29 Mayıs 2021 - Cumartesi

14 MAYIS DÜNYA ÇİFTÇİLER GÜNÜ

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 5 dk.
964 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

   14   MAYIS   DÜNYA  ÇİFTÇİLER  GÜNÜ  DE  YAŞANAN 
OLUMSUZLUKLARIN GÖLGESİNDE  KALDI     
     
Birçoğumuz 14 Mayıs gününün  “ Dünya Çiftçiler Günü” olduğundan bihaberdir. Hele hele bu yıl, bu gün yaşanan olumsuzluklara denk geldiği için  bir çok yerde  kutlanamadı da. Önce çiftçinin ne olduğunu bilenlerimizin bile sayısı her geçen gün biraz daha  azalmış durumda. 
     1960 Askeri Darbesi  ardından Yedek Subay Öğretmenlik Müesesesi hayata geçirilmişti. 13 bin 500 vatan evladı ki çoğunluğu üniversite öğrencisiydi yurdun dört bir yanına yarı asker,yarı sivil olarak gönderilmişti. Ben de bunlardan biriydim. İstanbul Üniversitesi Iktısat Fakültesi’nde öğrenciydim. Bazı derslerden  beklemedeydim.İşte  bu nedenle  çaresiz  bu kervana dahil olmuştum. Ben, Kayseri İli, Milli Eğitim Müdürlüğü emrine verilmiştim. Kuralar çekilmiş, görev yerim,Erkilet Bucağı Emmiler Köyü( bugün merkeze bağlı bir mahalle) İlkokulu olmuştu.  Görevim boyunca ki iki öğretim yılı kadardı,ekmek yemeği unutmuştum. Çünkü her öğünde yufka yemek zorundaydım. Ara sıra bazlama  tüketiyor,börek vb şeyleri yiyordum. 
      Bir gün yanıma İstanbul’dan bir arkadaşım gelmişti. Kendisini yer sofrasına oturttuğumda,önüne ,  daha önceden hafifce ıslattığım yufkalardan üç dürüm kadar koymuştum. Yufka,her evde onlarca hazırlanır ve uygun bir yerde birkaç metre yükseklikte bir kule oluştururdu. Gerektiğinde birkaç tane alınır,özel süpürgesiyle hafifçe ıslatılır,bir beze sarılır,5-10 dakka sonra yumuşacık olurdu. Siz deyin kalınca bir yastık örtüsü,ben diyeyim bir bez bohça  görüntüsü verirdi.
      Arkadaşım,İstanbul çocuğu ya! Yufkalardan birisini alıp dizinin üzerine yaymıştı.  Masa örtüsü sanmış olmalıydı. Hemen uyarmış, bunun yufka olduğunu,yiyecekler bununla yiyeceğimizi söylemiştim.Yüzünün kızardığını lamba ışığında fark edebiliyordum. Olabilir. Belki yufkanın bu şekilde tüketilebileceğini düşünmemiş veya görmemişti. 
       Bir çoğumuz ,ekmeği hep fırınlarda görmüştür. Ekmeğin nasıl üretileceğini  bilmez. Çiftçi,üretici,buğdayı tarlalara ektikten sonra  oluşan başakları bir şekilde keser(orak,makine v.b) sonra bunları bir temiz yıkar. Kurutur. Sonra çuvallara doldurur. Un değirmenlerine götürür. Una dönüştürür. Fırıncı bu unu satın alır. Yoğurur,mayalandırır. Ekmeğe dönüştürür.
       Her yenilen,tüketilen ekmek parçasında çiftçinin,tahıl üreticisinin alınteri vardır. Çiftçi,geçimini toprağı ekerek  sağlayan  kimse,rençberdir. Bugün,dün olduğu gibi ülkemizdeki köylü yurttaşların büyük bölümü çiftçidir. Tarım,rençberlik, ziraat işleri denildiğinde akla ilk gelen çiftçilerdir. Her ülkede devletin en önemli görevlerinden biri, yeter miktarda toprağı olmayan  çiftçilikle uğraşanlara  toprak sağlamaktır. Çiftçi yoksa,ekmek te yoktur. Sebze de,meyva da yoktur. Karnımızı doyuran bu güzel insanları böyle bir günde ne kadar methetsek,övsek,sırtını sıvazlasak,yanaklarından öpsek azdır. Aslında   bu aziz vatanın gerçek sahipleri çiftçilerdir. Vatanın karnını bunlar doyurmaktadır. Çiftçinin darılması en büyük felakettir. Üretimden elini ayağını çeken çiftçinin faturasını hepimiz öderiz. Bu nedenle en azından bu son çiftçi gününde  köylü,çiftçi,üretim yapanlar lehinde önemli kararlara imza atmalıyız. Çiftçi ürettiğinden kazanamazsa ekmez.  Önce çiftçinin karnı doymalıdır,sonra  çiftçi kardeşlerimiz bizim karnımız  zaten   doyurur . Bir avuç ürettiği sebzeyi  satarken:” Teyze,amca bu ne kadar pahalı” demek  çiftçiye,üreticiye saygısızlıktır. O da emeğinin karşılığını alacaktır. Türkiye bir zamanlar kendine yeterli  bir ülkeydi. Bugün bile istensin,Türkiye birçok ülke insanını doyurabilecek kapasiteye sahiptir.  Biz,üzerimize düşeni yaparsak,çiftçimiz de üzerine düşeni yapar. Bundan kaçınmaz.  Tavşanlı ,Kütahya’nın en büyük ilçesi. 191 bin 200 kilometre kare bir alanı var. Bu kadar alanda  87 köyümüzde  belli oranda  arazi ekim-dikim için  değerlendiriliyor. Köylü yurttaşlar önce kendi ihtiyaçlarını temin ediyor,fazlasını elden çıkarıyor. En kıytırık,uyduku şeyler fahiş fiyatlarla piyasaya sürülürken  en önemli tahil ürünleri  komik rakamlarla  çiftçiden satın alınıyor. Bugün ülkemizde nadasa bırakılmış,ekilmeyen milyonlarca metre kare ekim alanları var. Ürettiğini maliyetinin altında satan çiftçi dolayısiyle bir daha ekmez oluyor. Verin alınterini  çiftçiye hem üretim artsın,hem başka ülkelere  ihracat patlasın.  Çiftçi  alınterinin karşılığını bekliyor. Çiftç inin memnuniyeti ülkemize  olumlu yansıyacaktır. Çiftçi kardeşlerimin günleri kutlu olsun. 

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları