GÖNÜL KAPISINI ARALAYANLAR
GÖNÜL KAPISINI ARALAYANLAR
Bülent Alpagut
- 05062218413
TAVŞANLI’DA
GÖNÜL KAPISINI ARALAYANLARDAN BAZILARI
Dünyada En kolay,insanın yorulmadan yapabileceği,para ve pul gerektirmeyen,ama Allah katında çok değerli olan tek şey en azından gönül kapısını aralayabilmek,dahası gönüllere girmektir. Bu zenginlik insana yeter de artar.
Mübarek Ramazan münasebetiyle şöyle bir kenara uzanarak,geçmişi anımsamak güzel oluyor. Gözlerini kapatmaya gör; birçok güzel insan karşına çıkıveriyor. Ben de öyle yaptım. Aklıma ilk gelen Molla Abdullah oldu. Şu merhum Gazi Hv. Plt. Kd. Alb Zeki Gürbüz’ün sevgili babası. O dünyadayken öte dünyasını hazırlayan isimdi. En basiti; ne zaman bir cenaze vuku bulsa,cenaze sahipleri ilk kez O’nun kapısını çalardı. Çünkü O, hazırlıklıydı. Kefen,mezar tahtası,gasilhane için gerekli olanlar,Ümmet-i Muhammed’e Kabristanda dağıtılacak paralar, dağıtılması gereken kumanyalar,İmam Efendi’yle ilgili hususlar,” Hüküm Allah’ın” yapılacağı yer,mezar kazımı,mezar bakımı, mezarlıklardaki sorunlar konularında tek başına bir uzmandı. Müracaat edilecek hemen hemen tek kişiydi. O,bunları zevkle yerine getirirdi. Tek bir ücret talep etmezdi. Allah rızası için yapardı. Böyle bir insan gönüllere girmeyecekse kimler girecek?
Camcı Yaşar her yere değil,bazı yerlere gider,para talep ederdi. Ben bunu neden yapardı uzun süre anlayamamıştım. Çünkü merhum Yaşar’ın paraya pula ihtiyacı yoktu. Ama mutlaka bir sebebi olmalıydı diye de düşünmeden edemezdim. Allah yanlış düşüncelerimi affetsin,bir gün yanına yaklaşarak kendisinden asla yanlış anlamaması ricasıyle bu durumu sorduğumda önce düşünmüş sonra da.” Bülent Hoca sen yıllardır Tavşanlı’dasın. Çocukluğundan bu güne birçok şeyden haberdar olman zaten mümkün değil,ama bu Tavşanlı’da altına sürgü sürülenler olduğundan haberdar mısın?” demişti. Bu insanların ikamet ettikleri mahallerde mutlaka kendilerine bir yardımcı gerektiğini biliyorum. Hayır sever insanlarımızdan bu çaresiz insanlara bir nebze katkım olsun diyerek gönül rızasıyle yardım talep ediyorum. Beni kırmıyorlar,veriyorlar. Ben de ihtiyaç sahiplerine bir katkım olarak topladıklarımdan veriyorum,dualarını alıyorum” demişti. Bir insanın altını almanın ne denli zor bir şey olduğunu birçok insan bilemez. Bu işi de herkese yaptıramazsınız. Parayla da olsa….Gel şimdi merhum Camcı Yaşar’ı yadetme. Hem de hayırla……
Ne zaman Ramazan Ayı gelse merhum kardeşim, Niyazi Tayşi küçücük,mütevazi işyerine( Kurşunlu Camii ile merhum Bakırcı Kemal’in arasındaki çıkmaz sokak) oturur, geleni gideni ağırlardı. Ramazan olduğu için çay,kahve ikramı yapmasa da masasının çekmecesinden çıkardığı şekerlemelerden akşamlayın yemelerini isteyerek verirdi. Masasının üzerindeki siyah kaplı,iki parmak kalınlığındaki defterini bir gün görmek nasip olmuştu. Bana Zekat verenlerin listesini göstermiştiGenelde yurt dışında çalışan işçilerimiz olduğu halde,yabandaki Tavşanlılılar, epeyce yer kaplıyordu. Zekatlarını vermek isteyenler ,yerini bulsun istedikleri için sevgili Niyazi’yi görevlendiriyorlarmış. O da kimlerin zekata ihtiyaçları olduğunu bildiği için bunları bir elin verdiğini,diğer elin görmediği misali yerlerine ulaştırırmış. Bu da Allah rızası için yapılan bir hizmet. Sevgili arkadaşımın mekanı Cennet olsun. Gönüllerde yumuşacık minderinde oturuyor olmalı
Senatör Nuri( Nuri Korkmaz) bizim bir çocuğumuz. Artık aramızda değil. Nuri,Tavşanlı’nın eniştelerinden, iş bitirenlerinden,güç durumda kalanların haklarını savunanlardan,birçok yabancının karnını doyuran,birçok kişinin gönlünü alanlardandı. Merhum dostum, birkaç yıl önce aramızdan ayrılan PTT Müdürümüz Rahmi Azcan’ın damadıydı. Güzin kızımızın eşiydi. Çocukluğundan,gençliğinden itibaren hep koşmuş,koşturmuş, kimilerine baston,kimilerine göz,kimilerine kulak, kimilerine yaren olmuştu. Hiç unutmam 1980 Askeri Darbesi sonrasında ilçeye gelen çok sayıda subay önce O’nun küçük ofisine gelir,karınlarını orada doyurur,çaylarını yudumlayıp ilçeden ayrılırlardı. İyi bir ev sahibiydi. Bu nedenle büyük faturalar ödemiştir. Yani merhum gerektiğinde ağzındaki lokmayı çıkarmasını,olmayana yedirmesini bilen biriydi. Gönüllere girmesi bundandır.
Fevzipaşa İlkokulu’ndan arkadaşım merhum Nuri Demiroğlu benim Fabrikatör kardeşimdi. Ada Mesireliği’ne giderken sağ taraftaki un fabrikasının ortaklarındandı. Kardeşi merhum Abdullah ile ,yakınlarıyle bu fabrikayı ayakta tutuyordu. Bu Un Fabrikası uzun süre Tavşanlı’da üreticinin getirdiği buğday ve arpayı ekonomimize kazandırmış, buğdaylar una dönüştürülmüş, hem ilçenin un ihtiyacına yanıt verilmiş hem de yakın çevreye katkı verilmiştir. Çiftçinin buğdayı,arpası değer kazanmıştır. İstihdam da sağlanmıştır. Her Ramazan Ayı geldiğinde Akseven Sokak 21 no’lu evimin giriş kapısının önüne bırakılmış 50 kg’lık bir çuval un bulurdum. Hemen aklıma merhum arkadaşım,Nuri Demiroğlu gelirdi. Bıraksa bıraksa o bırakmıştır diye düşünürdüm ki öyle olurdu. Beni ve kim bilir kimleri düşünerek bunu yapardı? Gel de sevgili Nuri Demiroğlu’nu hatırlama,anma,gönlünden geçirme?
Necdet Demirat,Tavşanlı’daki bence en büyük hayvan severdir. Bu hemşehrimizin aklı fikri sokak hayvanlarıdır. Bunları Allah rızası için besler ve beslemiştir . Sabahın köründe cadde ve sokaklardaki ekmek kutularından,ekmek üreten fırın ve yemek üreten lokantalardan topladığı ekmekleri,ekmek parçalarını,dilimleri,lokmaları aç sokak hayvanlarına dağıtırdı.Bir süredir birbirimizi arayamadık. Ama O sokak hayvanları için yılmadan usanmadan mücadelesini sürdürecektir. Allah katında yeri vardır. “ Yerdekilere merhamet edin ki göklerdekiler de sizlere merhamet etsin” Hadis-i Şerifi üzere hareket edenlerden. O da hayvan severlerin gönüllerine taht kuranlardan.
Merhum Kamil Çil,yıllar öncesinde İstiklal İlkokulu’nda öğretmendi. Eşi Perihan Ebe de görevini ifa ediyordu. Bu arada merhum Perihan Ebe’nin eşi öğretmen olduğu için eşinin meslektaşlarının eşlerinden doğum halinde para almadığını iyi bilirim. Bu jesti kolay kolay bir başkasında bulamazsınız. Merhum Perihan Ebe de hayır dua alanlarımızdan. O da gönüllere girmişlerden. Bakın insan bunları unutmuyor. Ben unutmadım. Unutturmam da….