14 Ekim 2019 - Pazartesi
GLİ’NİN 2O. MÜDÜRÜ RECEP ÇELİK
Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 14 dk.
2038 okunma
Bülent Alpagut
- 05062218413 GLİ’NİN 2O. MÜDÜRÜ
RECEP ÇELİK
TKİ’NİN AMİRAL GEMİSİ’NİN YENİ
KAPTANI OLDU
“ Nil olmasaydı Mısır olmazdı” denilir. Ben de diyorum ki:” GLİ Olmasaydı Tavşanlı olmazdı”.GLİ, O1.O1.194O doğumludur. Bugüne kadar kimler gelip geçmedi? Çoğu rahmetli olan GLİ’nin sayın müdürleri bazen” Müessese müdürü”,bazen “ İşletme müdürü” olarak lanse edilmiştir. GLİ’nin yeni müdürü Recep Çelik’in cep telefonunu kardeşim Hatice’den istemek için mecburen santralla bağlantı kurmam gerekiyordu. Santralın anonsu GLİ’yi hala müessese sanıyor olmalı ki anonsta bir değişiklik yapılmamış.Arayın bakın size .” GLİ Müessese Müdürlüğü’ne hoş geldiniz diye hitabediyor. Santral bile koca müessesenin küçüldüğünü,param parç a edildiğini kabul edemiyor. Tunçbilek’te sevgili Yusuf Yaman’dan öğrendiğim kadarıyla 14OO Kamu işçisi kalmış. Allah beterinden saklasın . Bu rakamın altı kabul edilemez. Ama şu veya bu şekilde GLİ, TKİ’nin Amiral Gemisi’dir. Bugün de genç kadrolarla hala ayaktadır,diridir ve hizmet aşkıyla çalışmalarını sürdürmektedir. İsteseler de istemeseler de GLİ ülkemizin ekonomik başarıları için dün olduğu gibi bundan sonra da şevkle çalışmalarını sürdürecektir.
GLİ’nin yeni kaptanı birkaç gün önce belli oldu. Sevgili Recep Çelik yeni müdürümüzdür.Benim notlarıma göre GLİ’nin 2O’nci müdürüdür. Çoğu rahmetli olan müessese ve işletme müdürlerinin hiç birisini Tavşanlılı unutmamıştır ve unutmayacaktır. Nadir Hakkı Önen,Cemal Kıpçak,Cemal Rüştü Uysal,Nevzat Yerdel,Abdurrahman Aydın,Faik Gencer,Fahri Ergun,Hilmi Dokuzoğlu,İzzet Özerdem,Dursun Akar,Atıf Köktürk,Orhan Çakır,Cafer Metin, Cemal Kocabey,Kemal Penbe, Paşa Kaya, Recep Çetiner, Mustafa Çokuslu, Ercan İpek için söyleyeceğim tek şey ünlü şairimizin ünlü şiirinden iki mısra olacaktır.” Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik/ Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik”
GLİ’yi küçültenlere kırgınız. Dev bir müessese ki birkaç bölge müdürlüğünü bünyesinde barındırıyordu. Ne günahı vardı da işletmeye dönüştürüldü? Kimsenin GLİ’yi tenzil-i rütbeye indirme hakkı ve selahiyeti yoktur. GLİ,bir devdir. O’nu uyuttular . Ne kadar zaman uyutabilirler ki? Bir gün mutlaka GLİ ,yeniden fark edilecektir. Tavşanlı ilçesi sınırları içinde milyonlarca ton kaliteli linyit rezervi bulunmaktadır.GLİ, yıllar yılı Türk Ekonomisi’ne katkılarda bulunmaktadır.Bugün Tunçbilek ‘in yakın ve uzak çevresinde milyonlarca ton kaliteli,yüksek kalorili linyit rezervleri vardır. Bu MTA’nın kayıtlarında vardır. Bu zenginliği devlet çıkarmalıdır.Tunçbilek’te özelleştirme faaliyetleri çerçevesinde hiçbir Tavşanlılı bu zengin rezervlerin özelleşmesine izin vermeyecektir. Başta ben itiraz ediyorum.
Kaymağı devlet baba yiyecekse yesin helal olsun. Ama bunları bir sürü aç kurta yem vermeyeceğiz. Tavşanlı ve havalisindeki mezarlıklarda yatanların dörtte üçü GLİ İşçisi,aile bireyleridir. Emeklilerin dörtte üçü GLİ mensubudur. Verimli toprakları ellerinden istimlak yoluyla alınan,.köylerinden göç etmek zorunda kalanlar Tavşanlılılardır. Türk atını,,silahını ,kadınını ve toprağını vermez. Tavşanlılı da zengin linyit rezervlerini vermeyecektir.
Yeni müdürümüz sayın Recep Çelik Bey’e,yardımcıları Ercan İpek,Fatih Bilge,Mehmet Özer ve Süha Keskin Beyler’e yeni görevlerinde başarılar diliyorum.
Bir gün Tavşanlı GLİ Müessesesi adını yeniden telaffuz edecektir. Öyle inanıyorum ki bu gün yakındır. .
12 EYLÜL 198O
ASKERİ DARBESİ’NİN ARDINDAN TAM
39 YIL GEÇTİ
Artık kimse darbe marbe istemiyor. Çünkü darbeler bu ülkeyi yıllarca geriye götürmüştür. Allah bir daha bu aziz millete başka bir darbe yaşatmasın.En kötüsü de olsa demokrasi en güzel şey. Cumhuriyet en güzel yönetim şekli. Bakın 39 yıl evvel gerçekleştirilen darbeyle ilgili gazetelerde birkaç satır dahi olsa tek bir haber göremedim.
Ama darbelerin anıları yaşamaktadır . Unutulmamışlardır.Ben bile iki darbe yaşadım. Bunlar:27 Mayıs 196O ve 12 Eylül 198O Darbeleri’dir. Benim de bu darbelerden kalma anılarım var. Örneğin 27 Mayıs 196O Darbesi sırasında Tavşanlı’nın Tunçbilek Beldesi’ndeki Köprübaşı Mevkii’ndeki ilkokulda öğretmen vekiliydim. O sırada ilçe kaymakamı rahmetli Sabri Yorulmaz’dı.Faik Gençer GLİ Müessesesi Müdürüydü. Fahrettin Gömülü Kütahya Valisi,Dayen büyüğümüz,eğitim ve öğretim faaliyetlerinin unutulmazlarından,öğretmenlik,okul müdürlüğü yapmış,uzun süre Maarif Memurluğu(İlköğretim Müdürlüğü) yapan Hüseyin Tarhan ilçedeki tek büyük,makam sahibi , Milli Eğitim mensubuydu. rahmetli eski GLİ Müessesesi Müdürlerimizden Kemal Penbe’nin dürüst ve namuslu hemşehrilerimizden babası Sadık Penbe DP İlçe başkanıydı. Darbenin ilk saatlerinde evinin önüne bir teğmen ve bir er gelerek kendisini alıp ilçe binasına götürmüşlerdi. Hesaplar incelenmiş,rahmetli 1O4O TL alacaklı çıkmıştı.Kulakları çınlasın Kemal Penbe bu parayı istese alabilirdi. Ama bununla ilgili belgeyi bulamadı.
27 Mayıs’ın mağdurlarından birisi de milletvekillerimizden rahmetli Mehmet Diler’dir. Kendisini o tarihlerde Kayseri’de Yedek Subay öğretmenken ziyarete gitmiş,ellerinden öpmüştüm.Tavşanlı’daki sünnet törenimde kendisinin gösterdiği ilgi ve alakayı bugün de unutmadım. Rahmetli babam o tarihte ilçedeki dört avukattan biriydi.Tavşanlı darbe esnasında gömgök DP’liydi. DP iktidara geleli henüz 1O yıl olmuştu. Tavşanlılı 27 Mayıs 196O askeri Darbesi ardından sıkıntılı günler geçirmiştir. O günü yaşayanlardan bugün hayatta olanlar bunları iyi bilir.
12 Eylül 198O Darbesi’nde Kütahya’da vali A. Ferudun Gültekin’di.Tavşanlı Kaymakamı ise rahmetli Ahmet Ülkü Onursal’dı. Rahmetli Hv. Plt. Kd. Alb. Remzi Diren Garnizon Komutanıydı. Rahmetli Hava Alb-Avukat A. İrfan Bali bu darbe ardından belediye başkanlığı yapmıştır. Darbenin bir diğer ismi de Mustafa Gürsoy Subaşı olmuştur. O da belediye başkanlığı yapmıştır Tavşanlılı bu darbe yıllarında rahmetli Senatör Nuri( Korkmaz)’yi asla unutamaz. Rahmetli Nuri Tavşanlı’ya gidip gelen yüksek rütbeli subayları ofisinde ağırlardı.Çünkü O’nun ziyaretine gelenler O’nun gülen yüzü, kara kaşı için değil,ikram ettiği nefis Tavşanlı Güveçlerini yemek için geliyorlardı. Gelen subaylar genelde öğleyin gelirdi Tavşanlı’nın ünlü güveci rahmetlinin ofisinde kurulan masalarda yenilirdi. Bu güveçlerin faturasını hep rahmetli Nuri ödemiştir.
O zaman köylerde tabanca araması yapılırdı. Rahmetli Tepecikli Mustafa Özbay( Belediye başkanlığı da yapmıştı) bir gün bir anısını anlatmıştı. Tepecik Köyü’ne(bugün belde) gelen bir ekip kendisinden atıyorum 12O tabanca istemiş. Bu kadar tabancanın teslimini istemişler. o zamanın behrinde bu rakama yakın bir miktarda tabanca toplanmış. Sayı tamamlanamayınca cebinden tabanca alıp vermek zorunda kaldığını anlatmıştı. Ben 12 Eylül 198o Askeri Darbesi esnasında ve sonrasında da çeşitli etkinliklere katılmıştım. Hiç unutmam rahmetli Çukurköy Beldesi Belediyesi Başkanı Nazmi Sarı’nın da Çukurköy’deki toplantı salonunda hazır bulunduğu bir salonda bir sayın general konuşurk- ki o zamanlar A.A muhabiriyim- not tutuyorum. Bir sessizlik olmuştu. Baktım Sayın general bana bakıyor.” Genç arkadaşım lütfen not alma” diye ikazda bulunmuş yüreğimi hoplatmıştı. Çaresiz not almayı bırakmıştım.12 Eylül 198O askeri Darbesi yapıldıktan sonra nrmal düzene dönünceye kadar geçen süre içinde Tavşanlı hiçbir olumsuzlukla karşılaşmamıştır. Bunun tek nedeni ilçede dört dörtlük,baba,saygı değer bir albayın görev yapmasıdır.Hv. Plt. Kd. Alb. Remzi Diren’in adını taşıyan en azından bir sokak ismi bile sevenlerini mutlu edecektir. Eğer Tavşanlılı rahmetli Hv. Plt. Kd. Alb. Remzi Diren’i unutursa bu Allah’ın da gücüne gider.Belediye başkanımız sayın Mustafa Güler’i ve belediye meclisimizi göreve çağırıyorum. Ahde vefasızlık Tavşanlı’ya,Tavşanlılı’ya yakışmaz.
Darbeler kendi askerin bile yapsa sevimsizdir. Çünkü yukarı tükürsen bıyığın,aşağı tükürsen sakalın neticede. Bildiğim tek şey,asker askerliğini,öğretmen öğretmenliğini, imam imamlığını,sendika başkanı,sendika başkanı olduğunu, Devletin sayın valisi ve kaymakamı makamının yüceliğini ,hastane baştabibi,avukat,dernek ,vakıf,cemiyet başkanı işgal ettiği makamı,gazeteci ,teknik direktör,belediye başkanı bulunduğu makama kendisini halkın oylarıyla getirdiğini asla göz ardı etmemelidir.
Kimse kendi alanı dışındaki bir meslek mensubunun işine karışmamalıdır,Hep anlatılır. Bir kişi berberde traş olmaktadır.Berbere ara sıra müdale etmekte,”şöyle yap,böyle yap”demektedir.Berber dayanamayıp kendisine müdahale edenin bir at bakıcısı olduğunu öğrenince dayanamaz. Adamın bir yüzüne,bir giydiği çizmelere bakar ve yanıt verir.” Beyim çizmeden yukarı çıkıyorsun.” der.
Kimse çizgiden yukarı çıkma,kendi branşı,meselesi olmayan konularda bir şeyler yapma yoluna başvurmamalıdır. Bırakalım pilot,kaptan,manist,şoför uyması gereken kurallara uysun.Siyasi partiler milletten aldıkları güçle iktidar oluyorlarKendilerine verilen süre içinde hünerlerini sergiliyorlar. Olmuyorsa gidersiniz sandığa indirirsiniz. Ama iktidar sahiplerini zorla indirmek ne ahlaka ne kurala,ne teamüle yakışır. En büyük yargıç millettir. O ne derse o olur. Keşke son yaşanılan son 59 yıla sığan darbeler olmasaydı. KİMSE BAŞININ ÜZERİNDE BİR ŞEMSİYE GİBİ KENDİNİ KORUYAN,KOLLAYAN DEVLETİNE DİL UZATMAMALIDIR. Allah kimseyi devletsiz bırakmasın.Biz yaşayalım ki devletimiz de yaşasın.
ALLAH’IN EVLERİ CAMİLERİMİZDE NAMAZ VAKİTLERİNDE
MUTLAKA BİR KİŞİ GÖREVLENDİRİLMELİDİR
Bir gün rahmetli babam Tavşanlı’da Keşkekçi Camii’nden bir vakit namazı sonrasında ayağında nalın olduğu halde gelmişti. Güler misin, ağlar mısın? Biz tabiatıyle gülmüştük. Bu rahmetli babamı daha çok kız dırmıştı. Namazdan sonra bakmış ayakkabıları rafta yok. Başka ayakkabı da bulamamış ve abdest alanların kullandıkları bir nalını giyip gelmiş.
Bir çok kişinin ayakkabılarını poşet içine koyarak namaz kıldığı yerin uygun bir yerine bıraktığını,koyduğunu biliyorum.Bunu İzmir’de ben de yapıyorum. Olacağı iki ayakkabım var.Daha önceleri .” Acaba ayakkabılarımı biri alır da gider mi?” diye düşünmekten namazım bozuluyordu. Maalesef ülkemizde çoğu Basına yansımayan cami olayları var. Çok azını gazetelerden öğrenebiliyoruz.Bazen cemaatın tamamına yakınının ayakkabıları alınıp götürülüyor. Kuşkuluyum. Bazen düşünüyorum bu çalınan ayakkabılar şu çarşı pazarda satılan ayakkabılar olmasın. Neden olmasın? Adamlar allayıp pullayıp boyayıp belki çaldıkları ayakkabıları satıyorlardır.
Yapılacak bir şey var. Camilerde hırsızlık olayları cemaat namaz kılarken oluyor.Öyleyse biri görevlendirilir ve kendisine üç-beş kuruş ta verilir gözlemcilik yapar. Bayağı da yararlı olur düşüncesindeyim. Bu durumda ayakkabılar ve bırakılan diğerleri çalınıyor. Bazı camilerimizde kameralar olduğunu biliyorum. 9O bin camimiz var. Hangi birine kamera yerleştireceksiniz. Diyelim yerleştirdiniz. Hırsızı bulabiliyor musunuz?
Bakın bu cami hırsızlıkları bazı kimseleri camiden soğutabiliyor. Adamın aklında ayakkabısının çalınacağı düşüncesi yatıyorsa zaten o adamın namazı namaz olmaz.Bazı camilerimizde kilitlenebilen ayakkabı kutuları var. Üzerlerinde anahtarları bulunuyor. Ayakkabınızı koyuyorsunuz. Namaz bitiminde açıp ayakkabılarınızı alabiliyorsunuz. Anahtarı kutunun üzerinde bırakıp gidiyorsunuz.
Camilerden,yani Allah’ın evinden başta ayakkabı,şemsiye,elektronik alet ve diğerleri çalınıyor.Çalanlar hasta ruhlu insanlar. Bu tür hırsızlıkların çıkarılacak bir yasa ile kökünden çözümlenmesi mümkündür. Bunda Diyanet İşleri Başkanlığının ön planda olması gerekir. . Bunu yapanlar yaptıklarının faturasını ağır şekilde ödemelidir.
Her zaman söylüyorum.” Su uyur düşman uyumaz”Okullarımızda,banka şubelerinde ,fabrikalarda,tesislerde,Hükümet Konaklarında kameralar yerine insanlar bekçilik yapmalıdır. Belirttiğim yerlere herkes elini kolunu sallayıp girememelidir.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları