SEVGİLİ NAFİ
SEVGİLİ NAFİ
Bülent Alpagut
- 05062218413
ALLAH’IN EN GÜZEL İSİMLERİNDEN BİRİ DE “ NAFİ”DİR.
ESMAİ HÜSNADANDIR SEVGİLİ NAFİ İNŞALLAH BU GÜZEL
ADI YÜZÜNDEN ALLAH’IN MERHAMETİNE NAİL OLUR
Lügatlerde Nafi sözcüğü ;”Hayır ve menfaat verici şeyler yaratan” olarak açıklanır. Bu adı taşıyan çok sayıda yurttaşımız var. Adlarına layık olarak yaşamışlarsa ne mutlu onlara. Bu Nafiler’den birisi de sevgili arkadaşlarımdan Süleyman Nafi Şensöz’dü. 18 Ocak 2023 tarihinde O’nu yitirdik. Artık o ekmek kapısı işyeri de yok. Şifalı baharatları ve diğerlerini halkımıza sunduğu, Ulucami’ye giderken hemen sol tarafta kalan baharatçı dükkanı bir süredir zaten kapalıydı. Merhum arkadaşım Terzi Abdullah Uygur’u her aradığımda O’na da mutlaka bir selam gönderirdim. Ama düşünüyorum da sevgili Nafi ile birlikte artık,çayını zevkle yudumladığım Mehmet Çavdar, bir ara tam Arapzade Camii karşısında işyeri vardı,Muhtar İsmail Efendi, biraz ileride terzi Halil Öğretmen, av bayii Gümüş İbrahim, biraz ileride berber Kudret, pekmez satardı Ali İhsan, Sepet Mustafa da yok. Neden korkuyorum? Şöyle Uzunçarşı’dan yukarı doğru en azından Ulucami’ye kadar sağlı sollu bakarak çıksam kaç dostum bana selam verecek? Her geçen gün kaybettiklerimiz artıyor. ….
Nafi merhum,1946 doğumluydu. Nafi denilince duracaksınız; Çünkü o bir espri kaynağıydı. Bir muhabbet adamıydı. O’nun yanında asık suratLI kimse yoktu. Olamazdı da. Merhumun işyerine gelenlere yakından bir baksaydınız hepsinin ya ağzı büyük ya da yüzleri kırış kırıştır Çünkü ağız büyümesi ve yüz kırışıklığı gülmektendir. Ben de Atatürk İlkokulu’nda öğretmenken benim çevrem de benim yüzümden hep aynı kaderi paylaşmışlardır. Teneffüs aralığında dahi birkaç fıkra anlatarak arkadaşlarıma moral verirdim. Gülmek te güldürmek te bir meziyettir. Herkesi güldüremezsiniz tebessüm ettiremezsiniz. Bu zorla yapılacak bir şey de değildir.Bir Allah vergisidir.
Nafi merhum ,şakanın en ağırını yapardı. Bazılarına göre bunun adı:” Eşek şakası”dır. Örnek mi istiyorsunuz? Kulakları çınlasın Kaptan Şoförlerimizden,halen rahatsız ve oğlu Hakan’ın yanında sanıyorum Hacı Metin’in bir gün Ulucami’ye giderken merhum Nafi’nn Baharatçı dükkanının önündeki iri bir kestane kabağı ilgisini çeker. Bu kabak o zaman ilçede yetiştirilen en büyük Kestane kabaklarındanmış. Normalda ne yapılır? En azından gelir kabağı seyreder,elinizle yoklar,daha ileri giderek yerinden kımıldatmak istersiniz değil mi? Hacı Metin de öyle yapmış. Kestane kabağını hafifçe ellemiş. Hepsi bu kadar. Bunu işyerinin içinde oturan merhum Nafi fark etmiş. Dükkanın içinden.” Kabağımı elleme”diye bağırmasın mı? Bunu sevgili Kaptan Hacı Metin’den işitmiştim. O da sert bir yanıt vermiş.” Kabağını yemedik ya!)”demiş. Tam Nafi’nin Baharatçı dükkanından ayrılırken merhum Nafi dükandan yine çıkarak :” Kabağımı ellemeyeceksin” demez mi? Hacı Metin sonradan anlatmıştı; “ Az daha elimden bir kaza çıkacaktı” demişti. Ben bunun aslında abartılmaması gereken bir şaka olduğunu anlamıştım.Klasik bir Nafi Şakasıydı. … Ama ben bunu işittiğim zaman yerel gazetede işleyince gündem oluşturmuştu.Herkes gülmekten kırılıp geçmişti.
Mekanı cennet olsun. Nafi kısa süreli GLİ Merkez’de merhum Moymullu Hüseyin Telçeken’in yanında çalışmıştı.Bilindiği gibi merhum Telçeken GLİ’nin önemli bir ismiydi. Mükemmel bir muhasebeciydi. O’nun yanında herkes çalışamazdı. Merhum Nafi de bakmış görmüş burasının yeri olmadığını anlayınca serbest hayatı seçmişti. İşte o zamandır bu zamandır hep Baharatçı olarak ekmeğini kazandı. O Tavşanlılının unutamayacağı Baharatçı Nafi’sidir. Allah var,nice kimselere yıllar içinde şifalı otları,baharatın elli çeşitini sundu. Bir Doğa doktoru gibi çalıştı. Öksürükten,karın ağrısına,baş ağrısından sırt ağrısına,ishalden kabızlığa, herkes O’na danıştı. mutfakların vazgeçilmezleri baharatın tazesini onda buldu. Mütevazi dükkanında ,işyerinde yok yoktu. O’na şifa ihtiyaçlarını almak için gelenleri çay içirmeden göndermezdi. “ Gönder Çavdar iki Tavşan Kanı “diye bağırması yeterdi. Bu kısa arada gelenlere şakalar yapar,tebessüm ettirir, fıkra bile anlatırdı. Sohbet adamıydı. Gelen geçene selamı esirgemezdi. Tavşanlı’nın Türk Maden-İş Genel Başkanı H. Hüseyin Kayabaşı “ Asker arkadaşımdı. Çok üzgünüm” dediğinde ağlamaklıydı. Nafi ,GLİ’nin efsanelerinden Ravi Hacıarifoğlu’nun kızı Elvan’ı oğlu Mehmet’e istediği gün çocuklar gibi sevinmişti. Çok iyi bir aileye karıştığını belirtmişti. Merhum Lokantacı Halit Ağabey O’nun en sevdikleri arasındaydı. GLİ’nin merhum Elektrik Mühendisi Naci Şensöz’ün de kardeşiydi. Kardeşini yitirdiği günlerde dünyası yıkılmıştı. “Gözünü sevdiğimin böbreği bir uyum sağlasaydı ne güzel olacaktı” dediğini bugün gibi anımsıyorum.
Sevgili, Allah’ın selamını cömertçe herkese veren ve Allah’ın selamını her zaman alan merhum Nafi ilçenin renkli karelerindendi. Ömer Hilmi Boyacı’ya, akrabalık bağı olan tüm hemşehrilerime ,sevgili müdürüm ,dünürü Ravi Bey’e ve aile bireylerine Hacıalioğlu Ailesi’ne, başsağlığı diliyorum. Sevgili arkadaşım Maliyeci Sezai Şensöz amcasıydı. Cennetmekan Sezai de değerli bir hemşehrimizdi. Namuslu,dürüst,vazifesine sadık bir kardeşimizdi. O’na da rahmet diliyorum. Tavşanlı’da bir Nafi Şensöz vardı artık O da yok. Dualarımız her zaman onunla olacaktır.