18 Nisan 2021 - Pazar

Aile içi huzursuzluk -4-

Yazar - Abdussamet Öztan
Okuma Süresi: 7 dk.
849 okunma
Abdussamet Öztan

Abdussamet Öztan

-
Google News

Aile içi huzursuzluk -4-
Merhabalar dostlar, bu yazıya kadarki ilk üç yazımda aktarmaya çalıştıklarım, genelde eşlerin
gayretleriyle evliliklerini başlatma veya batmak üzere olan evlilik gemilerini sahil-i selamete çıkarma yolunda,
onlara bir tür can simidi mahiyetinde teknikler barındırıyordu. Şimdi ise, oldu da evlilik gemisi hala su almaya
devam ediyor. Ve eşler de işin içinden çıkamıyorlar ve soluğu anne babaların divanında alıyorlarsa. Ne
yapılabilir? Bunu konuşacağız. Mesela böyle bir durumda, anne babalara düşen nedir sizce? “Anne babaların
evlatlarını kayırması” veya “evlatlarını ayırması” olabilir mi? “Elbette ki değildir, saçmala kardeşim!” dediğinizi
duyar gibiyim. Ama maalesef bunu yapan anne ve babalar var, hem çok uzakta da değil; aramızdalar!
Diyelim ki her şey denendi. Tüm yollar aşındırıldı. Ama bir çözüme varılamadı. Bu durumda yapılacak en
iyi şey: Her iki anne baba ile istişare etme ve onların tecrübelerinden faydalanma yolunu tercih etmektir. Bu
durumda ise, top büyüklere geçtiğinden azami dikkat lazımdır. Çünkü evliliğin henüz başında veya evlilik devam
ederken de yaşanılabilen eşler arası sorunlara, ya büyüklerin müdahil olmadaki zamanlama hatası veya
şefkatlerini yanlış yönde kullanmaları da; sorunları daha da tırmandırabiliyor. En isabetli zaman nedir peki
anlaşmazlıklarına müdahalede? 1- Ya çiftlerin sorunlarını GERÇEKTEN aşamadıklarını gördükten sonra 2- Veya
çiftlerin kendilerine danıştıkları zaman. Ama her iki halde de, kendisine danışılan aile büyükleri diğer tarafın aile
büyükleriyle de, eşlerle de istişare ederek kapsamlı bir çalışmayla olayı çözümleme yoluna gitmelidirler.
Hani yukarıda bazı aile büyükleri için, sorunların çözümünde şefkatlerini bazen yanlış yönde
kullanabiliyorlar dedim ya. Bununla neyi kastettiğime biraz açıklık getirmek isterim. Evlatlarının evliliklerinde
gördükleri sorunlara, bazen büyükler “benim kızım, benim oğlum” yönlü YANLIŞ bir ŞEFKAT anlayışıyla; genelde
tek taraflı bir dert dinleme neticesinde veya bazen de “kendi şahsi egoları ve hisleri uğruna” kendi evlatlarını ak
kaşık mahiyetinde görüp, diğer tarafı ise yargısız infaza götürebilecek yanlışlara düşebiliyorlar. Böylesi durumlar
ise maalesef çoğu zaman evliliklerin ya daha başlamadan bitmesine, ya başlayacak olanların geç başlamasına,
ya da hal-i hazırda temelleri çatırdamaya başlayan evlilik evinin yıkılmasına, içine su almaya başlayan bu izdivac
gemisinde derin yarıklar açarak evliliklerin gark olmasına; sonuç olarak da BİTİRİLMESİNE sebep olabiliyor.
Anlamıyorum, gerçekten anlamıyorum! Anlam veremiyorum bir türlü! Ne kadar art niyet içeren,
ötekileştirici, tarafgir, aşağılayıcı bir yaklaşımdır! Ne demekmiş: Benim kızım, benim oğlum? Öbürü kim, üvey
evlat mı? Bu çocukların ikisi de sizin evladınız! İkisi de sizin can parçanız! Amacınız sorunları çözmekse eyvallah,
lakin bu şekilde takdir edersiniz ki bir arpa boyu kadar olumlu manada yol alınabilir mi? Eğer amacınız, ne olursa
olsu bir taraf tutmak ve tuttuğunuz tarafı sızma zeytinyağı misali üstte tutmaya çalışmak ise, diğer taraf da böyle
yaklaşırsa; ne olacak peki bu eşlerin hali Allah aşkına? Biliyorum, evladınızın iyiliğini düşünerek belki böyle
