28 Mayıs 2022 - Cumartesi

VALİMİZ ALİ ÇELİK BEY

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 19 dk.
467 okunma
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

         KADIN   CİNAYETLERİ

 

           Gün geçmiyor ki  bütün dünyada ,bildiğimiz 195 ülkede,bilmediğimiz nice yerlerde Kadınlar öldürülmeye devam ediyor..Maalesef    kadına kalkan eller  kırılmadığı sürece  kadınlar ölmeye devam edecektir.Şu tv programlarına,gazetelere bir bakar mısınız?
           Mübarek Ramazan Ayı içinde de  kadınların Türkiye dahil,birçok Müslüman ülkede öldürüldüklerine basılı , sözlü, görüntülü Basında tanık oluyoruz.  Katiller, her renkten,dilden,ülkeden ,Müslüman,Hıristiyan, Musevi,putperest  ve  bir annenin dünyaya getirdiği  erkekler.Sevgili Peygamberimiz(S.A.V)  vefatından önce ,devesinin üzerine çıkarak binlerce Müslümana  hitabetmişti.   İrat buyurdukları Veda Hutbesi’nde:” Ey insanlar!Sözümü iyi dinleyiniz; Bilmiyorum,belki bu seneden sonra sizinle  burada bir daha  bulunamayacağım demişti.  Konuşmasının bir yerinde;”Ey insanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise,bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise,bu beldeniz(Mekke) nasıl mukaddes bir belde ise, Rabbinize  kavuşuncaya kadar,canlarınız.mallarınız,ırzlarınız da öylece mukaddestir. Birbirinize haramdır! Her türlü tecavüzden korunmuştur”  demişti.  Basit bir ifadeyle  “ırz” ‘  derken doğrudan  kadınlarımızı kastetmiş, kadın-erkek,  oğlan-kız,anne-baba,hala-teyze,enişte-baldız,görümce-yenge, dede-nine,evlat-torun,kayınpeder-bacanak ,kayınvalide- yeğen ve amca- demeden,tek bir sözcükle “ can”dan söz etmişti. Canı,malı,ırz(namus) ve Mekke şehrini mukaddes  ilan etmişti. ( Mukaddes;temizlemek,kutsal kılmaktan geliyor.Her türlü ayıp ve noksanlıktan  arındırılmış,yüce ve kutsal bilinmiş demektir.Hz. Muhammed’den ,İslam dini ve tarihi bakımından  büyük önem taşıyan kişilerden kalan ve beş asırdır Topkapı Sarayı’nda saklanan eşya ve hatıralar da  mukaddes emanetlerdir)
             Asıl gelmek istediğim nokta yüce Peygamberimizin Veda Hutbesi’nde kadın hakkında söyledikleridir.Ne demişti?” Ey İnsanlar!KADINLARA  İYİ MUAMELE  ETMENİZİ VE BU HUSUSTA  ALLAH’TAN KORKMANIZI  TAVSİYE  EDERİM.ÇÜNKÜ ONLAR EMRİNİZ ALTINDADIR. SİZ KADINLARI ALLAH EMANETİ OLARAK  ALDINIZ VE  ONLARIN NAMUSLARINI VE İFFETLERİNİ ALLAH ADINA SÖZ VEREREK HELAL EDİNDİNİZ.ŞUNU BİLİNİZ Kİ ,SİZİN KADINLAR ÜZERİNDE  HAKLARINIZ   OLDUĞU GİBİ, KADINLARIN DA SİZİN ÜZERİNİZDE HAKLARI VARDIR”
            Kız çocukları  önce bebektir. Sonra  büyür,kız çocuğu, biiraz daha büyüyünc de genç kız olur. Evlenir,çoluk-çocuk sahibi olunca da artık  “anne” dir. Peygamberlerin,ülemaların, bilginlerin, meslek sahiplerinin, bütün rütbelilerin,siyaset ,devlet adamlarının anneleri vardır. Hepsi kadındır. Yüce peygamberimizin değerli anneleri,Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ümüzün muhterem anneleri,sevgili annelerimiz birer kadındır. Kadın, Hadis-i Şerifte de  yerini almıştır.” Cennet annelerin ayakları altındadır” Hadis-i Şerifinde olduğu gibi. Burada  sözü edilen anne,kadındır.  Her zaman söylerim; KADINLAR HER ZAMAN ,ERKEKLERDEN BİR  KARIŞ   ÖNDEDİR.
             Cehennem  ehli arasında   öyle düşünüyorum, Erkeklerin sayısı kadınlardan çok çok daha  fazla olacaktır. ALLAH KADIN İLE ERKEĞİ EŞİT YARATMIŞTIR. Ama  maalesef erkekler  bunu anlamak istememişlerdir.Kadınları,başka bir pencereden görmüşler,farklı bir açıdan değerlendirmişler, ALLAH’ın   koyduğu nizamı  ,peygamberlerin  öğütlerini  unutmuşlardır. Kadın cinayetleri  önlenemediği taktirde başkaları beni ilgilendirmiyor; Ülkemiz  arzuladığı huzuru,mutluluğu,refahı, bereketi  asla yakalayamayacaktır. Herkes durup düşünmelidir. Bazı olumsuzlukların  sebebini düşündüklerinde bulacaklardır.  Allah,kadına zulüm yapan,kadını hor gören, kadını  başka bir yaratık gibi gören , saygısız,sevgisiz, vicdansız, acımasız, göreneksiz, edepsiz,haddini bilmez  erkeklere  günü geldiğinde  bunun hesabını soracaktır.  KADINLARIN BEDDUASINI ALAN ERKEĞİN VAY HALİNE! kadının  bedduasını alan erkeğin  işinin rast gideceğini kimse düşünmemelidir.  Her erkek hayattayken kadınından helallık dilemelidir. Gözyaşı döken kadının duası Levh-i mahfuzda mutlaka   kabul  görecektir.Kadına gözyaşı döktürenlere lanet olsun. Devletimiz  vakit geçirmeden  ne gerekiyorsa yapmalı, dünyaya örnek olabilecek bir yasa çıkararak kadınlara layık oldukları  ortamı hazırlamalıdır. Gönlüm ister ki  mübarek Ramazan sonrasında  ki bu Ramazan Milat olsun,kadınlar  en az erkekler kadar  dokunulmaz   kılınsın. Artık Kadın cinayetleri işlenmesin.Bugüne kadar  bu utançla yaşadık. Hiç olmazsa bundan sonra yaşamayalım. 
 MURAT  DAĞI  BARAJI  HAYIRLI  OLSUN DARISI 
                         YAYLACIK  DAĞI GÖLETİ’NİN  BAŞINA   
        
         Sayın yeni Tarım ve Orman bakanımız  Vahit Kirişçi,sayın DSİ Genel Müdürümüz Kaya  Yıldız  ve sayın valimiz Al Çelik Beyler “ Yaylacık Dağı Göleti” diye bir  projenin varlığından haberdar olmyablirler. Çünkü  bu proje Anavatan İktidarı sırasında hazırlanmış bir projeydi. Hatta bu projenin gerçekleşmesi için o yıllarda sembolik te olsa bir milyon lira dahi ayrılmıştı. Bu  projenin  mimarı , merhum,bir zamanlar Çukurköy Beldesi Belediyesi’nin  Başkanı,emekli Adliyeci  Nazmi Sarı’ydı.Bu proje gündeme geldiği zaman Türkiye’de Anavatan İktidarı vardı. Merhum Nazmi Sarı bu dönemin güçlü isimlerindendi. Hatta yine bir zamanların ünlü Kütahyalı-Tavşanlılı siyasetçisi Doç. Dr. Mustafa Kalemli’nin “ Koca Başkanım” diye hitabettiği kişiydi.Çukurköy A’dan Z’ye  Anavatanlı’ydı. Bu projenin gerçekleşmesine muhakkak nazarıyla bakılıyordu.  Merhum belediye başkanı Nazmi Sarı Yaylacık Dağı’nı karış karış gezen nadir Tavşanlılılardandır. Bu dağın şırıl şırıl,boşuna akan,değerlendirilemeyen kaynak niteliğindeki sularını   gördükten sonra  hemen harekete geçmiş,bir proje hazırlatmıştı.Bu proje çerçevesinde Çukurköy’ün üst başına bir gölet yaptırılacaktı.  Çukurköy Beldesi(halen mahalle)’nin   içme ve kullanma suyu ihtiyacı bu göletten karşılanacaktı.  Bu gölet çevresi bir piknik alana dönüştürülecekti. Bu gölette  halkın beyaz et ihtiyacına yanıt verilecek,gölet balıklandırılacaktı.  Sonra ne oldu? Bu proje ilgili bakanlığın,ilgili biriminde,tozlu raflardan birisine konularak unutuldu. Adeta unutturuldu.  Merhum Nazmi Sarı vefat ettiği,  aramızdan ayrıldığı 10 Şubat  2018 tarihine kadar  bu göletin bir gün hayata geçirileceğini  ümit ederek yaşamıştır. Ben kendisine sağlığında bu konunun yakın takipçisi olacağıma dair  söz vermiştim. İşte sırası ve zamanı geldi. Konuyu gündeme taşıyorum. 
           Sayın valimden istirham ediyorum; Bu proje mutlaka hayata geçirilsin. Hem Yaylacık Dağı’nın kaliteli,memba niteliğindeki suları  bir yerde toplansın,hem de  oluşacak gölet çok amaçlı olarak değerlendirilsin. Bu  gölet  aynı zamanda merkez nüfusu 80 bine doğru ilerleyen Tavşanlı için de can suyu niteliğinde olacaktır.Yaylacık Dağı’nın orasından burasından fışkıran sular  bugün boşuna akıp gitmektedir.
          Bu yazımı  neden mi yazdım? “Murat Dağı  Barajı”  haberi beni böyle bir yazı yazmamı  mecbur kıldı.   Anladığım kadarıyla,Murat Dağı’nın  suları bir barajda toplanacakmış. Baraj sularıyla  31 bin 450 dekar zirai  arazi suyla buluşturulacakmış. Lafı geldiğinde taşı gediğine koyuveriyorlar, “Tavşanlı, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kalelerindendir” demesini biliyorlar. Eğer Tavşanlı gerçekten Adalet ve Kalkınma  Partisi’nin kalelerindense aynı hassasiyeti  Tavşanlı için de görmek hakkımızdır.  Nasıl Murat Dağı’nın suları  baraja dönüştürülüyorsa,Tavşanlı’nın Yaylacık Dağı’nın da  suları en azından gölete dönüştürülmelidir. Sayın AK Parti İl Başkanımız Sebahattin Ceyhun Bey,sayın Ak Parti milletvekillerimiz, Ahmet Tan, İshak Gazel,Ceyda Çetin Erenler’den bu konuda  çaba göstermelerini bekliyoruz.  Teklifim her halükarda masum ve  helaldır.    Gediz , Murat Dağı  Barajı için 220 milyon TL Yatırım bütçesi hazırlanabiliyorsa  bunun onda biri kadarı ,Tavşanlı   Çukurköy Göleti için de  bir yatırım bütçesi pekala hazırlanabilir. Gediz Ak Parti İlçe yönetimini kutluyorum. Darısı Tavşanlı’nın  başına  diyorum. 

  SAYIN VALİMİZ ALİ ÇELİK BEY  YEŞİL BİR KÜTAHYA İÇİN
                                      ÇABA GÖSTERİYOR                                                                                    
 
         Sayın valimiz,Kütahya’da 2012-2022 yılları arasında  16 milyon fidanın toprakla  buluşturulduğunu ifade etmişler.Bu çok önemli  bir rakamdır..Bir müjdeleri de var; Kütahya’da,içinde bulunduğumuz 2022 yılında  250 hektarlık  ormanlık alanı yeni dikimlerle daha da  zenginleştirilecekmiş . Bu Kütahya’nın geleceğine  yeni bir nefes olarak ta ifade edilebilir. Yeşil Vatan mücadelesinde şehit düşenler de bu arada unutulmamış.Ruhları şadedilmiş. Kütahya Orman  Bölge Müdürlüğü 21 Mart Dünya Ormancılık Günü ve Orman Haftası etkinlikleri çerçevesinde  ücretsiz fidan dağıtımı yapmış.  2 bin adet kestane, 2 bin 500 adet Karaçam,  Bin 500 adet Ahlat, 2 bin adet Badem fidanı vatandaşlara bedava verilmiş.Bu arada Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası (KÜTSO) ile Kütahya Orman Bölge Müdürlüğü  iş birliğinde  Kütahya Merkez Ağızören Köyü’nde 4 bin 200 fidan toprakla buluşturulmuş. Allah kendilerinden razı olsun. Bu vesileyle bir süre önce aramızdan ayrılan KERAMİKA’nın patronu merhum  iş insanımız Necati Ünal’ın Değirmisaz’da ülkemize kazandırdığı  mini orman da her geçen yıl biraz daha büyüyecek ve gelecek kuşaklara  emanet edilecek.Sevgili dostum genel müdür Emin Yüce’ye de İzmir’den selam ve sevgilerimi gönderiyorum.  Bizim halkımız ağacı sever.Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v)’in öğütleri çerçevesinde  eline geçirdiği fidanı bir yerlere diker. Biz,cihan padişahı,Sultan Mehmet Han’ın torunları olarak bu büyük padişahın “ Yaş kesenin başını keserim” dediğini de unutmadık.  Çocuklarımıza da,torunlarımıza da unutturmayacağız. Orman Teşkilatları  ne kadar çok fidan üretirse bizler de o kadar mutlu oluruz. Bir bilgenin söylediği çok güzel bir sözü asla unutmadım;  “Bana öyle bir din bulunuz ki ibadeti ağaç dikmek olsun” demiş. Ne kadar güzel bir ifade.Bu güzel sözün  gereğini  mutlaka yerine getirmeliyiz. 
          Kütahya’nın konumu itibariyle 56’sı ormanlıktır. Orman köylerinin sayısı ise  istisnalar dışında  yüksek düzeydedir.Son aldığım bilgilere göre, Kütahya’nın 549 köyü var. Bunların 528’i orman köyü. Yani Kütahya Ormanları’nı bu kadar köyde yaşayan Kütahyalılar koruyor. Dünyada ender bulunan piramidal Karaçamlar  Kütahya’nın en büyük ilçesi Tavşanlı’nın Vakıf Ormanları’nın bir bölümünü kaplamaktadır. Koruma altında olduklarını düşünüyorum. Değilse vakit geçirilmeden bu nadide orman parçası koruma altına alınmalıdır. Merhum Erozyon Dede, Büyük Botanikçi, Türkiye’de en büyük Botanik Bahçesi sahibi  Hayrettin Karaca Kütahya Ormanları hakkında en iyi,en sağlam ve en güzel bilgilere sahipti.  Hatta kendisi  merhum Tavşanlı Belediye Başkanı, TEMA Tavşanlı Gönüllü Temsilcisi, Dünya Dendroloji Derneği üyesi Fevzi Coşgun ile Domaniç Ormanları’nı dolaşırken  :” Buraları herhalde Allah’ın gizli bahçelerinden birisi”  demekten kendisini alamamış. Merhum Fevzi Coşgun bir sohbeti esnasında ifade etmişti. Ben de aynı kanıdayım; Domaniç Ormanları  ülkemizin  eşsiz güzellikte bir orman varlığına sahiptir. Bu potansiyeli iyi değerlendirebildiği taktirde  Kütahya, Dağ Turizmi’nden büyük rant elde edebilir.  Domaniç Ormanları’nda onlarca küçük derede nadide  Alabalık  türleri yaşıyor. Çeşmelerinden karpuz patlatan soğuklukta  kaliteli memba suları akıyor. Nitekim Türkiye’de halkımıza sunulan birçok şişe ve bidon suları  bu ormanlardan  kaynayan sulardır. Su işletmeleri bu bölgededir. Merhum Hayrettin Karaca,  Tavşanlı’nın Fahri Hemşehrisi bile yapılmıştı.  Türkiye’de 22 milyon 900 bin hektar  ormanlık  alan var.28 Orman Bölge Müdürlüğümüz,2140 Orman İşletme şefliğimiz bulunuyor. 2020 yılı sonu itibariyle Orman Teşkilatı bünyesine  15 bin 334  memurumuz,5564 sözleşmeli personelimiz, 9 bin 89  sürekli orman işçimiz,  8 bin 197 geçici orman işçimiz olmak üzere   38 bin 200 personel  ilgili bakanlık sayesinde ekmek yemektedir. İstatistiklere göre; ülkemizdeki  orman yangınlarının  46.8’i ihmalden, 9.4’ü  kaza sonucu, 11’i doğal olarak, 24.7’si de bilinmeyen nedenlerle çıkıyor. İlginiç bir ayrıntıdır; Yıllarca  zavallı  Kılkeçisi’nin günahı alınmıştır. Aslında ormanların en büyük düşmanı maalesef insandır. Orman Kanunu, 1954 yılında çıkarıldı. O zaman ülkeyi Demokrat Parti İktidarı yönetiyordu. Bu yasanın çıkarılmasında en büyük pay ise merhum zamanın Başbakanı Adnan Menderes’tir. Mekanı cennet olsun. Bu kanun  2021 yılına kadar yani  67 yıl içinde  tam 42 kez değiştirilmiştir. Bu değişikliğin 27’si 2003-2012 yılları arasında ,yani  Ak Parti Hükümetleri zamanında  yapılmıştır.İnsanlarımız bir gerçeği maalesef  yeterince bilmiyor; Çünkü ormanlarımız yılda 2 milyar 100 milyon ton Karbondioksiti yok  ediyor. Türkiye’nin akciğerleridir. İnsanlarımız maalesef yeterince bilmiyor ; Ormanlarımız yaz mevsiminde  ısıyı bir nebze kırıyor,5-8 derece arasında düşürüyor. Kış mevsiminde,ısıyı 1-3 derece arasında  artırıyor. 
         Tarım ve Orman Bakanımız sayın  Vahit Kirişçi’nin en kısa zamanda  Kütahya’nın Domaniç İlçesi sınırları içindeki Ormanları gezmesini öneririm. Öyle düşünüyorum ki,karşılaşacağı manzaranın etkisinden kolay kolay kurtulamayacaktır. 
          Kütahyalı bol oksijen tüketen iller arasında sayılabilir.Kütahya ormanlarını özenle koruyan güzel insanlara sahiptir. Orman Bölge Müdürlüğü ve Orman İşletme Müdürlükleri,şeflikleri,mevcut personel Kütahya’nın ormanlarını gözü gibi korumaktadır.  “ Kütahya’nın pınarları”türküsü boşuna mı söylenmiştir zannediyorsunuz?
           Sayın valimiz Ali Çelik Bey’in hassasiyetlerine  teşekkür borçluyuz.  Zaten biz sayın valiyi Kütahyalı olarak kabul ediyoruz. Her vali  yer değiştirebilir. Ama ben şahsen sayın valinin  hiçbir atama kararnamesine alınmasını istemiyorum.  


     ŞEHİRLERİN  ESTETİĞİNİ  BOZAN  MAİLİ-İ  İNHİDAM
(YIKILMAYA ÇÖKMEYE
        MEYİLLİ YAPILAR) BELEDİYELERİN 
BAŞ BELASI  OLMAYA DEVAM  EDİYOR 

                Eskiler “ Mail-i inhidam” yeniler” Yıkılmaya çökmeye  meyilli yapı” diyor.Ben eski olduğum için” mail-i inhidam” diyorum. Bir gerçek göz ardı edilmemelidir;Bu tür yapılar özellikle belediyeler için bir sorundur. Yıkmak istesen yıkamazsın. Birileri karşına dikilir bu binaların “Eski Eser” olduğunu  söyler  elinizi kolunuzu bağlar. Bu defa belediyeler  çeşitli yazışmalara girişirler. Bu yazışmaların  ise hemen sonuçlanması asla beklenmemelidir. Aylarca,hatta yıllarca sürenleri vardır. Önce bu tür yapıların ilgili  kurumca  incelenmesi başlar. Merhum   Tavşanlı Belediye Başkanları’ndan Enver Girgin  bu eski,çökmeye  yıkılmaya meyilli binalar” için “ Eski Evler” ifadesini kullanırdı.Ama O da bir şey yapamazdı. 
                 Kütahya Belediye Fen İşleri Müdürlüğü’ne bağlı ekiplerin,bir günde 8 adet” Mail-i İnhidam” yani,yıkılmaya,çökmeye meyilli  yapıyı yıktıklarını öğrendiğimde inanın sevinmedim desem yalan olur. Bu konuda sayın belediye başkanlarının biraz yürekli olmalarında büyük yararlar olduğunu düşünenlerdenim. 
                 Bu sadece Kütahya’nın da sorunu değildir,  23 milyona yaklaşan yapı populasyonunun yer aldığı Türkiye’nin de sorunudur. Kütahya, Prof. Dr Alim Işık’ın Belediye Başkanı olmasından sonra  aralıklarla  bu yapılardan kurtuluyor. Öğrendiğim kadarıyla; Kütahya’da sayın başkanın göreve başlamasından ,2009’dan bu yana ,farklı mahalleler sınırları içindeki yıkılmaya,çökmeye meyilli yapıların sayısı  son yıkılanlarla beraber  285’e ulaşmış. Estetik açıdan sorun yaratan bu yapılar artık yok. Bunun peyderpey devam edeceği ifade ediliyor. Sayın dostum,değerli insan,eski parlamenter,başkanımızı  abisi  olarak kutluyorum. Bu iş biraz da kararlılık,sabır ve cesaret isteyen bir iştir. Çünkü öncelikle bu yapılar insan sağlığı açısından önem arzediyor. Maazallah çöken bir binanın altında kalanlardan çoğu vefat ediyor ve bir kısmı da sakat kalıyor.Ortaya  tazminatlar çıkıyor. İş mahkemelere kadar intikal ediyor. Hiç kimse bu tür yapıların altında kalanlar için” kader” ifadesini kullanmasın. Böyle kader olmaz. Sen tedbirini alacaksın ondan sonra  kadere rıza göstereceksin. Bu tür eski,yıkılmaya,çökmeye yüz tutmuş yapılar  bir açıdan şehrin dokusuna da zarar veriyor.Bu yapılar  şehirlerin vücutlarının  hastalıklı bölümleridir. Yenilenmenin önündeki engellerdir. Görüntü kirliliği deriz ya,bu yapılar bal gibi görüntü kirliliği yaratmaktadır. Ha  gelişi güzel  orada burada sarkmış,hizmet dışı kalmış kablolar, ha  badanasız,üzerinde onlarca cümle,sözcük yazılmış   duvarlar,ha  bozulmuş tretuvarlar,yarı yıkık ihata duvarları, ha bu tür yapılar; Hepsi görüntü kirliliği yaratır. Halkımızın görüntü kirliliği yaşamaması için gereken mutlaka yapılmalıdır. Sayın Işık’ın bu hamlesinin diğer ilçe belediyelerimize de  örnek olmasını diliyorum. Ben Tavşanlılıyım.Sayın belediye başkanımız,çevre mühendisi Mustafa Güler’İn  de aynı konuda üzerine düşeni yaptiğini duyuyorum. 
         Belediyelerimizin asli görevleri arasında olmasa da  yıkılmaya,çökmeye meyilli yapılara da  eğilmesi  kanımca  şehir ve belde belediyelerimiz  sınırları içinde  gözle görülür bir rahatlığı da beraberinde   getirecektir.  

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları