05 Şubat 2018 - Pazartesi
Allah ile kul arasına girilmez !
Yazar - Abdussamet Öztan
Okuma Süresi: 4 dk.
2437 okunma
Abdussamet Öztan
-Hep merak etmişimdir. Hani bazen derler ya: “Allah’la kul arasına girilmez, bırak kardeşim bu işleri!” diye. Gerçekten Allah ile kul arasına girilebilir mi veya girmek suç mudur, ya da girilemez mi? Hiç mi girilemez?
Bu özellikle, namaz-niyaz-ibadet gibi hususlarda alakası olmayan ‘kardeşlerimiz’ ile alakalı belki bir şeylere yönelmesine vesile oluruz diye yönelerek konuştuğumuzda, bir anda bize engel olup durdurmak istiyor bu tarz yaklaşımlar. Sadece bizi değil ki? Bu şekilde insanlara Allah ile, kitap ile, din ile alakalı bir şeyler aktarma çabasında olan tüm Müslüman kardeşlerimizin alayına sergileniyor bu tutum. Peki neden? Gerçekten yanlış mı yapıyorlar ve yapıyoruz? Allah ile kul arasına mı giriyoruz? Gelin sadırdan değil; satırdan konuşalım. Diyor ki Rabbimiz ayet-i kerimede: “Siz tüm insanlığa çıkarıldınız! İyiliği tebliğ eder, kötülükten sakındırırsınız!” diye ayet devam etmekte! Yine: “..Rükûya varır, secdeye varır, iyiliği tebliğ eder kötülükten sakındırırsınız. Müjdele o müminleri!” der Tevbe-112’de. Kime yani kimlere der? Mü’minlere, yani inananlara! Allah’a, ahiret gününe ve imanın diğer rükünlerine imanım var diyenlere, yani hepimize! Burada açıkca geçtiği üzere yapmamız FARZ olan bir durumla karşı karşıyayız!
Ve tüm bunları “kardeşlerimiz” için yapmamız gerek! Bakın Efendimiz sav’in şu sözlerine: “Müslüman kardeşinin derdiyle dertlenmeyen kimse onlardan değildir!”(Zevaid, 10/248) Yine der ki sav Efendimiz: “Sizden biriniz kendisi için istediğini, din kardeşi için de istemedikçe gerçek manada iman etmiş olmaz!” (Buhari, İman, 7-Tirmizi, Kıyamet, 59) Yani demek oluyor ki; elbette ki bizler Cennet’e gitmek, Cehennemden kurtulmak istiyoruz. Ama hiç düşünebiliyor musunuz? İnsanın karşısında bir yangın olsa, sevdikleri, kardeşleri, arkadaşları yansa; o alevi söndürmeye koşmaz mı olanca varlığınca? Koşar kardeş, tabi koşması gerek ayet ve hadislerde emredilene göre! Ki bunlar bizim kardeşlerimiz! Canımız! Bediüzzaman’ın ifadesiyle: “Karşımda müthiş bir yangın var! Alevleri göklere yükseliyor! İçinde evladım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor! O yangını, söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum!” dediği ve Efendimiz asm’dan aldığı dersi böyle kelimelere döktüğü gibi, biz de bu sözlerle bir nevi gözlük gibi asrımızdan asr-ı saadete çevirdiğimizde gözümüzü, bu ayet ve hadislerden aynını okuyor, anlıyor ve diyoruz ki! “Bu yangını söndürmeye koşarken, yolda biri bizi kösteklemek istemiş de ayağımız ona çarpmış, ne ehemmiyeti var!” Diyoruz demesine de, biraz da insanlardan şunu bekliyoruz! Destek olamasan da kardeşim, en azından köstek olmamalısın kardeşim! Zira yangın büyük! Öyle ki alevleri evimizin baş köşesinde tvlerimizi, yan odada/dışarıda ne yaptığından habersiz oğlumuzu, kızımızı elindeki akıllı telefonunun ekranına kadar sarmış halde! Ama diyorsunuz ki: Allah ile kul arasına girilmez! Kardeş! Görmüyorsun her halde! Allah ile kul arası açılmasın, tekrar arası bulsun diye; kafaya göre değil, ayet ve hadislere göre hem de; insanlara bir şeyler aktarma kendimizle beraber onları bu yangından kurtarma gayretindeyiz diye; ne bu umursamazlık, kardeşim be! :( Müslümanın biraz tasası olmalı! Efendimiz asm gecesini gündüzüne katmış; insanlar Cehennem’den kurtulsun diye! Evinde oturup namazını kılıp Kuran’ını okuyup yatmamış! Öyle olaydı neden Çin’de Kıbrıs’ta Sahabe Efendilerimizin(r.anhüm) mezarları bulunurdu?
Söylesene! Koşan bir Peygamberin, durduralamayan sahabesinin; bin yıldır İslam’a hizmet etmiş bu kahraman ecdadının torunları da; boş duramaz ve durmamalıdır kardeşim! Kuran ve hadislerinden aldığı dersle!
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları