18 Nisan 2021 - Pazar

Ayasofya açıldı, şimdi ne olacak

Yazar - Abdussamet Öztan
Okuma Süresi: 7 dk.
872 okunma
Abdussamet Öztan

Abdussamet Öztan

-
Google News

Ayasofya açıldı, şimdi ne olacak? (#sosyalzehir -2-)
Merhabalar değerli dostlar. Bu yazımda, bugünlerde gündemimiz olan ve aslına bakarsanız bir asra
yakındır bizim gündemimizde olan, şu sıralarda ise zirve yapan özel bir gündem üzerine dertleşmek istiyorum
sizlerle. Biliyorsunuz ki Ayasofya artık açıldı, aslî hüviyetine geri döndü ve camii oldu. Peki şimdi ne olacak?
Bunun bizlere bir yansıması, faturası olacak mı?
Peygamber Efendimiz’in(sav) fethiyle müjdelediği İstanbul’un (Konstantiniyye’nin) 1453’te fethiyle gelen
müjdesinin bir nevi muştusu, nişanı, parlak bir pırlantası idi Ayasofya Camii... Neyin nişanı diye merak edecek
olursanız, hemen kısaca izah etmeye çalışayım. Biliyorsunuz ki İstanbul’un fethi bir çağın kapanışı ve yeni bir
devrin başlangıcıdır tarih literatüründe, öyle de kabul edilir. Hakikaten de öyledir. Bu fetih aslında bir coğrafi yerin
kara parçası olarak fethi değil, aynı zamanda insanlığın gönüllerinin de fethi; dünyaya yayılacak sulhun, selametin
müjdecisi idi. Ve Ayasofya ise; artık tahrif olmuş ve ruhbanlık sınıfı üzerinden insanların tabakaları arasında
dengesizliklerin ve adaletsizliklerin devşirildiği bir çağın kapanması; deyim yerindeyse Hristiyanlığın hakikat-ı
İslamiyete devir-tesliminin de bir nişânesi idi 1453’ten beri... Ama şimdi de, tabir yerinde ise artık Ayasofya
yaklaşık bir asra yakın zaman öncesinde kendisine vurulan zincirlerini kırdı, bu bir asra yakındır edilen dualar
yerini-zamanını buldu demek ki, zemin ve zamanı Rabbim hazırladı ve bizlere tekrardan bu yüzüğü, İslamiyet’in
hâkim olacağının nişanesini bu aziz ecdadın torunlarına, inşaallah bizlere nasip etti. Duygularıma tercüman olarak
sadece şunu söylesem yetmez ama: “ELHAMDÜLİLLAH!”
Duyuyoruz ki, bazı ülkeler bu sebeple yas ilan eder hale gelmişler :) Ne diyelim Allah yaslarını kabul
etsin :) Neden mi yastalar? Her şey tersine dönecek, aslına bakarsanız da aslına rücû edecek de ondan! Çünkü
onlar, bundan seksen küsur sene önce bayram ediyorlardı. Neden mi? Ayasofya Camii’nin 1453’ten beri devam
eden statü ve kilit konumunu çok iyi bildikleri için, onun camii hüviyetinden çıkması demek “biz tekrar sizlere
teslim oluyoruz, sizlerin istediği gibi yönetilmeye razıyız” dememiz idi onlara göre. Nitekim öyle de oldu… Hatta
“siz kendi başınıza hareket edemezsiniz” demenin başka bir şekilde ifadesi olduğunu da söylerler bunun. Ve
Ayasofya’ya vurdukları bu zincirle artık bizlerin hürriyetine, alem-i İslam’ı temsil rolümüze de zincir vuruyorlardı.
Ama artık çok iyi bildiğim bir şey var ki: “Ayasofya zincirlerini kırdı(elhamdülillah) ve İslamiyet de bu vesileyle
zincirlerini kırmaya hazırlanıyor(inşaallah)!” Tekrardan İslamiyet yeryüzüne hakim olacak ve Kur’andaki barış,
mutluluk ve adalet anlayışımızla olacak bu inşaallah. O yüzden 24 Temmuz 2020 tarihi hafızalarımıza altın
harflerle kazıyacağımız bir tarih olacak ve öyle de olmalı diye düşünüyorum. Bir dönüm noktasının tarihi çünkü bu
tarih bence. O kadar mutluyum ki, tarif edemem. Sadece derim ki: “ELHAMÜLİLLAH!”
Peki şimdi ne olacak? Bunun siyasi, ekonomik vb. faturaları olacağını ileri sürenler var. Onu bilmem, zira
önceki yazılarımda da aktardığım üzere hikmet-i hükümeti bilmem; işin ne siyasi, ne de ekonomik cephesini
bilemem. Fakat şunu iyi bilirim ki: Bu millet neler gördü neler biliyorsunuz! Ne sinsi desiseler, darbeler/girişimler
ve arbedeler gördük... Bu olası şeylerin üstesinden de geleceğimize biz inanırsak, Allah da bizi inandığımız gibi
yaşatır bi-iznillah! Ama şimdi olacak şey ne biliyor musunuz?: “Artık bizim benliğimize, kimliğimize, imanımıza,
milli ve manevi değerlerimize vurulan zincirleri de kırmak zamanı gelmedi mi dostlar?”
Kır zincirlerini kardeşim! Vazgeçemem, yapamam, onsuz edemem dediğin ne kadar şey varsa kır
zincirlerini! Frenk illeti dediğimiz ve Avrupa’dan bize enjekte edilen bu zehirlerin artık bir farkına varmanın zamanı
gelmedi mi sevgili kardeşim? Sıtkı Aslanhan hocamın ifade ettiği gibi, bizim pırıl pırıl gençlerimiz ve insanımız
üzerinde gençlerimizi, insanımızı benliksiz, kişiliksiz, ahlaksız, amaçsız bir toplum haline getirerek; kendilerinin
zararlı fikirlerinin yayılmasının önünde bir set halinde durabilecek olan bizi, benliğimizi ortadan kaldırmak
istiyorlar. Bize vurulmakta olan bu sanal zincirlere artık bir DUR DİYELİM lütfen! Bu zehirin farkına varalım! Bizi
sımsıkı zaptetmeye ve robot gibi bir hale getirmeye çalışıyorlar bir asır süredir… Bu, Ayasofya Camii’ne zincir
vurulmadan önceden beri devam etmekte olan bir plan program. Şimdilerde ise, vitesi iyice arttırmış durumdalar.
Öyle bir zincir ki bu, eğer kendimiz bu zincirin farkına varıp onu kıramazsak asıl bunun faturası bize çok ağır
olacak ve bizi manen, ahlâken, milliyeten tuz buz etmeye götürecek bir zincir olacak bu. Unutturmak istiyorlar bizi!
Kendimizi, kim olduğumuzu ve ne olduğumuzu! Her şeyin resmiyetle ve yasaklarla düzeltilebileceği yönlü bir
düşünceniz varsa, bunun bu şekilde çok kolay düzelebileceğini zannetmeyin. Bir önceki yazımda da aktarmaya
çalıştığım üzere ‘yasaklar çiğnenmek içindir’ anlayışında olan bir nesil için kanunları öncelikle gönlümüze
nakşetmeli değil miyiz? Özümüze dönmemiz için bunların sadece ama sadece farkına varalım yeterli.
Son olarak: “Ey bu vatan gençleri! Firenkleri taklide çalışmayınız! Âyâ, Avrupa'nın size ettikleri hadsiz
zulüm ve adavetten sonra, hangi akıl ile onların sefahet ve bâtıl efkârlarına ittiba edip emniyet ediyorsunuz? Yok!
Yok! Sefihane taklid edenler, ittiba değil, belki şuursuz olarak onların safına iltihak edip kendi kendinizi ve
kardeşlerinizi i'dam ediyorsunuz. Âgâh olunuz ki, siz ahlâksızcasına ittiba ettikçe, hamiyet davasında yalancılık
ediyorsunuz!.. Çünki şu surette ittibaınız, milliyetinize karşı bir istihfaftır ve millete bir istihzadır!” (Risale-i
Nur’dan)
Serinin sonraki yazısında yepyeni bir konuyla görüşmek üzere, Allah’a emanet ediyorum sizleri…

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları