 100.yılına Öğretmenevsiz giriyor. Yıllar öncesinde kendi harçlıklarıyle bir öğretmenevi inşa ettiren,bir Askeri Darbe sonrasında kendi evi kamulaştırılan, sonra (Allah kendisinden razı olsun,halen emekli,Türk Maden-İş Tavşanlı-Tunçbilek Batı Anadolu Şubesi Başkanı) Doğan Şahin ve yönetiminin ilçeye kazandırdığı işçilere eğitim amacıyle inşa edilen (sayın kaymakamımızın lojmanına komşu) binaya taşınan,daha sonra da Tavşanlı Öğretmeni’ne tahsis edildi. Daha sonra Kütahya İl Özel İdaresi’nce satın alınan bu binaya taşınan Tavşanlılı Öğretmen bu binanın da elinden alınmasıyle bugün yine dımdızlak ortadadır. 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde öğretmenevsizdir. 15 Temmuz günü ülke genelinde yaşanan bir kalkışın(darbe teşebbüsünün) sonrasında birçok yerde kamulaştırılan binalardan birisi bu kez Tavşanlı’da ,Tavşanlı Öğretmeni’ne sunuldu. Bugün Kanal Caddesi( Haşim Benli Bulvarı) üzerindeki bu öğretmene tahsis edilen dersane binasının kapısında aylardır:” Tadilat var” levhası asılı olarak yürekleri sızlatmaktadır. Bu binayı bizzat gören zamanın Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Tavşanlı’ya binanın ihtiyaç duyduğu ödeneğin (bir milyon lira) gönderilmesini sağlamıştı. Bu paranın 500 bin lirası harcanmış, gerisi tekrar Ankara’ya geri gönderilmişti. Keşke gönderilmeseymiş. Çünkü bugün için ihtiyaç duyulan para da 500 bin lira civarında. Geçtiğimiz günlerde Tavşanlılının da sevdiği sayın milletvekillerimizden Ahmet Erbaş Bey bana bir mesaj çekmişler; Mesajında aynen:” Bülent Bey,Bakan Bey ile Tavşanlı Öğretmenevi konusunda bire bir konuşacağım.Ama bu yıl bütün yatırımları deprem bölgesine kaydırmışlar” şeklinde bir açıklaması vardı. 4-5 yüzbin lira Ankara’dandan temin edilemiyorsa Kütahya’dan da mı temin edilemez?Bu öğretmenevini istese sevgili Nafi Güral bile tamamlatabilir. Bu natamam Tavşanlı Öğretmeni’ne sunulan eski dersane binasının hizmete girebilmesi için gerçekten cüzi miktarda bir ödeneğe ihtiyaç var. Bunun teminini , sayın valim,sayın kaymakamımden hassaten rica ediyorum.İki üniversitesi,onlarca ilk ve orta dereceli özel-devlet okulu ,bunlarda yüzlerce öğretmeni, öğretim görevlisi,akademisyeni vb olan Kütahya için de bu öğretmenevinin ne denli bir önem arzettiğini ifade etmeme gerek var mı? Gelin Tavşanlı Öğretmenevi’ni Cumhuriyeti’mizin 100.yılında törenle hizmete açalım. Ama ne acıdır ki Tavşanlı Öğretmenevi bu Öğretmenler Günü’ne de yetiştirilememiştir. Tavşanlılı Öğretmen bu Öğretmenler Günü de yine evsizdir.
