BANDIRMALILAR EVLATLARINI
Bülent Alpagut
- 05062218413 BANDIRMALILAR EVLATLARINI
TAVŞANLILILAR FAHRİ
HEMŞEHRİLERİNİ
TÜRKİYE TOPRAK DEDESİNİ DÜNYA
BİR BÜYÜK DOĞA DOSTUNU
KAYBETTİ
2O Ocak 2O2O günü dünyadaki tüm ağaçlar,bitkiler,yeşil renk yetim kaldı. Hiç kimse ağaçların ağladığını,bitkilerin gözyaşı döktüğünü,yeşilin renginin solduğunun farkında olamayacak. Çünkü ağaçlar,Bitkiler ve Yeşil renk Hayrettin Karaca ile özdeşleşmişti.Bu büyük Doğa dostu insan bazen şöyle derdi.” Bana öyle bir din bulunuz ki ibadeti ağaç dikmek olsun”
Ben Hayrettin Karaca’yı hiç görmedim. Ama merhum eski belediye başkanlarımızdan Fevzi Coşgun’un vazgeçilmeziydi. Samimi dostuydu. Doğa yürüyüşlerinde arkadaşıydı. Bugün Tavşanlı ve Domaniç Ormanları’nda nereye gitseniz bu büyük Botanikçinin,Doğa dostunun ayak izlerini bulabilirsiniz.
Hayrettin Karaca’nın en büyük arzusu yakın çevresindekilerin ifadesine göre Cumhuriyet’in 1OO.ncü yıldönümünü görmekti. O günü görebilseydi Yalova’daki dünyaca ünlü Arboretumuna dikeceği nadide bir ağaca “ Cumhuriyet Ağacı” sözcüğünü yazdırıp ağaç envanterine ilave edecekti.
Hayrettin Karaca gibi bir ünlüyü bir daha bir ana doğuramaz. Kimin yeri dolduruluyor ki Hayrettin Karaca’nın yeri doldurulsun. Rahmetli Karaca O4 Nisan 1922 tarihinde Bandırma’da doğmuştu. Rahmetli babası 1917 yılında ünlü “ Çift Geyik Karaca”yı kurmuştu. Genç yaşlarda babasının kurduğu kuruluşta , ,Triko örme işinin başına geçmiştir.Bu kuruluşun en başarılı sanayi kuruluşu haline gelmesinde payı büyüktür. Doğa ve yeşile olan aşırı sevgisiyle bilinen merhum Karaca, Türkiye’nin ilk özel Arboretumunun da kurucusudur. Bu ünlü Arboretumu dünya üzerinde bilmeyen bilim adamı,ağaç sever,Botanikçi yoktur. Yurt içi ve yurt dışı gezilerinde dönerken getirdiği tohumları özenle saklamış,değerlendirmiştir. Gittiği her ülkedeki botanik bahçelerini öncelikle ziyaret ederdi. Bugün Yalova’daki ünlü Arboretumunda 14 bin tür bitki vardır. Keşke bu Arboretumu devlet koruma altına alabilse,Hayrettin Karaca’nın emekleri boşuna gitmese .Çünkü bana göre Hayrettin Karaca artık ebediyete göçmüştür. Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilelebet payidar olacaktır. Devlet bu kutsal emanete sahip çıkmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan’ın bu konuda gerekeni yapacağına yürekten inanıyorum.
Aynı zamanda bu Arboretum Türkiye’nin GEN Merkezi konumundadır. Stratejik öneme haizdir.Türkiye’de ağaç severlerin iki dedesi vardır. Birisi “ Toprak Dede” Hayrettin Karaca diğeri de” Yaprak Dede” A. Nihat Gökyiğit. Her ikisi de elele vererek 11 Eylül 1992 tarihinde TEMA VAKFI’nı kurmuşlardı.
Vakfın kuruluş amacı, Anadolu’da yaşanmakta olan erozyon ve çölleşme tehlikesine Kamuoyunun dikkatini çekmekti Çareler arasında,,yerinde müdahale etme,iş birliğine,güç birliğine davet etme gibi hususlar vardı. .Zaten” Türkiye Çöl Olmasın” sloganının mimarları da her ikisidir. Bu slogan kısa sürede milletçe önemsenmiş,bundan sonra sayısız çalışmalar başlatılmış ve bugünlere gelinmiştir. Bu slogan yüksek bir sesti. Bir çığlıktı . Bunu,Sağır Sultanlar bile duymuştu.
Rahmetli Hayrettin Karaca, rahmetli eğitimci-yazar ,eski belediye başkanlarımızdan Ciraoğullarından Ahmet Ferit Efendi’nin oğlu Çırpıcı Kara Veli’nin torunu Fevzi Coşgun’un teklifi ve Belediye Meclisi’nin aldığı O5.1O.1989 tarih ve 7/64 sayılı kararıyla “Tavşanlı’nın Fahri Hemşehrisi” yapılmıştı.
Dünyada bir eşi ve benzeri az olan Tavşanlı’nın Vakıf Köyü ormanları’ndaki çok gövdeli Piramidal Karaçamları keşfedenler de rahmetliler Hayrettin Karaca ve Fevzi Coşgun’dur. Rahmetli Tavşanlı eski belediye başkanlarından Fevzi Coşgun’un Dünya Dendroloji Derneği üyesi olmasında rahmetli Hayrettin Karaca’nın büyük rolü vardır.Tavşanlı’da çalışkan belediye başkanımız Mustafa Güler ile yeniden doğan Ada Mesireliği’nde her iki rahmetlinin ruhları bundan böyle sürekli dolaşacaktır.Fevzi Coşgun’un yeşile olan hayranlığı,Doğaya olan ilgisinde rahmetli Hayrettin Karaca’nın büyük payı vardır. Öyle ümit ediyorum ki Tavşanlı’da açılan Hayrettin Karaca Parkı da gelecek yıllarda daha da güzelleşecek,zenginleşecek ve daha çok Tavşanlılı’ya huzur vermeye devam edecektir.
Tavşanlılı hemşehrilerime olduğu gibi , Domaniçli hemşehrilerime de başsağlığı diliyorum. Çünkü rahmetli Karaca sadece Tavşanlı değil Domaniç’in de hayranıydı. O, hiçbir zaman Tavşanlı ile Domaniç’i birbirinden ayırmamıştır.Mekanı Cennet olsun. Cenaze namazının İstanbul’da “ Yaş kesenin başını keserim”diyen Fatih Sultan Mehmet Han’ın adını taşıyan camimizde kılınacak olması da anlamlıdır.Kılınacak namazı müteakip ebedi istirahatgahına tevdi edilecektir. . Fatih Camii’nde yapılacak dualar Allah katında mutlaka itibar görecektir. Gelecek kuşaklar Hayrettin Karaca’yı unutmamalıdır Bizler de unutturmamalıyız. . Çünkü böyle bir evladı doğuracak ana da artık yoktur. Bana göre Hayrettin Karaca Rabbimin özel konuğudur. Allah’ın rızasını alan birinin de bu hakkı olmalıdır.
ÇARDAKLI
GELECEĞİN PARLAYAN YILDIZI
Tavşanlı’nın yıllardır köylerinden biriydi . Bugün Tavşanlı Belediyesi sınırları içinde 19 mahalleden birisi. Çardaklı’dan bahsediyorum.Bir gün dillendirilen batık şehir” Palanga” gün yüzüne çıkarıldığında herkes Çardaklı’yı daha iyi tanıyacaktır.Çardaklı, Doğu Roma İmparatorluğu döneminde bu imparatorluğun sınırları içinde önemli bir yerleşim birimiydi.Bugüne kadar maalesef Çardaklı’da ciddi bir araştırma yapılmadığı için bulunan antik eser ve kalıntılarla,bir anlamda tarihi eserlerle yetinilmiştir. O zamanların Tavşanlı’sında yaşayanların büyük susuzluk günlerinde atları,merkepleri,öküz ve at arabalarıyla,çeşitli kap ve kacaklarla, Çardaklı’daki bir su kaynağından testi testi su taşıdığı anlatılır. Dünya ‘nın bir dönemine adını yazdıran tarihi kentte(Palanga) bugün hala orada burada toprak künklü su yollarına rastlanabiliyor Çardaklı,büyük bir bataklığın hemen kenarındadır. Palanga Şehri ‘nin de bu bataklığın altında olduğu sanılıyor. Ama bir gün mutlaka gün yüzüne çıkarılacaktır. Ama bu, kimlere,hangi iktidara nasip olacaktır bilemem.Daha birkaç yıl önce ,Çardaklı ile Tepecik arasında Çatmacık Mevkii’nde 2OO6 yılında tesadüfen bulunan büyük motifli mozaik zarar verilmeden yerinden çıkarılarak götürülmüştü. Bugün nerededir bilmiyorum. Bu renkli mozaik eser İnşallah bir yerlerde muhafaza ediliyordur.Ama buhar olup uçmuşsa bunu bulmak devlete düşer.
Çardaklı,Tavşanlı şehir merkezine yakın olmanın mükafatını bir şekilde görmüştür. Mahalle statüsüne kavuşturulmuştur. Yakın bir gelecekte Ömerbey Mahallesi gibi TOKİ binalarıyla taçlanarak Yeni Tavşanlı’nın aydınlık yüzü olacaktır.
Ben yıllar yılı Çardaklı’ya gidip gelenlerdenim. Beni bu köyle özdeşleştiren merhum arkadaşım öğretmen Mehmet Ali Özel’dir. Merhum köy muhtarları İsmail Önol ve Ahmet Uyar, bir ara MTSK Kursu’nda muhasipti Abdurrahman Uyar,merhum Ahmet Kaya(Paşa), merhum Orhan Kahraman,meslektaşım öğretmen Mustafa Ertan, bir ara köy camii imamıydı rahmetli Ovacık Köylü İbrahim Hoca’dır.
Antik Roma Kenti muhakkak gün yüzüne çıkarılacaktır. Bunun için Tavşanlı, üzerine düşeni kendi yüce menfaatlerine paralel olarak yapacaktır. Yapmalıdır da. Roma İmparatorluğu ve parçalandıktan sonra Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içinde kalmış oylan Çardaklı’da çıkan kalıntı ve buluntuların devamı mutlaka gelmeli,Çardaklı, Tavşanlı’nın turizm açısından önemli bir merkezi konumuna mutlaka getirilmelidir.
En azından bugünün Çardaklı Mahallesi’nde orada burada dağınık olarak bir yerlerde değerlendirilen tarihi buluntu ve kalıntılar tespit edilerek bir yerde muhafaza altına alınmalıdır.Çardaklı Bataklığı’nın altı mutlaka araştırılmalıdır.
Tavşanlı ve havalisi,Phriygia Epiktetos yöresinde,Phriygia ile Mysia sınır bölgesindeydi. Daha sonra güneybatıdaki bölümleri Pisidra’ya bırakılan Phriygia ikiye ayrılarak Prima ve Secunda,4OO yıllarında Manga ve Parva,36O yıllarında da Pakatiane ve Saloutaria olarak anılmaya başlanmıştır. Phriygia ,Pakatiane,o zamanlar ülkenin batı sınırında,kuzey-güney yönlerinde uzanan bir yöreydi. Hierapolis,Laodiksia,Aizanoi,Kadoi ve eskiden Mysia sınırları içinde kalan Ankyra buraya bağlı kentlerdi.
Tavşanlı7da nasıl ilçeye bağlı Ayvalı Köyü7nde Zindancık,Kazan Kayası ve Hotanlı Mevkileri’nde Roma İmparatorluğu dönemine ait kalıntılar,buluntular,mezarlar v.b çıkmışsa Çardaklı’da da mutlaka çıkacaktır.
Yıllar önce Tavşanlı- Çardaklı arasında bulunan höyük açılmıştır. Önemli buluntular,eserler çıkarılmıştır. Bunlardan en önemlisi öküz başı şeklindeki kadehtir. Arkeologlar bu tip kadehlerin Frig Kralları’na ait olduğunu söylemektedir.
Sayın valimiz Dr. Ömer Toraman Bey’in ilk hamleyi yapabileceğini düşünüyorum. Çardaklı’ya neşter vurmanın zamanı gelmiştir.
İLGİNÇ TEKLİFLER VE SORULAR ALIYORUM
Günün her saatinde desem yalan olmaz öyle ilginç teklifler ve sorular alıyorum ki bunları duyduktan sonra bir yerleri ,birilerini haberdar etmemenin sorumluluğunu daha fazla taşıyamayacağıma karar veriyor ve kalemime sarılıyorum Dün olduğu gibi bugün de ;bu günden sonra da bildiğimi yapacağım. Aldığım masum teklifleri sürekli yazacağım.Bir gazeteci olarak bunları yetkililere sunmak bizim en doğal görevimiz. Teklif her zaman tekliftir. .Bakarsınız iyidir,mantıklıdır. Olumlu karşılanır.. Üzerine gidilir. . Bakarsınız, kayda değer bulunmaz. Bir kağıt parçası gibi kıvrılıp çöpe gider Biz işin olumlu tarafından,bardağın dolu tarafından bakalım. . Aslında teklif ve soru sahiplerinin aracı olmadan tekliflerini ve sorularını bizzat ilgililere yazılı veya sözlü olarak bizzat duyurmaları daha şık olur. .Demek ki bazen teklif ve soru sahiplerinde tekliflerinin ve sorularının arkasında ne olsa durulmaz diye bir önyargı olmalı ki bunun için üçüncü kişi veya kişileri arkaya sokmak ister.Dolayısıyle bu üçüncü kişiler bizler,yani gazeteciler oluyor..Biz gazetecilere bir şekilde telefonla,mesajla,not göndererek,mektupla veya başka bir şekilde ulaşmak her zaman mümkündür.Sonuç itibariyle neticede bize atılıyor Vatandaş için bir konuyu yetkililere taşımak zor olsa gerek.Onlara göre en kolayı gazeteciye ulaşmak. Gazeteci ile yetkili arasında ince bir çizgi vardır. Gazeteci konuyu işler. Yetkili çözmek için vardır. En azından başvurana.”Merak etmeyin ilgileneceğiz” der..Ben sümenler altında kalan nice teklif ve sorular bilirim. Gün gelir bunlar bir temizlik sırasında toplanır ve çöpe gider. . Gerekli etüdlerin,incelemelerin ve araştırmaların yapılıp yapılmadığı da meçhuldür. Eğer .teklife baştan sıcak bakılmışsa o zaman yine bir umut kırıntısı var demektir. Bakın Tavşanlı Belediyesi’nin ,Çardaklı Mahallesi’nden Hüseyin Çelik adlı çiftçi bana ne diyor? ” Hocam,Tavşanlı ve Havalisinde kanser vakalarının artışına bir neden de bana göre , bahçelere,tarlalara ,bağlara bilinçsizce atılan ham tavuk ve taze büyükbaş ve küçükbaş hayvan gübreleridir.” Nasıl soru? Haydi gelin de bu soruyu yanıtlamayın. Nasıl yıllarca termik santral bacalarından havaya karışan pudra inceliğindeki kanserojen küller kansere neden olmuşsa neden çiftçi Hüseyin Çelik’in dediği doğru olmasın ki? Kanımca bu konu incelenmeye değer.Bu ham tavuk gübrelerinin,taze hayvan dışkılarının en azından bir yaz sezonu boyunca açık alanlarda güneş altında kaldıklarını yıllardır bilirim. Daha sonra kullanıldıklarını da. görenlerdenim.
Çiftçi kardeşimin dediği gibi , zararlılardan,mikroplardan,bakterilerden arındırılmamış hayvan gübreleri .bir şekilde sorunlar yaratabilir. .Her çeşit ham hayvan dışkısı içinde özellikle hava ve çevre kirliliği yaratan kimyasallar var. İlaç artıkları var.Biz eğer bunları doğada terbiye edilmeden bir yerlere dökersek doğal olarak bununla zenginleştirilmiş tarım topraklarında sebze ve meyvalar da o kadar sağlıklı olur değil mi? Ham tavuk ve büyük-küçükbaş hayvan gübrelerini bekletmeden sebze ve meyva bahçelerine dökerken ben de dikkatli olunmasından yanayım.. Sonra doğal gübre farklı bir pozisyondadır. Mikroptan,bakteriden,kimyasallardan arınmış gübredir.Doğanın terbiyesinden geçmiştir.. DEVAM EDECEK....