yapıyorsunuz; lakin onların iyiliği cidden bir yaklaşımda DEĞİL! Bu yaptığınız büyük bir vebaldir!
Mesela; evliliğin başlarında olanlardan birkaç örnek. Düğünde maksat duyurmak olduğu için bu,
imkanlar veya gençlerin istekleri ölçüsünde olmalıdır. Mesela iki aile arası yakın dereceden akrabalarla bir yemek
şeklinde bile olabilir. Lakin içinde olduğumuz şu zorlu pandemi süreci sebebiyle, kendileri de istemelerine rağmen
hiçbir şekilde düğün yapamayan birçok gencimiz var. Lakin pandeminin seyri hakkında çoğu şey hala belirsizliğini
koruduğu için; ‘madem düğün merasimi olmayıversin’ diyerek nikahlanıp evlenme yolunu seçmek isteyen gençler
de var. Ama bu sefer de, anne-baba kayalarına toslayanları var. Sırf ailelerin yüzünden evlilikleri 2-3 sefer
ertelenen gençler var. Neymiş mesela? “Diğer evladı düğünle evlenmiş, bu evladı da öyle olacakmış” diyenleri mi;
“başkalarının düğününde taktıkları takıları kendi düğünlerinde toplamaları lazım” diyenleri mi; yoksa kız ve oğlan
istememesine rağmen sırf anne-baba istiyor diye “gelin kıza talep ettikleri takılar” sebebiyle evlatlarının
düğünlerini erteleyen, hatta nikahlanıp evlenmelerine mani olanları mı ararsınız… Ohooo! Örnekler maalesef çok!
Ama ne kadar da sünnete uygun bir düğün anlayışı değil mi (!) Böylesi anlayışları sebebiyle evlilikleri daha
başlamadan bitirebiliyorlar aileler. Allah korusun…
Mesela; hali hazırda evli olanlardan bir örnek. Bazen de, evlatlarının sıkıntılarını engin tecrübelerine
dayanarak çözmek yerine, aksine gerilim tırmandırıcı olup evliliği bitirmeye yönelik anlamsız, trajikomik
savunmalar yapabiliyor aileler: “Ben oğlumu/kızımı ezdirmem” gibilerinden. Ya hu iki tarafı da bir dinleyin,
kimsenin kimseyi ezdiği yok belki? Gençler evliliklerini tam ezilmekten kurtaracak, onun için biraz ağırlaşan yükün
altından tam ellerini ailelere uzatıyorlar ki, aileler de gençlerin ellerini paralayıp, kolunu kanadını kırabiliyor böylesi
yaklaşımlarla. Hani her insanın sakalının çıkış yönü farklı olabileceği için, o yönün zıttında traş yapılmaya
kalkıldığında sakalların sıkıntılı çıkması hali yaşanır ya. İşte bizlere “kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin
nefret ettirmeyin” buyrulurken, niye acaba bazı anne babalar tersine traş ederler? Bu traşla, kendi akıllarında veya
hayallerindeki o evlilik prototipinin veya modelinin evlatlarında çıkabileceğini mi sanırlar? Anlam veremiyorum…
Hani evlatlarınızın nikahında; Efendimiz (sav) ile Hatice validemiz, Fatıma validemizle Hz. Ali arasındaki
evlilik gibi bir evliliğe; evlatlarınız için amin diyen siz anne-babalar! Bu âminler, dostlar alışverişte görsün diye
miydi Allah aşkına? İnandığınız dinin peygamberine, onun ehl-i beytine tabi olmak; Allah’ın emri ve Peygamberin
kavli bu mudur? Allah aşkına YAPMAYIN ya hu! Bir önceki yazımda eşlere tavsiye ettiğim şu formülü size de
aktarmak istiyorum. Lütfen siz de uygulamaya çalışın: “Allah rızası = Takva bir yaşantı + Eşinle aranı iyi tut X
(ALLAH için)” Bu formül yardımıyla hem kendi eşinizle olan evliliğinizde hem de evlatlarınızın evliliğinde;
evlilikleri daha da muhkemleştirecek deneyimlerinizle, gençlere elek değil ön ayak olun. Hiç olmazsa ALLAH için!

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları