30 Temmuz 2024 - Salı
BUGÜNE KADAR NİCE SAYIN HAKİMLER VE DE C. SAVCILARI GÖRDÜK
TAVŞANLI BUGÜNE KADAR NİCE SAYIN HAKİMLER
Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 4 dk.
238 okunma
Bülent Alpagut
- 05062218413 Ben küçücükken,mahkeme koridorlarında,kürsü altlarında, mübaşir amcaların elinden tuttuğu,yerinde sırtına aldığı , mahkeme katiplerinin verdikleri şeker ve çikolatalarla mutlu olmuş bir hakim çocuğuydum. Merhum annem iki küçük çocuğa bakamadığı için beni hakim babama teslim edermiş. Yani 4-5 yaşlarında falan…. Merhum babamın duruşma salonunda kürsünün altındaki küçük beşikte ayaklarıyla beni sallarken görev yaptığını öğrendiğimde sevgili babamı kimbilir kaç kere sarılıp öptüğüm olmuştur.
Hakimlik ve savcılık mesleği kutsal bir meslektir. Her zaman vicdanlarının sesini dinleyen bu insanlar kendi dünyalarında yaşamayı prensip edinmiş,kendi yollarını çizen insanlar olmuşlardır. Bir sayın hakim ve savcı bir düğünde kalkıp ta gönlünce oynayamaz. Herkesin sunduğunu alıp ta yiyemez. Her hediyeyi samimi dostu bile olsa alıp kabul edemez. Bir sayın hakim ve savcı kimseden borç alamaz. Kimseye de borç yapamaz. Her etkinliğe katılamaz. Her yere girip çıkamaz. Genelde yıllar içinde ben babamın sadece memur lokallerine girip çıktığını bilirim. Gerek hakimlik gerekse savcılık mesleği kendi nevi şahsına münhasır mesleklerdir. Yasaların ışığında hareket ederler. Hakim ve savcıların genelde yüzleri asıktır. Merhum babamın yüzünün asıklığı da mesleğinin gereği olsa gerek. Bir sayın hakim ve c.savcısı bir toplulukta şarkı söyleyemez. Bir yerde bir futbol maçını yönetemez. Bir sayın hakim ve c.savcısı bir düğünde aşka gelip silahını ateşleyemez. Kısacası hakim olmak,savcı olmak zordur.
Tavşanlı Tavşanlı olalı beri nice sayın hakim ve c.savcıları görmüştür. Bugün bile hayatta olanların çoğu bu sayın hakim ve c.savcılarını hala bir vesileyle anarlar. Ben bile Tavşanlı’da birKemal Arıbaş’ı, İrfan Kınay’ı,Nevzat Aygün’ü,Yüksel Aygün’ü, Sıbgatullah Gültekin’i, Hayati Uçar’ı, Nilgün Uçar’ı, Ahmet Ateş’i, İbrahim Yılmaz Meral’i, Emin Ayar’ı, Muhittin Cenkdağ’ıSümer Güner’i, Davut Usta’yı, Adem Kul’u, Sabri Beytorun’u, M. Vehip Akıncı’yı, Bekir Şahiner’i, Rıza Şahin’i, Ahmet Gürbüz’ü, Halil Adıgüzel’i,Osman Nuri Güler’i, Selami Hatipoğlu’nu, Fuat Özsoy’u, Kemal Esenkaya’yı,Cevat Barutçu’yu,Ömer Barutçu’yu, Cemil Erdinç’i, Ali Yiğin’i, Şükran Telatar’ı, Ali Demir’i, Esat Cevheroğlu’nu, Kemal Demirdön’ü, Nejat Saatcı’yı,Fuat Köylüoğlu’nu,Nadir Özsoy’u, Ali Ulvi Yılmaz’ı, Ahmet Akça’yı, Ali Demir’i,Selami Akalın’ıMefharet Tüzün’ü( Bodrum Hakimi),Şinasi Emiroğlu’nu unutmadım. Kimisi bugün hayatta değil. Kimisi emekli olmuş, bir yerlerde , kimisi de yurdun orasında burasında hala görevde…..
Bir çoğuyla zaman içinde telefonlaştık. Hala telefonlaştığımız,mesajlaştığımız olanları var. Hepsi birer hoş seda oldular. Öyle anılarım var ki çoğuyla anlatsam ,yazsam ne zaman yeter ne sayfalar alır. Dürüst bir hakim-avukatın çocuğu olmak bana yeter. Namuslu insanların arkalarında bıraktığı en güzel şeyler şeref ve haysiyettir.
Merhum Hakim Emin Bey ve hakim Ali Bey balık tutma konusunda uzmandı. Onlarla nice avlarda bir arada olmuştum. Hakim Davut Bey balık tutmazdı ama balık sofrasında dostlarıyla bir arada olmaktan mutlu olurdu. Hakim Şinasi Bey güzel kanun çalardı. Kulakları çınlasın Cevat Barutçu c. Başsavcımızdı ve mevcut Adalet Sarayımızın manevi mimarıydı. Her biri pırlantaydılar. … Bu vesileyle hayatta olan hukukçularımıza sağlıklı uzun ömürler,aramızdan ayrılanlara da Allah’tan rahmet diliyorum.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları