Elhamdülillah Müslümanız
Abdussamet Öztan
- Müslüman bir ülkede doğduysanız hayata bir adım önde başlamışsınız demektir. Yani bir nevi torpillisiniz demektir aslında. Diyelim ki büyük çoğunluğumuzun ‘elhamdülillah Müslüman (!)’ olduğu bu topraklarda bu vatan evlatlarından birileriyle Allah’ı, öldükten sonra dirilmeyi ve kainatı konuşmak istediniz. Ona öyle sorular soruyorsunuz ki, bir ateist, deist, şeytan gibi arkadaşınıza vesvese verebilecek türden basit ama bir o kadar da şüpheye düşürücü ve kafa karıştırıcı sorular bunlar.
Sorulardan birisi de şuydu: ‘Allah’ın varlığının ispatlanabilir olup olmadığı’ ve eğer ispatlanabilir ise ‘inandığı Allah’ı ispatlayabilmesinin mümkün olup olmadığı’. YouTube’da ‘Risale Ofis Sokak Sohbetleri’ diye arattığınızda videomuzda göreceksiniz ki biz aslında bu soruyu Tavşanlı sokaklarında bir çok kişiye sorduk ve çok popüler bir cevap aldık insanlardan: “Elhamdülillah Müslümanız tabi ki(!)”
Öyle enteresan cevaplar aldık ki, ağlanacak bu acı halimize gülelim mi ağlayalım mı bilemedik. Her insan gibi Müslüman olarak dünyaya gelen ve doğduğu coğrafya ve ailesi Müslüman olan bizler; Allah’ı, ahireti, Cennet ve Cehennemi adı gibi biliyor ama hayranı olduğumuz bir dizi aktrisi veya futbol oyuncusu kadar bile tanımıyoruz. Peki böyle bir iman ne kadar gider, gideri var mı derseniz vallahi bana göre değil ama 124bin Peygambere göre(A.S.) bu tarz bir inanışın gideri yok gibi görünüyor. Dünyada da ahirette de faydası yok bu tarz bir imanın. Çünkü Allah’ın varlığından habersiz olan bu insanlar, aynı zamanda namaz da kılmıyorlar. Peki neden? Önünde secde edecekleri Zat-ı Zülcelali biliyor ama tanımıyorlar da ondan. İlk problem bu: “İman yoksa imkan da, namaz da yok veya olsa da yarım yamalak maalesef.” Peki seni secdeye götürmeyen iman, imanla kabre nasıl götürsün?
Unutmayalım ki bu dünyada bir nevi derbi maçında gibiyiz. Ezeli rakibimiz olan şeytan son dakikada dahi olsa sekerat anında bize gol atmak için karşımıza çıkacak. (Hadis-i Şerif ile sabittir bu) Şeytanın hedefinde ise hani o inandığımızı sandığımız veya inandığımız gibi yaşamadığımız, kendi içimize siner derecede ve mantık çerçevesinde kendimize ispatlayıp kabullenemediğimiz bu taklidî olan ‘kaçak imanımız’ olacak! Bu iman belki de çoğu insan için azap dolu bir ahirete sebep olacak. Bu sebepten ötürüdür ki İMANIMIZI kurtarmamız, şarj etmemiz gerekir.
‘Cennet adamlar istediği gibi, Cehennem de adamlar ister’ der Bediüzzaman. Ama sen Cehennemliklerden olma! Cennet ucuz değil ama Cehennem dahi lüzumsuz değil! Güle oynaya Cehenneme atma kendini kardeşim, kendini de etrafındakileri de yakma! Ölüm sekeratı uyandırmadan evvel uyan! ÖLÜM ÖLMÜYOR. Yarına çıkacağımız belli olmayan şu fani dünyamızda gündelik hayatımızı işimizi bir kenara bırakıp bir düşünelim. Allah var deyip de yok gibi yaşamayalım, ölüm bize uğramadan biz ölüme hazır bulunalım. Her gün bir yerlerde birilerinin öldüğünü unutmayalım. Ölümü hatırlamak için illa ki yakın çevremizden birinin ölmesine gerek yok bir yerlerde ölüm bizi hep bekliyor olacak. Ve biz ölüme ne kadar hazırız ya da ne kadar kendimizi hazır hissediyoruz? Hmeyi geçin, hazır mıyız? Düşünmek gerek.. Hazırlanmak gerek.. Peygamber Efendimiz(sav) "Kabir, ahiret konaklarının ilkidir. Kim orada kurtulursa, artık gerisi kolaydır. Kim de orada kurtulamazsa, gerisi ondan daha zordur." demiş.
Peki sağımızın solumuzun haram olduğu bu ahir zamanda imanımızı nasıl kurtarabiliriz? Bu yolda beraber adım atmak İMANIMIZI hep beraber kurtarmak için bizler hep buradayız. Risale Ofis’ te imanımızı çay ile beraber tazelemeye, şarj etmeye bekleriz. Youtube kanalımıza göz atmayı da unutmayın. Allah’a emanet olun.