11 Haziran 2022 - Cumartesi

40 bin köyden söz edilirdi

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 21 dk.
370 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News


EĞİTİM-SEN KAPATILAN KÖY 
OKULLARININ 2022-2023 
 ÖĞRETİM YILINDA 
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILINDA  AÇILMASI İÇİN  BÜTÇEDEN
 YETERLİ  MİKTAR PARANIN 
  AYRILMASINI İSTEDİ  
    Ben  çocukken ülkemizde,milli sınırlarımız içinde 40 bin köyden söz edilirdi. Köy nüfusu neredeyse şehir ve beldelerde yaşayanların nüfusuna eşitti.  Arada yıllar geçti. 2022 yılı itibariyle ülkemizde kaç köy olduğunu bilen var mı?Tek bildiğimiz 81 ilimizin ve yine 973 ilçemiz ,32 bin 125 mahallemizin  olduğuydu. Küçük bir araştırma ile  2010 yılında 34 bin 247 olan köy sayısının 2014’te 18 bin 335 ‘e,2021 yılı sonu ve 2022 yılı başı itibariyle bu sayının 18 bin 211’e kadar düştüğüdür. 
     Bu duruma göre;   halen 18 bin 21 olarak bilinen köylerimizden acaba  kaçında    kapalı köy okulumuz var? sorusunu sorma zamanıdır. Bunu  kim bizlere sağlıklı olarak   verebilir? Bence en doğru bilgileri  bu okulların bulundukları illerin sayın valilerinden alabiliriz. Çünkü  bence en  doğrusu da budur. Sayın valilerin görev yaptıkları illerde uçan kuştan,esen rüzgardan,bir olumsuzluktan veya mutlu bir etkinlikten haberleri mutlaka oluyor. Zaman zaman bir sayın bakan kendilerinden brifing alabiliyor. O nedenle her valimizin bir brifing dosyası her halükarda ellerinin altındadır ve altında olması  kadar da doğal bir şey düşünülemez. Çünkü bir devlet büyüğümüzün günün hangi saatinde olursa olsun bir  konuda  bir sayın validen bilgi istemesi kadar normal bir şey düşünülemez. 
    Öyleyse yazımın başlığında ifade ettiğim gibi; Eğitim-Sen, eğer 2022-2023 öğretim yılında  kapatılan köy okullarının yeniden açılmasını talep ediyorsa   bu okulların sayısı  kısa sürede öğrenilebilir. Hem de ç ok iyi olur.Ben  1958/1959 Öğretim yılında  Tavşanlı’nın Tunçbilek’in de( o zaman Tunçbilek köydü)  mütevazı bir okul binasında öğretmen vekili olarak çalışmıştım. Yine Kayseri’nin Erkilet Bucağı Emmiler Köyü’nde( bugün mahalle)  görev yaptığım bir köy okulu vardı.Bu ilkokulda 5  sınıfa  ait öğrenciler 3 derslikte eğitim ve öğretim görürlerdi. Tavşanlı’da Derecik Köyü’nde de müdür yetkili sınıf öğretmeni olduğum 1962-1972 yılları arasında  bir eski okul binasında iki derslikte  birleştirilmiş sınıf eğitimi veriyorduk. İlk  göreve başladığım 1962/1963 Öğretim   yılında 5 sınıfın öğrencisini bir derslikte okutmuştum. 
   Kapatılan köy okullarının kaçının ayakta kaldığı,kaçının yıkılıp gittiğini bilmiyorum. Hiç olmazsa ayakta kalanlar yeniden Türk Milli Eğitimi’ne yeniden kazandırılmalıdır. Bu okul binaları istenildiği taktirde yerel imkanlarla yeniden ayağa kaldırılabilir. Birkaç çocuğumuz olsa da   amaç hasıl olabilir. Bir öğretmen olarak bugüne kadar bir hususta hala  olumlu konuşamıyorum. Köy öğrencilerinin  araçlarla  bir başka köye götürülüp getirilmelerine hep karşı çıkmışımdır. Bu arada bu gidiş gelişler sonucunda birçok öğrencimiz vefat etmiş ve üstelik yaralanmışlardır. Köy çocukları kendi  köylerindeki okullarda eğitim ve öğretim görmelidirler.Bunu bilir bunu söylerim. BU TAŞIMALI ÖĞRETİM SİSTEMİ DEVLETİMİZE BÜYÜK KÜLFET GETİRMİŞTİR. Ama bu gerçeğin bugüne kadar maalesef görülememesi üzüntü vericidir. Ülkemizde atama bekleyen binlerce öğretmenimiz var. Verin bunları bu kapalı olan okullarımıza,hem  bu atıl durumdaki öğretmenlerimiz ekmek ve aşy sahibi olsunlar hem de kapalı köy okullarının bulunduğu köyler halkı  bu öğretmenlerimizden yararlanma fırsatı bulsunlar. Köy okulları birer barış ve kardeşlik köprüsüydüler.Köy öğretmenleri,köy muhtarları,köy imamları  ile güçlü bir üçlü oluşturuyorlardı.  Hayat pahalılığı  kapalı köy okullarının biran evvel ayağa kaldırılarak Türk Eğitimi’ne verilmesini ,kazandırılmasını  gerekli  görüyor. Kapatılan köy okullarının   Eğitim- Sen’in görüşleri doğrultusunda  yeniden  hizmete verilmesi   ülke gerçeklerine de uygun bir adım olacaktır. Devlet Baba  genel bütçeden yeterli pay ayıramıyorsa bunu iller kendi  imkanlarıyla pekala yapabilirler.  Devletimize yardımcı olabilirler. Kanımca bunu Kütahya yapabilecek güçtedir. Ben de  sonucu sabırsızlıkla bekliyorum. Neden olmasın?Eğer bir sayın yetkili çıkıp ta lütfedip Kütahya İli sınırları içinde mevcut köylerimizde kaç kapalı okul bulunduğunu açıklarlarsa bundan  emekli bir öğretmen ve yılların bir Medya duayeni olarak mutluluk duyarım. 
“””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””            
   KÜTAHYA’YA   GES Mİ  RES Mİ  HES Mİ   HİDROELEKTRİK SANTRALI MI YOKSA TERMİK SANTRAL  MI   GEREKLİDİR 
       Size göre; Kütahya’ya  bu saatten sonra GES mi,RES mi,HES mi  yoksa Hidroelektrik  santralı  ve Termik santral mı  gereklidir? Bence,  yerin derinliklerinde  çıkarılmayı bekleyen Linyit’i  değerlendirecek bir Termik Santral   gereklidir? Kütahya İli sınırları içinde milyarlarca ton Linyit rezervi var.Sadece Tavşanlı’nın Tunçbilek Beldesi’nde   görünür Linyit rezervinin miktarı 240 milyon tondur. Bir de bunun görünmeyeni var. Tavşanlı-Domaniç İlçeleri arasında  daha nice milyon ton LİNYİT  olduğu  düşünülüyor.Bu tespitler araştırılmadan ortaya çıkmıyor. MTA bunun için zaten her yıl ülkemizin muhtelif kesimlerinde  sondaj faaliyetleri yaparak bulduklarını envanterine işliyor. Kütahya’da Gediz İlçesi’nde de  Linyit olduğu biliniyor. Öyleyse elimizde mevcut Seyitömer Termik Santralı ve Tunçbilek Termik Santralı ile bu kadar ton Linyit’İ  değerlendiremeyiz.  Gelişmiş,akıllı Termik Santrallar kurmak diğer santrallara  göre daha ekonomik. Halkımızın en büyük şikayeti Termik Santral bacalarına  filtrelerin  takılmaması olmuştur. Zaman içinde her iki Termik Santral bacalarında artık filtreler vardır. Yeterli midir? Değildir. Duyumlarıma  göre her iki Termik Santral bacalarında istenilen ölçülere uygun filtreler bulunmamaktadır . Çünkü her iki Termik Santral artık devletin değildir. Özelleştirme sonucunda kişilere aittir. Filtrenin ekonomik açıdan  işletmelere büyü mali  yük getirdiği biliniyor.  Öyleyse, yapılacak ilk iş mevcut Termik Santralların bacalarındaki filtre sistemlerini güçlendirmek, böylece şikayetleri   önlemek olmalıdır.  Bunu becerebilirsek halkımızın şikayetleri de ortadan kalkacaktır. Yukarıda ifade ettiğim gibi Kütahya’ya kimse gelip te GES,HES,RES Yatırımı  yapmaz. Çünkü bunlar parasal açıdan büyük yatırımları gerektiriyor.  Öyleyse Kütahya gelecek kuşaklara tertemiz bir Kütahya bırakmak için acilen birkaç Termik Santral daha  devreye sokmalı,yerin derinliklerindeki milyonlarla ifade edilen Linyit rezervini tüketmelidir. Devlet bunu bizzat kendisi yapmalıdır. Bu millet özelliştirmelerden çektiğini başka hiçbir şeyden çekmemiştir.  KAMU’ya ait bir işletme başka,özele ait bir işletme başkadır.  Kamu  her şeyin hakkını verir. Özel ise kaymağını yer,gerisini bırakır. Ekonomik açıdan zararlara vesile olur. Kamu işçisi,çalışanı kendisini her zaman güvende hisseder. Özel çalışanların kaderi ise  iki dudağın arasındadır. 
                 Kütahyalı aklını kullanmalı, yerin derinliklerindeki milyonlarla ifade edilen Linyit rezervlerini  ekonomimize kazandırmanın yollarını aramalıdır. Bunu yaparken de insanımıza sıfır zarar ön planda tutulmalıdır. Eğer Kütahya’nın 56’lık bölümü ormanlarla kaplı olmamış olsaydı,bugün Kütahyalı’nın büyük kısmı  hastalıklı olurdu. Oksijen,karbondioksiti  engellemiştir.  Termik Santrallarımız da  maalesef bu dengeyi bozmak için ellerinden geleni esirgememişlerdir.Av rupa’da,dünyada filtre  varken biz neredeymişiz? İnsanlarımız öldükten sonra mı aklımız başımıza geldi?
“””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””     
         TAVŞANLI MOYMUL OVASI  BÜTÜN TAVŞANLILILAR  İÇİN
         BİR  DEPREM FELAKETİNDE  TOPLANMA  ALANI OLARAK
                                  DEĞERLENDİRİLEBİLİR          
     Bir deprem ülkesi olan,yüzlerce fay hattının üzerinde oturan ülkemizde  maalesef  bir deprem felaketi sonrasında  halkın  toplanacağı,istihdam edileceği,geçici olarak iskan edileceği  alanları bulamıyoruz. Bence bu konuda  şimdiden etraflı bir plan hazırlanarak bir köşede muhafaza edilmelidir. Hali hazırda Kütahya’nın en gelişmiş ,sosyal,ekonomik ve kültürel alanlarda  öne çıkan ilçesi Tavşanlı’dır. TÜİK  verilerine göre 2021 sonu itibariyle Tavşanlı ilçesi sınırları içinde yaşayanların sayısı 100 bin 832’dir. Bu arada 19 mahallesi bulunan  Tavşanlı Belediyesi sınırları içinde de 72 bin 825 kişi yaşamaktadır. 
      Olası bir depremde,merkezde yaşayan bu kadar insanı  bir yerde toplamak,istihdam etmek ve bunların geçici olarak barınmalarını  sağlamak için Tavşanlı’da  uygun bir alan aramaya gerek yoktur. Tavşanlı’nın en ortalık yerindeki Moymul Ovası yılların doğal merasıdır. Bu ovaya  binlerce çadır kurulabilir. Üstelik ovanın kıyısından yüksek gerilim hattı , üstüne üstlük,ovanın yine bir kıyısından  Tavşanlı- Tunçbilek Demiryolu(13 km) geçmektedir.  Ovada tespit edilmiş,ama  her halükarda kullanılabilecek yer altı su rezervi bulunmaktadır. Yerin 108m derinliğindeki bu su rezervi şu anda aktif değildir. Yani bir şekilde  değerlendirilmemektedir.Yani bu büyük ovada su,elektrik,ulaşım sorunu bulunmamaktadır. Tavşanlı’da yetkililerin  bir olası depremde ilk  değerlendirecekleri  alan işte bu ova olmalıdır.
      Bugüne kadar  birkaç tehlike atlatan bu ova bakire olarak durumunu muhafaza etmektedir. Neden tehlike dedim? Çünkü birkaç yıl önce bu ovanın kıyısına bir çimento fabrikası düşünülüyordu. Hangi aklı evveller buna karar vermişti? Çünkü çimento fabrikası demek en azından partiküler(pudra inceliğinde) küller demektir. Kül ise yeşilin düşmanıdır. Bu fabrika ister son teknolojiye göre yapılsın ister eski teknolojiye göre yapılsın tam anlamıyla bir felaket olacaktı. Buna Allah bile razı gelmezdi ki öyle oldu. Allah bu ovayı,bu doğal merayı korudu. 
       Başka bir tehlike yıllar önce 1950’lili yıllarda atlatılmıştı. Yine bazı aklı evveller bu ovaya orta ölçekli bir havaalanı  inşa etmeyi planlamışlardı. Moymul Mahallesi sakinleri buna itiraz etmişler,davalar açılmıştı. Belki davayı bir şekilde kaybedeceklerdi. Ama Allah buna da izin vermedi. Halen ovanın kıyısından süzüle süzüle akan,sularını Apolyont Gölü’ne taşıyan Kocaçay( Adranos)  yatağından çıkarak,bu ovayı geçici de olsa bir göle dönüştürdü. Bu yatağından çıkma olayı birkaç kez tekrarlanınca heveslilerin hevesi kursaklarında kaldı ve bu işten vazgeçtiler. Bir ara ovanın bir köşesine  büyükbaş hayvan tesisleri kurulması gündeme geldi. Bu beton yığınları ovayı katledecekti. Önce bin,daha sonra birkaç bin başlık tesisler  doğduğu gün öldüler. Bu ova sevgili Kütahya Barosu’nun çevreci üyelerinden  Tavşanlı’nın duayen avukatlarından Ali İhsan Bakır’ın,yine Doç. Dr. Mustafa Kalemli Devlet Hastanesi’nin deneyimli,başarılı Operatör Doktorları’ndan Zeki Atsiz’ın zaman zaman antrenman yaptıkları,koştukları ,soluklandıkları, ter attıkları, yorgunluklarını giderdikleri ovadır.Her ikisine de aynı soruyu sorun; Size bu ovanın Tavşanlı’nın atan yüreği,akciğerleri olduğunu söyleyeceklerdir. Bu ova yıllar içinde panayırlara,yağlı güreş etkinliklerine,futbol karşılaşmalarına  tanık olmuştur. Bu ovada yıllar içinde Tavşanlı’nın en azından birkaç bin büyükbaş hayvanı otlamıştır.Bu ovada yıllar içinde onlarca Roman vatandaşımız kamp kurmuş,düğünler yapmıştır. Moymul Ovası  söylemek caizse; Allah’ın gizli bahçelerinden birisidir.  Bu vesileyle  tüm yetkilileri uyarıyorum, Sakın ola bu ovanın aleyhine bir karara imza atmayın. Önce  halkın vicdanında  mahkum olur,sonra da Allah katı’nda  hesap vermek zorunda kalırsınız. Moymul Ovası ,kardeşi Karakova gibi  imara açılmamalıdır. Bugün hepimiz biliyoruz ki Karakova  artık yoktur. Beton ova olmuştur. Ki bu ova zamanında bir kaymakamımızın bile  başını yemiştir. Merhum kaymakam Ahmet Ülkü Onursal bu ovanın kesinlikle imara açılmaması için mücadele verirken,”imara açılsın” diyenlere yenik düşmüştür.Akabinde tahkikat geçirmiş ve vali yardımcısı olarak güneydoğu illerinden birinde gözünü açmıştır. Bu merhum kaymakamın tahkikat geçirdiği günlerde yanındaydım. Ağladığını hiç unutmam. O ağlarken birileri gülüyordu. Ama  o gülenler de bugün hayatta değiller. Olan Karakova’ya  oldu. Eğer bu ova da  bugün korunabilseydi,bir toplanma alanımız daha olacaktı. Tarih bir kez daha tekerrür etmemelidir. 
“”””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””  
  TAVŞANLI LİNYİTSPOR’DAN SONRA 
 BELEDİYE   KÜTAHYASPOR DA   İÇİMİZİ  ACITTI 
    Bazıları spor Tanrıları’nın Kütahya’yı sevmediğini söylüyor. Katılıyorum. Alın size taze iki örnek; Yılların LİNYLİTSPOR’unun başına gelenler ,bu kez Belediye Kütahyaspor’un da başına geldi. Bazıları;” Gülme komşuna gelir başına” demiş.  Ben böyle bir durum karşısında , Kütahya’da kimsenin,hele hele gerçek Kütahyalılar’ın böyle bir söz söyleyeceklerine inanmam. Nihayet gerek Linyitspor,gerekse Belediye Kütahyaspor iki kardeş kulüptür. Keşke Belediye Kütahyaspor yönetimi   Tavşanlı  Linyitspor’a,  Bal Ligi’nden çıkamayıp TFF 3. Milli Ligi vizesini alamadığı gün,Tavşanlı Linyitspor yönetimi de , Belediye Kütahyaspor  yönetimine Belediye Kütahyaspor’un   da  talihsiz bir şekilde rakibine elenip TFF 2. Milli Ligi vizesini alamadığı  günde , üzüntülerini bildiren birer mesaj atabilselerdi. Ama  mesajlaşmışlarsa  lafımı geri alıyorum.   Gönül ister ki  bu iki güzide kulübümüz  biri TFF 3. Milli Ligi’ndedir,diğeri ise Bal Ligi’nde mücadeleye devam edecektir, vakit geçirmeden el sıkışarak  birbirlerini dost ve kardeş kulüp olarak,sporseverler de birbirlerini kardeş ve dost sporsever grupları olarak  ilan edebilseler ..Keşke,   Belediye Kütahyaspor gelip Tavşanlı’daki  tesislerden, Tavşanlı Linyitspor da Kütahya’daki tesislerden  yararlanabilseler.Birlikte antrenmanlara çıksalar.Her iki güzide kuruluşumuzun elinde değerli elemanlar var. Takıma girme  şansı olmayan elemanlarını, Birbirleriyle değiş-tokuş yapabilseler. Birbirlerini her alanda   destekleyebilseler.  Kütahyalı sporseverlerle,Tavşanlılı sporseverler aynı otobüslerin içinde şarkılarla,türkülerle deplasmanlara çıkabilseler.  Sizler bugüne kadar Linyitsporlu futbolcularla Belediye Kütahyasporlu futbolcuların ,bir vesileyle de olsa bir  yere aynı otobüslerle gittiklerine,birbirlerinin koluna girerek,elele gezdiklerine,birbirlerine  muhabbetle   sarıldıklarına tanık oldunuz mu?  Bugüne kadar sayın milletvekillerimizin kulüp binalarını ziyaret ettiklerini,futbolcularımızın şikayetlerini,sorunlarını,dinlediklerini  gördünüz  mü?Belki istisnalar vardır. Ama o da  kaideyi bozmaz.     Bence Kütahya’da sportif dallarda başarıların altında muhabbet noksanlığı var.Milliyetçilik güzel şeydir. Milliyetçiliğin en alt basamağı yerel milliyetçiliktir. Kütahya merkez’in.ilçelerin,hatta beldelerin bile milliyetçiliği söz konusudur. Basit bir örnek verecek olursam; Simavlı,Tavşanlılı, Gedizli,Emetli ve diğerleri   kendi sportif dallardaki ekipleri için vardırlar. Daha ileri gidiyorum, Tavşanlılı hep kendi ekiplerinin başarısı için dua eder. Bırakın bunları;bir avukat bile yazıhanesinin yanı başında bir başka avukat yazıhanesi,bir eczacı,yanı başında bir başka eczacının  eczane açmasını istemez. Bir amatör balıkçı bile yakınında bir başka balıkçının akarsuya ,göle,gölete,baraj gölüne,denize olta atmasını istemez. Linyitspor TFF 1. Ligi’ne yükseldiği zaman  zannediyor musunuz ki Kütahya İli’nin dört bir yanında sporseverler sokaklara,meydanalara döküldüler?  Ateş düştüğü yeri yakar misali , mutluluklar bile yerinde   dar bir alanda sıkışıp kalır. Hani ünlü bir fıkra vardır; Bir gün , Yalova’ya ki o zaman  bir ilçedir;bir kaymakam atanır.  Kaymakam  deniz kıyısında bir ayakkabı boyacısına ayakkabısını boyatırken boyacı çocukla sohbet eder. Der ki.” Evlat Yalova’ya bir kaymakam atanmış. Duydun mu?”dediğinde boyacı çocuk yanıt verir,” Ağabey kim sallar Yalova Kaymakamı’nı?” 
0hndeyiverir. Onun gibi  işte Tavşanlı’nın güzide ekiplerinden Akıncılarspor da TFF Bal Ligi’ne yükseldi. Tavşanlı’nın  Tepecikspor’u da keza öyle. Bu Kütahya’nın neresinde  Tavşanlı’da yaşayanlar kadar etkili  olmuştur dersiniz? Tepeckspor,Tepecik Beldesi’nde, dolayısıyle  Tavşanlı’da, Akıncılarspor da Tavşanlı içinde  sevinç yaratmıştır. Ne Kütahya merkezde ikamet edenler Tavşanlı Linyitspor’a,ne Tavşanlı’da ikamet edenler Belediye Kütahyaspor için  gözyaşı dökmemiş,hatta üzülmemiştir bile. 
            Öyleyse ters giden bir şeyler yok mu? Büyüklerimiz için bu  bir mesaj olmalıdır.  Kütahya’da, Kütahyalı’nın il sınırları içinde nerede olursa olsun bir sportif dalda başarılara  aynı heyecan,aynı  sevinç,aynı mutluluk   ile  ortak olması için çaba gösterilmelidir. 
