03 Ekim 2019 - Perşembe

Depremler neye işaret

Yazar - Abdussamet Öztan
Okuma Süresi: 6 dk.
1841 okunma
Abdussamet Öztan

Abdussamet Öztan

-
Google News

            Bilmiyorum aranızda hisseden var mıydı ama; geçtiğimiz gün olan depremi ben bayağı derinden htim ve o sallandığım dakikalar beni yıllar öncesine, 1999'un 17 Ağustos'una götürdü.

            Çok iyi hatırlıyorum o geceyi.. Gece uykumdan, ansızın başlayan sarsıntılarla uyanmıştım. Ablam vardı o sırada yanımda, dedim ki bu ne? Dedi; korkma deprem oluyor, dua et Rabbim muhafaza etsin bizi. Çok iyi hatırlıyorum o günleri.. "Artçılar olacak, çok şiddetli olabilir, daha büyüğü geliyor.." vb. gibilerinden; daha temkin vermesi gerekirken korkudan dışarılarda sabahlatan haberler, hepimizi iyiden iyiye tedirgin etmeye yetmişti. Evlerimize gündüz vakti ancak rahat.a girebiliyor ve gece sabahlara kadar dışarıda kapı önünde sabahlıyor, ancak ondan sonra uyuyabiliyorduk. Kimileri kendilerini muhafaza etmek için açık alanlara çadırlar kurmuşlardı, olası bir artçı sarsıntıdan dolayı.. Düşünün yani Adapazarı neresi Kütahya-Tavşanlı neresi? Aradaki mesafe 300km'ye yakın, dağlar tepeler var ama; bizi bu kadar tedirgin eden deprem, oradaki insanları nasıl sarsmıştı kim bilir?

            Dedim ya; bu halet-i ruhiyeyi, 26 Eylül 2019 Perşembe günkü depremde de htim. Ve sonra dedim ki NEDEN? Yani, görünüşe bakılırsa bu işin jeolojik ve jeofizik olarak açıklaması ve tahminleri elbette vardır. Öngörülebilen riskleri vb, hepsine katılıyorum; âmennâ! Yalnız biz şuna inanırız ki; "her şey ALLAH'ın havl ve KUVVETİ iledir!" O'nun izni olmadan, değil bir yaprak düşmesi, sen kılını kıpırdatamazsın! (Mesela, hasta olduğun zamanları hatırlar mısın?) Neden Allah böyle; mala ve cana zayiat veren böylesine dehşetli bir olaya izin veriyor? DEPREMLER NEYE İŞARET?

            Bu konuyla alakalı merakımı gideren okuduğum bir kitaptaki altını çizdiğim birkaç tespitimi aktarmak istiyorum sizlere. Demiş ki yazar: "Dini olmayan musibetler, hakikat noktasında musibet değillerdir! Bir kısmı keffaret'üz zünubtur(günahına keffaret), bir kısmı beşerî olan aczini, zaafını htirmektir." Dedim ki, bunun depremle de bir alakası olabilir mi? Ve yazının devamında yazarın verdiği örnek ilginçti. Mana şuydu: "Nasıl ki, gayrın tarlasına tecavüz eden koyunları; o zararlı işten kurtarmak için çobanın attığı bir taşın, o koyunları incitebildiğini; ama onları zararlı bir işten kurtarmak için bir uyarı mahiyetinde" olduğunu aktarıyordu. Yine kitabın başka bir yerinde, özellikle depremle alakalı merakımı gideren şu ifadeler vardı. Size aynen aktarıyorum o satırları:

            "Şu misafirhane-i dünyada nazar-ı hikmetle baksan, hiçbir şeyi nizamsız gayesiz göremezsin. Nasıl sen nizamsız, gayesiz kalabilirsin? Zelzele gibi vakıalar olan şu hâdisat-ı kevniye, tesadüf oyuncağı değiller. Küre-i arzın benî-Âdemden, bahusus ehl-i imandan beğenmediği bir kısım etvar-ı gafletin sıklet-i maneviyesinden omuz silkmeye" benzediğini ifade ediyordu deprem için. Üstteki satırda aktardığım çoban meseliyle birleştirdiğimdeyse, yapbozun parçaları bir araya gelmiş gibi; bu depremin görüntüsü ve neye işaret olduğu da aşikâre meydana çıkıyordu: Bu, hani bir nevi araçlardaki arıza lambaları gibidir ki, bir şeylerin yolunda gitmediğini göstermek istiyor insana; insanın Yaratıcısı olan Zât! Demek ki, bizlerde bir sıkıntı var! Kendi manevi yaşayışımızda, belki ticari ve insani ilişkilerimizde o inandığımızı söylediğimiz Kuran'ın zıddına bir hayat tarzı içindeyiz belki ve Rabbim bizi şiddetle sarsarak uyandırmak istiyor! Neden olmasın, hiç düşündünüz mü?

            Hadi bu tamam da, ya o depremlerdeki mala ve cana gelen zararlar? Onları da şöyle düşünmek gerekir: "Belki öyle hâdiseler, bir Hakîm-i Rahîm'in emriyle ehl-i imanın fâni malını, sadaka hükmüne çevirip ibka etmektir ve küfran-ı nimetten gelen günahlara keffarettir." Bu depremin zahiri sebebiyle ortaya çıkan rahatsızlıklar, sıkıntılar ve hatta vefat için de biliriz ki: Biz, ayağına diken batsa günahına keffaret sayan bir dine mensubuz, elhamdülillah! Vefat ise; zahiri sebebi ne olursa olsun, madem ki bir dün bize bu dünyadan "haydi dışarı" denilecek. Haydi o; depremle veya başka bir musibetle de olsa, Rabbim bu dünyanın önünde olmasa da sonunda, yani kabrin arka tarafında her hak sahibine hakkını verecek olan el-ADL olduğu için, hiçbir hukuku, yaşanan sıkıntıyı zâyi etmez! Belki "depremde vefat etti gitti " diye üzüldüğümüz insanları, dünyada daha fazla kalmasıyla girebileceği yanlış bir hayattan kurtararak huzuruna aldı Rabbim; kim bilir?

            Yani bunlar öyle tesadüfen, durduk yere veya bir fay hattının bir yerleri hortlatması, çatlatması vb gibi rastgele veya sebeplerin şuursuz ve fütursuzca tetiklediği olaylar olamaz! Allah Hakîm'dir, abes iş yapmaz! Rabbim daha büyüğünden bizi mahfuz kılsın, kaldıramayacağımızla sınamasın bizi! Âmin! Ecmaîn!

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları