17 Şubat 2020 - Pazartesi

BANDIRMALILAR EVLATLARINI

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 14 dk.
1697 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

  BANDIRMALILAR EVLATLARINI 
TAVŞANLILILAR FAHRİ
        HEMŞEHRİLERİNİ 
TÜRKİYE TOPRAK DEDESİNİ DÜNYA
   BİR BÜYÜK DOĞA DOSTUNU  
KAYBETTİ  
          2O  Ocak  2O2O günü  dünyadaki tüm ağaçlar,bitkiler,yeşil renk  yetim kaldı. Hiç kimse ağaçların ağladığını,bitkilerin  gözyaşı döktüğünü,yeşilin  renginin  solduğunun farkında  olamayacak. Çünkü ağaçlar,Bitkiler ve Yeşil renk  Hayrettin Karaca ile özdeşleşmişti.Bu büyük Doğa dostu insan  bazen şöyle derdi.” Bana öyle bir din bulunuz ki ibadeti ağaç dikmek olsun”
           Ben Hayrettin Karaca’yı hiç görmedim. Ama merhum eski belediye başkanlarımızdan Fevzi Coşgun’un vazgeçilmeziydi. Samimi dostuydu. Doğa yürüyüşlerinde arkadaşıydı. Bugün Tavşanlı ve Domaniç Ormanları’nda nereye gitseniz bu büyük Botanikçinin,Doğa dostunun ayak izlerini bulabilirsiniz.
          Hayrettin Karaca’nın en büyük arzusu yakın çevresindekilerin ifadesine göre  Cumhuriyet’in 1OO.ncü yıldönümünü görmekti. O günü görebilseydi  Yalova’daki dünyaca  ünlü Arboretumuna dikeceği nadide bir ağaca “ Cumhuriyet  Ağacı” sözcüğünü yazdırıp ağaç envanterine ilave edecekti.
          Hayrettin Karaca gibi bir ünlüyü bir daha bir ana doğuramaz. Kimin yeri dolduruluyor ki Hayrettin Karaca’nın yeri doldurulsun. Rahmetli Karaca O4 Nisan 1922 tarihinde  Bandırma’da doğmuştu. Rahmetli babası 1917 yılında ünlü “ Çift Geyik Karaca”yı  kurmuştu. Genç yaşlarda babasının  kurduğu kuruluşta , ,Triko örme işinin başına geçmiştir.Bu kuruluşun  en başarılı   sanayi kuruluşu haline gelmesinde payı  büyüktür. Doğa ve yeşile olan aşırı  sevgisiyle  bilinen  merhum Karaca, Türkiye’nin ilk özel Arboretumunun da kurucusudur. Bu ünlü Arboretumu dünya üzerinde bilmeyen bilim adamı,ağaç sever,Botanikçi yoktur. Yurt içi ve yurt dışı gezilerinde  dönerken getirdiği tohumları özenle saklamış,değerlendirmiştir. Gittiği her ülkedeki botanik bahçelerini öncelikle ziyaret ederdi. Bugün Yalova’daki ünlü Arboretumunda 14 bin tür  bitki vardır. Keşke bu Arboretumu devlet  koruma altına alabilse,Hayrettin Karaca’nın emekleri boşuna gitmese .Çünkü bana göre Hayrettin Karaca artık ebediyete  göçmüştür. Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilelebet payidar olacaktır. Devlet bu kutsal emanete sahip çıkmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan’ın bu konuda gerekeni yapacağına yürekten inanıyorum. 
