Kopya çekme teknikleri
Abdussamet Öztan
-Her ne kadar YGS, KPSS ve benzeri sınavlarda kopya çekmek yanlış olup ceza almaya kadar götürse de; aslında kopyanın geçerli olduğu ve bundan dolayı cezası olmayan, insanın mesul olmayacağı bir sınav var. Ne o biliyor musunuz? Kabir ve ötesi, mahkeme-i kübra sınavı!
Düşün ki bi sınava gireceksin, sınav gayet basit aslında. Ama sen, zorlaştırıyorsun kendi kendine. Sınava daha çok var diye, önceleri sallamıyorsun sınavı. Ama sonraları son demlere yaklaştığını htiğin anda birden alevleniyorsun ve hemen soluğu kitapçıda alıyorsun. Soru bankaları, çözümlü testler, etütler, özel kurslar vs. derken sınav için gerekli tüm ekipmanları hazır ediyorsun. Sınav vakti gelip çatıyor, tabi haliyle soruların hiçbirini bilemiyorsun. Kural gereği, cevap kağıdını hemen verip çıkamıyorsun da salondan. Son dakikaya kadar sen kağıda kağıt sana, melul melul bakıyorsunuz. Neyse sınav olup bitiyor ve sonuç, tam beklediğin gibi: “SIFIR”. Sana diyor ki öğretmenler: “Evladım o kadar zamanın vardı, hiç mi kitabın yüzünü açmadın? O kadar hevesle, bi gazla kitaplar aldın paralar yatırdın. Hiç mi bakmaz bi insan? Merak da mı etmez? Veya sınav gibi bir derdin mi yoktu?” diye sormazlar mı adama? Sorarlar aga!
İşte aynen öyle de, bizler de dünyada bir nevi AGS’deyiz. Yani: Ahireti Geçme Sınavındayız. Kabre ve sonrasına varınca ise, zaten bize direkt sınav sonucu gelecek, çünkü sırattan bu dünyada geçiyoruz deyim yerindeyse. Peki sana sorulsa ki, sorulacak: “O kadar peygamber ve kitap göndererek kendini sana tanıttıran.. Sınavın, kendisinin, Cennet ve Cehennemin varlığından haberdar eden Rabbinin; elçileri vasıtasıyla sana gönderdiği sınav kitapçıklarında koşullarını açıkca belirttiği ve vaad ettiği Cennet’i hak edebilmek için, ne yaptın? En azından kitabın kapağını açaydın, biz sana devamında ‘yollarımızı açar gösterirdik!’(Ankebut-69) Deyim yerindeyse sınav salonunun gözlemcisi mahiyetindeki Resulullah(sav) Efendimiz’in sınava dair çıkacak soruları ve cevaplarını belirttiği, altını ısrarla çizdiği yerleri de mi görmedin bu kitapçıkta? Hiç olmazsa dinlerine tabi olunuz dediği o ceddin, ninenin dedenin yaptıklarını bari yapsaydın. Veya, herkes yapıyor diye girdiğin o kadar iş oldu ya hani Allah’ın razı olmadığı. Bari bu sefer, hayırda koşan ve Allah’a yaraşır bir kul olabilmek için yarışan insanları taklit etseydin de, onlardan kopya çekseydin ya?” diye sorulmayacak mı? Emin ol sorulacak! Bundan emin olmak için adının Emin olması gerekmez. Düşünebiliyorsan, irade edebiliyorsan ve insan isen; sadece düşünmen, akıl etmen, mantık yürütmen ve öğrendiklerini uygulaman yeterli kardeşim!
Farklı zamanlarda gelen 124bin Peygamber(as) sana sürekli aynı selektörü yapıyorlar, üstelik sınav sorularını ve cevaplarını da veriyorlar ve diyorlar ki sana: Bunların tamamından sorumlusunuz. Sorular bunların arasından değil bunların tamamından çıkacak demişler! Ama senin sınav diye bi derdin yok. Neden böyle yapıyorsun bilmiyorum ama; şu bir gerçek ki: “Hiçbir saltanat yoktur ki o saltanatına itaat edenlere mükâfatı ve isyan eden âsilere mücâzâtı olmasın” diyor Bediüzzaman. Yani, imkansızdır ki nihayet derecede muntazaman icad edilip devam ettirilen şu kainat ve yapılan bu kadar masraf; insan yok olsun gitsin, hiçliğe atılsın diye yapılması mümkün değil! Bunu hiçbir fıtrat, bozulmamış hiçbir vicdan kabul etmez! Bunun böyle olmadığını, bir mahkeme-i kübra kurulacağını ve her amelimizden muhasebeye çekileceğimizi 124bin Peygamber(as) ellerinde nişâne-i tasdik hükmündeki mucizelerini delil göstererek söylerken, sen ise hesap günü için diyorsun ki: ‘Bunlar ütopik kavram, teori’ bence. Tamam da güzel kardeşim, bunlar senin dediğin gibi bir tez varsayalım. Peki bu kadar kuvvetli delillere karşı, elinde bir anti tezin var mı? O da yok. Peki neden hala çalışmıyorsun bu sınava?
Öyle bir sınavdayız ki, kitabı açıp bakmak bile serbest kardeşim! Öylece evinin köşesinde duran bir kitap sana ne fayda verebilir ki. Bu Kuran mübarek gecelerde okuyasın diye inmedi! Öylece evin bir köşesinde durursa senin için mushaf, eline alıp da okumaya başlarsan kitap, onu okumakla kalmayıp anlamaya çalışırsan beyan, içindekileriyle amel etmeye başlarsan insan olur ve seni de insan eder! Aç en azından bi bak, incele. Ona muhatap ol! Ka’le al! Gör bak nasıl da sorular sana kolay gelmeye başlayacak Allah’ın izniyle. Ve dua et.. Hem fiilî olarak, adım at; hem de dilinle et. Zira, elimizde olmayan çoğu şey, duamızda; bunu sakın unutma!