SAMİMİYET ÖZEL SAYGI GENELDİR
Bülent Alpagut
- 05062218413
SAMİMİYET ÖZEL SAYGI GENELDİR
Bülent Alpagut
Gazeteci Araştırmacı Yazar
KÜTAHYA
Gazeteciler Cemiyeti Üyesi
Yazımın başlığı ünlü devlet adamı Thedore Roosevelt’indir.Sevgili Muammer Uslu ile sık sık telefonlaşırız. O, önceleri öğrencimdi. Sonra avukat babamın avukat meslektaşı oldu.,En önemlisi aile dostumuz dur Rahmetli babam ile rahmetli babası birbirlerini çok severlerdi.Yazımın başlığına da bu güzel sözcüklerin oluşturduğu cümleyi yerleştirdim..Bu sözleri de bir vesileyle bana ilk söyleyen de aziz dostum Muammer Uslu’dur..İyi ki bu anlamlı sözü bana söylediğinde hemen bir kenara yazmışım
İki şeyi birbirine karıştırıyoruz. Bunlar samimiyet ve saygıdır.Samimiyet,samimi olma,içten,candan ve riyasız olma durumudur.Ünlü yazarımız Cenap Şahabettin eserlerinden birinin bir yerinde askerlerimizden söz ederken aynen şu cümleyi kullanmıştır.” Neferlerimizin samimiyeti inanılamayacak bir dereceye çıkıyor” .Ünlü yazarlarımızdan Ahmet Haşim’den de bir cümle aklımda kalmış::”Muhatabım biraz düşündükten sonra samimiyetinden şüphelendiğim bir eda ile itirazlarıma cevap verdi” . Refik Halit Karaay’ın da bir cümlesi var.” Karşılıklı birbirimizin samimiyetimize inanmış haldeyiz” Her üç cümlede de samimiyet sözcüğü vardır.
Hani sık sık :” Aziz kardeşim,aziz dostum samimi bir şekilde,içten,riyasız olarak söylüyorum” deriz ya Aslında bu sözcükleri kullanarak karşımızdaki insana olan samimiyetimizi bir nebze pekiştiriyoruz .Gelelim saygıya. Saygı,bir şeye,bir kimseye değer vermekten ileri gelen ölçülü davranma hissi,çekinme ile karışık bir sevginin verdiği dikkat ve itina gösterme duygusu,hürmettir.Saygı,başkalarına karşı nazik davranma,karşısındakini düşünüp hakkına riayet etme duygusudur.Bir toplulukta herkesin birbirine saygı göstermesi kadar güzel bir şey olamaz.
Yazımın başlığı tam değil. Bu sözlerin arkası da var.”Rahmetli Roosevelt samimiyet özel saygı geneldir” derken devam ediyor.” Herkese karşı kibar olunuz Ancak az sayıda kimseyle samimi olunuz. “ İşte bu ikinci cümle çok şey ifade ediyor.
Ben 32 yıl 3 ay bilfiil öğretmenlik yaptım. 1978 yılı 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı sunduktan sonra bir daha sunuculuktan,protokol Amirliği ve Tören Komutanlığı görevlerinden yakamı kurtaramadım Bu ek görevler bana saygı ve samimiyet konularında büyük fırsatlar oluşturmuştur.Beni hamken pişirmiştir..Hani derler ya:” Çok gören mi çok okuyan mı daha iyi bilir?” Ben çok gezmedim ve çok okumadım ama çok insanla bir arada oldum.Bir anlamda insan sarrafı oldum. Huyluyu-huysuzu,serti-yumuşağı,.güzeli-çirkini,değerliyi-değersizi, ciğerliyi-ciğersizi,dürüstü-dürüst olmayanı,hırlıyı-hırsızı,vefalıyı-vefasızı,selamlıyı-selamsızı,helal lokma yiyeni,çoluğuna çocuğuna helal lokma yedireni-yedirmeyeni,,oturduğu koltuğu dolduranı-dolduramayanı,müdürü-müdürcüğü iyi bilirim.Sevgili dostum berber Ergun Ekiz ‘in de bir insan sarrafı olduğunu iyi bilirim.Rahmetli arkadaşım Öğretmen M. Ali Özel de bir insan sarrafıydı.
Samimiyet gerçekten özeldir.Benim Tavşanlı’da ve Tavşanlı dışında samimi olduklarım vardır.Samimi olduklarımın adlarının yanına” cığım-ciğim” gibi ekler de koyarım.Kulakları çınlasın Hasan Hoca’ya” Hasancığım”,Mustafa Hoca’ya” Mustafacığım”, Ali Hoca’ya “ Aliciğim” derim.Av. Muammer Uslu da “ Muammerciğim” şeklinde aradıklarımdandır Ama bu kişilerle kalabalık bir ortamdaysak bu defa adlarının yanına “ Bey” eklemeyi de ihmal etmem.Yazışmalarda karşınızdaki samimi bir dostunuz olabilir. Ama zarfın üzerine adı geçenin titrini tam olarak yazmak da bir nezakettir. İlçemizin,dolayısıyla Kütahya’nın gururu, milletvekili,bakan olmuş,TBMM Başkanlığı yapmış Doç. Dr Mustafa Kalemli’ye hiçbir zaman çok samimi olmama rağmen” Mustafacığım” diyememişimdir.Böyle söylememi kendisine olan genel bir saygı engellemiştir.Her ne kadar kendisi “ Sayın bakanım,sayın başkanım “ dememe tepki vermişse de bunu yapmamışımdır.Babamın arkadaşları da öyledir. Bir elin beş parmağı kadar kalmış olsalar da onlarla genel bir saygı çerçevesinde dostluğumu sürdürmüşümdür..Herkese karşı kibar olmayı yeğlemişimdir.Ama rahmetli Roosevelt gibi az sayıda insanla samimi olmayı tercih etmişimdir. Devlet büyüklerine, ilim adamlarına,topluma örnek olmuş insanlara,milletimizin yüzünü ak çıkarmış kim olursa olsun bireylerimize,anonim kişilere olan genel saygı tartışılamaz. Ama bu insanlara karşı kesinlikle tam anlamda bir samimiyet söz konusu olmayabilir.. Diyeceksiniz:” Hem samimi olduğunuz,hem saygı duyduklarınız yok mu” Elbette var. Allah’a olan ,Yüce Peygamberimize olan olan saygıda,samimiyette asla bir sorun yoktur. Rabbimize her zaman saygılıyız. Yüce Peygamberimize de saygı duyuyoruz. Yüce Rabbimizin “ Habibim” diye hitabettiği o sevgili insanla kim samimi olmak istemez? Eğer sünnetlerine uyuyor,riayet ediyorsak O’nun da mutlaka sevgisine nail olacağız.Ama hem Rabbimize hem de peygamberimize olan saygımız geneldir. Gerek Yüce Yaradan ile gerekse yüce peygamberimizle samimi olmak özel bir durumdur.özel insan olmak gerektirir. Bu insanlar. Allah ve peygamber dostlarıdır Veysel Karani,bir Bilal-ı Habeşi ,Hz. Ebubekir,Osman, Ömer ve Ali gibi.
.Bir evladın anne ve babasına olan saygısı Allah indinde de değerlidir.Bunlara gösterilecek saygı dolayısıyla Allah’a gösterilen saygıdır. Dolayısıyla anne ve babalara gösterilen saygı samimiyeti de beraberinde getirmiştir.. Hiç unutmam İlköğretim Müfettişimiz Kamil Gündüz Bey’e bir gün bir teftiş sonrasında aynen şunları söylemiştim.” Sayın müfettişim biz sizleri çok seviyoruz.Başarılıysak bu size karşı olan saygımızdandır” Böyle söyleyerek başarımızı saygıya bağlamıştım ve çok mütehassis olmuşlardı.
.Bir dilekçede bile son cümle:” Saygılarımla arz ederim”dir.Burada bu saygı geneldir. Ama bir cümle :” Yanaklarından,gözlerinden öperim,canım benim” diye sonlanıyorsa bu bir samimiyetin göstergesidir. Ve özeldir..