TRABZONLU ALİ ÇAKIR
TRABZONLU ALİ ÇAKIR
Bülent Alpagut
- 05062218413 TAVŞANLI’DA UZUN YILLAR GLİ MÜESSESESİ’NİN
TUNÇBİLEK BÖLGESİ’NDE YER ALTINDA “BARUTÇU”
OLARAK GÖREV YAPAN MERHUM TRABZONLU ALİ
ÇAKIR’IN TAVŞANLI VE TUNÇBİLEK İLE İLGİLİ DUASI
Ali Çakır Tavşanlı’da doğmayan fakat Tavşanlı’da karnını doyuran.çocuklarını okutan,iyi-kötü başını sokacak bir ev sahibi olan ,Tavşanlılıdan daha fanatik bir Trabzonlu’ydu. 9 Eylül 2004 tarihinde gözlerini yumduktan sonra vasiyeti üzerine Tavşanlı Asri Mezarlığı’nda toprağa verilmişti. Çok güzel bir tesadüf olmalı; merhum Çakır’ın mezarı,merhum babamın,annemin,kızkardeşlerim Ülkü ve Emel’in kabirlerine birkaç metre uzaklıktadır. Mezarlarımızı sadece küçük bir yol ayırmaktadır. Yani sizin anlayacağınız merhum GLİ’nin ünlü yer altı barutçusu(dinamitçisi,patlayıcı uzmanı) Ali Çakır mezar komşumuz oldu.
Merhumun eşi ; Atatürk İlkokulu’na komşumuzdu, sık sık okula uğrar,okul öğretmenleriyle sohbet eder,pişirdiklerinden hepimize getirirdi. Ali Çakır da öyleydi; O da o kadar içimizdeydi ki,okulumuzun Aile Birliği Başkanı’ydı. Koruma Derneği Başkanı’ydı. Sanki Atatürk İlkokulu ile özdeşleşmişti. Özellikle Atatürk İlkokulu’na kalorifer hizmeti getirmek için yaptığımız faaliyetlerin başında da O vardı. Her öğrencinin evinden,aile mensuplarının iş yerlerinden,resmi kurum ve kuruluşlardan,esnaftan karton,mukavva,gazete kağıdı,dergi-mecmua, eski okul kitaplarını toplamış,bunları özel bir kamyon kiralayarak SEKA’ya göndermişti. Yani Atatürk İlkokulu’nun kalorifer hizmetinin mayasını O çalmıştır.
Okula ne zaman bir ilköğretim müfettişi gelse mutlaka O da okulda olurdu. Okula konser vermeye gelen engelliler ile yine O meşgul olurdu. Müsamerelerde yine en önde O olurdu.Okul gezilerinde yanımızdan eksik olmazdı. Okulun çatısında kırık kiremitleri çıkar değiştirirdi. Mekanı cennet olsun….
GLİ Müessesesi’nin yeraltında kömür üretimi sırasında en büyük yardımcılarındandı. Patlatıcılara müessesede “ Barutçu”denilir. Merhum Ali Çakır’dan sadece müessese yararlanmamıştır. İlçe bazında en zor görevler için genellikle O tercih edilirdi. Örneğin;Tavşanlı- Tunçbilek arasında yol kısaltma çalışmaları sırasında Ekmekçi Dede mevkii’ndeki sert kayalıkların gevşetilmesinde,patlatılmasında yine O’nu görüyoruz. Kendisine bu kadar tehlikeli bir işe neden talip olduğunu sorduğumuzda:”Dünyaya bir kez daha gelsem aynı iyi yapardım” derdi.
Şahsen ben sevgili Ali Çakır’ın kabrinin Tavşanlı’da olmasından son derece memnun olanlardanım. Sadece benimle sohbet ederken söylediğini zannederdim; Tavşanlı ve Tunçbilek O’nun nazarında Allah’ın gizli bahçeleriydi. “ Ben yoksul bir ailedenim. Gurbete çıkıp iş aradığımda kendimi Tavşanlı’da bulmuştum. Tavşanlı’nın ve buna paralel olarak Tunçbilek’in O’nun gözünde değeri o kadar yüksekti ki; dualarında Tavşanlı ve Tunçbilek hep olmuştur. İnançlıydı. Allah’tan korkardı. Harama el uzatmazdı. Biz O’nun zamanında komik bir maaş alırdık. Cumartesi sebze ve meyve pazarına çıkmadan önce kendisine mutlaka uğrar,ödünç para isterdik. O da verirdi. Bizim yerinde babamız,yerinde annemizdi.
Tavşanlı ve Tunçbilek için özellikle;” Allah’ım gönlümüzü karartma,Elimizi daraltma ,Bu güzel Tavşanlı’yı, Tunçbilek’i koru, beni senden başkasına, Tavşanlılıları, Tunçbileklileri kimseye muhtaç etme” diye dua ederdi. Ekmek yediği Tavşanlı’ya,Tunçbilek’e bundan güzel bir dua olabilir miydi? Artık Ali Çakır’a,Ali Usta’ya da Tavşanlı’da ve Tunçbilek’te bugün dua edenler var. Başta ben dua ediyorum. Bana yıllar önce belki 30-40 yıl önce Trabzon’dan özel getirdiği örme sepeti , bir de hiç çivi kullanmadan bir merdiven yapmıştı her ikisi de evimde.
Türk Maden-İş Batı Anadolu Şubesi yetkililerinden,eski katiplerden sevgili Reşat Aydın ve sevgili öğrencimiz ,halen sendika başkanı Yusuf Yaman ile konuştuğumda Ali Usta’yı da anmadan edemedik.
Merhum Ali Usta’dan söz ederken bir nebze GLİ’den de söz etmek iyi olacak,GLİ Müessesesi ki halen İşletme statüsündedir,sn yıllarda gerileme devrini yaşıyor. Ben bu müessesede ,bölgeleriyle beraber 52 bin kişinin çalıştığını bilenlerdenim. Hele hele Tunçbilek’te( Tavşanlı merkezi dahil) 12000 maden işçisinin bir tugay büyüklüğünde üç vardiya halinde Tavşanlı’ya özel trenle indiği günleri de çok iyi bilirim. Gli’nin altın devriydi. Üretimin tavan yaptığı devirdi. Sosyal,ekonomik ve kültürel alanlarda Tavşanlı’nın ışıl ışıl parladığı devirdi. Bugün bu tırnakları olmayan,yelesi düşük,zor yürüyen aslan GLİ ‘nin sadece ve sadece 1250 kamu işçisi var. O dev hafriyat araçlarından eser yok. O büyük üretimden de keza öyle. 164 kamu işçisi sözü verildiği halde maalesef bırakın bu kadar kamu işçisini Tunçbilek’e sadece 10 kamu işçisi gelecekmiş. Gelmese de olur. Artık Tunçbilek’te özel kuruluşlar devrede. Görünür 240 milyon ton Linylit rezervini devletimiz işletse fena mı olurdu? GLİ önce kamu işçisini,sonra değeri ölçülemez boyuttaki araç ve gereçlerini,sonra ünlü bandosunu,daha sonra da TFF Ligleri’nin efsane ekibi Linyitspor’u kaybetti. Kaybedeceği bir şeyi de zaten kalmadı. Sevgili milletvekilimiz Mehmet Demir’den istirhamım var; Allah aşkına şu GLİ ‘ye bir el at. Sorunlarını çöz. Babanın da ruhu şad olsun. “ Nil olmasaydı Mısır olmazdı” diyen Mısırlılar haklıymış. “ Tunçbilek yoksa Tavşanlı da yok” desem yanlış mı olur? Şu gerçeği herkes iyi bilmelidir; Tunçbilek’te saçı bitmedik yetimin hakkı olan milyonlarca ton Linyit kömürü kesinlikle devlet tarafından yer üstüne çıkarılmalı,pazarlanmalı ve ülke çıkarına değerlendirilmelidir. Tavşanlılı da bu konuda duyarlı olmalıdır. Yoksa merhum Fevzi Coşgun’un dediği olabilir; Ne demişti?” Bir gün altımızdaki kilimi çeker alırlar haberimiz olmaz”……. Kilim çekilmeden kilimin ucundan sıkı sıkı tutmak zorundayız.