TAVŞANLI’NIN 18.MÜFTÜSÜ SAYIN HÜSEYİN AKSOY’A YENİ GÖREVİ ATAŞEHİR’DE
Bülent Alpagut
- 05062218413 TAVŞANLI’NIN 18.MÜFTÜSÜ SAYIN HÜSEYİN
AKSOY’A YENİ GÖREVİ ATAŞEHİR’DE BAŞARILAR
DİLİYORUM
Arşivimi karıştırdm. Tavşanlı bugüne kadar tam 18 sayın müftüyle tanışmış. Benim yaşım icabı ilçenin ilk müftüsü ki rahmetli olduğunu sanıyorum Halil Zeyrek’i tanımıyorum. Ama rahmetli hakim-avukat babam Hüsamettin Alpagut’un özellikle rahmetli Esifler’in Hakkı Efendi’nin,eski PTT, bugünün adıyla Tahsin Buruk Caddesi üzerindeki evinin altındaki yazıhanesinde ilçenin rahmetli 2.Müftüsü Ali Rıza Eren’le sohbetlerine tanık olanlardanım.Oğlu, rahmetli eski İş Bankası Müdürlerinden İbrahim Eren zaten arkadaşımdı. Babam hakimlikten kalmış olmalı asabi mizaçlıydı. Yüzü ender gülerdi. O’nu tebessüm ettirmek için ilginç bir şeylerin olması gerekirdi. İşte rahmetli ilçe müftüsü Ali Rıza Eren bunu başaranlardan birisidir.
Okul bitiminde,genelde eve gitmeden rahmetli babamın yanına uğrardım. En azından yazıhanesinin kirlenen camlarını siler,mevcut çiçekleri sular,hatta yazıhanenin zeminini biraz ıslattıktan sonra çalı süpürgesiyle süpürürdüm. Yazıhaneye gelip gidenlerin çay-kahve siparişlerini verirdim. Yazıhanenin giriş kapısının hemen yanında raptiyeyle kapı kasasına tutturulmuş bir kağıt parçası olurdu. Kahve ve çayları getiren kimse kulağının hemen arkasına gizlediği kalemi çıkarır,bu kağıt parçasına getirdiği çay ve kahve sayısı kadar çarpı çekerdi Daha sonra hesap toptan bir süre sonunda kahveciye ödenirdi.
Rahmetli ilçenin 2. Müftüsü yine bir gün rahmetli babamı ziyarete gelmişti.Kapının girişinde selam vermişti.Hemen ayağa kalkıp buyur etmiştim. Ama rahmetli babamdan bir ses çıkmamıştı. Rahmetli müftü bir türlü adımını yazıhanenin içine atmıyordu.Yine selam vermişti. Babam rahmetli de daktilosunun başında. ama yine tık ses yoktu.Selamı duymaması mümkün değildi. Daktilosuna adeta sarılmış,yazıyor,yazıyor,yazıyordu Ben rahmetli müftünün yerine olsam yavaşcacık çekilir giderdim. Ama O öyle yapmamıştı. . Rahmetli müftü birkaç kez daha selam vermişti..Rahmetli babamın işinin üzerine yoğunlaştığı bir gerçekti. Rahmetli müftü pes etmemiş,bu kez de :”Hüsamettin Bey; manda sıçtı,teker geçti. Yarısı Halk,yarısı Demokrat. Biraz sıçradı. O da Millet Partisi . “ deyince ,rahmetli babamın bu espri üzerine, bir anda yerinden kalkarak,özür dileyerek,rahmetli müftü Ali Rıza Eren’in boynuna sarıldığını asla unutmadım.
İlçenin rahmetli müftülerinden ki 4.müftümüzdü; Ramazan Arslanbaba,gerçekten Tavşanlı’da iz bırakanlardandır. Bir gün şimdiki Ulucami Avlusu’ndaki eski ahşap belediye binası o zamanlar müftülük binası olarak değerlendiriliyordu. Bir defasında rahmetli babam,kendisine çok değerli bir kitap hediye etmek için kendisini ziyaret etmiş,beni de yanında götürmüştü. Bir başka kitabı da o gün rahmetli müftüye gösterdiğinde rahmetli müftü Arslanbaba.”Aman! Hüsamettin Bey,bu kitap çok tehlikeli. İçinde çeşitli büyüler anlatılıyor. Bu kitabı sabahleyin erken saatte,namaz sonrasında,el ayak değmedik bir yerde,bir ağaç altına gömün ve bu kitaptan kurtulun” demişti. Babam rahmetli aynısını yapmış. Sonra bizlere bir ara bu kitabın öyküsünü anlatmıştı. Kitap 1911 Balkan Savaşı sırasında Yugoslavya’dan Osmanlı Toprakları’na göç eden bir Arnavut Ailesi’nden nasılsa rahmetli dedemin eline geçmiş. Bir kenara atılmış. Merak edilip te Allah için açılmamış Rahmetli dedem,Fransızca bilen nadir Osmanlı- Türk subaylarındandı. Limon Fon Sandrs Paşa, Ali Hikmet Paşa ve Ali Sait Paşa’nın sevdiklerindendi. Fransızca kitaplarını vefat ettikten sonra Tavşanlı’ya bizzat getirmiştim. Birazcık Fransızca biliyorsam bu kitapların büyük faydası olmuştur. İşte bu kitap,bir ihtimal bu kitaplar arasındaydı. Rahmetli müftü Arslanbaba’yı ki o zamanlar 1. No’lu Sağlık Ocağı binası için para topluyorduk ;yardım talep ettiğimizde ne selamımızı alan ne de teberruda bulunmayan bugün rahmetli kişiyi şikayete gitmiştim. Bana.” Bülent Hoca,üzülme bu gibilerle karşılaştığında bir şeyler alamazsan” Allahuekber”deyip geçiver öğüdünde bulunmuştu. Sayın müftülerimiz,eğer hayattalarsa sağlık ve afiyet,vefat etmişlerse rahmet dileklerimi sunarım; Sayın Rıza Deniz( iki kez)Mustafa Kutlu(iki kez), Kamil Turhan(vekaleten), Şerif Bedirhan,Necati Alagöz,Baki Yıldız, Ümit Çimen, Yahya Polat, İbrahim Çetin,Galip Akın,İlyas Gümüş, Mecit Amil ve Ataşehir’e atandığını öğrendiğim müftümüz Hüseyin Aksoy ile uygar ilişkiler içinde olmuşumdur. Çeşitli etkinliklerde iyi-kötü bir araya gelmişliğimiz vardır. Tavşanlı’da görev yapan sayın müftüler kanımca Tavşanlı’nın en değerli misafirleri olarak saygı ve hürmet görmüşlerdir. Lafı gelmişken,söyleyeceğim; Bugün sanırım yurtdışında yüksek bir görev ifa eden Konyalı eski müftümüz Galip Akın da tüm hemşehrilerimizin sevgisini.,saygısını kazanmış bir hoş sedadır. Tavşanlı’da merkezi ezan sisteminin mimarıdır.Bilmiyorum bugün bu sistem bugün de mevcut mudur? Tavşanlı, müftülük binasını gerçekleştiren ve Türk Diyanet’ine,ilgili kuruma armağan eden ilçelerdendir. 200’e yakın camisi,Kur’an Kurslarıyla Tavşanlı Türkiye’nin nazar boncuklarındandır.
18. Müftümüz sayın Hüseyin Aksoy,Tavşanlı’da sanırım 4 yıldır hizmet ifa ediyordu.Gereken saygıyı ve sevgiyi gördüğüne inanıyorum. Tavşanlılı vefalıdır. Kendisine hizmet edenleri yıllar geçse de unutmaz. En azından hayırla yadeder. Önemli olan hoş bir seda bırakmaktır. Üstelik sayın Aksoy, Türkiye’nin en büyük ili İstanbul’a gidiyor. Bu da biz Tavşanlılılar’ı gururlandırdı. Önemli olan sayın müftü Aksoy’un da bizleri unutmamasıdır.