           Aynı  zamanda bu Arboretum Türkiye’nin GEN Merkezi konumundadır. Stratejik öneme haizdir.Türkiye’de ağaç severlerin iki dedesi vardır. Birisi  “ Toprak Dede” Hayrettin Karaca diğeri de” Yaprak Dede” A. Nihat Gökyiğit. Her ikisi de elele  vererek 11 Eylül 1992 tarihinde TEMA VAKFI’nı kurmuşlardı.
           Vakfın kuruluş amacı, Anadolu’da   yaşanmakta olan  erozyon ve çölleşme tehlikesine Kamuoyunun dikkatini çekmekti  Çareler arasında,,yerinde müdahale etme,iş birliğine,güç birliğine davet etme gibi hususlar vardı. .Zaten” Türkiye Çöl Olmasın” sloganının mimarları da her ikisidir. Bu slogan kısa sürede  milletçe  önemsenmiş,bundan sonra sayısız çalışmalar başlatılmış ve bugünlere gelinmiştir. Bu slogan yüksek bir sesti. Bir çığlıktı . Bunu,Sağır  Sultanlar bile duymuştu.
            Rahmetli Hayrettin Karaca, rahmetli eğitimci-yazar ,eski belediye başkanlarımızdan  Ciraoğullarından Ahmet Ferit Efendi’nin oğlu Çırpıcı Kara Veli’nin torunu Fevzi Coşgun’un  teklifi ve Belediye Meclisi’nin aldığı  O5.1O.1989 tarih ve 7/64 sayılı  kararıyla   “Tavşanlı’nın Fahri Hemşehrisi”  yapılmıştı. 
            Dünyada  bir eşi ve benzeri az olan Tavşanlı’nın Vakıf Köyü ormanları’ndaki çok gövdeli  Piramidal Karaçamları keşfedenler de rahmetliler Hayrettin Karaca ve Fevzi Coşgun’dur. Rahmetli  Tavşanlı eski belediye başkanlarından Fevzi Coşgun’un Dünya Dendroloji Derneği üyesi olmasında rahmetli Hayrettin Karaca’nın büyük rolü vardır.Tavşanlı’da çalışkan belediye başkanımız Mustafa Güler ile  yeniden doğan Ada Mesireliği’nde her iki rahmetlinin ruhları  bundan böyle sürekli dolaşacaktır.Fevzi Coşgun’un yeşile olan hayranlığı,Doğaya olan ilgisinde rahmetli Hayrettin Karaca’nın büyük payı vardır. Öyle ümit ediyorum ki Tavşanlı’da açılan Hayrettin Karaca Parkı da gelecek yıllarda daha da güzelleşecek,zenginleşecek ve daha çok Tavşanlılı’ya huzur vermeye devam edecektir.  
            Tavşanlılı hemşehrilerime olduğu gibi , Domaniçli hemşehrilerime de başsağlığı diliyorum. Çünkü rahmetli Karaca  sadece Tavşanlı değil Domaniç’in de hayranıydı. O, hiçbir zaman Tavşanlı ile Domaniç’i birbirinden ayırmamıştır.Mekanı Cennet olsun. Cenaze namazının İstanbul’da  “ Yaş kesenin başını keserim”diyen Fatih Sultan Mehmet Han’ın adını taşıyan camimizde  kılınacak olması da anlamlıdır.Kılınacak namazı müteakip ebedi istirahatgahına   tevdi edilecektir. . Fatih  Camii’nde yapılacak dualar  Allah katında mutlaka itibar görecektir. Gelecek kuşaklar Hayrettin Karaca’yı unutmamalıdır Bizler de unutturmamalıyız. . Çünkü  böyle bir evladı doğuracak  ana da artık yoktur. Bana göre Hayrettin Karaca Rabbimin özel konuğudur. Allah’ın rızasını alan birinin de  bu hakkı olmalıdır.     

   ÇARDAKLI 
GELECEĞİN  PARLAYAN YILDIZI   


                   Tavşanlı’nın yıllardır  köylerinden biriydi . Bugün Tavşanlı Belediyesi sınırları içinde 19 mahalleden birisi. Çardaklı’dan bahsediyorum.Bir gün dillendirilen batık şehir” Palanga” gün yüzüne çıkarıldığında  herkes Çardaklı’yı daha iyi tanıyacaktır.Çardaklı, Doğu Roma İmparatorluğu döneminde bu imparatorluğun sınırları içinde önemli bir yerleşim birimiydi.Bugüne kadar maalesef Çardaklı’da ciddi bir araştırma yapılmadığı için  bulunan antik eser ve kalıntılarla,bir anlamda tarihi eserlerle yetinilmiştir. O zamanların  Tavşanlı’sında yaşayanların  büyük susuzluk günlerinde  atları,merkepleri,öküz ve at arabalarıyla,çeşitli kap ve kacaklarla, Çardaklı’daki  bir su kaynağından  testi testi su taşıdığı  anlatılır.  Dünya ‘nın bir dönemine adını yazdıran  tarihi kentte(Palanga) bugün  hala  orada burada  toprak künklü  su yollarına rastlanabiliyor  Çardaklı,büyük bir bataklığın  hemen kenarındadır. Palanga Şehri ‘nin de bu bataklığın altında olduğu sanılıyor. Ama bir gün mutlaka gün yüzüne çıkarılacaktır. Ama bu, kimlere,hangi   iktidara  nasip olacaktır bilemem.Daha birkaç yıl önce ,Çardaklı ile Tepecik arasında Çatmacık Mevkii’nde  2OO6 yılında tesadüfen bulunan  büyük motifli mozaik  zarar verilmeden yerinden çıkarılarak götürülmüştü. Bugün nerededir bilmiyorum. Bu renkli mozaik eser  İnşallah bir yerlerde muhafaza ediliyordur.Ama buhar olup uçmuşsa bunu bulmak devlete düşer.   
                    Çardaklı,Tavşanlı şehir merkezine yakın olmanın  mükafatını bir şekilde görmüştür.  Mahalle statüsüne kavuşturulmuştur. Yakın bir gelecekte  Ömerbey Mahallesi gibi TOKİ  binalarıyla taçlanarak  Yeni Tavşanlı’nın aydınlık yüzü olacaktır. 
                     Ben yıllar yılı Çardaklı’ya gidip gelenlerdenim.  Beni bu köyle özdeşleştiren  merhum arkadaşım öğretmen  Mehmet Ali Özel’dir. Merhum köy muhtarları İsmail  Önol ve  Ahmet Uyar, bir ara MTSK Kursu’nda muhasipti Abdurrahman Uyar,merhum Ahmet Kaya(Paşa), merhum Orhan Kahraman,meslektaşım öğretmen Mustafa Ertan, bir ara köy camii imamıydı rahmetli  Ovacık Köylü İbrahim Hoca’dır. 
                     Antik Roma Kenti muhakkak gün yüzüne çıkarılacaktır. Bunun için Tavşanlı, üzerine düşeni kendi  yüce menfaatlerine paralel olarak yapacaktır. Yapmalıdır da. Roma İmparatorluğu ve parçalandıktan sonra Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içinde kalmış oylan Çardaklı’da çıkan kalıntı ve buluntuların devamı mutlaka gelmeli,Çardaklı, Tavşanlı’nın turizm açısından önemli bir  merkezi konumuna mutlaka getirilmelidir.
                     En azından bugünün Çardaklı Mahallesi’nde orada burada dağınık olarak bir yerlerde değerlendirilen tarihi buluntu ve kalıntılar tespit edilerek   bir yerde muhafaza altına alınmalıdır.Çardaklı Bataklığı’nın altı mutlaka araştırılmalıdır. 
                     Tavşanlı ve havalisi,Phriygia Epiktetos yöresinde,Phriygia ile Mysia sınır bölgesindeydi. Daha sonra güneybatıdaki bölümleri Pisidra’ya bırakılan Phriygia ikiye ayrılarak Prima ve Secunda,4OO yıllarında Manga ve Parva,36O yıllarında da Pakatiane ve Saloutaria olarak  anılmaya başlanmıştır. Phriygia ,Pakatiane,o zamanlar ülkenin batı sınırında,kuzey-güney yönlerinde uzanan bir yöreydi. Hierapolis,Laodiksia,Aizanoi,Kadoi ve eskiden Mysia sınırları içinde kalan Ankyra buraya bağlı kentlerdi. 
                     Tavşanlı7da nasıl ilçeye bağlı Ayvalı Köyü7nde  Zindancık,Kazan Kayası ve Hotanlı Mevkileri’nde Roma İmparatorluğu dönemine ait   kalıntılar,buluntular,mezarlar v.b çıkmışsa  Çardaklı’da da  mutlaka çıkacaktır. 
                     Yıllar önce Tavşanlı- Çardaklı arasında bulunan höyük açılmıştır. Önemli buluntular,eserler çıkarılmıştır. Bunlardan en önemlisi  öküz başı şeklindeki kadehtir.  Arkeologlar bu tip kadehlerin Frig Kralları’na  ait olduğunu  söylemektedir. 
                      Sayın valimiz Dr. Ömer Toraman Bey’in ilk hamleyi yapabileceğini düşünüyorum. Çardaklı’ya neşter vurmanın zamanı gelmiştir.    
       

  İLGİNÇ  TEKLİFLER  VE  SORULAR   ALIYORUM
                                                                                   
 
                 Günün her saatinde desem yalan olmaz öyle ilginç teklifler  ve sorular alıyorum  ki  bunları duyduktan sonra  bir yerleri ,birilerini haberdar etmemenin  sorumluluğunu daha fazla  taşıyamayacağıma karar veriyor  ve kalemime sarılıyorum Dün olduğu gibi bugün de ;bu günden sonra da  bildiğimi yapacağım. Aldığım masum teklifleri  sürekli  yazacağım.Bir gazeteci olarak  bunları    yetkililere sunmak bizim  en doğal görevimiz. Teklif her zaman tekliftir. .Bakarsınız iyidir,mantıklıdır. Olumlu karşılanır.. Üzerine gidilir. . Bakarsınız, kayda değer bulunmaz. Bir kağıt parçası gibi kıvrılıp çöpe gider Biz işin olumlu tarafından,bardağın dolu tarafından bakalım. .  Aslında teklif  ve  soru  sahiplerinin aracı olmadan tekliflerini  ve sorularını bizzat ilgililere  yazılı veya  sözlü olarak bizzat  duyurmaları  daha  şık olur. .Demek ki  bazen teklif ve soru  sahiplerinde  tekliflerinin ve sorularının  arkasında  ne olsa durulmaz diye  bir önyargı  olmalı ki  bunun için  üçüncü kişi veya kişileri arkaya sokmak ister.Dolayısıyle  bu üçüncü kişiler bizler,yani gazeteciler oluyor..Biz gazetecilere bir şekilde telefonla,mesajla,not göndererek,mektupla veya  başka bir  şekilde  ulaşmak her zaman mümkündür.Sonuç itibariyle  neticede  bize atılıyor Vatandaş  için  bir konuyu yetkililere taşımak zor olsa gerek.Onlara göre en kolayı gazeteciye ulaşmak.  Gazeteci ile yetkili arasında ince bir çizgi vardır. Gazeteci  konuyu işler. Yetkili çözmek için vardır.  En azından  başvurana.”Merak etmeyin ilgileneceğiz” der..Ben sümenler altında kalan nice teklif ve sorular   bilirim. Gün gelir bunlar  bir temizlik sırasında toplanır ve çöpe gider.  . Gerekli etüdlerin,incelemelerin ve araştırmaların  yapılıp yapılmadığı   da meçhuldür.  Eğer .teklife baştan  sıcak bakılmışsa  o zaman  yine bir umut kırıntısı var demektir.   Bakın Tavşanlı Belediyesi’nin ,Çardaklı Mahallesi’nden Hüseyin Çelik adlı çiftçi bana ne diyor? ” Hocam,Tavşanlı ve Havalisinde kanser vakalarının artışına  bir  neden de  bana göre ,  bahçelere,tarlalara ,bağlara  bilinçsizce atılan ham tavuk ve taze büyükbaş ve küçükbaş  hayvan  gübreleridir.” Nasıl soru? Haydi gelin de bu soruyu yanıtlamayın.  Nasıl  yıllarca termik santral bacalarından havaya karışan pudra inceliğindeki kanserojen küller kansere neden olmuşsa  neden çiftçi Hüseyin Çelik’in dediği doğru olmasın ki? Kanımca bu konu  incelenmeye değer.Bu ham tavuk gübrelerinin,taze hayvan dışkılarının   en azından bir yaz sezonu boyunca açık alanlarda güneş altında kaldıklarını yıllardır bilirim. Daha sonra kullanıldıklarını da.  görenlerdenim.      
              Çiftçi kardeşimin dediği gibi ,  zararlılardan,mikroplardan,bakterilerden arındırılmamış  hayvan gübreleri .bir şekilde  sorunlar yaratabilir.  .Her çeşit  ham  hayvan dışkısı içinde özellikle hava ve çevre kirliliği yaratan kimyasallar var. İlaç artıkları var.Biz  eğer bunları doğada terbiye edilmeden bir yerlere  dökersek  doğal olarak bununla  zenginleştirilmiş tarım topraklarında  sebze ve meyvalar da   o kadar sağlıklı olur değil mi?  Ham tavuk ve büyük-küçükbaş hayvan gübrelerini bekletmeden sebze ve meyva bahçelerine dökerken  ben de dikkatli olunmasından yanayım.. Sonra  doğal gübre farklı bir pozisyondadır. Mikroptan,bakteriden,kimyasallardan arınmış gübredir.Doğanın terbiyesinden geçmiştir..   DEVAM EDECEK....

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları