27 Aralık 2021 - Pazartesi

DÜNYA MADENCİLER GÜNÜ

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 21 dk.
837 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

  4 ARALIK  DÜNYA  MADENCİLER GÜNÜ
               VE MADENCİLER BALOSU      
         Tunçbilek’te 1940’lı yıllardan beri  her 4 Aralık günü  çeşitli etkinliklere sahne olmuştur. Bu etkinlikler arasında her yılın ilk çeyreğinde “ Dekapaj Sezonu”  açılışı  vardır. Ben bu dekapaj sezonu açılışlarının çoğunda görev aldım.  Ne oluyordu? Birkaç kurban kesiliyor,dekapaj sezonunun(kömürün üzerinin açılması işlemi) kazasız belasız atlatılması için dua ediliyordu.  Sembolik olarak törene 40-50 maden işçisi,sendika çalışanları ve müessese  yetkilileri  bu törende hazır bulunuyor,konuşmaların ardındantören sonlandırılıyordu. Bu bir gelenekti.          Yıllar içinde , Madenciler Günü münasebetiyle özellikle Tunçbilek’te, Eğitim Sitesi  salonunda görkemli   yemekler  verilmiştir.  Bu yemeklerde en azından bin maden işçisinin  bir anda  yemek yediğine tanığım.  Mutad olduğu veçhile yemek sonunda yine dua ediliyor ve  yemeğe katılanlar salondan ayrılıyordu. Bazen  yemek sonrasında  ,başarılı maden işçilerine plaketler verildiği de olurdu. Bu plaketlerin kimlere kimler tarafından verileceği ise elime tutuşturulan kağıtta  yazardı.  Bu plaket törenlerini bizzat yönettiğim  için,arada beni de gönüllerler,plaketlerden,şiltlerden bana da düşerdi.Kendi kendimi anons ederdim. Bu madenci yemeklerinde bana da sunulan ödüller olmuştur.  Evimde büyük bir hassasiyetle ve titizlikle  saklıyorum.
         Asıl kutlamalar,özellikle 4 Aralık günü yapılırdı. “ Dünya Madenciler Günü” vesilesiyle muhteşem bir program hazırlanırdı. Bu gün, yani “Dünya  Madenciler Günü”  protokol ağırlıklı  kutlanırdı .Bazen bir “ Cumhuriyet Balosu” na dönüşürdü.Bu vesileyle, Tavşanlılı,dolayısıyla Tunçbilekli böyle balolarda çok sayıda ses ve saz sanatçısını görme fırsatı yakalamış,ülkemizin önde gelen sanatçılarını alkışlamıştır.. Ben de sunucu olduğum için,ülkemizin önde gelen ünlü sanatçılarını bu gecelerde sunma bahtiyarlığına erişenlerdenim.  Şöyle bir düşünüyorum da  ben bile zaman zaman gelen bu sanatçıların  kimler olduklarını bir anda say deseler sayamam.. 
        Tunçbilek Eğitim Sitesi salonlarındaki  Balolar’ın genelde  ağır misafirleri olurdu. Bazen bir bakan( sayın Doç. Dr. Mustafa Kalemli) bazen milletvekilleri,  bir genel müdür  veya yardımcısı sayın Kütahya valileri,Tavşanlı Kaymakamı ve çevre ilçeler kaymakamları,Tavşanlı Belediye Başkanı ve çevre ilçeler belediye başkanları,askeri erkan,il ve ilçe birim müdürleri ,GLİ camiası’ndan ileri gelenler, bu balolarda mutlaka bulunurlardı. Eğitim Sitesi’nin   etrafında onlarca otomobil  ,”iğne atsan yere düşmez “misali   insanların giriş ve çıkışlarını engellerdi.  Ne gariptir ki  böyle gecelerde  aç kalanların çoğu konukları  taşıyan araçların şoförleri ve bir de ben olmuşumdur. Şoförleri arkadan büyük mutfağa yönlendirirdim.Kendim de ufak tefek atıştırmalıklarla  işi idare ederdim.  