              Bu arada Kütahya’da bir ilk yaşanacak , Ne garip bir tecellidir ki 2022/2023 Futbol Sezonunda  Çeşitli gruplarda Bal Ligi’nde yine onlarca ekip kıyasıya bir rekabet içinde olacak. Ama bana göre  bu sezonda  Türkiye’de tüm ilçeler arasında sadece bir ilçeden 3 Bal Ligi ekibinin önce kendi aralarında,sonra  gruptaki rakipleriyle mücadele edecek olmalarıdır. Bu ekipler TAVŞANLI TEPECİKSPOR,TAVŞANLI AKINCILARSPOR VE TAVŞANLI LİNYİTSPOR’dur. Böyle bir durum yıllar içinde asla olmadı.Öyleyse  Kütahya’da Bal Ligi’nin yüreği Tavşanlı’da atacaktır. Bir başka ifadeyle Bal Ligi karşılaşmaları Tavşanlı Ada Stadı’nda oynanacaktır.Tavşanlılı sporseverler  zevkli  karşılaşmalar izleyeceklerdir. Artık Tavşanlı Ada Stadı’nda Tavşanlı Tepecikspor’lu, Tavşanlı Linyitspor’lu ve Tavşanlı Akıncılarspor’lu  taraftarlar  ayrı ayrı değil bir arada karşılaşmaları izleyeceklerdir.                2022-2023 Futbol sezonunda  Tavşanlı Tepecikspor  Bal Ligi’ne ilk kez katılacak.Tavşanlı Akıncılarspor ise  2. kez  Bal Ligi7nde mücadele edecek.   Tavşanlı Linyitspor  ise TFF 3. Milli Ligi7ne veda ettikten sonra  bu ligin maalesef müdavimi olmuş durumda.  Şanssızlığını bir türlü yenemediği için  her sezon yeni bir  ümitle bu ligde oynamayı sürdürüyor. Ama bir gün inşallah eski görkemli günler geri gelecektir.  Bu vesileyle   önümüzdeki 2022/2023 sezonunda Bal Ligi’nde mücadele edecek Tepecikspor Kulübü başkanı İbrahim Ethem Kaymaz’ın, Akıncılarspor Kulübü başkanı Murat Gül’ün ,Linyitspor Kulübü başkanı Akın Şirin’in şahsında tüm  kulüp sempatizanlarının, sporseverlerin gözlerinden öpüyorum. 
                 Türkiye’de  973 ilçe  içinde  sadece  TFF Bal Ligi’nde  3 takımı bulunan ilçe Tavşanlı’dır. Bu da bir Tavşanlı’nın bir başka rekorudur. Böyle bir tablo yıllar içinde ancak bir veya birkaç kez olabilir. Öyleyse  artık  rahatça söyleyebiliriz; Kütahya’da futbolun yüreği  Tavşanlı’da atacaktır. Tavşanlı spor tarihinde bir ilke de böylelikle  ilk kez  adını yazdırmış oluyor. 
                 Kütahya’nın merhum Tavşanlılı CHP  Milletvekili  Eczacı Haşim Benli  yıllar önce eski Halkevi Toplantı –sinema salonundaki bir toplantıda Tavşanlıspor’un  bir gün gelecek kurulacağını söylemişti. Bilinmez; belki  bir gün Tavşanlıspor kurulacaktır. Çünkü Tavşanlı Amatör spor kulüpleri açısından da Kütahya’nın en büyük ilçesi konumuna gelmiştir. 
                  Bu arada ilçenin en eski,spor kuruluşu bir zamanların Gençyurdu,halen Tavşanlı Gençlikspor’un yeni kulüp başkanı, sevgili Fikret Çardak ile telefonda görüştüm. Bana.”Hocam  dev  yeniden uyanacak. O’nu bizler uyandıracağız”dedi.Çok mutlu oldum. Çünkü Tavşanlı’da futbolun gelişmesinde bu güzide kulübümüzün katkıları asla göz ardı edilemez. Bu vesileyle  kulübün efsane başkanı ,merhum KOMUTAN( Sabri Tevfik Okyayuz)’u  rahmetle anıyorum. Sevgili  Fikret,kulübün duayen  eski başkanı ki 17 yıl başkanlık yaptı; Hasan Ordu’nun tecrübelerinden mutlaka yararlanacaktır. Gençlikspor da bir gün, önce Bal Ligi’nde sonra diğer liglerde yerini  alacaktır. Bu arada  güzide spor kuruluşumuz Moymulspor’ı da  yeniden eski görkemli günlerinde görmeyi en çok arzulayanlardan birisiyim.Çünkü  benim Moymul ile kan bağım var. Sevgili kulüp başkanı  Ahmet Karabıyık’a da başarılar diliyorum.    

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları