Ben özgürüm bana kimse karışamaz (!)
Abdussamet Öztan
-“Benim adım Özgür! Arkadaşlar arasında bana ‘özgür çocuk’ derler. Aslında haksız da değiller! Özgürlüğüme, dilediğimce gezmeye tozmaya, keyfimce yeyip içmeye, istediğim yerde durup istediğim yerde hareket etmeye, kısaca keyfime düşkün birisiyimdir.
Ben de sizin gibi bir insanım aslında! 6-7 yaşlarında iken bir köy okulunda başlayan hayat serüvenim, hayallerimi gerçekleştirmek için kazandığım bir üniversite ile devam etti. Ben de çoğu insan gibi, doktor veya mühendis olmayı istiyordum. Nitekim sonunda da oldum. Şu an istediğim yerdeyim.. Kural sınır tanımam! Nerede olursa olsun! Çünkü kurallar insanın aklında hep, ne idiği belirsiz sınırlar meydana getirmiştir ve elini kolunu bağlamıştır. Bu yüzden hayatı özgürce yaşadım ve öyle de yaşamak isterim. Bir insanın hayal etse de, belki de maddi imkanı yetmeyeceği için yaşamayacağı çoğu şeyi yaşadım. Macera, adrenalin, heyecan, aşk! Yüzlerce arkadaşlıklarım, sevgililerim oldu.. Hayatta elde edebileceğim her şeyi elde ettim.. Ama hala, içimde anlam veremediğim bir boşluk var.. Her şeyin nihayet haddini, tüm kuralları ve sınırları çiğneyerek elde eden ben, hala içimdeki bu boşluğu bir türlü dolduramadım.”
Yukarıdaki gibi bir hayat tarzı, belki de bir çoğunun hayali. Hayatı tesbih yapmış sallarken, bi anda tesbihi kopabiliyor insanın ve hayat, ummadığı anda genellikle yukarıdaki gibi anlamsız bir çelme takıp, o an kabusa dönüşüveriyor insan için o hayat.. Maddi anlamda da belki tatmin edici bir seviyedesin ve hayatın her bir çeşit lezzetini tatmak, tanımak istiyorsun belki. Ama olmuyor! Bu sefer de Allah korusun, intiharı denemeye karar veriyor çoğu insan, maalesef.. Bu dünya çok gaddar ve mekkardır. Biz lezzet verse, bin elem takar çektirir. Bir üzüm yedirse, yüz tokat vurur. Hakikaten öyle.. Bir şeyi çok seversin, ama o sevdiğin şey ya seni terk eder, eyvallah bile demeden gider (gençliğin gibi). Gülü seven dikenine katlanır dediğin o çok sevdiğin, arzuladığın şeyler elini paralar, kanatır! Hayattan zevk alamaz bir hale gelmeye başlarsın! Peki, insan bu boşluğu nasıl doldurabilir?
Bakın bize bir tavsiye.. Bediüzzaman’dan: “Hayatın zevkini isterseniz, hayatınızı imanla hayatlandırınız, ferâizle(farzları yerine getirmekle) ziynetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz.” Çünkü hayat, eğer iman olmazsa ve isyan ile, o iman tesir etmezse; hayat, zahiri ve kısacık bir zevk ve lezzetle beraber, binler derece o zevk ve lezzetten ziyade elemler, hüzünler, kederler verir. İnsanın hayvandan farklı olarak, akıl cihetiyle irtibatı vardır geçmiş ve gelecek zamanla. Çünkü insanda akıl ve fikir olduğu için, hayvanın aksine olarak hâzır(şimdiki) zamanla beraber geçmiş ve gelecek zamanlarla da fıtraten alâkadardır. O zamanlardan dahi hem elem, hem lezzet alabilir. Eğer insan Rabb’inin razı olmadığı bir işi (bile bile veya bilmeyerek) yapsa veya yapmaya devam etse, o iş bitip gidip de üzerinden aylar yıllar geçse de, o geçmiş hatalarından, yanlışlarından meydana gelen bir hüzün, insanın anlık neşesini ve keyfini de kaçırıyor! Sebebi ne peki bunun: “Allah’ın razı olmadığı bir hayat yaşıyorsun çünkü!”
Mesela bak; haram sevmekte kıskançlık elemi, mukabele görmemek, firak elemi gibi arızalar ile o cüz’i lezzet, zehirli bir bal hükmüne geçer. Neden mi? Zaten Allah’ın razı olmadığı bir şekilde bir ilişki içinde olduğun için, o haram sevdanın eliyle azap çekiyorsun! Haram sevdalar, yanlış bir seçim, sefahet ve haram tarzda eğlencelerle dolu hayatı olan insanların çoğu nerelerde biliyor musunuz? Ekseriyetle ya meyhanede, ya hastanelerde, ya hapishanede, ya mezaristanda.. Sebep? Ben Özgürüm, istediğimi yaparım bana kimse karışamaz dediğin ve aslında senin dünyada da ahrette de rahat etmene vesile olacak olan şeriat-ı Muhammediye olan Kuran’ın düsturlarını, kendine destur edinmediğin için bu içindeki boşluk! Elhasıl: Gençlik gidecek! Eğer sefahette gitmişse, hem dünyada hem ahirette zararı sana olacak! Peki ne yapmak gerek?
Çözüm basit! Helal dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye lüzum yoktur! Birkaç senelik veya birkaç saatlik fani bir zevk için, hem daha dünyada iken onun verdiği sıkıntıyla dünyanı, hem de ileride ahiretini berbet etmek, ehl-i aklın kârı değil dostum! O gençlik nimetine karşı şükür olarak iffette, istikamette sarfetmek lazım ve elzemdir. Adın Özgür olabilir belki. Ama gençlik bir kere yaşanır! Özgürce değil, Müslümanca da değil Müslüman olarak yaşa!