VALİMİZ ALİ ÇELİK BEY

Bülent Alpagut
- 05062218413KADIN CİNAYETLERİ
Gün geçmiyor ki bütün dünyada ,bildiğimiz 195 ülkede,bilmediğimiz nice yerlerde Kadınlar öldürülmeye devam ediyor..Maalesef kadına kalkan eller kırılmadığı sürece kadınlar ölmeye devam edecektir.Şu tv programlarına,gazetelere bir bakar mısınız?
Mübarek Ramazan Ayı içinde de kadınların Türkiye dahil,birçok Müslüman ülkede öldürüldüklerine basılı , sözlü, görüntülü Basında tanık oluyoruz. Katiller, her renkten,dilden,ülkeden ,Müslüman,Hıristiyan, Musevi,putperest ve bir annenin dünyaya getirdiği erkekler.Sevgili Peygamberimiz(S.A.V) vefatından önce ,devesinin üzerine çıkarak binlerce Müslümana hitabetmişti. İrat buyurdukları Veda Hutbesi’nde:” Ey insanlar!Sözümü iyi dinleyiniz; Bilmiyorum,belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha bulunamayacağım demişti. Konuşmasının bir yerinde;”Ey insanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise,bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise,bu beldeniz(Mekke) nasıl mukaddes bir belde ise, Rabbinize kavuşuncaya kadar,canlarınız.mallarınız,ırzlarınız da öylece mukaddestir. Birbirinize haramdır! Her türlü tecavüzden korunmuştur” demişti. Basit bir ifadeyle “ırz” ‘ derken doğrudan kadınlarımızı kastetmiş, kadın-erkek, oğlan-kız,anne-baba,hala-teyze,enişte-baldız,görümce-yenge, dede-nine,evlat-torun,kayınpeder-bacanak ,kayınvalide- yeğen ve amca- demeden,tek bir sözcükle “ can”dan söz etmişti. Canı,malı,ırz(namus) ve Mekke şehrini mukaddes ilan etmişti. ( Mukaddes;temizlemek,kutsal kılmaktan geliyor.Her türlü ayıp ve noksanlıktan arındırılmış,yüce ve kutsal bilinmiş demektir.Hz. Muhammed’den ,İslam dini ve tarihi bakımından büyük önem taşıyan kişilerden kalan ve beş asırdır Topkapı Sarayı’nda saklanan eşya ve hatıralar da mukaddes emanetlerdir)
Asıl gelmek istediğim nokta yüce Peygamberimizin Veda Hutbesi’nde kadın hakkında söyledikleridir.Ne demişti?” Ey İnsanlar!KADINLARA İYİ MUAMELE ETMENİZİ VE BU HUSUSTA ALLAH’TAN KORKMANIZI TAVSİYE EDERİM.ÇÜNKÜ ONLAR EMRİNİZ ALTINDADIR. SİZ KADINLARI ALLAH EMANETİ OLARAK ALDINIZ VE ONLARIN NAMUSLARINI VE İFFETLERİNİ ALLAH ADINA SÖZ VEREREK HELAL EDİNDİNİZ.ŞUNU BİLİNİZ Kİ ,SİZİN KADINLAR ÜZERİNDE HAKLARINIZ OLDUĞU GİBİ, KADINLARIN DA SİZİN ÜZERİNİZDE HAKLARI VARDIR”
Kız çocukları önce bebektir. Sonra büyür,kız çocuğu, biiraz daha büyüyünc de genç kız olur. Evlenir,çoluk-çocuk sahibi olunca da artık “anne” dir. Peygamberlerin,ülemaların, bilginlerin, meslek sahiplerinin, bütün rütbelilerin,siyaset ,devlet adamlarının anneleri vardır. Hepsi kadındır. Yüce peygamberimizin değerli anneleri,Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ümüzün muhterem anneleri,sevgili annelerimiz birer kadındır. Kadın, Hadis-i Şerifte de yerini almıştır.” Cennet annelerin ayakları altındadır” Hadis-i Şerifinde olduğu gibi. Burada sözü edilen anne,kadındır. Her zaman söylerim; KADINLAR HER ZAMAN ,ERKEKLERDEN BİR KARIŞ ÖNDEDİR.
Cehennem ehli arasında öyle düşünüyorum, Erkeklerin sayısı kadınlardan çok çok daha fazla olacaktır. ALLAH KADIN İLE ERKEĞİ EŞİT YARATMIŞTIR. Ama maalesef erkekler bunu anlamak istememişlerdir.Kadınları,başka bir pencereden görmüşler,farklı bir açıdan değerlendirmişler, ALLAH’ın koyduğu nizamı ,peygamberlerin öğütlerini unutmuşlardır. Kadın cinayetleri önlenemediği taktirde başkaları beni ilgilendirmiyor; Ülkemiz arzuladığı huzuru,mutluluğu,refahı, bereketi asla yakalayamayacaktır. Herkes durup düşünmelidir. Bazı olumsuzlukların sebebini düşündüklerinde bulacaklardır. Allah,kadına zulüm yapan,kadını hor gören, kadını başka bir yaratık gibi gören , saygısız,sevgisiz, vicdansız, acımasız, göreneksiz, edepsiz,haddini bilmez erkeklere günü geldiğinde bunun hesabını soracaktır. KADINLARIN BEDDUASINI ALAN ERKEĞİN VAY HALİNE! kadının bedduasını alan erkeğin işinin rast gideceğini kimse düşünmemelidir. Her erkek hayattayken kadınından helallık dilemelidir. Gözyaşı döken kadının duası Levh-i mahfuzda mutlaka kabul görecektir.Kadına gözyaşı döktürenlere lanet olsun. Devletimiz vakit geçirmeden ne gerekiyorsa yapmalı, dünyaya örnek olabilecek bir yasa çıkararak kadınlara layık oldukları ortamı hazırlamalıdır. Gönlüm ister ki mübarek Ramazan sonrasında ki bu Ramazan Milat olsun,kadınlar en az erkekler kadar dokunulmaz kılınsın. Artık Kadın cinayetleri işlenmesin.Bugüne kadar bu utançla yaşadık. Hiç olmazsa bundan sonra yaşamayalım.
MURAT DAĞI BARAJI HAYIRLI OLSUN DARISI
YAYLACIK DAĞI GÖLETİ’NİN BAŞINA
Sayın yeni Tarım ve Orman bakanımız Vahit Kirişçi,sayın DSİ Genel Müdürümüz Kaya Yıldız ve sayın valimiz Al Çelik Beyler “ Yaylacık Dağı Göleti” diye bir projenin varlığından haberdar olmyablirler. Çünkü bu proje Anavatan İktidarı sırasında hazırlanmış bir projeydi. Hatta bu projenin gerçekleşmesi için o yıllarda sembolik te olsa bir milyon lira dahi ayrılmıştı. Bu projenin mimarı , merhum,bir zamanlar Çukurköy Beldesi Belediyesi’nin Başkanı,emekli Adliyeci Nazmi Sarı’ydı.Bu proje gündeme geldiği zaman Türkiye’de Anavatan İktidarı vardı. Merhum Nazmi Sarı bu dönemin güçlü isimlerindendi. Hatta yine bir zamanların ünlü Kütahyalı-Tavşanlılı siyasetçisi Doç. Dr. Mustafa Kalemli’nin “ Koca Başkanım” diye hitabettiği kişiydi.Çukurköy A’dan Z’ye Anavatanlı’ydı. Bu projenin gerçekleşmesine muhakkak nazarıyla bakılıyordu. Merhum belediye başkanı Nazmi Sarı Yaylacık Dağı’nı karış karış gezen nadir Tavşanlılılardandır. Bu dağın şırıl şırıl,boşuna akan,değerlendirilemeyen kaynak niteliğindeki sularını gördükten sonra hemen harekete geçmiş,bir proje hazırlatmıştı.Bu proje çerçevesinde Çukurköy’ün üst başına bir gölet yaptırılacaktı. Çukurköy Beldesi(halen mahalle)’nin içme ve kullanma suyu ihtiyacı bu göletten karşılanacaktı. Bu gölet çevresi bir piknik alana dönüştürülecekti. Bu gölette halkın beyaz et ihtiyacına yanıt verilecek,gölet balıklandırılacaktı. Sonra ne oldu? Bu proje ilgili bakanlığın,ilgili biriminde,tozlu raflardan birisine konularak unutuldu. Adeta unutturuldu. Merhum Nazmi Sarı vefat ettiği, aramızdan ayrıldığı 10 Şubat 2018 tarihine kadar bu göletin bir gün hayata geçirileceğini ümit ederek yaşamıştır. Ben kendisine sağlığında bu konunun yakın takipçisi olacağıma dair söz vermiştim. İşte sırası ve zamanı geldi. Konuyu gündeme taşıyorum.
Sayın valimden istirham ediyorum; Bu proje mutlaka hayata geçirilsin. Hem Yaylacık Dağı’nın kaliteli,memba niteliğindeki suları bir yerde toplansın,hem de oluşacak gölet çok amaçlı olarak değerlendirilsin. Bu gölet aynı zamanda merkez nüfusu 80 bine doğru ilerleyen Tavşanlı için de can suyu niteliğinde olacaktır.Yaylacık Dağı’nın orasından burasından fışkıran sular bugün boşuna akıp gitmektedir.
Bu yazımı neden mi yazdım? “Murat Dağı Barajı” haberi beni böyle bir yazı yazmamı mecbur kıldı. Anladığım kadarıyla,Murat Dağı’nın suları bir barajda toplanacakmış. Baraj sularıyla 31 bin 450 dekar zirai arazi suyla buluşturulacakmış. Lafı geldiğinde taşı gediğine koyuveriyorlar, “Tavşanlı, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kalelerindendir” demesini biliyorlar. Eğer Tavşanlı gerçekten Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kalelerindense aynı hassasiyeti Tavşanlı için de görmek hakkımızdır. Nasıl Murat Dağı’nın suları baraja dönüştürülüyorsa,Tavşanlı’nın Yaylacık Dağı’nın da suları en azından gölete dönüştürülmelidir. Sayın AK Parti İl Başkanımız Sebahattin Ceyhun Bey,sayın Ak Parti milletvekillerimiz, Ahmet Tan, İshak Gazel,Ceyda Çetin Erenler’den bu konuda çaba göstermelerini bekliyoruz. Teklifim her halükarda masum ve helaldır. Gediz , Murat Dağı Barajı için 220 milyon TL Yatırım bütçesi hazırlanabiliyorsa bunun onda biri kadarı ,Tavşanlı Çukurköy Göleti için de bir yatırım bütçesi pekala hazırlanabilir. Gediz Ak Parti İlçe yönetimini kutluyorum. Darısı Tavşanlı’nın başına diyorum.
SAYIN VALİMİZ ALİ ÇELİK BEY YEŞİL BİR KÜTAHYA İÇİN
ÇABA GÖSTERİYOR
Sayın valimiz,Kütahya’da 2012-2022 yılları arasında 16 milyon fidanın toprakla buluşturulduğunu ifade etmişler.Bu çok önemli bir rakamdır..Bir müjdeleri de var; Kütahya’da,içinde bulunduğumuz 2022 yılında 250 hektarlık ormanlık alanı yeni dikimlerle daha da zenginleştirilecekmiş . Bu Kütahya’nın geleceğine yeni bir nefes olarak ta ifade edilebilir. Yeşil Vatan mücadelesinde şehit düşenler de bu arada unutulmamış.Ruhları şadedilmiş. Kütahya Orman Bölge Müdürlüğü 21 Mart Dünya Ormancılık Günü ve Orman Haftası etkinlikleri çerçevesinde ücretsiz fidan dağıtımı yapmış. 2 bin adet kestane, 2 bin 500 adet Karaçam, Bin 500 adet Ahlat, 2 bin adet Badem fidanı vatandaşlara bedava verilmiş.Bu arada Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası (KÜTSO) ile Kütahya Orman Bölge Müdürlüğü iş birliğinde Kütahya Merkez Ağızören Köyü’nde 4 bin 200 fidan toprakla buluşturulmuş. Allah kendilerinden razı olsun. Bu vesileyle bir süre önce aramızdan ayrılan KERAMİKA’nın patronu merhum iş insanımız Necati Ünal’ın Değirmisaz’da ülkemize kazandırdığı mini orman da her geçen yıl biraz daha büyüyecek ve gelecek kuşaklara emanet edilecek.Sevgili dostum genel müdür Emin Yüce’ye de İzmir’den selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Bizim halkımız ağacı sever.Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v)’in öğütleri çerçevesinde eline geçirdiği fidanı bir yerlere diker. Biz,cihan padişahı,Sultan Mehmet Han’ın torunları olarak bu büyük padişahın “ Yaş kesenin başını keserim” dediğini de unutmadık. Çocuklarımıza da,torunlarımıza da unutturmayacağız. Orman Teşkilatları ne kadar çok fidan üretirse bizler de o kadar mutlu oluruz. Bir bilgenin söylediği çok güzel bir sözü asla unutmadım; “Bana öyle bir din bulunuz ki ibadeti ağaç dikmek olsun” demiş. Ne kadar güzel bir ifade.Bu güzel sözün gereğini mutlaka yerine getirmeliyiz.
Kütahya’nın konumu itibariyle 56’sı ormanlıktır. Orman köylerinin sayısı ise istisnalar dışında yüksek düzeydedir.Son aldığım bilgilere göre, Kütahya’nın 549 köyü var. Bunların 528’i orman köyü. Yani Kütahya Ormanları’nı bu kadar köyde yaşayan Kütahyalılar koruyor. Dünyada ender bulunan piramidal Karaçamlar Kütahya’nın en büyük ilçesi Tavşanlı’nın Vakıf Ormanları’nın bir bölümünü kaplamaktadır. Koruma altında olduklarını düşünüyorum. Değilse vakit geçirilmeden bu nadide orman parçası koruma altına alınmalıdır. Merhum Erozyon Dede, Büyük Botanikçi, Türkiye’de en büyük Botanik Bahçesi sahibi Hayrettin Karaca Kütahya Ormanları hakkında en iyi,en sağlam ve en güzel bilgilere sahipti. Hatta kendisi merhum Tavşanlı Belediye Başkanı, TEMA Tavşanlı Gönüllü Temsilcisi, Dünya Dendroloji Derneği üyesi Fevzi Coşgun ile Domaniç Ormanları’nı dolaşırken :” Buraları herhalde Allah’ın gizli bahçelerinden birisi” demekten kendisini alamamış. Merhum Fevzi Coşgun bir sohbeti esnasında ifade etmişti. Ben de aynı kanıdayım; Domaniç Ormanları ülkemizin eşsiz güzellikte bir orman varlığına sahiptir. Bu potansiyeli iyi değerlendirebildiği taktirde Kütahya, Dağ Turizmi’nden büyük rant elde edebilir. Domaniç Ormanları’nda onlarca küçük derede nadide Alabalık türleri yaşıyor. Çeşmelerinden karpuz patlatan soğuklukta kaliteli memba suları akıyor. Nitekim Türkiye’de halkımıza sunulan birçok şişe ve bidon suları bu ormanlardan kaynayan sulardır. Su işletmeleri bu bölgededir. Merhum Hayrettin Karaca, Tavşanlı’nın Fahri Hemşehrisi bile yapılmıştı. Türkiye’de 22 milyon 900 bin hektar ormanlık alan var.28 Orman Bölge Müdürlüğümüz,2140 Orman İşletme şefliğimiz bulunuyor. 2020 yılı sonu itibariyle Orman Teşkilatı bünyesine 15 bin 334 memurumuz,5564 sözleşmeli personelimiz, 9 bin 89 sürekli orman işçimiz, 8 bin 197 geçici orman işçimiz olmak üzere 38 bin 200 personel ilgili bakanlık sayesinde ekmek yemektedir. İstatistiklere göre; ülkemizdeki orman yangınlarının 46.8’i ihmalden, 9.4’ü kaza sonucu, 11’i doğal olarak, 24.7’si de bilinmeyen nedenlerle çıkıyor. İlginiç bir ayrıntıdır; Yıllarca zavallı Kılkeçisi’nin günahı alınmıştır. Aslında ormanların en büyük düşmanı maalesef insandır. Orman Kanunu, 1954 yılında çıkarıldı. O zaman ülkeyi Demokrat Parti İktidarı yönetiyordu. Bu yasanın çıkarılmasında en büyük pay ise merhum zamanın Başbakanı Adnan Menderes’tir. Mekanı cennet olsun. Bu kanun 2021 yılına kadar yani 67 yıl içinde tam 42 kez değiştirilmiştir. Bu değişikliğin 27’si 2003-2012 yılları arasında ,yani Ak Parti Hükümetleri zamanında yapılmıştır.İnsanlarımız bir gerçeği maalesef yeterince bilmiyor; Çünkü ormanlarımız yılda 2 milyar 100 milyon ton Karbondioksiti yok ediyor. Türkiye’nin akciğerleridir. İnsanlarımız maalesef yeterince bilmiyor ; Ormanlarımız yaz mevsiminde ısıyı bir nebze kırıyor,5-8 derece arasında düşürüyor. Kış mevsiminde,ısıyı 1-3 derece arasında artırıyor.
Tarım ve Orman Bakanımız sayın Vahit Kirişçi’nin en kısa zamanda Kütahya’nın Domaniç İlçesi sınırları içindeki Ormanları gezmesini öneririm. Öyle düşünüyorum ki,karşılaşacağı manzaranın etkisinden kolay kolay kurtulamayacaktır.
Kütahyalı bol oksijen tüketen iller arasında sayılabilir.Kütahya ormanlarını özenle koruyan güzel insanlara sahiptir. Orman Bölge Müdürlüğü ve Orman İşletme Müdürlükleri,şeflikleri,mevcut personel Kütahya’nın ormanlarını gözü gibi korumaktadır. “ Kütahya’nın pınarları”türküsü boşuna mı söylenmiştir zannediyorsunuz?
Sayın valimiz Ali Çelik Bey’in hassasiyetlerine teşekkür borçluyuz. Zaten biz sayın valiyi Kütahyalı olarak kabul ediyoruz. Her vali yer değiştirebilir. Ama ben şahsen sayın valinin hiçbir atama kararnamesine alınmasını istemiyorum.
ŞEHİRLERİN ESTETİĞİNİ BOZAN MAİLİ-İ İNHİDAM
(YIKILMAYA ÇÖKMEYE
MEYİLLİ YAPILAR) BELEDİYELERİN
BAŞ BELASI OLMAYA DEVAM EDİYOR
Eskiler “ Mail-i inhidam” yeniler” Yıkılmaya çökmeye meyilli yapı” diyor.Ben eski olduğum için” mail-i inhidam” diyorum. Bir gerçek göz ardı edilmemelidir;Bu tür yapılar özellikle belediyeler için bir sorundur. Yıkmak istesen yıkamazsın. Birileri karşına dikilir bu binaların “Eski Eser” olduğunu söyler elinizi kolunuzu bağlar. Bu defa belediyeler çeşitli yazışmalara girişirler. Bu yazışmaların ise hemen sonuçlanması asla beklenmemelidir. Aylarca,hatta yıllarca sürenleri vardır. Önce bu tür yapıların ilgili kurumca incelenmesi başlar. Merhum Tavşanlı Belediye Başkanları’ndan Enver Girgin bu eski,çökmeye yıkılmaya meyilli binalar” için “ Eski Evler” ifadesini kullanırdı.Ama O da bir şey yapamazdı.
Kütahya Belediye Fen İşleri Müdürlüğü’ne bağlı ekiplerin,bir günde 8 adet” Mail-i İnhidam” yani,yıkılmaya,çökmeye meyilli yapıyı yıktıklarını öğrendiğimde inanın sevinmedim desem yalan olur. Bu konuda sayın belediye başkanlarının biraz yürekli olmalarında büyük yararlar olduğunu düşünenlerdenim.
Bu sadece Kütahya’nın da sorunu değildir, 23 milyona yaklaşan yapı populasyonunun yer aldığı Türkiye’nin de sorunudur. Kütahya, Prof. Dr Alim Işık’ın Belediye Başkanı olmasından sonra aralıklarla bu yapılardan kurtuluyor. Öğrendiğim kadarıyla; Kütahya’da sayın başkanın göreve başlamasından ,2009’dan bu yana ,farklı mahalleler sınırları içindeki yıkılmaya,çökmeye meyilli yapıların sayısı son yıkılanlarla beraber 285’e ulaşmış. Estetik açıdan sorun yaratan bu yapılar artık yok. Bunun peyderpey devam edeceği ifade ediliyor. Sayın dostum,değerli insan,eski parlamenter,başkanımızı abisi olarak kutluyorum. Bu iş biraz da kararlılık,sabır ve cesaret isteyen bir iştir. Çünkü öncelikle bu yapılar insan sağlığı açısından önem arzediyor. Maazallah çöken bir binanın altında kalanlardan çoğu vefat ediyor ve bir kısmı da sakat kalıyor.Ortaya tazminatlar çıkıyor. İş mahkemelere kadar intikal ediyor. Hiç kimse bu tür yapıların altında kalanlar için” kader” ifadesini kullanmasın. Böyle kader olmaz. Sen tedbirini alacaksın ondan sonra kadere rıza göstereceksin. Bu tür eski,yıkılmaya,çökmeye yüz tutmuş yapılar bir açıdan şehrin dokusuna da zarar veriyor.Bu yapılar şehirlerin vücutlarının hastalıklı bölümleridir. Yenilenmenin önündeki engellerdir. Görüntü kirliliği deriz ya,bu yapılar bal gibi görüntü kirliliği yaratmaktadır. Ha gelişi güzel orada burada sarkmış,hizmet dışı kalmış kablolar, ha badanasız,üzerinde onlarca cümle,sözcük yazılmış duvarlar,ha bozulmuş tretuvarlar,yarı yıkık ihata duvarları, ha bu tür yapılar; Hepsi görüntü kirliliği yaratır. Halkımızın görüntü kirliliği yaşamaması için gereken mutlaka yapılmalıdır. Sayın Işık’ın bu hamlesinin diğer ilçe belediyelerimize de örnek olmasını diliyorum. Ben Tavşanlılıyım.Sayın belediye başkanımız,çevre mühendisi Mustafa Güler’İn de aynı konuda üzerine düşeni yaptiğini duyuyorum.
Belediyelerimizin asli görevleri arasında olmasa da yıkılmaya,çökmeye meyilli yapılara da eğilmesi kanımca şehir ve belde belediyelerimiz sınırları içinde gözle görülür bir rahatlığı da beraberinde getirecektir.