Yazımın başlığında ifade ettiğim gibi,Tavşanlı ve havalisinde onlarca öğretmen mezarı var Bugün hiçbir Tavşanlılı bu kadar çok öğretmen mezarı olduğunu istisnalar dışında bilmez. Veya bu konuda bilgi sahibi değildir. Bugün bu mezarı olan öğretmenlerimizin sadece Tavşanlı’da binlerce öğrencisi var. Hatırlatmak istedim. Tavşanlılı,binlerce bu öğretmenlerin okuttuğu,yetiştirdiği,bugünün yetişkinleri en azından aşağıda isimlerini vereceğim öğretmenlerini 24 Kasım günü ,en azından bir Fatiha okuyarak,gerekirse ruhlarına bir Yasin hediye ederek ansınlar. Sevgili merhum öğretmenlerimiz; Alaattin Gürleyen,Ahmet Körhasan,Abdurrahman Balkan,Abdurrahman Kaçar, Müf. Ali Doğansoy, Ali Merdun, Azize Şahin,Abdülkadir Kurt, Ahmet Sertel, Ahmet Özdoğru( Esmer HAFIZ),Ahmet İleri, Ali İhsan Yıldız, Aldoğan Ekmekçi, Ali Piri Süzen, Ali Ayhan, Azmi Akyol, Ali Değirmenci, Ali Özay, Adem Başbey, Ahmet Benli, Ayşe Yavuz, Ahmet Gürsoy, Abdullah Toyran, Abdullah Avcı, Aysun Dosdoğru, Aziz Eryalaz, Ahmet Ertuğrul, Ahmet Ceyhun, Aysel Akcan, Ali Çakıroğlu, Ayşe Yalçın, Ayşe Talay, Bekir Ersoy,Burhan Başarır, Bilal Nizamoğlu, Bahire Ardıç,Bedii Erdem, Celal Karaca, Cemal Eker, Cevdet Altay, Celal Türkyılmaz, Doğan Atabay, Doğan Arslanbaba, Elvan Candemir, Emin Ersoy,Erol Sönmez, Enver Nail Altın, Emin Emrem, Emin Toy, Elvan Özdemir, Erdoğan Paçal, Emin Biral, Emin Uluğ, Elvan Kamacı, Ferudun Kapar,Faruk İşbilir, Fethi Akuz, Fevzi Coşgun, Güven Çelikten, Gülseren Doğan, Gülşen Palabıyık, Hamza Özay, Halil İbrahim Sertel, Hüseyin Avni Konuş, Hilmi Özayhan, Hilmi Altay, Hasan Tahsin Tuğrul, Hafize Çağlayan, Hacı Kılıç, Hatice Gülsen Güre, Huriye Arna Soncer, Hasan Kayhan, Hasan Kılıçarslan, Hüseyin Yılmaz, Hüseyin Tarhan, Halil Demir, Hüseyin Kavuş, Halil Şahin, Halil Mutlu, Huriye Yazıcı, Hasan Atlı, Hasan Tüzün, Hasan Hüseyin Dönmez, Halil Suudi Yarar,HHilmi Ünsal, Hasan Özkan, Hüsnü Ünlü, Hatice Yüksel, Hatice Sayın, Hüseyin Sönmezışık, Haldun Dengiz, Hüseyin Çetin, Hüsamettin Gümüşlü, Himmet Güner, Hasan Altınkaynak, Hakkı Aşkaroğlu, İbrahim Zeyrek, İsmail Kutlu, İbrahim Koç, İbrahim Özcan, İbrahim Sümer, İbrahim Balioğlu, İrfan Ergenekon, İsmail Yakut, İsmail Kartal, İbrahim Durmuş,Kemal Öztürk, Kamil Çil,Kübra Öğretmen, Kazım Girgin, Kadir Güner, Kerim Sarıkaya, Libas Öğretmen, Mustafa Kudu, Mutahhar Temel, Mustafa Bozkuş, Mustafa Bayramoğlu, Mustafa Akgün, Mustafa Aygün, Mustafa Yılmaz, Mihriye Öğretmen, Mehmet Ali Çetin, Mevlüt Ayrık, Mehmet Memiş, Müzeyyen Karaduman, Mehmet Ali Özel, Mehmet Ali Alışkan, Mehmet Ali Pamir, Mehmet Ali Oral, Mustafa Özyaşar, Mehmet Gedik, Mustafa Atabay, Mukaddes Güner, Mustafa Şahin, Mustafa Çağlar, Mustafa Fazıl Baş, Muammer Tartaroğlu, Muammer Baştan, Mustafa Salçan, Mustafa Atay, Mehmet Ali Uygun, Mehmet Günyüz, Mehmet Ali Çetin, Mehmet Yiğit, Mustafa Öğretmen( Gevrekler Köylü),Murtaza Tolun, Mustafa Hızlıer, Mehmet Ali Kahraman, Mustafa Topal, Nuran Bülbül, Necmiye Keçim, Necmettin Ünay, Necla Toker, Nurettin Karabey, Nejat Öner, Necat Aksoy, Nazif Kuzucu, NNebi Dindaroğlu, Nermin Aktakka, Nuriye Apaydın, Orhan Keskin, Osman Akay, Rıza Kaynak, Ramazan Canıaz, Recep Dönmez, Refik Arıkan, Rukiye Taşlıca, Recep Atilla, Rabia Çağlıdere, Raşit Sezgin, Reyhan Kaçar, Salim Akcanlı, Sırrı Demirel, Sami Akarsu, Sacide Atlı Eker, Sadık Baş, Semiha Erkaya, Sevgi Morçiçek, Sema Akşar, Şehnaz Baştürk, Şükrü Er,Şevket Süreyya Sayın, Safiye Öğretmen,Selahattin Özsavaş, Saim Talay, Sıtkı Aktakka, Süleyman Sırrı Süleyman Eroğlu, Sabri Çeneli, Sibel Uzun, Serra Akça, Samiye Akuz, Sefer Kapıcı, Vehbi Kızılgün( Ediboğlu),Veli Korkmaz, Vasfiye Toyran, Vahit Canbek, Veli Özenli, Veli Tanhan, Yüksel Kavuncu, Yasin Çetin, Yücel Uğurlu, Zişan Erdem Zahide Hüseyinbaşoğlu, Zeki Yıldız
Allah’a her zaman şükrederim;” Rabbim hafızamı sağlıklı kıl,aklımı başımdan alma” derim. Eğer hafızanız yerindeyse, iyi-kötü kendi işlerinizi görebiliyorsanız,uyuyabiliyor,bir şeylerden zevk alabiliyorsanız,dostlarınızı hatırlayabiliyorsanız,onları zaman zaman da olsa arayabiliyorsanız sizden zengini yok. Değerli öğretmenlerim,gününüz hayırlı olsun. Allah ayağınıza taş değdirmesin, elleriniz nurdan olsun……Gününüz hayırlı ve uğurlu olsun diyor her birinizin gözlerinizden öpüyorum. Benden yaşlı hayatta olan öğretmen kardeşlerimin ellerinden öpüyorum.Aramızdan ayrılan sevgili meslektaşlarımı da hayırla,yadediyorum.
Öğretmenin Allah’ın en sevgili kulu olduğu bilinmelidir. Herkes bir şekilde bir meslek sahibi olur,bir yerlere gelebilir. Ama öğretmen olamaz. Öğretmene gösterilen saygı en büyük öğretmen,eğitmen,öğretici Yüce Allah’a saygıdır. Bizim başöğretmenimiz Atatürk’tür. Kendisinde emeği olan öğretmenini anmayanın işi rast gider mi? Öğretmeninden helallik istemeyenin işi rast gider mi?Öğretmeninin hayır duasını almayanın işi rast gider mi? Öğretmen yerinde babadır,annedir,ağabeydir,abladır. Öğretmen candır,canandır. Bana her vesileyle “Sevgili öğretmenim”diye hitabeden sevgili Ali Manak’ı,sevgili Yasin Karaaslan’ı,sevgili Ahmet Karabuda’yı,sevgili eski Ticaret ve Sanayi Odası genel sekreteri Celal Yücel’i, eski genel sekreter merhum Mustafa Ünal’ı anmadan geçemem. 24 Kasım Öğretmenler Günü hepimize kutlu bizi bu günde anmayanlar da mutlu olsun.