          Maden, kendine has parlaklığa sahip,dövülüp haddelenebilen ,ince levha ve tel haline  getirilebilen,asitler ve bazlarla  birleşebilen demir,altın,bakır, gibi elementlerin  ortak adı, metaldir. Halka göre cevherdir. İşletilebilecek  bir cevher bulunan arazi parçasıdır. Maden ocağı veya kuyusu;maden cevherlerinin  çıkarılması için  açılan kuyu,tünel ve galerilerdir. Bunlara “ Kömür madeni ocağı”,Demir madeni ocağı”,Altın madeni ocağı”,” Krom madeni ocağı”,Bakır madeni ocağı” isimleri verilir.
         Tunçbilek ve Havalisi,” Kömür madeni  havzası ,kömür ocağı” ile  anılır. Tunçbilek ve Havalisi’nde  sadece linyit üretimi yapılır. Üretilen Linyit depolanmaz,hemen ülke geneline dağıtılır. Ya karayoluyla,ya da demiryoluyla en ulaşılmaz yerlere gider. Tunçbilek Linyiti,ülkemizdeki az küllü,çok enerjili yakıtlardandır.  Linyit,fosilleşerek  kendisini meydana getiren  ağaçların izleri üzerinde  belirli şekildegörülen, turbadan daha fazla  karbon ihtiva eden ve daha  ağır olan ,kahverengimsi siyah,bazen koyu siyah, renkli yumuşak  kömürdür.
         Linyit Kömürü  1940’lı yıllardan bugüne  Tavşanlı İlçesi’nde,Tunçbilek ve Havalisinde açık ve kapalı ocaklardan üretilmektedir. Yerin üst katmanlarından yerin derinliklerine kadar zaman zaman 25-30m kalınlığında linyit kömürü damarları  bulunmuş, bunlar  maden işçileri  vasıtasıyle çıkarılmış,ekonomimize kazandırılmıştır. Bugün itibariyle Tunçbilek ve Havalisi’nde görünür-görünmez  240 milyon ton  linyit rezervinin olduğu söylenir. TKİ Genel Müdürlüğü’ne bağlı  Garp Linyitleri İşletmesi Müessesesi(halen işletme olarak faaliyette)  yaklaşık 80  yıldır bu bölgedeki  linyiti yerüstü ve yeraltından üretmeyi sürdürüyor. Bu işi yıllarca Kamu İşçisi yaparken son yıllarda  müteahhit firmalar ve taşeronları işçileri  de yapmaktadır. Bir zamanlar 7600 Maden İşçisi’ne sahip olan GLİ’nin bugün elinde  2000’nin altında bir Kamu işçisi kalmıştır. Emekli olan maden işçisinin yerine yenileri alınamadığı için Kamu işçisinin sayısı giderek azalmaktadır . Maden İşçisi’nin büyük bölümü Tavşanlı ile Tunçbilek arasında çalışan vardiye trenleriyle taşınırdı.  Bu maden işçileri Tavşanlı’ya ulaştıktan sonra  muhtelif yönlere dağılırlardı.  Ayvalı, Derecik ve Sekbandemirli Köylü   Maden İşçileri Moymul Durağı’nda trenden iner,çeşitli araçlarla(kamyon,traktör,midibüs,otobüs) köylerine hareket ederlerdi. Ertesi gün tekrar aynı araçlarla bu durağa geri gelir ve çalıştıkları Tunçbilek’e,   giderlerdi. TKİ’nin “Amiral Gemisi” olarak nitelendirilen GLİ Müessesesi ,mevcut potansiyeliyle her yıl azami 7-8 milyon ton   Linyit üretse bile,mevcut Linyit rezervi   ekonomimize 25-30 yıl daha katkı vermeyi  sürdürecektir. Tunçbilek Linyit’i sadece   Tunçbilek’teki( halen özelleştirilmiştir) mevcut  Termik Santralda değil, fabrikalarda, muhtelif tesislerde, Askeri birliklerde,evlerde ve işyerlerinde   de değerlendiriliyor. Yoksul ,az ve orta gelirli ailelerin  gözbebeği bir yakıttır. İnşallah Devlet  Baba  Tunçbilek’e kısa veya uzun vadede  yeni Kamu işçileri  alımı yapar da, Linyitimiz toprak altında uzun yıllar  kalmaz ve ekonomimize katkı vermeyi sürdürür. Tunçbilek Linyiti’nin bir zerresi dahi toprak altında bırakılmamalıdır. 
          Tunçblek Bölgesi bugüne kadar  nice  Maden Mühendisler,Teknisyenleri ,ustabaşıları,kaliteli elemanların deneyim kazandığı,kariyer sahibi olduğu bir  bölgedir.Tunçbilek,ürettiği  Linyit ile Ülke  Ekonomisi’ne çok   büyük değerler  kazandırmıştır.  GLİ  Müessesesi,sosyal,kültürel etkinliklerle de kendisinden bahsettirmiştir. Bir ara  kurumun futbol kulübü LİNYİTSPOR, Türkiye Süper Ligi’ndeydi. Tavşanlılılar’a yıllar içinde büyük heyecanlar yaşatmış,güzide bir spor kuruluşumuzdur. Bakmayın bugün Bal Ligi’nde olduğuna Linyitspor . Güreş  Takım sayesinde  ülkemize muhtelif ülkelerin Milli Güreş Ekiplerinin gelmesine  vesile olmuştur. Bu güreş kulübü nedeniyle Tavşanlı’ya uluslar arası güreş minderleri gönderilmiştir. GLİ, yıllar içinde  Tavşanlı  İlçesi’nde  sadece üretim yapmamıştır.İlçe bazında,   birçok köyün  çeşitli sorunlarına da  eğilinmiş, Makine Parkı sayesinde  birçok köyümüzün ufak tefek sorunları anında çözülmüştür. Tavşanlı’yı Tavşanlı yapan bu müessesedir. Tavşanlı’nın bugünkü  zenginliğinin mayası  GLİ ‘dir. Tavşanlı’da birçok mezarlıkta  üzerinde “ GLİ”  sözcüğü  bulunan yüzlerce   mezartaşı  vardır.  Bugün bile  ilçedeki mevcut  banka şubelerinde  Maden İşçisinin alınteri  mevduatları vardır.Yardım Sevenler  Derneği(YSD)’nin   en büyük   destekçisi olmuş, bu derneğin genel merkezince ödüllendirilmiştir. Bugün bile Tavşanlı’da YSD’nin dört dairelik taşınmazı vardır. GLİ  bünyesinde güçlenen Yardım Sevenler Derneği’nin  birçok alanda yaptığı yardımlar bugün de unutulmamıştır. GLİ Müessesesi’nin müdürlerinin sayın eşleri bu derneğin başkanı gibi çalışmışlardır.( Sıdıka Metin Hanimefendi’nin kulakları çınlasın).  Allah GLİ   Müessesesi’ni  Tavşanlı’ya altın bir  tepsi içinde sunmuştur. Ne zaman 4 Aralık günü gelse  GLİ  Müessesesi   bu günü bir şekilde kutlar. Kutlamıştır da. Son yıllarda  bu gelenek bir nebze yara almışsa da    bunda  GLİ Müessesesi’nin bir vebali yoktur. PANDEMİ yüzünden   ister istemez etkinliklere ara verilmiştir. Tavşanlı’da” Cumhuriyet Balosu”düzenleyen tek kuruluş Garp Linyitleri İşletmesi  Müessesesi  olmuştur. Maalesef artık bu balolar anılardadır. Tekrar  yapılması da  mucizelere bağlıdır. Bugün bile Tavşanlı’da  GLİ  Müessesesi  merkezinde,hizmet binalarının duvarlarında Aziz Atatürk’ün birbirinden güzel fotoğrafları, kendisinin,Maden,madenciler ve maden işçileri için ifade ettiği  naçiz sözleri  hep aynen durmakta ve özenle korunmaktadır.  GLİ Müessesesi , yıllar içinde, Yüce Atatürk’ün Türk Çocukları’na armağan ettiği 23 Nisan Bayramları’nda  öğrencilere şeker,ekmek arası helva dağıtan  tek kuruluştur.Milli Bayramlarda protokola mensup zevatın dairelerinin çelenklerini bile hazırlayandır. GLİ bandosu,yıllarca tüm etkinliklerin içinde yer almıştır. İlçe halkını  gururlandırmıştır. Etkinliklere renk katmıştır .Filmlerde görev almıştır.Ama bu ünlü bando, İlgili bakanlığın murakıplarının görüşleri doğrultusunda zaman içinde kapatılmıştır.Bandonun musiki aletleri,ekip mensuplarının kıyafetleri talan edilmiştir. Bu bando,  en son merhum  Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın iltifatarına nail olmuş bandodur. 
       4 Aralık 2021 günü  maalesef Tavşanlı’da “ Madenciler Günü” kutlanamadı.  ” Madenciler Balosu” yapılmadı. Sadece bir ara GLİ Müessesesi Müdürlüğü ‘nün mensubuydu,halen Türkiye Maden Mühendisleri Odası Kütahya temsilcisi,  emekli  Maden Mühendisi  sayın Bekir Say’ın  çabalarıyla Yoncalı’da,protokolun davet edilmediği,  mütevazi bir  yemekle kutlandı.   Birkaç yıl önce de  “Madenciler Günü” yine Yoncalı Kaplıcaları’nda mütevazi bir şekilde kutlanıyor.Bu defa da yine   Pandemi’nin gölgesinde kaldı     Maden İşçileri ,ülkemizde teröre bulaşmayan,ekmeğini yasal yollardan alınteriyle kazanan,namuslu,vatansever,ülkesini ve milletini seven  insanlardır. Helal ekmek yiyen bu insanların ,ellerinden öpüyorum.  GLİ   Müessesesi’ne 1940 yılından bugüne hizmet veren değerli müdürlerden ebediyete intikal edenlere Allah’tan rahmet,hayatta ve  emekli  olanlarına Allah’tan sağlık ve afiyet diliyorum.Görev  başında olan  GLİ  Müessese müdürü sayın Recep Çelik Bey’in şahsında tüm Maden İşçileri’nin  yanaklarından öpüyorum.Madencilerimizin günleri kutlu olsun.      Maden İşçisi derken kesinlikle  Türk Maden- İş Batı Anadolu Şubesi ‘ni de unutmamak gerekir. Eskilerin sendikası,yenilerin şubesi , maden işçilerimizin hak ve menfaatları doğrultusunda mesai vermeyi sürdürüyor. İlçemizin yetiştirdiği en büyük  madenci,Türk Maden İşçileri  Sendikası eski genel  başkanı Hasan Hüseyin Kayabaşı’nı, efsane başkanlar Doğan Şahin’i, İhsan Dokur’u, Durmuş Düzgün’ü ,mevcut başkan Yusuf Yaman’ı bu vesileyle hayırla yadediyorum. Hepsi de hayattalar. Hayatta olmayan başkanlarımıza da Allah’tan rahmet diliyorum.        Bu vesileyle bir konuya değinmeden geçemem. Yılların ,80 yıllık  Garp Linyitleri İşletmesi Müessesesi maalesef birkaç yıldır İşletmedir. İade- itibar çerçevesinde müessese ünvanı bu kuruluşa acilen yeniden verilmelidir. Kütahyalı olarak istediğimiz de bir atla deve de değildir. Bu konuda sayın milletvekillerimizi göreve çağırıyorum. Hatta ellerinden gelirse kapatılan GLİ Müessesesi  Bandosu’nu yeniden Kütahya’ya kazandırsınlar. Yazımda sürekli olarak müessese olarak andığım yüce kuruluşumuzu savunamıyorsak Kütahyalı olarak   yanlış yapıyoruz demektir.                                                             
 EKMEK   ZAMLANINCA   OLAN   YOKSUL   AİLELERE
                                                         SOKAK   HAYVANLARINA  OLDU   
                Ekmek periyodik olarak zamlandıkça  olan  yoksul ailelere ve özellikle sokak hayvanlarına oldu. Bir süredir  yerlerde sürünen  ekmek  insanlarımızdan bir anlamda  intikamını alıyor Çünkü  etmek yıllar içinde  saygı görmüş su ve hava gibi bir nimettir. Her zaman saygı görmüş,alınlara götürülmüş ve dudaklarca öpülmüştür. Ekmeğe bir saygısızlık yapıldığında büyükler hemen müdahale etmişler.” Aman evladım yapma ,Allah çarpar” demişlerdir Ama ekmek  son yıllarda çöp konternerlerine,çöp bidonlarına  ,evsel  atık  olarak kanalizasyonlara, ağaç altlarına,tretuvarlara ,bahçelere, tretuvarlara,parklara ,piknik alanlarına atılmıştır .Netice itibariyle “ şükrü eda edilmeyen nimeti Allah geri alır” Hadis-i şerifi  bir tokat gibi yüzümüzde patlamıştır. Besmeleyle ağızlara götürülen nimet   kendini insanımıza  hatırlatmıştır.Ekmek konusunda  tutarsız davranışlarımızın faturasını ödüyoruz. Savaş yok,seferberlik yok.Ekmek aldı başını gidiyor. Artık insanımız ekmeği koklayarak yiyecektir. Merhum babaannem İstanbul’daki evimizde  temiz torbalar içine koyduğu, fırınlanmış  ekmek dilimlerini  evimizin bir köşesinde saklardı.” Gün ola harman ola” derdi.” Sakla samanı,gelir zamanı” derdi. Çünkü onlar yıllar içinde ekmeğin ne denli mübarek bir nimet olduğunu biliyorlardı.Yokluğun ne olduğunu yaşayanlardı.Türk  Milleti , 1922’den bugüne savaş görmedi. Damdan düşenin halinden damdan düşer anlar.Yokluk görmeyen ekmeğin ne denli bir nimet olduğunu bilemez. Tavşanlı’da 19 mahalle içindeki cadde ve sokaklara ekmek kutuları yerleştiren Tavşanlı Belediyesi’nin değerli başkanı Mustafa Güler ekmeğe olan saygısını bir anlamda göstermiştir.Bütün ekmeklerin,parça ekmeklerin,ekmek dilimlerinin oraya buraya atılmasını önlemek için güzel bir uygulama başlatmıştır. Bugüne kadar bu ekmek kutularında  biriken ekmeklerden büyükbaş hayvan yetiştiricileri  bile yararlanmıştır. Ama birkaç aydır bu ekmek kutularına tek dilim ekmek atılmadığını  görüyoruz. Çünkü ekmek artık pahalı bir temel gıda maddesidir.Bırakın kutulara atılmayı, tüketirken bile   tutumlu davranılmaktadır. Bu ekmek kutularından çuvallarla ekmek toplayan  hayvanseverler  de bu olumsuzluktan  nasibini almışlardır.  Bunu en iyi bilen de ,  Sokak Hayvanları için uzun süredir tek başına koşturan Hayvansever hemşehrimiz   Necdet Demirat ‘tır.Ekmek kutularında ekmek birikmediğini   sevgili hayvansever Necdet demirat’tan öğreniyorum.O  söylemeseydi  ben de  bilmeyecektim. Ama ekmek kutularının boş kalması bana göre doğal. Millet pahalı  ekmeği artık eskisi gibi oraya buraya atmayı bırakın  eskisi gibi çok ekmek te alamıyor. Unun çuvalı bile astronomik bir rakama ulaşmış. Merhum okul arkadaşım Nuri  Demiroğlu her yıl  arkadaşlarının,bu arada benim de evimin kapısına 50 kiloluk bir un çuvalı bırakırdı.  Ben yıllar  içinde  merhum arkadaşımın   gönderdiği unları değerlendirdim. Mekanı Cennet olsun. Ben hayatımda bir kilo  ekmeğin 10-12-13 lira olduğunu  yeni yeni görüyorum.  Şaka gib değil mi?. Ben de artık ekmeği tıpkı sütten ağzı yananların yoğurdu üfleyerek yediği gibi   gıdım gıdım tüketiyorum. Artan ekmek dilimlerini,parçalarını itina ile kesip,hafif zeytinyağında kavurduktan sonra çorbalık olarak saklıyorum.   Ekmeğin ne kadar değerli bir şey olduğunun artık  farkına varabilecek miyiz? İsraftan kaçınabilecek miyiz?
          Adam yemeğini yemiş. Tabağını da bir parça ekmekle silmiş. Size göre,yaptığı hareketin bilincinde mi?Haydi bunu bugünlerde yapsın da göreyim? Eskiler,yani ekmeğin değerini bilenler ekmeğin bir nimet  olduğunu  bilenler,sokakta,parkta ve bir başka yerde bulduğu ekmek parçalarını bugün de toplar,öper ,ya bir duvar kovuğuna sokar ya da  bir sokak hayvanına yedirirler.  Böyle insanlar da giderek  azalıyor. Ben merhum büyüklerimin evimizin içinde,halı-kilim üzerinde gördüğü bir ekmek zerresini, tükürüğüyle ıslattığı parmağıyla yerden alıp,ağzına götürdüğünü.”Tövbe tövbe! Yarabbi bizi bağışla. Nimetimizi elimizden alma”diye  mırıldandığını iyi bilirim. İnsanımız bunu hak etti. “Şükrü eda edilmeyen nimeti Allah geri alıyor”Biz ekmeği  üzdük. O da bizden şimdi intikamını alıyor. Ama ne oldu? Olanlar çok çocuklu yoksul ailelere,,zavallı sokak hayvanlarına oldu. Dostum hayvansever Necdet Demirat sadece Tepecik Beldesi sınırları içinde, Göbel Köyü, Çardaklı Mahallesi altında, Karaköy ve Emirler yakınında  doğum yapan 200’e yakın köpeğin   doğurduğu yavrularını aç olduğu.yavrusunu besleyemediği için   yediğini anlatınca tüylerim diken diken oldu İnsanlarımızın Allah’ın, ağzı var dili yok, yarattığı  hayvanlardan haberi var mı?Sevgili Necdet Demirat bu vahşeti görüntülemiş . Yürekleri yeten varsa gitsin izlesinler.  Demek ki,  yerinde,Kedi  veya köpek yavrusunu yemek için  onları  sıçana benzetebiliyormuş. “ Açlık sofuluğu bozuyor.  aç köpek fırın deliyormuş.
           Bu vesileyle  bir ricam olacak; Faaliyette olan fırınlarımız her gün birkaç ekmeği sokak hayvanlarına ayırsınlar .Yıl içinde ayırdıkları ekmeği zekatlarından düşsünler.  Kurum ve  kuruluşlarımız  sokak hayvanları  için bir fon  oluştursunlar. Bu paralar, İlgili dernek veya kişilerce  yem,barınak,ilaç ve kısırlaştırma alanlarında kullanılsın. ” Kendisi tokken aç yatan bizden değildir” diyen yüce peygamberimiz  komşu derken  aç sokak hayvanlarını,aç kalan yaban hayvanlarını da kastetmişlerdir.” Yerdekilere merhamet ediniz ki,göktekiler de sizlere merhamet etsin”diyen peygamberimize selam olsun.Gelin  yeni doğmuş yavrularını  aç kaldıkları ,yavrularına süt veremedikleri için yiyen sokak hayvanlarını bir nebze hatırlayalım. 
            Konu  ekmekten açılmışken bir nebze de fırıncılardan söz etmek isterim.Tavşanlı’da sanırım 43 tane fırın var. Bu arada  pastanelerin,pidecilerin  de küçük çapta fırınları bulunuyor.Ben uzun yıllar Tavşanlı’da yaşadım. Fırın işleterek,fırıncılık yaparak apartman, sahibi olan lüks arabalarda gezen,zevki sefa içinde bir fırıncı tanımadım .Tavşanlı’da fırıncılar içinden  zengin çıkmamıştır. Çünkü fırıncılar bir anlamda kamu hizmeti vermektedir.Tek amaçları vardır; insanları aç bırakmamak. Ekmeksiz bırakmamaktır.  Fırıncıların da  sorunları var;Maya,su,elektrik,kira,ulaşım,personel,un ,susam  fırıncı esnafının  vazgeçilmezleridir. Bunları ucuz temin ederse ucuz ekmek,simit,börek,kurabiye vb lerini üretir.Pahalı temin ederse ürettiği haliyle pahalı olur.Kimse fırıncılarla,fırıncı esnafıyla uğraşmasın. Onlar da vicdan sahibi insanlardır.Onlar da helal kazanç peşindeler. Mübarek bir mesleğin mensuplarıdır . Fırıncı  bugüne kadar ya  gramajı düşürmüş fiyat artırımına gitmiş,ya da  gramajı düşürmeden fiyat artışına gitmek zorunda kalmıştır. Ekmek  insanoğlunun  ivazgeçilmezidir.Kimse fırıncıları töhmet altında bırakmasın. Hiçbir fırıncı ekmek fiyatının artmasından mutlu  değldir. Keşke  yukarıda ifade ettiğim  ,ekmeği  olumsuz etkileyen unsurlar zamlanmasa.Un fiyatlarının ucuz olması için buğdayın gerçek değerini bulması gerekir Tahıl üreticisi,köylümüzün  alınterinin karşılığını  mutlaka vermeliyiz. Köylü üretmezse aç kalırız. Ele muhtaç oluruz.Üretici ürettiği  buğdaydan  kazanmak ister.Tıpkı binalar yapan müteahhitlerin yaptığı inşaatlardan kazanmak istediği gibi . Yoksa zarar edeceğini  bile bile üretici neden buğday,arpa,mısır,yulaf veya bir başka ürün  eksin ki? Bana kalırsa  ülkemizdeki milyonlarca dekar  nadasa bırakılan,terk edilen tarım topraklarında  yeteri kadar(nüfusumuzun yarısı kadar) 35-40 milyon ton buğday üretmek zorundayız.Türkiye’de yıllık ekmek tüketimi kişi başına 520 adet ekmektir. Buğdayı yurtdışından alma yerine  bunu kendimiz üretelim,buğdaya hak ettiği ücreti  verelim,   Köylü yurttaşların,tahıl üreticilerinin  alınterinin    karşılığı  ,  maliyetinin üzerinde ödenmediği  sürece  kimse tahıl ekmeyecektir .En büyük tehlike köylünün de,üreticinin de şehirliler,beldeliler gibi fırınlardan,satış noktalarından ekmek almalarıdır. Ki bu bugün maalesef gerçekleşmiştir. Köylü yurttaş tedbirlidir. En azından kendi ailesinin  ihtiyacını üretiyor. Ama ürettiğinin değeri verilirse neden ekmesin ki? Benzine,motorine,gaza,elektriğe sık sık zam yapılıyor.  Bir de tahıla verin de görün. Bakalım boş tarla,arazi, kalacak mı?   Sıkıntı yaşanacak mı?
 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları