26 Eylül 2017 - Salı

Haydi Bakalım Vira Bismillah

Yazar - Abdussamet Öztan
Okuma Süresi: 6 dk.
2346 okunma
Abdussamet Öztan

Abdussamet Öztan

-
Google News

            Bismillahirrahmanirrahîm! Bu hafta dedim ki, direkt bismillah ile başlayayım yazıma. Sadece bismillah ile! Konu başlığını, içeriğini falan, öyle lafı eveleyip gevelemeden, sadece bismillah ile! Niye mi? Okuyunca birazdan anlayacaksınız inşâallah! Haydi bakalım, bismillah!

            İnsan, bazen öyle bir hale giriftar oluyor ki; tıp dilinde devasının henüz bulunamadığı söylenen bir hastalığa yakalanıyor! Ama bu ‘Bismilllah’ ve deyim yerindeyse onun kankası olan ‘Hasbunallahü ve-ni’mel vekîl’ insana güç ve kuvvet veriyor! Üstesinden gelemediği, kaldıramayacağı zannettiği bir yükün altında olsa da, yine Bismillah deyip Allah’ın adıyla sırtlıyor o yükü ve dayanıyor alemlerin Rabbine! Hasbunallahü ve-ni’mel vekîl ile sığınıyor onun hikmetine; ‘lâ havle velâ kuvvete illâ billah’ ile Allah’tan başka o sıkıntıyı üzerinden kaldırabilecek başka kimsenin olmadığını anlıyor! Bu kelime ile hareket edene, bu kelime şöyle müjde verir ki:

            Mesela; nasıl ki görsen, bir tek adam geldi! Bütün şehir ahalisini cebren bir yere sevketti. Yakînen bilirsin ki, o adam kendi namıyla, kendi kuvvetiyle hareket etmiyor! (Ve görüyoruz ki bu adam, öyle sıradan birisi değil! Üniformasına bakılırsa devletin polisi, devletin askeri! Elindeki kimliğine ve savcılıktan aldığı yazılı izne de bakılırsa, gerçekten bu işi yapmaya yetkili!) Demek o adam, devlet namına hareket eder! Onun kudretine istinad eder! İşte her bir nebat, ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları da ‘bismillah’ der, sert olan taş ve toprağı deler geçer! Bilim buna ne der? O sırada o kök ve damar, asit salgılarmış meğer(!) Buna ne Kadir İnanır ne de bir başkası, buna herkes ancak durup durup, güler ve geçer!  Demek bu, kendine kendine veya şuursuz sebeplerin yapabileceği bir iş değil, ki onlar bunun hakkından da üstesinden de gelemez!

            İşte biz öyle bir Kadir-i Mutlak’a dayanıyor ve iman ediyoruz ki; baharı bir sofra-yı nimet tarzında, ihtiyacımız olan her şeyi tam yerinde, tam zamanında, umulmadık yerlerden gönderiyor! Üstelik birbirine benzeyen yumurta ve yumurtacıklardan, çekirdek ve tohumlardan; görmediğimiz o toprağın karanlık perdesinin arkasında, Kudret mutfağını çalıştırarak hazır eden bir Kadir-i Zülcelal var ki; kûn feye-kûn’e maliktir! Yani her şey onun ‘bir emri ile hallolur’, başkalarına müracaat edip yorulmaya lüzum ne gerektir! O’dur ki muhtaç olduğun şeyleri sana rızık olarak gönderiyor ve takâtın yetmediği şeylerden seni muhafaza eder!

            İşte Bismillah, ne bitmez bir bereket ve ne tükenmez bir kuvvettir! (Manasını bilene!) Ve o kadar kıymetli bir hazinedir, o kadar yüksek ve etkili bir duadır ve o kadar güzel bir vesile-i berekettir ki tarif edilmez. Hem o kadar ehemmiyeti hâizdir ki, Kur’an’da 114 defa tekrar etmiş Alemlerin Rabbi! Bu tekrarla bize ders verir ki, sığınmamız gereken merci sadece Alemlerin Rabbi! İşte bir tek ayet iken yüz on dört defa tekerrür eden ‘Bismillâhirrahmânirrahîm’ cümlesi, arşı ferşle bağlayan ve kainatı ışıklandıran, her dakika herkes ona muhtaç olan öyle bir hakikattır ki, milyonlar defa tekrar edilse yine ihtiyaç var; Bediüzzaman’ın dediği gibi! Değil yalnız ekmek gibi her gün, belki hava ve ziya gibi her dakika ona ihtiyaç ve iştiyak vardır. Ama sadece papağan gibi kelime olarak dilimizden değil, mana olarak da gönlümüzden, yaşantı olarak da hayatımızdan  düşürmememiz lazım; ki bilelim hakiki sahip, hakiki Mâlik, hakiki güç ve kudret sahibi Kadir-i Zülcelal, Hâlık-ı Zülkemal kimdir; bunu unutmayalım! Bilelim ki, herkes bize sırt dönse o dönmez, sen düşsen ve kimse sana el uzatmasa o sana Hikmet ve Kudret elini uzatır, herkesin seni terk edip gittiği, evladın ana babasından ana babanın evladından kaçtığı o korkunç günde senin yanında sadece O ve rızası olan; Alemlerin Rabbi olan, ancak Rahmân ve Rahîm olan Allah’tır! Ve unutma ki kardeşim, işin Allah’a kalmışsa! Olmuş demektir! Üstelik senin dua dua yalvardığın, yakardığın ve istediğin şey her ne ise; hem de en hayırlısıyla ve en hikmetlisiyle!

            Öyleyse, Allah’ın adıyla ve izniyle geldiğin şu dünyada; kim bilir belki de seni sınamak, denemek, belki de uyarmak ve silkelenip kendine getirmek için başına gelen bir bela musibet varsa, sen de ki: ‘İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn!’ Yani madem Allah’ın adıyla, izniyle geldi! Yine bu dert ve sıkıntımı kaldırabilecek, ancak böylesi bir kudret sahibi Zat olabilir. Ve bu manaları düşünerek ve manaların içini doldura doldura, diline vird-i zebân edin kardeşim bunları ve tekrar et dur ki: Bismillah, Hasbunallah, Lâ ilâhe illallah! Lâ havle velâ kuvvete illâ billah!       

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları