08 Nisan 2024 - Pazartesi

MART AYININ SON HAFTASI

MART AYININ SON HAFTASI

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 20 dk.
90 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News
          HER YIL MART AYININ SON HAFTASI ÜLKEMİZDE
                 KÜTÜPHANE HAFTASI OLARAK KUTLANIR     
 
    Bakınız;  Mehmetçik Çamı denilince akla Tavşanlı’nın Vakıf Ormanları,Şeyh Murat Gazi denilince Leblebicilik Mesleğinin piri Şeyh Murat Gazi,  Abdurrahman Şirin denilince “ Şirin Sucuk”,Linyit Kömürü denilince Mehmet Tunçbilek gelir ya, Tavşanlı’da  Kütüphane denilince akla Allah kendisinden,31 yıl yaptığı hizmetten ötürü razı olsun Ahmet Solmaz gelir. 
     Bu hafta münasebetiyle kendisini aradım,hal ve hatırını sordum. Vefasızlığı asla sevmem,vefasızları da asla affetmem. Tavşanlılı , uzun zamandır bir hazinenin üzerinde olduğunu belki bilmez. Bu hazine  ilk adıyla Tavşanlı  Zeytinoğlu Halk Kütüphanesi’dir. Sonra tabelasına ilaveler eklendi ve adı:” Kültür ve Turizm Bakanlığı Tavşanlı Zeytinoğlu İlçe Halk Kütüphanesi”  oldu.  Bir insan tam 31 yıl kütüphanede ömür tüketir mi? Ahmet Solmaz tüketti.  Boş zamanlarımda kendisini ziyaret eder,en azından bir bardak çayını içerdim. Serde gazetecilik var ya! Bu arada kütüphane hakkında bilgiler de alırdım. Bu kütüphane sevgili Ahmet Solmaz’ın ikinci adresiydi. Bir anlamda eviydi.  Kitaplarla haşir neşir olurdu. Hasta kitaplar O’nun görev yaptığı yıllarda  en yakın rehabilitasyon merkezlerine gönderilmiş, sağlığına kavuşturulmuştu.  Nasıl sarraf dükkanlarında tam,yarım,çeyrek,gram altınlar  sıra sıra diziliyse Tavşanlı’nın bu görkemli kütüphanesinde de kitaplar,dergiler,mecmualar ve diğerleri de öyle sıra sıra dizilmişlerdir.  Kütüphane Ahmet Solmaz’ın  titiz çalışmalarıyla modern anlamda  raflara da kavuşmuştur. Kütaphane özellikle şehrin en ortalık yerinde bir bilgi hazinesidir. Bu kütüphaneyi sadece Tavşanlılılar değil,ilçe dışından hatta ülke dışından gelenler de  ziyaret etmişlerdir.  Sevgili Solmaz bir ara bilgi verirken kütüphanenin en değerli  bölümünün  1921 el yazması,4213 basma eser( Arapça-Farsça- Osmanlıca) eserlerden oluştuğunu,bunların yanı sıra 37 bin 312 diğer kitaplarla kütüphanenin  büyük bir sarraf dükkanı olduğunu belirtmişti.  Allah bu kitapları korusun!... Allah kendilerinden razı olsun öz Tavşanlılı,değerli bir aile; Zeytinoğlu Ailesi’nin Tavşanlılılıra sunduğu bu hazineden gereğince yararlanıp yararlanamadığımız   sorgulanabilir.  Çünkü :” Mum ,dibine ışık vermez” anlamlı sözü  ifade ettiği mana gereği  unutulmamıştır. “ Ol mahiler ki  derya içre yüzerler,deryayı bilmezler” anlamlı sözü de   unutulmamıştır. İnsanoğlu bazen burnunun dibindeki nimetten haberdar olmaz.   Zeytinoğlu Ailesi’nin   yıllar içinde alıp bir köşeye koydukları yüzlerce eser  bence Tavşanlı’nın Linyit madeninden, leblebisinden, Mehmetçik Çamı’ndan daha değerlidir. Önemli olan,bu kadar değerli bir kütüphaneyi özenle koruyabilmektir.  Üç Eylül Parkı’nın bir köşesinde,tarihi Ortaokul’a karşıdan bakan  ve Zeytinoğlu Ailesi’nin katkıları, Tavşanlı Belediyesi’nin   öncülüğünde ilçemize kazandırılmış bu müstesna eserleri koruyan,Avrupa normlarında  olduğu ifade edilen Tavşanlı’nın en ortalık yerindeki  bu kütüphane  gelecek kuşaklara en sağlıklı biçimde mutlaka ulaştırılmalıdır. Ama uzakta olduğumdan zaman zaman kuşlardan haber alırım, Bu güzide kütüphane maalesef sevgili Ahmet Solmaz’dan bu güne doğru dürüst bir atama görmemiş.  Yani sevgili Solmaz’ın koltuğu doldurulamamış.  Bu Tavşanlı’nın ayıbıdır.  Böyle değerli bir kütüphaneye gerçekten özverili,Ahmet Solmaz gibi bir müdür ataması mutlaka gerçekleştirilmelidir. Bunu da hassaten değerli dostum,milletvekilimiz Mehmet Demir’den bekliyorum.   Mehmet Demir herkesi olduğu gibi,her öğretmeni ve ailesini mutlu ettiği gibi  beni de son hamlesiyle mutlu etmiştir.  Yılan hikayesine dönen Tavşanlı Öğretmeni’ne tahsis edilen Kanal Boyu’ndaki  dersliğin  öğretmenevi olarak kullanılabilmesi için tahsis edilen dersane binasının kapısının girişindeki  üzerinde “ Tadilat var” levhasını çıkartmasını bilmiştir. Yani binanın en kısa südre hizmete girmesini çabuklaştırmıştır.  Mehmet Demir bizim çocuğumuz; her halükarda kendisini kusura bakmasın yoracağız. O da Tavşanlı’ya, Tavşanlılılara hizmet için gelmedi mi? Kendisinden kesinlikle kişisel isteklerimiz olmayacaktır. Tavşanlı’yı, Tavşanlılıları ilgilendiren hususlarda ricalarımız her zaman olacaktır. Bu vesileyle ben kendisinden halkımız adına bir hazine değerindeki Tavşanlı Zeytinoğlu Halk Kütüphanesi için  içi kitap sevgisiyle dolu dolu olan bir kütüphane müdürü istiyorum. 
       T.C. Kültür ve  Turizm  Bakanlığı verilerine göre 2019 yılında Çocuk Kütüphaneleri dahil  toplam Halk Kütüphanesi  sayısı  1182’dir. Kitap sayısı ise  20 milyon 742 bin 540 olarak verilmektedir. Halk Kütüphaneleri’nden, yararlanan sayısı  31 milyon 451 bin 920  kişi. Bu arada Türkiye’de yine aynı yıl verilerine göre, 53 adet  gezici  kütüphane var. 2019 yılında 1001 yere ulaşılmış.  423 bin 511 kişiye  ulaşılmış.  Açıkhava Kütüphaneleri’nin de gündemde olduğu belirtilmiş. Benim bilgilerim  5 yıl öncesine ait. Bu 2019’dan bugüne geçen 5 yıl içinde bu rakamlar mutlaka değişmiştir. Ben bu kadarına ulaşabildim. 
         Tavşanlı’da hemen hemen her ilk ve orta dereceli okulumuzda mütevazi kitaplıklar var.Bu arada bazı kurum ve kuruluşlarımız da da mevcut. Örneğin; Atatürk Lisesi’nde  mevcut kütüphanenin bir parçası merhum Sabri Tevfik Okyayuz’a ait kitapları barındırıyor. Sevgili,ünlü siyasetçilerimzden TBMM  eski  başkanlarından,bakanlıklar yapmış Doç. Dr. Mustafa Kalemli’nin de kitaplarından bir bölümünün bu lisede olduğunu biliyorum. GLİ Müessesesi , halen işletme müdürlüğü statüsündeki kuruluşumuzda da zengin bir kütüphane olduğunu biliyorum.  Ben de bazı kitaplarımı oraya buraya dağıttım. Aslında orada burada halkımızın elinde çok sayıda kitap var. Bunların bir yerde bulunması ne kadar güzel olurdu. Merhum babam Av. Hüsamettin Alpagut,en değerli birkaç kitabını zamanın  1972-1974 yılları arasında görev yapmıştı,Tavşanlı  Müftüsü Ramazan Arslanbaba’ya hediye etmişti. 
         Kitap çöpe  atılmaz. Okunduktan sonra   sayfalarına  bir şey sarılmaz. Sayfalarına kalemle  not düşülmez. Sayfaları koparılmaz. Kitap sevgili çocuklarımıza küçükken aşılanmalıdır. Biz millet olarak kitap okumasını pek sevmeyiz.  Son yıllarda Tavşanlı’da bazı evlatlarımızın kitap sahibi olduklarını  görüyorum. Kitap yazanlar,hem de birkaç tane yazanlar var.  Bazılarını okudum. Elleri nurdan olsun. Eski ,yaşlanmış,orası burası yıpranmış,sayfaları eksilmiş kitaplarımıza sahip çıkan meslektaşım İngillizce öğretmeni emeklisi ,üç fakülte mezunu Şevki Eser bile ilerlemiş yaşına rağmen  orada burada yetim kalmış kitapları topluyor,değerlendiriyor.  Birisine verilecek en güzel hediye kitap olmalıdır. Binlerce makalemi,köşe yazımı  kitaplaştırsaydım,bir döneme ışık tutardım. Ama yapamadım. Sadece A.A Muhabiri olarak  gönderdiğim haberler bile  klasörler dolusu. Kitap yazmak,çıkarmak cesaret işi. O bende yok. Okumak mı ,kitap yazmak mı? Derseniz Kitap  yazmak derim.  Ben yazayım başkaları okusun isterim. 
          Var mısınız emekli kütüphane müdürümüz Ahmet Solmaz’a yeniden bir görev verelim. Kütüphanemiz canlansın. İnsanlarımız sevinsin.  Benimkisi olmayacak bir  dilek .Ahmet Solmaz bir kuyrukluyıldızdı. Bir daha Tavşanlı semaları’nda görülmeyecektir… 
                KÜTAHYALI 28 MART 1970 TARİHİNİ ASLA UNUTMAMALI 
                HATTA BUNDAN GEÇ TE OLSA BİR   DERS  ÇIKARMALIDIR            
    Bakın  28 Mart 1970 tarihinde  Kütahya ve Havalisi ,Gediz merkezli bir deprem yaşadı.Aradan tam tamına  54 yıl geçti. Ben o tarihte Tavşanlı’nın Derecik Köyü’nde müdür yetkili sınıf öğretmeniydim.  Günlerden cumartesiydi. Gece saatlerinde saat 23’ü 3 dakika geçmişti ki  Tavşanlı 21 saniye süreyle sallanmıştı.  O tarihte merhum Ahmet Kocatürk’ün,şimdiki Tavşanlı İş Bankası Şubesi karşısındaki ahşap iki katlı evin  üst katında  kiracıydık.  Komşularım  Destanlar,merhum gözlükçü Halil Palabıyık,Sarıadamların merhum   Hüseyin Efendi,  Gökmehmetlerin Ahmet Efendi, terzi Halit, Curamanlar,Bulgurlar, Azmi Sirel, Göcenler, Hasmiller, Kavuncular, Kasım Abdullah, Kayalar,Kirazlar,Carsanlar,Tarhanlar  kısacası çevremizdekilerin tamamı  depremin başlamasıyla birlikte sokağa dökülmüştük.  Ben eşime çocuklar(ı birisi 3 diğeri 5 yaşında) almadan evden ayrılmamasını isterken ,büyük bir sorumsuzluk örneği gösteriyor ,tek başıma kendimi sokağa atıyordum.  Meydan Sokak’ta ilk sokağa fırlayanlar arasında merhum Halil Palabıyık ve ben vardım. 
      Allah var! Evimiz kagir,tahta ağırlıklı  mükemmel bir binaydı.  Bu 21 saniye süren depremde de saç teli kadar bir çizik,yarık,çatlak oluşmamıştı. O zaman Ayşe Hanım Çeşmesi,şimdi Mücahit Mutafoğlu’nun işyeri önündeydi.  Buraya ilk kez nereden geldi bilemem bir traktör eşliğinde bir römork yanaşmıştı. İçi insan doluydu.  Merhum Göcen Süleyman’ın bahçesine birçok kişi sere serpe yerlerdeydi.  Kimseler evlerine giremiyordu.  Depremin tekrar olması  olasılığına  karşı tedbirliydiler. Allah bu 7.3 şiddetinde,Gediz merkezli 796 hemşehrimizi  kaybettiğimiz,842 hemşehrimizi yaralayan  depremi bir daha bizlere yaşatmasın.  Asıl sevindirici olan Tavşanlı Belediye sınırları içindeki mahallelerde  tek bir evin yıkılmamış olmasıydı. Sadece İstasyon Caddesi üzerindeki PTT Hizmet binasında çatlaklar oluşmuştu. Keza DDY Gar Müdürlüğü binası da çatlamıştı.  Her iki bina da zaman içinde yıktırıldı ve yenilendi.  Tavşanlı PTT Müdürlüğü ,  hemen  karşısındaki (bugün mevcut değil)Vergi Dairesi Müdürlüğü Bahçesi’ne  taşınmıştı. Ama nasıl? En az 6 çadır kurulmuş,bütün faaliyetler bu çadırlardan  yürütülmüştü. Zamanın  PTT Müdürü Cevdet Ekineken  bir süre bu çadırlardan birini makam odası olarak değerlendirmiştir.  Deprem aralıklarla,daha hafif şiddette uzun süre devam etti.  Tavşanlı Halkı  uzun süre bahçelerde,arazide  kurduğu çadırlarda ikamet etti.  Yani anlayacağınız depremde Tavşanlı büyük bir şans eseri  depremi ucuz atlattı.  Tavşanlı zemininin sağlam olmasının,fay hattının şehrin merkezine biraz uzaktan geçmesinin,Tavşanlı’nın  altında iki ters yönde aktığı ifade edilen yer altı akarsularının  depremin hızını,vereceği tahribatı azalttığı uzun yıllar konuşuldu.  Tavşanlı7da çok katlı binaların 1970’li yıllarda bugünkünden çok daha az olması da  durumun hafif atlatılmasında etkili oldu. Ama hiç kimse kendisini kandırması; bu belki tarihi bir uyarıdır.  Çünkü fay hatlarının  birbirine karıştığı ülkemizde   her an bir deprem olma olasılığı bugün de   vardır.  Kütahya ,deprem haritasında altında  bazı faylar olan iller içindedir.  Belediyelerimiz hiç olmazsa bugünden sonra şehir imar planlarını bir daha gözden geçirmelidirler.  Kütahya’da çok katlı yapılar her halükarda  yıkılma riskiyle karşı karşıyadır.  Tavşanlı’da da  artık karkas olmak kaydıyle  en çok 4 kata izin verilmelidir.   Beni en çok korkutan yapı ise yıllara meydan okuyan Palazoğlu Yıldız Sitesi’dir.  Böyle bir site bir daha yapılmamalıdır.  Çünkü bu yapı tarzı Tavşanlı için  risklidir. Bilindiği gibi  insanlarımızı   depremler değil,riskli binalar öldürmektedir.  Tavşanlı hiçbir zaman  doğru olanı yapmaktan kaçınmamalıdır. Yani  inşaatları yaparken hakkını vermelidir.  İnşaatlarda maliyetten kaçınmamalı ve gerekeni yapmalıdır. Bugün bildiğim kadarıyle  Tavşanlı’da en sağlam yapılardan birisi Adalet Sarayı’dır.  Kulakları çınlasın zamanın C. Başsavcısı Cevat Barutçu’nun temelinden çatısına ilgi gösterdiği bu yapı 8-9 şiddetinde depremlere göğüs gerebilecek  güçte inşa edilmiştir. İddia ediyorum; jeolog,yer bilimci değilim ama,gördüğüm kadarıyle  Tavşanlı  eşeğini kazığa bağlayarak yatmalıdır.  Allah göstermesin,son yaşadığımız deprem gibi  bir depremi yaşarsak, bu  asla  ilk yaşadığımız Gediz Depremi  gibi olmayacaktır.Değerli kardeşim İnşaat Yüksek Mühendisi Ahmet Özerdem her sıkıştığımda kendisinden bilgi edindiğim hemşehrimizdir.  Beni değerli açıklamalarıyle mutlu ediyor.  Öğrendiğim kadarıyle Tavşanlı’da 19 mahalle sınırları içindeki onlarca yapı  uykuları kaçıracak kadar  güvensizdir. Bakın sizlere şaka gibi gelecek; şu Cumhuriyet Meydanı’nın büyük bir bölümünü kaplayan Belediye binamız ve ekleri var ya   Allah bilir ama 7-8 derece bir depreme kesinlikle dayanamaz durumdadır. Halep oradaysa  arşın burada. Alın karot değerlerini görün. Belediye binamızda ve eklerinde  görev yapanlar,işyerlerinde oturanlarda  kocaman birer yürek olduğunu söyleyebilirim. Hele hele 2007 yılında  çıkan Deprem Yönetmeliği Tavşanlı için alarm çanlarını çalıyor. Koca yürekli emniyet mensuplarımız  da Moymul altındaki halkımızın Mermer Saray olarak dillendirdiği ,iki ay kadar oluyor yıktırılan İlçe Emniyet Müdürlüğü Hizmet Binası’nda  çalışmalarını sürdürdüler.  Onları da Allah korudu.Milli Emlak’a ait arsanın üzerine  kaliteli malzeme ve işçilikle yeniden mutlaka bir İlçe Emniyet Müdürlüğü Hizmet Binası yeniden aynı yerde inşa edilmelidir.  Çünkü Tavşanlı Emniyet’i  şu anlamda birkaç yerde parçalı bir hizmet vermek durumunda kalmıştır. Keza İlçe Jandarma Komutanlığı Hizmet binası ve ekleri de  derhal  yıktırılmalı,Tavşanlı gerçek anlamda,modern,kaliteli bir Jandarma İlçe Komutanlığı Hizmet Binasına kavuşturulmalıdır.  İddia ediyorum; Tavşanlı’da bazı okullarımız bile bugün tehdit oluşturmaktadır.  2007 Deprem Yönetmeliğine göre  derhal boşaltılmalı ve yerlerine yenileri yaptırılmalıdır. Maalesef İmar Barışları amacı dışında  geliştiğinden ülkemize sorunlar yumağı getirmiştir.  İmar Barışı sırasında  halkın beyanı esas alınmış,maalesef bir mühendisin görüşü dahi alınmamıştır.  Bu memleket artık yeni İmar Barışları istemiyor. Olmamalı da…  Bakın tekrar ediyorum, Tavşanlı 1970 yılında bir kez uyarılmıştır.  Ama ikinci kez uyarılmadan gerekenler bugünden yapılmalıdır.  Biz artık yeni yeni depremzedeler görmek istemiyoruz. Yapılarımız,eski bile olsa 1975’te yayımlanmış Deprem Yönetmeliğine göre  en az  C 18,1998 tarihli   Deprem Yönetmeliğine göre en az C 20 sınıfı  beton  kullanılarak inşa edilmesi gerekirken buna   istisnalar dışında uyulmamıştır. Çünkü en azından C 20 beton kullanımı gerekiyordu.  2018 Deprem Yönetmeliğine göre en az C 25 sınıfı beton kullanımı gerekiyor.. Hatta C30 veya C 35 te olabilir.Yine bakıyorum 2019 verilerine göre ; ülkemizde 20 milyonun üzerinde konut görünüyor.  Bunların da bazılarına göre % 35’i,bazılarına göre % 50’si hatta hatta  bazılarına göre de % 80’i  depreme dayanıklı değildir. Ülkemizin kanımca artık tek büyük sorunu budur.  Herkes,her şey yerine göre şakayı kabul eder. Ama inşaat şakayı kaldırmaz.  Şu kolon kesme meselesi de artık ağır cezai müeyyidelerle önlenmelidir. 
           Tavşanlı Gediz Depremi  hissedildiği andan itibaren seferber olmuş belki de Kütahya’nın tek ilçesidir.  Gediz ve havalisine ilk ekmek Tavşanlı’dan götürülmüştür.  Yapılan yardımların ağırlık merkezi Tavşanlı olmuştur.  Hayırsever Tavşanlı Halkı  üzerine düşeni fazlasıyle yapmıştır.  Maddi ve manevi yardımlarımız birçok hemşehrimize nefes aldırmıştır.  Tam 54 yıl önce yaşanan bu  unutulmaz depremin yıldönümü münasebetiyle sevgili Gedizli Hemşehrilerimize kazasız belasız sağlıklı nice yıllar diliyorum.   
        KADINLAR ERKEKLERE OY VERMEK MECBURİYETİN DE Mİ
                  BİRAZ DA ERKEKLER KADINLARIMIZA OY VERSİNLER    
 
          Kadınlarımız,bizim canlarımız,ciğerlerimiz. O’nlara; çamaşırlarımızı,bulaşıklarımızı yıkayan,yemeklerimizi pişiren, ortalığı temizleyen, alışveriş yapan,söküğüzü diken,giysilerimizi ütüleyen, kışlıklarımızı hazırlayan, bazı yerlerde yakacaklarımızı taşıyan, bazı yerlerde harman kaldıranlar, bazı yerlerde hayvan besleyenler, çocuk doğuranlar, adeta birer kölemiz  gözüyle bakma zamanı  gelip te geçmiştir.  Kadın,hele hele Cumhuriyet Kadını artık kadın olduğunun bilinci içindedir.  Öyle artık eskinin,istisnalar dışında, O   ezik kadını  değil bugün  başı dik,çalışkan,her alanda iş yapan, akıllı,iş bitiren,becerikli kadını vardır. 
           Kadın  validir,kaymakamdır.Kadın bakandır,milletvekilidir,daire başkanıdır,genel müdürdür. Kadın,orduda generaldir,subaydır,astsubaydır.Kadın,bir siyasi partinin genel başkanı,MYK Üyesi,Kadın Kolları başkanı,  belediye başkanı,il genel meclisi üyesi,belediye meclisi üyesi,muhtardır. Kadın bir büyük kuruluşun siyosu, bir mühendis,doktor,iş insanıdır.Öğretmendir, futbolcudur,güreşçidir,voleybolcüdür,basketbolcüdür,yüzücüdür. Şofördür, kooperatif başkanı,cemiyet başkanı,dernek başkanı,sendika başkanı,vakıf başkanıdır.  Gazetecidir, yazardır,muhabirdir,sipikerdir,sunucudur,doktordur,eczacıdır,ebedir,hemşiredir.  Yani kadın bir elmanın yarısıdır. 
            Bugüne kadar ta Cumhuriyet’in ilanından bu güne bütün genel ve yerel seçimlerde  sandık başına giderek oy atandır. Ama ne gariptir ki kadın,hep erkek adaylara oy atmak zorunda bırakılmıştır. Hiç br erkek te gidip bir kadın adaya oy kullanmayı akıl edememiştir. Bunu düşünememiştir.  Bakın TBMM’de kadın milletvekili sayısı ile erkek milletvekili sayısı arasında ne kadar büyük bir uçurum var? Her zaman söylüyorum,dünyayı biraz da lütfen kadınlarımız yönetsin.   Bir kadın Cumhurbaşkanı ne kadar güzel değil mi/ Bir kadın Genelkurmay Başkanı ne kadar  hoş. Bir kadın profesör,doçent,asistan,öğretim üyesi,görevlisi  ,rektör,vali,kaymakam,belediye başkanı  görmek bizleri nasıl mutlu ediyor?   Bu yerel seçimlerde Türkiye’nin dört bir yanında  pek te  önemli olmamakla birlikte bazı kadınlarımızın öne çıktığını görüyoruz.  Kadın müftü olmaz mı?  Kadından hakem oluyormuş gördük.  Kadından kaptan pilot,gemi kaptanı var. Bunların sayılarının artması kadınımızı daha da yüceltecektir.  
               Tavşanlı benim sevdalımdır. Ama Tavşanlı’da onlarca belediye başkanı arasında ben bir tane Tavşanlılı bayanı göremedim.  Tavşanlı kadın kaymakam da görmedi.  Kadın bir müessese müdürü,bir hastane baştabibi görmek en büyük hayalimdi.   Ama bu arada kadın bir İlçe Özel İdare Müdiresi gördüm.  Sevgili belediye başkanımız Güler’in sevgili eşi.  Kadın cezaevi müdürü olamaz mı? Tavşanlı’da yıllardır cezaevi vardır,ama bir cezaevi müdürünün kadın olduğunu  maalesef göremedim. Gönlüm isterdi ki bir bayan muhtarımız hiç olmazsa bu yerel seçimlerde olsa. Ama  maalesef olmayacak.  Kadın muhtarımız olabilir mi? Sanmıyorum.  Nerede bir görevlendirme yapılıyorsa hep erkekler önde. Kadın asla akla gelmiyor. Amaç,yerel seçimlerde iyi hizmet edebilecek bir yöneticiyi,meclis üyelerini,il genel meclisi üyelerini   götürmektir.  Bu yapılıyor mu? Buna kim izin verecek? Seçmen. Seçmenin elini kolunu bağlamayacaksın arkadaşım.  Hür iradesiyle herkes istediğine istediği adaya oy atabilmelidir. Ev halkı içinde çeşit çeşit görüşte olan bireyler var.  Her aile bireyi  hür iradesini çekinmeden,korkmadan istediğine verebilmelidir.  Bu olduğu taktirde adalet  doğal olarak tecelli edecektir.   Bir hanede her birey her yemeği aynı iştahla tüketmiyor. Damak tadı değişik. Fikirler de,duygular da çeşit çeşit.  Bu olgunluğa ulaşıldığında görülecektir ki her şey daha güzel olacaktır. 
#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları