19 Kasım 2023 - Pazar

KASIM AYI İÇİNDE

KASIM AYI İÇİNDE

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 17 dk.
180 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

    KASIM  AYI İÇİNDE  MUHTELİF YILLARDA 
   TAVŞANLI’DA DOĞANLAR VE 
ÖLENLERDEN  BAZILARI 
        Merhum Ardo Video,” Kara panter” lakaplı Mehmet Bacaksız ‘ın iş yerinde bir kalınca defteri vardı. Alfabetik sırayla bu defterde Tavşanlı’nın belli başlılarının doğum ve vefat tarihleri  yazılıydı. Ne zaman iş yerinin önünden geçsem,içeriden bağırır:” Doğum günün kutlu olsun” derdi.Yine  bazen” Babanın vefat günü”  diye bağırırdı.” Annen Melahat Ablam bugün ölmüştü”derdi. Ben de Ondan mı bilmem bir ajanda alarak birkaç sayfasına elimin erdiğince dost ve arkadaşlarımın,yakınlarının doğumunu ve ölümünü yazmışım. 
          Kasım Ayı girdi ya!  Açtım. Baktım, doğanlara,ölenlere….Merhum Mustafa Çavdar abimin oğlu Av. Atıf Çavdar  16 Kasım 2010 tarihinde aramızdan ayrılmış. Bir süre onunla birlikte çalışan ve halen İzmir’de avukat  Sabahat Özcan  vefat ettiği günü anlatmıştı. İzmir’de birlikte dostlarıyla yemektelermiş .Bir ara sofrada oturduğu sandalyeden kalkmış ve masa başındakilere Atatürk’ün Nutku’ndan bir  bölüm okumuş. Birkaç dakika sonra sandalyesine hafifçe  oturmuş ve başını masaya uzatmış ve ruhunu teslim etmiş.  16 Kasım 2014 tarihinde ilçeye bağlı Derecik Köyü’nde aynı gece iki ölüm gerçekleşmiş. Vefat edenlerden birisi halen Belediye Başkanı olan Şehir Planlamacısı Mustafa Güler’in babası Yakupların Abdullah Güler,diğeri de  GLİ İşçilerinden  Haytaların Abdullah Korkmaz. Her ikisi de aynı gün toprağa verilmişler.  22 Kasım 2017 tarihinde  sevgili arkadaşım,meslektaşım  Dedeler Köylü(halen mahalle) Öğretmen Hasan Kılıçarslan’ı kaybetmişiz.  Ben kendisini ölümünden bir gün önce İzmir’de kaldırıldığı Bozyaka Hastanesi’de ziyaret etmiştim. Gelmeden önce telefonlaşmıştık. Bir araya gelecek ve bir program yapacaktık. Tavşanlı’dan ayağının tozuyla geldiği Torbalı’da öğretmen kızı Emine  Kılıçarslan Çalışkan’ınevinde rahatsızlanmıştı. Kaldırıldığı hastaneye giderek bir süre  beraber olmuştuk. Ama beni tanımıyordu. Ardından sanırım Menemen’e sevk etmişlerdi.  Mezarı Tavşanlı’nın Dedeler Köyü’nde(mahallesinde)dir.23 Kasım günü toprağa verilmişti.   Bir kere merhum arkadaşım meslektaşım Moymullu Ali Çakıroğlu ile kabrini ziyaret etmiş,Yasin okumuştuk.  30 Kasım 2015 tarihinde  kimsesizlerin kimsesizi,sıkıntıda olanların,çaresiz kalanların elini uzattıkları  Molla Abdullah( Gürbüz)  aramızdan ayrılmıştı.  Ne zaman bir cenaze vuku bulsa hemen o aileyi arar,bir arzuları olup olmadığını sorardı. Gerekirse cenaze için tüm ihtiyaç duyulanları temin ederdi.  Bir gün hiç unutmam yanından  geçiyordum,seslenmişti.” Bülent Hoca Tavşanlı’da üç kişi kaldık;Birisi benim. Diğeri  Tarha Ahmet,birisi de sen Bülent Hoca. Ben cenazeleri kaldırıyorum,Tarha Ahmet tıkanan bacaları açıyor,ahşap evleri yıkıyor, sen de törenleri,tüm etkinlikleri  yönetiyorsun” demişti. Hem Molla Abdullah hem de Tarha Ahmet artık yok. Bülent Hoca da 90’a merdiven dayadı. 23 Kasım 2022 tarihinde  ilk milletvekilimiz Ahmet Kavuncu merhumun kızı ,Polat Onat’ın eşi, Kemal,Mahir, Melih’in anneleri  Fikriye Kavuncu vefat etmişti.  Benim Akseven Sokak’ta komşumdu. Altlı üstlü oturuyorduk. Son birkaç yıldır ne zaman telefonda konuşsak.” Bülent,Polat ağabeyin beni çağırıyor” derdi. Ben de ona:” Hiçbir yere gidemezsin,bak daha önünde nice güzel günler var.Nicelerinin mutluluklarını yaşayacaksın”yanıtını verir,kendisini tebessüm ettirirdim. 25 Kasım 2021 tarihinde GLİ Müessesesi’nin duayen Ticaret Müdürü Nibras Ökem’i kaybetmiştik. Merhum avukat kardeşimiz  Yavuz Ökem’in eşiydi. Bir ara Türkiye’ninTelaviv Büyükelçisi  Kemal Ökem’in ve öğretim üyesi Selim Ökem’in anneleriydi.  GLİ  Camiası’nın saygın,sevgili sakinlerindendi.   14 Kasım 2022 herkesin sevdiği,şoförlerin sevgili abisi,arkadaşı Mustafa Ekiz’in aramızdan ayrılışının tarihidir.Zümrüt   Taksi Durağı’nda hep onu otururken görür,yanına gider,sohbet eder,çayımızı yudumlar,Tavşanlı’dan söz ederdik.  Oğlu Bünyamin  bize emanetidir.  13 Kasım 1983 tarihinde sevgili meslektaşım,arkadaşım Mustafa Başköy’ün sevgili oğlu,iş insanı,Ahmet Murat Başköy doğmuş. Ailenin akıllı,bilgili mensuplarından. Babası onunla ne kadar öğünse azdır. Bir ara siyasete de bulaşmıştI. İsabet oldu. Siyaset bataklığına  gömülmedi. 24 Kasım 1958  tarihi  öğrencilerimden Kütahya Barosu Üyesi Av. Sacide Topal’ın doğum günüdür.  Kendisini günü geldiğinde arar kutlarım.  Candan,sevecen bir kızımızdır.   
          Daha birçok Kasım Ayı  içinde  kaybettiklerimiz,Kasım Ayı içinde doğanlarımız var. Bu yazdıklarım hemen elime geliverenler.   Ama her birini yazmaya ne kağıt ne vakit yeter. Kasım Ayı içinde vefat eden hemşehrilerime,dostlarıma,arkadaşlarıma Allah’tan rahmet,doğanlara da sağlıklı ve uzun ömürler dilerim. 
ÖLÜMSÜZ   ATATÜRK’Ü  ÖLÜMÜNÜN  85’YIL
   DÖNÜMÜNDE   MİNNETLE  SAYGIYLE  VE
      HÜRMETLE BİR KEZ DAHA ANIYORUZ     
          ATATÜRK’ü anlatmak için  sözcükler yetersiz kalır.Her 10 Kasımlarda tekrar tekrar üzülüyoruz. Milletçe canımız yanıyor. Öyle ki bazen  o günde yaşamımız bir karasabana dönüyor. Mutsuz,şaşkın,hatta çoğu kere  umutsuz da oluyoruz. Ama O’nu sevenleri gördükçe içimiz açılıyor.Şu bir gerçektir; Elimizden emeğimizi de alsalar,Baskı makinelerimizi durdursalar,Rotatifleri,klavyeleri,kalemlerimizi  çalıştırmasalar,ellerimizi de,  dillerimizi de kesseler,gözlerimizi de oysalar yine de  O’nu sevmeyi sürdüreceğiz.  Bu yüce milletin mensupları,sevdalıları az da kalsalar,üç,beş,on da kalsalar hatta bir tek Türk te kalsa dünyada ,yanan milyonlarca mumu söndürseler de,bir tek yanan mum  O’nu   unutturmamaya yeterlidir.  
         Hiç kimse kendini kandırmasın; O’nu anacak ne varsa ,yok etseler de,duvarlardaki,panolardaki,dağlara ,taşlara kazınan isimlerini  yırtsalar da,bozsalar da ,meydanlarımızı taçlandıran anıtlarına  saldırıp,zarar verseler  de ,O’nu bize hatırlatan her şeyi,şarkıları,türküleri,marşları,romanları,hikayeleri,şiirleri  ateşe verseler de  O’nun gök mavisi gözleri bize yeter. O’nu sevmeyenler ölsün……
         Her ulusun bir kahramanı vardır. Ama her ulusun bir ATATÜRK’ü yoktur. O neden ölümsüzdür? Devrimci olduğu için ölümsüzdür.  Kısacık yaşamını bu aziz millete  harcadığı için  ölümsüzdür. Atatürk’e göre hayat mücadele demektir.O,”Hayat demek,mücadele demektir derken hayatta başarı kazanmanın,mutlaka mücadelede başarı kazanmaya bağlı olduğunu biliyordu. O’na göre bireyler,  kendi geleceklerine  hakim olmak zorundadır. Bireyler toplumun geleceğinde söz sahibi olmalıdırlar. Bireyler,”fikir sahibi” olmak zorundadırlar. Bireyler,Anayasa ve Yasalar ile kendilerine tanınan hakların bilincinde olmalıdır. Kendilerine tanınan hakları aramalı ve korumalıdır. O’na göre; bilgi  sahibi olmadan fikir sahibi olunamaz.Bu da  akıl ve bilime  dayanan bir eğitim ve öğretimle mümkün olabilir. Bireyler,sorgulayan ve  düşünen olmalıdır. Ama okullarda alınan eğitim tek başına yeterli değildir. Okul sonrasında da  bireylerin  kitap okumaları,araştırmaları,bilgilere ulaşabilmeleri gerekir. Köy Enstitüleri ve Halkevleri bunun için vardı. Siyasetçilerin çoğu, eğitim seviyesi yüksek bireyleri istemez ve sevmezler Neden?Çünkü böyle kişileri yönetmek zordur da onun için….Atatürk,teşkilatlanma ve  teşkilatlanmaya köylerden ,mahallelerden başlanması gerektiğini ifade etmiştir. Çünkü bireylerin tek başına başarılı olmaları  söz konusu olamaz.  Bireyler bir araya gelecek,ekip çalışmaları artacak,başarı öyle gelecektir.
            Bu milletin bir mensubu olarak amacımız, Atatürk’ü gençlere en iyi şekilde anlatmak olmalıdır. Özellikle Mustafa Kemal’in  “düşünce yapısını” belirli  kalıplar içine  ve sloganlara hapsetmeden genç nesillere,gelecek kuşaklara, anlatabilmeliyiz.Bu da bizim Atatürk’e borcumuzdur. Atatürk önce büyük bir asker,büyük bir kumandandır.Hem de asla yenilmemiş,sırtı yere getirilmemiştir.  Atatürk bir devlet kurucusudur. Atatürk bir devlet adamıdır. Hem de yüksek niteliklere sahip bir devlet adamı. Atatürk,düşünceyi eyleme bağlayan bir liderdir.  En doğrusu bir devrimcidir. Bakın tekrar söylemek isterim; bu aziz millet,ne yaparsa yapsın Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e borcunu asla ödeyemez. O’nun aziz hatırası önünde bir 10 Kasım günü yine sevgi,saygı ve minnetle eğiliyorum.
           T.C. Devleti’nin hasbelkader bir öğretmeni,bir gazeteci,araştırmacı yazarı olarak her zaman Atatürk’e hayran bir birey olarak yaşadım. Ben ne zaman bir bando,bir marş çalsa,bir geçit töreninde askerler geçse  hep gözlerim yaşarmıştır.  Öğrencilerimle  32 yılı aşkın bir sürede O’nu elimden geldiğince  anlatmaya çalıştım. Nutuk kitabını bir kez okudum.  Andımızı yıllarca öğrencilerime söylettim. Milli bayramlarda program  takdimcisi,sunucu olarak  O’nun  manevi huzurunda  protokola mensup zevatı,herkesi saygı duruşuna davet ettim. Gün geldi  öğrencilerimle alçıdan maskını yapıp dağıttım. Fotoğrafını hep yükseklerde tuttum. Namazlarda O’na ve silah arkadaşlarına dua ettim. Halen de ederim.  Çocuklarımı,torunlarımı Atatürk sevgisiyle büyüttüm.  Bir kez Ankara’da  Anıtkabir’i ziyaret edebildim.  O’na  orada da dua ettim. O da bizler gibi bir faniydi. Onuncu Yıl Marşı’nı çeşitli vesilelerle hep içimden,bazen de haykırarak  ;”Çıktık açık alınla on yılda her savaştan/On yılda on beş milyon  genç yarattık her yaştan/Başta bütün dünyanın  saydığı başkumandan/ Demir ağlarla ördük  anayurdu  dört baştan /TÜRK’üz ,Cumhuriyet’in göğsümüz tunç siperi/TÜRK’e  durmak  yaraşmaz,TÜRK önde , TÜRK ileri” diye söylerim. 
            Onuncu Yıl Nutku’nda şu cümleler, aslında   Atatürk’ün  bu aziz millete vedasını ifade etmiyor mu?Atatürk, “ Türk Milleti! sonsuzluğa  akıp giden her on  senede ,bu büyük millet bayramını( Cumhuriyet Bayramını kastediyor) daha büyük şereflerle,saadetlerle,huzur ve refah içinde kutlamanı  gönülden dilerim.Ne mutlu Türk’üm diyene” derken  sözleri size göre de bir veda değil mi?Nutuk’ta” el yazısıyle “ beni hatırlayınız” cümlesini sonradan metinden çıkarmıştır. Ama bu Atatürk’ü hatırlamayacağız anlamına asla  gelmez. 
           Her Türk evinde,iş yerinde mutlaka Atatürk’ün resmini bir yerlere asmalıdır.  Atatürk bu aziz millete Allah’ın en darda,sıkıntıda olduğu bir dönemde gönderdiği  kurtarıcıdır. BİR DAHA DA ASLA BİR ATATÜRK GELMEYECEKTİR……Mekanın cennet olsun Ulu Önder.        

       
 SAYIN   MUSTAFA GÜLER’İN  TAVŞANLI’MIZA KAZANDIRDIĞI  FOTOĞRAF  MÜZESİ  KESİNLİKLE  YAŞATILMALIDIR
 ‘         Tavşanlı Belediyesi Fotoğraf Müzesi’nde  hasbelkader benim de fotoğraflarım var. Evimin bir köşesinde,bir albümün  arasında sıkışıp kalacaklarına  onları gelecek kuşaklar görsün  sevgili fotoğraf müzesi yetkilisi Metin Ertekin’e  bizzat verdim.  Bir  köşe yazısı   bazen  bir yerlerde takılıyorum. Tarih,isim,yer gerekiyor. Anında sevgili Ertekin’i arıyorum.  Bilgileri anında alıyorum.   Benim araştırmacı özelliğim var. Araştırmadan yazmıyorum. Çünkü araştırmadan yazılan bir yazı eksik yazıdır. Hem okuyucuya karşı  yapılmış bir  yanlış olur  hem de doğru olmaz. Yani şık olmaz. 
         Görevler de insanlar gibi fanidir. Makam sahipleri ölünceye kadar oturdukları koltuklarda kalamazlar.   Bir gün gelir bu koltuklara başkaları gelir  oturur. Önemli olan bu koltuklarda oturmuş,hizmet vermiş kişilerin yaptıklarına saygılı olmaktır.  Bir belediye başkanının yaptığını yerine gelen bir başka başkan  görmezden gelir ve kaldırırsa,siler atarsa bu onun kişiliğiyle ilgilidir.  Ayıp olmaz mı? Bal gibi olur. Saygı her alanda olmalıdır. Her alanda gösterilmelidir.  Belki ,sevgili, üç dönemdir Tavşanlı’ya hizmet veren belediye başkanımız dördüncü bir dönem olmayacaktır. Ama böyle bir yasa,kanun  yoksa da  bu tamamiyle o belediye başkanının mensup olduğu siyasi partinin bir kararıdır.  Bu siyasi iradenin bir kararı olduğu  de  tartışılmaz.Her zaman düşünürüm;  neden başarılı bir görevli.müdü belediye başkanı,yönetim görevlisi,şef,idare amiri,şube müdürü vb  uzun yıllar hizmet vermeye devam etmesin? Bakın Tavşanlı’da saygı duyduğum, ehil, dalında deneyimli,becerili,birikimlerinden yararlanabilen bir İlçe Nüfus Müdürü Ali Yurduseven var. Mesleğine aşık,mükemmel,saygı duyulan,bilgi ve tecrübesine  başvurulan bir devlet memuru,bir birim müdürümüz.Elimden gelse  bir yere göndermem. Yaş haddine kadar varsın yerinde otursun. Çünkü inanıyorum ki bir Ali Yurduseven bir daha Tavşanlı’ya gelmeyecektir.  Allah böyle güzel yöneticilere  yardımcı olsun. Sağlık ve afiyet içinde yaşasınlar. Bakın bir Esnaf ve Kefalet Kooperatifi başkanımız var. Sevgili Yasin Demirci.  Kolay mı geldi bu günlere?  Yaptığı hizmetler ortada.Koltuğu tozludur. Çünkü oturmuyor. Hep hareket halinde. Onun içindir ki Tavşanlılı esnaf ve sanatkarın kendisine minnet borcu var.  Bakın bir Ticaret ve Sanayi Odası Başkanımız var. Tıkır tıkır çalışan bir birimin başında.O’nun en büyük odamızın başında olması beni mutlu ediyor. Çünkü biliyorum ki Davut Efe sürekli Tavşanlı’yı düşünüyor.”Acaba ben doğup büyüdüğüm bu aziz memlekete nasıl daha hizmet edebilsem ? “diye hep güzelliklerin peşinde.  Bugün kulakları çınlasın Çenter Ziya’yı gelecek kuşaklar nasıl tanıyacak. Onu bizler tanıtacağız?  Kim başarılıyse  koltuğunda kalmalıdır.  Merhum Başbakanımız Adnan Menderes  Kayseri’nin en çalışkan insanlarından zamanın Kayseri belediye başkanı Osman Kavuncu’yu  milletvekili yapmasaydı kayseri bugün bir başka Kayseri olabilirdi.  Kulakları çınlasın Utku Acun, Ali  Çelik Kütahya Valisi olarak daha çok Kütahya’ya hizmet edebilseydiler  Kütahya bambaşka bir Kütahya Olabilirdi.Ben sevgili Kütahya eski valisi Utku Acun’un bir konuşmasında.” Ben Kütahya’ya kadifeden,atlastan giysi giydirmek istiyorum,bana kumaşın en kabasını malzeme olarak gösteriyorlar”demişti.   Tavşanlı’nın unutamadığı Askerlik Şubesi , başkanımız,garnizon komutanımızın en  verimli zamanında  Tavşanlı’nın sevgilisi olmuşken  alınıp Afyonkarahisar’a  daire başkanı  olarak atanmasını da yadırgamıştım.   Merhum Diren görevinde biraz daha fazla kalsaydı,Tavşanlı  kimbilir  neler  kazanacaktı? Linyitspor’u TFF Ligleri’nin en üstüne, Süper Lige çıkarmaya çalışanların elinden tutulsaydı bu Linyitspor bu ligin  kıdemlileri arasında olabilecekti.  Türkiye’nin ünlü Bandolarından ,merhum Cumhurbaşkanlarımızdan Turgut Özal’ı karşılayan,etkinliklerine katılan ve uğurlayan, merhum cumhurbaşkanının teveccühlerine mazhar olanTavşanlı GLİ Bandosu kapatılmasaydı bugün Tavşanlı’nın ünü de artmış olacaktı. Tavşanlılı Tunçbilek Termik Santralı’nı zamanında satın alabilseydi fena mı olurdu? Şunu demeye getiriyorum; Bazı yetkilileri,sorumluları,görevlileri bir yerden alırken,gönderirken iki defa düşünmeliyiz. Netice itibariyle olan  hep  geride kalanlara oluyor. Bir zamanlar ülkenin en büyük Tır Filo’su Tavşanlı’ya aitti. Binlerce Linyit kömürünü yurdun dört bir yanına taşıyorlardı.Merhum S.S Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi’nin Başkanı Ziraat Yüksek Mühendisi Akın Karaveyisoğlu döneminde Tır Filosu 1000’nin üzerinde araçla taçlandırılmıştı.  Bir zamanlar Tavşanlı günde 10 milyon yumurta üretiyordu. İhracata  da başlamıştı. Yumurta ve tavuk üreticilerinin feryatlarına kulak tıkanmasaydı bugün Tavşanlı da bir Başmakçı  olabilirdi.   Bence  halkımızın istek ve arzuları yönünde yapılacak bir şeyler için bizzat halkımıza  müracaat edilmelidir. Gerekirse referanduma da gidilebilmelidir.   Belediye başkanım,muhtarım,kooperatif başkanım,oda başkanım,cemiyet başkanım,birim müdürüm hatta kaymakamım için bile halka sorulabilmelidir. Nasıl biri hakkında  önceden bir soruşturma,araştırma,yoklama yapılabiliyorsa halkın   da başarılı yöneticiler için  nabzı  tutulabilmelidir. Bu insana  bir saygıdır.  İnsana verilen değer olarak ifade edilir.  Merhum Mehmet Madan bugün artık yok. Ama 20 yıl Tavşanlı Halkı’nın televizyon yayınlarından en iyi şekilde yararlanması için işini gücünü bırakmış bir evladımızdı.  Allah’tan” Harç bitti yapı paydos’diyen oldu ve görevini bıraktı. Yerine bir başkan bulamamıştık. O da merhum bizi yıllarca sırtında taşıdı. Mekanı cennet olsun. 
          Yazımın başına dönüyorum; Tavşanlı Belediyesi Fotoğraf Müzesi mutlaka yaşatılmalıdır.  Sevgili Metin Ertekin de  fahri olarak sürdürdüğü çalışmalarına devam etmelidir. Ben 20  küsur yıl tüm etkinliklerin  program taktimcisi,sunucusu,etkinliklerin Protokol Amiri olarak fahri çalıştım. Her şey maaş,ikramiye,ödenek,para değildir.  Eğer mesele Tavşanlı’ya hangi alanda olursa olsun hizmetse gerisi teferruattır. 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları